22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 ŞUBAT 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA ÇEVRE Dünyanın geleceğini umursamayan Bush'un Kyoto'yu imzalamamabahanesi 'tatlı kârlar' ABD hem suçluhem güçlü! • Hiçbir önlem alınmadığı ya da önlem alınmasının savsaklandığı durumda önümüzdeki 20 yılda tehlike kapıyı çalacak. 2026-2050 yıllannda dünyayı dünya olmaktan çıkaracak eşi benzeri görülmemiş afetlerle karşı karşıya kalınacak. Bu yüzden, salt bugünü değil, geleceği de kurtarmak için iklim değişikliklerini durdurmak, sıcakhk artışını küresel ölçekte iki derecenin altında tutmak zorunlu. HÜSEYİN BAŞ İ nsanlardan, özellikle endüstri, ulaşım vc mcs- kenden kaynaklanan sera ctkili karbondioksit ve metan dahil bazı gaz salınımlannın neden olduğu iklim değişikliklerinin dünyanın ve ya- şamın geleceği için ölümciil bir tehdit oluştur- duğu artık kimsenin saklısı değil. Bilimsel vc- riler ve önlemler uzun süredir ortada; hiçbir ön- lem alınmadığı ya da önlem alınmasının sav- saklandığı durumda önümüzdeki yırmi yılda teh- like kapıyı çalacak; 2026-2050 yıllannda ise dün- yayı dünya olmaktan çıkaracak eşi benzeri gö- rülmemiş afctlcrlc karşı karşıya kalınacak. Bu yüzden, salt bugünü değil, geleceği de kurtar- mak ıçın iklim değışikliklenni durdurmak, sı- caklık artışını küresel ölçekte 2 derecenin al- tında tutmak zorunlu. Bunun için, sera etkili gaz salınımınm 2050 yılına kadar dört katı ora- nında azaltılması gerekiyor. DöRT ASAMA Kyoto Protokolü'nü imzalamayarı Bush'a karşı çevreciler dünyanın pek çok ülkesinde protesto gösterileri yaptı. (AFP) Fransız Greenpeace sorumlusu LaetiüadeMa- rez'e görc gezegenın ısınmasına karşı savaş dört etapta ele alınabilecek: Endüstrileşmiş ülkelerin atmosfere gaz salı- nımlarını bugünden 2020 yılma kadar yüzde 30, 2050 yılına kadar ise yüzde 75 oranında azalt- malan; aralannda Çın ve llındistan'ın da yer aldığı iıızlıgelişen ülkelere', endüstrileşmiş ül- kelerin çevre konusundaki hatalarına düşme- lerini önleyecek bir dizi teknolojik vc finansal destek; yoksul ülkelere, yeni ıklım koşullanna uyumlannda, örneğin barajlar, taşkın önleyici setler ınşa etmeleri, temiz bir gelişme için (kir- letmeyen teknolojiler, yenilenebilir enerji vb.) finansal yardım sağlanması, daha açık bir de- yişle temiz gelişmenin malıyetının paylaşımı- ru optimize eden pazar mekanizmalarının dev- reyesokulması.. iklim değişikliklerini tctiklcycn sera etkili gazlara karşı savaş cephesının en zayıf yanını ise, dün olduğu gibi bugün de atmosferin açık ara bir numaralı kirleteni uııvanına salıip Bir- leşik Amerika'nın 1997'de Başkan Clinton'ın imzaladığı protokolün, W. Bush dönemınde yok sayılması oluşturmaktadır. Bunun ikinci W. Bush döneminde farklı olacağı ise, aksi yönde bazı olumlu gelişmelerden söz edilsc de hayli kuşkuludur. Peki ama neden? REKABET BAHANE Nedeni, kolaylıkla tahmin edıleceği gibı, te- cimsel. Dünyanın en büyük petrol rüketicisi olan Birleşık Devletler, sera etkili gaz salınımı kısıtlanmasının şirketlerinin rekabet gücünü vc kârlannı olumsuz yönde etkileyeceğı endı- şesini taşımaktadır. Öysa bu tartışılabılir bir endişedir. Kyoto