25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 :.* PAZARI 20 HAZİRAN 2010/ SAY11265 V.İ DÜNYALI YAZILAR ZÜLAL KALKANDELEN Biden'ın partisi r-) ir başkan yardımcısı evinde gazetecilere havuz partisi verip D samimi bir şekilde eğlenebilir mi? Bir gazeteci böyle bir davete icabet eder mi? Ederse, bu kadar samimiyetten sonra kaynagı ile ilgili tarafsızlığını koruyabilir mi? Amerikan medyası, son günlerde yoğun bir şekilde bunu konuşuyor. Columbia Journalism Revievv de, internet sitesinde bu konuda bir tartışma başlattı. Gazetecilik otigino ilişkin bu önemli sorular, dıırduk yere gündeme gelmedi. ABD Başkan Yardımcısı Joe Blden, geçenlerde bir hafta sonunda evinde VVashington gazetecilerine barbekü partisi verdi. Katılanlar arasında, Obama'nın Özel Kalem Müdürü Rahm Emanuel, CNhfden Wolf Blltzer ve Ed Henry, CMVin Beyaz Saray muhabiri Dan Lothlan, The New York TVmes'dan David Sanger, The Atlantic yazarı ve CBS'm siyaset danışmanı Marc Amblnder, A/SCnin Beyaz Saray muhabiri Savannah Guthrle ve hepsinin aileleri var. Yani çoluk çocuk, ailece yenilmiş içilmiş. Hatta su tabancasıyla oyunlar oynanmış. Olanlar videolarla, fotograflarla da belgelenip internette yayımlanmış. Ed Henry, bu gelişmeleri Tvvittet'dan anında şöyle duyurmuş: "Jlll Blden benl vurmaya çalışıyor. Küçük bir kız başkan yardımcısının yüzüne su sıktı. Ama glzll servls tarafından henüz tutuklanmadı." En çarpıcı olanıysa, Henry'nin Twittet"a düşen şu satırları: "Wolf Blltzer, Rahm'la glrdlgl su savaşını kaybettl. Belkl de Başkan'la röportajı kapmak Içln Rahm'a yafl çekmek amacıyla bllerek kaybetmlştir..." * * * Gazeteci ve siyasetçi ilişkisi, her iki meslek için de çok hassas bir konu. Gazeteci, haber yapabilmek için bir kaynak olarak siyasetçiye, siyasetçi de halka ulaşmak için bir araç olarak gazeteciye ihtiyaç duyar. Bu nedenle, iletişim içinde olmaları kaçınılmaz. Ancak hassas olan nokta, bu iletişimin hangi koşullarda, ne şekilde kurulacagı ve sınırının ne oldugudur. Bu ilişkide mutlaka bir sınır olmalıdır. Çünkü gazetecinin siyasetçiyle fazla samimi olması, tarafsız kalmasını engelleyebilir. Wolf Blitzer, Rahm Emanuel'le o partideki kadar yakınlık kurduysa, bundan sonra onunla ilgili haberlerde kendisine otosansür uygulamvyr rMkttnleyecak? O görüntüleri izleyen halk, BlitzerMn programialdaıarafsız kalabildigine nasıl inanacak? Bu tür bir llişkinin bir diğer sakıncası da gazetecileri kendi « • yanlarında gören şiyasetçilerin, haklarında yapılacak haberler konusunda artık endişe duymaması olabilir. Bu yakınlaşmaların, gazeteciler üzerinde etkisi olmadıgını, sadece off-the-record bilgiler için fırsat sundugunu düşünenler çıkabilir. Bana göre bu fazla iyimser bir görüş. Kuşkusuz, gazetecilerle bu derece yakınlık, siyasetçinin işine gelir. Ancak bu işten zararlı çıkanlar, meslekte saygınlıgını yitiren gazeteciler ve nihayetinde halktır. Şimdi Ed Henry'ye sorsanız, muhtemelen Wolf Blitzer hakkında yazdıklarını espri olsun diye yazdığını söyleyecektir. Ne yazık ki, bu konunun böyle bir espriyi kaldırmayacak kadar hassas oldugunun farkında bile değil... Eh, birileri bu duruma düşer de Jon Stevvart bunu kaçırır mı? Ünlü komedi şovu Dally Show'da Biden'ın partisini diline fena dolamış. Havuzun kaydırağından kayarken yüzüne sıkılan sularla boğuşan Biden'ı ekrana getirip şöyle diyor Stevvart: "Polltikacılar İle onlan yaptıklan işlerden dolayı sorumlu tutacagına Inandıgımız Insanlann birblrini böyle sırılsıklam etmesi çok eglencell. Beyaz Saray toplantı odasındakl koltugu kapmak için su tabancası ile savaşmak ha? Belki halk da daha lyi partiler vermeyl ve avanta dağıtmayı öğrenmell. Yahu siz blzim Içln çalışmıyor musunuz? Gazeteci mlslnlz, yoksa ünlversitedekl kızlar kulübüne girmeye ml çalışryorsunuz?!" • www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com Kadıntar fotografla modayı Iztomiş Türk ve Yunan Defneleri, bir kez daha banş ve dostluk için binlerce güvercini buluşturdu. Bu yıl Ksanthi ve Adalar arasında düzenlenen dört günlük festival boyunca iki yakadan akademisyenler, diplomatlar, gazeteciler, sanatçılar, yazarlar ve yerel yöneticiler kimi zaman hüzünlü kimi zaman coşkulu ama en çok da umut dolu bir kavuşmanın gerçekleşmesine katkıda bulundu. TIHK MML A». METl 1 i - *; Defneler Dinıerce AYŞE YILDIRIM Türk ve Yunan Defneleri yine yollardaydı. Bu kez Ksanthi'den (Iskeçe) Adalar'a barışa dair umutlarını taşıdılar. Paneller, konserler, danslar, kültürel faaliyetlerle dolu dört günlük festivalde yine gözyaşları, sevgi dolu kucaklaşmalar yaşandı. Defne'nin dokuzuncu festivaliydi bu yılki. Her türlü zorluğa karşın iki ülke halkının kardeşliğini hatırlatmak, acı dolu geçmişı mutlu birlikteliğe taşımaktı amaçları. Onun için sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, diplomatlar, akademisyon ve yerel yöneticiler karşılıklı yol aldı. Türkmall'ın ana sponsorluğunda, Metro'nun ulaşım sponsorluğunda gerçekleşen IX. Türk-Yunan Dostluk Festivali'nin 12 Haziran'daki ilk ayağı Yunanistan Ksanthi oldu. Türkiye heyeti Ksanthi kentinin tarihi pölgesini ve Halk :n ! , i Müzesi'ni gezdikten sûnra festival Türkiyeli ve Yunanlı sinemacıların, gazetecilerin ve tarihçilerin katıldığı panelle başladı. Sinemacılar Petros Markaris ve Fehmi Yaşar yedinci sanatın barışa, insan haklarına ve Türk-Yunan ilişkilerine katkısını anlattı. Gazeteciler Oral Çalışlar ile Takis Kabilis ülkelerindeki gazetelerin azınlıklara yaklaşımını eleştirdi. Boğaziçi Üniversitesi ögretim Üyesi Vangelis Kechriotis ile Yıldız Ünlversitesi'nden Elçin Macarda iki ülkedeki azınlık sorunlarına degindi. Panelde konuşan Ksanthi gönülden desteklediğini belirtti ve "Hem Yunan, hem Türk halklarına verdigimiz bu mesajlar eminim ki Balkanlar'daki tüm halklara da yayılıyor" dedi. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoglu da konuşmasında Kshanthi kenti yöneticilerine "kardeş belediye" olma önerisinde bulundu. Festivalin ilk günü Istanbul kemençesi uzmanı Prof. Synopoulis'in Türk ve Yunan müzisyenlerle birlikte verdigi konserle sona erdi. Festivalin Yunanistan ayagının ikinci ve son günü, mitolojiye göre Herkül'ün arkadaşı Advira'nın adını taşıyan bölgedeki Mandra köyünde sürdü. Barışın iki toplumun refahına ve ekonomisine katkısını vurgulamak amacıyla köy meydanında "Burada Ekmek Var" etkinligi düzenlendi. Türk ve Yunan Defnelerle köy halkı birlikte hamur yoğurup peynirli, Suzan Kardeş. lfi>^^^W'i Belediye Başkanı Mihalis Stilyanidis de iki halkı bir araya getiren etkinligi r~) atı Trakya'nın en renkli kentlerinden L 3 biri olan Ksanthi bir tütün başkentiymiş 17. yüzyılda. 1896 yılında tren hattı kurulana kadar buradan tütünler develerle Kavala limanına gönderilirmiş. 1830 depremi kenti yerle bir etmiş. O yüzden kentteki binalar 1830 sonrası tarihini taşıyor. 1860 yılında bu kez yangın felaketi yaşamış şehir, bütün devlet binaları yanmış. Aslında kentin kaderi de böyle degişmiş. Çünkü Saray, kimi Ermeni, Müslüman, Yahudi 100'e yakın zengin aileyi buraya göndermiş. Kentte tütün fabrikaları kurulmuş. Ama yaşayanlar zengin olunca fabrikalarda çalışacak işçi bulamamışlar. Haliyle dışarıdan işçi göçü başlamış ve 30 bin olan kent nüfusu 89 bine yükselmiş. İşçi sayısı artınca işçi hareketi ve hak mücadelesi de başlamış. Büyüme kabareler, sinemalar, oteller, sigorta şirketleri ve avukatlık bürolarıyla sürmüş. Ksanthi artık en gelişmiş Yunan kenti haline gelmiş. Doğal olarak mimari de çok gelişmiş. mimarinin en güzel örneklerden biri bugün bir kısmı Kent Müzesi olan Kuyumcuoglu ailesinin evleri. Kente gönderilen 100 büyük aileden Kuyumcuoglu, Bu evin iki oğlu evlenince onlara ikiz bir ev yapmış. Yani aynı mimariyle yan yana, alt katı ortak, üst katları ayrı kullanılan iki ev. Ksanthi'deki zengin ailelerin geleneğiymiş bu. Kimi çocuk sayısı dört oldugu için dördüz ev yaptırmış. Kuyumcuoglu ailesi bu ikiz evin yarısını, müze yapılması için Fex'e (Ksanthi ilericiler Dernegi) bagışlamış. Ev bugün yaşayan bir müze. Ksanthi burjuvasmın yaşam tarzı bire bir canlandırılmış. Müze Müdürü E. Pasxalis, o dönemin burjuvasmın modayı fotograflar aracılıgıyla takip ettigini anlatıyor. Müze evin duvarlarındaki Bayan Kuyumcuoglu'nun birbirinden farklı fotoğrafları bunu açıklıyor. Eşiyle birlikte gittigi Avrupa şehirlerinde son moda giysilerden alan Bayan Kuyumcuoglu, fotografını çektirip kızlarına gönderirmiş. Kızlar da Ksanthi'de terziye gidip aynısını yaptırır, böylece Avrupa modasını kentlerine taşırlarmış. • cevizli, susamlı ekmekler pişirdi. Mandra köyü, 1923 Mübadelesi ile Adapazan'ndan gelenler tarafından kurulmuş. 500 nüfuslu köyde birkaç Türk ailesi de yaşıyor. Köy halkının çogu birkaç kelime de olsa Türkçe biliyor. Adapazan'nın isminin geçmesi bile duygulandırıyor hemen hepsini. Sizin Yunanca bilmemeniz de önemli değil, onlar anlatıyorlar bu kadar yıldır dinledikleri köklerinin memleketi Adapazan'nı. Öyle ki kadınlar anneannelerinin Yunanlstan'a gelirken getirdiği giysileri saklamış. Etkinlik sırasında sandıklardan çıkanldı hepsi. Giyip geldi kadınlar meydana, hep birlikte Türkçe ve Yunanca şarkılar söylenip dans edildi. Festivalin Yunanistan ayagı Ksantipion Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen Suzan Kardeş konserinde hep birlikte söylenen Balkan türküleri ve Balkan danslarıyla sona erdi. • ı s santhi'nin geçmişi de oldukça çalkantılı. ı \ 1913 yılında bagımsız olmuş. Bir yıl sonra Bükreş Anlaşması'yla Bulgaristan'a verilmiş. 1913-16 arasındaki Bulgar hâkimiyeti sırasında Yunanlı nüfus, azınlık durumuna düşmüş. Hayat ve ekonomi felce ugramış. 1919'da tekrar bagımsız olmuş Ksanthi. 1920'den sonra ikinci gelişime geçmiş kent, Avrupa ve Amerika'dan büyük tütün şirketleri gelmiş. Dolayısıyla rekabet ve teknoloji getirmişler kente. Ancak teknoloji gelince daha az işçiye ihtiyaç duyulmuş ve işten çıkarmalar başlamış. Bu da büyük ve uzun süreli grevlere yol açmış. Bu karmaşa sürerken Almanlar 1941'de Ksanthi'yi tekrar Yunanistan'a vermiş. Savaş bittiginde de bir zamanlar Adalar'da iki defne r—• estivalin Türkiye ayagı 14 Haziran'da biri I Ksanthi'de, diğeri de Adalar'da yetişen iki defne agacının Büyükada'daki Çınar Parkı'na dikilmesiyle başladı. Türk heykeltıraş Yusuf Taktak ile Yunan heykeltıraş Adonis Kutsubas'ın önderliginde festivale katılan konuklar ağaçların çevresini "uygarlıgın simgesi" olan taş piramitlerle ördü. Festivalin Adalar ayagının açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Mustafa Farsakoglu (altta) "Bizler Ksanthi'de iki gün boyunca büyük bir dostluk ve sevgiyle karşılandık. Çok güzel bir birliktelik sergiledik. Aynı güzelliğin iki gün boyunca Adalar'da da sergilenmesini istiyorum" dedl. "'• ' Yunan Defne Dernegi Başkanı Prof. Dr. Costas Sophoulis de amaçlarının, iktidarların ve devletlerin önüne geçen, toplumları yan yana getirme çabaları olduğunu ve bu festivalin de böyle bir çabanın ürünü olduğunu söyledi. Yunan ve Türk Defnelerinin yani sıra Yunanistan'ın İstanbul Başkonsoloslugu temsilcilerinin, Adalar'daki bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve çok sayıda sanatçının, yazarın katılımıyla ir gerçekleştirilen törenden sonra i moderatörlügünü diplomat Yalım Eralp'iri"'f yaptıgı "binlerce güvercin" adlı panele geçildi. Yazar Mario Levi, Mıgırdıç Margosyan, Batı Trakyalı gazeteci Sami Karabüyükoglu ile Kshanti Halk Müzesi kurucusu E. Pasxalis, Atina'da yaşayan Büyükadalı avukat Eirini Noti ve yönetmen Sırrı Süreyya Önder'in katıldığı paneldaçok kültürlülügün önemi vurgulanırken geçmişte Adalar'da yaşayan farklı kültürden insanların yarattıgı zenginlikler anlatıldı. Festival, Adalar Belediyesi önüne kurulan açık büfe ve rembetiko konseriyle sürdü. "Barışa Kurulan Sofra" etkinliginde katılımcılara "Adalı Lezzetler"; Rum, Musevi ve Ermeni yemekleri sunuldu. Festivalin Türkiye ayagının ikinci gününde ise Yunanlı Rembetiko grubunun birbirinden güzel şarkılarının yükseldiği teknelerle Prens Adaları gezildi. Akşam ise Büyükada sahilinde düzenlenen Coşkun Sabah konseriyle festival sona erdi. Dostluga bir adım daha atılarak... • oıur Yunanistan'ın en zengin kenti olan Ksanthi artık bölgenin en fakir kenti haline gelmiş. Bu yüzden kentte hâlâ söylenen bir söz var: Kim tütünle ugraşırsa parası kül olur. 1960'da Türkiye'den gelen Lazlar, Pontuslular kooperatifleşerek yeni fabrikalar kurmuş. Devlet yardımı artmış kentte, ekonomi üniversitesi kurulmuş. Kentin şu andaki toplam nüfusu 100 bini aşkın. Merkezde yaşayanların sayısı 55 b«n civarında. Haliyle etnik kökeni oldukça zengin kentin. 20'nin üzerindeki etnik kökenli dernek de bunun kanıtı. Ksanthi'de birisine "Nerelisin" diye sorunca kendi doğup büyüdügü Yunan kentlerini değil de dedesinin babasının geldigi yeri söylüyor. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear