23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 ŞUBAT 2015 CUMA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 21 Marquez’in arşivi 2.2 milyon dolara satıldı AUSTIN (AA) ABD’deki Teksas Üniversitesi’nin, geçen yıl nisan ayında yitirdiğimiz ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in kişisel arşivini 2.2 milyon dolara satın aldığı açıklandı. Teksas Üniversitesi Harry Ransom Merkezi Sözcüsü, satın aldıkları arşivin içinde Marquez’in 10 romanının orijinallerinin de bulunduğunu söyledi. Nobel ödüllü yazarın geçen yıl yaşamını yitirmesinin ardından kasım ayında kişisel arşivini satın alan Teksas Üniversitesi, gelecekte yapılacak satın almaları etkilememesi için miktarın açıklanmamasına karar vermişti. Ancak Adalet Bakanlığı, 19 Şubat’ta üniversiteden ödenen tutarı açıklamasını istemişti. Yaklaşık 50 yıllık bir dönemi kapsayan ve 2 bin parçadan oluşan arşivde 40’tan fazla fotoğraf albümü, Marquez’in eserlerini yazdığı Smith Corona daktiloları, beş bilgisayarı, Graham Greene, Milan Kundera, Günter Grass ve Carlos Fuentes gibi yazarlara gönderdiği mektuplar, yazarın yakın arkadaşlarından Fidel Castro ile ilgili belgelerin yanı sıra yarım kalan eseri “Birbirimizi Ağustos’ta Göreceğiz” ile “Yüzyıllık Yalnızlık”ın orijinali de bulunuyor. Aşk bahane, teknik şahane Shakespeare’in ölümsüzleştirdiği, Veronalı aşıklar Romeo ve Juliet, bir süredir İstanbul’dalar. Birbirine düşman aileleri, her an kavgaya, dövüşe, çatışmaya hazır kızlıerkekli “delikanlı” arkadaşları ve “çeteleri”yle , öfkeleri, sevinçleri, aşkları ve nefretleriyle aramızdalar... Zorlu Gösteri Merkezi’nde her akşam izleyici kitlelerini coşturup büyüleyip ayakta alkışlanıyorlar. Çağdaş Fransız besteci Gerard Presgurviç ( d.1953), bundan 15 yıl önce “Roméo & Juliette, de la haine à l’amour” “Romeo ve Juliet Nefretten Aşka” adlı eserini müzikal olarak besteleyip şarkı sözlerini yazdığında, başta Fransa’nın çeşitli kentleri olmak üzere dünyanın birçok merkezinde sahnelenmiş; bir anda müzikalin içindeki pek çok şarkı en çok satanlar listesine girmişti. Hemen akılda kalan, dilin ucuna yerleşen popüler bir müzik... Aradan yıllar geçtikten sonra 2013’te İtalyanlar müzikali yeniden ele almışlar (İtalyanca uyarlama: Vincenzo Incenzo.) Dünyanın belli başlı usta dansçılarla çalışmış genç yönetmen ve koreograf Guiliano Peparini eseri yeniden yorumlamış: Kalabalık bir kadro, müt Veronalı âşıklar Romeo ve Juliet İstanbul’da nin önüne geçen, mükemmelin de mükemmeli sahnedeki teknik! Sahnedeki olağanüstü ışık kullanımı! Kostüm ve sahne tasarımı ile bütünleştiğinde, ruhunuz belki, ama en çok gözleriniz büyüleniyor! Zaten bu prodüksiyon bence Shakespeare’in eserinden çok Zefirelli’nin o çok ünlü ve görkemli filmini temel olarak almış, onun ayak izlerinde ilerliyor. Orijinalinden farklı kişiler, farklı kurgu, farklı yapıya oturtulmuş... Bence hiçbir sakıncası da yok. Kendi bütünlüğünde “show” dünyasının gereğini fazlasıyla yerine getiriyor. Sahnede 45 sanatçı, 270’i aşkın kostüm, 23 sahne değişimi... Bu değişim, üç boyutlu dijital bir sahnede, hareket eden dev panolara yansıtılan video ve projeksiyonlarla sağlanıyor. Hangisi gerçek, hangisi yansıma anlayamıyorsunuz. Akıllara durgunluk veren, saniye şaşmayan, gözlerimin ve aklımın (en azından benim aklımın) çözemediği sahne değişimlerine tanıklık ediyorsunuz. “Romeo ve Juliet”i izlediğim gece, harika bir olay yaşadık. Müzikal 3 saat sürüyor. (Bence daha kısa olabilirdi.) Antrakta, tam ikinci bölüm başlamadan, seyircinin arasından iki genç sahneye çıktılar. Perdenin önünde tam orta yere geldiklerinde, delikanlı, genç kadının önünde yere diz çöktü ve elini öperek ona evlenme teklif etti. Genç kadın “Evet” dedi. İki genç kucaklaştılar. Siz salonu görmeliydiniz. Tüm izleyici ayağa fırlamış bu yürekli iki genci alkışlarken onlar birbirlerine sarılmış sahnenin önünde dönüp duruyorlardı! Tanrım ne çok özlemişiz böyle insani şeyleri! O iki gence mutluluk diliyorum. Tüm gençlere daha çok âşık olun, daha çok sevin, sevişin, daha yürekli olun ve dünyayı değilse de Türkiye’yi değiştirin diyorum! Sahnede evlenme teklifi Sev ve dünyayı değiştir BANKSY GİZLİCE GAZZE’YE GİRDİ YIKIK DUVARLARA RESİM YAPTI hiş hareketli ve yaratıcı bir koreografi, temposu hiç ama hiç düşmeyen bir dinamizmle eseri yeniden sahnelemiş. İlk gösterisi “olayın” geçtiği yerde Verona’da o dev Arena’da yapılmış... Bu kez müzikalin başlığı “Sev ve Dünyayı Değiştir.” (Ama e Cambia Il Mondo).. Bir kıvılcımla başlayan aşk önce “Sev ve zamanı durdur”; sonra “Sev ve engelleri aş” diye devam ediyor; ve malum ölüme rağmen dünyayı değiştiriyor... İki genç için değilse de Verona halkı için... Muhteşem bir prodüksiyon... Görkemin doruğunda görsellik... Renk, dans, şarkı, dans, akrobasi, devinim, cümbüş... Müzikal coşkusu ve hafifliğine uygun mükemmel sesler ve bedenler... Çarpıcı danslar ve dövüş sahneleri. Ama hemen belirteyim benim için hepsi Gazze’ye Banksy imzası Kültür Servisi Kimliğini gizli tutan, ünlü İngiliz sokak sanatçısı Banksy, gizlice Gazze kentine gitti ve 2 dakikalık bir mini belgesel çekti. Gazze’deki yıkımı gözler önüne seren videoda, Banksy’nin yıkık duvarlara yaptığı resimler de görülüyor. Banksy Banksy’nin banksy.co.uk’de paylaştığı görüntüler, kimileri için tartışma konusu olsa da, basınla ilişkilerini yürüten Jo Brooks, hesabın ona ait olduğunu doğrulamıştı. Banksy’nin Gazze’de yaptığı resimlerden birinde Yunan mitolojisinde Tanrıça Niobe’nin ağlarkenki hali tasvir edilmiş. Bir diğerinde metal yumağıyla oynayan bir kedi görülüyor. Shakespeare’den çok Zefirelli Banksy, internet sayfasında bu fotoğrafla birlikte, “Orada yaşayan bir adam yanıma yaklaşarak ‘Lütfen… Bu resim ne anlama geliyor’ diye sordu. Ona Gazze’deki yıkıma dikkat çekmek istediğimi, bu yüzden de bu fotoğrafları internet sitemde paylaşacağımı, ancak insanların yalnızca kedi yavrularının fotoğraflarına baktığını söyledim” notunu paylaştı. Banksy, bu gezide Gazze’de 9 farklı çizim yaptı. Aytaç Yörükaslan yaşamını yitirdi Kültür Servisi 60’li yıllardan bu yana, birçok tiyatro eserinde rol alan, sinema ve televizyon dizilerinde canlandırdığı karakterlerle hafızalarda kendine yer eden usta oyuncu Aytaç Yörükaslan dün 78 yaşında hayatını kaybetti. 1937 yılında doğan Yörükaslan, önce Cep Tiyatrosu’nda, daha sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda görev almıştı. 2002 yılında Şehir Tiyatrosu’ndan emekliye ayrılan ve aynı zamanda mimar olan sanatçı, pek çok tiyatro binasının yapımına da imza atmıştı. Aytaç Yörükaslan’ın cenazesi, bugün günü Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde saat 10.30’da düzenlenecek anma töreninden sonra, Şakirin Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Hitler’in yasak kitabının yeniden yayımlanacak olması tartışma yarattı Almanya’da ‘Kavgam’ kavgası u Nasyonal Sosyalizmin elkitabının telif hakları 70 yıldır Almanya’nın Bavyera eyaletinde ve eyalet yönetimi kitabın yayımlanmasını yasaklamış bulunuyor. Ancak Hitler’in ölümünün üstünden 70 yıl geçmiş olacağı için, Almanya’daki Çağdaş Tarih Enstitüsü 2016’nın ocak ayında kitabın eleştirel açıklamalar içeren yeni bir baskısını yayımlayacak. ‘Mutlak otorite Führer’ HİTLER ‘KAVGAM’DA NE DİYORDU Kültür Servisi Almanya’da Adolf Hitler’in “Mein Kampf Kavgam” adlı kitabının yeniden yayımlanması kararı tartışmalara yol açtı. Yayımlanması 75 yıldır yasak olan kitabın 2016 başlarında basılmasının, tarihsel bakımdan yararlı mı olduğu, yoksa aşırı sağa cesaret mi vereceği tartışılıyor. Nasyonal sosyalizmin elkitabı niteliğindeki “Kavgam”ın telif hakları 70 yıldır Almanya’nın Bavyera eyaletinde ve eyalet yönetimi kitabın yayımlanmasını yasaklamış bulunuyor. Ancak 2015 Aralık ayında Hitler’in ölümünün üstünden 70 yıl geçmiş olacağı için, Almanya’daki Çağdaş Tarih Enstitüsü 2016’nın ocak ayında kitabın eleştirel açıklamalar içeren yeni bir baskısını yayımlayabilecek. Enstitünün direktör yardımcısı Magnus Brechtken, Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada “Geçmişte yıkıcı etkiler yaratmış bir kitabın kamuya yeniden sunulmasının bazılarını tedirgin ettiğini anlıyorum. Öte yandan, bunun, tarih eğitimi vermenin ve insanları aydınlatmanın yararlı bir yolu olduğu kanısındayım; uygun ve Adolf Hitler, 1923’te tutuklanıp 5 yıla mahkum olmasına karşın yalnızca 9 ay yattığı Landsberg Cezaevi’nde yazdığı “Kavgam”da ırklar ve bireyler arasındaki eşitsizliğin doğal düzenin değişmez özelliği olduğunu vurguluyor, insanlığın öncüsü olarak nitelediği “Âri ırk”ı yüceltiyordu. Ona göre, insanlığın temel birimi “halk”, en büyük halk ise “Alman halkı”ydı. Almanlar kendilerine “yaşam alanı” bulmak için doğuda Slavların topraklarına doğru yayılmak zorundaydılar. Demokratik yönetimlerin en büyük yanlışı, bireylerin eşit olduğu ve halkın kendi çıkarlarını koruyabileceği varsayımına dayanmasıydı. Mutlak otoriteye sahip olan “Führer”, halkın birliğini sağlayabilecek tek güçtü. Nasyonal sosyalizmin en büyük düşmanı, çökmekte olan liberal demokrasi değil, enternasyonalizmi savunan Marksizmdi. Marksizmden sonraki en büyük tehlike ise Yahudilikti. gerekli yorumlar eşliğinde yapılacak bir yayın, o sarsıcı olayların bir daha hiç tekrarlanmamasına yarayabilir” dedi. “Kavgam” özgün baskılarının bulunduğu Bavyera Eyalet Kütüphanesi’nde görevli kütüphanecilik tarihçisi Florian Sepp ise “Bu kitap kamu için çok tehlikeli” dedi. Almanya’daki Yahudi toplulukları da, “Kavgam”ın, “insan havsalasına sığmayan bir kitap olduğu”nu vurguladılar ve böylesine kötücül bir kitabın yayımlanmasının insanlığa nasıl bir yararı olacağını sorgulayan açıklamalar yaptılar. Öte yandan, kimileri “Kavgam”ın Almanya’da basımının şimdiye kadar yasak olmasına karşın kitaba internetten kolaylıkla erişilebildiğini belirtirken kimileri de “Kavgam”ın yeniden kitap olarak basılmasının ona bir “meşruluk duygusu” kazandırabileceğini vurguluyorlar. Bu arada, “Kavgam”ın aslının 700 sayfa olmasına karşılık, yeni baskının Hitler’in görüşlerine getirilecek eleştirel yorumlarla birlikte 2 bin sayfa tutacağı belirtiliyor. Kitabın yeniden basılabileceğini savunanlar, Hitler’in yalanlarının eleştirel yorumlarla çürütüldüğü resmi yeni baskının kitabın yorumsuz özgün baskısından daha yararlı olacağı kanısındalar. “Kavgam”ın önemli bir tarihsel belge olduğunu, 1920’ler ve 1930’larda Almanya’da küçük bir azınlığın nasıl düşündüğünü ve Nazi Almanyası’nı oluşturan toplumsal koşulları günümüz okurunun gözleri önüne serdiğini söyleyenler de yok değil. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear