Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10
. Cumhurbaşkanõ Ahmet
Necdet Sezer kamuoyu
önünde fazla yer almadõ.
Daha önce de aktardõğõm gibi bunu bir
davranõş biçimi olarak yerleştirdi ve
değiştirmedi. Ancak sorumluluk duy-
gusu kendi deyişi ile “çok zor ve
yıpratıcıydı”.
Özellikle ulusal çõkarlarla ilgili
konularda hem dõş etkiler hem
AKP’nin yeni açõlõmlarõ öne almasõ,
ister istemez Sezer’i “arada” bõrakõ-
yordu. Sezer bunlarõn büyük
bölümünü Köşk’ün duvarlarõ içinde
tutuğu için “gerilim” dõşarõdan fazla
hissedilmiyordu.
KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali
Talat’õn Ankara ziyaretlerinden Irak
Cumhurbaşkanõ Celal Talabani’nin
“devlet konuğu” olarak davet edilme-
sine kadar pek çok konuda Köşk’le
hükümet arasõnda yaklaşõm farklõlõğõ
yaşanõyordu.
En ciddi “gerilim” ise atamalar ve
yasalarõn onaylanmasõnda gündeme
geliyordu. Böylesi günlerde AKP iki
koz öne sürüyordu:
1- Cumhurbaşkanõnõn görev süresi-
nin kõsaltõlmasõ.
2- Cumhurbaşkanõnõn yetkilerinin
daraltõlmasõ.
Bu tartõşmalarõn yaşandõğõ günlerde
Sezer’e sormuştum:
- Görev sürenizin 5 yıla
indirilmesi planlanıyor. Ne diyorsu-
nuz?
Gülümseyerek şu
yanõtõ vermişti:
- Keşke...
Ardõndan şöyle devam
etmişti:
“Biliyorsunuz ben bu
görevi bir devlet görevi
olarak aldım. Bittiği
gün evime taşınacağım.
Kısaltırlarsa erken
taşınmış olurum.”
“Yetkilerinizin daraltılma-
sını nasıl karşılarsınız”
soruma da şu karşõlõğõ
vermişti:
“Ne kadar yetkimiz
varsa onu kullanırız.
Çankaya sorumluluk hissedene çok
zor. Bazen sabaha kadar uyuyama-
dığım konular oluyor.”
CMYB
C M Y B
Y A R I N : G E R İ L İ M İ N D E V L E T K A T L A R I N A Y A N S I M A S I : E N D İ Ş E V E B E K L E Y İ Ş
B
aşlõk ilk bakõşta itici gelebilir. Şöyle açmak isterim:
Sezer, siyasetten gelen bir kişi değildi. Bu anlamda
arkasõnda siyasi destek yoktu ama, siyasi yük de
yoktu. Sezer, bu durumu “karar özgürlüğü” olarak kul-
landõ. Hükümetin eğrisine eğri, doğrusuna doğru dedi.
Kimi çetrefilli konular vardõ ki atõlacak adõm gerilim söz-
cüğünü geri de bõrakacak sonuçlar doğurabilirdi. Sezer
buna karşõ çõktõğõnda hükümet doğal olarak tepki göste-
rirdi. Küçük çaplõ bir kriz de doğardõ. Ancak o adõm
atõlmõş olsaydõ, daha ciddi sonuçlar doğurabilirdi.
AKP’nin askerle, yargõyla, üniversitelerle, devlet bürok-
rasisi ile ilişkilerinde Sezer, kamuoyu önünde
görünmeyen bir güç olarak “denge” unsuruydu.
Bir örnek vermek gerekirse Sezer Köşk’te olsaydõ,
AKP’ye kapatma davasõ açõlmasõna neden olan süreç
büyük olasõlõkla yaşanmazdõ. 2008 başõndaki anayasa
değişikliği konusu “günah keçisinin” Köşk olduğu bir
başka mecrada çözülürdü.
İ
lhan Selçuk, bizim genel söy-
leyişimizle İlhan Ağabey,
kõsaltõlmõş söyleyişimizle İlhan
Abi, Ankara’yõ İstanbul’un çok
önemli bir parçasõ olarak görür.
Gazete açõsõndan durum böyledir...
Başkent Ankara’ya bakõşõ ise bir
bütündür; Meclis, Çankaya, siyaset,
ordu, yargõ, Dõşişleri...
İlhan Abi Ankara’ya gelişlerinde
yukarõdaki yelpazenin olabilirse
tümüyle temas kurmak ister... Ben de
başarabildiğim kadarõyla bunu ger-
çekleştirmeye çalõşõrõm...
Bu kesimlerle gündüz oturmalarõ-
mõz olur. Akşam ise başka bir meclis:
Dostlar meclisi!
İlk akşam genellikle baş başa otu-
ruruz. Bu benim için, zevk ve
okuldur...
Ben de programõ ona göre yaparõm.
Diyelim Ankara’ya 10 Mayõs’ta gele-
cekse programõ 11 Mayõs’tan itibaren
yaparõz.
10 Mayõs akşamõ bizim...
‘ABİ ORASI BOŞ KALSA...’
9 Ağustos 1993’te Ankara temsil-
cisi olarak göreve başladõğõm günden
beri ortalama ayda bir kez, bazen 2
ayda bir kez Ankara’da İlhan Abi ile
buluşuruz...
Benim için kritik buluşmalardan
biri 1994 sonu, öteki de 1995 başõn-
dakiydi. O dönemde benim yazõlar,
gazetenin birinci sayfasõndan değişik
sütunlardan giriyordu. 24 Ocak
1993’te bombalõ bir saldõrõ sonucu
yitirdiğimiz Uğur Abi’nin
(Mumcu’nun) sütunu boştu.
İlhan Abi 1994 sonundaki oturma-
mõzda, sohbetin bir yerinde konuyu
değiştirip seslendi:
“Balbay, artık gazetenin sağ alt
köşesinde birinin yazmaya başla-
ması gerek...”
Baş başayõz...
Mesajõ aldõm...
Bir an kendimi yüksek bir dağõn
tepesinde, derin, uçsuz bucaksõz bir
vadiye ve sonsuzluğa bakar gibi his-
settim.
Aklõma gelen ilk şeyi söyledim:
“Abi, orası boş kalsa...”
İlhan Abi konuyu orada kesti.
Başka şeyler konuştuk.
‘DOSTA DÜŞMANA KARŞI
BİRİNİ YAZDIRMALIYIZ’
1995 Martõ’ndaki gelişinde ise
konuyu ortada bõrakmadan, doğrudan
kararõnõ söyledi:
“Balbay, Uğur’un yerini doldur-
mak değil söz konusu olan... Bizim
orada dosta düşmana karşı birini
yazdırmamız gerekir. Bu kişi içi-
mizden olmalı, genç olmalı...”
Bu anlatõlabilir bir yaklaşõmdõ ve
ben orada yazmaya başladõm.
İlhan Abi, baş başa sohbetlerimizde
hem geçmişe ilişkin olaylarõ ve bun-
lardan çõkardõğõ dersleri anlatõrdõ,
hem günümüzü irdelerdi.
2002-2005 arasõndaki konuşmalarõ-
mõz, birlikte yaptõğõmõz temaslar,
sonrasõnda yaptõğõmõz değerlendirme-
ler, benim için tam bir “okul”
değerindedir. Anlattõklarõ elbette gün-
lük yazõlarõna paralel şeylerdi ama
güncel gelişmeler bağlamõnda yaptõğõ
irdelemeler, bu okulun ruhunu oluş-
turuyordu.
Özellikle Ankara’daki gerilimlere
ilişkin yaptõğõm haberler, yazdõğõm
yorumlar İlhan Abi katõnda da geri-
lim yaratõyordu diyebilirim. Ben
“Ankara’da görünen gerçekler
bunlar” dediğimde İlhan Abi, “Bun-
ların hiçbirine itirazım yok” der,
gazetenin bulunduğu konumu anla-
tõrdõ.
İlhan Abi’nin değerlendirmeleri
hem benim hem gazetenin yazõ işleri
mutfağõ için çok önemliydi. Özellikle
2003’ün ortasõndan sonra kimi ciddi
haberleri, zaten hissedilmekte olan
ama bütün unsurlarõnõ bilemediğimiz
gerilimin üzerine benzin dökmemek
için çok daha dikkatli kaleme aldõk.
‘SUÇ UNSURU’ OLARAK
KARŞIMIZA ÇIKTI
Bütün bunlarõn, İlhan Abi ile gaze-
tecilik zemininde, neredeyse
abi-kardeş duygularõyla kurduğumuz
diyaloglarõn “suç unsuru” olarak
karşõmõza çõkacağõnõ, hatta “terör
örgütü faaliyeti” olarak iddianame-
lere konu olacağõnõ, hiç ama hiç
düşünmemiştim.
AKP’ye en büyük iyiliği Sezer yaptõ
DEĞERLENDİRMELERİ HEM BENİM HEM DE YAZI İŞLERİ MUTFAĞI İÇİN ÖNEMLİYDİ
İlhan Selçuk okulu
28 HAZİRAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
‘Çankaya sorumluluk
hissedene çok zor’
AKP’nin askerle, yargıyla, üniversitelerle, devlet bürokrasisi ile
ilişkilerinde 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kamuoyu
önünde görünmeyen bir güç olarak “denge” unsuruydu. Bir örnek
vermek gerekirse Sezer Köşk’te olsaydı, AKP’ye kapatma davası
açılmasına neden olan süreç büyük olasılıkla yaşanmazdı.
S
ezer kamuoyu
önünde fazla yer
almadı. Daha
önce de aktardığım gibi
bunu bir davranış
biçimi olarak yerleştirdi
ve değiştirmedi. Ancak
sorumluluk duygusu
kendi deyişi ile “çok zor
ve yıpratıcıydı”
10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer ‘gerilimi’ Köşk’ün dõşõna fazla hissettirmedi