yükümlülükleri, sanayilcşmiş ülkelerin tümü tarafından kabul görmesi duru- munda, Birleşik Devletler'in rekabet gücünü kay- bedeceği endişesi havadakalmaktadır. Yeterki Birleşik Devletler böylesi birbahaneyle, temiz gelişmenin yükümlüİüklerinin dışında kalarak şu ünlü rekabet gücünü arttırmanın hesabında olmasın. Ama daha da önemlisı, Birleşik Dev- letler'in bunu savurgan tükelime alışmış ken- disine omlet yapmak için orman yakmaktan çe- kinmcyen ağır petrol bağımlısı"Amerikanha- yat tarzTnın sonu olarak görmesıdir. Özetle, böylesi bir anlayışın hüküm sürdüğü bir ülke- den, dünyanın sonu ile ilgili en azından bu- günden yanna, elle tutulur bir tehlike henüz kapıya dayanma- L dığı süre, uluslararası birdayanış- maya katılmasını beklemek uzak bir olasılıktır. TECÎMSEL KAYGI Ancak, öyle ya da böy- le, son olarak Rusya'nın da imzalamasıyla Kyoto Protoko- lü 34'ü sanayileşmiş 141 ülkenın oluruyla yürürlüğe girmiş bulun- maktadır. Kuşkusuz, imzacı ülkeler için de bu kolay ol- #*' mamıştır. Çünkü Avrupa dahil çok sayıda ülkede patronlar, tıpkı Birleşik Ameri- ka'nın işadamları gibi, hemen ay- nı tecimscl kaygılarla protokolün imzalanmasına direnmişlerdir. Örneğin, Avrupa patronlar bırliğı UN1CE bunun ekonomik bir intihar olduğunu savunmuş, Fransız işadam- ları kuruluşu MEDEF ise 2004 Kasımı'nda kamuya açıklanan araştırmasında Avrupa Birlı- ği'nin, Amerika'nın protokol yükümlüİüklerinin dışında kaldığı biranlaşma ya ımza koymakla başını duvara çarptığını ile ri sürmüştür. DÜNYAYI KIRLETENLERIN BEDELİNİ ÖDEME ZAMANI . K yoto, dünyanm geleceğinin kurtarılması açısından yaşamsal bir "milat" sayılmaktadır. 141 ülke tarafından imzalanmış olmasına karşın, bu sadece bir adımdır. Vakit kısıtlı, alınması gereken yol uzundur. Protokolün gereklerinin yerine getirilmesi, ülke ve toplumların "eski" alışkanlıklarını rafa kaldırarak, üzerinde yaşadığı, yaşayacağı dünyayı kapısına dayanan tehlikelerden korunması için "temiz gelişme" modelini benimsemesi, bedeli nc olursaolsun, zomnludur. Ödenecek bedelın ağırlığından yakınmak, anlamsızdır, dünyamızı, doğamızı hoyratça kırletenler uzaylılar değildir. Tatlı kârları, bencil konforları uğruna dünyayı yaşanılası bir dünya olmaktan çıkaranların, bunun bedelini bağırıp çağırmadan, uslu uslu ödemelerinin artık tanı zamanıdır. Biraz da bu yüzden, haklı haksız nedenler ileri sürerek Amerika gibi imzaya yanaşmayan ülkeler arasında Türkıye de var. Çevre ve Orman Bakanımızın "Türkiye sanayileşmcktc olan bir ülke, dolayısıyla en çok karbondioksit salan Ulkelerden biri. O nedenle AB bize fabrika kurmayın, sanayileşmeyin diyor. Oıüar sanayilcşmiş, şinıdi bizc tabiatı koruyun, diyorlar. Sırtıını/ı sıvazlıyorlar, elma şekeri verip bizi kandınyorlar" şeklindeki yaklaşımını, doğrusu anlamak mümkün değil. Ayrıca bu sözlerin Çevreden ve Ormandan sorumlu bir bakan tarafından söylenmesı, bugünkü iktidarın iklim değışmelerıni ne denli hafife aldığının da göstergesi. Söyledikleri, Kyoto karşıtlarının ağızlarından düşürmedikleri bahaneler. Kimsenin bize fabrika yapmayın, petrol kullanmayın dedıği yok. tstenen, doğayı kirletmeyen önlemlerin alınması, temiz enerji olanaklanna ağırlık verilmesi, enerji tasarrufu, mesken ve motorlu araçların atmosferi kirletmelerinin çeşitli önlemlerle cn aza indirilmcsi; daha da önemlisı, savurganlığa, çevreyi hoyratça kırletmeye programlaııınış kafalarımızın değiştiıilmesidir. Kanırnızca, asıl zor olan da bu! BERGAMA'DAKİ ALTIN MADENİ Siyanürcüye bir kez daha iıayır' OZAN YAYMAN İZMİR- Siyanürlü yöntemle işletilemeyece- ği yargı kararıyla kesinleşen, buna karşın siya- si iradenin oluruyla uzun süre çahştınlan Ber- gama Üvacık Altın Madenı hakkında yargı bir kez daha olumsuz görüş bildirdi. Danıştay 8. Dairesi, Sağlık Bakanhğı'nın, Bakanlar Kurulu kararnamesının ardından verdıği ıznı iptal eden yerel mahkemenin kararını onadı. Yerel mahkemenin karannın bozulması için Da- nıştay'a başvuran Sağlık Bakanlığı, üst mahke- meden de olumsuz yanıt aldı. Çokuluslu şirket Normandy'nin dc bakanlığın yanında katıldığı davada, Danıştay 8. Dairesi, 2 Şubat 2005 tari- hinde verdiği kararda, "Idare mahkcmcsincc vc- rilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uy- gun olup bozulmasını gerektiren bir neden bu- lıınmadıgındnn, temyiz isteminin reddi ile anı lan kararın onanmasına karar vcrildi" denildi. Son yargı kararının ardından gözler ycniden Bergama'ya çevrildı. Çokuluslu şirket Nor- mandy'nin, hısselerini satın aldığını bildiıen ve IMKB'ye konuyla ilgili bilgi veren Koza Dave- tiye sessizliğe büründü. Bergamalı köylülerin avukatları, madeni işleteceğini bildiren ve mart ayında çalışmalara başlayacağını duyuran Ko- za Davetiye'nin, yargı kararlarına karşı bu den- li ısrarcı olmasının altında ne yattığının kamu- oyuııa açıklanmasını istiyorlar. Ürgüp Belediye Başkanı Ödemiş: Türkiye, turizmde hak ettiği yerde değil Kapadokya'ya dizi dopingi HİLALKÖSE rgüp Belediye Başkanı Be- kir Ödemiş Türkiye'nin lu- rizmgelinninParis'inelde ettiğinin beşte biri olduğu- nu söyleyerek, "Türizm- de ülkenin genel görün- ı iisii de çok etkili. Ülke içindekirejim, demok- rasi tartışmalan tu- rizmi ötcler, rafa kal- dınr" dedi. Yabancılann bıldıği ancak Türkiye'nin dizi- W lerle tanıştığı yörede bele- " diye başkanlığı yapan Bekir Ödemiş, Kapadokya'yı ve Tür- kiye turizmini değerlendirdi. Bölgeye bu yıl 420 bin ya- bancı turistin geldiğini ifade eden Ödemiş,"Dünyanınönemli kül- tür ve inanç merkezi olan Kapa- dokya dışarda zatentamnıyordu, Türkiye ise Asmalı Konak'la duydu" dedi. Dizilerin Türk in- sanını kültür ve doğa turızmı ile tanıştırdığını söyleyen Ödemiş, bölgcnin doğal plato olması nedeniyle de sinemaya ya- bancı olmadığını, Yılmaz apadokya'ya her yıl binlerce | \ yabancı turistin geldiğini söy- leyen Ödemiş, "Kapadokya dı- şarda zaten tamnıyordu, Türkiye ise Asmalı Konak'la duydu" diyor. Güney, Atıf Yılmaz gibi Türk sineınası- nın önemli isimlerinin buralarda filmler çektıklennı anımsattı. Türkiye'nin turizm alanında, coğraf- yası, tarihi ve kültürel potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, hak ettiği yerde olmadığını dile getiren Ödemiş, "Turizm gelirimiz Paris'in elde ettiğinin beşte biri. Özellikle tanıtım anlamında yenistratejilerbeürlemek gerekiyor" de- di. Ödemiş, turizmde ülkenin genel gö- rüntüsünün de çok etkili olduğunu vur- gulayarak şöyle konuştu: "Bir ülkenin denıokratik, çağdaş kiil- türü özümsenıiş olması özellikle bilinç seviyesi yüksek kesimin yapüğı kültür ve doğa turizmi açısından önemlL Ül- ke içindeki rejim ve demokrasi tartış- nıalaıı turizmi öteler, rafa kaldırır. Çok hassas bir sektör. Genel imaj olumsıızsa, o ülkeye turistgitmîyor. 11 EylüTden son- ra bir düşüş oldu, ctkileri lıalâ süı iiyor." Tanıtım alamnda ciddi harcamaların ge- rektiğini, Avrupa'daki kurumsallaşmış yabancı tanıtım gmpları ile çalışılması- nın zorunlu olduğunu ifade eden Ödemiş, "Altyapı, lesis anlamında çokiyi dıınım- dayız. îesisler güzel ama çok ııcıız. Tür- kiye ucuz tatil cenneö. Turist sayısı arn- yor ama geür artnuyor hatta azalıyor di- yebiüıiz" dedi. Ödemiş, ayrıca Kapadokya'da kongre turizmi ile ilgili çalışmalar yaptıklarını ve Kayakapı Mahallesi Projesi ile eski bir mahalleye bütün unsurlan ile yaşam vermeye hazırlandıklarını kaydettı. DUZ YAZI ORHAN BİRGİT Kimin Gücü Yeten ki? Dün Ankara'da çalışmalarına başlayan SHP Kü- çük Kurultayı'nın ana konusu "Istihdam". Daha önce gönderilen, gündem ve çalışmaların içeriği ile ilgili bilgileri veren kitapçık Karayalçın ve arka- daşlarının ciddi bir hazırlık yaptıklarını duyuruyor- du. SHP Genel Başkanı açılış konuşmasında, be- nimdeAnadoluAjansrnınbültenindenokuduğum kadarına katılabileceğim "kimi doğrulan" dile ge- tirmiş. Nedir onlar? Sağda ve solda pastırma yazının bittiğini söylü- yor. Siyasetin yeni bir döneme girdiğini ileri sürüyor. Türkiye'de muhalefet boşluğu bulunduğunu yineli- yor. Ana muhalefet partisinin özellikle TBMM' de "9-5" mesaisi yaparak ve bütün çalışmalarını Mec- lis içinde toplayarak görevini yerine getirdiğini dü- şünmesini eleştiriyor. Dahası solda sevgi boşluğu bulunduğunun özellikle altını çiziyor. Bunlar Karayalçın'ın benim de, bir küçük ekle- me de yaparak katılabileceğim sözleri. O ekleme soldaki partilerimizde, ayrıca yandaşlara karşı gü- ven eksikliğinin de bulunduğudur. Güven eksik- liği peşin kuşkuları getiriyor. Kuşkular, evhamlarla birleşiyor. Yönetim sorumluluğu alanların bu yüz- den kendi yol arkadaşlarına potansiyel karşıtlar olarak baktıkları biliniyor. Ve o nedenle sosyai de- mokrat ya da demokratik soldaki partiler büyüme güçlüğü çekiyorlar. Karayalçın dünkü açış konuşmasında partisinin çalışmalarının basında yer almadığı gibi doğruluk payı çok yüksek olan bir serzenişte bulunurken, üstelik Kuzey Kıbrıs'ın ulusal sorunlarını dile geti- ren Rauf Denktaş'ın da aynı şikâyetlerden dertli olduğu için "Kurtlar Vadisi" adlı TV dizisinde oy- nama önerisini kabul ettiğini anımsatıyor. Kendisi için daha makul bir diziden gelecek önerilere sı- cak bakacağını da duyuruyor. Ülke sorunlarının iyi ya da kötü pişirilip kotarıl- dığı politika mutfaklarına sırt çevirmiş olan med- yamız, bundan otuz yıl önce olsaydı belki Karayal- çın için de münasip bir TV dizisi bulabilirdi. Ama o tarihlerde politika böylesine saha dışında değildi, bir. Televizyonlarda böylesine pespaye diziler hü- küm sürmüyordu, iki. Bu nedenle dizi yapımcılarından herhangi birisi Karayalçın'a öneri götürürse ben hiç durmasın ka- bul etsin derim. Belki arkası öteki parlamento dı- şı partilerin başkanları için de gelebilir. Olmayacak dualar Gelelim SHP Genel Başkanı'nın, yeni parti ara- yışı içinde bulunanlara yaptığı çağrıya. SHP Ge- nel Başkanı onları partisine çağırırken, tüzüğü programı beğenmiyorsanız gelin iyileştirin anla- mında açık çek veriyor. Dahası kendisini beğen- meyen, yetersiz görenler için de biraz daha dik- katli konuşuyor. Genel başkandan memnun değil- lerse partiye üye olup yarışabileceklerini anımsa- tıyor. Işte burada Karayalçın gibi düşünmüyorum. SHP ya da başka bir partinin yönetimini elinde tutanla- rın hemen büyük çoğunluğu "Allahın bildiğini kuldan niçin saklıyorlar?" Allah biliyor ki, siyasal partilerimiz de mahalle kong- resi dendi mi, sadece yandaşların haberli olacağı minyatür kongrecikler düzenlenir. O yandaşlann han- gi partinin seçmeni oldukları da önemli değildir. Onemli olan ilçe kongresinde gösterecekleri bağ- lılıktır. Ondan sonra il kongresinde faraza bir sağ partiden blok halinde gelerek aldıkları misyonu ye- rine getirme aşaması devreye girer. Ve alkışlarınızla sıra büyük kongre ya da kurul- taya gelir. O arada devreye blok liste düzenleme- leri sokulur. Karşı listede olanlardan çekilme dilek- çeleri alınarak rakip adayın önü kesilir. Ve lider, is- temediği sürece değişmez. Birilerinin gerek duydukları zaman, temiz siya- set diye söyleyip, bu söylemi bir türlü uygulama- ya yanaşmadıkları partilerimizin niçin sürekli has- ta yatağında olduklarını bilmiyor muyuz? O ne- denle kimsenin haddi değildir partilerdeki kurulu düzenin kılına dokunmak. Ama ılla iyimser olmak isteyenler için söyleyeyim. Devrimiz mikroçip dev- ri. Teknoloji cep telefonlarını bulmakla kalmadı. Giderek daha da küçültmekle övünüyor. Onlara bakarak bizde de cep partileri yarışını sabırla izleyebilir, hatta iddia da oynayabilirsiniz. Hangisi daha çok küçülecek diye. Faks: 0 212 677 08 21 obiryit(« e-kolay.net 7avnu TEMA'cılar' bir arada • İSTANBIJL (AA) - Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Korııma Vakfı (TEMA) tarafından başlatılan "lstanbul Yavru TEMA Pilot Pıojesi"ne katılan okulların öğrencileri, projenin ikinci yılını doldurması nedeniyle bııluşarak çeşitli faalıyet ve çalışmalarını sundu. Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinliğc katılan 20 ilkögrelim okulundan yaklaşık 325 "Yavnı THMA'cı", gerçekleştırdikleri faalıyetlen anlattı. TEMA Vakfı Mütevellı Heyetı Başkanı Hayrettin Karaca da "Ülkemizin geleceği konusunda artık karamsar değilim" diye konuştu. Yere tükürene para cezası • NtĞDE(AA)-Niğde Belediyesi'ncc yerlere tüküren ve sıgara ızmanti atanlara 50 YTL para cezası kesıleceğı bıldınldi. Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Üçer, insanların daha temiz bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirtcrck bu hakkın korunması için gerekli tedbirlen almaya çalıştıklannı ifade ettı. Üçer, yurttaşlarda çevre bilincinın oluşturulması ve AB'ye uyum yasaları çerçevesinde, kent merkezindeki caddelcri gülsuyuyla yıkayacaklarını ve çevreyi kirletenlere de para cezası vereceklenni belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear