22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Ama 27 Mayıs’tan önceki günlerden, köşe yazılarında, manşet haberlerde, tek satırla söz edene rastlanmıyor. Örneğin o günlerin medyasını anımsayalım. Milli Birlik Komitesi Adnan Menderes’in sehpada sallanan resimlerini dağıttı. Bir siyaset adamını, bir döneme 10 yıl başbakanlık yapan bir insanı idam sehpasında sallanırken gösteren fotoğrafı gazetelerin hepsi yayımladı. Gazetenin patronu Haldun Simavi emri ile yalnız Hürriyet yayımlamadı. Başta Celal Bayar, bütün Demokrat Parti milletvekilleri Kayseri Cezaevi’ne gönderildi. Hürriyet, Kayseri’den muhabiri Berberoğlu’ndan DP’lilerle ilgili her gün aldığı haberleri yayımladı. O günlerden DP’yi değil övmek, DP’lilerden tarafsız bir gözle söz eden bir haber, bir yazı yazmak suçların en büyüğü idi ve -isimlerini yazmak istemediğimiz- kimi CHP milletvekilleri ima yoluyla da olsa böyle izlenim veren gazetecilere sokaklarda bile “kuyruk, kuyruk” diye seslenirlerdi. Yıllarca sürdü husumet. Yıllarca eski DP’lilere, Adnan Menderes’e olumsuz baktı medya. Bu geçmiş günlerin bir yüzü. Bugün medya 12 Mart’ı, 27 Mayıs’ı eleştiriyor. Türkiye’ye olumsuz etkilerini sıralıyor, yazıyor. Elbette o günleri, darbelerin ülkeye bir şey kazandırmadığını, tersine pek çok evrensel değerleri alıp götürdüğünü yazmak, yeni nesillere ders çıkarmaları için anlatmak bir görev. Ne ki, bu anlatımın bugün eksik bir yanı var: 12 Mart’a, 27 Mayıs’a nasıl geldik? Darbelere gerekçe oluşturan olaylar nelerdi? Öncesi ve sonrası birlikte sorgulanmadıkça, topluma her açıdan gerçeği nasıl anlatacağız? 12 Mart, 27 Mayıs ve (sırada 12 Eylül) sonrası yazılıyor, irdeleniyor, eleştiriliyor, hatta lanetleniyor. Elbette darbeler, irdelenmeli, eleştirilmeli. Ama 12 Mart muhtırası sırasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal, siyasal durum neden yazılmıyor, irdelenmiyor. 27 Mayıs’ı anarken önceki günler anımsanmıyor bile; tek yanlı yayınlar sürüyor. Yakın tarih tek yanlı anlatılacaksa... tarihe tanıklık eden gazetecilik de buysa... Dün Zaman gazetesi “Darbenin 50. yılında ilk kez yayımlanan fotoğraflarla Yassıada - İşte 27 Mayıs’ın utanç belgeleri” başlığı altında bir diziye başladı. Yassıada gerçeğini topluma duyurmak elbette gerekli bir gazetecilik görevi. Ama günümüzün sivil darbe heveslilerinin, Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak sivil darbe girişimlerini yazılara, dizelere konu yapmak gerekmiyor mu? 12 Mart, 27 Mayıs (12 Eylül) öncesi toplum kamplara bölünmüştü. Bugün de! Tek adamlığa soyunanlar o günlerde de vardı. Bugün de! O günler başka, bugünler başka diyorsanız eğer; mantık buysa, tek adam heveslilerinden kurtulmamızın olanağı yok! Brezilya yolunda Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine ne diyeceğini soran gazeteciyi RTE, “Başbakan ne diyor sen ona bak!” diye tersledi. Aynı soruyu yinelemek isteyince gazeteci, RTE yine, bu kez sesini yükselterek, “Başbakan ne diyorsa ona bak!” dedi. Bu küçük örnek bile tek adamlığa hevesli, “Benden başka konuşacak, sözü dinlenecek yok” diyen bir kafanın ürünü değil mi? Ana muhalefet genel başkanının toplumsal açılımlarını “hakara makara” gibi, -Cüneyt Özdemir’in CNNTürk’teki programında, bütün çabalarına, araştırmalarına karşın- argo sözlüğünde de bulunmayan birtakım sözcüklerle hakarete varan yakıştırmalar yapması, kendinden başka siyaset adamı tanımadığına inandığının işareti değil mi? Önceki gün yazdık: Prof. Hurşit Güneş, CHP Parti Meclisi’ne seçildikten sonra Milliyet’teki yazılarına son verdiğini açıkladı. Bir ilim adamının etik değerlere ne denli önem verdiğini gösterdi. Dün de CHP Parti Meclisi’ne seçilen Anayasa Profesörü Süheyl Batum da, Vatan’da “bir dönemin sonu”nu yazdı ve gazetedeki köşesine “veda” etti. Gazete üzerinden, gazeteyi kartvizit olarak kullanarak siyaset yapmanın etik bir davranış olmadığını sergileyen bu iki örnek, acaba köşelerinden siyaset yapmayı sürdürenlere bir ders olacak mı? Hem siyaset hem de gazetelerde veya TV’lerdeki kadrolu görevlerine devam edenlerin kıvranmalarına bakıyorum da... umutsuzluğa kapılanlara hak veriyorum. SAYFA 28 MAYIS 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Mayıs Oslo Y 16 Helsinki Y 11 Stockholm Y 18 Londra PB 19 AmsterdamPB 15 Brüksel PB 17 Paris PB 19 Bonn Y 19 Münih Y 19 Berlin Y 18 Budapeşte Y 25 Madrid Y 21 Viyana Y 23 Belgrad Y 25 Sofya Y 26 Roma Y 22 Atina B 27 Zürih Y 21 Moskova Y 18 Aşkabat B 31 Taşkent B 31 Bakû B 26 Bişkek B 24 Tiflis Y 26 Kahire B 29 Şam B 30 İstanbul PB 26 Edirne B 33 Kocaeli PB 30 Çanakkale PB 27 İzmir B 32 Manisa B 33 Denizli B 31 Zonguldak PB 25 Sinop PB 25 Samsun Y 26 Trabzon Y 22 Giresun Y 23 Ankara PB 27 Eskişehir PB 27 Konya Y 25 Sıvas Y 21 Antalya PB 30 Adana Y 30 Mersin Y 28 Diyarbakır Y 32 Şanlıurfa Y 35 Mardin Y 30 Siirt Y 31 Hakkâri Y 25 Van Y 21 Kars Y 18 Ülkemiz geneli parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, İç Anadolu’nun doğusu, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların; Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Kars ve Ardahan çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Ankara Büromuzun tecrübeli ismi Ali Abalı ve Haber Müdürümüz Emine Kaplan ile birlikte ziyaret ettiğimiz 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmemizin güncel iç politikaya ilişkin bölümlerini haber sayfalarımızda okuyacaksınız. Demirel ile Türk dış politikasını ve özellikle de İran’ın nükleer programı konusunda yaşanan son gelişmeleri de değerlendirme fırsatı bulduk. Çok taraflı bir dış politikanın Türkiye’nin lehine olduğunu ancak bunu yürütmenin de bir o kadar zor olduğunu belirten Demirel, “Herkese mavi boncuk göstererek dış politika olmaz” dedi. İran’ın nükleer programı konusunda Türkiye ve ABD’nin iki farklı girişimin öncülüğünü yapar duruma gelmesini yorumlamasını istediğimizde “Bana göre de bir karışıklık var ama bizden mi yoksa onlardan mı kaynaklanıyor bilemiyorum?” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tartışmada sanırım Amerikalıların da kusuru var. ABD yönetimi, herhalde bizim devlete İran konusundaki tutumlarını bildirmiş olmaları lazım. Yoksa Türkiye’nin İran’la bir anlaşmaya varırken müttefiki ABD’nin istemediği bir şeyi yapması mümkün değildir. Sanırım iki başkent arasında bir yanlış anlama sorunu var” ABD’nin başını çektiği Batı ülkeleri ile Rusya ve Çin’in, Tahran yönetimine yaptırım uygulanması konusundaki karar tasarısını BM Güvenlik Konseyi’ne getirmeleri durumunda Türkiye’nin takınacağı tavır merakla bekleniyor. Demirel’e Türkiye’nin tasarıya karşı tutum almasının Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl etki edeceğini de sorduk. Yanıtı, “Bir miktar sürtüşme olur. Zaten Ermeni meselesinde bir sürtüşme yaşanıyor. Burada da aynısı olur” oldu. Washington’dan beklenen yanıt Demirel’in bu sözleri söylediği saatlerde, İran’ın elindeki uranyumu Türkiye üzerinden takas etme önerisine Washington’dan ilk yanıt Ankara’ya ulaştı. Dışişleri kaynakları, Türkiye ve Brezilya’nın İran ile imzaladığı takas anlaşmasına ABD yönetiminin, “Koşullu evet” yanıtı vermeye hazırlandığını bildirdi. Ankara’ya ulaşan bilgilere göre, Washington büyük olasılıkla bugün anlaşmayı olumlu bulduğunu açıklayacak. ABD yönetiminin, bu açıklamayla birlikte İran’ın uranyum zenginleştirme programını tamamen durdurması talebinde bulunması bekleniyor. Ekümeniklik talebi kabul edilemez Hükümetin ‘komşularla sıfır sorun’ politikasının iyi niyetli olduğunu ancak gerçekleşmesi konusunda tereddütleri bulunduğunu kaydeden Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkesle dost olalım. İyi ama olunabiliyor mu? Olunuyordu da olmadık mı? Siz sıfır sorun isteseniz de karşı taraf istemez. Dünyada her zaman uluslardan birini memnun eden hareket diğerini ise hiç memnun etmemiştir. Siz eğer bunu sağlayacağım derseniz karşı tarafın tüm isteklerini kabul etmeniz lazım.” Bu çerçevede kendisine Başbakan Erdoğan’ın Atina seyahati sırasında Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümeniklik” talebi konusunda yaptığı “Ecdadımız rahatsız olmamış, beni de rahatsız etmez” sözlerini anımsattığımızda da Demirel’in tepkisi şöyle oldu: “Ecdadımız zamanında ekümenik değildi ki orası. Padişah patriği astırmış. Ekümenik olsa nasıl astıracak ki! Ekümeniklik talebi kabul edilemez. Çünkü Patrikhane Türkiye’nin bir kurumudur. Onu bir uluslararası kurum haline getirmeyi Türkiye kabul etmez.” İddialı başlangıçların sonu gelmiyor Hükümetin dış politikasının başarılı olup olmadığı konusunda “Aldığının verdiğinin hesabı daha yapılmadı” demekle yetinen Demirel, Ermenistan ile normalleşme sürecinin rafa kaldırılmasını ise “İddialı başlıyoruz ama bazı şeyler sonuna varmıyor. Demek ki kâfi derece olgunlaştırılamıyor” sözleriyle değerlendirdi. Demirel, nükleer santral projesinin ihalesiz Rusya’ya verilmesini öngören anlaşma için ise, “Ben Türkiye’nin bir an evvel nükleer enerjiye geçmesinden yanayım. Geç bile kaldık. En iyi yapılma şekli buysa bir an evvel yapılsın derim” diye konuştu. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER ABD’den Takas Yanıtı: Koşullu Evet utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr DÜN önemli bir tarihin ellinci yıldönümüydü, 27 Mayıs 1960 darbesinin. Herhalde önemli olmalı ki o tarih, son darbeye gelinceye kadar yirmi yıl süreyle “Anayasa ve Hürriyet Bayramı” olarak kutlanmıştır. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden farklı biçimde, “emir ve komuta zinciri”ne uygun olarak yüksek komuta heyetince değil, yüzbaşıdan orgenerale kadar uzanan 38 subaylı “cunta”ca yapılan bir darbeyi “bayram” olarak kutlamaktaki “paradoks”a tarihsel perspektifin soğukkanlılığıyla bakabilmek hayli öğretici olabilir. Sözlükler, “paradoks”u “kökleşmiş inançlara ters düşen durum ya da düşünce” olarak açıklıyor. Gerçekten, Güney Amerika’daki örneklerine benzer biçimde hukuk ve askeri disiplin kuralları çiğnenerek yapılmış, ağır cezalar ve kişisel eziyetlerle, hatta üç devlet adamının asılmasıyla sonuçlanmış bir hareketi üstelik özgürlük ve anayasa gibi kavramlarla taçlandırılarak “devrim” olarak kutlamak, yerleşik bakış açılarına ters düşen tuhaf bir çelişki değildir de nedir? Ama yarım yüzyıllık tarihi biraz öncesinden başlayarak iyi bilmeden kolay yanıtlanabilecek bir soru değil bu. 27 Mayıs’ın öncesini ve sonrasını iyi bilmek ve bugünün ışığında duygusallıktan uzak bir bilinçle değerlendirmek gerekiyor. Bilinç, sadece bir bilgi yığını değildir. Bilginin içine kendinizi yerleştirip onu içselleştirmeli ve bundan birtakım sonuçlar, davranışlar, görevler çıkarabilmelisiniz. Örneğin, bugün de tartışılan “milli irade” kavramı 1960’ta da tartışılıyordu. Halk çoğunluğunun oylarını alarak iktidara geçmiş olanlar kendilerini o iradenin tek temsilcisi saymakta ve her şeyi yapma hakkına sahip olduklarına inanmaktaydılar. Bu “her şey” anayasa başta olmak üzere yerleşik hukuk kurallarını zorladığı için, yalnız muhalefette ve basında değil, geniş toplum katmanlarında da tepki yaratınca ülkenin huzuru ve cumhuriyetin geleceği tehdit altına düşmüş oluyordu. 27 Mayıs, kabataslak bir tanımlamayla, bu tehdide karşı kelle koltukta tepki göstermiş olanların darbesi sayılmaktaydı. Ne var ki hukuktaki temel sonucuyla değerlendirildiğinde 27 Mayıs’ın asıl öne çıkarılması gereken yanı, o darbe değil, bir daha hiç darbe olmasın diye Anayasa Mahkemesi, yargı bağımsızlığı ve çeşitli kurallarla milli iradenin doğru kullanılmasını sağlamaya yönelen 1961 Anayasası’dır. Aslına bakılırsa, o tarihe kadar yaşananlar, o tarihten sonra böyle bir anayasaya göre doğru dürüst bir demokrasi düzenini yaşatma bilincini kazandırabilmiş olmalıydı bu topluma. Öyle olmadı ve başka toplumsal tehditler, darbe girişimleri ve darbeler yine yaşandı. Dolayısıyla en önemli ortak kusurumuzu, yaşanmışlar konusundaki bilgimizden henüz sağlam bir toplumsal bilinç çıkaramamış olmak diye özetlemek yanlış olmayacak galiba. mumtazsoysal@gmail.com AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yaşamışlık ve Bilinç ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nin istemine karşõn Ankara yerine dosyasõ Diyar- bakõr’a gönderilen Erzincan Cumhuriyet Basavcõsõ İlhan Ci- haner’in yargõlanmasõna bugün Yargõtay’da devam edilecek. Ci- haner’in avukatõ Turgut Ka- zan dosyanõn Yargõtay’dan ka- çõrõlmaya devam edilmesini de- mokrasi sorunu olarak nitelen- dirirken Dursun Çiçek ile ilgi- li õslak imza dosyasõ da kuryey- le Yargõtay’a gönderildi. İlhan Cihaner, 3. Ordu Komu- tanõ Saldıray Berk’in de arala- rõnda bulunduğu 14 sanõğõn yar- gõlandõğõ davaya bakan özel yet- kili Erzurum 2. Ağõr Ceza Mah- kemesi, 12 Mayõs 2010’daki otu- rumda, dosyayõ, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in yargõlandõğõ “İrticayla Mücade- le Eylem Planı” davasõyla bir- leştirdi. Başsavcõ Cihaner’in “gö- revi kötüye kullandığı” iddiasõyla Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nde yargõlandõğõ dava ise 14 Mayõs’ta görüldü. Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen Ciha- ner’in “terör örgütü üyesi ol- mak” suçundan yargõlandõğõ da- va ile İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki “İrtica İle Mü- cadele Eylem Planı” dosyasõnõ, birleştirme konusunda bir karar verilmeksizin “kurye” ile daire- ye gönderilmesine karar verildi. Dosyayõ 40 gün önce istemesine karşõn göndermeyen Erzurum Ağõr Ceza Mahkemesi yargõçlarõ hakkõnda da suç duyurusunda bu- lunuldu. Bu kararlarõn ardõndan, İstanbul’a mõ yoksa Yargõtay’a mõ gönderileceği merak edilirken dosyanõn, Diyarbakõr’da olduğu ortaya çõktõ. Erzurum 2. Ağõr Ce- za Mahkemesi, birleştirme kara- rõna itiraz eden bir müştekinin di- lekçesiyle birlikte dosyayõ özel yetkili Diyarbakõr Ağõr Ceza Mah- kemesi’ne gönderdi. Mahkemenin bu kararõ nede- niyle Yargõtay’õn bugünkü oturu- muna da dosya yetişmemiş olacak. Başsavcõ İlhan Cihaner bugünkü duruşma için dün Erzurum’dan Ankara’ya uçakla getirildi. KOPENAK Cum- huriyet - Danimarka’nõn ikinci büyük gazetesi Berlingske Tidende’de dün yayõnlanan bir ha- berde PKK-Roj TV iliş- kisinin ses kayõtlarõ ile ortaya konduğu bildiril- di. Danimarka’nõn baş- kenti Kopenhag’da ROJ TV’yi yayõmlayan şir- ketin yönetim kurulu başkanõ Henrik Cap- rani Winkel ve mali müşaviri Flemming Nejsgaard’õn geçmişte PKK’nin üst düzey yö- neticileri ile temasta ol- duklarõnõ belgeleyen ses kayõtlarõ dökümünün ga- zetenin elinde bulundu- ğu belirtildi. Geçtiğimiz pazar gününe kadar ROJ TV ile PKK arasõnda bir bağlantõ bulunduğu suçlamalarõnõ reddeden Winkel ve Nejsgaard, bu tür bir ilişkinin va- rolmadõğõnõ ve buna ke- sinlikle izin vermeye- ceklerini belirtmişlerdi. Belçika’da haklarõnda terör örgütü üyesi suç- lamasõyla dava açõlmõş olan PKK/Kongra-Gel liderleri Zübeyir Ay- dar ve Remzi Kartal ile iki yöneticinin geçen se- ne Brüksel’deki görüş- meleri sõrasõnda kayde- dilen ses kayõtlarõnõn ya- yõmlanmasõnõ takiben Danimarkalõ siyasi par- ti sözcüleri de söylem- lerini sertleştirdiler. Hesap vermeye çağırdılar ROJ TV’yi yayõmla- yan MED TV şirketi es- ki genel müdürü Mao- nuchehr Zonoozi’nin, Hakurk kampõndaki gö- rüşmelerini ve çocuk as- kerlerin kullanõldõğõnõ belgeleyen fotoğraflar, Danimarka ve Türk medyasõnda yayõmlan- mõştõ. Danimarka Parla- mentosu Adalet komis- yonundan, Liberal Mu- hafazakâr hükümete dõ- şarõdan destek veren Da- nimarka Halk partisi sözcüsü Peter Skaarup ile ana muhalefet parti- si Sosyal Demokrat Par- ti’nin hukuk sözcüsü Karen Haekkerup, Adalet Bakanõ Lars Barfoed’i adalet ko- misyonunda hesap ver- meye çağõrdõ. için çember ODTÜ’den ‘Köy Enstitüleri’ etkinliği İstanbul Haber Servisi - ODTÜ Türk Halk Bi- limi Toplululuğu (THBT) mezunlarõ, kuruluşlarõnõn 49. yõlõnda, ana temasõ “Köy Enstitüleri” olan bir et- kinlik düzenliyor. THBT, yarõn saat 19.30’da İstan- bul Levent’teki İş Kuleleri Sanat Merkezi’nde “Ku- ruluşunun 70. yõlõnda Köy Enstitüleri” konulu türkü ve halkoyunlarõ gösterileri gerçekleştirecek. Süper Loto’da 1 kişiye 4.7 milyon ANKARA (AA) - Süper Loto oyununun bu haf- taki çekilişinde kazanan numaralar “13, 22, 24, 28, 43 ve 53” olarak belirlenirken, 6 bilen bir kişi, 4 mil- yon 798 bin 616 TL kazandõ. Çekilişte 5 bilenler 4 bin 370 lira 45’er kuruş, 4 bilenler 82 lira 45’er kuruş, 3 bilenler de 6 lira 40’ar kuruş ikramiye kazandõ. Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ Cihaner’in yargõlanmasõna bugün devam edilecek Islak imza Yargõtay’da 19 terörist öldürüldü Yurt Haberleri Servisi - Şõrnak’õn Uludere ilçesine bağlõ Andaç köyü kõr- salõnda teröristlerle çõkan çatõşmada 1 as- ker şehit oldu, 3 asker de yaralandõ. Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK), geçen hafta Irak’õn kuzeyindeki PKK kamp- larõna yönelik düzenlediği hava ope- rasyonunda 19 teröristin öldüğü, çok sa- yõda da yaralõ bulunduğu öğrenildi. Önceki gece saat 00.30 sõralarõnda çõ- kan çatõşmada Uzman Çavuş Adem Er- boyacı (23) şehit düştü, 3 asker de ya- ralandõ. Karanlõktan yararlanarak kaç- maya çalõşan teröristlerin yakalanmasõ için geniş kapsamlõ operasyon başlatõl- dõ. Erboyacõ’nõn cenazesi Şõrnak 23. Jan- darma Sõnõr Tümen Komutanlõğõ’nda düzenlenen törenin ardõndan memleketi Çorum’a gönderildi. Kuzey Irak’ta operasyon Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK) bir- likleri Irak’õn kuzeyinde terör örgütünün kullandõğõ Hakurk, Zap ve Kandil böl- gelerine geçen hafta yaptõğõ operasyo- nun sonuçlarõnõ belirleme çalõşmalarõnõ sürdürüyor. İlk aşamada, operasyonla te- rör örgütünün bu bölgedeki bina ve lo- jistik depolarõnõn vurulduğu tespit edil- di. Örgütün telsiz görüşmelerinden yan- sõyan bilgilere göre de 19 terörist ope- rasyonlarda öldü ve çok sayõda terörist de yaralandõ. Örgütün kamp sorumlu- larõndan “Adnan” kod adlõ Ekrem Alınbay (33), “Nudem” kod adlõ Sinem Bekir (24), “Andok” kod adlõ Savaş Örtas (22), “Neval” kod adlõ Jiyan Mığcı’nõn (20) da aralarõnda bulundu- ğu 19 teröristin öldürüldüğü belirtildi. ŞIRNAK’IN ULUDERE İLÇESİNE BAĞLI ANDAÇ KÖYÜ KIRSALINDA ÇIKAN ÇATIŞMADA 1 ASKER ŞEHİT OLDU, 3 ASKER YARALANDI Eski YARSAV Başkanı Eminağaoğlu’nun beraatı istendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - “Yargı görevi ya- panı etkileme” suçlamasõyla yargõlanan Yargõtay Cumhu- riyet Savcõsõ ve eski Yargõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV) Başkanõ Ömer Faruk Emi- nağaoğlu hakkõnda, “üzerine atılı suçların yasal öğeleri oluşmadığı” gerekçesiyle be- raat kararõ verilmesi talep edil- di. Eminağaoğlu savunmasõn- da, tarafõna yöneltilen suçla- malarõn “hukukun üstünlüğü değil, aksine hukukun üs- tünlüğünün arzulanmaması gibi bir tablonun gerçek gi- bi halka yansıtıldığını” be- lirterek beraatine karar veril- mesini talep etti. Yargõtay 4. Ceza Dairesi Başkanõ Osman Yaşar, dava dosyasõnõn karar için inceleneceğini belirterek duruşmayõ erteledi. Şehit Erboyacı’nın cenazesi, uçakla Merzifon’a oradan da askeri helikopterle Çorum’un Or- taköy ilçesine getirildi. Şehit için Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Tören alanına getirilen şehit Erboyacı’nın naaşına babası Mehmet Ali, annesi Kudret ve kardeşlerinin di- ğer yakınlarına sarılarak ağladı. Şehidin naaşı ilçe mezarlığında toprağa verildi. (AA) Çorum’da uğurlandõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear