17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2013 SALI 4 HABERLER KCK davasında tutuklu yargılanan Hanım Onur, çocuklarının hastalığı nedeniyle tahliye edildi ‘Hasdal’da Erdoğan’a Dua Eden Subaylar’ Başbakan Tayyip Erdoğan’ı hastanede yaşamsal bir ameliyat geçirmiş olan Ergin Saygun’un başucunda gösteren fotoğrafa baktı ve küfrü bastı. Adamı tanımasam da onun için korktum, çevreme baktım kimseler duydu mu diye. Eee ne olur ne olmaz!.. Doğrusu o resim beni de çok rahatsız etti. Ama küfretmek yerine, düşünüp anlamaya çalıştım. Zaten ne zaman düzeltme, düzenleme makamında olan biri, bir rol difüzyonu sonucu sanki yakınma makamındaymışçasına, eleştirme ya da şikâyet yolunu tutsa, çok, ama çok rahatsız olurum. Hemen içimden haykırmak geçer: Birader şikâyet edeceğine düzelt, şikâyet benim işim, düzeltmek senin mecburiyetin! Gerçekten de bu gibi durumlar rahatsız edicinin de ötesinde öfkelendiricidirler. Çünkü biraz da sahtekârlık kokarlar. Sanırım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Ergin Saygun’un başucunda görünce küfürü patlatan vatandaş da öyle düşünmüş olmalıydı. Tabii öyle düşünmüşse dahi, öyle yapmaması gerektiğini söylemeye bile lüzum yok. Ayrıca da erki elinde tutanın da kimi zaman yakınması içtenlikli olabilir. Öyle ya, belki o da uzaktan görüldüğü kadar muktedir değildir, onun da gerçekten istediği halde düzeltemediği şeyler vardır. HHH Evet, bir devlet adamı düzeltmekle yükümlü olduğu husustan kendisi şekvacı ise ortada iki olasılık vardır. Ya numara yapıyordur. Bu durumda ona yapıştırılacak etiket bellidir: “Sahtekâr!” Ya da içten olmasına karşın gerçekten elinden bir şey gelmiyordur. O takdirde de ona yapıştırılacak yafta şudur: “Aciz!” Topluma egemen olan siyasi etik anlayışı, bu ikisinden hangisinin daha vahim olduğunu belirler. Ama inanın ki hakkında şunun söylenmesi bir siyasetçi için hiç de hoş değildir: Yok, adam gerçekten samimi, sahtekâr değil ama aciz, ne yapsın! Bu açıklamaların ışığında şu soruyu soruyorum: Tayyip Erdoğan’ın aciz olduğunu söyleyebilir miyiz? Yanıtınızı buradan duyar gibiyim: Senin beynin mi sulandı? Yoksa doğuştan mı salaksın, geçmişi hatırlamıyor musun? HHH Gerçekten de iş Hakan Fidan’a kadar uzayınca, bağımsızlığı kalmamış mahkemelere bile güvenmeyip, özel yetkili mahkemeleri kaldırırken, subayların davalarının yine de adil olmadıkları bu iktidar tarafından bile ikrar edilmiş bu mahkemelerde görülmeye devam edilmesi kararını ben mi vermiştim? Uzun tutukluluk hallerinden şimdi yakınıyor görünenler, Ergenekon davasında tutukluların tahliyeleri yönünde oy kullananların, HSYK tarafından davadan alınması olayından habersiz miydiler? Ergenekon ve Balyoz davalarına “Askeri vesayeti tasfiye ediyoruz” gerekçesiyle kol kanat gerenler kimlerdi? Kimdi, “Bu davanın savcısı benim” diyenler? Kimdi, kimlerdi, en demokratik muhalif çıkışı bile Ergenekonculukla suçlayanlar? Kimdi kimlerdi, Cumhuriyet mitinglerinde darbeci Ergenekoncu parmağı arayanlar? Ben Tayyip Erdoğan’ı Ergin Saygun’u ziyarete iten etkenlerin ardındaki gerekçeyi arar, yukarıdaki soruları soradururken, Aslı Aydıntaşbaş’ın Milliyet’teki köşesinde bu yazıyla aynı başlığı taşıyan şu haberi gördüm: “Hasdal’da Erdoğan’a dua eden subaylar.” Ben daha ilk sorunun yanıtını alamadan, ikincisi eklenince yine şaşkınlıkla sordum: Kim acaba bu subaylar, kendileri çıkıp “Biziz!” deseler de bilsek. Herkes duasında özgür olduğuna, kimse duası yüzünden muaheze edilmeyeceğine göre, açıklanmasını istemekte de bir sakınca olmasa gerek. Dikkat buyurun, Erdoğan’a duacı olanlar açıklasınlar diyorum, olmayanlar değil. Yoksa insanlardan “Ben Başbakan’a duacı falan değilim” yollu bir açıklama beklemenin ne demek olacağını bilmeyecek kadar da aptal değilim. Solin’in yüzü gülecek u Eski Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur, oğlu Mirhat ve kızı Solin’in hastalıkları nedeniyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkeme adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı şartıyla 18 aydır tutuklu bulunan Onur’un tahliyesine karar verdi. MAHMUT ORAL DİYARBAKIR KCK davasından tutuklu bulunan Eski Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur, 9 yaşındaki oğlu Mirhat’ın epilepsi (sara), 5 yaşındaki kızı Solin’in de lösemi hastası olması dolayısıyla tahliye edildi. Onur KCK davasından tutuklanmış, eşi Murat Onur ise hakkında yakalama kararı çıkarılmasının ardından kayıplara karışmıştı. Annesi yanında olmadığı için üzülen ve tedaviye yanıt vermeyen lösemi hastası minik Solin için basında çıkan haberlerin ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Şırnak Valiliği ve Cizre Kaymakamlığı harekete geçerek çocukların tedavilerini karşılayacaklarını açıkladı. Mirhat ve Solin’in Başbakan Erdoğan’a yazdığı mektubun ar Hanım Onur, Dicle Mahallesi’ndeki evinin girişinde akrabaları ve çok sayıdaki vatandaş tarafından zılgıtlar eşliğinde karşılandı. Onur, araçtan inerek Solin ile Mirhat’a gözyaşları içinde sarıldı. Hanım Onur, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendi çocukları adına “Eğer Türkiye’deki tüm halklar ‘Solin ölmesin’ diyorsa barışın gelmesi için de herkesin elini taşın altına koyup çabalaması gerektiğini düşünüyorum” dedi. (Fotoğraf: DHA) KILIÇDAROĞLU: Toplumu ikiye böler UTKU ÇAKIRÖZER ‘Anneme sarılıp uyuyacağım’ Mirhat ve Solin annelerinin tahliye kararını büyük bir sevinçle karşıladı. Lösemi hastası Solin, “Annem eve gelince ona sarılıp uyuyacağım. En çok ona sarılmayı özledim. Bir de bana sıcak süt getirip içirmesini isteyeceğim” dedi. Epilepsi hastası Mirhat ise “İnşallah cezaevinde olan bütün anneler bırakılır ve dünyada bir an önce barış sağlanır” dedi. dından Hanım Onur’un avukatı Canan Atabay, Onur’un tahliyesi için Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı şartıyla 18 aydır tutuklu bulunan Onur’un tahliyesine karar verdi. Tahliye kararının ulaşmasının ardından Onur, tutuklu bulunduğu Mardin Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi. Onur, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, buruk bir sevinç yaşadığını, hasta çocuklarına kavuşacak olmanın heyecanını yaşadığını belirterek “Keşke böyle olmasaydı. Keşke çocuğum hasta olmasaydı. Bir çözüm, bir barış ile dışarı çıksaydım. Belki çok daha mutlu olurdum. Şu an bir burukluk yaşıyorum. İçerde aynı durumda olan birçok anne var. Ben onları yalnız bırakıp geldim. Bir yanım kızıma kavu şacağım için mutlu, bir yanım da diğerleri için üzgün” dedi. Onur, “Bugün eğer bir barış adımı atılmasaydı, Solin’in bu durumda olması da zannedersem çok farklı yorumlanırdı. Ama bu bir adımdır. Başbakan’ın atacağı her adımı destekliyorum. Özellikle partim olarak ben destekliyorum. Çok heyecanlıyım, çocuklarıma gitmek istiyorum” diye konuştu. BDP yanıt bekliyor Grup toplantısında, diyalog sürecinin İmralı’ya gidecek 2. heyetteki isimlerin kim olacağı tartışması nedeniyle bozulmaması benimsendi AYŞE SAYIN ANKARA Kürt sorununun çözümüne yönelik İmralı ile sürdürülen yeni süreçte önemli bir haftaya girilirken dün toplanan BDP grubu, İmralı’ya gidecek heyette yer alacak isimler konusunda eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’a yetki verilmesi kararlaştırılırken, diyalog sürecinin “isim tartışması” nedeniyle bozulmaması benimsendi. Bu kapsamda BDP, AKP’nin daha önce İmralı için başvuruda bulunan BDP ve DTK eşbaşkanlarının tümüne vize vermemesi durumunda, gidecek milletvekillerini eşbaşkanların belirlemesi görüşü ağırlık kazandı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda verdiği “ittifak” mesajını da tartışan BDP yönetimi, “anadilinde eğitim, yurttaşlık tanımı, Diyanet’in kaldırılması ve demokratik özerklik” konusundaki taleplerin belli ölçüde karşılanması koşuluyla işbirliğine olumlu bakıyor. BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın başkanlığında basına kapalı olarak yaklaşık 5 saat yapılan toplantıda, İmralı’ya gidecek heyette yer alacak isimlerle ilgili İmralı’ya gidecek heyette yer alacak isimlerle ilgili görüş ve parti tabanının görüşlerini aktardı. Kesin karar bugün yapılacak MYK toplantısına bırakıldı. Toplantıda İmralı’ya gidecek isimlerle ilgili tartışma sürerken, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, heyet tartışmasına en çok oyuncu Ayşen Gruda’nın katıldığını anımsatarak, “Bütün tartışma isimler üzerinden yürüyor. Oldu olacak Türkan Şoray, Cüneyt Arkın gitsin” diye espri yaptı. Demirtaş, yaptıkları başvuruya yanıt gelmediğini belirterek, “Gidecek ikinci heyette görevlendirmeyi AKP değil biz yapacağız. İzin onlara, heyet konusundaki karar bize bağlı. Bakanlıktan gelecek öneriyi de değerlendiririz” dedi. ‘Kararı biz veririz’ Üçer’den Obama’ya destek çağrısı MAHMUT ORAL MHP’den BDP’ye: Karadeniz’e gelme CEMİL CİĞERİM Yeni anayasada ‘memur’ atışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, anayasadan “memur” kavramını çıkarmak isteyen AKP’ye muhalefet partili üyelerden, “Çalışanların iş güvencesini yok ediyorsunuz, devleti şirket gibi yönetmeyi hedefliyorsunuz” eleştirisi geldi. Uzlaşma Komisyonu’nun dünkü toplantısında mevcut anayasadaki “memurlar” ifadesi yerine “çalışanlar” kavramını koymak isteyen AKP’ye, 3 muhalelefet partisinden tepki geldi. CHP ve MHP, “memurlar” ve “kamu görevlileri” ifadesinin korunmasını isterken, BDP “kamu personeli” tanımına yer verdi. CHP’li Atilla Kart, AKP’nin iktidarda olduğu 10 yıl içinde kamu personel amu çalışanları içinde “cemaat memuru” yapılanmasına gidildiğini savundu. DİYARBAKIR BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, Kürt sorununun çözümü konusunda İmralı’da başlatılan görüşmeler için Türkiye’yi desteklediklerini belirten ABD Başkanı Barack Obama’dan Kürtler ve taleplerini desteklemesini istedi. Amerika’nın Sesi radyosunun Kürtçe servisine konuşan BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, barış ve çözümden yana olduklarını ifade ederek, “PKK ve Kürtle rin taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Talepler yerine getirilirse bu sorun çözülür. Devletin de çatışmada ısrar etmemesi gerekir. Barış politikalarını öne çıkarmalıdır. Kürt halkının varlığı ve haklarını kabul etmelidir. Bu anlamda Başkan Obama ve ABD’nin bakışı ve desteği önemlidir. ABD, Kürtlerin taleplerini de desteklemelidir, onların arkasında da durmalıdır. Kürtlerin talepleri meşru ve insanidir” dedi. SAMSUN BDP, Kürt sorununun çözümü için başlatılan yeni sürece paralel olarak önümüzdeki hafta Karadeniz’de bir dizi etkinlik yapacak. Ancak MHP ve Ülkü Ocakları BDP’nin etkinliklerine tepki göstererek “Gelmesinler” açıklaması yaptı. BDP’nin de yer aldığı Halkların Demokratik Kongre si (HDK) 1722 Şubat’ta Sinop, Ordu, Samsun, Giresun, Trabzon’da partiler ve bazı sivil toplum kuruluşları temsil cileri ile bir araya gelip toplantılar yapacak. BDP’nin 1920 Şubat’ta Samsun’da düzenlemek istediği “Barış yürüyüşü”ne BDP milletvekilleri katılacak. BDP’nin etkinliklerine MHP ve Ülkü Ocakları sert tepki gösterdi. MHP Samsun İl Başkanı Şaban Kılıç, BDP’li vekillerin kente gelecek olmasını “Türk halkını tahrik etme girişimi” olarak niteledi. Samsun Ülkü Ocakları Başkanı Batuhan Örs ise “İl yapılanması, tabelası olmayan bir partinin bu şehre gelmesi manidardır” dedi. ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin BDP ile ittifak yaparak anayasa yapmasının toplumu ikiye böleceğini ve kamplaşmaya yol açacağını söyledi. Türk Tanıtma Vakfı Başkanı ve Türk Çin Dostluk Derneği Başkanı Kemal Baydaş, Beysukent’teki evinde Kılıçdaroğlu ve beraberinde Çin’e giden gazete temsilcileri, yazarlar ve gazetecileri akşam yemeğinde bir araya getirdi. Kılıçdaroğlu, anayasa çalışmalarında AKP ve BDP ittifakının sorulması üzerine, “Biz anayasanın mümkün olan en geniş uzlaşmayla yapılmasını istiyoruz. Anayasa Komisyonu’nda da bu anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın komisyon çalışmalarına sınır koymasının doğru olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, anayasadaki vatandaşlık tanımı tartışmalarıyla ilgili “Bizim görüşümüz belli. Elbette anayasanın başlangıç kısmında Türk milleti ifadesi yer alacaktır. Ayrıca bizim vatandaşlık tarifine ilişkin madde önerimizde de Türk vatandaşlığı ifadesi yer alıyor” dedi. Sadece iki partinin ittifakıyla yapılacak anayasayı TBMM’den geçirmelerinin mümkün olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, “İlgi alanı üç konuyla sınırlı olan partiyle anayasayı değiştirmek demokrasiye de aykırıdır. Ayrıca kişisel çıkarlar üzerine anayasa değişikliği de yapılamaz. Ben nasıl başkan olurum, ben nasıl cumhurbaşkanı olurum diye anayasa değiştirilemez. Sokaktaki vatandaş başkanlık sistemini bilmez” görüşünü dile getirdi. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili Kılıçdaroğlu, “Milletvekillerinin cezaevinde geçirdiği her gün bir demokrasi ayıbıdır. Onların yeri parlamentodur. 18 Şubat’ta yapılacak Ergenekon duruşmasında da toplumu rahatlatacak kararlar alınmalı” dedi. Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in, Erdoğan’ın Ergin Saygun’u ziyaretiyle ilgili “Timsahın gözyaşı” nitelemesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Bu başbakan değil mi törende kalkmayan general için ‘gideceği yere gitti’ diyen. Olaya Ergenekon davası penceresinden bakacak olursak, bu gecikmiş bir ziyarettir. Sayın Başbakan’ın bu ziyareti elbette ki toplumda bir rahatlama sağlamıştır. Ama bu toplum Kuddusi Okkır olayını unutmamıştır. Onu Ergenekon’un kasası olarak lanse ettiler. Hapishanede hayatını yitirdi, ailesi cenazeyi İstanbul’a getirmek için para bile bulamadı” dedi. GRUP TOPLANTISINDA ANAYASA VE İMRALI SÜRECİNE YÖNELİK UYARILARDA BULUNACAK Baykal suskunluğunu bozuyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, parti grubu içindeki suskunluğunu “yeni anayasa” ve “İmralı süreci” için bozacak. Baykal’ın, kendi talebi doğrultusunda bugün basına kapalı olarak toplanacak CHP Meclis grubunda, hükümetin İmralı ve yeni anayasa süreci ile ilgili hedefleri konusunda uyarılarda bulunacağı öğrenildi. Parti içinde yaşanan “ulusalcıyenilikçi” tartışmaları konusundaki tartışmalara girmeyen ve kendisine yakın milletvekillerine de uzun süredir “susun” talimatı veren eski CHP lideri Baykal, son dönemde parti içinde krize de neden olan yeni anayasa ve İmralı süreci ile ilgili yaşanan tartışmalar konusunda, ilk kez grup kürsüsünde konuşacak. Edinilen bilgiye göre Baykal, geçen hafta grup başkanvekilleri aracılığıyla kapalı grup toplantısı istemini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na iletti. CHP liderinin öneriyi olumlu karşıladığı ve bugün grubun saat 11.00’de sadece Baykal’a söz vermek üzere basına kapalı toplanması kararlaştırıldı. Anayasa ve İmralı süreci konusunda parti içinde “ulusalcılar” olarak tanımlanan Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş ve Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın daha önce aynı konuda konuşmak için grupta talepte bulunduğu öğrenildi. CHP kaynakları, milletvekilleri ile Baykal’ın ayrı ayrı zamanlarda söz istediğine dikkat çekerek, “yanlış anlaşılmalara yol açmaması” için milletvekillerine daha sonraki grup toplantılarında söz verilmesinin kararlaştırıldığını belirttiler. Bu kapsamda, bugünkü kapalı grup toplantısında sadece Baykal’a söz verilmesi kararlaştırıldı. Baykal’ın konuşmasının ardından grup toplantısı yapılacak ve CHP lideri Kılıçdaroğlu konuşacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear