24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 . Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer kamuoyu önünde fazla yer almadõ. Daha önce de aktardõğõm gibi bunu bir davranõş biçimi olarak yerleştirdi ve değiştirmedi. Ancak sorumluluk duy- gusu kendi deyişi ile “çok zor ve yıpratıcıydı”. Özellikle ulusal çõkarlarla ilgili konularda hem dõş etkiler hem AKP’nin yeni açõlõmlarõ öne almasõ, ister istemez Sezer’i “arada” bõrakõ- yordu. Sezer bunlarõn büyük bölümünü Köşk’ün duvarlarõ içinde tutuğu için “gerilim” dõşarõdan fazla hissedilmiyordu. KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali Talat’õn Ankara ziyaretlerinden Irak Cumhurbaşkanõ Celal Talabani’nin “devlet konuğu” olarak davet edilme- sine kadar pek çok konuda Köşk’le hükümet arasõnda yaklaşõm farklõlõğõ yaşanõyordu. En ciddi “gerilim” ise atamalar ve yasalarõn onaylanmasõnda gündeme geliyordu. Böylesi günlerde AKP iki koz öne sürüyordu: 1- Cumhurbaşkanõnõn görev süresi- nin kõsaltõlmasõ. 2- Cumhurbaşkanõnõn yetkilerinin daraltõlmasõ. Bu tartõşmalarõn yaşandõğõ günlerde Sezer’e sormuştum: - Görev sürenizin 5 yıla indirilmesi planlanıyor. Ne diyorsu- nuz? Gülümseyerek şu yanõtõ vermişti: - Keşke... Ardõndan şöyle devam etmişti: “Biliyorsunuz ben bu görevi bir devlet görevi olarak aldım. Bittiği gün evime taşınacağım. Kısaltırlarsa erken taşınmış olurum.” “Yetkilerinizin daraltılma- sını nasıl karşılarsınız” soruma da şu karşõlõğõ vermişti: “Ne kadar yetkimiz varsa onu kullanırız. Çankaya sorumluluk hissedene çok zor. Bazen sabaha kadar uyuyama- dığım konular oluyor.” CMYB C M Y B Y A R I N : G E R İ L İ M İ N D E V L E T K A T L A R I N A Y A N S I M A S I : E N D İ Ş E V E B E K L E Y İ Ş B aşlõk ilk bakõşta itici gelebilir. Şöyle açmak isterim: Sezer, siyasetten gelen bir kişi değildi. Bu anlamda arkasõnda siyasi destek yoktu ama, siyasi yük de yoktu. Sezer, bu durumu “karar özgürlüğü” olarak kul- landõ. Hükümetin eğrisine eğri, doğrusuna doğru dedi. Kimi çetrefilli konular vardõ ki atõlacak adõm gerilim söz- cüğünü geri de bõrakacak sonuçlar doğurabilirdi. Sezer buna karşõ çõktõğõnda hükümet doğal olarak tepki göste- rirdi. Küçük çaplõ bir kriz de doğardõ. Ancak o adõm atõlmõş olsaydõ, daha ciddi sonuçlar doğurabilirdi. AKP’nin askerle, yargõyla, üniversitelerle, devlet bürok- rasisi ile ilişkilerinde Sezer, kamuoyu önünde görünmeyen bir güç olarak “denge” unsuruydu. Bir örnek vermek gerekirse Sezer Köşk’te olsaydõ, AKP’ye kapatma davasõ açõlmasõna neden olan süreç büyük olasõlõkla yaşanmazdõ. 2008 başõndaki anayasa değişikliği konusu “günah keçisinin” Köşk olduğu bir başka mecrada çözülürdü. İ lhan Selçuk, bizim genel söy- leyişimizle İlhan Ağabey, kõsaltõlmõş söyleyişimizle İlhan Abi, Ankara’yõ İstanbul’un çok önemli bir parçasõ olarak görür. Gazete açõsõndan durum böyledir... Başkent Ankara’ya bakõşõ ise bir bütündür; Meclis, Çankaya, siyaset, ordu, yargõ, Dõşişleri... İlhan Abi Ankara’ya gelişlerinde yukarõdaki yelpazenin olabilirse tümüyle temas kurmak ister... Ben de başarabildiğim kadarõyla bunu ger- çekleştirmeye çalõşõrõm... Bu kesimlerle gündüz oturmalarõ- mõz olur. Akşam ise başka bir meclis: Dostlar meclisi! İlk akşam genellikle baş başa otu- ruruz. Bu benim için, zevk ve okuldur... Ben de programõ ona göre yaparõm. Diyelim Ankara’ya 10 Mayõs’ta gele- cekse programõ 11 Mayõs’tan itibaren yaparõz. 10 Mayõs akşamõ bizim... ‘ABİ ORASI BOŞ KALSA...’ 9 Ağustos 1993’te Ankara temsil- cisi olarak göreve başladõğõm günden beri ortalama ayda bir kez, bazen 2 ayda bir kez Ankara’da İlhan Abi ile buluşuruz... Benim için kritik buluşmalardan biri 1994 sonu, öteki de 1995 başõn- dakiydi. O dönemde benim yazõlar, gazetenin birinci sayfasõndan değişik sütunlardan giriyordu. 24 Ocak 1993’te bombalõ bir saldõrõ sonucu yitirdiğimiz Uğur Abi’nin (Mumcu’nun) sütunu boştu. İlhan Abi 1994 sonundaki oturma- mõzda, sohbetin bir yerinde konuyu değiştirip seslendi: “Balbay, artık gazetenin sağ alt köşesinde birinin yazmaya başla- ması gerek...” Baş başayõz... Mesajõ aldõm... Bir an kendimi yüksek bir dağõn tepesinde, derin, uçsuz bucaksõz bir vadiye ve sonsuzluğa bakar gibi his- settim. Aklõma gelen ilk şeyi söyledim: “Abi, orası boş kalsa...” İlhan Abi konuyu orada kesti. Başka şeyler konuştuk. ‘DOSTA DÜŞMANA KARŞI BİRİNİ YAZDIRMALIYIZ’ 1995 Martõ’ndaki gelişinde ise konuyu ortada bõrakmadan, doğrudan kararõnõ söyledi: “Balbay, Uğur’un yerini doldur- mak değil söz konusu olan... Bizim orada dosta düşmana karşı birini yazdırmamız gerekir. Bu kişi içi- mizden olmalı, genç olmalı...” Bu anlatõlabilir bir yaklaşõmdõ ve ben orada yazmaya başladõm. İlhan Abi, baş başa sohbetlerimizde hem geçmişe ilişkin olaylarõ ve bun- lardan çõkardõğõ dersleri anlatõrdõ, hem günümüzü irdelerdi. 2002-2005 arasõndaki konuşmalarõ- mõz, birlikte yaptõğõmõz temaslar, sonrasõnda yaptõğõmõz değerlendirme- ler, benim için tam bir “okul” değerindedir. Anlattõklarõ elbette gün- lük yazõlarõna paralel şeylerdi ama güncel gelişmeler bağlamõnda yaptõğõ irdelemeler, bu okulun ruhunu oluş- turuyordu. Özellikle Ankara’daki gerilimlere ilişkin yaptõğõm haberler, yazdõğõm yorumlar İlhan Abi katõnda da geri- lim yaratõyordu diyebilirim. Ben “Ankara’da görünen gerçekler bunlar” dediğimde İlhan Abi, “Bun- ların hiçbirine itirazım yok” der, gazetenin bulunduğu konumu anla- tõrdõ. İlhan Abi’nin değerlendirmeleri hem benim hem gazetenin yazõ işleri mutfağõ için çok önemliydi. Özellikle 2003’ün ortasõndan sonra kimi ciddi haberleri, zaten hissedilmekte olan ama bütün unsurlarõnõ bilemediğimiz gerilimin üzerine benzin dökmemek için çok daha dikkatli kaleme aldõk. ‘SUÇ UNSURU’ OLARAK KARŞIMIZA ÇIKTI Bütün bunlarõn, İlhan Abi ile gaze- tecilik zemininde, neredeyse abi-kardeş duygularõyla kurduğumuz diyaloglarõn “suç unsuru” olarak karşõmõza çõkacağõnõ, hatta “terör örgütü faaliyeti” olarak iddianame- lere konu olacağõnõ, hiç ama hiç düşünmemiştim. AKP’ye en büyük iyiliği Sezer yaptõ DEĞERLENDİRMELERİ HEM BENİM HEM DE YAZI İŞLERİ MUTFAĞI İÇİN ÖNEMLİYDİ İlhan Selçuk okulu 28 HAZİRAN 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Çankaya sorumluluk hissedene çok zor’ AKP’nin askerle, yargıyla, üniversitelerle, devlet bürokrasisi ile ilişkilerinde 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kamuoyu önünde görünmeyen bir güç olarak “denge” unsuruydu. Bir örnek vermek gerekirse Sezer Köşk’te olsaydı, AKP’ye kapatma davası açılmasına neden olan süreç büyük olasılıkla yaşanmazdı. S ezer kamuoyu önünde fazla yer almadı. Daha önce de aktardığım gibi bunu bir davranış biçimi olarak yerleştirdi ve değiştirmedi. Ancak sorumluluk duygusu kendi deyişi ile “çok zor ve yıpratıcıydı” 10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer ‘gerilimi’ Köşk’ün dõşõna fazla hissettirmedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear