25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Chopin 200 yaşında Notalaria kurulu bir dünya Choplnln doğumunun üzerinden 200 yıl geçti. Can Yayınları bu bü- yük müzlk adamını Chopin: Tuşlara Adanmış Bir Yaşam isimli kitap- la tekrar gündeme taşıyor. BU kltabın amacı, Chopinin yaşamöy- küsüne yerleşmlş kalıpların dışında bir yaklaşım getirebilmek. Ba- basının Fransa'da başlayan yaşamıyla, onun aynı ülkede noktala- nan yaşamöyküsünün tüm detaylarını gözler önüne serebllmek. Kitap sadece klasik müzik sevenlere değil, sanat tarihi, edebiyat ve Avrupa tarihine ilgi duyanlara da sesleniyor. Aydın BÜKE *"'•" < B estecilerin doğum ve ölüm yıldönümleri tüm dünyada onların yaşamlarına ve yapıt- larına olan ilginin artmasında önemli etken oluyor. Kuşkusuz .. y Fryderyk Chopin (1) yalnızca böylesf' yıldönümleriyJe gündeme gelip son- rasında unutulacak isimlerden değil. Müzik tarihinin en tanınan, yapıtlan in çok dinlenen bestecilerinin başında geli- yor. Ancak yaşamı hakkında bildiklerimiz, çoğunlukla 19. yüzyılın romantik eğilimle- rinin süzgecinden geçerek bize ulaşan ve gerçeklerle pek de örtüşmeyen bilgilerden aluşuyor. Bu nedenle bestecinin 200. do- ğum yıldönümünde, olabildiğince kapsam- h bir yaşamöyküsünün ülkemiz okurlan için faydalı olacağına inanıyorum. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında en bü- yük yardımı Varşova'daki "Narodowy Instytut Fryderyka Chopina"dan (Ulusal Fryderyk Chopin Enstitüsü) gördüm. Araştırmalarım sırasında destek verdikleri gibi, kkabın görsel yönden daha mükem- mel olması için arşivlerini de hiçbir karşılık beklemeden bana açtılar. Yaptıİdan yar- dımlar için tüm enstitüye ama özellikle Dr. Artur Szklener'e ve "imkânsız" sözcüğü- nün anlamını bilmeyen Monika Strugala'ya teşekkür etmek istiyorum. Yine Monika Strugala vasıtasıyla tanıdı- ğım "Valldemossa Chopin Derneği" Baş- kanı Rosa Capplonch Ferra, bestecinin ya- şamında çok önemli bir yer tutan bu ma- nastırı her yönüyle bana tanıttı. Yaşamını tümüyle tuşlara adayan, yalnız- ca piyano için yapıtlar üreten bir besteci- nin dünyasına girebilmek, uzun yıllardır müzikle uğraşan biri için bile o denli kolay değildi. Bu konuda Idil Biret'le yaptığımız konuşmaların çok büyük katkısı oldu. Chopin'in tüm yapıtlannın kaydını gerçek- leştiren bir isim olarak bestecinin piyanoya yaldaşımını daha iyi anlamamı sağladı. Önceki çalışmalanmda olduğu gibi, bu kez de yardımlarını benden esirgemeyen Alp Altıner'e teşekkür ederim. Ama her zaman olduğu gibi en büyük te- şekkürü eşim Asu'ya borçluyum. Ki- tabın yazılması fıkrinden başlayarak, her konuda bana büyük destek verdi. O olmasa, bu kitap olamazdı. YASAMÖYKÜSÜNE PRELÜD "Yolculuğuma ne zaman başla- marn gerektiğine bir türlü karar ve- remiyonım. Sanki bu kez evden tümuyle aynlacakmışım gibi bir duyguya kapılıyorum. Sanki bu yolculuk beni ölüme götürecek. Insanın hep yaşadığı yerlerden uzakta olmesi ne acı olmalı. Son ne- fesimde en sevdiklerimin yüzü yeri- ne, bir doktorun buz gibi yüzünü ya da yabancı bir hizmetçiyi görmek ne korkunçolurdu..." (2). 4 Eylül 1830 günü Fryderyk Chopin'in kaleminden bu satırlar dökülüyordu. He- nüz yırmi yaşındaki delikanlı, arkadaşı Tytus Woyciechowski'ye yazdığı mek- tupta uzun süredir çıkmayı planladığı gezinin tarihini bir türlü belirleye- memekten yakınıyordu. Ailesinden ayrılmak ona her zaman zor gel- miştı. Henüz on beş yaşınday- ken, yaz tatili için bir ay ayrı kaldığında bile onları özle- miş, o zaman yaşadıklan- nı sonraki aynlığa bir ha- zırlık olarak görmüş ve "Sık sık, ileride evden bir aydan daha uzun bir süre ayn kalmam gereke- ceğini düşünüyor, şimdi- ki ayrılığı onun bir prelü- dü olarak görüyorum,"Frydaryk Chopin (3) diye yazmıştı. Ne yazık ki ongörüsü doğru çıkacak, gelişen olaylar onun yaşa- mının büyük bölümünü yalnızca ailesinden değil, doğduğu topraklardan da uzak ge- çirmesine neden olacaktı. Vatan hasretı, bir türlü iyileşemeyen bir hastalık ve kusursuz piyano çalış: Chopin adının günümüzde çağrıştırdıldarını bu sözcüklerle özetleyebiîiriz. Piyano çalışıyla kendine hayran bıraktığı Parisli hanımlar- dan biri onun için "Chopin tüm yaşamı boyunca ölüyordu," ifadesini kullanmış, bir diğeri ise bestecinin son ydlarının ayrıl- maz parçası haline gelen hastalığını "Çok zarif öksürürdü," diye tanımlamıştı (4). 19. yüzyıl Romantizm'inin 20. yüzyıla aktardığı bu bakış açısı geniş kitleler için hâlâ geçcr- liliğini korumakta. VATAN HASRETI... Viyana Kongresi sonrasında Avrupa'ya zorla kabul ettirümek istenen siyasi yaşa- mın neden olduğu çalkantılar, kıtanın dört bir yanında olduğu gibi Polonya'da da uzun süreli kanşıklıklara neden ol- muş, bu süre boyunca doğduğu toprak- lardan uzak kalan besteci için ülkesine duyduğu özlem yaşamını etkileyen olay- lann başında yer almıştı. 19. yüzyılın tÖc elü yılında Avrupa haritasının geçirdiği değişimlerin Polonya için taşıdığı önemi tam olarak anlamadan, Chopin'in vatan hasretinden söz etmek doğru olmaz. Bes- tecinin çektiği onca sıkıntınm temelinde, Çarhk Rusyası'nın bir toplumu yok say- ma girişimlerine karşı çıkması ve bu uğurda ülkesini işgal eden güçlerin istek- lerine boyun eğmeme direnci yatmakta- dır. 19. yüzyılın en gözde çalgısı piyano, 1800'lü yılların ortalarına doğru sayılan hızla artan solistlerin Avrupa'nın dtirt bir yanında verdiği konserler yardımıyla büyük bir popülerlik kazanmıştı. Aslında bu gelışnıede, şekillenmekte olan yeni toplum düzeninin ya da bir ba^ka ifadey- le burjuva ahşkanlıklarının önemli payı vardı. Evlerin vazgeçilmez mobilyalan arasına giren piyanolar, kısa zamanda konser organizatörlerinin de baş tacı ol- du. Konser organizasyonları, konser din- leme alışkanlıkları ve programlann içeri- ği büyük bir değişim içine girmışti. So- listlerin kitleleri etkilemesi, becerilerinin sınır tanımaması, piyanonun olanakları- nın sonuna dek zorlanması, dinleyenleri olduğu kadar çalanları da etkisi altına alıyordu. Böylesi bir ortamda, tüm yaşa- mı boyunca yakJaşık otuz kez halk önü- ne çıkan Chopin'in piyano çalışıyla adın- dan söz ettirebilmesi üzerinde durulması gereken bir konudur. Sanatçının tüm ya- şamı boyunca verdiği konser sayısı, yakın arkadaşı Franz Liszt'in aynı tarihlerde neredeyse bir ayda gerçeldeştirdiği dinJe- ti kadardır. Chopin piyano çalmayı sevi- yor ama bunu başkalarının önünde, on- ların meraklı baluşları altında bir çeşit gösteriye dönüştürmekten hoşlanmıyor- du. Ancak yaşamının sonlanna doğru, seyirci önünde çalmak istememesi mü- zikseverlerin daha çok ilgisini çekmeye başlamış, ender olarak verdiği konserler- de salonda yer bulabilmek başh başına bir sorun olmuştu. Geniş kitleleri asıl il- gilendiren, her zaman olduğu gibi, sah- nede duydukları değil o kimsenin adı et- rafında oluşturulan söylentilerdi. Chopin' piyano için bestelediği yapıtla- rıyla çalgınm gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Bunu yaparken tuşlardan el- de edeceği tınının her zaman "piyano gi- bi" olmasına özen gösteriyordu. Çalgısı- nı bir orkestraya dönüştürmek ona göre değiJdi. Piyano tekniğinin gelişmesi için son derece bilinçli bir şekilde bestelediği etütler, çalgının ifade gücünü doruğa çı- kaımak amacıyla kaleme aldığı mazurka- lar, noktürnler ve diğer parçalar hep aynı amaca, piyanodan, piyanoya yakışır bir tını elde etmeye yönelikti. Ilk konserin- den başlayarak yaşamlnın sonuna dek karşılaştığı "piyanodan yeterince güçlü ses çıkaramıyor" eleştirisi, aslında onun çalgısına bakış açısının sonucuydu. O dönem piyanoları henüz günümüzdeki çalgılarm yapısal özelliklerine sahip ol- madığı için güçlü ses çıkarmaya çalış- mak, çıkan sesin tınısını değiştiriyor ve Chopin'in arzuladığı tını aniden kaybo- luyordu. "Çok zarif öksüren" birinin parmaklanndan vahşi sesler çıkmasını bekJemek olanaksızdı. • (1) Bestecintn ön adının nasıl yaztlaca- ğı yıllardır tartışma konusu olmuştur. Yakın zamana dek pek çok kaynak "Fre- dtnc" fekltnde yazarken, son ytllarda Lehçe orıpnal feklını kullantp "Fryderyk" yazma yönünde yaygın bir eğılım vardtr Müzık çevrelertnde en önemli başvuru kayna&t olarak kabul edilen The Netv (îrove Dictıonary of Musıc & Musıcıans, "Fryderyk Chopin" şeklınde yazdığı tçın bu kttapta da aynı yol ızlenmiftır îlerleyen sayfalarda bes- tectntn yaşamöykusünün ayrıntılartnda onun vatanına olan bağlılığı ortaya çtk- tıkça, bu uygulamanın doğruluğunun da- ha tyı anlaftlacağtnı umuyorum (2) Wüst, Hans Werner, Frede'nc Cho- pin, Brıe/e und Zettzeugnısse, Etn Port- rait, s. 46, Bouvter Verlag, 2007 (3) a g.y., s. 26 (4) Htldebrandt, Dieter, Pianoforte, Der Roman des Klavıer ım 19. Jahrhun- dert, s 129, Dtv, Barenreıter, 1988. __ x Tuglara Adanmış Bir Yaşam/ AyJm Büke/Can Yayınları/272 s. SAYFA B C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear