25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
ve ondan sonra çok'büyük imkân- lara kavuştum. Kendi çabamla ama Allah'ın bana verdiği birtakım ye- tenekler, tesadüfler hepsi bir araya gel- diği zaman bana bu hayat sağlandı. Al- lah bana hayatım boyunca çok güzel bir kadın verdi, çok güzel yemekler ye- dim, çok güzel yerler gördüm, çok gü- zel, çok mutlu yaşadım, sağlık verdi bu yaşuna kadar. Tüm bunların bir karşılı- ğının verilmesi gerekir diye düşünüyo- rum. O yüzden şükretme duygum biraz fazla gelişmiştir. Aşırı duygusallığımın da etkisi vardır. - Ahmet Hakan ile Kâbe 'ye gittiniz... AKP'nin Doğan Grubu'na atakları son- rasma denk geldi yanmda da Ahmet Hakan diyeyaztldı, nereden çıktı şimdi diyenler oldu, siteler de bangır bangırdı... Di- diklendi durdu... - Bir kere 4 yıl önce başvurmuştuk, Ahmet Hakan, Murat Bardakçı ve ben gidecektik. Fa- kat Murat'a, yıkılıp otel yapılan Edjab Kalesi'yle ilgili karşı yazıları nede- niyle vize vermediler ve gidişimiz 4 yıl ertelendi. Ben Kâbe mülakatları- nıız dolayısıyla bir gaze- tecilik ödülü bekliyor- dum çünkü herkesin gittiği yeri biz farklı yazdık. Gazeteciliğin bu farklılıklara ihıiyacı var. Kâbe'ye herkes git- meli. Medine'den de çok etkilendim, Mek- ke'den daha çok etki- ->dim, Vatikan'dan da öyie. Simdi Hallac-ı Mansur'un dogduğu ye- re dc gideceğim. v, ..n- cın çıktığı coğrafyayı ta- nımak zorundayız çün- kü hepimiz bununla ya- şıyoruz. Ondan sonra yine çok tehlikeli şeyler yazdım. Yine şarap içmcye devam ediyorum, nanıaz kılmıyorum, oruç tutmayacağım dedim. Bunları da iftiharla da söylemiyorum. Bu benim. - Demin aşırı duygusahm demiştiniz, sizin konumunuzda uzun süre çalışmış birinin bu kadar duygusal olma lüksü var mı? - Bence var. Hacettepe'de sosyoloji dersi verirken bir tezim vardı, diyor- dum ki "içinde insan dolaşmayan, duy- gusallık olmayan bir sosyoloji, sosyoloji olamaz". Aynı şekilde gazetecilikte de duygusallığm yeri olmalı. Duygusallık olmayan gazetecilik mekaniktir ve ölü- me mahkûmdur. Alın Le Monde orada rasyonel, pozitivist bir mantıkla yapılan gazete duvara çarptı ve gitti aşağıya. Aynı şey dünyanın diğer ciddi gazetele- rini de sarsıyor. 'HABER ATLAYINCA DUVARLARI YUMRUKLADIM 1 - Bu bakışı açısmı Hürriyet'te nasıl uyguladmız? - 20 yıl boyunca Hürriyet'e adam sok- maya çalıştım. lnsanın zaaflarmı sokma- ya çalıştım. Dediler ki gazeteciler hata yapar mı? Yapar, yapsın dedim. Hata olmayan bir gazete bu toplumu anlaya- maz çünkü. Hata yapmaktan korkmayın dedim. Haber atladığım gün kapıyı ka- patıp duvarları yumrukladım, okuma- dım gazeteleri, küstüm. Çok büyük bir haber atladığım zaman dünyanın sonu gibi geliyordu. Mahvoldum, bittjnı di- yordum. Ama hatadan ders almasını, yola devam etmeyi bildim. "Siyaset beni hiç ama hiç ilgilendir- mlyor. Siyaset yazısından kazanı- yorum paramı ama sevmlyorum." - Sevîldiğiniz de oldu, sevihnediğiniz de... - Çok nefret edenim oldu hatta yüzde 70 nefret edildinı, hala da öyle. 'KİMSEYE ÖZEL DÜŞMANLIĞIM YOK 1 - Klasik gazetecilik kalıplarım yıktığı- nızsöylendi, gazeteciliğe yeni "for- mat"lar getirdiğiniz de... Kimseyiafo- TOZ etmediniz, hep diyalogdan yana oî- dunuz tamam ama gazeteci en nihaye- tinde tarat olur malum... Kimizaman sivri köşelerden seslendiniz, kimi za- man toplumu yatıştırma gayreti göster- diniz... Bazı zamanhr toplumu yaaştır- ma gayretindeki yazüarmızı okurken başka bir siz yazıyormuşsunuz gibi geli- yor, Hasip Kaplan 'ı ya- zarken başka bir yazı ve sizle karşüaşıyoruz. Be- nim gibi düşünenler adma söylersem ki sayı- mız az değil bir sinir oluyorum, öfkeleniyo- rum bir destekliyorum yazüarmızı... Hangisi asıl siz? - Hepsi benim. - Böyle diyorsunuz ama nihayetinde bir şey- lcr hep muğlak kah- yor... Netin netini soru- yorunı, sıkı biryanıt isti- yorum, istiyoruz! - Çok doğru tahliller bunlar, dediğin gibi okur tepkisi bu ve be- nim için çok değerli. Si- nir olmaya, kızmaya ge- lince ben de sinir oluyo- rum kendime bazen. Önce şunu söyleyeyim sivri köşeleri olmamah insanm ama omurgası olmalı ikisi farklı şey. Mesela kendinize ba- kın, bir tane mi siz varsı- nız? Diyorsunuz ki ba- zen beğeniyorum bazen çok kızıyorum. Ben de böyleyim. Ben de bazen Tayyip Erdoğan ile aynı düşünüyorum, bazen çok kızıyorum. Ama kimseye sürekli düşmanlığım yok, Tayyip Erdoğan'a da yok sürekli düşmanhğım. Cumhuriyet mitinglerinde benim gazetemi yaktılar, ama Tayyip Erdoğan'a gidip sorduğu- nuz zaman o da düşman biliyor beni. O dönemde Tuncay Özkan da, Mus- tafa Balbay da ki2iyordu bana ama şim- di onlar için en büyük mücadeleyi ve- renlerden bir tanesi benim. Yani hepsi benim bunların. Mesela Tuncay Özkan bana dünyada yapılabilecek en büyük kötülükleri yaptı televizyonda ama bu- nun hiçbir önemi yok, çünkü bana yap- tığı kötülük onun şalısi meselesi. Şu an- da ona yapılan kötülükler ise hukuki bir kötülük. Bu hepimizi ilgilendiriyor. Bunları ayırmayı öğrendim hayatta. Kimseye özel bir düşmanlığım yok. Ba- na karşı insafsızlık yapanlara karşı bile yok. Hayatımda sadece iki kişiye dava aç- tım. Hakkunda edilmedik hakaret kal- nıadı. Vakit gazetcsine bir tane dava açmadım. Babam dünyada en sevdiğim insandı. Yıldırım Türker babamla ilgili bir şey yaptı ona dahi dava açmadım ki çok dokundu, hüngür hüngür ağlattı beni. Beni dünyada ağlutan yazar Yıldı- rım Türker'dir. Ama Star Gazetesinde çalışan bir kişiye dava açtım ve kazan- dım da çünkü babamla ilgili çok ağır bir şey söyledi, artık kaldıramadım ya- ni. Bir de telefonlarımı dinletip yayımlat- tı diye Meral Akşener'e dava açtım. Onu da bir gün önce öğrendim ki evini satacakmış, bayağı yüklü bir tazminat kazandım çünkü. Bugünün parasıyla 24 bin YTL'ydi ve ertesi gün gidip hacze- deceklerdi, o nedenle parayı almadım. Meral'i çok severim, mert kızdır. Alma- dım parayı ve bugün çok iyi arkadaşız. lyi ki öyle yapmışım. Insana ait hiçbir şey beni şaşırtmaz. Bir de hiçbir kızgın- lığım bir yılı geçmiyor. Bana çok safsın diyorlar. EGOMLA BAŞIM DERTTE' - Yöneticilik nasıl bir hal... Egoyla aranız nasıl? - 20 yıl boyunca en zorluk çektiğim şey bu oldu çünkü ister istemez onca yıl Türkiye'nin en büyük gazetesinin başın- da oturduğunuz, yazılarınızla tartışma açtığınız, ses getirdiğiniz zaman bu in- sanda güçlü bir ego geliştiriyor. Dolayı- sıyla egoyla başım dertte ve törpüleme- ye çahşıyorum. Ama egomu kapris yap- mak, ezmek, zulmetmek şeklinde asla kullanmadım. Kimseye haksızlık yap- nıadım. Sadece fikri düzeyde onu biraz şımarıkça savunmak şeklinde kullan- dım. Parlak diye düşündüğüm bir fikri şımarıkça savunmak lüksüne sahip ol- dum. - Tadını çıkardmız yani... - Tadını çıkardım evet. Bu bana iyi geldi. Bu oyuncakla oynarken de insa- nm kendini iyi kontrol etmesi lazım. Serseri bir mayın gibidir ego ve yüzüme az patlamadı. Ne olursa olsun insanm kadın erkek ilişkisinde de, meslekte de şımartılma duygusu çok güzel bir duy- gu. Şunartümaktan da şımartmaktan da hoşlanıyorum. Ama en büyük zorluğum dört tane e-mail alan köşeyazarlarınm kaprisleri oldu. Alın size ego! Onlara hep anlatmaya çahştun, biz aslmda hiç- bir şey değiliz, burada bulunduğumuz yerlerle var olan insanlarız. Geçenlerde Ahmet Hakan bir yazısında yazdı, artık köşe yazarhğının da reytingi var, ölçüle- biliyor diyor. Buna katıhyorum ve Tür- kiye'de önümüzdeki dönemde köşe ya- zarı sayısmın azalacağını düşünüyorum. Bir köşe yazarının farklı olması lazmı. PROVOKE ETMEYE BAYILIRIM!' - Popülcr olmayı seviyorsunuz değil mi? - Kim sevmez ki? Ama ben Hürriyet gazetesiyle popüler olmadım, öğretim üyesiyken 250 tane satan Oluşum der- gisine yazı yazardım, Enis Batur'la "Yazı" diye bir dergi çıkardık. Dergi 1500 tane sattı diye üzül- dük. Çok popüler bir şey yaptık herhalde ondan böyle çok sattı falan diye. Marjinal bir şey yap- mak istiyorduk yani dergimizi Türkiye'de en fazla 100 kişi oku- nıalı falan diye bakıyorduk. O ka- dar da manyakça bir marjinal kafa- mız vardı. Ö zamanlarda da çok tar- uşılıyordum. - Yazılarınızla sık sık provoke ediyor- sunuz desem... - Allah vergisi bu bende ve buna da bayılıyorum derim. Çünkü toplumlarda gerçek tartışmalarm provokasyonla başladığını düşünüyorum. Zihni - I dürtüyor, bam telinebasmakhani... Koyun ohnazsm, düşünmeye başlarsın, otomatik olarak başlarsın yani... - Siyasete atılmayı hiç düşündünüz mü? - Allah yazdıysa bozsun! Siyaset beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Siyaset ya- zısından kazanıyorum paramı ama sev- miyorum. Böyle dediğimde maymunluk yapıyorsun, oynuyorsun diyorlar. Yol- da insanlar soruyorlar sen bilirsin mut- laka diyorlar falan. Bilmiyorum, sizden daha fazla bildiğim bir şey yok sadece mesleki tecrübelerimden dolayı kendi- me ait bir yorumlama biçimim var di- yorum. Siyaseti bildiğine inanan insan- ların da pek fazla bir şey bilmediklcrini bu meslekte gördük yani. Siyasetten an- lıyorum diyenden kork! Herkes sallıyor bir şeyler. "EMİN ÇÖLAŞAN DA MELEK DEĞİL' - Emin Çölaşan ile üç söyleşi yaptım, kendisiyle sizin hakkınızda da konuş- tum, burada da yayımladık. Bu söyleşi- de konunun diğer tarafı olan size de sormak isterim... Şimdi de ben provoke ediyorum gibi oldu ama... - Yok sor tabii de ben Emin Çölaşan Ue ilgili hiçbir yerde konuşmadım, ha- yatımın sonuna kadar da konuşmayaca- ğım ama bu Emin Çölaşan'a hak verdi- ğim anlamına gelmiyor. Emin düzgün davranmadı, sadece bunu söylemek isti- yorum. Şimdi Aydın Doğan da hatırala- rını yazıyor ve o da bana kızıyor, "Beni 2.5 yıl oyaladın yoksa 2.5 yıl önce çıka- racaktmı Emin'i" diyor. Ben biryöneti- ciydim burada ve yönetici olarak yap- mam gerekeni yaptım. Kitabı doğru, ta- rafsız okuyan herkes oradaki rolümün ne olduğunu gayet iyi değerlendirdi. Bir kere Emin'in yazdıklarının aleyhime de- ğil lehime olduğunu düşünüyorum. - Herkesin kendine göre haklı olduğu taraflar vardır durumu mu? - Kimse tek başına haklı olamaz, sade- ce benim için mi geçerli bu? Emin de Allah değil yani Emin de bir melek de- HATIRALARIMI YAZMAYACAÖIM' - Hatvalarınızı yazacak mısmız? - Hayır yazmayacağım. Türkiye'de ya- zılan hatıralan okuduk- tan sonra hatıra •• yazmamaya ka- Özkökü en çok etklleyen, yazma duygusunu baslatan kitap Albeıt Camusnün "Yabancrsı. Çünkü bir ln- sanın hayatındakl en önemli seylerden bir ta- nesi anneyi kaybetmektir. -1- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1069 SA YFA t-7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear