25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cufnhuriyet.com.tr İ B ı debiyat yapıtları, özellik- L_J le de klasik başyapıtlar, I sinema sanatı için bit- • • mez tükenmez bir kay- nak oluşturmuştur. Kimi klasik- lcr, sinema tarihinin değişik dö- nemlerinde farklı yönetmenlerin yorumlarıyla, birkaç kez beyaz- perdeye aktarılmıştır. Örneğin, ' Gustave Flaubert'in Madame Bo- vary'si. Madame Bovary'nin üç önemli beyazperde uyarlamasını da izleme ola- nağı bırlduğum için kendimi talihli say- mahyım. Izlenimcilığin babası Pierre-Auguste Renoir'ın oğlu Jean Renoir'ın 1934'tc çektiği "Madame Bovary"yi, 1960'ların ikinci yarısında Türk Sinemateki'nin Bomonti'de Kervan Sineması'ndaki ilk döneminde seyretmiştim. Emma Bo- vary'yi Valentine Tessier, Charles Bo- vary'yi de Renoir'ın erkek kardeşi, ünlü oyuncu Pierre Renoir oynuyordu. Renoir'ın "Madame Bovary"si, hiçbir 1 zaman, îzlenimci sinemanın başyapıtla- nndan sayılan "Bir Kır Eğlencesi", I. ı Dünya Savaşı'ndaki tutsakların etkileyi- ci öyküsünü anlatan "Büyiik Aldanış", serbest bir Zola uyarlaması olan "Hay- vanlaşan însan" ya da yönetmenin ger- çek başyapıtı olarak kabul edilen "Oyu- nun Kuralı" kadar önemsenmedi. Ama yine de, Renoir'ın, yönetmenliğinin ilk evrelerinde böylesi bir romana el atarak gösterdiği yüreklilik açısından meslek yaşamında azımsanmayacak bir yer tut- tu her zaman. Seyrettiğim ikinci "Madame Bovary", Amerikan müzikallerinin babalarından Vincente Minnelli'nin 1949'da Jennifer Jones, James Mason, Van Heflin, Louis Jourdan gibi oyuncularla gerçeldeştirdi- ği filmdi. Avrupa edebiyatı, pek çok ABD'li yönetmenin elinde harcanmıştır. Kaldı ki, "Madame Bovary" de, "Pa- ris'te Bir Amerikalı" ve "Gigi" gibi mü- zikallerin Minnelli'sinin yapıtları arasın- da kaybolup gitmiştir. Yine de, Miklos Rozsa'nın müziği eşlindeki benzersiz koreografisiyle o ünlü balo sahnesi de unutulur gibi değildir. Izlediğim son "Madame Bovary" uyarlaması ise, 196O'lı yıllarda Yeni Dalga akımının öncüleri arasında yer alan, giderek Hitchcock etkileri taşıyan gerilim filmlerine yönelen Fransız yö- netmen Claude Chabrol'ün 1991'de gerçekleştirdiği Isabelle Huppert'li ya- pımdı. Chabrol uyarlamasını, öncelikle Huppert'in incelikli oyunu ve filmi sa- rıp sarmalayan ustalıklı dönem atmosfe- riyle anımsıyorum. Flaubert'in unutulmaz karakteri Ma- dame Bovary, birkaç yıl önce "150 yaşı- na basmış", hem yayımlandığı dönemde romanın gordüğü tepkiler, hem de ro- man ve baş karakterinin roman sanatın- daki yeri yeniden gündeme gelmişti. Edebiyatta kalıcı bir yer edinen pek çok yapıt gibi Madame Bovary de, dönemin SAYFA 6 Madame Bovary hiç yaşlanmadı Yenl Dalga akımının öncüleri arasında yer alan Claude Chabrol'un 1991 de çektigl Ma- dam Bovary de İse Isabelle Huppert rol aldı. egemen koşullarına karşı çıkışıyla, ağır basan ahlak anlayışına başkaldırmasıyla, sözün kısası güçlü eleştirel yaklaşımıyla okuyucuyu derinden etkilemiş, bunun sonucunda devlet katından "gereken tepki"yi de almakta gecikmemişti. Madame Bovary 1 Ekim-15 Aralık 1856 arasında bir dergide, Revue de Pa- ra'de tefrika edilmeye başlamış ve kıya- met kopmuş. Kısa süre sonra ahlakdışı olduğu savıyla dava edilmiş. Flaubert, mahkûm olmaktan zor kurtulmuş. Flaubert kurtulmuş ama, aynı günler- de Charles Baudelaire benzeri bir suçla- madan kurtulamamış. 1857 Haziranın- da Kötülük Çıçekleri'nin ilk baskısı ya- yımlandığında, kitaptaki 100 şiirden 13'ü hakkında dini aşağılamak ve kamu ahlakını bozmak suçundan hemen dava açılmış. Hem de aynı mahkeme tarafın- dan. 20 Ağustos 1857'de bir gün süren davada şiirlerden altısının müstehcen oldukları gerekçesiyle kitaptan çıkarıl- masına, Baudelaire'in de 300 franklık bir para cezası ödemesine karar veril- miş. Bu resmî yasak 1949'a kadar, de- mek bir yüzyıla yakın bir süre sürmüş. Madame Bovary'yi 1970'li yıllarda Ingilizce çevirisinden okuduğumu anımsıyorum. 1980'lerde de Tahsin Yücel'in çeviri- sinden Türkçesini oku- muştum. Emma Bo- vary'nin 150 yaşına bastı- ğını öğrendiğimde de, bü- yüklerimin sözünü dinle- yeyim, Flaubert'in romanı- nı bir kez daha okuyayım demiştim. Amerikalı imge ustası Amy Lowell'ın öğü- düne uymamak olası mı: "Bilim alanında en yeni yapıtları okumayı yeğleyin. Edebiyatta ise her zaman en eskileri okuyun. Klasik- ler her zaman moderndir." Madame Bovary'yi değişik yaş dönem- lerimde üçüncü okuyuşumdan sonra, Italo Calvino'nun klasikler için söyle- dikleri bir kez daha doğrulanmıştı: "Klasik, ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden ve- ren kitaptır." Gerçekten de onca yıl önce yazılmış bu romanı yeniden okurken yepyeni ke- şifler yaşamıştım, ama Tahsin Yücel'in yazmış olduğu önsöz de benim için yeni bir keşif olmuştu. Yücel'in romanların- da tanık olduğum humour, önsözün sa- tırları arasında da geziniyordu: "Bu ünlü yapıtın daha yayımlanır ya- yımlanmaz genellikle büyük hayranlıkla karşılandığını biliyoruz. Ama kimi çev- relerde öfke ve horgörüyle karşılandığı- nı da biliyoruz. Bir kez, Madame Bovary'nin Revue de Paris'de yayımlan- masından hemen sonra, Flaubert o dö- nemlerde bile oldukça şaşırtıcı görünen bir gerekçeyle, ahlak ve dine aykmlık nedeniyle yargıç önüne çıkanlır, en sert biçimde cezalandırılması istenir. "Sönük adını dünyanın en büyük ya- zarlarından birine yönelttiği kaba ve gü- lünç suçlamalarla ölümsüzleştiren Savcı Pinard'a bakılırsa, Madame Bovary'nin temel yönelimi cş aldatmanın yüceltil- Jean Renolrıni9M'teçektlûl "Madame Bovary'de Emma Bovaryyl valentine Tessier. Charles Bovary'yi de Renoir'ın erkek kardesl, ünlü oyuncu Pierre Renoir oynuyordu Yanda, Custave Flaubert. mesi, cinsel duyuların abartüıp kışkırtıl- ması olduğuna, bunlar da, üstüne üst- lük, kuşkuculukla ele alındıklan gözden kaçmayan dinsel öğelerle karıştırıldığma göre, bu yapıtın yayımına izin vermek, 'zehri herkesin ulaşabileceği bir yere koymak' olacaktır. Öyle ya, seçkin kişi- ler değil, genç kızlar okuyacaktır bu ki- tabı, kimi zaman da evli kadınların eline düşecektir. Böylece, bu korkunç kitap bu zavallı yaratıkların imgelemlerini yoldan saptıracak; sapma, yüreğe dek inip duyulara seslenmeye başlayınca da iş işten geçmiş olacaktır. "Görüldüğü gibi, Savcı Pinard insanı horgören, onun yaratılıştan kötü, er- demsiz olduğu varsayımından yola çıka- rak her davranışını denetleyip yönlen- dirmek isteyenlerin soyundandır. Flau- bert'in vals betimlemesi karşısında bile küplere biner. 'Biliyorum, aşağı yukarı böyle yapılır vals, ama bu, ahlaka uygun olduğunu göstermez,' der. "Mahkemenin aklama kararı da ol- dukça gölgeli bir karardır: Savcının ço- ğu suçlamaları olduğu gibi benimsenir burada, yazarın aşılmaması gereken sı- nııların ötesine geçerek, 'bayağı ve çoğu kez sarsıcı bir gerçekçiliğe' kapıldığı söylenir, gösterilen başlıca hafifletici ne- den, Madame Bovary'nin özenle yazıl- mış bir yapıt olmasıdır. Belki bir başka neden de Flaubert'in avukatınca önem- le vurgulanan, ama kararda yer almayan bir olgudur: Gustave Flaubert'in baba- sının zenginliği ve saygınlığı..." Yücel, daha sonra, Madame Bovary'yi yerden yere vuran edebiyatçıların sözle- rinden de örnekler veriyor ve şöyle di- yordu: "Ama, Madame Bovary'nin özgünlü- ğünü ortaya koyma bakımından, yergi- lerin övgülerden daha anlamlı oldukları söylenebilir..." Yücel'in bu saptaması, önemli edebi- yat yapıtlarına yöneltilmiş suçlamaları bir araya getirecek bir kitabın ne kadar yararlı olabileceğini düşündürmüştü ba- na. D. H. Lawrence'tan Henry Miller'a pek çok yazarın yapıtlarına savcılann, yargıçların, bilirkişilerin, yine Yü- cel'in Flaubert'in bir başka yapıtına yakıştırdığı adla "Bi'; rbilmezler"in yö- nelttikleri suçlamalardan ne müthiş bir edebiyat tarihi çıkardı, diye dü- şünmeden edememiştim. Gel gör ki, edebiyata, sanata, tiyat- roya bu sansürcü yaklaşım, günümüz Türkiye'sindeki "bilirbilmezler"ce sürdürülüyor. Sanatın "aslında ne yaptığından" habersiz "ahlak muha- fızlan", kimi romanların, oyunların, dahası TV dizilerinin, okuyanları, izle- yenleri o saat "tahrik edeceğini", ah- laksızhğa yönelteceğini düşünüyorlar. Sanırım, bir edebiyat klasiği olarak Madame Bovary'yi tekrar tekrar oku- makla kalmamamız, her dönemin Ma- dame Bovary'lerine sahip çıkmamız gerekiyor. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear