25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Orada Neler Oluyor? ‘Zulüm’ Çığlığı Bazı haberler insanın içini acıtır, dayanamazsın bırakırsın, okumazsın. Bazı haberler yazanın da içini acıtır, bırakıp kenara “yazmayayım” diyemezsin. Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve emekli Albay Atilla Uğur’dan Meclis’e gelen “şikâyet mektubu” haberi gibi... Arkadaşımız Mustafa Balbay Silivri’de 500 günü devirdi, Tuncay Özkan 2 yıla yaklaştı, Uğur, 2 yılı aşkın süredir “içeride...“Koğuş arkadaşları” olarak Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na bir mektup gönderdiler, “İnsan hakları, yasa, yönetmeliklere aykırı uygulamalar sistematik hale dönüşmüştür. Zulüm altındayız” diyorlar. “Acil görüşme” talep ediyorlar. Başvurdukları Meclis komisyonu, geçen yıl Silivri’de incelemelerde bulunmuştu ve yakınmalar aynı noktalarda toplanıyordu: “Psikolojik baskı altındayız, işkence illa fiziki olmaz, tutuklamalar infaza dönüştü...” Hatta Atilla Uğur, CHP’li komisyon üyesi Malik Ecder Özdemir’e bizzat “elden” vermişti şikâyet mektubunu. Ancak komisyon, bu konudaki yakınmalara, anayasanın “Mahkemelerin bağımsızlığı”nı düzenleyen 138. maddesini “kalkan” yapmayı tercih etti: “Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.” TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, hemen şikâyet mektubunu işleme aldı, hatta kendilerinden yazılı olarak, maruz kaldıkları muameleye ilişkin bilgi de istedi. Elbette yargı “bağımsız” olmalı, elbette yargı kararlarına kimse müdahale etmemeli. Ancak, bir insan “zulüm altındayız” diyorsa, “insan hakları” gibi en temel hak ihlallerine anında müdahale etmesi gereken komisyonun “hemen, derhal, acilen” oraya gitmesi gerekmez mi? ‘Taş atan çocuklar’ ve ‘301’ süreçleri Okurların medyadan “taş atan çocuklar” başlığıyla ve uzun bir süredir “bugün geliyor”, “haftaya geliyor”, “ertelendi” diye okuduğu olay, “ben bu filmi görmüştüm” dedirtecek tanıdık bir süreci çağrıştırıyor. Hükümet bir açılım yaptı malum. Açılımın en somut maddesi de “taş atan çocuklar” konusuydu. Yani asıl olarak Güneydoğu’daki gösterilerde en ön safta yer alıp polise taş atan küçük çocuklarla ilgili düzenleme. Asıl olarak bu çocukların yargılamasının Terörle Mücadele Yasası kapsamından çıkarılmasıydı hedef. Sonra ne oldu? İçişleri Bakanı Beşir Atalay bunu yapacaklarını açıkladığından bu yana tam 1 yıl geçti... Bir yıl geçerken ve bir yandan da “Açılım bitti mi bitmedi mi” tartışmaları sürerken AKP, düzenlemeyi Meclis tatili yaklaşırken komisyondan geçirdi. Sonra “açılım bitti” diyenlere, AKP’den, “Hayır bitmedi bak, taş atan çocuklar komisyondan geçti. Tatilden önce çıkacak” açıklamasıyla yanıt verildi. Ve yaklaşık 1 aydır da AKP yöneticileri her hafta, “Taş atan çocuklar bu hafta genel kurulda” açıklaması yaparak açılımı sürdürdüklerinde ısrar ettiler. Her hafta sonunda da düzenlemenin neden gelmediği konusunda envai çeşit gerekçe sunarak, bugüne dek gelindi. Son olarak geçen hafta genel kurulda ele alınacağı söylenmişti, ama AKP yöneticileri bu kez de “Adalet Bakanı yurtdışına gitti. O burada olmalı. O yüzden önümüzdeki salı gününe erteledik. Salı günü bitene kadar çalıştırıp taş atan çocukları yasalaştıracağız” açıklamasını yaptılar. Meşhur “301. maddenin” kaldırılması süreci de aynen böyle olmuştu. “Ha geldi, ha gelecek” açıklamaları ve haberlerinin ardından, AKP’nin “kaldıracağız” dediği tarihten tam bir yıl sonra bu madde kaldırılmıştı. O süreçteki gazeteler tarandığında her hafta AKP sözcülerinin ağzından “bu hafta 301 değişiyor” açıklamalarını görmek olanaklı. Şimdi de geriye doğru bir yılın gazeteleri için aynı şekilde bir tarama yapıldığında istisnasız her hafta “taş atan çocuklar ” haberleri görülecektir. Aynı filmi iki sene arayla iki kez niye izletiyor AKP? Konjonktür ve dengeler. Her iki düzenleme de AKP’nin ilkesel olarak istediği Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiği deyimle “yüreğini koyduğu” işler değil. Tabii yürekten ve ilkesel olmayınca “MHP ne der? Parti içindeki şahinler ne der? BDP ne yapar” hesapları etkili oluyor. Bakalım, yarın bu yasa çıkarılabilecek mi? Yoksa yine “Hay Allah, Meclis tatile girdi, yetişmedi mi” denecek? Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül parlamentokulisi@gmail.com Kurumun haber bültenlerinde 12 Eylül’deki referandumdan ‘evet’ çõkmasõnõn önemi üzerinde duruluyor TRT’den‘evet’kampanyasõFIRAT KOZOK ANKARA - Siyasi partiler refe- randum kampanyalarõ için mey- danlara inmeye hazõrlanõrken TRT halkoylamasõndan “evet” çõkmasõ için var gücüyle çalõşmaya başladõ. Kurumun haber bültenlerinde, eko- nomiden siyasete tüm “pembe” tablolar “evet” koşuluna bağlanõ- yor. Yandaş medyadan temsilcilerle AKP’li hukukçular neredeyse her gün TRT ekranlarõndan propagan- da yapõyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararlarõ ve kurum yasasõ hi- çe sayõlõyor. TRT’de yayõmlanan “Medya Müfettişi” adlõ programõn 16 Tem- muz’daki bölümüne katõlan Bu- gün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, referan- dumdan “evet” çõkmasõ gerektiği- ni üstüne basa basa anlatõrken yine aynõ kanalda 17 Temmuz’da ek- ranlara gelen “Haber Tadında” programõnõn en önemli konuğu AKP’nin 2007 yõlõnda anayasa ça- lõşmalarõ için oluşturduğu Bilim Kurulu’nda yer alan anayasa pro- fesörü Serap Yazıcı da AKP poli- tikalarõnõ izleyicilere aktardõ. TRT’nin referandum tavrõ haber bültenlerindeki haberlere de net bir şekilde yansõdõ. Siyasetten ekonomiye neredeyse her konu referandumdan çõkacak sonuca bağlanõyor. TRT’nin son günlerdeki “çarpıcı” haberlerinden bazõlarõ şöyle: 12 Eylül mağdurlarını ‘evet’ demeye çağırıyor Ülkücü mağdurlar: “Aradan 30 yıl geçmesine rağmen rüya- larımda hâlâ kendimi cezaevin- de görüyorum. Bunun hesabını kim verecek”.. bu sözler, 12 Ey- lül darbesinin ülkücü mağdurla- rõndan Hasan İlter’e ait. 11 yõlõ- nõ cezaevinde geçiren İlter, yakla- şan anayasa değişikliği referan- dumu için bütün 12 Eylül mağ- durlarõnõ “evet” demeye çağõrõyor. “Referandumun sağı solu olma- ması gerekir. Toplumun her ke- siminden insanlar zarar görm- üştür. Sağcısı da solcusu da za- rar görmüştür. Mutlaka bu de- ğişikliğe ‘evet’ denmesi gerekir (avukatın sesi)” Adıyamanlı Abdurrahman Yü- cel: Bütün suçu isim benzerliğiydi... 12 Eylül askeri darbesinin ardõndan gördüğü işkencede işitme yetene- ğini ve gözlerini kaybetti. Şimdi 12 Eylül’de yapõlacak re- ferandumu iple çekiyor ve refe- randumu hesaplaşma günü ola- rak görüyor. “Referanduma ‘evet’ desinler, benim gibilere sahip çıksınlar. Ben hakkımı istiyo- rum. Devlet benim 30 yılımı ça- lanlardan hesap sorsun (Yü- cel’in sesi)” Yücel’in şimdiki umudu, yõllarca hesap soramadõğõ darbecilere referandum sonrasõ dava açabilmek. Memura zam için ‘evet’: Me- mura yeni zam mõ geliyor? Refe- randumdan “evet” çõkar ve anaya- sa değişiklik paketi onaylanõrsa, bu sürpriz sorunun cevabõ “evet” ola- bilir. Çünkü yeni anayasa memura toplusözleşme hakkõ tanõyor. Böy- lelikle Uzlaştõrma Kurulu kararla- rõ bağlayõcõ hale gelecek ve zam ko- nusunda tek belirleyici hükümetler olmayacak. Haber AKP’ye yakõnlõğõyla bili- nen Memur-Sen’in Genel Başkanõ Ahmet Gündoğdu’nun şu görüş- leriyle devam ediyor: “Biz ‘evet’in yüzde 100 me- murların, milletin hayrına ola- cağına inanıyoruz. Çağrımız şu: kendi geleceğimizi kendimiz be- lirleme hakkını elde etmek için kesinlikle ‘evet’ diyoruz. Sadece maddi olarak değil sosyal an- lamda da memur için önemli düzenlemeler içeren anayasa de- ğişiklik paketine memur sendi- kalarının desteği ise tam.” YSK ve yasa hiçe sayılıyor YSK’nin 31 Mayõs’ta Resmi Ga- zete’de yayõmlanan kararlarõnda, “Radyo ve televizyon kuruluşla- rı, anayasa değişikliği ile ilgili ola- rak tek yönlü, taraf tutan yayın- lar yapamazlar. Bu kuruluşlar anayasa değişikliğinin leh ve aleyhindeki görüşler arasında fırsat eşitliği sağlamak zorun- dadır” deniliyor. TRT, halkoylamasõndan evet çõkmasõ için bütün gücüyle çalõşõyor. Yandaş medyadan temsilcilerle AKP’li hukukçular neredeyse her gün TRT ekranlarõndan propaganda yapõyor. Yüksek Seçim Kurulu kararlarõ ve kurum yasasõ hiçe sayõlõyor. Kurumun haber bültenlerinde ekonomiden, siyasete tüm ‘pembe’ tablolar referandumda verilecek evet koşuluna bağlanõyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear