24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İrtica ‘Tehdit’ten Çıktı Sıra Bölücülükte mi? 15 Şubat, yani dün, PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması veya Türkiye’ye teslim edilmesinin yıldönümüydü ve yurdun kimi yerlerinde, terör örgütü yandaşları ve sempatizanlarına karşı güvenlik güçleri teyakkuz halindeydiler. Dün, yani 15 Şubat’ta Cumhuriyet’in 2. sayfasında eski Anayasa Mahkemesi Sekreteri ve eski YÖK üyesi Bülent Serim’in “İrtica Tehdit Olmaktan Çıktı” başlıklı bir yazısı yayımlandı. Geçen hafta boyunca hem televizyon programlarında hem de bu köşede sıkça ele aldığım konuya bir kez daha değinmekte yarar görüyorum. İslamofaşizme doludizgin koşmakta ve bu hedefin önündeki tüm toplumsal engelleri ortadan kaldırmakta fevkalade kararlı görünen bugünkü iktidara arka çıkmayı demokrasi ve özgürlük savunuculuğu olarak göstermek isteyenler, Türkiye’de kimi “tehdit”lerin tehdit olmaktan çıkmaları veya çıkarılmalarını, demokrasinin bir zaferi olarak ilan etmektedirler. Acaba öyle mi? Dilerseniz önce tehdidin ne olduğuna bakalım: - Toplumsal tehdit, bir toplum için zararlı, yıkıcı sonuçlar doğuracak olan, gerçekleşmesi olası tehlike anlamı taşır. Toplumlar bunlara karşı yaptırım getirirler. Pek tabiidir ki, tehditlere karşı konan yaptırımlar, tehditlerin tehdit olmaktan çıkmaları halinde ortadan kalkarlar. Peki o zaman şunu sormamız gerek: - Bir tehdit ne zaman ortadan kalkar? Yanıtı çok basittir: - Tehdit, birbirine taban tabana zıt iki ahvalde ortadan kalkar: 1) tehdidin gerçekleşmesi olasılığının yok olmasıyla, 2) tehdidin gerçekleşmesiyle. Tehlikenin gerçekleşmesi olasılığının tümüyle yok olması ya da çok çok zayıflaması halinde tehdit, tehdit olmaktan çıkar ve dolayısıyla yaptırıma da gerek kalmaz. Bir de tehlikenin gerçekleşmesi, tehdit olarak algılanan gelişmenin fiili durum olarak yaşama geçmesi halinde de ortada tehdit kalmaz, artık o gerçek olur. Bu durumda da artık yaptırımın bir anlamı kalmayacaktır. Trafik kazasının gerçekleşmesinden sonra, bunu engellemeye yönelik önlem ve yaptırımların anlamı kalmayacak, kazanın sonuçlarını hafifletecek yeni önlemler yürürlüğe konacaktır. Toplumsal olaylarda da, tehditler tehdit olmaktan çıkınca yaptırımları da kalkacaktır. Tehdidin gerçekleşmesi halinde yaptırımının ortadan kaldırılması bir toplumsal kuraldır. Nitekim irtica konusunda yaşadığımız da budur; yoksa, tehdidin gerçekleşmesi olasılığının ortadan kalkması veya çok azalmasıyla toplumun demokratikleşmesi sonucunda yaptırımın kalkması değil... Türkiye’de, iktidardaki partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş olduğunun anayasal organca tespiti, irticaın artık tehdit olmaktan çıktığı, fiili durum olarak iktidara yerleştiği anlamını taşır. Eğer aynı fiil bir muhalefet partisine ait olmuş olsaydı, o takdirde bir tehdit, yani bu partinin iktidara gelerek irticayı egemen kılma tehlikesi söz konusu olabilirdi. Oysa olayımızda tehdit aşılmış ve tehlike gerçekleşmiştir. O yüzdendir ki, yaptırım da anlamını yitirmiştir. Hatırlayalım: Anayasa Mahkemesi AKP’ye yapılan Hazine yardımının yarısının kesilmesine karar vermiştir ki, burada yaptırım ile fiil arasında insanı güldüren bir oransızlık söz konusudur. Yanlış anlaşılmak istemem, Anayasa Mahkemesi’ni eleştirmiyor, verilen karara siyasi oportünite açısından “yanlış” demiyor, yalnızca bir kuralın saptamasını yapıyorum. Evet, irtica tehdit olmaktan çıkıp gerçek olunca yaptırımı kalkmıştır. Bunu bölücülüğün de izlemesi kuvvetle muhtemeldir. İnanmayanlar, “Kürt açılımı” ile ilgili olarak Hatip Dicle’nin, hepimizin yaşayarak tanık olduğumuz açıklamalarına bakabilirler. Evet, altın kural şudur: - Tehdit, tehdit olmaktan çıkıp, gerçek olunca, yaptırımı kalmaz. Bu kural irtica için de geçerlidir, bölücülük için de. Üzgünüm. Ama ne yapalım ki, gerçek bu. asirmen@cumhuriyet.com.tr ‘Bu rapor Aleviliğe ihanet’ İstanbul Haber Ser- visi - Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanõ Ali Kenanoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’a Al- evi çalõştaylarõ ile ilgili hazõrlanan ön rapora yö- nelik eleştiriler ve çö- züm önerilerini içeren bir mektup gönderdi. Mektupta, Alevi dedele- rinin isminin “rehber”, “inanç önderi” olarak değiştirilmek istenmesi, cemevlerinin “Ehl-i Beyt Evi” şeklinde ad- landõrõlmasõ, zorunlu din derslerinin kaldõrõl- masõ ve Madõmak Oteli ile ilgili yapõlmasõ gere- ken düzenlemelere dik- kat çekildi. Kenanoğlu mektupta, “Bu raporu kabul etmek Aleviliğe hakaret ve ihanettir. Biz bu hakaretin ve ihanetin içerisinde ol- mayacağız” değerlen- dirmesi yaptõ. Kenanoğlu tarafõndan Erdoğan’a elektronik posta yoluyla gönderi- len mektupta, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nin Alevi çalõş- taylarõ ön raporu ile ilgi- li görüş ve önerilerine yer verildi. Kenanoğlu mektubunda, 3-4 Hazi- ran 2009’dan sonra dü- zenlenen çalõştaylarda konunun muhataplarõ olan Alevi kurumlarõnõn devre dõşõ bõrakõldõğõnõ anõmsatarak “7. Çalış- tay ise ilginç bir bileşe- ne sahne olmuştur. Bu çalıştaya Alevilerin be- lirli bir kesimini temsil eden ve kamuoyunda sürekli Alevilere sağ partileri adres göste- ren, Aleviler üzerinde- ki asimilasyon politi- kalarına itiraz etme- yen, Alevi kurumları ve onların bileşenleri davet edilmiştir” dedi. ‘Alevilik değil’ Ön raporda Aleviliğin “İslam üst başlığı al- tında” tanõmlanmasõna dikkat çeken Kenanoğ- lu, Alevilerin büyük ço- ğunluğunun kendisini İslamõn içinde gördüğü- nü ifade etti. Mektupta, “Bu rapor uygulama- ya geçilirse gizli saklı, yasaklı, tanınmayan ve tanımlanmayan bir Alevilik-Bektaşilik bile kalmayacaktır. Başka- laştırılmış, statükocu- laştırılmış, yasalara ve kurallara tabi tutul- muş bir inanç olacak- tır ki, bu Alevilik de- ğildir” denildi. ‘Zorunlu din dersi ayrıştırıyor’ Eğitim-İş Sendikasõ, zorunlu din dersiyle inançsal çeşitliliğin yadsõndõğõnõ ve milyonlarca Alevinin asimile edildiğini belirtti İstanbul Haber Servisi - Eğitim- İş 1 No’lu Şube Genel Sekreteri Mustafa Cemil Kılıç, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi- ne karşõ yürürlüğe konulan saldõrõ- larõn, demokratikleşme adõ altõnda yapõlmaya çalõşõldõğõna dikkat çe- kerek “Alevi, Sünni ve Şii inancı- na mensup yurttaşlarımızı mez- hepsel kimlikler temelinde ayrış- tırmak ve bu ayrıştırmayı eğitim sistemi yoluyla yürütmeye çalış- mak, ülkemize ve halkımıza tela- fisi güç zararlar verecektir” dedi. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğ- retmeni Kõlõç, düzenlediği basõn toplantõsõnda, zorunlu din dersleri- nin, Türkiye’deki inançsal çeşitlili- ği yadsõyan ve dinsel kimliği önce- leyen bir anlayõşa yer verdiğini be- lirtti. Kõlõç, “Bugün din dersi ki- tapları, öncelikle laik ve demokrat Sünni aileleri son derece rahatsız etmektedir. Bilim dışı ve antilaik içerikteki müfredat, eğitim et- kinliğinin akılcı ve olgucu olma özelliklerine aykırılık teşkil et- mektedir. Bu noktada, Alevi yurt- taşlarımızın şikâyet ve kaygıları da son derece haklıdır. Zorunlu din dersi yoluyla milyonlarca Al- evi asimile edilmektedir” dedi. Kõlõç, AİHM ile Danõştay 8. Dai- re’nin zorunlu din derslerinin, insan haklarõna aykõrõ olduğunu hükmet- mesine karşõn hükümetin mahkeme kararlarõna uymadõğõna dikkat çe- kerek özetle şunlarõ kaydetti: “Buna karşın Alevi Çalıştayı so- nunda hazırlanan sonuç rapo- runda mevcut din derslerinin zo- runluluğunun devamı sunulmak- ta ve yalnızca içeriğinin değişti- rilmesi önerilmektedir. Cemevle- rinin statü itibarıyla ibadethane olarak resmen kabulü, Aleviler üzerindeki Diyanet baskısının kaldırılması, şimdiye dek hesaba katılmayan ateist, deist, agnostik, şamanist gibi felsefi düşünce ve inanç mensuplarının uğradığı hak ihlallerinin de dikkate alınması gerçek bir demokratikleşme için vazgeçilmez bir koşuldur.” Kenya’dan getirilişinin yõldönümü nedeniyle yine olaylar çõktõ Öcalan gerilimi sürüyor Yurt Haberleri Servisi - Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’õn 15 Şubat 1999’da Kenya’da yakalanmasõ- nõn 11. yõldönümünde birçok kentte yapõlan protesto gösterilerinde olaylar çõktõ, çok sayõda kişi gözaltõna alõndõ. Diyarbakõr’da BDP il binasõnõn iki ya- nõna yasõn sembolü olarak siyah bezler asõldõ. Örgütün çağrõsõyla bazõ semtler- de esnaf kepenk kapadõ. Belediyeler kent genelinde hiç çöp toplamayõnca büyük bir kirlilik göze çarptõ. PKK’nin okul- larõ boykot çağrõsõ ise yanõt bulmadõ. Öğ- len saatlerinde ise merkez Bağlar ilçe- si 5 Nisan Mahallesi’nde kitlesel bir yü- rüyüş düzenlendi. Uyarõlara karşõn da- ğõlmayan gruptakilere polis gaz bombasõ ve tazyikli suyla müdahale etti, göste- riciler de taşlarla karşõlõk verdi. Çatõş- malarda en az 35 kişi gözaltõna alõndõ. Batman’da BDP Batman Milletveki- li Ayla Akat Ata’nõn da aralarõnda bu- lunduğu kalabalõk grubun yürüyüşüne polis müdahale edince olaylar çõktõ. Şõrnak’taki yürüyüşe de polis müda- hale etti, çok sayõda kişi gözaltõna alõn- dõ. Cizre ilçesinde bazõ mahallelerde las- tikler yakõlõrken küçük korsan gösteri- ler düzenlendi. Hakkâri’de Mezran ve Keklik Põnar mahallelerinde bir araya ge- len PKK sempatizanlarõ yola barikat kur- du. Kent merkezine yürüyen gruba, po- lis müdahale etti. Yüksekova’da Şem- dinli yolu üzerinde toplanan kalabalõk, Öcalan ve PKK lehine sloganlar atõnca müdahaleyle karşõlaştõ. Aralõk ayõndaki son kepenk kapama eyleminde 2 kişinin öldüğü Muş’un Bulanõk ilçesinde ise ilk kez esnafõn tamamõ kepenk açmadõ. Mersin’de Şevket Sümer Mahalle- si’nin ara sokaklarõnda toplanan ve yüzlerini poşuyla kapatan örgüt yan- daşlarõ, güvenlik önlemi alan polise molotofkokteyli ile saldõrdõ. İstanbul’da Taksim Tramvay Dura- ğõ’nda toplanan yaklaşõk 200 kişilik grup, PKK lehine dövizler taşõyõp, slo- ganlar attõ. Grubun, Galatasaray Lise- si’ne kadar yürümek istemesine polis ba- rikat kurarak engel oldu. Bunun üzeri- ne platform üyeleri, oturma eylemi dü- zenledi. Oturma eyleminden sonuç alõn- mamasõ üzerine BDP İstanbul Millet- vekili Sebahat Tuncel basõn açõkla- masõnõ okudu. Açõklamanõn ardõndan polisin uya- rõsõna karşõn yaklaşõk 30 kişilik grup, Tarlabaşõ Bulvarõ’na doğru yürüyüşe geçti. Gösteriye gaz bombalarõ ile müdahale eden polise taşlarla karşõ- lõk verilmesi üzerine bazõ araçlarõn camlarõ kõrõldõ. Eğitim-İş Sendikası 1 No’lu Şube Genel Sekreteri ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Cemil Kılıç, dün Alevi Çalıştayı ve zorunlu din dersleri konularıyla il- gili basın toplantısı düzenledi. (CEM GÜLDEMİR) Hakkâri’de yola barikat kuran göstericiler polisle uzun süre çatıştı (sağda). Taksim’de yapılan oturma eylemi sırasında başlayan dolu yağışı ise protestoculara zor anlar yaşattı (üstte). (Fotoğraf:AA) Erdoğan’a mektup ANNELERİN FERYADI Cumhurbaşkanõ Gül’ün görev süresi konusu kurulun yetki ve görevleri arasõna girmiyor YSK yetkili değilİLHAN TAŞCI ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’ün görev süre- sinin 5 yõl mõ yoksa 7 yõl mõ olaca- ğõ konusunda karar verici olarak gösterdiği Yüksek Seçim Kuru- lu’nun (YSK) yasa ve anayasada, görev süresine ilişkin herhangi bir yorum yetkisi bulunmuyor. Cum- hurbaşkanõnõn halk tarafõndan se- çilmesine ilişkin yasa tasarõsõnda bu konuda YSK yetkili kõlõndõ, ancak tasarõ TBMM Anayasa Komisyonu gündeminde bulunuyor. Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõn- dan seçilmesine olanak tanõyan ana- yasa değişikliğinin 30 Ekim 2007’de yürürlüğe girmesi yeni bir tartõşma- yõ da beraberinde getirmişti. Düzen- lemeye göre cumhurbaşkanõ halk ta- rafõndan ve 5’er yõl olmak üzere en fazla iki kez seçilebilecekti. Ancak ye- ni anayasa değişikliğine mevcut cum- hurbaşkanõnõn görev süresi konu- sunda herhangi bir düzenleme ko- nulmamõştõ. Gül inmezse ne olacak? Başbakan Erdoğan’õn katõldõğõ bir televizyon programõnda, Abdullah Gül’ün görev süresinin 5+5 yõl mõ yoksa 7 yõl mõ olacağõna YSK’nin karar vereceğini açõklamasõ tartõş- mayõ yeniden alevlendirdi. Oysa Abdullah Gül cumhurbaşkanõ seçil- diği dönemde AKP kurmaylarõ ka- zanõlmõş hak nedeniyle Gül’ün gö- rev süresinin 7 yõl olacağõnõ savun- muşlar, ancak daha sonra “Bu par- lamento 4 yıl görev yapacaksa Gül’ün süresi de 5 yıl olur” görü- şü dile getirilmeye başlanmõştõ. Baş- bakan’õn son değerlendirmesinde kendisinin Köşk’e çõkma hesaplarõ- nõn da etkili olabileceği konuşuluyor. Mevcut cumhurbaşkanõnõn görev süresinin 5 yõl olduğuna ilişkin ve- rilecek olasõ bir karara karşõ Gül’ün direnmesi durumunda Köşk’ten han- gi “güçle” indirileceği konusu ise be- lirsizliğini koruyor. Başbakan’õn son kararõ verecek yer olarak gösterdiği YSK yetkilile- ri, konunun henüz gündemlerine gel- memesi ve tartõşmalara doğrudan girmemek için sessiz kalma yolunu seçtiler. YSK’ye anayasanõn 67. mad- desinde seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarõna ilişkin kurulun güvenlik önlemleri alacağõ hükmü yer alõyor. Anayasanõn 79. maddesinde ise seçimlerin başlama- sõndan bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi, dürüstlüğü ile ilgi- li tüm işlemleri yapma ve yaptõrma, seçim konularõyla ilgili yolsuzlukla- rõ, şikâyet ve itirazlarõ inceleme ve ke- sin karara bağlama yetki ve görevi ve- riliyor. Anayasada, cumhurbaşkanõ- nõn seçimi konusunda yalnõzca “Cumhurbaşkanlığı seçim tuta- naklarını kabul etme” görevinin YSK’ye ait olduğuna hükmediliyor. Ancak cumhurbaşkanõnõn görev sü- resinin sonlandõrõlmasõna ya da sü- renin belirlenmesine ilişkin hiçbir hüküm yer almõyor. Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõn- dan seçilmesine ilişkin yeni getirilen düzenleme uyarõnca, bu seçimlerin genel yönetim ve denetiminde YSK yetkili kõlõnõyor. Ancak bunun yasal düzenlemesi hâlâ yürürlüğe girmediği için bu yetki pratik bir sonuç yarat- mõyor. Milletvekili Seçim Yasasõ’nda da YSK’nin görev yetkileri sõralanõrken hiçbir biçimde görev sürelerini ya da seçim sonuçlarõnõ yorumlama yetki- si ve görevi verilmiyor. Başbakan Erdoğan’õn son kararõ vereceğine işaret ettiği YSK’nin, cumhurbaşkanõnõn görev süresine ilişkin yetki ve görevi bulunmuyor. YSK, seçim takviminin bitişine kadar yetkili ve görevli. Mevcut cumhurbaşkanõnõn görev süresinin 5 yõl olduğuna ilişkin verilecek olasõ bir karara karşõ Gül’ün direnmesi durumunda Köşk’ten hangi “güçle” indirileceği konusu ise belirsizliğini koruyor. Diyarbakõr’õn Bağlar ilçesinde polise taş atan 12- 13 yaşlarõnda bir çocuk, polisin müdahale ettiği sõra- da, evine kaçmak istedi. Oğlunun gözaltõna alõndõğõ- nõ gören ve gözyaşlarõ içinde polislerin yanõna koşan anne “Kurban olayım oğlumu bırakın. Bir daha olursa cezasını ben vereceğim. O benim tek oğ- lum” diyerek yalvardõ. Polisler, “söz” vermesi üze- rine çocuğu serbest bõraktõ. Mersin’de ise 15 yaşõn- daki oğlunun gözaltõna alõndõğõnõ gören ve polise engel olmaya bir kadõn güçlükle sakinleştirildi. Oğlu- nun gözaltõna alõndõğõnõ öğrenen başka bir kadõn ise “Öldürün bu hayırsızı. Siz öldürmeyecekseniz ben öldüreceğim. Neden polislere taş atıyormuş” diyerek çocuğa saldõrmak istedi. Polisler anneyi uzaklaştõrdõ. ‘KAÇMA, VURURUM’ Mersin’de polis müdahalesin- den kaçan bir çocuk iki katlõ bir evin çatõsõna çõktõ. Polisin binaya girmesi üzerine pencere korku- luklarõna çõkan gösterici “Gelme- yin üstüme atarım kendimi” di- ye bağõrdõ. Bu arada çatõya çõkan bir polis memuru kaçma ihtimali olmayan çocuğu uzun namlulu silahõyla “kaçma vururum” di- ye uyardõ. Polisin silah çekmesi üzerine “kalbim duracak, düşe- ceğim” diyen çocuk, balkon ka- põsõ açõlarak aşağõ indirildi. Dink davası Ergenekon savcılarında İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada müdahil avukatlarõn, cinayetin “Kafes Eylem Planõ” doğ- rultusunda işlenip işlenmediğinin araştõrõlmasõ talebi Ergenekon savcõlarõna iletildi. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin avukatlarõn dilekçele- rinde “araştõrõlmasõnõ istedikleri hususlarõn savcõ- lõğõn görev alanõnda olduğunu” gerekçe göstere- rek dilekçeyi savcõlara gönderdiği belirtildi. Son duruşmada Dink ailesinin avukatlarõ mahkemeye verdikleri dilekçede, Levent Bektaş’õn işyerinde ele geçerildiği ileri sürülen DVD’de gizli ibareli “Kafes Operasyonu Eylem Planõ”nõn “durum” başlõklõ bölümüne atõfta bulunulmuştu. Almanya’da bir Türk öldürüldü BERLİN (AA) - Almanya’nõn Frankfurt kentin- de süpermarket sahibi Hasan Karakaya (37) dük- kânõnõn önünde tabancayla öldürüldü. Frankfurt polisi, süpermarketi birkaç hafta önce açtõğõ bil- dirilen Karakaya’nõn ağõr şekilde yaralandõğõnõ ve olay yerinde yapõlan müdahaleye rağmen kur- tarõlamadõğõnõ belirtti. Polis, olayla ilgili soruş- turmanõn başlatõldõğõnõ ve katil zanlõsõ olarak da bir Türk’ün gözaltõna alõndõğõnõ bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear