Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Ama 27 Mayıs’tan önceki günlerden, köşe
yazılarında, manşet haberlerde, tek satırla söz
edene rastlanmıyor.
Örneğin o günlerin medyasını anımsayalım.
Milli Birlik Komitesi Adnan Menderes’in
sehpada sallanan resimlerini dağıttı.
Bir siyaset adamını, bir döneme 10 yıl
başbakanlık yapan bir insanı idam sehpasında
sallanırken gösteren fotoğrafı gazetelerin hepsi
yayımladı. Gazetenin patronu Haldun Simavi emri
ile yalnız Hürriyet yayımlamadı.
Başta Celal Bayar, bütün Demokrat Parti
milletvekilleri Kayseri Cezaevi’ne gönderildi.
Hürriyet, Kayseri’den muhabiri Berberoğlu’ndan
DP’lilerle ilgili her gün aldığı haberleri yayımladı.
O günlerden DP’yi değil övmek, DP’lilerden
tarafsız bir gözle söz eden bir haber, bir yazı
yazmak suçların en büyüğü idi ve -isimlerini
yazmak istemediğimiz- kimi CHP milletvekilleri ima
yoluyla da olsa böyle izlenim veren gazetecilere
sokaklarda bile “kuyruk, kuyruk” diye seslenirlerdi.
Yıllarca sürdü husumet. Yıllarca eski DP’lilere,
Adnan Menderes’e olumsuz baktı medya.
Bu geçmiş günlerin bir yüzü.
Bugün medya 12 Mart’ı, 27 Mayıs’ı eleştiriyor.
Türkiye’ye olumsuz etkilerini sıralıyor, yazıyor.
Elbette o günleri, darbelerin ülkeye bir şey
kazandırmadığını, tersine pek çok evrensel
değerleri alıp götürdüğünü yazmak, yeni nesillere
ders çıkarmaları için anlatmak bir görev.
Ne ki, bu anlatımın bugün eksik bir yanı var: 12
Mart’a, 27 Mayıs’a nasıl geldik?
Darbelere gerekçe oluşturan olaylar nelerdi?
Öncesi ve sonrası birlikte sorgulanmadıkça,
topluma her açıdan gerçeği nasıl anlatacağız?
12 Mart, 27 Mayıs ve (sırada 12 Eylül) sonrası
yazılıyor, irdeleniyor, eleştiriliyor, hatta lanetleniyor.
Elbette darbeler, irdelenmeli, eleştirilmeli.
Ama 12 Mart muhtırası sırasında ülkenin içinde
bulunduğu ekonomik, sosyal, siyasal durum neden
yazılmıyor, irdelenmiyor.
27 Mayıs’ı anarken önceki günler anımsanmıyor
bile; tek yanlı yayınlar sürüyor.
Yakın tarih tek yanlı anlatılacaksa... tarihe tanıklık
eden gazetecilik de buysa...
Dün Zaman gazetesi “Darbenin 50. yılında ilk kez
yayımlanan fotoğraflarla Yassıada - İşte 27 Mayıs’ın
utanç belgeleri” başlığı altında bir diziye başladı.
Yassıada gerçeğini topluma duyurmak elbette
gerekli bir gazetecilik görevi.
Ama günümüzün sivil darbe heveslilerinin,
Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak sivil darbe
girişimlerini yazılara, dizelere konu yapmak
gerekmiyor mu?
12 Mart, 27 Mayıs (12 Eylül) öncesi toplum
kamplara bölünmüştü. Bugün de!
Tek adamlığa soyunanlar o günlerde de vardı.
Bugün de!
O günler başka, bugünler başka diyorsanız eğer;
mantık buysa, tek adam heveslilerinden
kurtulmamızın olanağı yok!
Brezilya yolunda Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine
ne diyeceğini soran gazeteciyi RTE, “Başbakan ne
diyor sen ona bak!” diye tersledi.
Aynı soruyu yinelemek isteyince gazeteci, RTE
yine, bu kez sesini yükselterek, “Başbakan ne
diyorsa ona bak!” dedi.
Bu küçük örnek bile tek adamlığa hevesli,
“Benden başka konuşacak, sözü dinlenecek yok”
diyen bir kafanın ürünü değil mi?
Ana muhalefet genel başkanının toplumsal
açılımlarını “hakara makara” gibi, -Cüneyt
Özdemir’in CNNTürk’teki programında, bütün
çabalarına, araştırmalarına karşın- argo
sözlüğünde de bulunmayan birtakım sözcüklerle
hakarete varan yakıştırmalar yapması, kendinden
başka siyaset adamı tanımadığına inandığının
işareti değil mi?
Önceki gün yazdık: Prof. Hurşit Güneş, CHP
Parti Meclisi’ne seçildikten sonra Milliyet’teki
yazılarına son verdiğini açıkladı. Bir ilim adamının
etik değerlere ne denli önem verdiğini gösterdi.
Dün de CHP Parti Meclisi’ne seçilen Anayasa
Profesörü Süheyl Batum da, Vatan’da “bir
dönemin sonu”nu yazdı ve gazetedeki köşesine
“veda” etti.
Gazete üzerinden, gazeteyi kartvizit olarak
kullanarak siyaset yapmanın etik bir davranış
olmadığını sergileyen bu iki örnek, acaba
köşelerinden siyaset yapmayı sürdürenlere bir ders
olacak mı?
Hem siyaset hem de gazetelerde veya TV’lerdeki
kadrolu görevlerine devam edenlerin
kıvranmalarına bakıyorum da... umutsuzluğa
kapılanlara hak veriyorum.
SAYFA 28 MAYIS 2010 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Mayıs
Oslo Y 16
Helsinki Y 11
Stockholm Y 18
Londra PB 19
AmsterdamPB 15
Brüksel PB 17
Paris PB 19
Bonn Y 19
Münih Y 19
Berlin Y 18
Budapeşte Y 25
Madrid Y 21
Viyana Y 23
Belgrad Y 25
Sofya Y 26
Roma Y 22
Atina B 27
Zürih Y 21
Moskova Y 18
Aşkabat B 31
Taşkent B 31
Bakû B 26
Bişkek B 24
Tiflis Y 26
Kahire B 29
Şam B 30
İstanbul PB 26
Edirne B 33
Kocaeli PB 30
Çanakkale PB 27
İzmir B 32
Manisa B 33
Denizli B 31
Zonguldak PB 25
Sinop PB 25
Samsun Y 26
Trabzon Y 22
Giresun Y 23
Ankara PB 27
Eskişehir PB 27
Konya Y 25
Sıvas Y 21
Antalya PB 30
Adana Y 30
Mersin Y 28
Diyarbakır Y 32
Şanlıurfa Y 35
Mardin Y 30
Siirt Y 31
Hakkâri Y 25
Van Y 21
Kars Y 18
Ülkemiz geneli
parçalı ve çok
bulutlu, Orta ve
Doğu Karadeniz, İç
Anadolu’nun
doğusu, Doğu
Akdeniz, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgeleri aralıklı
sağanak ve gök
gürültülü sağanak
yağışlı geçecek.
Yağışların; Doğu
Karadeniz’in iç
kesimleri ile Kars ve
Ardahan
çevrelerinde kuvvetli
olması bekleniyor.
Ankara Büromuzun tecrübeli
ismi Ali Abalı ve Haber
Müdürümüz Emine Kaplan ile
birlikte ziyaret ettiğimiz 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ile görüşmemizin
güncel iç politikaya ilişkin
bölümlerini haber sayfalarımızda
okuyacaksınız. Demirel ile Türk
dış politikasını ve özellikle de
İran’ın nükleer programı
konusunda yaşanan son
gelişmeleri de değerlendirme
fırsatı bulduk.
Çok taraflı bir dış politikanın
Türkiye’nin lehine olduğunu
ancak bunu yürütmenin de bir o
kadar zor olduğunu belirten
Demirel, “Herkese mavi boncuk
göstererek dış politika olmaz”
dedi.
İran’ın nükleer programı
konusunda Türkiye ve ABD’nin
iki farklı girişimin öncülüğünü
yapar duruma gelmesini
yorumlamasını istediğimizde
“Bana göre de bir karışıklık var
ama bizden mi yoksa onlardan
mı kaynaklanıyor bilemiyorum?”
diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tartışmada sanırım
Amerikalıların da kusuru var.
ABD yönetimi, herhalde bizim
devlete İran konusundaki
tutumlarını bildirmiş olmaları
lazım. Yoksa Türkiye’nin İran’la
bir anlaşmaya varırken müttefiki
ABD’nin istemediği bir şeyi
yapması mümkün değildir.
Sanırım iki başkent arasında bir
yanlış anlama sorunu var”
ABD’nin başını çektiği Batı
ülkeleri ile Rusya ve Çin’in,
Tahran yönetimine yaptırım
uygulanması konusundaki karar
tasarısını BM Güvenlik
Konseyi’ne getirmeleri
durumunda Türkiye’nin
takınacağı tavır merakla
bekleniyor. Demirel’e
Türkiye’nin tasarıya karşı tutum
almasının Türk-Amerikan
ilişkilerine nasıl etki edeceğini
de sorduk. Yanıtı, “Bir miktar
sürtüşme olur. Zaten Ermeni
meselesinde bir sürtüşme
yaşanıyor. Burada da aynısı
olur” oldu.
Washington’dan
beklenen yanıt
Demirel’in bu sözleri söylediği
saatlerde, İran’ın elindeki
uranyumu Türkiye üzerinden
takas etme önerisine
Washington’dan ilk yanıt
Ankara’ya ulaştı. Dışişleri
kaynakları, Türkiye ve
Brezilya’nın İran ile imzaladığı
takas anlaşmasına ABD
yönetiminin, “Koşullu evet”
yanıtı vermeye hazırlandığını
bildirdi. Ankara’ya ulaşan
bilgilere göre, Washington
büyük olasılıkla bugün
anlaşmayı olumlu bulduğunu
açıklayacak. ABD yönetiminin,
bu açıklamayla birlikte İran’ın
uranyum zenginleştirme
programını tamamen
durdurması talebinde bulunması
bekleniyor.
Ekümeniklik talebi
kabul edilemez
Hükümetin ‘komşularla sıfır
sorun’ politikasının iyi niyetli
olduğunu ancak gerçekleşmesi
konusunda tereddütleri
bulunduğunu kaydeden Demirel
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herkesle dost olalım. İyi ama
olunabiliyor mu? Olunuyordu da
olmadık mı? Siz sıfır sorun
isteseniz de karşı taraf istemez.
Dünyada her zaman uluslardan
birini memnun eden hareket
diğerini ise hiç memnun
etmemiştir. Siz eğer bunu
sağlayacağım derseniz karşı
tarafın tüm isteklerini kabul
etmeniz lazım.”
Bu çerçevede kendisine
Başbakan Erdoğan’ın Atina
seyahati sırasında Fener Rum
Patrikhanesi’nin “ekümeniklik”
talebi konusunda yaptığı
“Ecdadımız rahatsız olmamış,
beni de rahatsız etmez” sözlerini
anımsattığımızda da Demirel’in
tepkisi şöyle oldu:
“Ecdadımız zamanında
ekümenik değildi ki orası.
Padişah patriği astırmış.
Ekümenik olsa nasıl astıracak ki!
Ekümeniklik talebi kabul
edilemez. Çünkü Patrikhane
Türkiye’nin bir kurumudur. Onu
bir uluslararası kurum haline
getirmeyi Türkiye kabul etmez.”
İddialı başlangıçların
sonu gelmiyor
Hükümetin dış politikasının
başarılı olup olmadığı
konusunda “Aldığının verdiğinin
hesabı daha yapılmadı” demekle
yetinen Demirel, Ermenistan ile
normalleşme sürecinin rafa
kaldırılmasını ise “İddialı
başlıyoruz ama bazı şeyler
sonuna varmıyor. Demek ki kâfi
derece olgunlaştırılamıyor”
sözleriyle değerlendirdi.
Demirel, nükleer santral
projesinin ihalesiz Rusya’ya
verilmesini öngören anlaşma
için ise, “Ben Türkiye’nin bir an
evvel nükleer enerjiye
geçmesinden yanayım. Geç bile
kaldık. En iyi yapılma şekli buysa
bir an evvel yapılsın derim” diye
konuştu.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
ABD’den Takas Yanıtı: Koşullu Evet
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
DÜN önemli bir tarihin ellinci yıldönümüydü, 27
Mayıs 1960 darbesinin. Herhalde önemli olmalı ki
o tarih, son darbeye gelinceye kadar yirmi yıl
süreyle “Anayasa ve Hürriyet Bayramı” olarak
kutlanmıştır.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden
farklı biçimde, “emir ve komuta zinciri”ne uygun
olarak yüksek komuta heyetince değil,
yüzbaşıdan orgenerale kadar uzanan 38 subaylı
“cunta”ca yapılan bir darbeyi “bayram” olarak
kutlamaktaki “paradoks”a tarihsel perspektifin
soğukkanlılığıyla bakabilmek hayli öğretici olabilir.
Sözlükler, “paradoks”u “kökleşmiş inançlara ters
düşen durum ya da düşünce” olarak açıklıyor.
Gerçekten, Güney Amerika’daki örneklerine
benzer biçimde hukuk ve askeri disiplin kuralları
çiğnenerek yapılmış, ağır cezalar ve kişisel
eziyetlerle, hatta üç devlet adamının asılmasıyla
sonuçlanmış bir hareketi üstelik özgürlük ve
anayasa gibi kavramlarla taçlandırılarak “devrim”
olarak kutlamak, yerleşik bakış açılarına ters
düşen tuhaf bir çelişki değildir de nedir?
Ama yarım yüzyıllık tarihi biraz öncesinden
başlayarak iyi bilmeden kolay yanıtlanabilecek bir
soru değil bu. 27 Mayıs’ın öncesini ve sonrasını iyi
bilmek ve bugünün ışığında duygusallıktan uzak
bir bilinçle değerlendirmek gerekiyor. Bilinç,
sadece bir bilgi yığını değildir. Bilginin içine
kendinizi yerleştirip onu içselleştirmeli ve bundan
birtakım sonuçlar, davranışlar, görevler
çıkarabilmelisiniz.
Örneğin, bugün de tartışılan “milli irade”
kavramı 1960’ta da tartışılıyordu. Halk
çoğunluğunun oylarını alarak iktidara geçmiş
olanlar kendilerini o iradenin tek temsilcisi
saymakta ve her şeyi yapma hakkına sahip
olduklarına inanmaktaydılar. Bu “her şey”
anayasa başta olmak üzere yerleşik hukuk
kurallarını zorladığı için, yalnız muhalefette ve
basında değil, geniş toplum katmanlarında da
tepki yaratınca ülkenin huzuru ve cumhuriyetin
geleceği tehdit altına düşmüş oluyordu. 27 Mayıs,
kabataslak bir tanımlamayla, bu tehdide karşı
kelle koltukta tepki göstermiş olanların darbesi
sayılmaktaydı.
Ne var ki hukuktaki temel sonucuyla
değerlendirildiğinde 27 Mayıs’ın asıl öne
çıkarılması gereken yanı, o darbe değil, bir daha
hiç darbe olmasın diye Anayasa Mahkemesi,
yargı bağımsızlığı ve çeşitli kurallarla milli iradenin
doğru kullanılmasını sağlamaya yönelen 1961
Anayasası’dır.
Aslına bakılırsa, o tarihe kadar yaşananlar, o
tarihten sonra böyle bir anayasaya göre doğru
dürüst bir demokrasi düzenini yaşatma bilincini
kazandırabilmiş olmalıydı bu topluma. Öyle
olmadı ve başka toplumsal tehditler, darbe
girişimleri ve darbeler yine yaşandı. Dolayısıyla en
önemli ortak kusurumuzu, yaşanmışlar
konusundaki bilgimizden henüz sağlam bir
toplumsal bilinç çıkaramamış olmak diye
özetlemek yanlış olmayacak galiba.
mumtazsoysal@gmail.com
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Yaşamışlık ve Bilinç
ANKARA/İSTANBUL
(Cumhuriyet) - Yargõtay 11.
Ceza Dairesi’nin istemine karşõn
Ankara yerine dosyasõ Diyar-
bakõr’a gönderilen Erzincan
Cumhuriyet Basavcõsõ İlhan Ci-
haner’in yargõlanmasõna bugün
Yargõtay’da devam edilecek. Ci-
haner’in avukatõ Turgut Ka-
zan dosyanõn Yargõtay’dan ka-
çõrõlmaya devam edilmesini de-
mokrasi sorunu olarak nitelen-
dirirken Dursun Çiçek ile ilgi-
li õslak imza dosyasõ da kuryey-
le Yargõtay’a gönderildi.
İlhan Cihaner, 3. Ordu Komu-
tanõ Saldıray Berk’in de arala-
rõnda bulunduğu 14 sanõğõn yar-
gõlandõğõ davaya bakan özel yet-
kili Erzurum 2. Ağõr Ceza Mah-
kemesi, 12 Mayõs 2010’daki otu-
rumda, dosyayõ, İstanbul 13. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ndeki Deniz
Kurmay Albay Dursun Çiçek’in
yargõlandõğõ “İrticayla Mücade-
le Eylem Planı” davasõyla bir-
leştirdi. Başsavcõ Cihaner’in “gö-
revi kötüye kullandığı” iddiasõyla
Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nde
yargõlandõğõ dava ise 14 Mayõs’ta
görüldü. Erzurum 2. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde görülen Ciha-
ner’in “terör örgütü üyesi ol-
mak” suçundan yargõlandõğõ da-
va ile İstanbul 13. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ndeki “İrtica İle Mü-
cadele Eylem Planı” dosyasõnõ,
birleştirme konusunda bir karar
verilmeksizin “kurye” ile daire-
ye gönderilmesine karar verildi.
Dosyayõ 40 gün önce istemesine
karşõn göndermeyen Erzurum
Ağõr Ceza Mahkemesi yargõçlarõ
hakkõnda da suç duyurusunda bu-
lunuldu. Bu kararlarõn ardõndan,
İstanbul’a mõ yoksa Yargõtay’a mõ
gönderileceği merak edilirken
dosyanõn, Diyarbakõr’da olduğu
ortaya çõktõ. Erzurum 2. Ağõr Ce-
za Mahkemesi, birleştirme kara-
rõna itiraz eden bir müştekinin di-
lekçesiyle birlikte dosyayõ özel
yetkili Diyarbakõr Ağõr Ceza Mah-
kemesi’ne gönderdi.
Mahkemenin bu kararõ nede-
niyle Yargõtay’õn bugünkü oturu-
muna da dosya yetişmemiş olacak.
Başsavcõ İlhan Cihaner bugünkü
duruşma için dün Erzurum’dan
Ankara’ya uçakla getirildi.
KOPENAK Cum-
huriyet - Danimarka’nõn
ikinci büyük gazetesi
Berlingske Tidende’de
dün yayõnlanan bir ha-
berde PKK-Roj TV iliş-
kisinin ses kayõtlarõ ile
ortaya konduğu bildiril-
di. Danimarka’nõn baş-
kenti Kopenhag’da ROJ
TV’yi yayõmlayan şir-
ketin yönetim kurulu
başkanõ Henrik Cap-
rani Winkel ve mali
müşaviri Flemming
Nejsgaard’õn geçmişte
PKK’nin üst düzey yö-
neticileri ile temasta ol-
duklarõnõ belgeleyen ses
kayõtlarõ dökümünün ga-
zetenin elinde bulundu-
ğu belirtildi. Geçtiğimiz
pazar gününe kadar ROJ
TV ile PKK arasõnda
bir bağlantõ bulunduğu
suçlamalarõnõ reddeden
Winkel ve Nejsgaard,
bu tür bir ilişkinin va-
rolmadõğõnõ ve buna ke-
sinlikle izin vermeye-
ceklerini belirtmişlerdi.
Belçika’da haklarõnda
terör örgütü üyesi suç-
lamasõyla dava açõlmõş
olan PKK/Kongra-Gel
liderleri Zübeyir Ay-
dar ve Remzi Kartal ile
iki yöneticinin geçen se-
ne Brüksel’deki görüş-
meleri sõrasõnda kayde-
dilen ses kayõtlarõnõn ya-
yõmlanmasõnõ takiben
Danimarkalõ siyasi par-
ti sözcüleri de söylem-
lerini sertleştirdiler.
Hesap vermeye
çağırdılar
ROJ TV’yi yayõmla-
yan MED TV şirketi es-
ki genel müdürü Mao-
nuchehr Zonoozi’nin,
Hakurk kampõndaki gö-
rüşmelerini ve çocuk as-
kerlerin kullanõldõğõnõ
belgeleyen fotoğraflar,
Danimarka ve Türk
medyasõnda yayõmlan-
mõştõ.
Danimarka Parla-
mentosu Adalet komis-
yonundan, Liberal Mu-
hafazakâr hükümete dõ-
şarõdan destek veren Da-
nimarka Halk partisi
sözcüsü Peter Skaarup
ile ana muhalefet parti-
si Sosyal Demokrat Par-
ti’nin hukuk sözcüsü
Karen Haekkerup,
Adalet Bakanõ Lars
Barfoed’i adalet ko-
misyonunda hesap ver-
meye çağõrdõ.
için
çember
ODTÜ’den ‘Köy Enstitüleri’ etkinliği
İstanbul Haber Servisi - ODTÜ Türk Halk Bi-
limi Toplululuğu (THBT) mezunlarõ, kuruluşlarõnõn
49. yõlõnda, ana temasõ “Köy Enstitüleri” olan bir et-
kinlik düzenliyor. THBT, yarõn saat 19.30’da İstan-
bul Levent’teki İş Kuleleri Sanat Merkezi’nde “Ku-
ruluşunun 70. yõlõnda Köy Enstitüleri” konulu türkü
ve halkoyunlarõ gösterileri gerçekleştirecek.
Süper Loto’da 1 kişiye 4.7 milyon
ANKARA (AA) - Süper Loto oyununun bu haf-
taki çekilişinde kazanan numaralar “13, 22, 24, 28,
43 ve 53” olarak belirlenirken, 6 bilen bir kişi, 4 mil-
yon 798 bin 616 TL kazandõ. Çekilişte 5 bilenler 4 bin
370 lira 45’er kuruş, 4 bilenler 82 lira 45’er kuruş, 3
bilenler de 6 lira 40’ar kuruş ikramiye kazandõ.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ Cihaner’in yargõlanmasõna bugün devam edilecek
Islak imza Yargõtay’da
19 terörist öldürüldü
Yurt Haberleri Servisi - Şõrnak’õn
Uludere ilçesine bağlõ Andaç köyü kõr-
salõnda teröristlerle çõkan çatõşmada 1 as-
ker şehit oldu, 3 asker de yaralandõ. Türk
Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK), geçen
hafta Irak’õn kuzeyindeki PKK kamp-
larõna yönelik düzenlediği hava ope-
rasyonunda 19 teröristin öldüğü, çok sa-
yõda da yaralõ bulunduğu öğrenildi.
Önceki gece saat 00.30 sõralarõnda çõ-
kan çatõşmada Uzman Çavuş Adem Er-
boyacı (23) şehit düştü, 3 asker de ya-
ralandõ. Karanlõktan yararlanarak kaç-
maya çalõşan teröristlerin yakalanmasõ
için geniş kapsamlõ operasyon başlatõl-
dõ. Erboyacõ’nõn cenazesi Şõrnak 23. Jan-
darma Sõnõr Tümen Komutanlõğõ’nda
düzenlenen törenin ardõndan memleketi
Çorum’a gönderildi.
Kuzey Irak’ta operasyon
Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK) bir-
likleri Irak’õn kuzeyinde terör örgütünün
kullandõğõ Hakurk, Zap ve Kandil böl-
gelerine geçen hafta yaptõğõ operasyo-
nun sonuçlarõnõ belirleme çalõşmalarõnõ
sürdürüyor. İlk aşamada, operasyonla te-
rör örgütünün bu bölgedeki bina ve lo-
jistik depolarõnõn vurulduğu tespit edil-
di. Örgütün telsiz görüşmelerinden yan-
sõyan bilgilere göre de 19 terörist ope-
rasyonlarda öldü ve çok sayõda terörist
de yaralandõ. Örgütün kamp sorumlu-
larõndan “Adnan” kod adlõ Ekrem
Alınbay (33), “Nudem” kod adlõ Sinem
Bekir (24), “Andok” kod adlõ Savaş
Örtas (22), “Neval” kod adlõ Jiyan
Mığcı’nõn (20) da aralarõnda bulundu-
ğu 19 teröristin öldürüldüğü belirtildi.
ŞIRNAK’IN ULUDERE İLÇESİNE BAĞLI ANDAÇ KÖYÜ KIRSALINDA ÇIKAN ÇATIŞMADA 1 ASKER ŞEHİT OLDU, 3 ASKER YARALANDI
Eski YARSAV
Başkanı
Eminağaoğlu’nun
beraatı
istendi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - “Yargı görevi ya-
panı etkileme” suçlamasõyla
yargõlanan Yargõtay Cumhu-
riyet Savcõsõ ve eski Yargõçlar
ve Savcõlar Birliği (YARSAV)
Başkanõ Ömer Faruk Emi-
nağaoğlu hakkõnda, “üzerine
atılı suçların yasal öğeleri
oluşmadığı” gerekçesiyle be-
raat kararõ verilmesi talep edil-
di. Eminağaoğlu savunmasõn-
da, tarafõna yöneltilen suçla-
malarõn “hukukun üstünlüğü
değil, aksine hukukun üs-
tünlüğünün arzulanmaması
gibi bir tablonun gerçek gi-
bi halka yansıtıldığını” be-
lirterek beraatine karar veril-
mesini talep etti. Yargõtay 4.
Ceza Dairesi Başkanõ Osman
Yaşar, dava dosyasõnõn karar
için inceleneceğini belirterek
duruşmayõ erteledi.
Şehit Erboyacı’nın cenazesi, uçakla Merzifon’a
oradan da askeri helikopterle Çorum’un Or-
taköy ilçesine getirildi. Şehit için Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Tören alanına
getirilen şehit Erboyacı’nın naaşına babası Mehmet Ali, annesi Kudret ve kardeşlerinin di-
ğer yakınlarına sarılarak ağladı. Şehidin naaşı ilçe mezarlığında toprağa verildi. (AA)
Çorum’da uğurlandõ