25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B Çölaşan: Güçlerimizi birleştirelim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanõ Tansel Çölaşan, “Gelin gücümü- zü birleştirelim, laik Cumhuriye- timizin dönüştürülmesine hep be- raber karşõ çõkalõm” dedi. Çöla- şan, dernek yönetim kurulu üye- leriyle ADD Batõkent Ahmet Ta- ner Kõşlalõ Kültür Merkezi’nde düzenlediği basõn toplantõsõnda, laik, demokratik cumhuriyetin tehdit altõnda olduğunu belirteret, “Son aşama yargõnõn susturulmasõdõr. Anayasa de- ğişikliği geçerse bu da tamamlanmõş olacaktõr. Yasamada çoğunluk olan iktidarõn önündeki yargõ engeli kalkacak, devlet gücü aynõ elde toplana- caktõr. Bunun adõ faşizmdir” diye konuştu. Babaları tecavüz etti DENİZLİ (AA) - Bozkurt ilçesine ilköğretim 8. sõnõf öğrencisi S.K’nin (16) çevresindekilere sü- rekli “intihar etmek istediğini” söylediğini duyan öğretmenleri, kendisiyle konuştuğunda, küçük kõzõn babasõnõn tecavüzüne uğradõğõ ve bu nedenle hamile kaldõğõnõ öğrendi. Küçük kõz, babasõnõn, kendisin- den iki yaş büyük tekstil işçisi ablasõ S.K’ye de de- falarca tecavüz ettiğini söyledi. Okul yönetiminin durumu jandarmaya bildirmesi üzerine beldede çift- çilikle uğraşan baba G.K. (38), gözaltõna alõndõ. G.K çõkarõldõğõ mahkemede tutuklanõrken iki kõz kardeş, mahkeme kararõyla koruma altõna alõndõ. Polis otosuna maganda kurşunu Yurt Haberleri Servisi - Konya’nõn Beyşehir ilçesinde Atatürk Caddesi üzerinde kavga eden Ha- lil H. ve Hüseyin B, bulunduklarõ 2 ayrõ araçtan bir- birlerine silahlarla ateş etti. Kurşunlardan biri yak- laşõk 300 metre ileride park halindeki, içinde 3 polis memuru bulunan ekip otosunun arka camõna isabet etti. Polis aracõnõn arka camõ kõrõlõrken yaralanan olmadõ. Kurşunlardan biri yol üzerinde park halin- deki bir başka otomobile, diğeri de bir marketin ek- mek dolabõna isabet etti. Zanlõlar gözaltõna alõndõ. Ayakkabı fabrikasında yangın İstanbul Haber Servisi - Avcõlar’da bulunan 3 katlõ “Adela” adlõ ayakkabõ fabrikasõnda dün saat 12.00 sõralarõnda yangõn çõktõ. Yangõna Avcõlar, Bü- yükçekmece, Kocasinan, Bakõrköy ve Küçükçekme- ce itfaiye ekiplerince müdahale edildi. 4 saatlik çalõş- ma sonucu kontrol altõna alõnan yangõnda, yaklaşõk 10 bin çift ayakkabõ yandõ. Bitişikteki fabrikaya sõç- ramadan kontrol altõna alõnan yangõnda yoğun du- mandan etkilenen üç kişi, olay yerinde hazõr tutulan ambulanslarda ayakta tedavi gördü. 20 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 A ltõncõ Cumhurbaşkanõ Fahri Ko- rutürk’ün yedi yõllõk görev sü- resini tamamlayõp Köşk’ten sade bir törenle ayrõlmasõndan bir gün sonra, Çan- kaya’da 7 Nisan 1980 günü Cumhurbaş- kanlõğõ’na vekâlet görevine başlayan Senato Başkanõ İhsan Sabri Çağlayangil; basõn danõşmanõ Ali Baransel’in önüne koydu- ğu metne bir göz attõktan sonra sordu: “Nedir bu?” Baransel: “Üç gün sonra kutlayacağımız 27 Ma- yıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı mesajı” dedi ve ekledi: “Cumhurbaşkanı Vekili olarak zatıâ- linizin imzasıyla yayımlamamız gere- kir.” Anayasa gereği asaleten Çankaya’da gö- rev yapan cumhurbaşkanlarõnõn yetkilerini vekil cumhurbaşkanõ olarak kullanabilirdi. Çağlayangil’in önünde, üzerinde çalõştõ- ğõ kimi kararnameler vardõ. Baransel’i din- ledi ve elindeki kalemi bõraktõ, yine sordu: “Bunu yayımlamamız şart mı?” Baransel; daha önceki cumhurbaşkanla- rõ Cemal Gürsel, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk’ün bu mesajõ yayõmladõklarõnõ söy- ledi. “Herhalde vekil olarak sizin de ya- yımlamanız doğru olur” dedi. “Bak şimdi başıma gelenlere” diyen Çağlayangil, bir açõklama yaptõ: “Kardeşim” dedi Baransel’e: “27 Mayıs beni mahkûm etti. Bal- mumcu’da uzun süre tutuklu kaldım. Çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah bi- lir. Şimdi kalkıp beni mahkûm eden zihniyete övgüler mi düzeceğim?” Fakat “bir şeyler yapması lazım”dõ. Ba- ransel’e “Şimdi o yazıyı lütfen bana bı- rakın, üzerinde çalışayım” dedi. Ertesi gün çağrõ üzerine Çağlayangil’in çalõşma odasõna giren Baransel’e, Cum- hurbaşkanõ Vekili mesajõ uzattõ. Basõn danõşmanõ üzerinde hayli oynanan mesaj metnini temize çektirdikten sonra okudu: Çağlayangil’in mesajõnda 27 Mayõs Hürriyet ve Anayasa Bayramõ’nõn anlam ve önemine değinen en ufak iz yoktu! Daha çok Atatürk inkõlap ve ilkelerine, demokratik parlamenter sistemin erdemine yer verilmişti. Mesaj bu biçimiyle yayõmlandõ. Beş aylık vekâlet dönemine önemli olaylar damgasını vurdu Ordu muhtõrasõndan sonra gelen vekâlet dönemi; 12 Mart darbesini hazõrlayan kimi önemli siyasal ve toplumsal devinimlerin, o tarihlerde askerin darbe yapmasõna ge- rekçe olan olaylarõn arka arkaya yaşandõğõ bir dönemdir. Kalõn çizgileriyle özetlemek gerekirse, 6 Nisan’la 12 Eylül 1980 arasõ beş ayda te- rör ve anarşi alabildiğine tõrmandõ. İki büyük partinin uzlaşmaya yanaşma- yan tutumu, siyasetteki kamplaşmalarõn, sağ-sol kavgalarõnõn giderek büyümesine ne- den oldu. Ünlü kişiler öldürüldü, örgütsel cinayetler, dinsel kanlõ olaylar birbirini kovaladõ. Erbakan’õn Milli Selamet Partisi’nin “kerhen” dõşarõdan desteklediği işbaşõndaki Demirel’in azõnlõk hükümeti, her an düşü- rülme tehlikesiyle ülkenin içinde bulundu- ğu ekonomik darboğazlara çare arõyor, te- rör-anarşi ve siyasal dengesizliklere karşõ ço- ğu zaman sonuçsuz uğraş veriyordu. Özellikle iki büyük parti; AP ve CHP arasõndaki zõtlaşmalar parlamentoda gün- lerce turlarõn turlarõ kovalamasõna karşõn cumhurbaşkanõ seçilememesine neden oluyordu... Toplumu sarsan siyasal cinayetler Anarşi ve terör her gün can alõr ve yeterli ve gerekli yasal önlemlerin hükümetin uğ- raşõlarõna karşõn bir türlü çõkarõlamamasõ- na… Cumhurbaşkanõnõn da seçilememesi eklenince darbeye hazõrlananlara yeterli ve gerekli nedenler verilmiş oluyordu... Toplumu sarsan siyasal cinayetler 6 Ni- san’la 12 Eylül arasõndaki beş aylõk döne- me rastlõyor. 27 Mayõs 1980: MHP eski bakanlarõndan ve önde giden isimlerinden Gün Sazak öl- dürüldü. 19 Temmuz 1980: 12 Mart muhtõrasõnõn başbakanõ Prof. Nihat Erim İstanbul Dra- gos’ta sokak ortasõnda (solcu örgütlerce) öl- dürüldü. 22 Temmuz 1980: Eski DİSK Genel Başkanõ, Maden-İş Sendikasõ Başkanõ Ke- mal Türkler (sağcõ militanlarca Erim’e mi- silleme olduğu iddiasõyla) öldürüldü. Bir küçük örnek ülkenin, örneğin Tem- muz 1980’de içinde bulunduğu durumu özetleyebilir: “İstanbul dün olaylı bir gün yaşarken yurtta toplam 15 kişi can verdi” (Milli- yet - 8 Temmuz 1980) IŞIL ÖZGENTÜRK İstanbul Ahalisine ve Herkese Teşekkürler arınan o yaşlı adam da bir öyküydü, deniz kıyısında dalıp giden kadın da! Biz neyi, nasıl anlatacaktık? Amerika’da sinema okullarında ilk derste şu öğretilir: “Boat” (Kayık), Children (Çocuk), “Animal” (Hayvan); bunlarla çalışmak en zordur. Öyle mi, biz buna bir de “Kite” (Uçurtma) ekliyoruz. Ve hayvan hariç biz bunların hepsiyle çalıştık. Ah muhteşem bir hikâye bulduk, uçurtma dolunaya âşık olup ona kavuşmaya çalışacak, nasıl olacak bu? Meğerse bu ülkede ne meraklılar varmış, uçurtmayı da bulduk, uçurtmayı dolunayla buluşturacak uçuş mühendisini de! Ve biz bu hikâyede o güzel insanı tanıdık. Ve uçurtma Ay’a hafifçe dokundu ve bizden bir alkış, yaşasın başardık! Bir ülkede insan malzemesi bu kadar mı zengin olur!.. Macar yönetmenimiz Gabor Ferenzki, kılı kırk yaran biri, illa ki bir mezar ve bir cenaze töreni çekecek; anlatıyoruz, bizde ölü hemen gömülür, sizdeki gibi bekletilmez. Anlamıyor, isterim de isterim. Öyle mi, bizimkiler Karacaahmet’te pusuya yatıyorlar ve bir cenaze geliyor, rica ediyorlar ve cenaze sahibi “Buyurun” diyor “hiçbir sakıncası yok”. Gabor tüm detayları çekiyor, bu kez bir saat önce doğmuş bir çocuk ve anne istiyor, o da yerine getiriliyor ve biz içimizden Gabor’a söylenip duruyoruz, neyse çekimlerin sonunda o şöyle diyor: “Dünyanın hiçbir yerinde ben bu filmi çekemezdim.” Doğru çekemezdin. Burası Anadolu, kaç kültürü satın alır!.. Neyse, Macaristan’dan sonuç geliyor; İstanbul üstüne harika bir film, Gabor’u affediyoruz. Bu kez otistiklerle çalışacağız. Kendini otistiklerin sporla tedavisine adayan Sportizm (Otizm Gençlik ve Spor Kulübü) kurucusu Beren bizi uyarıyor, “Kimi oynatırsanız oynatın, bir otistik gibi olmaz”... Sağol Beren, bizi Kansu’yla, Doruk’la tanıştırdığın ve “Yalnız Değilsin” filmini yapmak için bize güç verdiğin için. Mercedes Benz Türk AŞ’ye de teşekkürler; bizi 54 ayrı mekâna taşıdılar ve biz gerçekten bu kentin büyüklüğü ve çeşitliliği karşısında küçücük kaldık. Kurumsal sponsorlarımız 2010 İstanbul Avrupa Kültür Kenti Ajansı’na, TC Kadıköy Belediyesi’ne, TC Yeditepe Üniversitesi’ne ve tüm teknik donanımımızı karşılayan ve projeyi kendi projeleri gibi benimseyen FSM Prodüksiyon’a teşekkür ediyoruz; iyi ki bu 10 filmi yaptık, hayatı, İstanbul’u ve kendimizi yeniden tanıdık... En büyük teşekkür Osman Hamdi Bey’e... İyi ki Ağlayan Kadınlar lahdini Lübnan’dan getirmiş. 18 ağlayan kadın, her Arkeoloji Müzesi’ne girdiğimde onları görünce içim bir tuhaf olur, yüzyıllardır orada ağlayıp duruyorlar. Elime bir fırsat geçti ya, ben bu kızları kaçırdım ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde dolaştırdım; rakı içtiler, sigara tüttürdüler, şarkı söylediler ve gerisin geriye evlerine döndüler. Benim de içim rahatladı. Dün galamızı yaptık ama asıl gala kahvelerde eylülde başlıyoruz, 39 ilçede “Dürbünümde 1001 İstanbul” oynayacak, bekleriz efendim. Asıl teşekkürü unuttum; sağ ol İstanbul ahalisi, sağ olun 50 yaşından sonra oyunculuğa soyunan dostlarım, sağ olun atölyemin kadim öğrencileri. Sizler olmasanız hiçbir şey olmazdı... isilozgenturk gmail.com Baştarafı Arka Sayfada Ordu muhtõrasõndan sonra gelen vekâlet dönemi... F akat (Kahramanmaraş’taki kanlõ olaylarõn bir benzeri) toplumsal yaşamõmõza kara bir leke olarak adõnõ yazdõran, ülkenin içinde bulunduğu durumu yansõtan katliam, 4 Temmuz 1980 günü Çorum’da yaşandõ. Özetleyelim: Tahrikler sonucu patlayan Alevi-Sünni çatõşmalarõnda 57 Alevi ve sol görüşlü yurt- taş öldürüldü ve yüzlercesi yaralandõ. Ev- ler, dükkânlar tahrip edildi. Olaylarõn başlamasõndan önce mayõs ayõnda Çorum Emniyet Müdürü Hasan Uyar görevinden alõndõ, yerine Tunceli’de görev yapmõş olan Nail Boz- kurt atandõ. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne de MHP’li olduğu söylenen Fethi Katar ge- tirildi. Vali de değiştirildi. Rafet Üçelli atandõ. 40’e yakõn polis memuru başka illere nak- ledildi. 1980 yõlõnõn 19 Mayõs Gençlik ve Spor Bayramõ kutlama hazõrlõklarõ sõrasõnda tö- renlerde kõzlarõn kõyafetleri bahane edile- rek “Müslüman, namusuna sahip çık” di- ye başlayan bir bildiri dağõtõldõ. Bildiri; “19 Mayıs gösterileri adı altında namuslu bacılarınızın iffet ve hayâsına kahpece ve haince saldıracak bir gün ge- liyor” diye başlõyor ve şöyle devam edi- yordu. “Yine Müslüman evladı… Kâfir düzen tarafından soyularak en müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir… Düşün ki haddini bilmeyenlere bildirelim had- lerini… Haksızlık karşısında susan, dil- siz şeytandır. Ne mutlu canı ile kanı ile CİHAT edenlere” İmza: İslamcõ Gençlik İslamcõ ve ülkücü gençlerin tahrikleri de- vam ederken, 27 Mayõs günü Gün Sazak kimliği belirlenmeyen kişiler tarafõndan öl- dürüldü. Bu cinayet Çorum’daki gerginliğin art- masõna neden oldu. Barikatlar kurulur, sokağa çõkma yasağõna karşõn kentin çeşitli yerlerinde olaylar olur. Söylendiğine göre şiddet olaylarõnõn ya- ratõcõsõ MHP’li ülkücü gençlerdir. Slogan “Kanımız aksa da zafer İslamın / Kana kan, intikam”. Cadde üzerinde çok sayõda dükkân zarar gördü. Töb-Der üyesi bir öğretmen ülkü- cüler tarafõndan öldürüldü... Alevilerin ve solcularõn göstericilere karşõlõk vermeleri üzerine olaylar çatõşmaya dönüşür. Aske- ri birliklerin müdahalesine karşõn mayõs ayõnda çatõşmalar devam etti... 1 Temmuz sabahõ yine kentin kimi ma- hallelerinde halkõ komünistlere, Alevilere ve cihada çağõran bildiriler dağõtõldõ. Sol ve Alevi çevreden kimileri gözaltõna alõndõğõ saatlerde kimi mahallelerde halkõn üzeri- ne ateş açõldõ. Evler ateşe verildi. Ertesi gü- nü kentin giriş kapõlarõnõ tutan ülkücüler kente gelen Alevi köylülerin traktörlerini ve mallarõnõ yaktõlar. Fakat olaylarõn birden boyutlanmasõna cuma namazõnõ kõlmakta olan cemaat, bir- den “Komünistler Alaaddin Camii’ne si- lah ve bombalarla saldırdılar” diye asõl- sõz bir haberle tahrik edildi. Halk sokaklara döküldü. Eyleme ge- çenler dükkânlara ve evlere saldõrdõ. Aynõ akşam TRT haberlerinde Milönü Mahallesi’nin girişindeki Alaaddin Ca- mii hoparlörlerinden “Allah Allah” ses- leri yayõmlanõnca yeniden saldõrõya uğra- dõğõnõ sanan mahalle halkõ sokağa dökül- dü. Bu insanlarõn üzerine hem polis hem de ülkücüler ateş açtõ, ölenler ve yaralananlar oldu. Sonuçta 57 ölü, 200’e yakõn yaralõ ve 300’e yakõn bina tahrip edildi. Kara bir leke: 1980 Çorum katliamı S Ü R E C E K L akin siyaset kendi mecrasõnda bir semti meçhule doğru ak- maya devam edecekti. 1 Ocak günü Fahri Korutürk’ün, Başbakan, Adalet Partisi Genel Başkanõ Demirel ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanõ’na verdiği ordu muhtõrasõnõ parti liderleri kendilerine ve partileri- ne yöneltilen bir muhtõra diye algõla- madõlar. Uyarõ mektubu hemen her kesimde, içeride dõşarõda şok etkisi yaptõ. Genel kanõ TSK’nin müdahaleye ka- rarlõ olduğu, ama siyasete bir kez da- ha şans tanõmak istediği biçiminde yo- rumlanabilirdi... Fakat başta iki büyük parti, siyasal ve anayasal kuruluşlar uyarõ mektubunun kendilerini hedef almadõğõnõ söylüyordu ve zaten başta Çankaya, askerler de uyarõnõn şu veya bu partiyi değil, genelde anayasal ku- rumlarõ amaçladõğõnõ öne sürüyordu. Kõsacasõ o günlerde biraz da alayla söylenen genel kanõya göre: “Uyarı mektubu ortada kalmıştı!” Asõl fõrtõna hükümette olan partide, AP’de koptu. Genel Başkan ve Başbakan Demirel; uyarı mektubunu “partinin yetkili ku- rullarında görüştükten sonra bir ka- rara varacaklarını” söylüyordu. Hükümetin istifasõnõ isteyenlere kar- şõn göreve devam kararõ çõktõ! Beş yõl sonra neden istifa etmediğini sorduğumda Demirel; “Hükümeti bı- rakıp gitmeyi izzeti nefsime yedire- medim” diyecek ve bu kararõnõn kõsa- ca gerekçesini şöyle açõklayacaktõ: “Bir ay önce geldik hükümete. Bir şey çözemeden gitti derlerdi. Hem anarşi beni aşan bir işti, asker çözmeliydi. Ku- şun iki kanadı kırıktı. Cümle âlem tes- lim eder ki, hükümette kalmayı isteyen birisi değildim.” OLAYLAR BÜYÜYOR... Senato Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil, Çankaya’da 7 Nisan 1980 günü Cumhurbaşkanlığı’na vekâlet görevine başladı. Demirel Çağlayangil
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear