Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 ŞUBAT 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Talul, pıılilikasmı
değiştirirse ne olur?
"Talut" lerslen
okunur!
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet,com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- AKP, halka muhalifmîş..
"Bu da iktldann
muhalefeti!"
Pratisyen
f
CHPDenizliMil-
letvekili Prof. Dr.
Mehmot Neşşar,
Sağlık Bakanı Re-
cep Akdağ'a soruyor:
"Başbakanlık Müsteşarı
Ömer Dinçer'in pratisyen
hekim kardeşi Metin Din-
çer'i Ankara Atatürk Eği-
tim Hastanesi Başhekim
Yardımcılığı'na atadınız
mı? Eğitim hastanelerin-
de başhekim olabilmek
için şeflik statüsü elde et-
miş olmak gerekirken,
pratisyen bir hekimi şef-
İerin üzerinde biryönetim
kadrosuna atamamzın
gerekçesi nedir ve bu gö-
revi nasıl yürütecektir?
Adı geçen hastanenin,
gereğinde sahra hasta-
nesi gibi çalışması plan-
lanmış olan otoparkı ne-
den kullanıma kapatıl-
mıştır ve otoparkın cami-
ye dönüştürüleceği doğ-
ru mudur?"
itaplar, okunmak üzere masamın üstünde
yığıldı. Masada neredeyse yer kalmadı. He-
men hepsi kitaplığın rafına geçmeden önce
okunması ve okurlarla paylaşılması gereken
kitaplar. Ama zaman... Çünkü kitaplara "boş zaman"
değil, dopdolu zamanlar gerek. Doç. Dr. HünerTljn-
cer, "Kıbrıs Sarrnalı"nda (Ümit Yayıncılık) Kıbrıs'ta-
ki "sorun"u bir akademisyen titizliği ile inceliyor; çö-
zümün yollarını arıyor.
Mehmet Bölük, "MecburerT'de (Büke Kitapları)
AKP'nin iktidardaki iki yılını 1960 sonrası Milli Nizam
Partisi ile başlayan Islamcı siyaset sürecinde ele alı-
yor; Başbakan'ın, belediye başkanlığı dönemindeki
yolsuzluk dosyaları öne çıkıyor.
Faik Acar, "Din, Inanç ve Bilinç"te (Berfin Yayın-
ları) köy enstitülü eğitimci kimliğiyle düşünce ile si-
yasete alet edilen kör inanç arasındaki ayrımı ortaya
koyuyor.
Necati Tosuner, Neden Kitap'tan çıkan roman-
Kitaplar
ları "Bana Sen Söyle" ve "Yalnızlıktan Devren Kira-
lık" ile öyküleri "Ozgürlük Masalı" ve "Çıkmaz"da
okuru kaleminin arkasından sürükleyip götürüyor.
Ayten Ayan, ilk romanı "Yaprakların Döküldü Ey-
lül"de (Günizi Yayıncılık) bir gazetecinin gözüyle Bi-
rinci Dünya Savaşı'ndan Ikinci Dünya Savaşı'na uza-
nan zaman diliminde insanların duygularını tarihi bir
yolculuğa çıkarıyor.
Emin Çölaşan, "Şu Benim Gazetecilik"te (Doğan
Kitap) meslekte yaşadıklarını anlatırken, köşe yazıla-
rındaki sert eleştirilerinden çok farklı üslupla okurun
karşısına çıkıyor.
Orhan Erinç, "Demokrasiye Kitakse"de (Remzi Ki-
tapevi) günümüz medyasının konumunu ele alıyor,
medyanın toplumsal işlevinin ne olması gerektiğine
Küçük
Akif Kökçe:,
"Eskiden komşu-
nun bahçesinden izinsiz
elma koparmak, kuş av-
larken cam kırmak olan
çocuk suçlarının başında
şimdi hırsızlık ve cinayet
geliyor. Biz küçük Ameri-
ka olamadık ama çocuk-
larımız artık birer küçük
Amerikalı!"
SESSÎZ SEDASIZ (!)
İLIMÜ
ğ
0
UALÂ BHMÎ
« TOfeK
ışık tutuyor.
Haldun Hürel, "Istanbul'u Geziyorum Gözlerim
Açık"ta (Dharma Yayınları), ortaya bir başyapıt koyar-
ken sanatçı ve sanat tarihçisi kimliğini katarak dün-
ya kenti Istanbul'u bilinen ve fazla bilinmeyen yönle-
riyle hem geziyor hem de gezdiriyor.
Orhan Özkaya, "Yabancıya Toprak Satışı"nda
(Kaynak Yayınları), Tapu ve Kadastro Genel Müdür
Yardımcılığı'ndaki deneyim ve birimi ile günümüzde-
ki gerçekleri anlatıyor.
Abdullah Rıza Ergüven, "Dinlerin Kökeni ve Is-
lam'da Reform"da (Berfin Yayınları) kitabına başlık
olarak seçtiği konuyu bütün ayrıntılarıyla inceliyor ve
çarpıcı gerçeklere ulaşıyor.
Doğan Katırcıoğlu, "Her Mevsim Kadın" ve "Aş-
ka Veda"da (Cem Ofset), 1950'li yıllarda başlayan
polis adliye muhabirliğinden süzülen gerçek olayları
birer öyküye dönüştürüyor.
Kitaplar, okunmayı bekliyor.
Atatürk Havaalanı trafiğe nasıl kapatılır?
tstanbul'da bu ay yoğun kar yağışının
yaşandığı günlerde Atatürk Havaalanı,
15 saat hava trafiğine kapatılmıştı. Şe-
hir içinde caddeler trafiğe açıkken alanın
pisti nedense karateslim olmuştu. Daha
doğrusu özel birhavayolunun uçağı, iniş-
ten hemen sonra karla kaplı pistten çık-
mış ve aslında pilotun becerisiyle bir fa~
cianın eşiğinden dönülmüştü.
Bir pilot dostumuz, havaalanını 15 sa-
at trafiğe kapatan bu "küçük" kazanın
nasıl meydana geldiğini anlattı ve anlat-
tıklarının datelsiz kayıtlarında bulundu-
ğunu söyledi. Olay şöyle gelişiyor...
Biryandan karyağıyor, biryandan da
uçaklar inip kalkıyor. O sırada pilotlar
için otomatik olarak hava durumu yayı-
nı yapılıyor. Hava durumunda, inişteki
frenleme için pistin durumunun çok iyi
olduğu bildiriliyor. Yine tam o sırada bir
uçak inişe geçiyor; iki uçak kalkış yapı-
yor.
Inen uçağın pilotu kuleyi uyarıyor:
"Efendim, pist sonlarına doğru ve
tam pisti terk ettiğimiz bölgelerde
aşırı kayma var, ayrıca kar birikmiş,
frenleme iyi değil."
Otomatik yayında pistin durumunun
frenleme için çok iyi olduğu bildirilirken
bu uyarı üzerine kule, pilota yanıt veri-
yor:
"Anlaşıldı efendim, kar temizleme
araçlarını piste sokacağız yalnız inişle-
ri bekliyoruz, uçakları indirelim temizle-
me başlayacak."
Ve bir uçak daha indiriyorlar; o da
pistten çıkıyor!
Yüksek Yerilim Hattı
Fabrika kapatma fikri zaten baştan
SEKAt!
erdincutku(" yahoo.com
Sanat Olmadan
Uygarlık Olur mu?
ŞAHNAZ,ÇAKIRAI,P
Bugünlerde politika dışında
sinemayı ve "Sevgililer Günü"
dolayısıyla da aşkı ve kadın-er-
kek ilişkilerini konuştuk çokça.
Bir köşe yazarının film eleştirisi-
nin dışına çıkarak kendi tercihi-
ni okuyucularına önermesi, bu
filmleri izlemeyin demesi sine-
mayapımcılarından, yönetmen-
lerinden ve sanatçılarından tep-
ki aldı. Zaten televizyonun ağır
rekabeti karşısında bin bir zor-
lukla ayakta kalmaya çalışan si-
nemamızın bir de ikide bir böy-
le yazarların tehdidi altında kal-
ması olacak iş değil tabii ki...
Önemli bir sanat dalı olan sine-
mada yeni yönetmenlerin he-
veslerinin kırılmasına, bunca
emeğe, çalışmaya, gayrete ve
paraya mal olan filmlerin daha
az yapılmasına yol açmaz mı?
Oysa marifet iltifata tabidir. Za-
ten ülkemizde ve ulusumuzda
sanatsal uyanışın istenildiği gibi
gerçekleşmediği gerçeği var-
ken. Bugün hâlâ bir hobisi ol-
mayan, bir müze kavramı yer-
leşmemiş, uluslararası çapta
ressamı, fotoğraf sanatçısı, hey-
keltıraşı, şairi, yazarı olarak top-
lamda bir avuç insanı geçme-
yen bir toplum değil miyiz?
• • •
Bir okuyucum, fotoğraf sana-
tı ile ilgili Difo Lab yöneticisi Co-
şar Kulaksız bana bir mektup
göndermiş. Gelişmişliğin ve
ekonomik refahın sanatla ilişki-
sini şöyle açıklıyor: "Biz her şe-
yi ekonomik refahın getireceği-
ne inanıyoruz. Böyle bir inanış
belki bizim en büyük eksikliği-
miz. Bu inanış bizi sanattan uzak
durmamıza, anlamamamıza,
hatta sanatın gereksizliğine
inanmamıza götürmüyor mu?
Petrol dolayısıyla ekonomik re-
faha erişmiş Arap ülkelerine ba~
kınız. Bunların hangisine uygar,
çağdaş ve ileri toplum diyebili-
riz. Refah ve zenginliği sadece
maddi anlamda anlamak bizi
yanıltmaz mı? Batı Avrupa, en-
düstri devriminigerçekleştirdik-
ten sonra gerçek refaha ulaş-
mıştırama.. durup dururken mi
bu devrim gerçekleşmiştir? Her
endüstri devrimini geliştiren ül-
ke refaha mı kavuşacaktır? Bu
devrimin biröncesi, esas altya-
pısı yok mudur? 15. yüzyılda
dinde ozgürlük (reform) ve sa-
natta uyanış (Rönesans) olma-
saydı böyle bir devrim gerçek-
leşebilir miydi? Avrupa'nın laik
yapıya geçme adımları; dinin in-
sanlar üzerindeki baskısının
azalmasına ve özgür inancın
topluma sanatla ilgilenme şan-
sını vermesineyol açmamış mı-
dır? Sanata tanınan yaratıcı fikir
ve hür düşüncenin sınırlarının
zorlanması ile toplumsal bir
uyanış gerçekleşmiştir. Bunun-
la da bilim gelişmiştir. Bundan
sonradır ki endüstri devrimi ile
gerçek zenginlik yakalanabil-
miştir."
•••
Biz 82 yıldır hâlâ laikliği tartı-
şıyoruz. Türbanı, zinayı tartışı-
yoruz. Heykellere tüküren siya-
setçileri baş tacı ediyoruz. Olan
bir iki heykelimizi tahribattan
başlarına zabıta koyarak koru-
maya çalışıyoruz. Yaptığımız si-
nema filmlerine hemen kendi öl-
çülerimizle tu kaka diyoruz ve
bunu köşemizden cümle âleme
yayıyoruz. AB'ye girelim diye
can atıyoruz ama.. öte yandan
bir karikatür dolayısıyla karikatür
sanatçımızı para cezasına çarp-
tırıyoruz. Hoşgörüyü esirgiyo-
ruz. Cumhuriyeti kuranları, dev-
rimler yapanları, demokrasiyi
getirenleri bir çırpıda lekeleye-
biliyoruz. Kaymakamlarımız ti-
yatro eserlerini yasaklayabiliyor.
Gerçek sanatçıların yerine müt-
hiş bir ucuzlukla gelişigüzel kişi-
leri koyabiliyoruz. Sevgi ve aşkı
üstün kılacak yapımlar yerine
"Kurtlar Vadisi"n\n vahşetini hal-
kımıza sunuyoruz. Kim bir adım
öne çıkmışsa, üç kuruşluk çıka-
rımız uğruna karşı duruyoruz.
Sevgililer Günü'nü kutluyoruza-
ma, çoğunluğumuzun bir sev-
gilisi bile olmadan kutluyoruz.
Sevgiye, karşı bir duruş içinde-
yiz. Sevgilisi olanları neredeyse
kınıyoruz. Olanları ise yaşı ile ba-
şı ile alaya alıyoruz. Sevgi yeri-
ne kini, şefkat yerine şiddeti ko-
yuyoruz. Sevgililerimizi öldürü-
yoruz. Yolsuzluklardan, rüşvet-
lerden, hortumlamalardan nefes
alamıyoruz. Enflasyonun düş-
mesi, faizlerin inmesi, şu kadar
kalkınmahızının sağlanması, ih-
racatımızın artması tüm bunları
değiştirmeye kâfi geliyor mu?
•••
Sanatsal uyanışı sağlamak
zorundayız. Sanatın önündeki
tüm engelleri kaldırmalıyız. Sa-
natı özendirmeliyiz. Sanatı ödül-
lendirmeliyiz. Sanatın önemini
vurgulamalıyız. Büyük Atatürk
22 Ocak 1923'te demiş ki: "Bir
millet ki resim yapmaz, bir mil-
let ki heykel yapmaz, bir millet
ki fennin icap ettirdiği şeyleri
yapmaz, itiraf etmeli ki o mille-
tin tarik-i terakkide (ilerlemeyo-
lunda) yeri yoktur." Sanat sev-
giyi ve uygar gelişimi doğurur. O
da gerçek zenginliği yaratır.
GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESÎ'NDEN
Davacı Halkbank AŞ vckili tarafından davalı Mehmet Ümmetoğlu
aleyhmc zimmelını; para geçirmekten dolayı aı;ılan 120.104.550.774
TL. alacak davasında, davalmın G. Aııtep Kavaklık Mahallesi'ndeki ad-
resinden aynlması nedeniyle dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen
tcbhğinc karar verilmiştir.
Davalı Mehmet Üınmetoğlu'nun, 2004/28 Esas sayılı dosya ile aley-
hine açılan davanın duruşma günü olan 24.03.2005 günü saat 09.00'da
duruşmaya gelerek beyanda bulunması, ya da kendini bir vekille temsil
ettirmesi ve bu konudaki savunma ve delillerini bildirmesi, aksi halde
yokluğunda duruşmaya dcvam edilerek karar verileceği hususu, dava
dilekçesi ekli ve duruşma günü yazılı meşruhatlı davetiye yerine geç-
mek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 7723
KtM KlME DUM DUMA BEHİÇAK behicak(d turk.net
ÇİZGlLlK KÂMtLMASARACl kamilmasaraciiu mynet.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA hayatepikuı mynet.com
KARÎKATURCULER, BASBAKANIN
KARİICATÜR SANATÇISI
MUSA KART ALEYHİNE
KINAYAN TOPLANTI
YAPMIŞLARL.
BILÎYOMUSUN ÇÖRÇIL,
BENÎM ASIL TEESSOF ETTİSİM
CtZER MUSA KARTTIR..
BENÎ NASIL OLURDA
BÖYLESt BÎRÎNE BENZETİR
ANLAYAMAblM!..
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Şubıu www.mumtaz-arikan.com
KARİKATÜRCÛ CARUSOL
18?3'TE BUGÜN, ÜNLÜ TENOR Ve KARİKAnJRCÜ ENKICO
CARUSO(ENfZtkO KAHUzd) NAPOU'DE OOGPU- H YAŞIN-
t>A MÖZlĞe BAÇLAyAM CARIUSO, ÖNCE AVRUPA '£>*, SON-
RA OA AMEPJKA'DAKİ OP£RA SAHNELERİMPE EŞifilE
RfiSTt/tfJMAYAN BİR ÜNS ULAÇACAKTif!. YÜZ.YILIN BM
BÜYÜK TEMOGU SAYILAN CAKUCO'MUN, MÜZİKTEfU
BAŞKA 8İK UĞRAŞI PAHA OLACAK,tC4GiZATV/Z SANA-
TTfJOA DA BAŞARt KAZAMACAKnR.ÖtâCELERİ, BLİNB
GBÇEN BASİr KAGITLARA Ç.İZBN CAOUSO, t3O?'PEU
SON/ZA, İT74LYANCA yAY(MLANAN "LA FOLUA Dl NEVJ-
YORtC" GAZB7&SİUE SÜKSKÜ Çİe€CGKrt'R. MÜZİKLE
USZAŞMASA, YALNIZCA KAIS.İKATÜRL£ pe TAN/NA8İ-
t-EC£K DEMLİ YETSNEKU SAYILAN SAMA71ÇiyArgi£
AME&KAM GAZE7&Sİ YILPA SO S/M DOLARUK. SilÇ
SARIGÖL İCRA DAİRESİTAŞIMRLAREV AÇIK ARTT1RMAİLAN1
Dosya No: 2004/399 Talımat
Bir borctan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı taşınır mal açık arttırma usulü ile satışa çıkartılmıştır.
Birinci satışı 16.03.2005 günü saat: 13.30 - 13.40 arasında Sarıgöl Hükümot Konağı önünde yapılacak ve o günü takdiı edilen krymetinin
% 6O'ı ile satış masraflan toplamını geçmesı halinde en çok arttırana ihale edilecegi bu bedelle fazlaya istekli çıkmaması halinde 21.03.2005
günü aynı yer ve saatler arasında ikinci arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmın cdılen kıymetinin % 4O'ı
ile satış masraflan toplamını geçmesi halinde en çok arttırana ihale edilecegi, bu bedelle alıeı çıkmaması halinde satışın düşürüleceği ayııca
tellaliye rcsminin, ihale damga resminin ve satış bedeli üzerinden % 1 oranında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin bir örncği-
nin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi alıııak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarası ile dairemize başvrumaları ilan olunur.
9.02.2005.
Muhammen kıymetı, Lıra: 24.000.000.000TL Adedi: 1.
Cinsi (Mahiyetive önemli nitelikleri): HYUNDA1 marka, Starex TCI !<LM tipi, 06 AD 1455 plaka sayılı, 2003 model, beyaz renkli çalışır
ve sağlam vaziyette, 86860 km'dc, arka bölümü 1 adet üçlü ve 1 adet tekli koltuklu, kamyonet cinsi araçtır.
(lc. If. K. 114/1, 114/3) Yönetmelik Örnek No: 25. Basın: 7842
BAKIŞ AÇISI
Dr. GÜRBÜZ ÇAPAN
Kerbela Olayı
Tamı tamına 1324 yıldır acı ve yas süregeldi. O gün
oradayaşananlar, birgrupMüslümanınyüreğindede-
rin yara açtı. Diğer gruplar, bu acıya kör ve sağır dav-
randılar.
661'de camide namaz kılarken katledilen Hz. Ali,
yoksulun kılıcı, sözcüsüydü. Ona pusu kuran Muavi-
ye ise varsılın, yağmacının, kompradorun kılıcı. Islam
tarihindeki varsıl-yoksul kavgasının ilk mihenk taşı.
Ali kimsesizlerin kimsesidir. Islamın bilim penceresi;
"Bana birharföğretenin kırkyıl kölesi olurum" diyen-
dirAli.
Ali'nin katlinden sonra Hz. Hasan bir yıl kadar ha-
lifelik yapar. Sonra Muaviye'ye devreder halifeliği.
Meşhur beş maddelik anlaşma var. Bu anlaşmalardan
biri de Ehl'i Beyit soyuna hakaret ve aşağılama yapıl-
mayacak ve can güvenliği sağlanacaktır. Oysa Mu-
aviye bunların hiçbirine uymaz. 19 yıl sonra Hz. Hü-
seyin yapılan haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkarak
Hz. Ali'nin yürüyüşünü devam ettirir. Bu yürüyüş Kü-
fe'de aile boyu katledilmekle biter. Yıl 680.
Küfe'de toplanan otuz Ehl'i Beyit soyu ve boy bey-
leri, Hz. Hüseyin'e çağrı yaparlar: "Gel başa geç, hi-
lafet gömleğini giy." Bu çağrının kefen giydirme çağ-
rısı olduğunu nerden bilsin Hüseyin. Hz. Hüseyin gel-
meden Yezid'le anlaşan boy beyleri, kimi Horasan'a
vali, kimi Mısır'a kumandan olma karşılığı, Küfe'de
Hüseyin'in katline karar verirler.
Hüseyin ve avanesi Küfe'ye vardığında, dağa sü-
rülür, aç ve susuz bırakıldıktan sonra sağ kalanlar da
kılıçtan geçirilir. ölüleri kazığa geçirerek şehirde do-
laştırırlar. Bunların arasında üç beş yaşında bebeler
de vardır.
O gün bugündür Ali sevenler ve Ehl'i Beyt soyu, mu-
harrem ayında kırk gün yas tutmakta, Hüseyin'in acı-
larını paylaşmak kastıyla sırtlarına zincir vurarak kan
akıncaya kadar kendilerini dövmektedirler. Onlar bu
acıları tatma ritüelleri yaşarken öteki mezhepler bunu
görmemekte, duymamakta, dışlamakta, direnmek-
tedirler.
Müslüman Araplarda Allah'a giden ekolün adı mez-
heptir. Türkler Islamlaştıktan sonra dini ekoller de ge-
lişir. Türkler Şaman kültüründen etkilendikleri için bu
ekollerin adı tarikat olur (Allah'a giden yol). Yurttaşla-
rın devletle irtibatı genelde tarikatlar üzerinden yapı-
lır. Merkezi otorite arttıkça bunlar sufileşirler, merkezi
otoritenin azaldığı zamanda muhalefet odağı olurlar.
Anadolu'dahakarayışlarında, Islami kültürreferans
alınırdı. Hak ve eşitlik isteği kurultay çağrısıylayapılır.
Kurultay toplanır, hakan seçerdi (Tuğrul ve Çağrı bey-
ler böyle bir kurultaydan çıkmışlardır). Anadolu isyan-
larını genelde Alevilerörgütlemiştir. Çünkü onlarabas-
kı ve adaletsizlik, dışlama, aşağılama daha çok yapı-
lırdı. Ayaklanmalar bastırılır, her bastırma ve katliam
sonucu aşağılanır, çürütülürdü. Bunlara ad takılırdı; Kı-
zılbaşlar, Babailer, Başıbozuklar gibi...
Muaviye ve Ali soyunun karşılaşması bir de Anado-
lu'da yaşandı. Kesin tarihi bilinmese de 1603-1608
arasında Pir Sultan'ın katli en dramatik örneklerden
biridir. Onu da kendi soyundan, oğulluğu Hızır Paşa
katleder. Pir Sultan sanki bunu daha evvel görmüş gi-
bi, "Her ağacın kurdu kendindendir" diye tarihe not
düşmüştür ve tarih bir kez daha tekerrür etmiştir: Maz-
lumun hakkını almaya çalışanlar bir kez daha katle-
dilmiştir. Hak adalet isteyenler bir kez daha kana be-
lenmiş ve tarih bir kez daha kılıçla yazılmıştır. Bir kez
daha "kula kulluk" yazgı haline gelmiştir.
Kurban bayramlarında yaşanan vahşeti görmeyen,
algılaması zayıflamış, gül yüzlü Ismail'in katlini doğ-
ru bulanlardan, Hz. Hüseyin'in katlini kınamasını bek-
lemek safdillik olsa gerek.
Kendi tarihimizle barışmak gerekiyor. Bunun yolu
sakinleşip, konuşup anlaşmaktan geçer. Hz. Hüseyin
ve bebelerin katlini kınamadan mezhepler arası barı-
şı sağlamak mümkün mü? Dinler arası hoşgörü ve di-
yalog başlattım diye gerim gerim gerinenler, korktuk-
larıyla değil, korkuttuklarıyla barış ve hoşgörü yapa-
bilirler mi acep?
Felluce'deki kıyımı kınayacaksın, Necef'teki katliamı
görmeyeceksin! Adama sormazlar mı: Gözün mü kör,
kulağın mı sağır beyzadem!..
Haçlı Seferleri, kimi kimden ayırdı? Modern Haçlı-
lar ayrım mı yapıyor? Senin derdin ne? Katil ad mı so-
ruyor?
Kan kırmızıdır, ama gözyaşının rengi yoktur.
Emevi geleneği olan aşure dağıtma yerine onların
acılannı paylaşalım, ellerimizi dostça uzatalım, anla-
maya çalışalım, anlamaya...
gurbuzcapan / eksev.org. tr Fax:0212 672 73 79
BULMACA SEUAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
1 2
SOLDANSAĞA:
1/Amerika ve
Avustralya'da
yaşayan, kür-
kü makbul
keseli hay-
van. 2/ Bede-
nin belden
aşagı bölüm-
lerini yıka-
makta kulla-
nılan tuvalet
aracı... Argo-
da çaba har-
camadan elde edilen
çıkar. 3/ Hayvanlara ^
vurulaıı daınga... Bir 2
hükümdarın yöneti- 3
mi altındaki halk. 4/ 4
Utku... Tarih öncesi- 5
ne dayanan efsane. 5/ 6
Aynı doğumda dün- 7
yaya gelen iki kar- 8
deş... Bovling oyu- 9 _
nunda, devrilmeye çalışılan şişe biçimindeki on
tahtaya verilcn ad. 6/Ok... Tavuğun istenilen yere
yumurtlamasını sağlamak için kullanılan beyaz
taş. II Belirteç olarak kullanılan eylem soylu söz-
cük... Bir göstenne sıfatı. 8/PierreLoti'nin bir ro-
manı. 9/Yakacak odun için kullanılan, bir metrekü-
pe eşıt ölçü birimi... Kalın su borusu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Ayırı şiijmanlık. 2/Tek deste kâğıtla oynanan bk
tür iskambil oyunu... Satrançtabirtaş. 3/Ateş... Kü-
pe ve yüzük taşı gibi süs eşyalannda kullanılan,
mavi renkte değerli bir mineral. 4/"—'inesnaf çar-
şısında / Bir bakırcı dükkânınm karşısuıda / Bed-
reddinim bir ağaca asılı" (Nâzım Hikmet)... Kiriş-
li bir çalgı. 5/Yiğit... Yer çatlağı. 6/Japon halk tür-
külerine verilen ad... Yürekli, yiğit. 7/Atmaca ve
doğana benzeyen yırtıcı bir kuş... Tavlada bir sayı.
8/Ustün... Olta ya da tuzağa konulan yem. 9/Su...
Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad.