25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 AĞUSTOS 2010/ SAYI 1275 PAZAR Kato'nun yüzleriGÜLBİN ÖZBEY Şanghay'da 9-12 Eylül arasında yapılacak "Shanghai Contemporary Sanat Fuarı"nda, Çağla Cabaoğlu Art Gallery'nin eserleri, "en iyi galeriler" bölümünde sanatseverlerle buluşacak. Bedri Baykam'dan Ertuğrul Ateş'e, Günseli Kato'dan Hüsametlin Koçan'a, Konıeflen Lolita Asil'e her yaştan 16 ressamın 117 eserle katılacağı sergi için Günseli Kato "Hayat Ağacı" heykeli yaptı. 30 bin kişinin izlemesi beklenen fuarda sergilenecek "Hayat Ağacı"nı sanatçısıyla konuştuk. -Şanghay Fuan'na "Hayat Ağacı" konseptli eserinizle katılıyorsunuz. Slzi aslında gaıp çalışmalannda görmeyiz, nasıl karar verdiniz? -Aslında grup sergilerine katılmıyorum. Tek başına çalışmayı seven biriyim. Bu projeye Çağla Cabaoğlu'nun ısrarı üzerine, yaz aylarında vakit olarak da uygun olduğum için evet dedim. İyi ki de yapmışım. Çok zevk aldım. Ben gelenekten gelen bir sanatçıyım. Gelenek ve çagdaş sanatı birbiriyle harmanlayan biriyim. Bu enteresan bir tat. Kolay bir şey değil. Bunun için çok incelemek lazım, vizyon lazım. Yoksa kitch olabilirsiniz, ucuzlatabilirsiniz. Ben saray ressamıyım. Bunu ucuzlatmamak gerekiyor. Bu tasarım gerçekten hem gelenek, hem çagdaş, hem anlam yüklü, vizyonu olan bir tasarım oldu. Ressam Günseli Kato, 12 Eylül'de düzenlenecek Şanghay Fuan'na 16 ressamla birlikte katılıyor. "Hayat Ağacı" konseptli çalışmasıyla Kato yine ilginç bir işe imza atıyor. Ağacın üzerindeki her yüz onu anlatıyor. - Epey de büyük... - iki metreye 50 santim boyutunda bir hayat ağacı. - Hayat ağacı fikri nereden çıktı? - Aslında Çağla Cabaoğlu'nun fikriydi. Doğu'ya gittiğimiz için bu konsepti istedi. Ama zannetmeyin ki, bütün sanatçılar bununla ilgili resim götürüyor. Hayat ağacı, Doğu'da anlam yüklenmiş olan soyut bir kavram aslında. Bizde de bu Şamanizm'den beri süregelen bir gelenek. - Nedir anlamı? - Öldükten sonra öbür dünyayla iletişimini anlatıyor. Her insanın bir hayat ağacı, bir soyu vardır. Ben biraz Şaman kültüründen yola çıktım. Eserimin adını da "Göğün direği kutsal sütun" koydum. -Slzyaptığınız bütün işleri kendlnizle bütünleştiriyorsunuz. Mutlaka bir performans ekliyorsunuz. Buradaki performans nedir? - Bu eserimi de kendimle buluşturdum. Masklar benim yüzüm. Sanata elverişli bir suratım var. Yüzümle oynamak da bana haz veriyor. Performanslarımda mutlaka yüzümle oynuyorum. Makyaj, saç, renk, hepsi performansıma eşlik ediyor. Yine yüzümle bir şey yapayım istedim. - Adım adım anlatır mısınız? Yüzümün kalıbını çıkardım. Bir insanın binbirtane yüz hali var. iki yüz parça suratın kalıbını aldırdım. - Peki hepsi farklı mı birbirinden? - Hayır aslında tek kalıp alındı. Ama monte ediliş şekli o kadar farklı ki hepsi başka bir insanmış gibi duruyor. - Nasıl alınıyor kalıp? - Burun deliklerini açık tutuyorsun. Alçıyla, plastik bir malzemeyle kalıp alıyorsun. O çoğaltılıyor. Sentetik bir malzeme, sağlıklı değil ama yüzyıllara damga vurabilecek. Bunu bronzla da yapabilirsin ama çok ağır bir malzeme olur. - Ben heykellerin bronzdan yapıldığını sanıyordum... - Açıkçası ben de öyle sanıyordum, çok şaşırdım. Sordum bu isi yapan ustalara. Türkiye'de yapılan pek çok heykel plastikmiş. Atatürk heykelleri de dahil. Plastikten dökülüyor, üzeri bronz rengiyle boyanıyor. - Eserinize dönelim. Kalıbı çıkardınız, sonra ne yaptınız? - O kalıbı çoğalttım. Bunlarzpr monte edilen malzemeler. Günlerce atölyede o silindirin üzerine yatay olarak onları yapıştırmaya çalıştım. Çünkü yapıştırıyorsun ama malzeme macun olduğu için ellerinizden zor çıkıyor. Onları yapıştırdıktan sonra zımparalama faslı var. Sonra astarı vuruluyor. Ve lakeleniyor. Bu da araba boyasıyla yapılıyor. - Araba boyası mı? - Şaşırdınız değil mi? Genellikle gizlerler ama araba boyasının ardından vurulan cila lake görüntüsü veriyor. -Tabii ki altın varak da kullandınız? - Evet. Bir kısmını altın varakla süsledim. Altını, nirvanaya ermiş insan tiplemesi az olduğu için bu eserde az kullandım. - Masklardan sadece birinin gözü açık, neden? - Onu boyayla o hale gelirdim. Çünkü her insanın aklı dünyada kalıyor. Onu sembolize ediyor. - Ne kadar sürdü eseri tamamlamak? - Ben çabuk iş bitirenlerdenim. Her gün çalışarak iki haftadatamamladım. - Bu yüzlere baktığınızda siz ne görüyorsunuz? - Kendi yüzüınü görmüyorum. Keşke daha fazla vaktim olsaydı, dünyanın varoluşundan bugüne kadar resmetmek isterdim. Adem ile Havva'sından tut, Osmanlı sultanlarına, Süleyman Demirel'inden Tayyip Erdoğan'ına kadar...Bunun daha devini çalışmak lazım. - Bu eserin ne kadar ücretle satışa çıkacağı belli mi? - Ben bu ve bundan sonra maskeyle ilgili olacak çalışmalarımı Çağla Cabaoğlu için yapacağım. Benim eserlerimin elbette bir bedeli var. Ama fuardaki etikette ne yazacak onu bilmiyorum. - Yani devamı gelecek projenin? - Evet, istanbul'daki fuar için maske projesini devam ettireceğim. - Türk sanatçılar, yurtdışı fuarlanna sık katılıyor mu? - Elbette. Bence çok iyi gidiyoruz. Hem yurtdışı fuarları hem de Türkiye'de işadamlarının önderliğinde açılan müzeler, Türk resim sanatının gelişmeslne büyük katkıda bulunuyor. Ben genç ressamların önünü açan, onlara herzaman destek veren bir ressamım. Bence herkesin yapması gereken de bu. Çok başarılı gençler var. Biraz içine kapanıklar. Onları keşfetmek gerekiyor. • KÇ--C Bana oyuncağını söyle... FİGEN ATALAY yun oynamak, çocukların en çok sevdiği aktivitedir. Ancak, oyuncakları dikkatle seçmek gerekir. Çünkü, araba, bebek, tabanca gibi oyuncaklarla oynayan çocuklar, aktif ve hırslı olabiliyor ancak empati ve duygusal zekâ konularında gelişemiyor. Bilgisayar üzerinde klavye ile oynanan oyunlar, çocukları otomatikleştirerek, yeteneklerini sıradanlaştırıyor. Sert maddelerden yapıimış oyuncaklar ise yumuşak dokunuşu ve hissiyat duygusunu azaltıp, çocukları sertliğe ve şiddete yönlendiriyor, çarpışmaya ve hızlı olmaya koşullandırıyor. Uzman Psikolog Özkan Şenol, anne babalara "Nasıl bir çocuğunuz olsun istersiniz?" diye soruyor ve yanıtını da kendisi veriyor: "Cesur, akıllı, zeki, hızlı düşünen, uyanık, kontrollü, fırsatları iyi değerlendiren... Bu özelliklerin çocuğunda olması, hemen herkesi sevindirir. Ancak bu listede eksik olan bir şeyler var. Hissetme, empati, anlama özelligi ve vicdan duygusu... işte oyun hamuru gibi oyuncakların çocuk gelişimine en önemli etkisi burada başlıyor. Çünkü çocukta bu tip yetenekleri geliştiren dokunma duygusudur." Psikolog Şenol'a göre, oyun ve oyuncaklar, çocukların hayatı tanıma yolları. Bu yüzden oyuncaklara, çocuğun topluın ve çevreyle olan ilişkilerini düzenleyen bir egitim ve araçlar sistemi olarak da bakabiliriz. Oyuncaklar, çocukları eğlendirmenin yanı sıra onların yeteneklerini ortaya çıkararak çok önemli bir eğitim işlevi de yerine getiriıler. Çocuklar, doğru oyuncaklarla renk, boyut, şekil kavramlarını öğrenerek sayısal ve sözel kavramlar hakkında bilgi sahibi olurlar. Gelişim evreleri boyunca her çocuk oyun oynamaya ve oyuncağa büyük gereksinim duyar. Doğru oyuncaklarla oyun oynamak, her yaş ve cinsiyetteki çocuğa ciddi yararlar sağlar. • I V f l PAZAR r H % * •'••" ' ' . ! • • • • • YAZILARI ADNAN BİNYAZAR Vicdanların isyanı r-\ evlet adına Cumhurbaşkanı, \-J hükümet adına Başbakan, yargı adına yargıçlar, onurunu Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına borçlu nice sağduyulu yurttaş; elbette Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve onlarca tutuklunun, yargılanan kişiler olmaktan çıkıp, kamu vicdanını sızlatan simgelere dönüştüğünün farkındadır... Bıçak kemiğe dayanmış olmalı... Meydanlarda her fırsatta Ergenekoncuları suçlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile Mustafa Balbay'la Tuncay Özkan'ın şu sözlerine kulak verilmesi gerektiğini savunuyor: "Böyle bir olayı aslında meydana getirmeyi düşünen ve planlayan kişiler serbest bırakılıyor; onların silahı, topu tüfeği var, bizim yok da onun için mi hâlâ içeride kalmaya devam ediyoruz?" Savunmakla da kalmıyor, "Bence bu feryada kulak vermek lazım. Bu feryada kulak verecek olan; bir, yargının kendisidir, ikincisi, yargıyı yanlı, taraflı kararlar vermeye yönlendiren bir güçlür" diyebiliyor... TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, hemen onun ardından, "Türkiye'deki mahkemelerde tutukluluk sürelerinin uzunluğu haksızlığa neden olmaktadır" diye Arınç'ı onaylama gereğini duyuyor. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde, hükümet sorumluluğunu yüklenmiş bir kişinin ağzından çıkan "yargıyı yanlı, taraflı kararlar vermeye yönlendiren güç" sözünün ağırlığının muhatabı, en başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, her düzeydeki hukukçu, savcı ve yargıçlardır. Böyle bir söz, Batı ülkelerinde ertesi gün hükümetlerin düşmesine yol açar. Ne yazık ki, gazetelerde şöyle bir okunup geçiliyor bizde. Oysa insanımız, en dar dönemlerinde bile, "Türkiye'de yargıçlar var" dedirtecek nice hak hukuk olayına tanık olmuşlur. Gönül isterdi ki,.aynı partiden olsalar da, bu sözün doğrudan muhatabı sayılması gereken Adalet Bakanı, yüksek mahkemelerin üyeleri, Cumhuriyet savcıları ve yargıçlar; böyle bir nitelemeyi adalet kavramının lekelenmesine bağlayıp tepkilerini göstersinler. Balbay'la Özkan'ın sözel isyanının devleti ve yargıyı ilgilendiren boyutudur bu. Asıl önemli olan, onları içeride tutmanın, kamu vicdanında yarattığı isyan duygusunun giderek bilince dönüşmesidir. Nice duyarlı kişi, her duruşmada ülkenin birçok kentinden Silivri'ye taşınıyor. Bilgi alanlarına Cumhuriyet gazetesiyle gözünü açan öğretmen okurum Gül Coşkun'un yazdıkları, onların uzun süre tutuklu kalmalarının kamu vicdanında açtığı yaraların derinliğini anlamamıza yetiyor: "Ankara'dan istanbul'a giderek vicdani görevimi yerine getirmiş oldum. Silivri duruşmalarında hüznü ve mutluluğu bir arada yaşadım. İçimden de, 'Bir insanı haksız yere tutsak etmenin, onu çocuklarından, eşinden, dostlarından ayrı koyan onca günün bedelini kim ödeyecek' diye sormadan edemedim. Öte yandan, yaşananların, Balbay'ın kalemini daha da güçlü kılacağını düşünerek avunmadım değil. Duruşma süresince, tutuklu ailelerinin hüznünü benliğimde duyarak, yalnız Balbay'ın değil, boşu boşuna tutuklu kalanların bir an önce özgürlüklerine kavuşacakları ûmuduna kapıldım. Uzaktan babalarına minicik ellerini sallayan tutuklu çocuklarını görünce içim sızladı. Onlaryargıya nasıl güveneceklerdi? Böyle bir güven, babalarını suçlamak anlamınâ gelmeyecek miydi? Çocuklarda beliren bu arada kalmışlık duygusu, onlarda onulmaz ruhsal çöküntülere yol açmayacak mıydı?.." Hükümetler değişir, görevi başkaları üstlenir, ama bu değişimlerin hiçbiri, kamu vicdanında açılan derin yaraları sağaltmaya yetmez. • binyazar@gmail.com Psikolog Özkan Şenol, oyuncakların nasıl seçilmesi gerektiğini de şöyle anlatıyor: "Oyuncaklar, çocuğun doğal yeteneklerini ortaya çıkarabilen ve bu yolla onun eğitimini de sağlayan oyun malzemeleridir. O nedenle oyuncaklardaki en önemli özellik bu olmalıdır. Çocuğun oynarken öğrenmesini kolaylaştıracak ve yaratıcı yönlerine seslenecek türde oyuncaklar olmasına dikkat edilmelidir. Bu açıdan en yararlı oyuncaklardan birinin oyun hamurları olduğunu söylemek lazım. Oyun hamurları, çocukların hem yaralıcılıklarını geliştiriyor hem de eğlenmelerini sağlıyor. Aynı zamanda onların üç boyutlu nesneleri kavramalarına, dokunma duygulannın gelişmesine, el kaslarının güçlenmesine, el becerilerinin ve hayal güçlerinin boyul kazanmasına da yardımcı oluyor. Oyun hamuru, çocukları üretmeye teşvik ediyor. Çocuk, bu oyuncakla oynamak için hayal gücünü harekete geçiriyor. Bunun sonucunda yaratıcı zekâsı gelişiyor ve daha yaratıcı oluyor. Çocuk hayal gücünün eserlerini ortaya koydukça özgüveni de artıyor." Psikolog Şenol, bu yıl boyunca Türkiye'nin pek çok yerinde Monami My Dough sponsorluğunda düzenlenecek yaklaşık 200 seminerde, annelere ve öğretmenlere oyun hamurunun çocuk gelişimindeki yararlarını anlatacak. • ~T~ AT Golf Belek International t Golf Glub, Belek ve çevresi okullardan seçilen golf sporuna yetenekli öğrencilere, "2016'nın Golf Yıldızlan" projesi kapsamında uzun süreli eğitim vermeye başladı. Golf sporuna yetenekli yaklaşık 50 öğrenciyle başlatılan beş yıllık eğitim projesine yeni öğrenciler eklenecek. Projenin adı, 2016 Rio de Janeiro Olimpiyatlarfna golf sporunun dahil edilmesine dikkat çekmeyi amaçlıyor. • K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear