Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2010 PAZAR
20 SPOR
Vuvuzelanın futbolla dansı
Tam 12 gün vardõ açõlõş maçõna. Dünya
Kupasõ’nõn renkleri, sevgili partnerim Ömer
(Denizer) ile Johannesburg’a indiğimiz anda
karşõlamõştõ bizi. Hem Afrika’da hem futbolun en
büyük turnuvasõnda bulunma heyecanõ sarmõştõ
ikimizi de. Üstelik, Emirates ile Dubai’den sonraki
uçuş bölümünde, Abidin Dino’nun, 1966
finallerini anlatan Goal filmini izlemiş, futbola
iyice õsõnmõştõk. Vuvuzela ile o gün tanõştõk.
Havaalanõnda duyduğumuz gürültülü ritim, 35 gün
boyunca gitmedi kulaklarõmõzdan. Önce Mandela
Meydanõ’nõ gördük. Sony’nin üçboyutlu gösteriler
için bütün meydana tecavüz eden çirkin çadõrõna
rağmen Johannesburg’da, kupa coşkusunun
merkeziydi. 500 bini aşkõn konuk beklentisi, bu
sayõnõn yarõsõna bile ulaşamamõştõ. Taksiciler,
mağazacõlar, işlerinin arttõğõnõ ama beklentilerin
çok altõnda kaldõğõnõ anlatõyordu.
Beyaz zihinli siyahlar
Tuhaf bir ülke Güney Afrika; her şey var, var
olanlardan çokça var, paylaşõm yok. ‘94’te
Mandela ile başlayan siyahi iktidar süreci, artõk
B.E.E (Black Economic Empowerment) diye
anõlan Siyah Ekonomik Güçlenme/Güçbirliği
olarak çõkõyor karşõnõza. Şirket kuruyorsunuz,
beyazsanõz; hükümet, zorunlu olarak siyah bir ortak
veriyor size. Bu durum, uçurumu gidermemiş, yeni
bir sõnõf türetmiş sadece. Kimi konuştuklarõmõz,
“Beyaz zihinli siyahlar yönetiyor bizi” diyordu.
Sonra maçlar başladõ, bizim hareketimiz de arttõ.
Açõlõş maçõnda, Mandela Meydanõ’nda, yüzlerce
değişik formalõ taraftarla birlikteydik. Sarõ formayõ
sõrtõna geçiren, eline vuvuzelayõ kapan Güney
Afrikalõlar kendini sokağa atõyordu. Siyahlar,
“bizim çocuklar” anlamõna gelen “Bafana
Bafana”, beyazlar, “Güney Afrika” diye
bağõrõyorlardõ. Invictus filminde de vurgulandõğõ
gibi ülkenin ana sporu rugby. Mandela, iki rengi,
rugby maçlarõnda birleştirmeyi düşlüyordu. Dünya
Kupasõ da bunu başardõ. Ama ayrõlõklarõ
unutturmadan. Ev sahibi olacaklarõ açõklandõğõ gün
başlayan güvenlik endişeleri, kupa boyunca sürdü.
Otel odalarõnda soyulan gazeteciler, ulusal
takõmlar, medyaya yansõmayan sayõsõz
hõrsõzlõk olayõ endişenin yersiz
olmadõğõnõn kanõtõydõ. Güvenli
mahallelerinde, elektrikli
tellerle çevrili evlerinde
yaşayan beyazlar, ülke
gerçeğinin bir bölümü.
Varoşlarda, Swaziland
yolundaki küçük kasaba ve
köylerde rastladõğõm teneke
evlerdeki yaşam da resmin
diğer parçasõ. Ülke, altõn ve
elmas madenleri serpiştirilmiş, 1.5
milyon metrekarelik dev bir
hayvanat bahçesi gibi. Doğal
ortamlarõnda yaşayan, koruma altõna alõnmõş
hayvanlarõ, tarihlerini gururla anlatan Zulularõ,
İngilizlerin mirasõ Hint kökenli vatandaşlarõyla
müthiş bir karma... Avrupa, Uzakdoğu ve Güney
Amerika’dan konuklarõ, bu karõşõma eklendi,
maçlar başladõ. Ömer ile Durban’da Hint
Okyanusu kõyõsõnda, kumsaldaki ‘fanzone’da 50
bin kişiyle birlikte Almanya-Avustralya (4-0)
maçõnõ izledik. ABD-İngiltere karşõlaşmasõ için
gittiğimiz Rustenburg’da, stadõn
üzerinde, aynõ anda 6 helikopter
gördük. 2’si TV, 4’ü ordu
aracõydõ. Pretoria’daki
İspanya-Meksika
maçõna, ülkenin en
uzun kent içi
caddesini geçerek
ulaştõk. Kentin
simgesi, mor
jakarandalar, eylülde
açõyormuş ama her yer
taraftarlarõn rengârenk
õşõltõsõyla canlanmõştõ.
Futbolun eli, kara kõtanõn
büyük ülkesine değmişti. Ancak
stat çevreleri ve belli merkezi alanlar
dõşõnda, reklam panolarõ bile kupayõ taşõmõyordu.
Dünya Kupasõ başka bir ülkede gibiydi. Statlarda,
on binlerce vuvuzelalõ taraftar, şarkõlar, şenlik,
sabah õssõz sokaklarda, anlamsõz boşluklar. Bu,
var/yok, siyah/beyaz, varsõl/yoksul bütünlüğü
içinde, her ulustan taraftar görüntüleriyle õsõndõk
her akşam. Adeta yarõş halindeydiler; yüzlerde
boyalar, formalar, bayraklar ve akla gelmedik
aksesuvarlarõyla... Rakip takõm tanõmaksõzõn
birlikte eğlenmek ve her güzellikle fotoğraf
çektirmek derdindeydiler. Bu anlayõşa vurulduk.
Türk olduğumuzu duyunca söze, “Takımınız
nerede” sorusuyla başlayanlar, bizim gibi
Türkiye’nin kupaya neler katabileceğini anlattõlar
hep. Biz de binlerce Türk seyircinin, Afrika’daki
resmini sorguladõk; “Acaba nasıl olurdu” diyerek.
Davran Afrika, tren yola çıktı
16 Haziran’da, Soweto’daki öğrenci katliamõnõn
anma gününde de oradaydõm. Hem devlet, hem õrk
olarak çektikleri acõlarõ unutmuyorlar. Her
şarkõlarõnda, melodilerinde bunu hissedebilirsiniz.
‘Shosholoza’ diye, dillerinden düşmeyen şarkõlarõ,
“Davran Afrika, tren yola çıktı Rodezya’dan”
diyor... Bir özgürlük şarkõsõ, “En güneyden en
kuzeye geliyor tren” diyor, ancak bu şarkõda bile
‘özgürlük’ sözcüğü geçmiyor. Müthiş bir inançla
söyledikleri bir umut şarkõsõnda dahi özgürlük
sözünü gizleme zorunluluğu hissederek süren bir
yaşam. Öte yandan Zulu köyünde, gururla
anlattõklarõ tarihlerini, turistik bir meta olarak
sunmalarõ da insanõn içini burkuyor.
Futbola gelince, yarõfinalde üç Avrupa takõmõ
görmek, tek Güney Amerikalõnõn, beklentilerin
uzağõndaki Uruguay olmasõ çok şey anlatõyor.
ABD, Gana, Japonya, Güney Kore gibi dünya
futbolunda pek yeri olmayan takõmlarõn bile,
müthiş bir fizik gücü sergiledikleri, total futbol
anlayõşõnõn Hollanda sõnõrlarõnõ aştõğõ bir
turnuva oldu. Yõldõzlara yaslanmak çözüm
getirmedi Afrika’da. Portekiz, Arjantin,
Brezilya, İtalya, Fransa ve İngiltere,
yõldõzlar/takõm uyumu bütünlüğünü kuramadõ.
Almanya, Mesut dõşõnda, yaratõcõ değer
üretemeden yarõfinal oynadõ. İspanya finale
yakõştõ. Hollanda, en büyük sürprizdir bence. İki
söz de hakemler ile topa. Kaleci katili toplarõ
ben sevdim. Bariz golü vermeyecek kadar
hatalar yapan hakemlere, “Hatasız olamazlar”
diyerek yaklaşõlmasõnõ da. Tribünler, stat
çevreleri ve taraftar alanlarõndaki görüntüleri
unutamayacağõm. Mandela Meydanõ’nda Şenes
Erzik, Altobelli, John Barnes, M. Laudrup,
Muhsin Ertuğral ve onlarca futbolsever
dostumla yaptõğõm sohbetleri de…
Yõldõzlarõn sõradanlaşõp, tribünlerin coştuğu 2010 Afrika Dünya Kupasõ geçer not aldõ
AFRİKA MEKTUBU
FATİH KUŞÇU
İspanyol taraftarlar, ağızlarında vuvuzela
Almanya galibiyetini ve finali kutluyor.
Kupanın bir numaralı yıldızı Maradona
ve ‘Tanrı’nın Eli’ golü hâlâ gönüllerinde.
Skorbordda, ‘o’ gol, Maradona, Tevez ile konuş-
mayı bırakıp, mağrur bir bakışla golünü izliyor.
İlk dünya şampiyonluğunu bekleyen
İspanya, sadece bahisçileri üzüyor.
Tur kutlamalarını polis zoruyla sona erdiren
Arjantinliler, finali göremeden döndüler.
Muhsin Ertuğral ve TRT Spor Müdü-
rü Yalçın Çetin sevgi yumağı içinde.
Eczane vitrininde bir top, onlar da Tür-
kiye’yi finallerde görmeyi bekliyorlardı.
‘82 Dünya Kupası’nı kaldıran
Altobelli ve ‘88 Avrupa Şampiyonu
M.Laudrup ile Mandela Meydanı.
Fotoğraflar:ÖMERDENİZER
GÖRÜŞ
METİN TÜKENMEZ
KISA...KISA...
Finalde Kuşaklar Çatışması
Finalde dünyanın en iyi futbol takımına sahip iki ülkesi
mi karşı karşıya geliyor, bu tartışılabilir, ama
tartışılmayacak bir gerçek var ki o da Dünya Kupası’na en
çok hasret iki ülke final oynayacak. Bir başka gerçek ise,
Hollanda’nın geçmişten bugüne başarılarını 10’ar yıllık
planlamalarla yetiştirdiği kuşaklara bağlaması, İspanya’nın
ise Hollanda kadar bilinçli olmasa da kendiliğinden başarılı
bir kuşak yakalamasıdır. İşte bu nedenle olsa gerek
İspanya tuttuğunu bırakmak istemiyor. Almanya’dan sonra
Avrupa şampiyonluğunun arkasından gelen Dünya
Kupası’nı kazanan ikinci takım olmak istiyor. Daha önce
Fransa da kazandı diye düşünenleriniz olabilir, ama Fransa
önce dünya şampiyonu (1998), arkasından da Avrupa
şampiyonu (2000) olmuştu. Almanya ise 1972’de Avrupa
şampiyonu 1974’te ise 2010’un finalisti Hollanda’yı
yenerek 2. kez dünya şampiyonluğuna ulaşmıştı.
İspanya hem Dünya Kupası’na duyduğu özlem hem de
son Avrupa şampiyonu olmanın özgüveninin verdiği
motivasyonla mücadele edecek. Matadorlar bu finali
kaybederse bir daha böyle bir kuşağı uzun süre
yakalayamayacağını biliyor. Bugüne kadar sadece
1950’de dördüncü olmuş bir ülkenin bu fırsatı kaçırmak
istemeyeceği açıktır. Artık açık olmaktan da öte netleşen
bir gerçek de çağın futbolunun orta alanda doğup yine bu
alanda öldüğüdür. İspanya’nın orta alanı doğal
yeteneklerin sistemli oyunla kusursuzlaştığı bir düzeni
dünya futbolunun beğenisine sunmakta… Bu turnuvada
bir maç cezalı duruma düşen Müller’in yerini
dolduramayan Almanya da dahil olmak üzere hiçbir ülke
orta alan oyuncularını İspanya kadar atakta ve savunmada
kullanmadı. Özellikle Almanya karşısında atağa
çıktıklarında en az üç orta alan oyuncusu tek santrfor
David Villa’nın yanında bitiverdi, top kaybedildiği anda ise
topla kendi kalelerinin arasında en az 7 kişi oldular.
Almanya’yı alt etmenin en kestirme yolunun sistemli ve
becerili olmaktan geçtiğini biliyordu “Yeniköy kasabı” diye
alay ettiğimiz Del Bosque.
Kuşaklara dayalı bir futbol politikasının sahibi Hollanda,
en iyi kuşağını 70’li yıllarda yetiştirdi. O kuşak 1974 ve
1978 Dünya Kupası finallerini oynadı, iki finali de dramatik
bir şekilde kaybetti. Öylesine güzel oynadılar ki “Total
Futbol” anlayışını dünya literatürüne armağan ettiler.
Üçüncü Dünya Kupası finalinde o görkemli takım yok belki
ama oyunun içine Almanya benzeri özel taktikler
serpiştirebilen ve sistemli oyunda Robben, Sneijder gibi
yıldızları parlatan, gerektiğinde tek başına savaşan, duran
top taktiklerinin zeki adamı, rakip savunma arasına sızma
yaparak değişik arayışlar içine giren Kuyt türü özel
adamları var Hollanda’nın.
Bu final için herhangi bir tahminde bulunup ahtapot
Paul’ün ününe gölge düşürmek istemem. Bu işi bizim yerli
ahtapotlar da yeterince yapıyor zaten. Ama şansların eşit
olduğunu söyleyebilirim. İki ülkenin geçmişten bu yana
dünya futboluna kattıklarını toplayıp çıkardığımda ise
gönlüm Hollanda’nın dünya şampiyonu olmasını istiyor.
İspanyol işadamlarõ falcõ ahtapot Paul’u satõn
almak için harekete geçti. Paul için 30 bin Avro
teklif sunan işadamlarõ ünlü ahtapotu İspanya’da
sergilemek istiyor. 14 bin nüfuslu Carballino
kentinde yaşayan işadamlarõ Paul’u
yemeyeceklerini söylerken “Ahtapotu yine
tahminlerde kullanmak istiyoruz. Loto ve spor
maçlarõnõn tahminlerini yaptõrmak istiyoruz”
diye konuştu.
İtalya Ulusal Takımı kaptanı Fabio
Cannavaro Dünya Kupası’nı podyuma
taşıyacak. FIFA Başkanı Sepp Blatter, son
Dünya Şampiyonu İtalya’nın ünlü futbolcusu
Cannavaro’nun kupayı Nelson Mandela’nın
da katılacağı seramonide taşıyacağını açıkladı.
İspanya Futbol Federasyonu bugünkü final için
futbolcularõn ailelerini karşõlaşmaya davet etti.
Endonezya’da dün Dünya Kupası nedeniyle
çıkan kavgada 1 kişi ölürken 2 kişi de yaralandı.
Hollanda’da final maçõ nedeniyle büyük meydan
ve kamuya açõk alanlarda içki yasağõ ilan edildi.
FIFA Hakem Komisyonu turnuva süresince
hakem kararlarının yüzde 96’sının doğru
olduğunu açıkladı.
Afrika’da Avrupa finaliSpor Servisi - Güney
Afrika’da bir aydõr süren
Dünya Kupasõ heyecanõ,
bugünkü Hollanda-İspanya
maçõyla sona eriyor. Zorlu final
mücadelesini İngiliz hakem
Howard Webb yönetecek.
Webb, aynõ yõl hem
Şampiyonlar Ligi hem de
Dünya Kupasõ finalini yöneten
ilk hakem olacak.
Johannesburg’daki Soccer City
Stadõ’nda saat 21.30’da
başlayacak olan karşõlaşma
TRT 1’den naklen
yayõmlanacak. İspanya final
mücadelesini kazanmasõ
halinde tarihinde ilk kez bu
başarõyõ elde edecek. 1974’te
Batõ Almanya’ya, 1978’de de
Arjantin’e kaybeden Hollanda
ise 3. kez finalde boy
gösterecek. Portakallar bu kez
zafere ulaşarak tarihindeki ilk
Dünya Kupasõ şampiyonluğunu
kazanmak istiyor.
Hollanda ile İspanya Dünya Kupasõ için karşõ karşõya
HIDDINK’TEN
PORTAKALA ÖVGÜ
Hollanda Ulusal
Takõmõ’nõn eski
teknik direktörü,
Türkiye’nin yeni çalõştõrõcõsõ
Guus Hiddink finale kalan
Portakallarõ övdü.
“Hollanda Almanya’nın
eski futbol tarzında
oynuyor. Sergiledikleri
futbol belki göze hoş
gelmiyor ama finale kadar
yükselmiş bir takım var
ortada. Realite her zaman
güzel futbolu yenmiştir”
diyen Hiddink, 1998 Dünya
Kupasõ’nda Portakallarõ
yarõfinale taşõmõştõ.
HOLLANDA
Stekelenburg
van der Wiel
Heitinga
Mathijsen
van Bronckhorst
Kuyt
De Jong
van Bommel
Sneijder
Robben
van Persie
İSPANYA
Casillas
Ramos
Pique
Puyol
Capdevila
Busquets
Xavi
Xabi Alonso
Iniesta
Pedro
Villa
BİR ZULU KÖYÜ
STAT: Soccer City. SAAT: 21.30 HAKEM: Howard Webb. YAYIN: TRT 1
Sneijder D.Villa
Uruguay’õ çekişmeli maçta devirerek dünya 3.’sü oldu
Bu onur Almanya’nõn
PORT
ELIZABETH -
2010 Dünya
Kupasõ’nda
Almanya, Uruguay’õ
çekişmeli geçen
mücadelede 3-2
yenerek
üçüncü oldu.
URUGUAY: 2 - ALMANYA: 3
STAT: Nelson Mandela
HAKEMLER: B.Archundia (7), H.Vergara (7), M.Torrentera (7)
URUGUAY: Muslera (4), Fucile (4), Lugano (6), Godin (4),
Caceres (6), M.Pereira (5), Perez (4) (dk. 77 Gargano),
A.Rios (5), Cavani (7) (dk. 88 Abreu), Suarez (7), Forlan (8)
ALMANYA: Butt (6), Boateng (7), Friedrich (6), Mertesacker (7),
Aogo (6), Müller (8), Khedira (8), Schweinsteiger (7), Jansen (8) (dk.
81 Kroos), Mesut (8) (dk. 91 Serdar), Cacau (6) (dk. 73 Kiebling 4)
GOLLER: Dk. 19 Müller, dk. 28 Cavani, dk. 51 Forlan, dk.
56 Jansen, dk. 82 Khedira