Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Demokrasi = Nedir?
AKP ile demokrasiyi bir tutan, mürekkep
yalamış ve kitaplar devirmiş zevat, belki de
iktidarbaşının eteklerinde yangın çıkaracak şu
Deniz Feneri yolsuzluğu konusunda neden
susuyor?
Ortada büyük yolsuzluk var; camileri,
minareleri, kubbeleri, dini-imanı kullanarak
Almanya’daki işçilerimizin alın terlerini lüpleten
hırsız takımı ve çetesi Almanya’da tescil
edilmiş durumda. Alman savcı ve yargıçları
saptıyor ki bütün bu hırsızlıkların izleri
Türkiye’ye varıyor! İktidarbaşının yakın
arkadaşları üzerindeki koruma perdesini
biliyoruz..
Adana Belediye Başkanı’nı bir çırpıda
görevden alan iktidar, Almanya’da zanlı olan
RTÜK Başkanlığı’ndaki adamına dokun(a)madı
bile! Daha bir sürüsu ortalıkta... Almanların ve
Türkiye’de kamuoyunun baskısı ile bu büyük
yolsuzluğun Türkiye ayağı üzerinde dava açıldı.
Ama açılır açılmaz da dava konusunda yayına
mahkeme yasağı kondu!
Bizim Aykut Küçükkaya, atmaca gibi Deniz
Feneri’nin tepesinde!
Dün de Kemal Kılıçdaroğlu, emekçilerimizin
milyonlarca Avrosu’nu Türkiye’ye kuryelerle
getirildiğine ve teslim edildiğine ilişkin belgeler
açıkladı ve esas patronların kim olduğunu
sordu!
Peki, demokrat zevat, neden susuyor?
Yoksa, en azından, iktidar televizyonları ve
gazeteleri ile diğer medyada iktidara sunulan
programlarda “görev” alarak, bu vurgundan
kendilerine sunulan pay aşkına mı susuyorlar?
Belki de iktidar hırsızlıklarıyla demokrasi
arasındaki ilişkiyi normal görüyorlar:
Demokrasi bir hırsızlık rejiminin adıdır!
Burada önemli olan bize de pay düşmesidir!
Demokrasiye, iktidarın anayasa değişikliği
paketi ile yeni bir tanım daha gelmiş oldu:
Demokrasi, bütün yargının, bütün
mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Danıştay ve Sayıştay gibi ülkenin her bakımdan
ayakta kalmasını sağlayan temel kurumların,
iktidarın emir ve komutası altına alınmasıdır!
Bu amaçla yapılan her değişiklik, her atama
normal ve doğaldır!
Gül’ün, AKP’nin en gözde adamlarından biri
olduğu anlaşılan Alpaslan Altan adlı kişiyi,
Anayasa Mahkemesi’ne atamak için hülle
yapması da demokrasinin güzide tanımları
arasındadır!
Demokrasi, etik ve vicdani değerlerin
çiğnenmesinin adıdır!
Demokrasilerde ahlaksızlıklar yapabilirsiniz
ama önemli olan bütün bunları yaparken yasal
davranıp davranmadığınızdır!
Milleti ekonomik olarak yerlerde
süründürebilirsiniz, ülke insanlarını kamplara
bölebilirsiniz. Ama önemli olan, bütün bunları
yasal olarak yapıp yapmadığınızdır!
Ayrıca bu türden bir demokrasiyi ülkeye
yerleştirmek ve herkese kabul ettirebilmek için,
gerektiğinde yasaları da çiğnemek hakkınız
vardır!
Herkesi dinleyebilir, uyduruk belgeler
hazırlayabilir, bütün basını susturabilir, bütün
yandaşlarınızı koruyabilir ve yedikleri her haltı
savunabilir veya örtbas edebilirsiniz.
Çünkü, bütün bunları yaparken,
demokrasiyi yerleştiriyorsunuz!
İktidarbaşı ile Çankayabaşı, büyük bir uyum
içinde, ülkemizi demokrasiye götürüyor!
Biri bazen öfkeden kıpkırmızı bir yüzle,
eserek gürleyerek..
Diğeri ise badem bıyıklarının altında
durmadan inci gibi dişlerini göstererek!
Demokrasinin yeni bir kitabı yazılıyor, yeni
tanımları yapılıyor ülkemizde!
Buna hazır olalım!
Eğer bir dönem daha iktidarda kalırlar ve bu
anayasa hapını da ülkeye yutturabilirlerse,
demokrasinin ne demek olduğunu daha iyi
anlayacağız!
CHP’li Kõlõçdaroğlu, 2’si ‘õslak imzalõ’ 18 parça teslim tutanağõnõ savcõlõğa teslim edecek
‘Fener’de õslak imzalõ belge
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP Grup Başkanvekili Ke-
mal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri
e.V. davasõnda “kurye” olarak adõ
geçen kişilerin imzasõ bulunan
toplam 4 milyon 580 bin Avro’luk
para teslimatõnõ belgeleyen 2’si “ıs-
lak imza”lõ 18 adet teslim tutana-
ğõnõ açõkladõ. Belgeleri savcõlõğa
teslim edeceğini bildiren Kõlõçda-
roğlu, “Bu belgelerle Türkiye’deki
Deniz Feneri davasına katkıda
bulunacağımızı sanıyoruz. Para-
ları teslim alan, yolsuzluğu orga-
nize eden asıl faillerin bulunma-
sı gerekiyor” dedi.
Kõlõçdaroğlu, dün parlamentoda
düzenlediği basõn toplantõsõnda De-
niz Feneri e.V. davasõnõn Alman-
ya’daki seyrini özetledi. Kõlõçda-
roğlu, “Türkiye’deki soruştur-
mada hangi delillere ulaşıldı bil-
miyoruz. Ancak soruşturma sü-
recine ilişkin olarak ciddi kaygı-
lar taşıyoruz. Yapılan aramalar-
da izlenen yöntem bu kuşkuları-
mızı beslemiştir. Kaldı ki, Al-
manya tarihinin en büyük soy-
gunu olarak adlandırılan davanın
aslı da, asıl failleri de Türkiye’de
olduğuna göre, soygunun Türki-
ye boyutunun Almanya’dan bü-
yük olduğu kuşkusunu haklı ola-
rak aklımıza getirmektedir. Bazı
asli faillerin soruşturma aşama-
sında konuşmama haklarını kul-
lanmaları da bu görüşümüzü per-
çinlemektedir. Ayrıca bazı AKP
yetkililerinin Türkiye’deki asli
faillerle olan ilişkileri de soruş-
turmanın önündeki en ciddi en-
gellerden biri olarak görülmek-
tedir” dedi.
‘Davada adları geçiyor’
18 adet para teslim tutanağõ ile
toplam 4 milyon 580 bin Avro’luk
bir para teslimatõnõn söz konusu ol-
duğunu anlatan Kõlõçdaroğlu, şu
bilgileri verdi:
“Eminim bu belgeler, Alman-
ya’da açılan 2. Deniz Feneri da-
vasının da önemli delilleri ara-
sında yer alacaktır. Bu belgelerin
altında imzası olan Hakkõ Sadal ile
İzzet Kurum, Deniz Feneri e.V. da-
vasında adları geçen kişiler. Hak-
kı Sadal kurye görevini üstlenen
kişi. Deniz Feneri çevresinde ‘am-
ca’ adıyla geçiyor... İzzet Kurum
ise Almanya’da görülen davada
mahkûm olan Mehmet Gürhan’ın
kayınbiraderi. Yine Türkiye’ye
para akışında önemli kuryelerden
biri olarak soruşturuluyor. Al-
manya’da açılan davanın savcılık
iddianamesinde, İzzet Kurum ve
Hakkı Sadal’ın Almanya’dan
Türkiye’ye getirilerek Zekeriya
Karaman’a elden teslim edilen
paraların kuryeliğini yaptığı be-
lirtiliyor. Bu tutanaklardan ikisi
orijinaldir. Yani güncel anlatım-
la ‘õslak imzalõ’... Belgelerin asıl-
ları ve fotokopiler soruşturmayı
yapan savcılığa teslim edilecektir.
Bu belgeler, yurtdışında toplanan
paraların bir bölümünün kimler
tarafından Türkiye’ye getirildi-
ğini ve kime teslim edildiğini gös-
termektedir. Tutanaklarda imzası
olan Hakkı Sadal ile İzzet Ku-
rum’un gerek Türkiye’de gerek
Almanya’da Kanal 7 çalışanı olup
olmadıklarının da savcılıkça sor-
gulanması gerekmektedir. Çünkü
soygunun asıl patronları bunlar
değildir.”
Kõlõçdaroğlu, ayrõca “4 milyon
580 bin Avro Türkiye’de niçin ve
kimler için harcanmıştır? 4208
Sayılı Karaparanın Aklanmasının
Önlenmesine İlişkin Yasa çerçe-
vesinde de olayın soruşturulma-
sı gerekmektedir” dedi. Kõlõçda-
roğlu, Ankara Belediye Başkanõ
Melih Gökçek’in açõklamalarõyla il-
gili bir soru üzerine de şunlarõ söy-
ledi:
“İstanbul il başkanımız gereken
açıklamayı yaptı. Kendisine iki so-
rum var. 1. Aslfalt uzmanından
katkı aldı, ERG diye bir firma
var. Bir Alman firması olduğu
söyleniyor. Gökçek hâlâ bunun
Alman firması olduğunu iddia
ediyor mu? Bu firmaya ne kadar
para ödendi? 2. Ankara Spor AŞ
vergi kaçakçılığı yaptı mı?”
Adalet Bakanlığı,
Frankfurt Bölge Mah-
kemesi Savcılığı’nın
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı’ndan iste-
diği belgeleri, 29 Mart
Pazartesi günü Alman-
ya’nın Ankara Büyük-
elçiliği’ne teslim etti.
Almanya’daki Deniz
Feneri e.V soruştur-
masını yürüten Frank-
furt Bölge Mahkemesi
Savcılığı, Ankara
Cumhuriyet Başsavcı-
lığı’ndan bazı belge ve
bilgiler istemiş, Baş-
savcılık da istenen bel-
ge ve bilgileri 29 Mart
Pazartesi günü Adalet
Bakanlığı’na ulaştır-
mıştı. Bakanlık aynı
gün 6 klasör ve 1 koli-
den oluşan evrakı, Al-
manya ve Türkiye ara-
sındaki sözleşmeler
uyarınca özel bir kur-
ye ile Almanya’nın An-
kara Büyükelçiliği’ne
elden teslim etti.
BELGENİN ANALİZİ
İfade tutanağõnda
para akõşõ
AYKUT KÜÇÜKKAYA
CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun açõkladõ-
ğõ belgelerin ardõndan yönelttiği, “Paraları tes-
lim alan, yolsuzluğu organize eden asıl fa-
illerin bulunması gerekiyor. 4 milyon 580 bin
Avro Türkiye’de niçin ve kimler için har-
canmıştır?” sorusu 3 yõl önce alõnan ifade tu-
tanağõnda yanõt buluyor. İtiraflarõyla vurgunu
ortaya çõkaran Euro 7 ile Deniz Feneri e.V’nin
muhasebecisi Firdevsi Ermiş’in Temmuz
2007’de Alman polisine verdiği ifadenin tu-
tanaklarõ Türkiye’ye para akõşõnõ gösteriyor.
İşte o ifade tutanaklarõ ve Ermiş’in Alman
makamlarõna anlattõklarõ:
“... Paralar, Türkiye’ye götürülüp orada
Zekeriya Karaman’a veriliyordu.” Bizzat
kendisi de takriben on kez Zekeriya Karaman’a
para götürmüş... (4 Temmuz 2007 tarihli ifa-
de tutanağı, sayfa 12.)
“... Paranın Zekeriya Karaman’a teslim
edildiğine dair imza isteniyordu, ancak
kendisi o kadar imza atmak istemediğinden,
bazen sanık Mehmet Gürhan’ın amcası/ da-
yısı olan Hakkõ Sadal’ın imza atması rica edi-
liyordu. Ve sanki parayı kendisi, yani Ze-
keriya Karaman değil de, Hakkı Sadal tes-
lim almış gibi görünüyordu.” (4 Temmuz
2007 tarihli ifade tutanağı, sayfa 47...)
Kürtçe Kuran’a vize yok
Daha önce dil ve lehçeler için çalõşma başlatõldõğõnõ açõklayan Diyanet’ten açõlõm
konusunda çarpõcõ bir saptama: Farklõlõklarõ gözetiyoruz ancak öne çõkarmõyoruz
FIRAT KOZOK
ANKARA - Hükümetin “de-
mokratik açılım” projesi kapsa-
mõnda gündeme gelen Diyanet İş-
leri Başkanlõğõ’nõn “Kürtçe Ku-
ran meali” çalõşmasõ rafa kaldõ-
rõldõ. Daha önce tüm dil ve leh-
çeler için bir çalõşma başlatõldõğõnõ
açõklayan Diyanet, projeyi iptal et-
ti. Bunu çarpõcõ bir gerekçeye
dayandõran kurum, din hizmetini
sunarken “toplumsal farklılıkları
gözeten, ancak bu farklılıkları
öne çıkaran değil, birlik ve be-
raberliğin harcı yapan bir an-
layışla hareket ettiğini” bildirdi.
Diyanet İşleri Başkan Yardõm-
cõsõ Mehmet Görmez, geçen yõl
mart ayõnda uzmanlardan oluşan
bir kurulun, Kürtçe basõlmõş 3-4
meali karşõlaştõrdõğõnõ açõklamõş-
tõ. Başkanlõk olarak “uzun va-
dede” tüm dil ve lehçelerde Ku-
ranõkerim meali hazõrlamayõ he-
deflediklerini söylemişti. Diyanet
daha sonra Abdullah Varlı’nõn
“Qur’ana Pîroz u Arşa Weya
Bilind”, Mele Muhammed Gar-
sî Farqîni’nin “Meala Fîrûz
Şerha Qur’ana Pîroz” ve Mele
Muhammed’in “Ronahiya
Qur’ana Pîroz” isimli Kürtçe
Kuran meallerini incelemişti.
Ancak bu metinlerde dil yö-
nünden bazõ sorunlar tespit edil-
mişti. Konunun Cumhuriyet’te
haber olarak yer almasõnõn ar-
dõndan DTP Şõrnak Milletvekili
Hasip Kaplan, Diyanet’ten So-
rumlu Devlet Bakanõ Faruk Çe-
lik’in yanõtlamasõ istemiyle ha-
zõrladõğõ soru önergesinde ko-
nuyla ilgili ayrõntõlar hakkõnda bil-
gi istemişti. Diyanet’in verdiği ya-
nõtta şöyle denildi: “Toplumda
var olan sosyo-kültürel farklı-
lıkların, ötekileştirmeyi ve ay-
rıştırmayı besleyen unsurlar
olarak algılanması değil, bun-
ları kaynaştırmayı ve paylaş-
mayı sağlayan bir çeşitlilik ve
zenginlik olarak değerlendiril-
mesi gerektiğini daima vurgu-
layan başkanlığımız, vatandaş-
larımız arasında toplumsal bir-
liği sağlayan en güçlü bağlardan
biri olan dinin ve din hizmeti-
nin, söz konusu farklılıkları
gözeten, ancak bu farklılıkları
öne çıkaran değil, milletçe bir-
lik ve beraberliğin temel harcı
yapan bir anlayış içinde sunul-
ması gerektiğini her vesileyle
ifade etmektedir.”
Başkanlõğõn Türkiye’nin kültür
mirasõna ait eserlerin tanõnmasõ ve
korunmasõnõ önemsemekle bir-
likte bunlarõn gerçek dini bilgi çer-
çevesinde değerlendirilmesine
yönelik bazõ bilimsel çalõşmalarõn
içerisinde olunmasõna da önem
verdiği belirtilen yanõtta şunlar
kaydedildi: “Halen Diyanet İşleri
Başkanlığı bünyesinde soru
önergesinde tanımlandığı şek-
liyle yürütülen ‘yeni bir Kürtçe
meal hazõrlama çalõşmasõ’ bu-
lunmamaktadır.”
Kemal Kõlõçdaroğlu,
toplam 4 milyon 580 bin
Avro’luk para teslimatõnõ
belgeleyen 18 adet teslim
tutanağõnõ açõkladõ.
6 klasör dosya
obursali@cumhuriyet.com.tr
MEB’DEN
‘ERMENİCE
KİTAP’
AÇILIMI
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), Tür-
kiye’deki özel okul statüsünde bulunan Ermeni okullarõnda okuyan öğrenci-
lere ücretsiz kitap verilmesine ilişkin uygulamanõn ardõndan, Ermeni okulla-
rõndaki bazõ derslere ilişkin kitaplarõn Ermenice olarak hazõrlanmasõ yönün-
de çalõşma başlattõ. Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu’nun talimatõyla
TTK Başkanlõğõ tarafõndan yürütülen çalõşmalar kapsamõnda Ermeni okulla-
rõnda okutulan bazõ derslere ilişkin ders kitaplarõ özel bir ekip tarafõndan ye-
niden hazõrlandõ. TTK Başkanlõğõ tarafõndan hazõrlanan kitaplar ilgili olduk-
larõ dersin müfredatõna uygun bir şekilde ve Ermenice olarak kaleme alõndõ.
ÇELEBİ’YE SALDIRI DAVASI
‘DİSK’e
yönelik
planlõ saldõrõ’
İstanbul Haber Servisi - DİSK Başkanõ
Süleyman Çelebi’ye 5 Ekim 2009’da sendi-
kadaki makam odasõnda silahlõ saldõrõ dü-
zenleyen Rıza Tunçbilek’in yargõlanmasõna
başlandõ. Mahkeme DİSK’in davaya katõlma
istemini reddetti. Çelebi, “Saldırı DİSK’e
yöneliktir. Sanığın arkasındaki o gücün
ortaya çıkartılmasını istiyorum” dedi.
İstanbul 3. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki
oturuma tutuklu Tunçbilek ile müştekiler
Süleyman Çelebi ile Cumi Yılmaz katõldõ.
Savunmasõnõ yapan Tunçbilek, Çelebi’yi
1980’den beri tanõdõğõnõ, birlikte ticaret yap-
tõklarõnõ, bu sõrada aralarõnda güven ilişkisi
oluştuğunu, bu nedenle hiçbir belge almadan
Çelebi’ye 1994’te 250 bin mark borç verdi-
ğini, borcun bir kõsmõnõ ödemeyen Çele-
bi’nin 15 yõldõr kendisini oyaladõğõnõ iddia
etti. Tunçbilek, “İki ay kendisiyle görüş-
meye çalıştım. Olay günü beni hasta ol-
makla, delilikle itham etti. Silahı belim-
den çektim rasgele ateş ettim. Ayaklarına
attım. Mermiyi boşalttım” diye konuştu.
Çelebi’nin avukatõ Bahri Belen’in, “İkin-
ci şarjörü niye yanınızda getirdiniz” soru-
suna ise “tesadüf” yanõtõnõ verdi. Çele-
bi’den ne kadar para istediği sorulunca da
“25 milyon TL istedim. Zamanaşımını
koydum üstüne” diye konuştu. Sanõğõn
“Seni öldüreceğim” dediğine dikkat çeken
Çelebi, “Beni asıl yaralayan saldırının
borç alacak meselesinden meydana geldi-
ği iddiası. Bu iftira örgütümüze yönelik
saldırının aracı olarak kullanılıyor” dedi.
Basõnda ‘gizli
el’ tartõşmasõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Taraf
Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Ahmet Al-
tan’õn gazetenin pazar günü büyük bölümü-
nün basõlamadõğõnõ belirterek “Bir ‘gizli el’
gazetenin matbaasına uzandı ve bizim ga-
zetenin basılmasını engelledi” iddiasõyla
eleştirdiği Star gazetesi, dün deyim yerindey-
se Taraf’a “kapıyı gösterdi.” Gazete, “Sayın
Altan’ın aramızdaki ticari ilişki bir yana
güven ilişkisini de zedeleyen yazısından
sonra, Taraf’ın içinde ‘gizli el’ler olmayan
matbaalar bulacağını düşünmekteyiz” de-
di. Star’õn dünkü sayõsõnda Star Matbaacı-
lık’tan Taraf’a cevap yazõsõnda, sorunun ta-
mamen ticari ve operasyonel olduğu, Taraf’õn
uzun süredir taahhüt ettiği kâğõdõn karşõlan-
masõ konusunda sorunlar yaşadõğõ belirtildi.
Samanyoluhaber adlõ internet sitesinde habe-
re ilişkin yorumlarda Star gazetesi eleştirildi.
CHP Grup
Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu,
parlamentoda
düzenlediği basın
toplantısında Deniz
Feneri e.V. davasının
Almanya’daki
seyrini özetledi.
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ
İlhan Cihaner’in evinin aranmasõ sõrasõnda, Ci-
haner’in eşinin arama yapanlara yönelik sözleri
nedeniyle, yetkileri kaldõrõlan savcõ Rasim Kara-
kullukçu suç duyurusunda bulundu. Karakulluk-
çu özel yetkili savcõlõk yaparken günlüğü 20 TL
olan Palandöken’e “bedava” alõnmamalarõ nede-
niyle “özel yetkisini” kullanarak bunu resmi ya-
zõya döküp Kayak Federasyonun’ndan “yanıt”
istemişti. 16 Şubat’ta Cihaner’in evinde arama
yapõlmõştõ. Bu arama dönemin Erzurum Özel
Yetkili Savcõsõ Karakullukçu koordinasyonunda
gerçekleştirildi. Bu sõrada, Cihaner’in eşi Muh-
teber Cihaner, “Siz kimin avukatlığını yapı-
yorsunuz, nasıl bu kadar çirkin olabiliyorsu-
nuz, siz bu vatanın evladı değil misiniz? Bun-
lar kimin başının altından çıkıyorsa onlar al-
çak olacak, benim kocam kahraman olacak”
dediği tutanağa bağlandõ. Tutanağõ Cihaner ailesi
ile avukatõ imzalamadõ. Karakullukçu, yaklaşõk
1.5 ay sonra Cihaner’in eşi hakkõnda “hakaret”
suçlamasõyla suç duyurusunda bulundu.
Cihaner’in eşine
hakaret suçlamasõ
SAVCIDAN SUÇ DUYURUSU