25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
28 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 C elal Bayar cumhurbaşkanõ se- çildikten hemen sonra parti kulislerinden yansõtõlan haber- lere göre: Yeni cumhurbaşkanõ o günlere ka- dar izlenen kimi kurallarõ uygulama- yacaktõ. Örneğin parti genel başkanõ iken kullandõğõ Uğur adõnõ verdiği cipini yi- ne binek (ve makam) arabasõ olarak kullanacaktõ. Bir söylentiye göre eşi Reşide Ha- nõm’õn da isteği (dayatmasõ) üzerine Çankaya Köşkü’ne de taşõnmayacak- tõ. Her sabah cipiyle Meşrutiyet Cad- desi’ndeki evinden çõkacak, Köşk’e gi- decek, Cumhurbaşkanlõğõ görevini Köşk’te yürütecek ve çalõşmalarõnõ bitirdikten sonra yine Uğur’la evine dö- necekti. Kulaklara hoş gelen, İsviçre’de cum- hurbaşkanlarõnõn, başbakanlarõn bi- sikletle işlerine gittiklerini anlatan öy- külerle süslenen bu söylentilerin hiç- biri gerçekleşmedi. Bayar bir süre Köşk’e yalnõz gitti. Uğur cipi yerine -sanõrõm- İsmet Pa- şa’nõn makam arabasõnõ kullandõ. Celal Bayar genel bir tanõmla: Türkiye’nin “küçük bir Amerika” olacağõ söylemiyle, ya soğuk savaşõn ya da Ameri- ka’nõn etkisiyle her solcuya komünist, her ay- dõna solcu gözüyle bakan... Atatürk’e tartõşõlmaz bağlõlõğõ ile tanõnan bir ki- şiydi İnönü savaşlarõn, Lozan Antlaşma- sõ’nõn kahramanõ ise Celal Bayar da “Atatürk’ün Başbakanı” idi! Muhalefet yõllarõnda basõnõ ve basõn özgürlüğünü savunuyordu. Zira o yõl- larda basõnõ gereksiniyorlardõ. Fakat ne zaman ki işler tersine gitmeye, basõn eleştirisel görevini yapmaya başladõ... Bayar, Menderes’in basõna, Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak çõkardõğõ yasalarõ- na ve türlü çeşit uygulamalarõna karşõ çõk- madõ. Onayladõ. Gazetecileri hapseden, maddi açõdan ga- zeteleri boğmaya çalõşan hükümete her- hangi bir uyarõda da bulunmadõ. Soğukkanlõ, az konuşan ve çok dinleyen bir yapõsõ vardõ... Köşk’te ilk günler. Cumhurbaşkanõ Genel Sekreteri Cemal Yeşil’i evine çağõrdõ. Genel Sekreterlik’te çalõşan herkesin gö- revlerine devam etmesini istedi ve sonraki yõllarda anõmsamadõğõ şu talimatõ verdi: “İsmet Paşa tarihi bir şahsiyettir. Bir emri olursa yerine getirirsiniz. Temasınızı muhafaza edersiniz. Aksini düşünmek şark zihniyeti ile hareket etmek olur. Başyaver Cevdet’in gözlerinden öperim.” (Haldun Derin - Çankaya Özel Kalemi Anõ- larõ’ndan) Zaman geçtikçe Bayar’la İnönü arasõndaki çekişme öylesine boyut- landõ ki; 27 Mayõs 1960’a kadar ge- çen on yõlda izlenen olaylar, Bayar- İnönü arasõnda tarihsel bir çatõşma- nõn, hesaplaşmanõn eseri olarak de- ğerlendirilecekti. Zaman geçecek; Yassõada’da ida- ma hüküm giyen ancak yaşõ nede- niyle cezasõ ömür boyu hapse çevrilerek Kay- seri’de yatan Celal Bayar ve arkadaşlarõnõn siyasal affõnõ İsmet İnönü üstlenecekti. Celal Bayar ile arkadaşlarõnõn affõ konu- sunda İsmet İnönü, eşi Mevhibe Hanõm’a şunlarõ söyleyecekti: “Istıraplı bir devre- yi sona erdirmek istiyorum. Demokrasi, birtakım tecrübelerle elde ediliyor. Bazen bunlar acı oluyor. İdare edenler kadar şartlar da bu neticeye sürüklüyor. (To- runu Gülsün Toker’den)” KÖŞKTE İLK GÜNLER BİR SABAH B ayar, 23 Mayõs sabahõ usu- len devir teslim için gelen 2’nci Cumhurbaşkanõ İsmet İnönü’yü uğurladõ. Başta genel sekreter, bütün me- murlar toplandõ. Bayar geldi, hep- siyle tanõştõ. “Dikkatle vazifenize devam ediniz” dedi. Şimdilik Köşk’te yalnõz başõna yatõp kalkacak. Evinden getirdiği güvenilir oda hizmetçisi Emin ya- nõnda olacaktõ. Köşk’te âdet olmayan kimi uy- gulamalar başladõ. Cumartesi, pazar günleri Köşk bahçeleriyle (eski, Atatürk’ün Köşk’ü), halka kapalõ bahçeler hal- ka açõldõ. “Cumhurbaşkanõmõza her gün Hariciye’den gönderilen şifre tel- graflarõ ve raporlarõ mevzularõna gö- re birleştirerek arz ederdim. Celal Bayar telgraflarõ dikkatle okur, mühim gördükleri yerlerin altõnõ çi- zer, icap ederse sualler sorardõ. Gayet sükûnetle, konuşmadan ça- lõşõrlardõ. Esasen pek az konuşur, daha ziyade karşõsõndakileri din- lerlerdi. Yazõlarõ gayet açõk, berrak ve sadedir. Stilinde karõşõk cümle- ler, lüzumsuz sõfatlar, zorlanmõş, süslenmiş ifadeler yoktur.” (Her gün Bayar ile iki saate yakõn çalõşan Fi- kret Belbez - büyükelçinin anõla- rõndan) Dikkati çeken diğer bir anõ: Ba- yar yõlbaşõnõ Köşk Muhafõz Ala- yõ’nda askerlerle birlikte kutluyor. Yõlbaşõndan sonra kimi bayram gecelerini, hatta yõlbaşõ karşõlama- larõnõ Köşk’teki küçük bir salondan ibaret askeri gazinoda subay, ast- subay ve eşleri arasõnda geçiriyor (O tarihte Muhafõz Alayõ’nda subay; Sabri Yirmibeşoğlu’nun Askeri ve Siyasi Anõlarõ’ndan) Fakat kader ağlarõnõ ördü: Bayar’õ 17 Mayõs günü Çankaya Muhafõz Alayõ Köşk’ten indirdi... Duyarlı olduğu konu B ayar’õn duyarlõ olduğu konu Atatürk’tü. DP iktidara gel- dikten bir süre sonra Atatürk heykellerine (Ticani tarikatõnõn) saldõrõlarõ başladõ. Gericilik ayaklanmõştõ. Hükümet Atatürk’ü saldõrõlardan korumak ve savunmak amacõyla bir yasa çõkarmak istiyor ancak DP Grubu’nda kimileri böyle bir yasa- ya karşõ çõkõyordu. Bayar milletvekilleriyle görüş- tü. Ağõrlõğõnõ koydu ve tasarõnõn ya- salaşmasõnõ sağladõ. Atatürk 1938’den beri Etnograf- ya Müzesi’nde yatõyor; yapõmõna başlanan Anõtkabir inşaatõ yõllardõr bir türlü bitirilemiyordu. Bayar haftada üç dört gün Anõt- kabir yapõmõnõ denetliyordu. Atatürk’ün naaşõ ancak 10 Kasõm 1953’te Anõtkabir’e nakledildi ve mozolenin altõndaki kabirde topra- ğa verilebildi... Kayseri Ceza- evi’nde yatarken bir 10 Kasõm gü- nü tutuklularõn düzenlediği Ata- türk’ü Anma Töreni’nde, tutukevi- nin iç avlusunda konuştu. “Konuşurken gözlerinden ya- naklarına iki damla yaş yuvar- landı” (Cevdet San - 100 Yaşõnda Bayar’a Armağan kitabõndan ) Olmasõ istenen ama gerçekleşmeyenler Parti kulislerinden ge- len haberlerde yeni Cum- hurbaşkanõ kimi kurallarõ uygulamayacaktõ. Bun- lar arasõnda makam ara- cõ kullanmamak, Köşk’e taşõnmamak vardõ... T ürkiye’nin “küçük bir Amerika” olacağõ söylemiyle, ya soğuk savaşõn ya da Amerika’nõn etkisiyle her solcuya komünist, her aydõna solcu gözüyle bakan... Atatürk’e tartõşõlmaz bağlõlõğõ ile tanõnan bir kişiydi. Celal Bayar, çıktığı bir ABD gezisinde. SÜRECEK 50. Yõlõnda 27 Mayõs 1960 Alev COŞKUN 2 7 Mayõs 1960 Dev- rimi’nin 50. yõlõnõ yaşõyoruz. Şu nok- tayõ açõkça vurgulama- lõyõz ki 27 Mayõs 1960 Devrimi, 12 Mart ve 12 Eylül askeri müdahale- lerinden içeriği ve nite- likleri yönünden tama- men ayrõdõr. Bu üç as- keri hareket gerek yapõ- lõş, gerek getirdiği uy- gulamalar, gerekse dü- şünce yapõlarõ yönün- den birbirleriyle ters düş- mektedirler. 27 Mayõs 1960, demo- kratik sistemi öteleyen, özgürlükleri kõsõtlayan, halkõ Vatan Cephesi ve karşõtõ diye bölen, top- lantõ, yürüyüş, basõn ve konuşma haklarõna darbe vuran, Tahkikat Komis- yonu gibi demokrasi dõ- şõ tedbirlere başvuran, muhalefet liderini 12 cel- se Meclis’ten dõşarõya atan bir siyasal iktidara karşõ İnsan Haklarõ Ev- rensel Bildirisi’nin ver- diği direniş hakkõnõn kul- lanmasõ sonucunda ger- çekleşmiştir. 27 Mayõs 1960 hare- keti gençlik ve halkõn el ele vererek gerçekleştir- diği özgürlük eylemleri sonucunda, emir komuta zinciri dõşõnda, genç su- baylarõn öne çõkmasõyla başarõya ulaşmõştõr. Askeri hareketler sa- dece yapõlõşlarõyla değil, asõl sonuçlarõ ve getirdi- ği ürünlerle değerlendi- rilirler. 27 Mayõs 1960 devriminin en önemli ürünü 1961 Anayasa- sõ’dõr. Türklerin o güne kadar tarih boyunca yap- tõklarõ en ilerici ve hukuk devleti ilkelerine dayalõ bir anayasadõr bu... Bu anayasa ile Anaya- sa Mahkemesi kurul- muş, Yüksek Hâkimler Kurulu oluşturularak yar- gõnõn bağõmsõzlõğõ sağ- lanmõştõr. İdarenin her türlü ey- lem ve işleminin yargõ denetimine tabi olmasõ ve yasalarõn anayasaya uygunluğunun yargõsal denetimi gerçekleşmiş- tir. Hukuk devletinin te- mel ilkeleri anayasal da- yanağa kavuşmuştur. 1961 Anayasasõ ile de- mokrasimizde sayõsal ço- ğunluk yerine, çoğulcu- luk ilkesinin geçerli ol- masõ sağlanmõştõr. 1961 Anayasasõ, insan haklarõna dayalõ bir ana- yasa getirmiştir. Siyasal iktidarõn hukukun üstün- lüğü ilkeleri çerçevesin- de, çağdaş demokrasi- lerde uygulandõğõ gibi sõ- nõrlandõrõlmasõ gerçek- leşmiştir. 1961 Anayasasõ’nõn getirdiği özgürlük ortamõ ile her türlü düşüncenin yazõlõp konuşulmasõ ola- nağõ ortaya çkmõş, bin- lerce yasak kitap yayõm- lanabilmiştir. 1961 Anayasasõ gelir adaletsizliğini ve bölge- lerarasõ dengesizliği gi- dermek için Devlet Plan- lama Teşkilatõ’nõ kur- muştur. Planlõ ekonomi düşüncesini yerleştir- miştir. 27 Mayõs 1960 Devrimi’nin getirdiği ge- niş özgürlük ortamõ ne yazõkki, gereksiz olarak uygulanan 3 idamla ze- delenmiştir. Bunu da be- lirtmek durumundayõz. 12 Mart 1971 askeri darbesi, 1961 Anayasa- sõ’nõn yarattõğõ bu sosyal gelişmenin önünü tõka- mak amacõyla emir-ko- muta zinciri çerçevesin- de yapõlmõştõr. O günle- rin Genelkurmay Başka- nõ Memduh Tağmaç’õn vurgusu ilginçtir. Tağ- maç: “Toplumsal geliş- me, ekonomik gelişme- yi aştı” diyerek darbeye gerekçe yaratõyordu. Emir komuta çerçeve- sinde yapõlan 12 Mart, her şeyden önce 27 Ma- yõs 1960 Devrimi’nin ge- tirdiği özgürlüklere ve onun ilerici anayasasõna karşõydõ. Bu nedenle 12 Mart “tutucu”dur. 12 Eylül 1980 darbesi ise, 12 Mart’tan da daha beter gericidir. Laik-top- lumsal yaşamõn yönünü değiştirmeyi, Türk-İslam sentezini ilan etmeyi, 1961 Anayasasõ’nõn te- mel ilkelerini tahrip et- meyi kendisine hedef seçmiştir. Bu yüzden “gerici” değil, “karşı” devrimcidir. Tüm bu nedenlerle de 12 Mart ve 12 Eylül ok- yanus ötesinde planlanõp “dizayn” edilmişlerdir. Gazete köşelerini ve TV’leri işgal eden ve kendilerine liberal ay- dõnlar adõnõ takanlarõn yazõp söyledikleri gibi bu üç askeri hareket bir- birlerine benzemez. Ay- nõ torba içine konulup değerlendirilemez. 27 Mayõs 1960 Devri- mi’nin 50. yõlõna ulaştõk. Her geçen yõl, 27 Mayõs hareketinin ve onun ya- rattõğõ 1961 Anayasa- sõ’nõn önemini bir kez daha ortaya koymaktadõr. ‘Cep telefonu için hapse girmesinler’ AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül, askerlerin cep telefonu bulundurmasõnõn askerlik süresini uzatan ve hapis cezasõnõ öngören “emre itaat- sizlik” suçu yerine, “disiplin suçu” kapsamõna alõnmasõnõ önerdi. TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyo- nu’nun toplantõsõnda, Başkan Zafer Üskül’ün, Si- irt ve Pervari’deki 2 ayrõ çocuklara tecavüz ve ci- nayet skandalõ ile ilgili hazõrladõğõ rapor ele alõn- dõ. Komisyonun CHP’li üyeleri Ahmet Ersin ve Malik Ecder Özdemir gündemde birçok insan hakkõ ihlaline yönelik olay olmasõna karşõn ko- misyonun 2.5 aydõr toplanamamasõnõ eleştirdi. Öz- demir, Üskül’ün, diğer komisyon üyelerine haber vermeden Siirt’e gitmesine tepki gösterince, Üs- kül, acil bir olay olduğu için alt komisyon kurmaya zaman olmadõğõ savunmasõnõ yaptõ. CHP’li Ersin, de Üskül’ü komisyonun “misyonunu bilme- mekle” suçlarken hazõrladõğõ raporu da “sade su- ya tirit bir rapor” olarak nitelendirdi. Oylama- da rapor oyçokluğuyla kabul edildi. Üskül ayrõca askeri cezaevlerindeki tutuklu ve- ya hükümlülerin önemli bir kõsmõnõn, cep telefonu bulundurmasõ yüzünden, “emre itaatsizlik” su- çu nedeniyle yattõğõnõ söyledi. Telefon bulundurma nedeniyle hapis cezasõna yol açmayan, “disiplin cezası” uygulanmasõnõ öneren bir rapor hazõrla- dõklarõnõ belirten Üskül, raporu Milli Savunma Ba- kanlõğõ’na göndereceklerini ve Meclis’te de gün- deme getireceklerini belirtti. ÜSKÜL’DEN ASKERLERLE İLGİLİ ÖNERİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear