01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 EYLÜL 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Sezer, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, Meclis’in saygınlığı, çoğulcu demokrasi konularında uyarıda bulundu 9 ‘Dokundurulsun, baraj düşsün’ ERDOĞAN’A ANAYASA DERSİ Altüst kimlik tartışması 10. D M E Y Ç H T Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, görev süresi boyunca hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, TBMM’nin saygınlığı, çoğulcu demokrasi konularında önemli mesajlar vererek, hükümetlere uyarılarda bulundu. Sezer’in bazı önerileri şöyle: OKUNULMAZLIKLAR: Saydam bir devlet yönetimine kavuşabilmek için yasama dokunulmazlığı ile Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında soruşturmayı düzenleyen kuralların yeniden ele alınması yararlı olacaktır. TBMM üyelerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, bunları dışarıda yinelemekten ve açıklamaktan sorumlu olmamaları gerekli ve yeterlidir. Milletvekillerinin yargılanabilmeleri için TBMM’ce dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek olmamalıdır. Bu bağlamda, anayasanın 83 ve 100. maddelerinin yeniden düzenlenmesi, önemli gündem konularımızdan biri olmalıdır. Kuşkusuz, yasama dokunulmazlığı sınırlandırılmış ve hukuk sisteminde, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kovuşturma açılmasını yetkili makamın iznine bağlı kılan anayasanın 129. maddesindeki kuralın da değiştirilmesi gerekecektir. İLLETVEKİLİ SAYISI: TBMM üye sayısının 1982 Anayasası’nın ilk biçiminde olduğu gibi 400’e indirilerek çalışmalarına etkinlik kazandırılabileceğini düşünüyorum. TBMM üye sayısında yapılacak bir azaltma kamuoyunun beklentilerine de uygun düşmektedir. TİK YASASI: Etik değerlerin siyasal yaşamda da gözetilmesi ve politikacıların bu değerlere saygı göstermeleri, yolsuzlukla savaşımda etkili olacağı gibi, aynı zamanda ulusumuzun çağdaşlık kararlılığının da göstergesi olacaktır. Saydam devlet kavramını tanımlayan, etik değerlerin kurallarını belirleyen “siyasi etik yasası’’ bugün öncelikli bir gereksinim durumuna gelmiştir. ARGI BAĞIMSIZLIĞI: Hukuk devletinin en önemli öğelerinden biri de hiç kuşkusuz yargı bağımsızlığıdır. Yargı organlarına üye seçimi yetkisi kimi doğrudan kimi dolaylı olarak yansız cumhurbaşkanına verilmiştir. Gerektiğinde kendini yargılayacak Anayasa Mahkemesi’ne üye seçmek yetkisi hukuksal olmasa da etiksel yönden eleştirilebilir. Öte yandan aynı gerekçe ile Anayasa Mahkemesi’ne TBMM’ce üye seçilmesi de uygun değildir. Yüksek Mahkeme’nin Yüce Divan sıfatıyla Bakanlar Kurulu üyelerini yargılama olasılığı da gözden uzak tutulmamalıdır. OĞULCULUK UYARISI: Çoğulcu demokrasilerde yönetme hakkı, sayısal çoğunluğu seçimle elde eden siyasal iktidara ilişkindir. Ancak sınırsız çoğunluk yönetimi, bir başka deyişle çoğunluğun mutlak egemenliği kabul edilmemiştir. Çoğunluğun sağladığı iktidar gücünün ölçülü kullanılması zorunlu kılınmıştır. Çoğulcu demokrasinin özü, erkler ayrılığına dayanır. Erkler ayrılığını benimseyen parlamenter sistemlerde ulusa ilişkin egemenliği, seçimle gelmesi nedeniyle yalnızca Meclisler değil, anayasada verilen görevler ve yetkiler çerçevesinde diğer devlet organları da kullanır. Demokrasinin en temel ilkesi olan çoğulculuğun korunabilmesi için gerçek gücü elinde bulunduran erkleri dengelemek amacıyla çeşitli hukuksal güvenceler getirilmiştir. Bu güvencelerin aşılması amacıyla yapılacak düzenlemeler demokrasiye zarar verir. SYK’NİN YAPISI: Yargıç ve savcıların tüm özlük ve disiplin işleri, Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi üyelerinin seçimi gibi önemli yetkilerle donatılmış Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun oluşumunda, bir siyasal parti mensubu olan bakanın ve onun buyruk ve direktifleri ile hareket eden müsteşarın yer alması, yargı bağımsızlığını, dolayısıyla hukuk devleti ilkesini zedelemektedir. EMSİLDE ADALET: Anayasada, seçim yasalarının, “temsilde adalet’’ ve “yönetimde istikrar’’ ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceği belirtilmiştir. Önemli olan, bu ilkelerin seçim yasalarına yansıması değil, yasada bu iki ilke arasında denge kurulmasıdır. Yönetimde istikrar ilkesinin yaşama geçirilmesi, oyların temsilci sayısına dönüşmesinde, “baraj’’ olarak adlandırılan oransal sınırlar konulmasını zorunlu kılmaktadır. Birbirinin karşıtı gibi görünen bu iki ilkenin, seçme ve seçilme hakkının özünü zedelemeyecek ve devlet yönetimini aksatmayacak biçimde, birbirini dengeleyerek yasaya yansıtılması anayasal zorunluluktur. Yönetimde istikrar ilkesi, salt çoğunluğu sağlayacak seçim sistemini değil, istikrarlı yönetimi olanaklı kılacak adaletli bir temsil sistemini gerektirmektedir. Yalnızca ya da ağırlıklı olarak istikrarı gözetmenin, istikrarsızlık kaynağı olacağı açıktır. Kuşkusuz, temsilde adaletin sağlanması için, seçmenin siyasal dağılımının tümüyle parlamentoda temsil edilmesi, başka bir deyişle siyasal partilerin tümünün Meclis’te temsilci bulundurması da savunulamaz. B U 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ailesi ile birlikte. Sade yaşamıyla dikkat çekti ezer, önceki cumhurbaşkanlarından farklı olarak bazı yeniliklere imza attı. Bunlardan bazıları şöyle: TBMM’nin yeni yasama yılına başlaması nedeniyle 1 Ekim günlerinde genel kurulda yaptığı konuşmalar sırasında teamül gereği en genç TBMM Başkan Vekili’nin ayakta durarak konuşması sürecince cumhurbaşkanına eşlik etmesi kuralını yıktı. İlk olarak TBMM Başkan Vekili Murat Sökmenoğlu’ndan yerine oturmasını isteyen Sezer, diğer 1 Ekim günlerinde de Meclis başkan Vekillerinin ayakta durmasını engelledi. Sezer, eşiyle tek başına Çankaya Köşkü’nden çıkarak marketlerde alışveriş yaptı, halkla sıcak ilişkiler kurdu. Protokol kurallarından pek hoşlanmayan Sezer, trafik kurallarına ise harfiyen uyulmasından yana tavır koydu. Başbakan ve bakanlar için kavşaklar trafiğe kapatılırken; Sezer, B S Sezer, şemsiyesini kendisi taşıdı. bunu kendisi için uygulatmadı. Sezer’in oğlu Levent Sezer’in düğünü Çankaya Köşkü’nde yapıldı. Ancak yemekler için köşk mutfağı kullanılmadı, özel bir firmaya sipariş edildi. Düğün boyunca harcanan elektriğin faturasını Sezer, kendisi ödedi. Düğün sırasında hediye töreni yapılmaması dikkat çekti. Sezer, konuşmalarında “erek, gönenç, erk, oydaşma” gibi öztürkçe sözcükler kullanmaya özen gösterdi. Köşk’te tasarruf önlemleri uygulayan Sezer, Çankaya Köşkü için ayrılan ödeneklerin hiçbir zaman tamamını kullanmadı. Özal’ın başlattığı ve Demirel’in de sürdürdüğü iftar davetlerine son verdi. Göcek ve Florya’daki tatil köşklerini hiç kullanmadı, 7 yıl boyunca hiç tatile çıkmadı. Hacettepe Üniversitesi’ne sivil plakalı araçla gidip sıraya girerek muayene oldu. aşbakan Tayyip Erdoğan’ın “altüst kimlik” ve “anayasal vatandaşlık” kavramlarını gündeme getirmesi, Sezer’in tepkisini çekti. Sezer, bu tartışmalar sırasında Erdoğan’a “anayasa dersi” niteliğinde yanıtlar verdi: LUSÇULUK ANLAYIŞI IRKSAL DEĞİL: Anayasa, tek devlet, tek ülke, tek ulus ülküsünü kabul etmiştir. (...) Anayasanın Başlangıç ve 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ve anayasanın Atatürk ulusçuluğuna dayandığı, Türk ulusunun çıkarlarının her türlü etkinliğin üzerinde olduğu belirtilmiştir. Anayasadaki ulusçuluk anlayışı, ırksal ve dinsel öğelere değil, gurur ve övünmede, sevinç ve tasada, hak ve ödevlerde, nimet ve külfette ortaklık ve birlikte yaşama isteği gibi değerlere dayanmaktadır (...) Anayasada, “Türk Devleti” ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesi “Türk’’ sayan kuralıyla, birleştirici ve bütünleştirici bir ulusçuluk anlayışı benimsenmiştir. İRLİK ULUSAL DEVLETLE SAĞLANIR: Çokkültürlü toplumlarda “birlik’’ ulusal devletle sağlanmış ve “tek ulus’’ ilkesi bu birliği pekiştiren en önemli öğe olmuştur. Toplumu oluşturan yurttaşların tek ulus çatısında toplanması, laiklikte olduğu gibi, farklılıklar korunarak birlikte yaşamanın en etkili yoludur. Türk Devleti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılması, Türk ulusunu oluşturan öğelerin etnik kimliklerinin yadsınması anlamına gelmemektedir. Tam tersine, etnik kökeni, dini ne olursa olsun tüm yurttaşların Türk ulusu olarak adlandırılması, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanması, “çoğunluk’’ içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların “azınlık’’ durumuna düşmesini önleme amacına yöneliktir. Anayasadaki “Egemenlik kayıtsız koşulsuz Türk ulusunundur” kuralı da çoğunluk, azınlık, din, ırk ayrımı yapmadan, Türk ulusunun tüm yurttaşlarını kapsamaktadır. Türk ulusunun birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik uğraşlar, tekil devleti hedef alan girişimlerdir. Bu girişimlerin sonuçsuz kalmaya mahkum olduğu bilinmelidir. ‘Koyun gütme’ atışması S Tek başına alışverişe çıkıp kasa sırasında bekledi. Sezer, makam aracını kırmızı ışıklarda durdurdu. Armağanları Köşk’e bıraktı S ezer, yurtiçi ve yurtdışı gezileri, yabancı heyetleri Çankaya Köşkü’nde ağırladığı sırada kendisine verilen 1243 armağanı, Çankaya Köşkü envanterine “demirbaş” olarak kaydettirdi. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde de bu armağanların tek tek listesi yayımlandı. Bu armağanlar şöyle: Halı (30), kilim (13), tablo (55), Kuranıkerim (4), kalem takımı (4), tüfektabanca (4), kılıç, kama, balta ve mızrak (24), saat (4), madalyon (7), nişanberat (4), heykel (23), süs eşyası gümüş, porselen ve mermer (86), süs eşyası cam, bakır, toprak, tahta (83), maket (11), tabak (16), gümüş tepsi (5), vazo (22), kutu (15), çaykahve, çatalbıçak takımı (15), çanta (1), takı eşyası (9), mask (2), ev eşyası (2 sandalye, 1 sehpa, 1 şifonyer), müzik aleti (1), plaketflamabayrakrozet (77), kitapkasetalbümbelgebroşür (179), kumaş menşeli hediyeler, kaftanyerel giysilermasa örtüsü (50), madeni hatıra paralar (27), resimfotoğrafportre (71), 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi önemli günler ve GAP yarışması nedeniyle yapılan öğrenci kabullerinde öğrenciler ile il ziyaretlerinde verilen hediyeler (396). ezer, AKP’nin “Cumhurbaşkanını tek başına biz seçeriz” dayatmasına karşın erken seçimi gündeme getirdi ve cumhurbaşkanını yeni parlamentonun seçmesi gerektiğini söyledi. Sezer’in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinde, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce erken seçime gidilmesinin yerinde olacağını belirterek “Türkiye’nin şartları gittikçe ağırlaşıyor. Bu şartlar bir erken seçimi zorunlu kılıyor. Bu Türkiye’nin rahatlaması açısından önem taşıyor” dediği basına yansıdı. Sezer, bu görüşmede seçim barajının yüksek olduğunu, yüzde 78’e düşürülmesinde yarar olduğunu söyledi. Sezer, “Mevcut tabloya bakıldığında seçmen iradesinin büyük bölümü TBMM’ye yansımıyor. Bir anayasacı olarak temsilde adalet sağlanması gerektiği kanaatindeyim” dedi. Sezer’in bu açıklamaları, Başbakan Erdoğan tarafından ağır bir şekilde eleştirildi.Erdoğan, “koyun gütme” tartışmasına neden olacak şu açıklamayı yaptı: “Birileri böyle taleplerde bulunuyormuş. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar diyorlar ki erken seçim. Size ne yahu? Ne oluyor? Böyle bir şeyin altına giriyorsunuz, bayram değil, seyran değil. Efendim bu parlamento Cumhurbaşkanlığı seçimi yapmamalı, yapamaz. Ne demek o? Hani siz yasalara sadıktınız? Hani siz anayasaya sadıktınız? Ne oldu şimdi, niye sadakatinizi ayaklar altına alıyorsunuz?” Erdoğan’ın sözleri tepkiyle karşılandı. Erdoğan, bu tepkiler üzerine “Ben Cumhurbaşkanı’nı kastetmedim, muhalefeti kastettim” diyerek geri adım attı, ancak açıklamaları tatmin edici bulunmadı. Sezer’in de haftalık görüşmede bu sözleri gündeme getirdiği, Erdoğan’ın muhalefeti kastettiğini söylediği basına yansıdı. Sezer, Şemdinli iddianamesini eleştirdi S ezer, Şemdinli iddianamesinde TSK’nin hedef alınmasını eleştirerek, yargı bağımsızlığına vurgu yaptı: “Şemdinli’de dile getirilen savlar adalet duygusuna büyük zarar vermiş; Türk ordusunu hak etmediği bir tartışmanın konusu yapmıştır. Şanlı ordumuzu yıpratma etkinlikleri, akılla ve yurtseverlik duyguları ile bağdaştırılabilecek bir durum değildir. Ordunun itibarının korunması devletin asli görevlerindendir.” YARIN: ABDULLAH GÜL SEÇİLEMEYİNCE UZATMALARI YAŞADI CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear