25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Ertuğrul Özkök ile Tuhaf bir söyleşi ERTUĞRUL ÖZKÖK 'Liberal birzulüm dönemi yaşıyoruz' Ertuğrul Özkök'ten gizemli bir yolculuk dave- ti... 20 yıl Hürriyet gazetesinin Cenel Yayın Yö- netmeniydi. Ayrılmasına ilişkin söylenmeyen kalmadı. Kimi çok sevdi kimi nefret etti. Kimi yazılarında hem asap, hem ezber bozdu, kimi yazılarında helal olsun dedirtti. Ne olursa olsun hakkında bir şeyler hep muğlak kaldı. şunu -I özeilikle belirtmeliyim ki kendisine de ifade et- tim, bu söyleşiyi Ertuğrul özkök'e sıklıkla sinir olan bir gazeteci olarak yaptım. Bu hâlâ zaman zaman sürüyor ve biliyorum ki bu konuda yalnız da değilim. 0 da biliyor bunu ve anlayışla karşılıyor. Mesleki kalem erbaplığına rağmen hayatı boyunca kendisini doğru ifade edemediğini söylüyor. Cerçekler dünyasının göbeğinde hayallerinden in- şa ettiği tuhaf hakikatleri anlattığı kitabı "Tuhaf"ta bambaşka bir Ertuğrul Özkök'le ta- nışacaksınız. öteki ben'ini kitlelerle paylaştığı kitabında inancın ve gizemin labirentle- rinden seslenecek sizlere. Tinkerbell'in peri tozları, çocukluk keşiflerinin heyecanı, öte coğrafyaların öcüleri, efsaneleri, albatroslar, lahitler, mezarlar, kodlar, şifreler, dini fi- gürler, inancın isi, pusu yolculuğun duraklarından sadece birkaçı. Ertuğrul özkök ile kitabı "Tuhaf"ı konuştuk ama hepsi bu kadar değil! Kesinlikle değil! • GamzeAKDEMlR y ^r itabmız içsel dün- l>r yanızm, içinizdeki M #^k çocuğun keşfe çı- -JL JL. luşı gibi... Mistisi- zim, gazeteci merakı, hayatta hava- da kalan sorularla başa çıkışgibi... Sonra Da Vinci merakınız ma- lum... Bu kitapta da sankiyolgös- tericiniz gibi... - Dan Brown'ın yazma biçimine me- rakırn var. Gazetecilik okullarında programları belirleyen bir insan olsam Dan Bro\vn'ı ders diye okuturdum. Türkiye'ye geldiğinde kendisiyle sohbet ettim, dedi ki "Benim yazımın bir mate- matiği vardır. însanlann okurken zevkle öbür sayfaya geçmelerini sağhyorum. Her sayfanın sonunda aynısını yaşatryo- rum." 20 yıl gazeteciliğimdc insanların neler okuyup neler okumayacaklarını ve nasıl yazdması gerektiğini biliyorum. O yüz- den yazarken, bu kitap bir bilemediniz iki gecede bitirilmeli, insanlar bir sayfa- dan öbür sayfaya bir bölümden öbür bölürne tereddütsüz geçebilmeli ve cümleler en fazla 7-8 kclimeyle yazılma- SAYFA 16 lı diye bir hedef koydum. Yani Dan Brown'ın da bahsettiği direkt anlatımı getiren o matematiği kurdum ki bu bence dünyadaki en etkili anlatını biçi- nıidir. Mesela beni en çok etkileyen, yazma duygumu başlatan kitap Albert Ca- mus'nün "Yabancı"sıdır. Çünkü bir in- sanın hayatındaki en önemli şeylerden bir tanesidir anneyi kaybetmek. Adam annesini kaybettiği cümlesiyle başlıyor kitaba. Çok basit bir cümleyle başlıyor. Kafka'nın "Metamorfoz"u nasıl? "Gre- gor Samsa bir sabah uyandığmda kendi- ni dev bir böceğe dönüşmüş buldu". Bu iki kitap sadece dünya edebiyat tarihin- de değü dünya yazma tarihinde de mi- lattır. O yüzden kitabı yazarken buna dikkat cttim, çok basit bir anlatımla yazdını. - Kitapta önde olan mane\'i, içsel dünya, reel dünya ise belli belirsiz, hayli geridc... lnanıyorsunuz da yazdıklarını- za. Mesela kayıp denizd ile ilgili o ilk bölünıde almyazınızın kodunun o ço- cukken bulduğunuz ve izini sürerekja- ponya'da ilginçsonuçlara ulaşüğınız duvardaki yazı olduğuna ciddi ciddi inanıvorsumız.. - Hem de nasıl inanıyorum ki o harf- leri (bileğindeki dövmeyi göstererek) buraya da kazıdım. Sevdiğim bir yö- nümdür, kendimi inandırırım ben. Bu kitapta iç dünyamı sorguluyorum ve yapüğım en güzel seyahat. - Spielberg'in çocukluğuna gönder- melerde bulunduğu üç beş şirin veledin macera arayışlanndaki tadı da andmyor biryandan kitabmtz.. - Spielberg evet çok doğru söylediniz. Ama Spielberg'den önce çocukluğumda beni en çok etkileyen 12 ciltlik İki Ço- cuğun Devrialemi kitabıdır. Bana sün- nette hediye edilmişti, hâlâ buralarda bir yerde durur başucu kitabım olarak. HALLAC-I MANSUR'UN PEŞİNDEYİM' - Kitabı okuyunca daha iyi anlıyoruz ki gazeteci olmasaymıssınız sırtmıza çantayı atıp dünyayı dolaşımuşsmız... • Öyleyim tabii.Hâlâ da öyleyim, şinı- di Hallac-ı Mansur'uıı peşine düştüm, Tempo dergiyle İraıı'a gideceğim. Diye- bilirim ki beni Mevlana'dan çok daha fazla etkileyen bir figürdür Hıillac-ı Mansur. Bir îslam Galileo'su gibi bir gerçeğin ifadesinde yapılabilecek feda- kârlıklann en uç noktasını göstermiştir. Doğduğu yere bir tür hacca gider gibi gitmek istiyorum. - Böyle suli sezişler, mevlevi dönüşler, dinler tarihi derken dinler tarihine, kut- sal kitaplara hayli merakh olduğunvz bu kitapla tescillenmiş oldu diyebilir miyiz? - Şöyle söyleyeyim; evimdeki koleksi- yonum en zengin iki bölümü şarap ve inançur. - Neden şimdi hani yaşımzın ilerleme- siyle mi ilgili? - Hayır. Bir kere benim dinle alakam yok. Bu çok tehlikeli de bir laf biliyo- rum. Yaşlandıkça dindarlaşıyor falan değilim ama çocukluğumdan beri hiçbir zaman Allah'a olan inancımı kaybetme- dim. Çok dindar ama çok özgür de bı- rakan bir ailede büyüdüm. Günde bir büyük rakı içen ama Ramazanda ağzına rakı koymayan, cuma günleri namaza giden bir babayla büyüdüm. Annem hâ- lâ beş vakit namazına kılıyor, dizlerin- deki ağnya rağmen aksatmıyor. Tek tanrılı dinlerin hepsinin başında bir sorun olduğuna inanıyorum. Müslü- manlığın başında fundamentalizm, Ya- hudiliğin başında siyonizm sorunu var. Hıristiyanlığın başında evangelist bir hareket ve Hıristiyanlığın o fetih duygu- sundan dolayı özellikle Amerika'da can- lanan oraya buraya müdahale sorunu var. Tek tannlı dinler beni çok hayalkırık- lığına uğrattı. Dinlerin mutlaka ve mut- laka baskıcı iklimlerine bir çare bulun- ması gcrektiğine inanıyorum. Dinler in- sanlan kendisine baskıyla değil özgür- lüklerle bağlamalı. O zaman, onların gerçek din olduğuna inanacağım. O yüzden Jacque Atıali çok doğru bir tah- İilde bulunarak önümüzdeki dönem ar- tık Icgo dinler dönemi başlayacak djyo Her insan istediği dinden istediği böJü- mü alacak, onları ekleyerek kendisine ait bir puzzle elde edecek diyor. Dolayısıyla aynı zamanda bir sosyolog olarak da en geç elli yıl içinde tek tanrılı dinkrin, peygamberlik sistenılerinin çok ciddi biçimde sorgulanacağına ina- nıyorum. Çünkü sonunda dini din ya- pan Allah değil, peygmnberlik sistemle- ridir. Son derece saygım var, hiç itirazım yok ama şu soruyu sorma hakkına da sahip olduğumuza inanıyorum: Acaba peygamberlik sistemlerini bugüne kadar iyi mi yorumladık, yüzydlar içinde bize gelişinde doğru mu aktanldı? Çünkü Kuran'ı okuduğunuzda o kadar baskıcı bir şey görmüyorsunuz. O zamanlar dinleri baskıcı hale getiren nedir? Bu- nun sırrını çözmemiz gerekiyor. Hallac-ı Mansur "Allah benim" dedi- ği zaman bana göre insanlara dinin oluşturduğu sistemleıden daha fazla bir görev getiriyor yani Allah'ı yeryüzünde temsil etme görevi getiriyor. Burada mantık olarak dini sistcmin kendini temsil duygusundan daha kuvvetli bir duygunun olması gerekiyor. Ben inancı, sıradan bir dindardan çok daha fazla içimde hissettiğime inanıyorum. Niye? Sonunda AlJah ile baş başa kaldığım za- man ben de en gelişmiş duygu şükretme duygusu oluyor. Çok şükrederim. HERKES GİBİ SONRADAN GÖRMEYİM' - Toplu bir yorumlama getiriyorsu- nuz, her şey birbiriyle bağlantüı hani kelcbek etkisi... - Öyle. Kendimle sonradan görme- yim diye dalga geçerim hep çünkü her- kes sonradan görmedir. lzmir'in en fakirmahallelerinden birinde •• doğdum, devlet bursuyla okudum İ H C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear