25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 12 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Karanlık Güçler! Şöyle geçmişe dönüp bakıyorum. Kendi yaşadığım dönemlere, gazeteciliğe başladığım yıllara ve sonrasına... Hatta çok daha gerilere, yaşamadığımız ama okuduğumuz yıllara... Yakın tarihimizde çok önemli yer tutan birçok olayın arkasında hep karanlık güçler olduğu söylenmiş, failler ortaya çıksa bile onların arkasında başkaları aranmış. Kimi zaman bir cinayetin zanlısı yakalanmış yıllarca hapis yatmış ama gün gelmiş o da karışık senaryolar anlatmaya başlamış, görünmeyen, bilinmeyen birilerini suçlamış, kafaları karıştırmış. Meclis komisyonları kurulmuş, müfettişler görevlendirilmiş, dosyalar kimi zaman yıllar sonra yeniden açılmış, dönemin yöneticileri, polis müdürleri, yetkilileri konuşmuş... Kimi olaylar için kitaplar yazılmış, filmler çekilmiş, belgeseller yapılmış, yüzlerce yazı kaleme alınmış. Bazı olaylarda suçluları gazeteciler araştırmış, bazı bulgulara ulaşmış, bunlar kamuoyunun gündemine gelmiş. Örneğin bir iktidar döneminde, o iktidarın yaptırdığı düşünülen olaylar için bir sonraki iktidar kararlılıkla araştırmaya girişmiş, olayların aydınlatılacağı, suçluların yakalanacağı söylenmiş, nutuklar atılmış, aylarca bu dosyalar izlenmiş. Bunlar arasında Papa’ya suikasttan tutun, 1 Mayıs olaylarına, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç gibi ünlü gazetecilerin öldürülmesine, Kahramanmaraş olaylarından tutun Güneydoğu’daki kayıplara, Susurluk’tan tutun Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerine, Sivas olayından mafyavari katliamlara, darbe planlarından Hrant Dink’in öldürülmesine kadar pek çok şey var. Yıllardan beri bunlar üzerine herkes akıl yürütür, yetkilisi, yetkisizi, bilgilisi, bilgisizi bu konularda ahkâm keser. Klasörler dolusu belge tutulmuş, pek çok kişi sorgulanmış, hapis yatmıştır. Birbirini suçlayanlar, kendi suçunu itiraf edenler, suçlu bulunduğu halde suçu asla kabul etmeyenler, yarım yamalak konuşan birtakım görevliler, bir şey biliyor mu bilmiyor mu bir türlü anlaşılmayan insanlar, “Görmedim ama duydum,” türünden açıklamalar, dedikodular sürüp gider. Bazen bu olaylardan yalnızca biri bazen birkaçı üzerinden kurulan komplo teorilerinin sonu gelmez. Kimine göre derin devlet, kimine göre Gladyo, kimine göre CIA, kimine göre başka ülkeler, kimine göre hepsi birden bu karanlık kumpaslarda görev almışlardır. Birçok olayın gerçekleştiği dönemin sorumluları, en yakın tanıkları, yakalanan kişiler ortada olduğu, aylarca yıllarca bu konular soruşturulup davalar açıldığı halde sonuç nedir? Üzerine herkesin gerçekmiş gibi kendi komplo teorisini anlatıp durduğu bu olayların hiçbirinin arkasında kimler olduğu bulunamamış, birbirine tümüyle düşman sayılacak iktidarlar değiştiği zaman bile devletin içinde bunu organize edenler çıkartılamamış, dünya çapında pek çok gizli servis skandalı ortalığa saçıldığı halde bizimkilerle ilgili bir şey çıkmamış. Sizce bundan sonra çıkar mı yoksa bu karanlık senaryolar yazılıp durmaya devam mı eder? kursatbasar63@gmail.com Bu bölüme, sekiz yõlõn en “sıcak” gelişmesiyle başlayalõm... 2007 yõlõnda zamanõn Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik döneminde, ilköğretimden ortaöğretime geçiş için yapõlan OKS yerine, Seviye Belirleme Sõnavõ (SBS) getirildi. Bakan bu düzenlemeyle öğrencilerin daha çok sõnava gireceği, dershanelerin artacağõ yolundaki uyarõlarõ dinlemedi. Bakan Çelik, kamuoyuna õsrarla “uygulamayla öğrencilerin daha az sınava gireceğini” söyledi. Üç yõllõk uygulamalar bakanõn söylediğinin tam tersini ortaya koydu. Öğrenciler ilköğretimin 4.-5. sõnõfõndan başlayarak dershanelere gitmeye başladõ. 6. sõnõftan başlayarak 8. sõnõfõn sonuna kadar öğrenciler bir sõnavdan çõkõp başka bir sõnava girdi. Bu konuda öğrencilerin, velilerin, öğretmenlerin, sendikalarõn yakõnmalarõna karşõn Hüseyin Çelik dinlemedi. “SBS ile dershaneler artmaz mı?” diye TBMM’ye verdiğimiz bir soru önergesine Bakan Hüseyin Çelik, 2007 yõlõnda aynen şu yanõtõ verdi: “Ortaöğretim kurumlarına geçiş modeli ile ilköğretim müfredatının başarılı bir şekilde uygulanması, yeni müfredatın temel felsefesinin yerleşmesi ve ilköğretim programlarının öğretilmesi ön plana çıkacağından, öğrencilerin dershanelere ve kurslara yönelmesi azalacaktır.” Çocuklar kobay oldu Sonunda bakanlõğõ ondan devralan Nimet Çubukçu, 28 Haziran 2010’da bir basõn toplantõsõ yaparak SBS’nin aşamalõ olarak kalkacağõnõ belirtti. Aynõ basõn toplantõsõnda, kendisinden önceki bakanõn açõklamalarõnõn tam tersini söyledi. Çubukçu, SBS’nin kaldõrõlmasõ için yaptõğõ açõklamada gerekçeleri şöyle sõraladõ: “Çocukların sosyal yaşamları olumsuz yönde etkilendi. Aşırı stres altına girdi. Eğitim, sınav odaklı hale geldi. Öğrencinin okul dışı kaynaklara yönelimini artırdı. Okullar eğitim sistemindeki merkeziliğini kaybetti.” (Öğrencilerin okul yerine dershanelere gittiğini ima ediyor.) Bu acõ gerçekleri, ilk düzenleme yapõlõrken zaten eğitimciler söyledi. Ama bakan ve bakanlõk dinlemedi. Şimdi aynõ partinin başka bir bakanõ tam tersi bir uygulamaya geçiyor. Bu durum velileri isyan ettirdi. “Bugüne kadar sınava giren 3 milyon çocuğun hesabını kim verecek? Bizim çocuklarımız kobay olarak kullanıldı. Dershaneler zengin oldu” dediler. Eğitim-Sen, öğrencilerin 3 yõl mağdur edildiği gerekçesiyle eski bakan Hüseyin Çelik ve MEB bürokratlarõ hakkõnda suç duyurusunda bulundu. (1 Temmuz 2010, gazeteler) Bütçe personel giderlerine Cumhuriyeti kuran kadrolar koşullarõ zorlayarak en güzel yerlere en güzel mimariyle okul yaptõlar; Milli Eğitim yatõrõmlarõ için bütçeden pay ayõrdõlar. AKP ise neredeyse kamunun okul yapõmõnõ kaldõrdõ, özel kesime yüzde yüz vergi indirimi sağlayarak dershane ve okul yapõmõnõ özel kesime ve hayõrsever yurttaşlara bõraktõ. “En büyük payı Milli Eğitim’e verdik” diye övünen iktidar, o bütçenin neredeyse tümünü personel giderlerine ayõrdõ. AKP iktidara geldiğinde Konsolide Bütçe yatõrõmlarõndan MEB yatõrõmlarõna ayrõlan pay yüzde 22.34 iken düşe düşe 2010’da yüzde 9.37’ye indi. (MEB 2010 Yõlõ Bütçe Raporu, s: 232) Milli Eğitim bütçesinin de genel bütçeye oranõ yaklaşõk yüzde 10’da kalmõştõr. AKP’nin sürekli “Eğitime en yüksek payı ayırdık” sözü bir propagandadõr. Aslõnda eğitimin yükü velilerin sõrtõndadõr. Eğitim paralı oldu Kadrolaşma ve dinselleştirme adımlarını atan AKP’nin sekiz yıl boyunca “usul usul” yaşama geçirdiği bir başka politika da eğitimin paralı eğitime dönüştürülmesi, özelleştirilmesi yönünde oldu. İktidara geldiği günden bu yana, alt gelir grubundaki insanların temsilcisi olduğu iddiasında bulunan bir partinin, yoksul halk çocuklarına eğitim kapılarını tamamen açması beklenmez mi? AKP, bunun tam tersi adımlar atarak eğitimi “paralılaştırmıştır”. Bir zamanlar, neredeyse bir nüfus cüzdanıyla okul yaşamlarına adım atan öğrenciler, artık velilerinin para cüzdanlarıyla okur duruma geldi. Haydi veliler cüzdana Eğitim sistemi yap-boz tahtasına döndü, çocuklar değişen sõnav sistemleriyle kobay gibi kullanõldõ, artan sõnavlar dershanelere yaradõ. Şimdi sõra arazisi değerli okullarda Dershaneye para akıyor AKP iktidara geldiğinde dershane sayısı 2 bin 122 iken SBS sınavlarının konduğu 2006-2007’de 3 bin 986’ya, bugün ise 4 bin 200’e ulaştı. Sekiz yıllık AKP döneminde dershane sayısı ve dershanelere giden öğrenci sayısı yaklaşık iki katına çıktı. Her yıl milyarlarca lira dershanelere aktı. Parasını ödeyemediği için hapse giren veliler oldu. Bu nedenle Muğla Fethiye’de bir öğrenci intihar etti. Eskiden bu işten anlayan öğretmenler, eğiticiler dershane açardı. Artık her köşe başında tarikatlara yakınlığıyla bilinen dershaneler var. Özel okulların sayısına bakıldığında da tablo çok farklı değil. 2005-2006 öğretim yılında 728 olan özel ilköğretim kurumu sayısı 2008-2009 öğretim yılında 907’ye, aynı yıllarda özel ortaöğretim kurum sayısı 523’ten 810’a çıktı. Ücretleri de durmadan arttı. Eğitimi ‘özel’e vermek istiyor AKP’nin 8 yıllık iktidarında yapılanların anlamını, işbaşına yeni geldikleri dönemde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmadan çıkarmak mümkün. Erdoğan, 2003 yılında yaptığı konuşmalarda, devletin eğitim işinden çekileceğini, bu işi özel kesimin yapması gerektiğini belirtti. Okul yapan değil satan hükümet AKP, kent merkezlerindeki okulları satarak sözde kent çevrelerinde daha çok okul yapacağını belirtti. Okul satmak için yasalarda değişiklik yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı elindeki okulları, öğretmenevlerini, eğitim tesislerini satma yetkisini bedelsiz olarak Maliye Bakanlığı’na verdi. Okullar yıkılıyor Kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine bir süre bu kararı uygulamadılar. Bu arada İzmir Seferihisar Öğretmen Eğitim ve Dinlenme Tesisi’ni sattılar. Atatürk’ün öğretmenlere kullanması için verdiği tarihi İstanbul Validebağ Öğretmenevi’ni Üsküdar Belediyesi’ne verdiler. Büyük kentlerin en güzel yerlerindeki okulları satıp sözde kent dışına yeni okullar yapacaklarmış! Her biri birer tarih olan okullardan Fenerbahçe Lisesi 180 milyon dolara, Çamlıca Lisesi 320 milyon dolara, Levent Lisesi 170 milyon dolara, 2009 fiyatlarıyla satışa çıkarıldı. İstanbul’un Maçka, Etiler, Levent, Kadıköy gibi en değerli yerlerindeki eğitim kurumlarını satmak, bir eğitim cinayetidir. AKP nedense okulların kentin merkezinde olmasını istemiyor. Merkezde okuyan çocukların taşınmasını istiyor. Merkezdeki okullardan gözüne kestirdikleri kimi okulları satıyor, kimi okulları da yıkıyor. 23 Ağustos 2009 tarihinde 600 öğrencinin okuduğu Kemerburgaz’daki Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Okulları, Eyüp Belediyesi’nin isteği üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerince kaçak olduğu gerekçesiyle bir oldubittiye getirilerek yıkıldı. En son örnek, benim de onurla öğretmenlik yaptığım, kentin en güzel yerindeki 62 yıllık Denizli V.V. Ertür Kız Meslek Lisesi’nin, AKP’li belediye ekipleri tarafından bir gecede yıkılmasıyla yaşandı. Adım adım özelleştirme Milli Eğitim Temel Kanunu’nu (METK) değiştirerek, MEB okullarının ve öğretmenlerinin eğitim tesislerinin Maliye Bakanlığı eliyle satılması. (2003) Okul bahçesinin, salonunun, kantininin kiraya verilmesi değişikliği. (2004) Özel şirketlerden hizmet alımı. (2004) Devletin parasıyla 10 bin çocuğu özel okullarda okutma girişimi. (2005) Yabancı sermayeye destek. (2006) Dershane ve özel okul açılmasının kolaylaştırılması. (2006) Devlet okullarında çalışan öğretmenlerin ücretli olarak özel okullara gitmelerinin yolunun açılması. (2006) Okul bahçelerinin otoparka dönüştürülmesi. Deniz kıyılarındaki kimi okulların yaz aylarında otel olarak kullanılması. YARIN: TÜBİTAK-ÜNİVERSİTELER- ÖĞRETMENLİK YÖK, 4 AYRI TEKLİF SUNDU Harçlara zam yolda MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK, 2010-2011 akademik yõlõnda “harç” olarak adlandõrõlan üniversite öğrencilerinden alõnan katkõ paylarõna yapõla- cak zam oranlarõyla il- gili 4 teklif hazõrladõ. YÖK’ün Bakanlar Ku- rulu’na sunulan harç zammõ oranlarõna göre yeni akademik yõlda harçlar yüzde 5, yüzde 8, yüzde 10 ya da yüz- de 15 oranõnda zam ya- põlmasõ öngörülüyor. YÖK’ün 4 farklõ zam teklifine göre göre yeni harçlar şöyle hesaplanõ- yor:  494’er TL olan diş hekimliği ve eczacõlõk fakültelerinin harçlarõ en az 519 TL, en fazla 568 TL olacak.  402 TL olan İTÜ İşletme Fakültesi’nin harcõ en az 422 TL, en fazla 462 olacak.  316’şar TL olan gemi inşaat ve deniz bi- limleri, deniz bilimleri, su ürünleri, denizcilik, sanat ve tasarõm, güzel sanatlar, tekstil tekno- lojileri ve tasarõm fa- kültelerinin harçlarõ en az 332 TL, en fazla 364 TL olacak.  313’er TL olan hu- kuk, iktisat, işletme, si- yasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler fakül- telerinin harçlarõ en faz- la 329 TL, en fazla 360 TL olacak. 281’er TL olan fen, fen-edebiyat, dil tarih ve coğrafya, ilahiyat, eğitim, mesleki eğitim, sağlõk eğitim, endüstri- yel sanatlar eğitim, ti- caret turizm eğitim, sağ- lõk bilimleri, edebiyat, fen-edebiyat, iletişim, iletişim bilimleri, tõbbi biyolojik bilimleri, tek- nik eğitim fakültelerinin harçlarõ en az 304 TL, en çok 323 TL olacak. Teklif edilen zam oranlarõna göre 591 TL olan tõp fakültelerinin harcõ en az 620 TL, en fazla 680 TL; 386 TL olan mühendislik fakültelerinin harcõ ise en az 406 TL, en fazla 446 TL olacak. Dershaneye para akıyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear