25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 20 belge savcılıkta ALİCAN ULUDAĞ 6 HABERLER CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2013 SALI RTE’nin Apo Genelkurmay, 28 Şubat soruşturması için iddianamenin temelini oluşturacak ile Dansı Bu dans uzun zaman önce başladı, adı “Kürt Meselesini Çözüm Dansı”dır. Aslında ıslak imzalı belgeleri gönderdi. En önemli belge ise BÇG kuruluş şeması oldu Habur erken başlamış bir danstı. Koreografisi istemişti. Edinilen bilgiye göre, Genelkurmay talebi olumlu karşılayarak şu ana kadar 20 ıslak imzalı BÇG belgesi gönderdi. Bilgili, iddianameye Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği bu ıslak imzalı belgeleri de koydu. 20 sayfalık BÇG Eylem Planı’ın da yer aldığı belirtilen belgeler arasında en dikkat çekeni ise “Batı Çalışma Grubu” başlıklı BÇG’nin kuruluş şeması oldu. Düzenlenen iddianamenin temelini oluşturacak olan belgede dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin Doğan’ın imzası bulunuyor. Belgede, BÇG’nin kuruluş yapılanmasındaki isimler sırasıyla şöyle: Çevik Bir (Genelkurmay 2. Başkanı) Çetin Doğan (Başkan) Kenan Deniz (Koordinatör) Belgeye göre Genelkurmay Hareket Başkanı Çetin Doğan, BÇG Başkanı; Genelkurmay İç Güvenlik Harekât Daire Başkanı Kenan Deniz ise BÇG Koordinatörü. Yine belgeye göre BÇG Genelkurmay 2. Başkanı’na yani Çevik Bir’e bağlı. Emekli Orgeneral Çevik Bir, savcılığa verdiği suç duyurusu dilekçesinde BÇG’nin kurulmasında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın onayının olduğunu şu sözlerle ifade etmişti: “28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı sonrasında Genelkurmay İkinci Başkanı olarak; Genelkurmay Başkanı Karadayı’dan aldığım emir ve direktiflere göre mutat çalışmayı başlattım. BÇG’nin teşkili, görevlendirme emri, görev yeri, ilgili konsept ve plan dahil tüm çalışmaları Genelkurmay Başkanı’nın ‘olur’u alınarak hazırlanmış, bugün tutuklu bulanan çeşitli rütbelerdeki tüm personel, BÇG çalışmaları ile ilgili tüm sıralı komutanlarının emir ve talimatları çerçevesinde BÇG’de görevlendirilmiştir.” ANKARA Genelkurmay Başkanlığı’nın, 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığa Batı Çalışma Grubu’na (BÇG) ilişkin 20’ye yakın ıslak imzalı belge gönderdiği öğrenildi. Belgeler arasında iddianamenin temel direğini oluşturacağı öğrenilen BÇG’nin kuruluş şeması da yer aldı. Belgenin altında BÇG Başkanı olarak Çetin Doğan’ın imzası bulunuyor. REFAHYOL hükümetini devirmeye teşebbüs iddiasıyla yürütülen 28 Şubat soruşturmasında sona gelindi. Savcı Mustafa Bilgili, yüzlerce sayfayı bulan iddianamenin yazımını tamamlamak üzere. Savcı Bilgili, elinde fotokopi olarak bulunan BÇG belgelerini Genelkurmay’a göndererek, bunların ıslak imzalı asıllarını ir, ‘Karadayı’nın oluru var’ demişti Bu isimler altında BÇG’nin “birimler”i ve buraya “alınacak subaylar” ifadesine yer verilirken BÇG’nin “İstihbarât ve Değerlendirme”, “Planlama”, “İstatistik ve Veri Hazırlama”, “Cari Harekat” bölümleri yer alıyor. Yine bu birimlerde 10 kurmay, 5 subay, 2 sivil memurun görevlendirileceği notu dikkat çekiyor. B ‘Bu dava yüz karasıdır’ ALİ AÇAR/KAYHAN AYHAN CHP’nin hukukçu milletvekilleri ve il sekreteri dün İstanbul Barosu’nu ziyaret etti TEDAVİSİ SÜRÜYOR CHP’nin hukukçu milletvekilleri ve il sekreteri dün İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulunu ziyaret ederek destek verdi. İstanbul Barosu’nun, Balyoz davasında meslektaşlarının savunma hakkının elinden alınmasına tepki gösterdiğini ve bunun da AKP’yi rahatsız ettiğini belirten Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “İktidar sandıkta alamadığını savcı ile alma girişimini burada da uyguluyor. Baroyu sindirerek ele geçirmek istiyor. Kocasakal ve arkadaşlarının yargılanması bir dava değildir. Savunma hakkının, avukatın ve hukukun yargılandığı yüz karasıdır” dedi. Kocasakal da 17 Mayıs’taki davanın hâkiminin, iddianameyi hazırlayan başsavcının eşi olduğunu söyledi. Balyoz davasında mahkeme, hâkim ve savunmaya engel olmak iddiasıyla İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 8 yönetim kurulu üyesi hakkında TCK uyarınca 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılması üzerine CHP’nin hukukçu milletvekilleri Bülent Tezcan, Gökhan Günaydın, Tufan Köse, Ali Rıza Öztürk, Gürkut Acar, Dilek Akagün Yılmaz, Emre Köprülü, Mahmut Tanal, İlhan Cihaner ve il sekreteri Zeynel Emre, baro yönetimini ziyaret etti. Görüşmenin ardından konuşan Tezcan, savunma mesleğine, savunma hakkına yapılan sistematik saldırılara itiraz etmek ve adaletsizliğe dur demek için baroyu ziyaret ettiklerini söyledi. Tezcan, AKP’nin yargıyı siyasallaştırırken savunma ayağını da yok ettiğini belirtti. Bu arada Kocasakal ve baro yöneticileri önceki akşam Kanlıca’daki baroya ait sosyal tesislerde gazetecilerle bir araya geldi. Soruşturma savcısının izindeyken dosyanın bir başka savcıya verilerek iddianame hazırlandığını belirten Kocasakal, “Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın hâkimi, iddianamenin sahibi başsavcının eşi. Biz bu duruşmalara katılacağız. Orada kim kimi yargılayacak göreceğiz” dedi. Kendisinin başına gelenlerin tarihte bir örneğinin olmadığını, 12 Eylül yönetiminin bile Orhan Apaydın’ı bu suçlamalarla yargılamaya cesaret edemediğini vurgulayan Kocasakal, “Darbe mağduru olduğunu söyleyenler, mağrur ve zalim olmuşlardır, yaşadığımız ileri faşizmdir” dedi. Kocasakal, avukatlık mesleğinin onuru ve baroya yönelik baskılara karşı 17 Mart’ta Haliç Kongre Merkezi’nde seçimsiz olağanüstü genel kurul yapacaklarını söyledi. Saygun’un durumu iyiye gidiyor İstanbul Haber Servisi Balyoz davasından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve açık kalp ameliyatının ardından tahliye edilen emekli Orgeneral Ergin Saygun’un tedavisi yoğun bakım ünitesinde sürerken, cep telefonuyla görüntülenen Saygun, kendisiyle yakından ilgilenen hastane yetkililerine ve personele teşekkürlerini iletti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, dün hastaneye Ergin Saygun giderek Saygun ve ailesine geçmiş olsun dileklerini iletti. Saygun’un oğlu Tolga Saygun ise babasının hastane odasında cep telefonuyla çektiği görüntülerini basınla paylaştı. Ergin Saygun’un görüntülerde yetkililere, hekimlere ve hemşirelere “teşekkür ederim” dediği görüldü. İnce, kaldırım çalışması yapan işçilerle bir süre sohbet edip yardım etti. İnce: Erdoğan inandırıcı değil YALOVA (Cumhuriyet) Muharrem İnce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Balyoz Planı davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan, ancak ameliyat olduğu gün tahliyesine karar verilen emekli Orgeneral Ergin Saygun’u ziyareti ile ilgili olarak “Başbakan geçmişte ‘Ergenekon davasının savcısıyım’ diyordu. Bugün ziyaretçisi oldu. Suçu birilerine mi yıkmak istiyor? Hiç inandırıcı değil, timsah gözyaşları bunlar” dedi. İnce, Yalova’da milletvekili irtibat bürosunda düzenlediği basın toplantısında, AKP ve BDP arasındaki diyaloğun gerçekçi olmadığını belirterek, “Anlaşılmıştır ki bu pazarlık yapılmıştır, pazarlık iki şey üzerine kuruludur: Erdoğan’a başkanlık, Apo’ya özgürlük. Bu pazarlığı AK Parti ile BDP yapmıştır” dedi. Hâkim, başsavcının eşi CHP’den Başbakan’a ‘Uzun tutukluluğu sona erdir’ çağrısı: Samimiysen Meclis’te çözelim Avukatlara daktilo yasağı KAYHAN AYHAN CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata ve CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, dün Silivri Cezaevi’ne giderek eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile tutuklu CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı ziyaret etti. CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Gökhan Günaydın ve beraberindeki vekiller ise dün Kandıra Cezaevi’nde Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yöneticisi avukatları ziyaret etti. Tezcan, avukatların savunmalarını yazmak için istedikleri bilgisayar ve daktilo taleplerinin “terör örgütü üyesi” oldukları gerekçesiyle reddedildiğini belirterek, “Avukat Günay Dağ’ın eli kalemle yazmaktan dolayı yara olmuş” dedi. Tezcan, ÇHD’li avukatların gözaltına alınırken ve cezaevine girerken onur kırıcı hareketlere uğramaları ve darp edilmeleri nedeniyle sıkıntıları olduğunu belirterek, “Gerekli girişimlerde bulunacağız” dedi. Tanal ise Silivri’ye gidişlerinin biraz gecikmesi üzerine Mustafa Balbay’la görüşemediklerini kaydederek, “Görüştüğümüz Mehmet Haberal Zonguldak’tan milletvekili olarak seçildiğini ancak içeride bulunduğu için görevini yerine getiremediğini ve bu durum nedeniyle Zonguldak halkına mahçup olduğunu belirtti” dedi. AYŞE SAYIN ‘5 yıldır tutuklu yargılanıyorlar!’ l 13. İstanbul Haber Servisi İstanbu davakon ene Erg esi, kem Mah a Ağır Cez CHP arı yaz iz etem sından yargılanan gaz f. Pro ay, Balb tafa Mus kili etve İzmir Mill u, ioğl Hilm h Fati f. Mehmet Haberal, Pro i GenelTuncay Özkan, Turhan Özlü, esk da ara’un buğ Baş kurmay Başkanı İlker iye tatahl ığın san 67 ğu ndu larında bulu dan arın katl avu ık leplerini reddetti. San kan şba “Ba i ilgil rla kara öz, Ers Hüseyin ili yetk l öze ı kısm ve kamuoyunun büyük rlarıkara i ilgil ukla klul tutu in eler mahkem ir şey denı eleştirse de uygulamada hiçb bekleyen ü ölüm a ğınd yata ta Has . ğişmiyor ler ve teci gaze e, isimler de dahil olmak üzer süreuk klul tutu n aşkı yılı 5 ler akademisyen aulam uyg ki z yoru leri ile cezaevinde. Anlı ayakl el kişis rin imle hâk , lları kura da hukuk i. ded ” iyor llen şımlarına göre şeki ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklu yargılanmasını eleştirip rahatsızlığı nedeniyle tahliye olan emekli Orgeneral Ergin Saygun’u hastanede ziyaret eden Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Bu uzun tutuklulukları, adaletsiz yargılamaları sona erdirme konusunda ciddiyse, iyi niyetli samimi adımları atmaya varız. Gelsinler TBMM’de birlikte çözelim” çağrısı yaptı. CHP, “adaletsizlik ve hukuksuzluğun simgesi” olarak nitelendirdiği Ergenekon davasının görüldüğü Silivri’ye ikinci kez çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Daha önce 13 Aralık’ta tüm parti örgütleri yurttaşlar ve milletvekillerinin katılımıyla Silivri’ye giden CHP bu kez 18 Şubat’taki duruşma için yurttaşlara çağrı yaptı. Ziyareti organize eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, Silivri mahkemesinin tanık dinleme talepleri ni reddettiğini anımsatarak aynı hukuksuzluğun bugün de devam ettiğini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP’nin uzun tutukluluklardan yakınmaya başladığına dikkat çeken Tezcan, “Samimiyetini bir kenara bırakıyorum ama Başbakan’ın ağzından dahi bu işin ifade ediliyor olması, bu hukuksuzluklara, adaletsizliklere dur denmesinin zamanının geldiğini gösteriyor” dedi. Ergenekon’un bir dava değil “tertip” olduğuna işaret eden Tezcan, bu tertibin “figüranı” olarak nitelendirdiği Tuncay Güney’in birkaç gün önce bir televizyona yaptığı açıklamaların da bunu net olarak ortaya koyduğunu ifade etti. Tezcan şunları söyledi: “Ergenekon’un aydınları, bilim insanlarını, yurtseverleri tasfiye etmek için bir tertip olduğu hep söyleniyordu. Şimdi anlaşılan bu filmin sonuna gelinmiş ki bu tertibin en önemli piyonu olan Güney, çıkıp televizyonlarda bunu ifade etmiştir. En azından artık bu tahribata dur deme zamanı gelmiştir.” ve koreograf berbat mı berbattı. Gösteri, sahneye konur konmaz yuh sesleri altında yumurta yağmuruna tutuldu ve derhal “iktidar repertuvarı”ndan kaldırıldı! RTE, yeni koreografisiyle “Kürtlerle Çözüm Dansı”nı sahneye koyacağı en uygun anın, yıllardır pişirdiği “Başkanlık Anayasası” ile birlikte, “Cumhurbaşkanlığı” seçimlerinden önce olduğu saptamasını yapalı da epey oldu. Tam tarih, belki de “Başkanlık Sistemi”ni ilk dile getirdiği zaman olabilir! 2010 seçimlerinden önce... Bu amaçla milletvekilleri arasına bol miktarda “anayasa profesörleri”ni koymuştu (işaret etmiştim yazılarımda!). Burhan Kuzu kitap bile yazdı, adam yıllardır “başkanlık başkanlık” diye sabahları erkenden herkesi uyandırıyor! Arka fonda hep “analar ağlamasın” vardır. Bu koro, Habur döneminde Türkiye’nin en büyük korosu ve sesini bütün Türkiye’ye ve dünyaya duyuracak bir coşkuyla görev yapmıştı. Lütfen, yanlış anlaşılmasın, bu savaşın yarattığı acılar hepimizindir, çok derin bir yaradır savaş ve ölenler... Burada işaret etmek istediğim, siyasetin, analar ağlamasın sloganını kendi amaçları için yüksek kullanma becerisidir... ??? RTE’nin yeni Meclis’te en önemli işlerinden biri Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurdurmak oldu. Bu göstermelik bir komisyondu. Asla oradan herhangi bir uzlaşı çıkacağına inanmadım! RTE Meclis’ten uzlaşıyla hangi yasayı çıkardı? Hele başkanlık anayasası gibi sistemi tepetaklak eden bir yeni anayasanın komisyondan uzlaşıyla çıkacağına kargalar bile inanmadı! Nitekim çanağı çömleği patlattı RTE; çünkü başkanlık anayasası için takvim daralmıştı, hatta çoktan dolmuştu... RTE ve başkanlık sistemi sözcüleri (Bozdağ, Kuzu, Çelik en hasları...) MHP ile epeyi dirsek temasında bulundular bu anayasa için. Hatta, Alparslan Türkeş’in yüzyıllar önce başkanlık sistemini öven sözlerini bile tarihin çöplüğünden bulup çıkardılar... RTE gerçekçidir; MHP ve CHP ile böyle bir ilişkiye giremeyeceğini kısa sürede gördü. Zaten uzlaşı sepetinde Apo BDP hep vardı. Başkanlık anayasası, RTE’nin hayatının en büyük projesidir... Bunu yazılarımda sık sık vurguluyorum ki önemi, her şeyi belirleyici niteliği anlaşılabilsin! Çünkü siyaset öncelikler bütünüdür; ilk önceliğinize her şey tabi olur... Gelinen noktada olurlar ve olmazlar ayıklandı... Başkanlığı olurlayacak tek seçenek BDP idi. BDP’nin düğmesi de Öcalan’daydı. (BDP’lilerin açlık grevinde bu test edildi!) Öcalan, adeta RTE’nin esiri gibidir. Oslo sürecini kolayca bu kez doğrudan İmralı sürecine dönüştürdü. BDP sözcüleri, örneğin Selahattin Demirtaş, “Yakınlaştığımız parti AKP’dir... Referandum seçeneğine olumlu bakıyoruz..” dedi. Kürtler (üstelik sosyalist mi sosyalist!..) için tek bakış vardır: Kürt ulusunu oluşturma sürecine kim ve ne hizmet ediyor... Gerisi fasa fisodur. Bu amaçla Türklerin hepsini, mesela kavalcının peşine takabilirler! Başkanlık anayasası projesi, Meclis’teki oylamada Kürtlerin desteğini alarak referanduma götürülecektir. Burada, RTE de “özgür” değil, o da Kürtlerin (Apo, BDP..) esiri durumundadır. Karşılıklı bağımlılık söz konusudur. RTE için başkanlık sistemi ne kadar hayati ise bunu Meclis’ten geçirebilmek ve referanduma götürebilmek için BDP oyları da o derece hayatidir... (Diğer seçenek 45 milletvekili satın almaktır... Ama AKP içinde fire verecek milletvekilleri de söz konusuysa referandum için en güvenli yol BDP ile ittifaktır...) ??? İkisi arasındaki uzlaşı (al gülüm ver gülüm) görüşmeleri kapalı açık sürüyor. RTE, “Türk milliyetçiliğine de Kürt milliyetçiliğine de karşıyım” demiş ve anayasa önerisinde “Türk vatandaşlığı”nı çıkarmıştır. Türk adı artık anayasada olmayacaktır. Tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil (din de vardı!), 2010 seçimleri önerisiydi... Kürtler, bununla yetinmez şüphesiz. Özerk bölge, federatif yönetim, şu veya bu şekilde kendi kendilerini yönetecek bölgesel bir anayasal çözüm, her ne adla olursa olsun, Kürtlerin olmazsa olmazıdır... Bir de tabii Kürt dili meselesi... Gelinen noktada, dört bir taraftaki Kürtlerin ortak devlet organizasyonu olan KCK davasının da anlamı kalmamıştır RTE için. Bu davayı da hızla tasfiye edecektir, zaten uzlaşıda bu da var. Bu süreçte şüphesiz ki Silivri de bitirilmek zorundadır... Zaten Ergin Saygun’un hasta yatağında elini tutan Başbakan’ın yüzündeki derin şefkatini herkes görmüş olmalı!.. Evet, daha yazılacak çok şey var, ama “Acaba referandumda ne olur” sorusunu incelemeye bir türlü gelemiyoruz... CHP’nin ne yapabileceği sorusunu irdelemeye de... (Kürtlerle dansı umutsuz bir vakaydı zaten, bu kadar şimdilik...) RTE’nin Öcalan’la dansının sahnedeki figürlerini seyredin şimdi... Koro lütfen!.. Balyoz’da tahliye talebi İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanıkları Süha Tanyeri, Hakan Büyük, Dursun Çiçek, Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, Kadir Sağdıç, Mehmet Fatih Ilgar ve Nedim Ulusan’ın avukatları Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne başvurarak tahliye talep etti. Avukatların dilekçesinde 21 Eylül 2012’den bu yana sanıkların tutukluluk durumlarıyla ilgili bir incelemenin yapılmadığı ifade edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear