24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2009 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com DİYARBAKIR - Kürt açılımı adı altındaki planların gündeme getirilmesinde hiç kuşkusuz PKK’nin içinde bulunduğu koşulların da büyük payı bulunuyor. Siyasallaşma yolundaki hedefine yüzde 80 oranında ulaşan örgüt, şimdilerde Habur karnavalıyla doruğa çıkan politik desteğin keyfini çıkarıyor! Ancak madalyonun diğer yüzünde örgütün askeri açıdan yaşadığı sıkıntılar da giderek büyüyor! Yalnızlaştırma politikası, PKK’nin şiddet yorgunluğunu tetiklerken; örgüt, açılımı daha fazla dayatıyor. Peki tek sıkıntı bunlardan mı oluşuyor?.. PKK’nin Kandil Dağı’ndaki sorumlusu Murat Karayılan, örgütün “Kürdistan Topluluklar Birliği” diye nitelediği çatı yapılanmasını yönetiyor. Abdullah Öcalan gibi Urfalı olan Karayılan, örgütün askeri gücünün tek hâkimi olarak PKK’nin hem sınır içindeki hem de Kuzey Irak’taki güçlerini koordine ediyor. 30 yıldır dağda bulunan Karayılan’ın üç gün önce Los Angeles Times gazetesine verdiği demece bakılırsa PKK, son üç yılda içine düşürüldüğü yalnızlığı artık dışa vurmaktan çekinmiyor! Örneğin Karayılan’ın, ABD’nin Kürt politikasına ilişkin düşüncelerini açıklarken kurduğu cümleler, PKK’nin bir kolunun artık felç olduğunu gösteriyor: “Obama - Ahmet Türk görüşmesinden umutluyduk. Ama Amerika, bölgedeki çıkarlarını korumak uğruna sorunun çözülmesini istemiyor. Bizi anlaşmaya zorlamak için baskı yapmak istiyor.” Ya stratejik desteği sağlayan diğer kol?.. Yani Kuzey Irak’ta PKK’yi 15 yıl boyunca destekleyen peşmergeler ne yapıyor?.. Karayılan, artık “Federe Kürdistan Bölge Yönetimi”nden herhangi bir destek alamadıklarını söylüyor! ABD ve peşmerge desteğinden yoksun bırakıldıklarını itiraf eden Karayılan, örgütün kendi gövdesi üzerinde yalnızca “halk desteği ile” durduğunu öne sürüyor! Yani Güneydoğu’da son dönemde sayıları hızla artan milis desteğine vurgu yapıyor! Karayılan’ın “operasyonların durdurulmasının ardından, müzakerelerin başlaması gerektiği” şeklindeki sözleri ise AKP’nin kafa karıştıran “açılım” planlarının hiç de kolay ilerlemeyeceğine işaret ediyor. Ona göre “Türkiye’nin politikası çok bulanık ve net bir yol haritası yok!”.. Peki ya askeri sıkıntılar?.. PKK yöneticisinin bundan sonraki açıklamaları örgütün yorgunluk ve yalnızlığın dışında yeni bir operasyon endişesini de sıkıntı olarak yaşadığını ortaya koyuyor. Karayılan, “Türkiye ile yaşadığımız uzun bir tecrübe var. Üslerimize saldırabileceklerinden endişe ediyoruz, ama onlara karşı koyacak, direnecek gücümüz de var” diyebiliyor! 25 yıllık geçmişe dayanan şiddet yorgunluğu, peşmergenin Kürt devleti beklentisiyle lojistiği kesmesi, ABD’nin bölgesel çıkarlar uğruna sürüklediği yalnızlık ve tabii ki operasyon korkusu?.. PKK işte bu üçgende, beklentilerini tam olarak karşılayamasa da açılım projesinin bir an önce sonuçlanmasını bekliyor. Açılımdaki kısırdöngüye karşın tamamen siyasallaşmaya odaklanan PKK, aslında misyonunu tamamlamanın paradoksu ve tedirginliği içinde çırpınıyor! İşte bu paradoks, Öcalan’ı “çatı partisi”nin başına geçirmeyi düşleyen PKK’ye doğum sancıları yaşatıyor!.. Başını yastığa her koyduğunda uyku denilen o yarı ölüm anının keyfini bir türlü çıkaramıyordu! Ter içinde uyanıp pencereden dışarı baktığında gencecik bir fidanın mazide kalmış anıları gözlerinin önünde canlanıyor, vicdan azabı nefesini kesiyordu! Her gece korkuyla uyanıyor, bir sigara içip yeniden yatıyor, ancak kâbuslar yakasını bırakmıyordu!.. Dile kolay 9 yıl sıcak yataktan korkuyla uyanmak mahvetmişti onu... Savaş Yüksel o sabah uyandı ve kendisini cinayete sürükleyen töre baskısına karşı ayağa kalkmaya karar verdi!.. Geçen hafta İstanbul’da bir karakola gitti ve “Bacımızı öldürüp toprağa gömdük, beni bu azaptan kurtarın” dedi... Polis işte bu başvuru üzerine 9 yıl önce İstanbul’da ortadan kaybolan 17 yaşındaki Çimen Yüksel’le ilgili giz perdesini araladı. İddiaya göre Çimen, “Açık giyiniyor ve erkeklerle geziyor” diye aile meclisi kararıyla öldürülmüştü! Polis ihbarın ardından İstanbul, Antalya ve Zonguldak’ta eşzamanlı bir operasyon başlattı ve genç kızın anne ve babasıyla birlikte 4 kardeşini de gözaltına aldı. Zanlılar sorgulandı ve anlaşıldı ki genç kız, en küçük ağabeyi İzzet Yüksel tarafından telle boğularak öldürülmüş, sonra da Şile yolunda bir araziye gömülmüştü! Zanlılardan Savaş Yüksel ifadesinde olayı şöyle anlatmıştı: “Vicdanımın sesini dinleyip itirafta bulundum. Kız kardeşim her gece rüyama giriyordu. Kardeşim hakkında mahallede dedikodular dolaşıyordu. Kendisini defalarca uyardık. Ancak düzelme göremedik. Kardeşimiz namusumuzu kirletiyor diye düşündük. Sessizce öldürülmesi en kesin çözümdü. İzzet’i görevlendirdik. O da Çimen uyuduğu sırada kabloyu boynuna dolayarak sıktı. Yaptığımız insanlık dışı. Bize yazıklar olsun.” Çimen’in cesedi henüz bulunamadı... Töre kurbanı genç kız belki de dünyada toprak altında çürüyen tek çimen olarak tarihe geçti!.. Kandil’deki Sancı!.. Mezardaki Çimen!.. Cana yönelik benzer bir vahşet de önceki gün Diyarbakır’da yaşandı! Çocuklar talihsiz bir yavruyu boğazından telle bağlayarak saatlerce sokaklarda sürüklemişlerdi!.. Yavru sonunda güçsüz kalmış, giderek artan kanaması nedeniyle öldü sanılarak sokağa terk edilmişti!.. Duyarlı yurttaşlar onu bulduğunda ölmek üzereydi... Hemen bir tıp merkezine götürüldü. Uzmanlar önce nefes almasını engelleyen teli çıkardılar, sonra da yırtılan boğazını diktiler!.. Hemcinsi bir anne onu sütle beslemeye çalıştı, ancak yarası o kadar derindi ki, dikişleri bir süre sonra açıldı!.. Uzmanlar yeniden ameliyata aldılar onu... Bu kez boğazına dört kat dikiş atıldı. 4 uzmanın iki saatlik müdahalesinin ardından yoğun bakım ünitesine alındı! Ona 4 gün boyunca serum verilecek... Şansı yaver giderse retriever kırması bu küçük köpek tedavi altında tutulduğu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde bir hafta sonra iyileşecek!.. Doğu ya da batı fark etmiyor... Feodal öfke ve toplumsal şiddet Türkiye coğrafyasında insanın da hayvanın da boynuna tel sarmaya devam ediyor!.. Retriever!.. BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Demokratik Açılım - 2 AKP’yi demokrasi havarisi gören, “aydınlanmış” zevat, acaba hangi kriterlere göre iktidarın niteliği üzerine bu hükme varıyor?! AKP ve Fetocu iktidar ve yönlendirdikleri “demokratik tayfa”nın tutunduğu tek bir nokta var: Ordu, darbe merkezidir! Ordunun başına ve komutanlıklarına imam subaylar (Orası peygamber ocağı!) getirilecek (AKP atayacağına göre) ve demokratikleşeceğiz!! Ordunun kendi atama kriterlerinin geçerli olduğu hiyerarşik yapı bozulacak, iktidar ortakları dört ayaklarıyla ordunun içine de dalacak ve bütün bunların sonucu AKP’ye ve sonrasında da gelen siyasilere bağlı bir “siyasi yapı” oluşturulacak... Özetle: Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasının önünde tek bir engel varmış: Ordu! Yazmış-çizmiş-okumuş zevat böyle diyor: Türkiye’yi 60 yıldır yöneten siyasetçi, 60 yıldır ülkeyi demokratikleştirmek istiyor da ordu buna izin vermiyor! Bu nedenle, “ilk kez” orduya cephe alan AKP, bugüne kadar hiçbir siyasi partinin ve siyasetçinin “cüret edemediği bir işe” kalkıştığı için gelmiş geçmiş “en demokrat parti”, Erdoğan da “en demokrat” lider! Ne desek acaba? Atatürk’ü “faşist diktatör”, “30 bin kişinin katili”.. gibi, hem sapına kadar yanlış hem de tarihe nesnel bakışla ilgisi olmayan değerlendirmelere tabi tutan bir kafanın, iktidar konusunda doğruya yakın fikirler ileri sürmesi de beklenemez... Dün, iktidarın iki konuda “demokratik”liğini gündeme getirmiştik. İlki: Hukuk ve yargıyı hallaç pamuğu gibi atması, bir “iktidar yargısı” yaratması ve ülkede bir korku terörü yaratması... Bizim kendinden menkul demokratlar, bu konuda suspuslar.. Veya bazı çok cüretli olanları “Bunlar orducu, Atatürkçü”... Yani dağıtılmaları, AKP’ce zapturapt altına alınmaları gerekir, diyor, özetle hukukun bu aşamada “katli vaciptir” fetvasını veriyor.. İkinci konu olarak, iktidarın Doğan medyasını parçalayıp yok etme icraatını gündeme getirmiştik. Medyayı, AKP’leştirme, tekleştirme politikasının “hangi demokrasiye hizmet” edeceğini sormuştuk... Şüphesiz, demokratlıkları kendilerinden menkul zevattan Doğan medyasında çalışan bazıları, gazetelerine yönelen ağır siyasi vergi saldırıları karşısında, olay ayyuka çıktığı anlarda cılız sesler çıkartıyor, bunun basın özgürlüğü ile bağdaşmadığını dile getiriyorlar. Ama yine de AKP’leşmediği için patronunu da eleştirmekten geri kalmıyorlar... Yani basın özgürlüğü konusunda dürüst bir tavır almaktan kaçınıyorlar... İktidarın hukuku ve medyayı AKP’leştirme politikasının ve patronlar dünyasına korku salmasının hangi demokrasi için yapıldığını sormak yeterli değil... Üniversitelerin başına salt kendi adamlarını atamalarını, üniversiteleri tektipleştirme politikalarını, üniversitede yapılan rektörlük seçimleri sonuçlarının içine iyice yaparak, en az oyu alanları rektör atamalarını da “hangi demokrasi aşkına” yaptıklarını sormak gerekir! Bu kadar değil: Devlet kurumlarına yaptıkları neredeyse bütün önemli atamaların hepsinin kendi meşreplerinden olmasının da “hangi demokrasi” ile bağdaştığı konusuna da bir yanıt bulmak zorundayız... Şüphesiz kadınları iş ve toplum hayatından dışlamalarını ve ev kadını yapma politikalarını, laikliğin yerine “ılımlı” laiklik yani dinci politikaların siyasete egemen olmasının yolunu açmalarınında, hangi demokrasiyle bağdaştığını bilmek zorundayız... Geride bir tek “odak” kalmıştır: Ordu! İktidar ve Fetocu ekip, liberal yandaş takımla birlikte, şimdi bu kurumun üzerinde yoğun çalışıyor! Bütün bunları tek bir soruda birleştirebiliriz: Acaba iktidarın, ülkede bütün kuvvetleri, “kendi emir-komutası” altında toplaması (güç temerküzü!), sizin bellediğiniz hangi demokrasi, demokratik sistemin gereğidir? Çimen Yüksel. obursali@cumhuriyet.com.tr Kutlamalar sõrasõnda olay çõkarttõklarõ ileri sürülen 1 araştõrma görevlisi ile 2 öğrenci cezaevine gönderildi 6 ay sonra 1 Mayõs tutuklamasõ İstanbul Haber Servisi - İstan- bul’da bu yõlki 1 Mayõs kutlamalarõ sõrasõnda olay çõkardõklarõ ileri sü- rülen bir araştõrma görevlisi ile 2 üniversite öğrencisi tutuklandõ. Edinilen bilgilere göre; kutla- malar sõrasõnda Taksim’e çõkmak için Cihangir’de yüzlerini kapatan “Anarşist” isimli bir grup ile po- lis arasõnda yaşanan çatõşmada bazõ ev ve işyerlerinin camlarõnõn kõrõlmasõ üzerine İstanbul Güven- lik Şube Müdürlüğü ekipleri, tüm ulusal televizyonlardan korsan gösterilerin görüntülerini temin etti. Görüntülerden belirlenen ki- şileri tek tek yakalayan polis ekip- leri, kimliğini tespit edemediği biri kadõn 3 kişinin yakalanmasõ için 81 ilin emniyet müdürlüğüne görüntüleri yolladõ. GÖRÜNTÜDEN TESPİT Bu kapsamda çalõşmalarõnõ sür- düren Ankara polisi, gösterilere katõldõğõ gerekçesiyle Ankara Ha- cettepe Üniversitesi Araştõrma Gö- revlisi Ulaş Derin, Hacettepe Üni- versitesi Arkeoloji Bölümü öğren- cisi Baran Narin ve Felsefe Bö- lümü öğrencisi Dilay Aydoğan’õ gözaltõna aldõ. Emniyet yetkilileri gözaltõna alõnan şüphelilerin, gös- teriye katõlmak için Ankara’dan İs- tanbul’a geldiğinin belirlendiğini bildirdi. Ankara Emniyeti’nde sorgularõnõn ardõndan Beyoğlu Ad- liyesi’ne sevk edilen şüpheliler hâkim karşõsõna çõktõ. Burada ya- põlan suçlamalarõ kabul etmeyen şüpheliler, serbest bõrakõlmalarõnõ talep etti. Talepleri kabul edilme- yen 3 kişi, burada alõnan ifadeleri- nin ardõndan tutuklanarak ceza- evine gönderildi. TAKSİM KOVALAMACASI İstanbul’da bu yõl yapõlan 1 Mayõs kutlamalarõ olaylara sahne olmuş, gün boyunca Taksim’e çõkmak isteyen gruplarla polis arasõnda kovalamacalar yaşan- mõştõ. İstanbul polisi kendisine direnen gruplarõ tazyikli su ve biber gazõ ile dağõtarak yüzlerce kişiyi gözaltõna almõştõ. Çiğli, Bulut’u uğurladı Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut, son yolculuğuna karanfiller ve alkışlarla uğurlandı. Bulut’un cenazesi, Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi. İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede cumartesi günü yaşamını yitiren Bulut için ilk tören Küçük Çiğli Cemevi’nde gerçekleştirildi. Bulut’un cenazesi, daha sonra alkışlar eşliğinde Çiğli Belediye Binası önüne getirildi. Buradaki törene CHP Genel Sekreteri Önder Sav, İzmir Valisi Cahit Kı- raç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri ve binlerce yurttaş katıldı. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden üç gün önce siyanürlü kurşunla vurulan ve cezaevine giren Bulut’un ameliyatı 3 ay sonra yapıldı. 1987 yılında Gaziemir’de bir ara- cın kendisine çarpması sonucu ağır yaralanan Bulut, 1992’de akciğer kanserine yakala- nırken bir yıl sonra kanserden kurtulmayı başardı. 2003’te ise kolon kanserine yakala- nan Bulut’un 2005’te gerçekleştirilen ameliyatla karaciğerinin bir bölümü alındı. Bulut 2006’da Sıvas olaylarının yıldönümünde bıçaklı saldırıya uğradı ve kolundan yaralandı. Fotoğraf:HAKANDİRİK BAKANLAR KURULU Telekulak cezası artacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, usulsüz dinlemelerle ilgili olarak yeni bir düzenleme yapacaklarõnõ ve cezala- rõn arttõrõlacağõnõ söyledi. Çiçek, Başbakanlõk Merkez Bina’da- ki Bakanlar Kurulu toplantõsõnõn ardõn- dan yaptõğõ açõklamada, Türk Ceza Ya- sasõ’nõn (TCY) bazõ maddelerinde de- ğişiklik yapõlmasõyla ilgili yasa tasarõ- sõnõn ele alõndõğõnõ söyledi. Cemil Çi- çek, haberleşmenin gizliliği, kişiler arasõndaki konuşmalarõn dinlenmesi ve kayda alõnmasõ, özel hayatõn gizliliği- nin ihlal suçunu düzenleyen, ayrõca so- ruşturmanõn gizliliğini ihlal suçunu dü- zenleyen TCY’nin ilgili maddelerinde yeniden düzenleme yapõlarak cezalarõn arttõrõlacağõnõ bildirdi. ‘EKONOMİ ETKİLENİYOR’ Bu konularõn son günlerde sõkça gün- deme geldiğini ve herkesin bundan ra- hatsõz olduğunu ifade eden Çiçek, bun- larõn dõşõnda elektronik olanaklarla işle- nen suçlarla ilgili Adalet Bakanlõğõ tara- fõndan başlatõlan çalõşmanõn da kõsa sü- rede tamamlanmasõ kararõ aldõklarõnõ söyledi. Konuya ilişkin sorularõ da ya- nõtlayan Çiçek, cezalarõn ne kadar arttõ- rõlacağõ yönündeki bir soru üzerine, ye- ni düzenlemeyle mevcut yasada suç ola- rak tanõmlanan ancak cezai yaptõrõmlarõ düşük olan suçlarõn cezalarõnõn arttõrõla- cağõnõ ifade etti. Çiçek, “Son günlerde tartışılan konuyu iyi anlamak lazım. Dinlemeyi talep eden yargı mensubu, kararı veren yargı mercii, dinlenen kişiler de yargının mensupları, bu üçü arasında olup biten şeylerdir. Bu konuyu bunun dışına çıkardığımız takdirde bu doğru bir değerlendirme olmaz” dedi. Bir gazetecinin “AKP hakkında açılmış ya da açılacak bir davadan söz ediliyor” demesi üzerine sinirlenen Çiçek, bu türlü söylentilerin ülke ekonomisini olumsuz etkilediğini vurgulayarak “Herkes söylediği sözün farkında olmalıdır” dedi. VEKİLLERE ‘İTİDAL’ ÇAĞRISI BAŞSAVCILIĞA BİLGİ VERMİŞ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanlõk Divanõ, Kürt açõlõmõnõn görüşmelerinde pankart eylemine öncülük eden ve konuklarõ da dinleyici localarõnda eylem yapan CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’a ceza veremezken, isim ve olay belirtmeden, milletvekillerine “itidal çağrı- sı” yapõlmasõnõ kararlaştõrdõ. Şahin, ayrõca TBMM Başkanvekilleri ve siyasi partilerin grup başkanvekilleri ile de önümüzdeki günlerde bir toplantõ yaparak milletvekille- rinin iç tüzüğe uygun hareket etmelerini is- teyecek.Toplantõda, tutunaklardan hakaret içeren ifadeleri okuyarak, pankart eylemini hatõrlatan Şahin, yaşananlarõn Meclis’in saygõnlõğõna gölge düşürdüğünü söyledi. Şahin, Başkanlõk Divanõ olarak bu tür ey- lemlere göz yummayacaklarõnõ kaydetti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Telekomünikasyon İletişim Başkanõ (TİB) Fethi Şimşek, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dinlenildiği” şeklindeki sözle- riyle ilgili olarak geçen hafta Ankara Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na bilgi verdi. Şim- şek’in, davet üzerine geçen hafta perşembe günü Ankara Adalet Sarayõ’na giderek Me- mur Suçlarõ Soruşturma Bürosu’na bak- makla görevli başsavcõ vekili ile görüştüğü öğrenildi. Şimşek, 12 Kasõm’da yaptõğõ açõklamada, “Bir ülkenin Başbakanı 6 yıl dinleniyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor ama hâkim kararı ile usulüne uygun din- lemeler yapılıyor, her nedense toplum ayağa kalkıyor. Bu çifte standarttan kur- tulmamız lazım” ifadesini kullanmõştõ. GATA’da sancak töreni ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gülhane Askeri Tõp Akade- misi (GATA) Öğrenci Alayõ’na dü- zenlenen törenle sancak verildi. Tö- rene Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanõ Ha- şim Kõlõç, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ, Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker ve kuvvet komutanlarõ katõldõ. GATA’da teda- vi gören ve başõ sarõlõ gazi Üsteğ- men Mehmet Bedri Aluçlu da izle- yicilerin arasõnda yer aldõ. Aluç- lu’nun 2007’de Siirt Pervari’de bir operasyonda, mayõn imha etmek is- terken ağõr yaralandõğõ öğrenildi. Talip Öztürk anıldı İstanbul Haber Servisi - Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanõş- ma Derneği (TÖB-DER) İstanbul Şube Başkanõ, Barõş Derneği kuru- cusu ve Dünya Barõş Konseyi üye- si öğretmen Talip Öztürk, katledi- lişinin 30. yõldönümünde Koz- lu’daki mezarõ başõnda şiirlerle, karanfillerle anõldõ. Öztürk’ün öğ- retmen arkadaşõ İlkay Öztürk, Ta- lip Öztürk’ün katledilmesinin üze- rinden 30 yõl geçtiğini belirterek, “Bizler geçmişimize sahip çõkmak için buradayõz. Emperyalizme ve faşizme karşõ Öztürk gibi onurlu duruşumuzu koruyoruz” dedi. 15 öğrenci yaralandı BALIKESİR (Cumhuriyet) - Balõkesir’in ilçe merkezindeki ilk- öğretim okulundan aldõğõ öğrencile- ri götüren Mehmet Kaymak yöneti- mindeki minibüs, şarampole devril- di. Kazada, 15 öğrenci ile sürücü yaralandõ. Öğrenciler eşiyle tartõşan şoförün gergin olduğunu iddia etti. Havalimanında tehlike ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - İstanbul-Hatay seferini yapan uça- ğõn 29 Ekim’de kötü hava koşullarõ nedeniyle Adana Havalimanõ’na ini- şi sõrasõnda, pistteki lastik temizle- me aracõ nedeniyle tehlike atlattõğõ ileri sürüdü. İnceleme başlatõldõğõnõ açõklayan Adana Valisi İlhan Atõş, “İniş sõrasõnda temizlik aracõnõn pis- te bõraktõğõ izin göz yanõlgõsõna ne- den olduğunu düşünüyoruz” dedi. On Numara çekildi 1, 8, 11, 12, 13, 19, 21, 26, 30, 31, 33, 34, 37, 42, 50, 53, 58, 62, 70, 74, 79, 80
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear