Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
İrtica ‘Tehdit’ten Çıktı
Sıra Bölücülükte mi?
15 Şubat, yani dün, PKK terör örgütünün
lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması veya
Türkiye’ye teslim edilmesinin yıldönümüydü ve
yurdun kimi yerlerinde, terör örgütü yandaşları
ve sempatizanlarına karşı güvenlik güçleri
teyakkuz halindeydiler.
Dün, yani 15 Şubat’ta Cumhuriyet’in 2.
sayfasında eski Anayasa Mahkemesi Sekreteri
ve eski YÖK üyesi Bülent Serim’in “İrtica
Tehdit Olmaktan Çıktı” başlıklı bir yazısı
yayımlandı.
Geçen hafta boyunca hem televizyon
programlarında hem de bu köşede sıkça ele
aldığım konuya bir kez daha değinmekte yarar
görüyorum.
İslamofaşizme doludizgin koşmakta ve bu
hedefin önündeki tüm toplumsal engelleri
ortadan kaldırmakta fevkalade kararlı görünen
bugünkü iktidara arka çıkmayı demokrasi ve
özgürlük savunuculuğu olarak göstermek
isteyenler, Türkiye’de kimi “tehdit”lerin tehdit
olmaktan çıkmaları veya çıkarılmalarını,
demokrasinin bir zaferi olarak ilan
etmektedirler.
Acaba öyle mi?
Dilerseniz önce tehdidin ne olduğuna
bakalım:
- Toplumsal tehdit, bir toplum için zararlı,
yıkıcı sonuçlar doğuracak olan, gerçekleşmesi
olası tehlike anlamı taşır. Toplumlar bunlara
karşı yaptırım getirirler.
Pek tabiidir ki, tehditlere karşı konan
yaptırımlar, tehditlerin tehdit olmaktan çıkmaları
halinde ortadan kalkarlar.
Peki o zaman şunu sormamız gerek:
- Bir tehdit ne zaman ortadan kalkar?
Yanıtı çok basittir:
- Tehdit, birbirine taban tabana zıt iki ahvalde
ortadan kalkar: 1) tehdidin gerçekleşmesi
olasılığının yok olmasıyla, 2) tehdidin
gerçekleşmesiyle.
Tehlikenin gerçekleşmesi olasılığının tümüyle
yok olması ya da çok çok zayıflaması halinde
tehdit, tehdit olmaktan çıkar ve dolayısıyla
yaptırıma da gerek kalmaz.
Bir de tehlikenin gerçekleşmesi, tehdit olarak
algılanan gelişmenin fiili durum olarak yaşama
geçmesi halinde de ortada tehdit kalmaz, artık
o gerçek olur.
Bu durumda da artık yaptırımın bir anlamı
kalmayacaktır. Trafik kazasının
gerçekleşmesinden sonra, bunu engellemeye
yönelik önlem ve yaptırımların anlamı
kalmayacak, kazanın sonuçlarını hafifletecek
yeni önlemler yürürlüğe konacaktır.
Toplumsal olaylarda da, tehditler tehdit
olmaktan çıkınca yaptırımları da kalkacaktır.
Tehdidin gerçekleşmesi halinde yaptırımının
ortadan kaldırılması bir toplumsal kuraldır.
Nitekim irtica konusunda yaşadığımız da
budur; yoksa, tehdidin gerçekleşmesi
olasılığının ortadan kalkması veya çok
azalmasıyla toplumun demokratikleşmesi
sonucunda yaptırımın kalkması değil...
Türkiye’de, iktidardaki partinin laiklik karşıtı
eylemlerin odağı olmuş olduğunun anayasal
organca tespiti, irticaın artık tehdit olmaktan
çıktığı, fiili durum olarak iktidara yerleştiği
anlamını taşır.
Eğer aynı fiil bir muhalefet partisine ait olmuş
olsaydı, o takdirde bir tehdit, yani bu partinin
iktidara gelerek irticayı egemen kılma tehlikesi
söz konusu olabilirdi. Oysa olayımızda tehdit
aşılmış ve tehlike gerçekleşmiştir. O yüzdendir
ki, yaptırım da anlamını yitirmiştir. Hatırlayalım:
Anayasa Mahkemesi AKP’ye yapılan Hazine
yardımının yarısının kesilmesine karar vermiştir
ki, burada yaptırım ile fiil arasında insanı
güldüren bir oransızlık söz konusudur.
Yanlış anlaşılmak istemem, Anayasa
Mahkemesi’ni eleştirmiyor, verilen karara siyasi
oportünite açısından “yanlış” demiyor, yalnızca
bir kuralın saptamasını yapıyorum.
Evet, irtica tehdit olmaktan çıkıp gerçek
olunca yaptırımı kalkmıştır. Bunu bölücülüğün
de izlemesi kuvvetle muhtemeldir.
İnanmayanlar, “Kürt açılımı” ile ilgili olarak
Hatip Dicle’nin, hepimizin yaşayarak tanık
olduğumuz açıklamalarına bakabilirler.
Evet, altın kural şudur:
- Tehdit, tehdit olmaktan çıkıp, gerçek
olunca, yaptırımı kalmaz.
Bu kural irtica için de geçerlidir, bölücülük
için de.
Üzgünüm. Ama ne yapalım ki, gerçek bu.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
‘Bu
rapor
Aleviliğe
ihanet’
İstanbul Haber Ser-
visi - Hubyar Sultan
Alevi Kültür Derneği
Başkanõ Ali
Kenanoğlu, Başbakan
Tayyip Erdoğan’a Al-
evi çalõştaylarõ ile ilgili
hazõrlanan ön rapora yö-
nelik eleştiriler ve çö-
züm önerilerini içeren
bir mektup gönderdi.
Mektupta, Alevi dedele-
rinin isminin “rehber”,
“inanç önderi” olarak
değiştirilmek istenmesi,
cemevlerinin “Ehl-i
Beyt Evi” şeklinde ad-
landõrõlmasõ, zorunlu
din derslerinin kaldõrõl-
masõ ve Madõmak Oteli
ile ilgili yapõlmasõ gere-
ken düzenlemelere dik-
kat çekildi. Kenanoğlu
mektupta, “Bu raporu
kabul etmek Aleviliğe
hakaret ve ihanettir.
Biz bu hakaretin ve
ihanetin içerisinde ol-
mayacağız” değerlen-
dirmesi yaptõ.
Kenanoğlu tarafõndan
Erdoğan’a elektronik
posta yoluyla gönderi-
len mektupta, Hubyar
Sultan Alevi Kültür
Derneği’nin Alevi çalõş-
taylarõ ön raporu ile ilgi-
li görüş ve önerilerine
yer verildi. Kenanoğlu
mektubunda, 3-4 Hazi-
ran 2009’dan sonra dü-
zenlenen çalõştaylarda
konunun muhataplarõ
olan Alevi kurumlarõnõn
devre dõşõ bõrakõldõğõnõ
anõmsatarak “7. Çalış-
tay ise ilginç bir bileşe-
ne sahne olmuştur. Bu
çalıştaya Alevilerin be-
lirli bir kesimini temsil
eden ve kamuoyunda
sürekli Alevilere sağ
partileri adres göste-
ren, Aleviler üzerinde-
ki asimilasyon politi-
kalarına itiraz etme-
yen, Alevi kurumları
ve onların bileşenleri
davet edilmiştir” dedi.
‘Alevilik değil’
Ön raporda Aleviliğin
“İslam üst başlığı al-
tında” tanõmlanmasõna
dikkat çeken Kenanoğ-
lu, Alevilerin büyük ço-
ğunluğunun kendisini
İslamõn içinde gördüğü-
nü ifade etti. Mektupta,
“Bu rapor uygulama-
ya geçilirse gizli saklı,
yasaklı, tanınmayan ve
tanımlanmayan bir
Alevilik-Bektaşilik bile
kalmayacaktır. Başka-
laştırılmış, statükocu-
laştırılmış, yasalara ve
kurallara tabi tutul-
muş bir inanç olacak-
tır ki, bu Alevilik de-
ğildir” denildi.
‘Zorunlu din dersi ayrıştırıyor’
Eğitim-İş Sendikasõ, zorunlu din dersiyle inançsal çeşitliliğin
yadsõndõğõnõ ve milyonlarca Alevinin asimile edildiğini belirtti
İstanbul Haber Servisi - Eğitim-
İş 1 No’lu Şube Genel Sekreteri
Mustafa Cemil Kılıç, Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi-
ne karşõ yürürlüğe konulan saldõrõ-
larõn, demokratikleşme adõ altõnda
yapõlmaya çalõşõldõğõna dikkat çe-
kerek “Alevi, Sünni ve Şii inancı-
na mensup yurttaşlarımızı mez-
hepsel kimlikler temelinde ayrış-
tırmak ve bu ayrıştırmayı eğitim
sistemi yoluyla yürütmeye çalış-
mak, ülkemize ve halkımıza tela-
fisi güç zararlar verecektir” dedi.
Din kültürü ve ahlak bilgisi öğ-
retmeni Kõlõç, düzenlediği basõn
toplantõsõnda, zorunlu din dersleri-
nin, Türkiye’deki inançsal çeşitlili-
ği yadsõyan ve dinsel kimliği önce-
leyen bir anlayõşa yer verdiğini be-
lirtti. Kõlõç, “Bugün din dersi ki-
tapları, öncelikle laik ve demokrat
Sünni aileleri son derece rahatsız
etmektedir. Bilim dışı ve antilaik
içerikteki müfredat, eğitim et-
kinliğinin akılcı ve olgucu olma
özelliklerine aykırılık teşkil et-
mektedir. Bu noktada, Alevi yurt-
taşlarımızın şikâyet ve kaygıları
da son derece haklıdır. Zorunlu
din dersi yoluyla milyonlarca Al-
evi asimile edilmektedir” dedi.
Kõlõç, AİHM ile Danõştay 8. Dai-
re’nin zorunlu din derslerinin, insan
haklarõna aykõrõ olduğunu hükmet-
mesine karşõn hükümetin mahkeme
kararlarõna uymadõğõna dikkat çe-
kerek özetle şunlarõ kaydetti:
“Buna karşın Alevi Çalıştayı so-
nunda hazırlanan sonuç rapo-
runda mevcut din derslerinin zo-
runluluğunun devamı sunulmak-
ta ve yalnızca içeriğinin değişti-
rilmesi önerilmektedir. Cemevle-
rinin statü itibarıyla ibadethane
olarak resmen kabulü, Aleviler
üzerindeki Diyanet baskısının
kaldırılması, şimdiye dek hesaba
katılmayan ateist, deist, agnostik,
şamanist gibi felsefi düşünce ve
inanç mensuplarının uğradığı hak
ihlallerinin de dikkate alınması
gerçek bir demokratikleşme için
vazgeçilmez bir koşuldur.”
Kenya’dan getirilişinin yõldönümü nedeniyle yine olaylar çõktõ
Öcalan gerilimi sürüyor
Yurt Haberleri Servisi - Terör örgütü
PKK lideri Abdullah Öcalan’õn 15
Şubat 1999’da Kenya’da yakalanmasõ-
nõn 11. yõldönümünde birçok kentte
yapõlan protesto gösterilerinde olaylar
çõktõ, çok sayõda kişi gözaltõna alõndõ.
Diyarbakõr’da BDP il binasõnõn iki ya-
nõna yasõn sembolü olarak siyah bezler
asõldõ. Örgütün çağrõsõyla bazõ semtler-
de esnaf kepenk kapadõ. Belediyeler kent
genelinde hiç çöp toplamayõnca büyük
bir kirlilik göze çarptõ. PKK’nin okul-
larõ boykot çağrõsõ ise yanõt bulmadõ. Öğ-
len saatlerinde ise merkez Bağlar ilçe-
si 5 Nisan Mahallesi’nde kitlesel bir yü-
rüyüş düzenlendi. Uyarõlara karşõn da-
ğõlmayan gruptakilere polis gaz bombasõ
ve tazyikli suyla müdahale etti, göste-
riciler de taşlarla karşõlõk verdi. Çatõş-
malarda en az 35 kişi gözaltõna alõndõ.
Batman’da BDP Batman Milletveki-
li Ayla Akat Ata’nõn da aralarõnda bu-
lunduğu kalabalõk grubun yürüyüşüne
polis müdahale edince olaylar çõktõ.
Şõrnak’taki yürüyüşe de polis müda-
hale etti, çok sayõda kişi gözaltõna alõn-
dõ. Cizre ilçesinde bazõ mahallelerde las-
tikler yakõlõrken küçük korsan gösteri-
ler düzenlendi. Hakkâri’de Mezran ve
Keklik Põnar mahallelerinde bir araya ge-
len PKK sempatizanlarõ yola barikat kur-
du. Kent merkezine yürüyen gruba, po-
lis müdahale etti. Yüksekova’da Şem-
dinli yolu üzerinde toplanan kalabalõk,
Öcalan ve PKK lehine sloganlar atõnca
müdahaleyle karşõlaştõ. Aralõk ayõndaki
son kepenk kapama eyleminde 2 kişinin
öldüğü Muş’un Bulanõk ilçesinde ise ilk
kez esnafõn tamamõ kepenk açmadõ.
Mersin’de Şevket Sümer Mahalle-
si’nin ara sokaklarõnda toplanan ve
yüzlerini poşuyla kapatan örgüt yan-
daşlarõ, güvenlik önlemi alan polise
molotofkokteyli ile saldõrdõ.
İstanbul’da Taksim Tramvay Dura-
ğõ’nda toplanan yaklaşõk 200 kişilik
grup, PKK lehine dövizler taşõyõp, slo-
ganlar attõ. Grubun, Galatasaray Lise-
si’ne kadar yürümek istemesine polis ba-
rikat kurarak engel oldu. Bunun üzeri-
ne platform üyeleri, oturma eylemi dü-
zenledi. Oturma eyleminden sonuç alõn-
mamasõ üzerine BDP İstanbul Millet-
vekili Sebahat Tuncel basõn açõkla-
masõnõ okudu.
Açõklamanõn ardõndan polisin uya-
rõsõna karşõn yaklaşõk 30 kişilik grup,
Tarlabaşõ Bulvarõ’na doğru yürüyüşe
geçti. Gösteriye gaz bombalarõ ile
müdahale eden polise taşlarla karşõ-
lõk verilmesi üzerine bazõ araçlarõn
camlarõ kõrõldõ.
Eğitim-İş Sendikası 1 No’lu Şube Genel Sekreteri ve
din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Cemil Kılıç, dün
Alevi Çalıştayı ve zorunlu din dersleri konularıyla il-
gili basın toplantısı düzenledi. (CEM GÜLDEMİR)
Hakkâri’de yola barikat kuran göstericiler polisle uzun süre çatıştı
(sağda). Taksim’de yapılan oturma eylemi sırasında başlayan dolu
yağışı ise protestoculara zor anlar yaşattı (üstte). (Fotoğraf:AA)
Erdoğan’a mektup
ANNELERİN FERYADI
Cumhurbaşkanõ Gül’ün görev süresi konusu kurulun yetki ve görevleri arasõna girmiyor
YSK yetkili değilİLHAN TAŞCI
ANKARA - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn Cumhurbaş-
kanõ Abdullah Gül’ün görev süre-
sinin 5 yõl mõ yoksa 7 yõl mõ olaca-
ğõ konusunda karar verici olarak
gösterdiği Yüksek Seçim Kuru-
lu’nun (YSK) yasa ve anayasada,
görev süresine ilişkin herhangi bir
yorum yetkisi bulunmuyor. Cum-
hurbaşkanõnõn halk tarafõndan se-
çilmesine ilişkin yasa tasarõsõnda bu
konuda YSK yetkili kõlõndõ, ancak
tasarõ TBMM Anayasa Komisyonu
gündeminde bulunuyor.
Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõn-
dan seçilmesine olanak tanõyan ana-
yasa değişikliğinin 30 Ekim 2007’de
yürürlüğe girmesi yeni bir tartõşma-
yõ da beraberinde getirmişti. Düzen-
lemeye göre cumhurbaşkanõ halk ta-
rafõndan ve 5’er yõl olmak üzere en
fazla iki kez seçilebilecekti. Ancak ye-
ni anayasa değişikliğine mevcut cum-
hurbaşkanõnõn görev süresi konu-
sunda herhangi bir düzenleme ko-
nulmamõştõ.
Gül inmezse ne olacak?
Başbakan Erdoğan’õn katõldõğõ bir
televizyon programõnda, Abdullah
Gül’ün görev süresinin 5+5 yõl mõ
yoksa 7 yõl mõ olacağõna YSK’nin
karar vereceğini açõklamasõ tartõş-
mayõ yeniden alevlendirdi. Oysa
Abdullah Gül cumhurbaşkanõ seçil-
diği dönemde AKP kurmaylarõ ka-
zanõlmõş hak nedeniyle Gül’ün gö-
rev süresinin 7 yõl olacağõnõ savun-
muşlar, ancak daha sonra “Bu par-
lamento 4 yıl görev yapacaksa
Gül’ün süresi de 5 yıl olur” görü-
şü dile getirilmeye başlanmõştõ. Baş-
bakan’õn son değerlendirmesinde
kendisinin Köşk’e çõkma hesaplarõ-
nõn da etkili olabileceği konuşuluyor.
Mevcut cumhurbaşkanõnõn görev
süresinin 5 yõl olduğuna ilişkin ve-
rilecek olasõ bir karara karşõ Gül’ün
direnmesi durumunda Köşk’ten han-
gi “güçle” indirileceği konusu ise be-
lirsizliğini koruyor.
Başbakan’õn son kararõ verecek
yer olarak gösterdiği YSK yetkilile-
ri, konunun henüz gündemlerine gel-
memesi ve tartõşmalara doğrudan
girmemek için sessiz kalma yolunu
seçtiler. YSK’ye anayasanõn 67. mad-
desinde seçme, seçilme ve siyasi
faaliyette bulunma haklarõna ilişkin
kurulun güvenlik önlemleri alacağõ
hükmü yer alõyor. Anayasanõn 79.
maddesinde ise seçimlerin başlama-
sõndan bitimine kadar, seçimin düzen
içinde yönetimi, dürüstlüğü ile ilgi-
li tüm işlemleri yapma ve yaptõrma,
seçim konularõyla ilgili yolsuzlukla-
rõ, şikâyet ve itirazlarõ inceleme ve ke-
sin karara bağlama yetki ve görevi ve-
riliyor. Anayasada, cumhurbaşkanõ-
nõn seçimi konusunda yalnõzca
“Cumhurbaşkanlığı seçim tuta-
naklarını kabul etme” görevinin
YSK’ye ait olduğuna hükmediliyor.
Ancak cumhurbaşkanõnõn görev sü-
resinin sonlandõrõlmasõna ya da sü-
renin belirlenmesine ilişkin hiçbir
hüküm yer almõyor.
Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõn-
dan seçilmesine ilişkin yeni getirilen
düzenleme uyarõnca, bu seçimlerin
genel yönetim ve denetiminde YSK
yetkili kõlõnõyor. Ancak bunun yasal
düzenlemesi hâlâ yürürlüğe girmediği
için bu yetki pratik bir sonuç yarat-
mõyor.
Milletvekili Seçim Yasasõ’nda da
YSK’nin görev yetkileri sõralanõrken
hiçbir biçimde görev sürelerini ya da
seçim sonuçlarõnõ yorumlama yetki-
si ve görevi verilmiyor.
Başbakan Erdoğan’õn son kararõ vereceğine işaret ettiği YSK’nin, cumhurbaşkanõnõn görev
süresine ilişkin yetki ve görevi bulunmuyor. YSK, seçim takviminin bitişine kadar yetkili ve görevli.
Mevcut cumhurbaşkanõnõn görev süresinin 5 yõl olduğuna ilişkin verilecek olasõ bir karara karşõ
Gül’ün direnmesi durumunda Köşk’ten hangi “güçle” indirileceği konusu ise belirsizliğini koruyor.
Diyarbakõr’õn Bağlar ilçesinde polise taş atan 12-
13 yaşlarõnda bir çocuk, polisin müdahale ettiği sõra-
da, evine kaçmak istedi. Oğlunun gözaltõna alõndõğõ-
nõ gören ve gözyaşlarõ içinde polislerin yanõna koşan
anne “Kurban olayım oğlumu bırakın. Bir daha
olursa cezasını ben vereceğim. O benim tek oğ-
lum” diyerek yalvardõ. Polisler, “söz” vermesi üze-
rine çocuğu serbest bõraktõ. Mersin’de ise 15 yaşõn-
daki oğlunun gözaltõna alõndõğõnõ gören ve polise
engel olmaya bir kadõn güçlükle sakinleştirildi. Oğlu-
nun gözaltõna alõndõğõnõ öğrenen başka bir kadõn ise
“Öldürün bu hayırsızı. Siz öldürmeyecekseniz ben
öldüreceğim. Neden polislere taş atıyormuş” diyerek
çocuğa saldõrmak istedi. Polisler anneyi uzaklaştõrdõ.
‘KAÇMA, VURURUM’
Mersin’de polis müdahalesin-
den kaçan bir çocuk iki katlõ bir
evin çatõsõna çõktõ. Polisin binaya
girmesi üzerine pencere korku-
luklarõna çõkan gösterici “Gelme-
yin üstüme atarım kendimi” di-
ye bağõrdõ. Bu arada çatõya çõkan
bir polis memuru kaçma ihtimali
olmayan çocuğu uzun namlulu
silahõyla “kaçma vururum” di-
ye uyardõ. Polisin silah çekmesi
üzerine “kalbim duracak, düşe-
ceğim” diyen çocuk, balkon ka-
põsõ açõlarak aşağõ indirildi.
Dink davası Ergenekon savcılarında
İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Hrant
Dink’in öldürülmesine ilişkin davada müdahil
avukatlarõn, cinayetin “Kafes Eylem Planõ” doğ-
rultusunda işlenip işlenmediğinin araştõrõlmasõ
talebi Ergenekon savcõlarõna iletildi. İstanbul 14.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nin avukatlarõn dilekçele-
rinde “araştõrõlmasõnõ istedikleri hususlarõn savcõ-
lõğõn görev alanõnda olduğunu” gerekçe göstere-
rek dilekçeyi savcõlara gönderdiği belirtildi. Son
duruşmada Dink ailesinin avukatlarõ mahkemeye
verdikleri dilekçede, Levent Bektaş’õn işyerinde
ele geçerildiği ileri sürülen DVD’de gizli ibareli
“Kafes Operasyonu Eylem Planõ”nõn “durum”
başlõklõ bölümüne atõfta bulunulmuştu.
Almanya’da bir Türk öldürüldü
BERLİN (AA) - Almanya’nõn Frankfurt kentin-
de süpermarket sahibi Hasan Karakaya (37) dük-
kânõnõn önünde tabancayla öldürüldü. Frankfurt
polisi, süpermarketi birkaç hafta önce açtõğõ bil-
dirilen Karakaya’nõn ağõr şekilde yaralandõğõnõ
ve olay yerinde yapõlan müdahaleye rağmen kur-
tarõlamadõğõnõ belirtti. Polis, olayla ilgili soruş-
turmanõn başlatõldõğõnõ ve katil zanlõsõ olarak da
bir Türk’ün gözaltõna alõndõğõnõ bildirdi.