22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Başbakan Tayyip Erdoğan, 2011 ve 2012’de yaptığı konuşmalarda Alman vakıflarını ‘PKK’yi finanse etmek’ ve ‘CHP’li belediyelere yardım etmekle’ itham etmiş, bu suçlamaları AnkaraBerlin hattında diplomatik krize neden olmuştu. Uzunca bir süredir hükümet kanadından Alman vakıflarına yönelik yeni bir suçlama gelmiyordu. Sessizlik sürecinin ardından dün ilk kez Alman vakıflarını, Adalet Bakanlığı ile ortaklaşa yapacakları bir projenin açılışında gördük. ‘Kitlesel Medya ve Yargı Arasındaki İlişkilerin Güçlendirilmesi Projesi’ Türkiye’nin AB’ye uyumu amacıyla AB fonlarıyla gerçekleştirilen eşleştirme projelerindan biri. Birlik sadece yargı alanındaki reformları desteklemek için Türkiye’ye yaklaşık 128 milyon Avro’luk proje finansmanı sağlıyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi JeanMaurice Ripert ve Almanya Büyükelçisi Eberhard Pohl’ün katılımıyla dün başlatılan projenin bedeli ise 1.7 milyon Avro. Yani yaklaşık 4 milyon lira. Projenin Türk tarafındaki uygulayıcısı Adalet Bakanlığı. AB tarafındaki proje lideri ise Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı (IRZ). tutanaklarının mahkemede açıklanmasından hemen sonra.. ….yine askerlere, zamanın başbakanı dışındaki siyasilere ya Allah bismillah diye başlayıp ağzına aklına geleni söylemesini bekliyorum. Oysa MGK tutanakları üzerinde konuşmadı. Yıllardır gizli kalan, tutanaklar açıklanınca AKP ve yandaşlarınca her akla geldiğinde karalanan 28 Şubat MGK’sindeki konuşmalar istismar etmeye elverişli olmadığı ortaya çıktı ve tutanaklar karalamaya elverişli değildi de RTE acaba bu nedenle mi sustu? Yoksa, yoksa?.. Tutanağın açıklandığının ertesi günü gazetelerin pek çoğunun, örneğin Hürriyet’in manşeti ve haberin içeriği mi beyefendiyi rahatsız etti? O MGK’de rahleyi tedrisinden geçtiği hocası, o sırada Başbakan Necmettin Erbakan’ın; “Sayın komutanlara teşekkür ediyorum” başlığı altında yayımlanan düne kadar savunduklarını tersyüz eden tutanakta yazılanlar mı susmasına neden oldu? HHH Üstelik Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel toplantıda “Şimdi bu takdimde Genelkurmay’ın iddiası çok önemli bir beyandır. İrticanın Cumhuriyet kurulduğundan beri en büyük tehlike halini aldığı belirtiliyor. Bu çok önemli bir husustur. Devlet, kendisine yönelen tehlikelere gerekli tedbirleri alır” diyor ve.. ….Genelkurmay’ın ve MİT’in kurulda okunan raporlarının, irticanın “en büyük tehlike halini aldı” dediği dönemse Erbakan’ın Başbakanlığı dönemini işaret ediyor ve de… ...Başbakan Erbakan söz alıyor. O aylarda medyada haberler, gidişat üzerine hepimizin yazdığı, söylediği temel şu görüşü söyleyerek konuşmaya başlıyor: “Demokrasi ve laikliği korumalıyız!” Arkasından şunlar geliyor: “Önce (daha önce konuşan) sayın komutanların samimi ifadeleri ve bu takdimleri hazırlayan MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Burada her şeyi açık kalplilikle yüz yüze konuşma fırsatını bulduk, çok faydalı oldu.” Yapmamız gerekenin insanlara aydın, çağdaş Müslümanlığı öğretmek olduğunu anlatıyor. “Bazı insanların dini istismar ederek devlete karşı geldiklerini söylüyor… Laikliği din düşmanlığı anlayışına dönüştürmeden, işin aslına inerek ‘bu konuda tedbir’ alınmasını” istiyor... RTE tutanakları okuduktan sonra şimdi; hocası Erbakan’ın Başbakan olarak “irticanın Cumhuriyet kurulduğundan beri en büyük tehlike olduğunu belirten” Genelkurmay’ın, MİT’in “takdimlerine” teşekkür etmesini ve bu takdimlere tek cümle karşı çıkmayışını acaba bugün nasıl yorumluyor? HHH Ha diyeceksiniz ki RTE; MGK toplantısını tartışmaya yanaşmaz. Zira, işine geldiği için; MGK toplantısından, Cumhurbaşkanı Demirel’in (nedense hiç sözü edilmiyor) Erbakan’ı uyaran mektuplarından sonraki siyasal gelişmeleri istismar ediyor. Oysa, istismarının tersine, Erbakan’ın istifa etmesi, Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e vermemesi... Bütün bu gelişmelerin anayasaya aykırı tek bir yanı yok!.. Cumhurbaşkanı Demirel’in 226 çoğunluğunu sağlayan listeyle gelen Tansu Çiller yerine başbakanlığı Mesut Yılmaz’a vermesini eleştirenler anayasayı açıp bakma zahmetine katlanmayanlar. Anayasa, Cumhurbaşkanı’na Meclis’ten uygun gördüğü, güvenoyu alabileceğine inandığı ister bir parti genel başkanı olsun, ister bir vekile hükümeti kurma görevi, Başbakanlık verebileceğini yazan maddeyi anımsamak istemiyorlar. HHH Yaygın iddia şu: Medya haberleriyle, yorumlarıyla 28 Şubat’ı askerlerin telkinleri doğrultusunda hazırlamış. Askerler mahkemede. RTE savcıları göreve çağırdı: Gazeteciler, gazete sahibi kimileri de neden sorgulanmıyor. Soruşturma açıklanmıyor haklarında?.. RTE ve oluşturduğu peşindeki intikam mangası yandaşların, yalakaların derdi bu! HHH Korku imparatorluğunun baskısı altında bugün söylenmeyen, tersyüz edilen, ne ki yaşadığımız gerçekler, gün gelecek açıklanacak Bay Başbakan! Alman Vakıflarıyla Savaş Sona Erdi yaptığı konuşmada basın özgürlüğü konusunun Türkiye’nin de uymak zorunda olduğu Kopenhag kriterlerinin bir parçası olduğunu anımsatarak “AB Türkiye’de basın özgürlüğünü tüm yönleriyle ve büyük dikkatle takip etmektedir. AB Komiseri Stefan Füle’nin de dediği gibi bir ülkede demokrasinin durumunu bilmek istiyorsanız, basın özgürlüğüne bakacaksınız. Şunu bir kez daha vurgulamak isterim ki müzakere süreci ile insan hakları ve yargının üstünlüğü aynı paranın iki yüzü gibidir” dedi. sahipliğini üstlendiğini gördük. Bu da son 10 yılda yapılan demokratikleşme ve AB uyum çalışmalarının sonucudur” diye konuştu. Almanya Büyükelçisi Pohl de benzer bir vurgu yaparak “Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü demokrasi ve hukuk devletinin temel ilkesidir. Basın bir ülkedeki kontrol ve denetim mekanizmasının önemli bir aktörüdür” mesajı verdi. Alman büyükelçi, projeyi Adalet Bakanlığı ile birlikte yürütecek IRZ Vakfı’nın 20 ülkeye yargı reformları konusunda danışmanlık ve eğitim hizmetleri veren bir vakıf olduğunu ve 2007 yılından bu yana da Türkiye’de Adalet Bakanlığı ve Yargıtay’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda paydaş kurum ve kuruluşla projeler yürüttüğünü vurguladı. ‘Demokrasiye internetle sahip çıkıldı’ Gezi eylemlerine de değinen Ripert, “Geleneksel basın kuruluşlarının kamunun çıkarıyla ilgili bir konunun haberleştirilmesinde üzerlerine düşen görevi yerine getirmediği iddiasıyla, sıradan vatandaşların özellikle de sosyal medya yoluyla demokratik tartışmanın Büyükelçiler: Basın özgürlüğünün takipçisiyiz AB Türkiye Temsilcisi Ripert, törende Amaç birbirine güven Dün, bir zamanların en önemli cezaevindeyken artık müze haline getirilen Ulucanlar Cezaevi’nde başlatılan projenin içeriği ise doğrudan biz basın mensuplarını ilgilendiriyor. Alman Vakfı IRZ’nin temsilcisi Günther Feld’in verdiği bilgilere göre 21 ay sürecek projede, Adalet Bakanlığı’nın bulundukları bölgelerde basın sözcüsü olarak görevlendireceği yaklaşık 200 yargı mensubu (ilk aşamada 35) ile basın kuruluşlarında yargı alanına bakan muhabirler iki aşamada eğitimden geçirilecek. Köln Savcılığı’nda basın sözcülüğünden emekli olduktan sonra Ankara’ya gelen Feld, proje hakkında şu bilgileri verdi: “Bu projeyle basınla yargı arasında hemen hemen her ülkede gözlenen güvensizliğin aşılmasını amaçlıyoruz. İki taraf da birbirinin çalışma koşullarını öğrenirse birbirine güveni artacaktır. Yargı şeffaf olmanın gereğini bilmeli. Basın da etik kuralların ve kişi haklarının ihlal edilmemesi gereğini. Sonuçta arzuladığımız hedef, yargı alanını ilgilendiren konularla, yani davalarla ilgili halkın doğru, ciddi ve güvenilir haberlere ulaşımının sağlanmasıdır.” HHH ‘Kitlesel Medya ve Yargı İlişkilerinin Güçlendirilmesi Projesi’, hükümetin bir tür savaş ilanı olan Alman vakıflarına yönelik suçlamadan vazgeçtiğini gösteriyor. İrticayla mücadele ettik ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında savunmasını tamamlayan emekli Orgeneral Çetin Doğan, Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) hükümete karşı değil irtica ile mücadele etmek için kurulduğunu belirterek “Bu grubu terör örgütü saymak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni terör örgütü saymakla eşanlamlıdır” dedi. İrtica ile mücadelenin AKP döneminde de sürdüğünü belirten Doğan, Takip ve Koordinasyon Kurulu’nun 2009’a kadar görev yaptığını, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili genelgeler yayımladığını vurguladı. “Genelkurmay’ın göndermediği” belgenin dosyada olduğunu belirten Doğan, “Genelkurmay Başkanlığı içinde bir köstebek vardır” iddiasında bulundu. 28 Şubat davasının 18. duruşmasında savunmasını tamamlayan Orgeneral Doğan: ÖZGÜNDÜZ’DEN SİLİVRİ’YE ZİYARET İstanbul Haber Servisi CHP Milletvekili Ali Özgündüz, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve Ergenekon davasından müebbet hapse çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ile İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’i ziyaret etti. Özgündüz, Başbuğ’un, gerekçeli kararın yazılmasını beklediğini söyledi. Suriye konusunda değerlendirmelerde bulunan Başbuğ’un çatışma ortamının bir süre daha süreceği ve sanki bu çatışmalar isteniyormuş gibi bir ortam olduğu konusunda açıklamalarda bulunduğunu söyledi. Özgündüz, Perinçek’in de bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne vurgu yaptığını aktardı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 103 sanıklı 28 Şubat davasının 18. duruşması görüldü. Müşteki avukatlarından Mustafa Polat, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkında suç duyurusu dilekçesi gönderdi. Dilekçede, “Cumhurbaşkanlığı, askerler tarafından ve rilen brifingle ilgili, yargıya müracaat etmek yerine, ‘sizlerle işbirliği yaparım’ diyerek BÇG ile ittifak kurmuştur” iddiasında bulunuldu. ‘Cumhuriyeti korumak içindi’ Savunmasına devam eden Doğan, BÇG’nin kurulmasının ar dından, TSK’yle ilgili ve yetkili siyasi makamların bilgilendirilmesi için brifingler verdiğini anlattı. İlk brifingin 28 Nisan 1997’de YÖK’e, üniversite rektör ve temsilcilerine verildiğini belirtenDoğan, “Brifinglere, ‘hükümeti cebren değiştirmeye teşebbüs’ demek büyük bir hatadır. Anayasanın öngördüğü şekilde, laik demokratik Cumhuriyeti korumaya yönelik brifinglerdi” dedi. Mahkeme dosyasına delil olarak giren, 28 Şubat sürecine ilişkin belgelerin yer aldığı CD’nin sahte olduğunu, kaydeden Doğan, “İrtica ile mücadele için TSK’ce alınan tedbir ve tertiplerin, içeriğine bakılmadan, siyasi iktidara komplo olarak nitelendirilmesi vahim bir yanlışlıktır” ifadelerini kullandı. CHP’Lİ CİHANER VE AYGÜN Vekillere ölüm tehdidi İLHAN TAŞCI ‘Terörist ilan edildik’ HATİCE TUNCER KCK Basın davasını Avrupalı parlamenterler ve uluslararası meslek örgütü temsilcileri izledi KCK davasında 17 tahliye Taksim’den ilk kötü haber DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Mardin’de KCK soruşturması kapsamında 17’si tutuklu 47 kişi hakkında açılan ve ilk duruşması pazartesi günü yapılan davada ara karar açıklandı. Tutuklu 17 sanığın tahliyesine karar veren Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşmayı erteledi. Oğlunu ve eşini bıçakladı İstanbul Haber Servisi Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yeni yapılan altgeçitte dün akşam motosiklet sürücüsü Oğuzhan Bövelek (24), Şişli istikametinden Tarlabaşı yönüne giderken virajı alamayarak beton duvara çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosiklet sürücüsü ve arkada oturan kız arkadaşı Alev Eşiyok (26), yola savruldu. Kazada boynu kırılarak ağır yaralanan Oğuzhan Bövelek, kaldırıldığı hastanede öldü. ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir’de inşaat işçisi 2 çocuk babası Y.A. cinnet getirerek önce 39 yaşındaki eşi Gülcan A’yı, daha sonra da 2 yaşındaki oğlu Y.A.’yı bıçaklayarak öldürmek istedi. İhbar üzrerine olay yerine gelen polisler, kapıyı kırarak içeriye girdi. Polisler, intihar etmek isteyen Y.A’nın etkisiz hale getirdi. Y.A’nın eşi ve çocuğun hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. ANKARA (AA) Şans Topu’nda 5 +1 bilen 4 kişi, 154 bin 591’er lira kazandı. Numaraların 2, 5, 13, 27, 29 + 12 olarak belirlendiği çekilişte 5 bilenler 4 bin 122 lira, 4+1 bilenler 282 lira, 4 bilenler 26.80 lira, 3+1 bilenler 15.90 lira, 3 bilenler 3.20 lira, 2+1 bilenler 4.55 lira, 1+1 bilener 2.55 lira alacak. PKK’nin üst yapılanma sı KCK’nin Basın komitesini oluşturdukları iddiasıyla 22’si tutuklu 46 basın çalışanının yargılandığı KCK Basın davasına 3 aylık aradan sonra dün devam edildi. Duruşmayı Avrupalı parlamenter ve gazeteci meslek örgütü temsilcileri, BDP milletvekilleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yöneticileri izledi. Tutuksuz sanık Dicle Haber Ajansı muhabiri Çağdaş Kaplan “Terörist ilan edilsek de deliller, haber, röportaj ve makaleden oluşuyor” diye konuştu. Hâkim Ali Alçık başkanlığındaki davanın 19. duruşması yapıldı. Duruşmaya bir kişi dışında tüm tutuklu sanıklar katılırken aralarında Birgün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray’ın da bulunduğu 21 tutuksuz sanık geldi. Duruşmayı İngiliz parlamenter Sajjad Haider Karim, Polonyalı parlamenter Jaroslaw Leszek Walesa ile Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Genel Sekreteri Ricardo Gutier ‘Duruşmayı öfkeyle izledim’ Ricardo Gutierrez rez, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi’nden (CPJ) ve PEN üyesi yazar Aslı Erdoğan izledi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi de duruşmayı izleyenler arasında yer aldı. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de izledi. Tutuklamaların sansür ope Avrupa Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez, Avrupa’da 300 bin gazeteci üyesi bulunan bir örgütün temsilcisi olduğunu belirterek “Sadece gazetecilik faaliyetlerinden ötürü gazetecilerin tutuklu yargılanmaları nedeniyle duruşmayı öfkeyle izledim” dedi. Gutierrez, Avrupa Gazeteciler Federasyonu adına Türkiye’de tutuklu yargılanan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. Sansür operasyonu rasyonu olduğunu vurgulayan Çağdaş Kaplan, “Düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğüne bir darbeydi. En önemlisi de Kürt özgür basınını mahkum etme ve kriminalize etme girişimiydi” diye konuştu. TGC’nin “Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”nden alıntılar yapan Kaplan şöyle devam etti: “21 Aralık 2011’de iktidarın bu operasyonunun asıl amacı gerçeği yazmaktan taviz vermeyen Kürt basınına sopa göstermek ve hakikati karartmak çabasıdır. Bizler kelepçelendik ama hakikate kelepçe vurulabildi mi? İddianamenin 40 sayfası haber içerikli, toplam 600 sayfasının tamamı basın faaliyetlerimize ilişkin makale, haber, röportaj, fotoğraf gibi içeriklerden oluşmaktadır. ” LİTRESİ 1 MİLYON DOLARA SATILAN MADDE YÜKSEK PATLAMA GÜCÜNE SAHİP 4 kişiye 154 biner lira Roket başlığından kırmızı cıva çıktı Haber Merkezi Kayseri’de polisin bir araçta ele geçirdiği roket başlığı ve içerisindeki sıvıyla ilgili inceleme tamamlandı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun da aralarında bulunduğu 6 kurum tarafından yapılan inceleme sonunda, roket başlığına benzer maddenin içindeki sıvının kırmızı cıva olduğu anlaşıldı. Ural Dağları’nın yüksek noktalarında bulunan ender bir madde olan ve litresi 1 milyon dolara satılan kırmızı cıvanın patlama şidde tinin çok güçlü olduğu kaydedildi. Bugün’ün haberine göre kırmızı cıva, füze başlıkları veya kıtalar arası roket sistemlerinde dengeleyici olarak kullanılıyor. Hidrojen bombalarının, atoma gerek olmadan kırmızı cıva ile patlatılabileceği belirtiliyor. Öte yandan, olayın ardından gözaltına alınan A.Ç, F.T. ve Suriyeli A.S, “kaçakçılık ile tehlikeli ve yasak madde bulundurmak” suçundan çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. ANKARA CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’e sosyal medya üzerinden “ölüm tehditleri” yağmaya başladı. CHP’li Cihaner, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki tüm toplumsal ve polisiye olaylarda CHP’yi suçlamasını anımsatarak “Yaşamamızın zul olduğu, kanımızın helal olduğu” yönündeki yaklaşımların giderek arttığını vurguladı ve “Bu, Başbakan’ın kutuplaştırma politikasının sonucu” dedi. Kendilerine yönelik giderek artan tehditleri değerlendiren Cihaner, Başbakan ve hükümet üyelerinin önceden beri belli olaylarla CHP ve milletvekilleri arasında bağ kurmaya çalıştığını belirterek “Olayları sanki CHP yapmış gibi bir hava vermeye çalışıyor. Polisevine yönelik roketarlı saldırı sonrası da Başbakan benzer bir konuşma yaptı. Buna paralel olarak da bilinçli olduğu anlaşılan bir saldırı kampanyasının dozu artıyor. Yurttaşlar sanki olayları biz organize etmişiz gibi bir havaya girerek provokasyonun ilerisini gerçekleştiriyor. Son zamanlarda daha da arttı” diye konuştu. Cihaner, “Dünyanın en ciddiyetsiz ülkesinde, en ciddiyetsiz kamu görevlisinin böyle bir cümle kuramayacağını” kaydetti. İlhan Cihaner, “CHP’nin ya da bizim kişisel olarak bu tarz eylemlerle bağının delilini ortaya koyarsın. Alçakça iftiralarda, yakıştırmalarda bulunmazsınız. Başbakan bunu politik tercih olarak kullanıyor, yurttaşlara yansıması da kaçınılmaz. Çok tehlikeli bir taktik. Başbakan’ın söylediğini sorgulamadan doğru kabul eden büyük bir kitle var. Bu kitlenin daha önce de gördüğümüz provokasyonlara, kışkırtmalara kapılıp bu tarz yazmaları hatta harekete geçmeleri olasıdır” sözleriyle olası tehlikeye dikkat çekti. CHP’li Aygün de bu tehditler nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Aygün Cihaner
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear