22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S Ü R E C E K T ekerlekler bir süre boşlukta döndü. Motor- dan homurtular yükseldi. Sonra sessizlik ol- du. Kulağõnõzda hani giderek büyüyen ve uğuldayan bir sessizlik olur ya... öyle. Ne kadar gaza basõlsa nafile... Sorulacak en alõk soruyu sorduk: “Ne o? Bir problem mi var?” “Yaparız, bakarız, ederiz” tekerlemesiyle bizi oyalamaya -daha doğrusu sakinleştirmeye!- çalõ- şan şoför sonunda baklayõ ağzõndan çõkardõ, da- mardan “Benzin yok!” dedi. Hava karardõ kararacak... Açõk cip üzerinde “safari” yapõyoruz. Kapadokya’yõ andõran bir arazideyiz. Etrafta ars- lan, kaplan gibi yõrtõcõ hayvan görünmüyor. May- munlar, tavus kuşlarõ, bõldõrcõn, keklik, vahşi do- muzlar, göz alabildiğince uzanan düzlükler, tek tük ağaçlarla çevriliyiz... Ama nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Racasthan’õn ortasõnda, haritada bile izi olmayan küçücük bir nokta burasõ. Öfkelenmek duygu israfı... Thar çöllerine uzanan; Delhi ile Pakistan arasõn- da kalan Racasthan; Jaipur, Codpur, Udaipur gibi birbirinden ünlü mihrace kentleriyle dolu... Biz, bu klasik itinererin dõşõna çõkmak istedik... Ve bir dostun tavsiyesiyle kendimizi vaktiyle mihracelerin “av seferleri” düzenlediği -haritada yeri olmayan...- “Narlai”de bulduk. Gün batõmõnõ izlemek üzere de sonra, geldiğimiz gibi bu “mini safari”ye çõktõk... Otelden ayrõlõrken, şoför ve yanõndaki rehbere benzer yolculuklardan edindiğim deneyimle- “Ye- terince benzin var değil mi? Her şey tamam mı?” diye bilmişlikle sõkõ sõkõya sorduğumu hatõr- lõyorum... Ama “kaos”un düzen halini aldõğõ ülkelerde -ki buna Hindistan’da “yaratıcı kaos” deniyor- bu “ön almaların”; tümüyle geçersiz olduğunu çare- sizlikle -bir kez daha!- öğrenmek zorunda kalõyo- rum. Hindistan’õn insanõ ilk günden teslim alan bu bü- yük “yaratıcı kaos”u karşõsõnda, önceden edinil- miş hiçbir deneyimin esamesi okunmuyor. Hindistan, tam bir; “hayat, başka planlar ya- parken karşınıza çıkandır!” ülkesi... Öfkelenmek dahi duygu israfõ bu durumda. Öf- kelenmek ne kelime! Gõk demeye mecaliniz kal- mõyor. N arlai düzlüklerinde güneşin son huzmeleri yok olup giderken; böyle bir “derviş” tesellisiyle, otelimizin bulunduğu kuş uçmaz kervan geçmez köy yoluna doğru tabana kuvvet yola koyulduk sonunda. Zifiri karan- lõkta yarõm saat süren bir yürüyüşten sonra, lağõmlarõ dõşa- rõdan akan köy sõnõrõna ulaştõk. Köye girmemizle eğlenceli bir düğün alayõyla karşõlaşmamõz bir oldu. Düğün alayõna daldõğõ- mõzda -inanõlõr gibi değil!- “benzinsiz safariyi” unutmuştuk. Oğlan tarafõ tam, kõzõ almaya gi- diyor ve köy ahalisine “düğün bahşişi” dağõ- tõyordu. Köyün erkekleri, bu kuru topraklardan; Hindistan’õn büyük kentlerine, Dubai’ye göç etmiş. Oğlan tarafõ olan “gurbetçi babanın”; başarõ göstergesi olarak önü- ne gelene bahşiş dağõtmasõ bu durumda şartmõş. Buna karşõn kõz tarafõ da, yüklü “çeyiz” veriyor. Buralarda bu “çe- yiz” meselesi o kadar ciddi ki; çeyi- zi olmayan ya da beklentinin altõnda kalan gelinler, kayõnvalide-kayõnpe- der tarafõndan göz kõrpmadan öldürü- lüyor. Üzerlerine en basitinden asit atõlõyor. Ya da ateşe verilip canlõ canlõ cayõr cayõr yakõlõyorlar. Hin- distan’da bu dehşetengiz âdet “çeyiz ölümleri” diye biliniyor. Muhteşem bir renk şöleni oluşturan sariler ve dir- seklere dek uzanan bileziklere bürünmüş kadõnlar ara- sõndan geçerken; böylesine güle oynaya başlayan bir şenliğin bu kadar vahşi ve sõradan trajedilere açõk ola- bileceğine inanmak zor olsa da, Hindistan hakkõnda karşõlaştõğõmõz ikinci gerçek de bu oluyor: Hindistan muazzam uçurumlar ve tezatlar ülkesi. Bir yanõyla 21. yüzyõl; diğer yanõyla ortaçağda yaşayan bu ülkede yap- tõğõmõz bir aylõk seyahat boyunca; hiçbir şeye şaşmama- yõ alõşkanlõk haline getiriyoruz. Düğün alayõnõn boşalttõğõ sokaklardan geçtikten sonra, zirvesinde beyaz mer- merden yapõlmõş bir fil heykeli bulunan iri bir tepe yamacõndaki otelimize varõyoruz. “Fil”, Hindistan’õn simgesi. Kâh “zenginlik” ve “refah”; kâh “doğurganlık” ve “asalet”; kâh “bilgelik” anlamõna geliyor. Tepemizdeki fil ise tamamõyla “kutsallığı” simgeliyor... Meşale, mumlar ışığında Otel girişinde bizi karşõlayan müdür Tik- ka; 500 metrelik granit volkanik tepenin irili ufaklõ mabetlerle dolu olduğunu anlatõyor. Nüfusunun neredeyse yarõya yakõnõnõn göç et- tiği Narlai’de aslõnda -Müslüman, Budist, Jain, Hindu...- farklõ inançlara kucak açan 300 tapõ- nak/mabet varmõş. Sekiz bin kişilik bir köyde bile “çok dinli, çok inançlı” Hindistan’õn minik mo- deli ile karşõlaşõyoruz. Hindistan’õn en temel gerçeklerinden bir diğeri de bu; ülkenin en üc- ra köşelerine, derinliklerine dahi işleyen bu “çok dinlilik olgusu”... Tikka; yüzyõllar boyu tüm bu inançlarõn me- tafizik enerjisini emmiş granit tepenin, “manye- tik enerji alanına sahip bir meditasyon mer- kezi olduğunu” anlatõyor. Metafizik, medi- tasyon gibi konularla aram olmamasõna karşõn; bu garip, tõlsõmlõ tepenin yama- cõndaki otelin avlusuna girer girmez hiç beklemediğim bir huzur, sükû- net dalgasõyla karşõlaşõyorum. Tepemizde tepsi gibi bir ay sallanõyor. Yanõ başõmõzda deva- sa bir mangal yanõyor. Avludaki havuzdan uzak bir su sesi geliyor. Karşõmõzda, kõrmõzõ türbanõyla bir “âşık”, sazõnõ almõş “sufi” müziği çalõ- yor. Terasta, parmaklõklar arasõna meşale- ler, gaz lambalarõ, fenerler yerleştiril- miş. Duvarlardaki tüm oyuklarõn, tüm boşluklarõn içinde mumlar yanõyor... CMYB C M Y B ‘Manyetik enerji’ alanõna sahip dağ yamacõnda keşfettiğimiz tipik bir Hindistan mozaiği: Narlai Dört din, üç yüz mabetli köy Dünyanõn şaşkõnlõkla karõşõk ilgiy- le izlediği bir dönüşüm içinde olan Hindistan, Çin’le birlikte yeni uluslararasõ dengeleri belir- leyen ülkelerin başõnõ çe- kiyor. Çin, Brezilya, Gü- ney Afrika ile birlikte; G- 20’lerin; “yeni kü- r e s e l güçleri” olarak değer- lendirilen “G-4 çe- kirdeğindeki” Hin- distan, nükleer güç sahibi ve BM güvenlik konseyinin de daimi üyeliğine aday. Kriz yõlõ 2009’a dek, yüzde 9’lara varan yõllõk büyüme hõzlarõyla; Çin’den sonra “dünyanın en hızlı büyüyen eko- nomisi” unvanõnõ alan Hindistan’da “or- ta sınıfa” her yõl, “30-40 milyon kişinin” katõldõğõ söyleniyor. Halihazõrda “300 mil- yon” gibi baş döndürücü rakamlarla ifa- de edilen yeni Hint orta sõnõfõ; son on yõl- da kõta büyüklüğündeki ülkeyi, “küresel ekonominin” merkez üssüne oturtuyor. Göz kamaştõran bu “gelecek vaadi- ne” karşõn Hindistan’da beri yandan okuma yazma oranlarõ hâlâ yüzde 60’lar üzerine çõkarõla- mõyor. Üçte bir nüfus hâlâ günde 1 dolar, üçte iki nüfus 2 dolarla yaşõyor. Elit üniver- sitelerden çõkan enformasyon tek- nolojisi mühendisleri; kolaylõkla yõl- da 200 bin dolar üstüne çõkan maaş- lara erişirken; kişi başõna GSMH 1000 dolar eşiğini geçmiyor. Bugün başladõğõmõz bu yazõ dizisinde, Hindistan’õ turistik açõdan yerkürenin en ilginç ülkelerinden biri haline getiren “renkleri” ve Türkiye’den yakõnen izle- yemediğimiz bu farklõ, yeni çehresi ile an- lamayõ, keşfetmeyi amaçladõk. Ritüeller ve atmosferler ülkesi Hindistan dünyada eşi benzeri olmayan bir ri- tüeller ve “özel atmosferler” ülkesi.... Başka yerde “banal”, “sıradan”, “kitch” gelebi- lecek romantizmler; Hindistan’da, bu unutulmaz Narlai gecesinin eşsiz büyüsüne bürünebiliyor. Oteldeki tek müşteri, Fransõz bir seyyah çiftle biziz. “Sufi” âşõk, zaman zaman sazõnõ bõrakõp soluk- lanõyor. Arada Tikka’yla konuşuyoruz. “Bodrum” tarzõnda, iç içe geçmiş begonvil çevrili avlulardan oluşan, 18 odalõ bu butik otel, 17. yüzyõlda Codh- pur mihracesinin av köşküymüş... Mihraceler, Narlai’nin bir zamanlar ağaçlõklõ, masmavi bir göle bakan kõyõlarõnõn yamacõnda “kaplan avına” çõkarlarmõş. Köylüler, zamanla ağaçlarõ, ormanlarõ kesip yok etmiş. Narlai’den ev- vela kaplanlar çekilmiş. Gerisini de iklim değişik- liği halletmiş. Üç yõldõr bir damla yağmur suyuna hasret kalan, artõk içme suyu dahi bulmakta zorla- nan Narlai’nin, flamengo kuşlarõyla ünlü gölü artõk uzak bir anõ. Birkaç yõl öncesine dek göle “bird watching/kuş gözleme” seferleri düzenleyen sey- yahlar, bu mistik köye bundan böyle yalnõz civar- daki tapõnaklarõ görmek ve taa İngilizler zamanõn- dan kalan Codhpur-Udaipur karayolu üzerinde yorgunluk atmak için uğruyorlar. Yöredeki bir numaralõ ilgi merkezi Ranakpur adõnda bir Jain tapõnağõ... Olağanüstü ince mermer işçiliği ve dantel gibi işlenmiş bir sütun denizi ile nam salan ünlü tapõnağõ görmek uğruna kilometre- lerce yol tepmeyi göze alan turistler için, Narlai hâlâ çölde bulunmuş bir huzur adacõğõ... Derin Hindistan’ın sesiyle efsunlandık Ay õşõğõ altõndaki unutulmaz “sufi” konserin- den sonra, terasta; akşam yemeği için -yal- nõz bizim için- hazõrlanan gene fenerlerle süslen- miş bir masaya geçiyoruz... Haşlanmõş pirinçle “dhal” (mercimek), “pane- er masala” (bir tür domatesli peynir), “chicken tandoor” (tavuk tandõr!), “chapati” (sac ekmeği) õsmarlõyoruz. Ama ne yediğimizi anlamõyoruz. Üç beş çatalõn ardõndan, gözlerimizden yaş getiren baharat dopingi her tada baskõn çõkõyor. Bu du- rumlarda imdada yetişen yerel “Kingfisher” bira- sõyla bir nebze serinleyerek, kendimize geldikten sonra; Codhpur’da başlayan uzun günün ardõndan nihayet dinlenmeye çekiliyoruz. Uyumak ne mümkün! Gecenin başlangõcõnda karşõlaştõğõmõz düğün alayõnõn şenlikleri, yemek sonrasõnda yeniden başlõyor... Sabah saat üçe dek! Tamburlar, davullar, ut- lar... Tam bitti derken... Az önce dinlediğimiz “sufinin” konseri gibi ara verip verip... farklõ bir yoğunlukla yeniden başlõyorlar... Sürekli tekrarlardan oluşan bir melodi... Kâh ut gibi alabildiğine yumuşak bir aletten yükseliyor. Kâh õsrarla, hiç durmaksõzõn tamburlar- la gümbür gümbür gümbürdüyor... Ve toplu bir “ayin”, “zikir hali” gibi, dalga dalga bütün köye yayõlõyor. Normal bir ortamda kafayõ yersiniz değil mi? Hindistan’da yemiyorsunuz. Bir çiçek çocuğu gibi kafanõz tüt- süleniyor. Hindistan’õn dalga dalga yükselen sesi içinize akõyor. Hindistan insanõ -görselliği, keskin tat- larõ, sesleri..- tüm duyularõyla teslim alan bir yer. Burada her daim başka bir geze- gende olduğunuzu ve gerçek bir yolcu- luk yaptõğõnõzõ hiç unutmuyorsunuz... Kadõnlarçeyiziçinkurbanediliyor B A Ş L A R K E N 12 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Ranakpur Jain Tapınağı’nı görmek için turistler çok uzaklardan geliyor. Manyetik tepe yamacında Budist tapınakları. Narlai düğün alayının kadınları. Narlai çarşısı Fotoğraflar: GİAN PAOLO PAPA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear