28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN 13 Kasım’ın Getirisi Basınımızın genç ve ciddi kalemlerinden Devrim Sevimay, “Soru Cevap” sayfasında bu haftaki konuğu Ahmet Türk ile söyleşisine şu soruyla giriyordu: - Sizce 13 Kasım kendi başına bir milat olma özelliğini taşıyor mu, yoksa dağ fare mi doğurdu? Doğrusu şimdiye dek yalnızca terör bağlamında konuşulan, oysa onunla bağlantılı olsa da, aynı zamanda ondan bağımsız bir Kürt sorunu olan olayın ilk kez geniş kapsamlı olarak ele alınmasının büyük bir gelişme olduğu söylenebilirdi; eğer yanlış yönetilme yüzünden, beklenmeyen sonuçlar doğurmamış olsaydı. Bu noktayı galiba biraz açmak gerek. Sayın Bahçeli için bir şey söyleyecek durumda olmasak da büyük bir çoğunluk olarak, Kürt sorununda, demokratik bir açılımın yararlı olacağından kimsenin kuşkusu yok. Ancak bu açılımın iyi yönetilmesi zorunluluğu da yadsınamaz. Böyle bir açılım için, her şeyden önce, tasarımcılarının kendi kafalarında sorunun bir tanımını yapmaları gerekir. Kuşku yok ki açılımın içeriği ve öngördüğü çözümler de bu tanıma göre şekilleneceklerdir. Ayrıca açılımın tasarlayıcılarının, kamuoyuna ana çizgileriyle açılımın içeriği konusunda da bilgi vermeleri gerekirdi. Bunların yapılmadığını düşünenlerin yalnızca bizler olmadığı, Sayın Türk’ün şu yanıtından da anlaşılıyor: - Sürecin kendisi için belki milat diyebiliriz... Ancak 13 Kasım kendi başına bir milat değildir, çünkü içinden çok da fazla bir şey çıkmadı... Nelerin yapılacağı konusunda kamuoyuna bir yanıt verilmedi. Beklentileri yahut soruları cevaplandıracak bir konuşma yapılmadı. Görülüyor ki konunun tarafı olmak durumuna çekilmek istenenlerin içerik konusundaki görüşleri de bizimkinden farklı değil. Halbuki bunların yapılması gerekliydi. Üzerinde somut olarak tartışılacak verilerin ortaya dökülmesi zorunluydu. Oysa bu yapılmadığı, yani somut öneriler açıklığıyla, özellikle de Başbakan tarafından ortaya konulmadığı gibi, kimi tereddütlere, kaygılara, giderek korkulara yol açacak, her yöne çekilebilir, bu açıdan da tehlike arz eden kimi deyimler de kullanıldı, İçişleri Bakanı Atalay tarafından. Atalay, bu açılımın bir süreç olduğunu söyleyerek, önerilerin ucunun açık olduğunu, imanın ötesinde açıkça söylerken insanların kafasında şu soruyu oluşturdu: - Ne demek istiyorlar yani, “Bugün bu kadar ile yetinin, yarın kamuoyunu alıştıra alıştıra yenilerini de veririz” mi demek amaçları? Bu soru bir kez zihinlere düştü mü, artık sağlıklı bir diyaloğu başlatmak güçtür. Erdoğan’ın Kürt açılımı böyle başlamış ve ne yazık ki, 13 Kasım Meclis oturumu da bu belirsizlik ve kaygıları ve onların doğurduğu gerginliği giderememiştir. Burada, en büyük sorumluluk, açılımın içeriğini açıklama konusunda çaba sarf etmek yerine, muhalefet ile seviyesiz bir takışmayı kasten yaratan Erdoğan’a aittir. 13 Kasım toplantısında bana göre en yanlış anlaşılan ve hakkı yenen kişi ise CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olmuştur. Baykal kamuoyu tarafından da paylaşılan kaygılarını dile getirdikten sonra, 20 yıl önce yayımlanmış, altında imzası da bulunan Kürt raporuna atıfta bulunarak, sorunun ekonomik, sosyal yönleri olduğunu, bu konuda alınması gereken önlemleri, eğitim konusunu da unutmadan, somut önerilerle ortaya koydu. Baykal ayrıca, Kürtlerin etnik kimliklerine saygı gösterilmesi gerektiğini, bunların demokratik talepler olarak karşılanmalarının zorunluluğunu, hiçbir etnik kimliğin bir diğerine üstün kılınamayacağını, devletin kimlikler konusunda kör olması gerektiğini, aynı zamanda devletin farklılıkların altını çizip, arttırılacak bazı eğitim yükümlülüklerini sırtlanamayacağını, Kürtçe eğitimi özel sektörün üstlenebileceğini açıklıkla dile getirerek, üzerinde tartışılabilecek somut öneriler ortaya koydu. Belki de Baykal’ın Meclis kürsüsünden dile getirdikleri, 13 Kasım oturumunun tek somut konuşmasıydı. asirmen@cumhuriyet.com.tr Öymen’in Dersim isyanõyla ilgili sözlerine tepki gösteren Kõlõçdaroğlu, yaranõn kanadõğõnõ söyledi ‘Gereğini yapmak zorunda’TUNCELİ (Cumhuriyet) - CHP Ge- nel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen’in demokratik açõlõm tartõşmalarõ sõrasõnda TBMM’de yaptõğõ konuşmada Dersim is- yanõyla ilgili sözlerine tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıç- daroğlu, “Yara kanamıştır. Bu süreç- te yapılması gereken tepkileri dikkate almaktır. Tepkileri dikkate alması ge- reken sayın Onur Öymen’dir ve gere- ğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman hem CHP’yi, hem CHP’deki parlamenterleri ve CHP’li- leri rahatlatmış olacaktır” dedi. Tunceli CHP İl Başkanlõğõ’nda bir ba- sõn toplantõsõ düzenleyen Kõlõçdaroğlu, Onur Öymen’in sözlerinin çok ciddi tep- kiler yarattõğõnõ belirtti. O dönemde in- sanlõkla bağdaşmayan olaylar olduğunu anõmsatan Kõlõçdaroğlu, “Ama bu olay- larla, günümüzde terör örgütüyle mü- cadelenin bir unsuru, benzeriymiş gi- bi ifade etmenin doğru olmadığını ifa- de etmek istiyorum” diye konuştu. ‘Yara kanamıştır’ Bölge insanõnõn intikam duygusunu geleceğe taşõmayõ düşünmediğini vur- gulayan Kõlõçdaroğlu, “Acıyı bal eylemiş, bağırlarına taş basmışlardır. Elbette o dönemde yanlışlar olmuştur. Ama bu- nu günümüze taşıyıp o olayları kaşımak doğru değildir. Yara kanamıştır” dedi. Kõlõçdaroğlu, bu süreçte tepkilerin dik- kate alõnmasõ gerektiğini ifade etti. Öy- men’in Tuncelililerden özür dilediğini anõmsatan Kõlõçdaroğlu, tepkilerin din- mediğini belirterek şöyle devam etti: “Hepimiz üzerimize düşen görevi yaparak, toplumun duyarlılık ve tep- kilerinin, beklentilerinin gereğini yap- mak durumundayız. Bunu yaptığımız zaman Türkiye’de demokratikleşme- nin önünü açmış oluruz. Sayın Öy- men’in söylediklerinden daha çok ka- muoyunun algılama tarzı daha önem- lidir. Eğer kamuoyu Sayın Öymen’in söylediklerini farklı algılamışsa, Öymen bunun gereğini yerine getirmelidir.” Bir gazetecinin, “Öymen’in gereğini yapmasını istifa etmesi olarak mı de- ğerlendirmemiz gerekiyor” sorusuna, Kõlõçdaroğlu, “Bir politikacı, bir olayın gereğinin ne olduğunu çok iyi bilir. Bu- nu en iyi de uzun yıllar devlette çalış- mış, parlamentoda görev yapmış bir ki- şinin algılayacağı kanısındayım” dedi.. Öymen’i alkışlamadım Kõlõçdaroğlu, bazõ basõn organlarõnda “Öymen’in konuşmasını alkışladığı” yönündeki haberlere tepki göstererek “Yandaş medyada verildiği gibi Onur Öymen’in konuşmalarının o bölümü- nü hiçbir zaman alkışlamadım” dedi. Kõlõçdaroğlu, 1938 yõlõnda yaşanan Der- sim olaylarõyla ilgili dönemin bakanla- rõndan İhsan Sabri Çağlayangil ile gö- rüştüğü yönündeki soru üzerine ise “Tun- celi tarihiyle ilgili bilgi ve belge topla- yan bir arkadaşınızım. Bu benim özel merakım” diye konuştu.Kemal Kılıçdaroğlu. Kõlõçdaroğlu, oluşan tepkiyi “yara kanamõştõr” şeklinde değerlendirdi. Toplumun duyarlõlõklarõnõn ve beklentilerinin karşõlanmasõ gerektiğini belirten Kõlõçdaroğlu, Öymen’i kastederek “Gereğini yaptõğõ zaman hem CHP’yi, hem CHP’deki parlamenterleri ve CHP’lileri rahatlatmõş olacaktõr” dedi. DTP’DEN TEPKİ ‘Öymen katliamı yüceltti’ D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Diyarbakõr İl Ör- gütü, CHP Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Onur Öymen’in TBMM Ge- nel Kurulu’ndaki Der- sim olaylarõna ilişkin açõklamalarõna sert tep- ki gösterdi. DTP Diyarbakõr il ör- gütünün Sümer Par- kõ’nda yaptõğõ açõkla- maya DTP’li yönetici- lerin yanõ sõra Büyükşe- hir Belediye Başkan Vekili Ali Şimşek, Ka- yapõnar Belediye Baş- kanõ Zülküf Karatekin, Yenişehir Belediye Baş- kanõ Selim Kurbanoğ- lu ve STK temsilcileri katõldõ. DTP İl Başkan Yardõmcõsõ Cafer Kan, CHP’li Onur Öymen’in yaptõğõ konuşma ile mi- litarizmi ve katliamlarõ yücelttiğini savundu. 1937 Mart ayõnda baş- layan olaylarda kadõn, yaşlõ, çocuk ayrõmõ ya- põlmaksõzõn 70 bine ya- kõn insanõn öldürüldü- ğünü, binlerce köyün yakõlõp yõkõldõğõnõ öne süren Kan, “1925 Şeyh Sait Ayaklanması’nda ise binlerce insan öl- dürülmüş, İstiklal Mahkemeleri’nde on- larca kişi göstermelik yargılamalarla idama mahkûm edilmiş ve 83 yaşındaki Şeyh Sait ile arkadaşları idam edil- miştir” diye konuştu. DTP Diyarbakõr İl Başkan Yardõmcõsõ Kan, CHP’nin Kürt sorunu- nun çözümüne ilişkin projesinin bulunmadõğõ- nõ ileri sürerek savaş ve askeri yöntemlerde õsrar ederek halkõ katliamlar- la dize getirmeyi bir yöntem olarak belirledi- ğini söyledi. ÖYMEN’DEN KILIÇDAROĞLU’NA ‘Gereğini yapıyorum’ Öymen, “Görevimiz Atatürk’ü inkâr etmek değil, sahip çõkmaktõr. Ne zamandan beri Atatürk’ün yaptõklarõna sahip çõkmak suç haline geldi” karşõlõğõnõ verdi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kı- lıçdaroğlu’nun “gereğini yapsın” diyerek istifaya çağõrdõğõ Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen, “Gereğini yapıyorum. CHP’nin temel görevi, Cumhuriyete, Atatürk’e sahip çıkmaktır. Ne za- mandan beri Atatürk’ün yaptıklarına sahip çık- mak suç haline geldi” karşõlõğõnõ verdi. Onur Öymen’in 10 Kasõm günü TBMM’de Kürt açõlõmõ ön görüş- mesindeki konuşmasõn- da yer alan Şeyh Sait ve Dersim isyanlarõyla ilgili sözlerine parti içinden ve dõşõndan tepkiler sü- rüyor. Kõlõçdaroğlu dün kendisini istifaya çağõ- rõrken; yarõn Merkez Yö- netim Kurulu toplantõ- sõnda da istifa çağrõlarõ- nõn yapõlmasõ bekleni- yor. Öymen ise “Benim yaptığım AKP’nin te- rörle müzakere eder- ken Atatürk’ün arka- sına sığınmasına tep- kidir. Atatürk sizin yap- tõğõnõzõ yapmadõ, dedim. Devlete karşı birçok silahlı ayaklanma ol- du, Atatürk hepsiyle mücadele etti. Atatürk barış adamıydı, fakat devlete karşı ayaklan- malar olduğu zaman müzakere değil, mü- cadele yöntemini be- nimsedi” dedi. Öymen, “Alevilerden söz etme- diğini” kaydederken “Alevilere karşı inci- tici bir şey söyleme- dim. AKP’ye ‘Ata- türk’ün arkasõna saklan- mayõn’ diyoruz. Ata- türk’e sahip çıkmasa mıydık? O dönemde Dersim’de mücadele et- tiler. Ayaklanmaları bastırmışlar, yanlış mı yapmışlar? Müzakere mi etselerdi, açılım mı yapsalardı” diye sordu. Öymen, “Ben Ata- türk’ün devlete başkal- dıranlarla müzakere yöntemini tercih etme- diğini söyledim. Ale-vi- lere karşı bir şey söyle- medim. Atatürk’ü in- kâr mı edelim? Dersim isyanı, Alevi isyanı mı- dır? Atatürk Alevilerle mi savaştı?” açõklamasõ- nõ yaptõ. Öymen, Kõlõç- daroğlu’nun “gereğini yapsın” çağrõsõna da, “Çok doğru söylemiş. Gereğini yapıyorum. CHP’nin temel görevi, Cumhuriyete, Atatürk’e sahip çıkmaktır. Ata- türk’ün yaptıkları bir bütündür. Yaptığı en önemli işlerden biri de cumhuriyeti korumak- tır. Bizim görevimiz Atatürk’ü inkâr etmek değil, sahip çıkmaktır. Ne zamandan beri Ata- türk’ün yaptıklarına sa- hip çıkmak suç haline geldi? Var mı öyle bir politikamız bizim?” kar- şõlõğõnõ verdi. ‘Önce alkışlamıştı’ Öymen, “Kılıçdaroğ- lu’nun çıkışına ne di- yorsunuz” sorusuna ise “Yüz yüzeyken bana böyle bir şey söylemedi. Ben bu konuşmayı ya- parken konuşmam bit- tiğinde en hararetli al- kışlardan bir tanesi de Kılıçdaroğlu’ndan geli- yordu. Önce alkışlıyor, sonradan beni istifaya çağıran bir konuşma ya- pıyor bunu anlayama- dım” yanõtõnõ verdi. Oluşan tepkiler üzeri- ne CHP İstanbul İl Baş- kanõ Gürsel Tekin de dün Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) Ümraniye Şubesi’ni zi- yaret etti. Tekin, Öy- men’in ifadelerinin par- tiyi bağlamadõğõnõ söy- ledi. TUDEF Genel Baş- kanõ Özkan Tacer ise Öymen’in istifa etmesi gerektiğini belirtti. Tunceli Bağõmsõz Mil- letvekili Kamer Genç de düzenlediği basõn top- lantõsõnda Öymen’in is- tifasõnõ istedi. Devlet Bahçeli, yeni seçilen üyelerle Anıtkabir’i ve Türkeş’in mezarını ziyaret etti. (AA) Bahçeli, 15 kişilik Başkanlõk Divanõ’na 6 yeni isim aldõ MHP’de vitrin belirlendiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli, partisini genel se- çimlere götürecek yeni parti vit- rinini belirledi. Bahçeli, Başkan- lõk Divanõ’na, aralarõnda Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı’nõn da bulunduğu 6 yeni ismi aldõ. Bahçeli, merkez yö- netim kurulu (MYK) ve merkez disiplin ku- ruluna seçilen üyelerle önce Anõtkabir ve par- tinin kurucu Genel Başkanõ Alparslan Türkeş’in mezarõnõ zi- yaret etti. Bahçeli, daha sonra Mi- sak-õ Milli Kulesi’ne geçerek Anõtkabir Özel Defteri’ni imza- ladõ. MYK toplantõsõnda 15 ki- şilik MHP Başkanlõk Divanõ’nõn yeni üyeleri belirlendi. “Gizli oy”la belirlenen yeni Başkanlõk Divanõ’nda 9 üye yerini korurken Bahçeli, diplomasi ve ekonomi alanlarõnda daha uzman isimlere yer verdi. Bahçeli, yeni vitrinde teşkilattan sorumlu genel başkan yardõmcõsõ Ali Işıklar, siyasi iş- lerden sorumlu genel başkan yar- dõmcõsõ Sabahattin Çakmakoğ- lu, eğitimden sorumlu genel baş- kan yardõmcõsõ Murat Şefkatli, genel sekreter yardõmcõsõ Emin Haluk Ayhan ile İstanbul il kon- gresinde parti yönetimiyle ters dü- şüp istifa eden Atilla Kaya’ya ye- ni divanda yer vermedi. Mehmet Nacar da MDK’ye seçildiği için divan dõşõnda kaldõ. Bahçeli, ye- ni divanda Kürt kökenli Muzaf- fer Çakmaklı’yõ idari, mali ve teknik işlerden sorumlu genel se- kreter yardõmcõlõğõna getirdi. Bah- çeli, tarihçi öğretim üyesi Edip Semih Yalçın’õ eğitim işlerinden sorumlu genel başkan yardõmcõ- lõğõyla görevlendirdi. Bahçeli, Deniz Bölükbaşõ’nõ Türk Dünyasõ ve Uluslararasõ İlişkiler- den Sorumlu Genel Başkan Yardõmcõsõ yaparken, siyasi ve sosyal işler ile proto- kol işlerinden sorum- lu genel sekreter yardõmcõlõğõna Mehmet Taytak, siyasi işler, parlamento ve hükümet ile iliş- kilerden sorumlu genel başkan yardõmcõlõğõna İsmet Büyüka- taman, ekonomiden sorumlu genel başkan yardõmcõlõğõna da Münir Kutluata getirildi. MHP’de yeni Başkanlõk Divanõ’nda 9 üye yerini korurken Bahçeli, diplomasi ve ekonomi alanlarõnda daha uzman isimlere yer verdi. Bahçeli, Kürt kökenli Çakmaklõ’yõ divana aldõ. Hükümetin bölge kalkõnma ajanslarõnõ etkin olarak devreye sokma kararõ aldõğõ öğrenildi Kürt açılımına ajans desteği BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Hükümetin Kürt açõlõ- mõnda, bölge kalkõnma ajanslarõnõ etkin olarak devreye sokma kararõ aldõğõ öğ- renildi. Özellikle Mahmur Kampõ’ndan dönmek isteyenlerin Türkiye’deki yaşam koşullarõnõn iyileştirilmesi için Bitlis- Hakkâri-Muş-Van, Adõyaman-Gazian- tep-Kilis, Diyarbakõr-Şanlõurfa ve Bat- man-Mardin-Şõrnak-Siirt bölge kalkõnma ajanslarõnõn belirli bir eylem planõ çer- çevesinde katkõ sağlamasõ hedefleniyor. Hükümet Kürt açõlõmõnõn siyasi bo- yutunun, Habur’da ortaya çõkan görün- tülerle sõkõntõya girmesinin ardõndan, şimdi de konunun toplumsal ve ekono- mik boyutunu öne çõkarmaya başladõ. Özellikle Mahmur Kampõ’ndan dönecek olanlarõn ve Kandil Dağõ’ndan gelecek suça karõşmamõş militanlarõn ekono- mik olarak desteklenmesi için bölge kalkõnma ajanslarõ devreye sokulacak. Bu çerçevede, ilgili bölge kalkõnma ajansõ, köyüne dönmek isteyenlere yar- dõmcõ olacak. Bu kişilerin geçimlerini sağ- lamaya yönelik koşullarõn hazõrlanmasõ amacõyla gelir getirici faaliyetler için doğ- rudan ekonomik destek sağlanacak. Ajanslarõn “kırsal kalkınmaya kat- kı sağlayacak gelir getirici faaliyet- ler” için en az 20 bin, en fazla 200 bin Türk Lirasõ katkõ vermesi öngörülmüş olmasõna karşõn, bu miktarlar Kürt açõlõmõ çerçevesindeki faaliyetler bağ- lamõnda arttõrõlabilecek. Ajanslar köyüne dönmek istemeyenler için Diyarbakõr, Mardin, Kõzõltepe, Nu- saybin, Batman, Siirt gibi illerde uygun koşullar oluşturulmasõ için devrede ola- cak. Bu kentlere yerleşenler de kendi iş- lerini kurmalarõ konusunda özendirilecek, doğrudan ekonomik desteğin yanõ sõra Sosyal Kalkõnma Mali Destek ve KOBİ Mali Destek programlarõ çerçevesinde, mesleki eğitim olanağõ sağlanacak. Öte yandan, Bitlis-Hakkâri-Muş-Van, Adõyaman-Gaziantep-Kilis, Diyarbakõr- Şanlõurfa ve Batman-Mardin-Şõrnak- Siirt bölge kalkõnma ajanslarõ içinde eve dönüş hakkõndan yararlanan militanlar için özel birimler oluşturulacak. Bu bi- rimler, söz konusu militanlarõn iş bul- masõndan ekonomik ve toplumsal yaşa- ma eklemlenmesine kadar bir dizi önle- min alõnmasõ için çalõşacak. Mahmur Kampõ’nda halen 10 binin üzerinde Türkiye’den göç etmiş mülteci yaşõyor. Mahmur’daki mültecilerin bir bö- lümünün Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşlõğõ bulunmazken, bir bölümü de as- kerlik sõkõntõsõ yaşõyor. Bu kişilerin ço- ğunluğu, eve dönüşün ardõndan “siyasi mülteci” sõfatlarõnõn korunmasõnõ istiyor. Özellikle Mahmur Kampõ’ndan dönecek olanlarõn ve Kandil Dağõ’ndan gelecek suça karõşmamõş militanlarõn ekonomik olarak desteklenmesi için bölge kalkõnma ajanslarõ devreye sokulacak. Pontus Rumcası ve Yunancaya tepki TRABZON (Cumhuriyet) - Radyo Televizyon Yüksek Kurulu’nun (RTÜK) hü- kümetin açõlõm politikasõ kapsamõnda bölge- sel bazda farklõ dillerde radyo yayõna izin verdiği yönetmelikte Trabzon’da Pontus Rumcasõ ve Yunanca yayõna izin vermesi radyocularõn tepkisini çekti. Radyo Televizyon Yayõncõlarõ Meslek Bir- liği (RATEM) Trabzon Temsilcisi Faruk Tandoğan, “Trabzon’da Rumca, Pontusça ya da Yunanca kim konuşuyor ki?” dedi. Tandoğan, olayõ, “Müslüman mahallesin- de salyangoz satmaya” benzetti. Tandoğan, “Güneydoğu’da Kürt vatandaşlarımız vardır. Orada belki bu uygulama olabilir. Belki popüler olsun diye komşu ülkemiz Gürcistan’a dayandırılarak yarım saatlik bir Gürcüce yayın olabilir. Ama bizim için böyle bir uygulama çok mantıklı değil” de- di. Radyo Bordo Mavi Genel Müdürü Yıl- maz Bölükbaşı ise, “Hani, pek Laz olmasa da Lazca olsa anlardık. Belki Lazca yayın yapabilirsiniz. Ama Rumca ve Yunanca demekle Trabzon üzerinde ilerleyen dö- nemlerde farklı amaç ve emeller doğrultu- sunda yayın haritası üretiyorlar” dedi. RADYOCULARDAN ELEŞTİRİ Kılıçdaroğlu halkın tepkisini yansıttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen’in sözleriyle ilgili dün bir yazõlõ açõklama yaptõ. Özyürek, “Onur Öymen’in Atatürk’ün teröre taviz vermediğini anlatmak amacıyla Dersim olaylarına değinmesi amacını aşan yorumlara neden olmuş, Tuncelili Alevi yurttaşlarımız, üzüntülerini, tepkilerini ifade etmişlerdir. Sa- yın Öymen yurttaşlarımızdan birçok kez özür dilemiştir” dedi. “Grup Baş- kanvekili Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de yaptığı açıklamalar, çevresinden ken- disine iletilen üzüntü ve tepkileri yansıtmaktadır” diyen Özyürek, “Sayın Öy- men’in ifadesinin Başbakan Erdoğan tarafından haksız ve insafsızca yorum- lanmasını kabul edemeyiz. Erdoğan ne kadar uğraşırsa uğraşsın Alevi ve Kürt yurttaşlarımızla CHP arasına giremeyecektir” değerlendirmesini yaptõ. Özyürek:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear