Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25ŞUBAT 2005 CUMA
i
CUMHURİYET SAYFA
JV.LJ JL J U XI. kultur(«cumhuriyet.com.tr 15
Büyük şarkıcı-piyanist Ray Charles'm yaşamöyküsünü anlatan 'Ray' bugün başlıyor
Zenci gırtlağının övüncü...
Bugün gösterime giren ve 2 gün
sonra belli olacak Oscar'larda, en iyı
filmle en iyi erkek oyuncu (Jamic
Foxx) ödülleri başta olmak üzcre 6
dalda en güçlü adaylardan bin sayılan
"Ray", 2004'te 74 yaşında ölen,
Amerikan gösteri düııyasının en ünlü
simalarından, bir enstrüman gibi kul-
landığı dokıınakh sesi, kendine özgii
tonlamaları ve benzersiz tarzıyla söy-
lcdiği şarkılanyla nerdeyse yanm
yüzyıl boyunca, dünyanın dört bir bu-
cağına ulaşmış, Amcrikalı efsanevi
şarkıcı, piyanist, besteci Ray Char-
les'ın yaşamöyküsünü anlatıyor. El-
bette sıradan bir yaşamöyküsü değil,
1930 Albany- Gcorgia doğumlu Ray
Charles Robinson'unki. 16 yaşında
yollara düşüp küçük gece kulüplerin-
de çalışmaya, tunıelere çıkmaya baş-
layan, başarmaya azimli, acılarla bes-
lenen, tüm engelleri aşan müzik yete-
neğiyle adeta tırnaklanyla kazıya ka-
zıya doruğa çıkan, güneylı yoksul ve
kör bir zenci çocuğunun 20. yüzyıl
Amerikan kültürünün ana figürlerin-
den birine dönüştüğü, tipik melodra-
matik çalkantılar da içeren bu başarı
öyküsünü anlatansa, meraklısının
"Subay ve Centümen", "Dolores
Claiborne", "Şeytanın Avukatı" gi-
bi filmleriyle anımsayacağı yönetmen
Taylor Hackford. Yıllardır Ray
Charles üstüne bir film tasarlayarak
dersine iyi çalıştığı anlaşılan Hack-
ford, müzık dışında tam bir kadın de-
lisi ve eroin bağımhsı olan büyük mü-
zisyenin 2.5 saate sığdırdığı dolu do-
lu, inişli çıkışlı yaşamını ve başarıh
müzık kariyerini dönem dönem ele
alıyor.
unutulmaz şarkılarıyla...
1948'de çiçeği burnunda, âmâ piya-
nist-şantörümüzün, iş önerisi alarak
gittiği, sahibesiylc de düşüp kalktığı
ama menajer sömürüsü gerekçesiyle,
genç arkadaşı Quincy Jones'la bir-
likte terk ettiği Seatle'daki gece kulü-
bü bölümüyle açılan "Ray"de, yö-
netmen Hackford'un kılavuzluğunda,
Yönetmen: Taylor
Hackford / Senaryo: Ja-
mes L. White / Kamera:
Pavvel Edelman / Müzik:
Craig Armstrong, Ray
Charles / Oyuncular: Ja-
mie Foxx, Kerry Was-
hington, Regina King,
Aunjaune Ellis, Sharon
VVarren, Clifton Povvell,
Bokeem VVoodbine,
Harry J. Lennix, Curtis
Armstrong, Richard
Schiff/ABD2005(UIP)
nutulmaz şarkılanyla hayatımıza girmiş Ray Charles'ın yaşamı, titiz ve deneyimli
bir yönetmenin elinden çıkma, parlak müzikal bölümlere sahip, uzunca ama etkileyici
bir "docudrama" havasında seyreden, usta işi bir biyografik filme dönüşmüş. Üstadı
çevreleyen toplumsal değişimlerin de yansıdığı yaratıcıhğının evrimi ve üretiminin anla-
mı üstüne, görmezden gelinmeyecek nitelikte, ayrıntısı bol, esaslı, hatta yer yer görkemli
diyebileceğimiz bu biyografik film, yönetmen Hackford'un da en iyi eseri sayılabilir.
üstadın parlak sahne ışıklannın geri-
sinde kalan, karanlık yanlarına odak-
lanıyoruz. Çamaşıryıkayıp 2 çocuğu-
na hem analık hem babalık eden, di-
renç timsali annesinin "Sana sakat
ınıınmclcsi yapılmasına îzin verme,
daima tnücadelc et ve başını hep dik
tut" öğüdü akhndan hiç çıkmayan
Ray, kardeşinin çamaşır kazanında
boğulmasına seyirci kalmasının vic-
dan azabıyla yakalandığı glokom ne-
denıyle 7-8 yaşlarındayken kör olu-
yor. En büyük desteği (yani annesi
Aretha), dinlemekle ve sesler aracı-
lığıyla da hayata devam edebilcceği-
ni öğrctiyor, onu çeşitli çalgılan tanı-
yıp müzik eğitimi alacağı körler oku-
luna göııderiyor. Gece kulüplerinde
boğaz tokluğuna çalmaktan, turnele-
re çıkmaktan kalabalıklann kendin-
den geçtiği konser salonlanna yükse-
lişinı Ahmet Ertegün'ün (Curtis
Armstrong), Harlem'de (1952) At-
lantic Plaklan adına Ray'la anlaşma-
sı ve peş peşe Ray Charles hit'leri iz-
liyor, "I Got A NVoman", "What'd
ISay", "UnchainMyHeart" gibi.
1960'ta Atlantic'ten aynlıp daha iyi
maddi imkânlar öneren Abc'ye geçe-
rek "Georgia On My Mind"ı büyük
orkestrayla kaydediyor. 1961 New-
port caz festivalinde yine Quincy Jo-
nes'la rastlaşıyor. En baba şarkılann-
dan "Hit The Road Jack", sevgili
siyle tartışnıasının sonucunda oluşu-
yor. Otel odalannın koyu yalnızlığına
gömüldüğü turnelerden birinde, iki
keş müzisyen arkadaşında gördüğü
eroini keşfediyor. Evlenip çoluk çocıı-
ğa karışmasına, karısını da (Kerry
NVashington) sevmesine karşın karşı
cinsten hiç uzak duramıyor. 1961 'de
ırkçılığa karşı gösteri yapanlara des-
tek verdiği ıçin doğduğu eyalet olan
Georgia'da yasaklanıyor şarkıları.
Caz, blues, gospel, soul derken co-
untry'ye ("I can't stop lovingyou")
öncelik veriyor yeni plak şırkctiyle.
Polisçe eroinden tutuklanıyor rezale-
tin son perdesinde. Özel ve meslek
yaşamı altüst olunca "sırtındaki
maymundan" kurtulmak amacıyla
kliniğe yatıyor ve 'beyaz'dan bütü-
nüyle temizleniyor. Hackford, ondan
özür dileyen Georgia valisinin ağzın-
dan itibarının iadc edildiği 1979'dakı
bir törenle finali bağlıyor. Üstadı çev-
releyen toplumsal değişimlerin de
yansıdığı yaratıcıhğının evrimi ve
üretiminin anlanıı üstüne, görmezden
gelinmeyecek nitelikte, aynntısı bol,
esaslı, hatta yer yer görkemli diyebi-
leceğimiz bu biyografik film, yönet-
men Hackford'un da en iyi eseri sayı-
labilir.
Özetle, çocukluk ve gençlik yılları-
mızda belleğimize çentikler atan,
unutulmaz şarkılanyla hayatımıza
girmiş Ray Charles'ın yaşamı, titız ve
deneyimli bir yönetmenin elinden
çıkma, parlak müzikal bölümlere sa-
hıp, uzunca ama etkileyici bir "do-
cudrama" havasında seyreden, usta
işi bir biyografik fılme dönüşmüş.
Kronolojjik anlatım
Geriye dönüşlerle aktarılan geçmı-
şin acılanyla kötü anıları, hayallen ve
karabasanlarının, kronolojik anlatı-
mın aralanna tıkıştırıldığı, dramatik
yapısı sağlam, karakterleri güçlü,
oyunculuğu, mizansenleri, müziği,
görsel ve teknik düzeyı bırinci sınıf
"Ray", yönetmenin belgesele yakın
duran gerçekçi tarzı, aynntı zenginli-
ği, marazi duygusallığı ve melodram
klişelerini yerli yerinde kullanmasıy-
la, son dönemde Hollywood'un sıkça
ürettiği, rutin biyografik filmler ara-
sında bır-iki adım öne çıkıyor. Efsa-
nevi şarkıcının vaktiyle tümü "hit"
olmuş parçalanyla da aynca kulakla-
nn pasını silen, görmeye değer bu fil-
min bir başka cezbedicı yanı da baş-
rolü üstlenerek gülüşünden yürüyü-
şünc, piyano çalışından konuşmasına
kadar adeta Ray Charles'ın tıpkıbasım
kopyası gibi karşımıza gelen Jamıe
Foxx'un oyunu kuşkusuz. Ünlü sesin
hiç hayranı olmayanlara bile çekici
gelecek bu film, üstadı pek de tanıma-
yaıı yeni kuşaklara da ilginç gelebilir.
Orfeon üyeleri barış
için Israil 'de
Yeni Baslayanlar.Yeni Başlayanlar...Yent Başlayanlar...Yeni Başlayanlar...
Kiilliir Servisi - Şef Elnara
Kerimova ve Orfeon Oda
Korosu'ndan dört bayan
koro üyesi 20-27 Şubat
tarihleri arasında lsrail'in
çeşitli şehirlerinde düzenlenen
"Kadınlar Barış için Şarkı
Söylüyor" adlı etkinliğe
davet edildi. "Çocukları ve
Gençliği Gcliştirme ve
Güçlendirme Derneği,
TOPAZ", "Israil Vokal
Müzik Merkezi" ve "Israil
Moran Korosu" tarafından
düzenlenen etkinliklere Orfeon
Oda Korosu'nun üyelerinin
yanı sıra Fransa, Slovenya ve
Israil 'den özel olarak seçilen
topluluklar da katılıyor. 23
Şubat günü sabah îsrail
Parlamentosu'nda
komisyonlara seslenen
yaptıkları konuşmalarında
dünya kadınlarının güçlenerek
sürekli dünya barışının
sağlanmasuıdaki krıtik rolünü
vurgulayan Orfeon üyeleri,
aynı günün akşamı Kudüs'te
bir konser verdiler. 27 Şubat
tarihinde Türkiye'ye
dönecek olan topluluk,
etkınlikler kapsamında diğer
topluluklara Türk koro
repertuvarını tanıtıp
repertuvardan örnekler
üzerindc birlikte çalışmalar
yapıyor ve oluşturulan ortak
repertuvar konserkrde birlikte
seslendiriliyor. Aynca,
Orfeon'un dünya ezgilerini
seslendirdiği "10" adındaki
ikinci albümü, önümüzdeki
günlerde DMC yapımcılığmda
koro müziği sevenlerle
buluşacak. Albümde ülkelere
özgü tarz ve ritimlerle
folklorik renkliliğin farklı
söyleme tcknikleri ve etnik
çalgılarla zenginleştirildiği
parçalar yer alıyor.
MİLYONLUK BEBEK /
Mllllon Dollar Babv
77. Oscar Ödülleri'nde En tyi
Yönetmen dalında aday olan
Clint Eastwood, fılmde hem ka-
mera arkasında, hem de kamera
önünde karşımıza çıkıyor. Filmde
Eastwood'un yanı sıra Hilary
Swank, Morgan Freeman baş-
rollen paylaşıyor.
Frankie Dunn (Clint Eastvvood)
ringlerde yaşadığı yıllar boyunca müthiş dövüşçüler
yetiştirmiştir. Onu kızından soğutan ve uzak tutan acı
deneyimi yüzünden uzun zamandır hiç kimse ile yakın
olmamaya çalışnıaktadır. Tek arkadaşı Scrap (Morgan
Freeman), onun spor salonuna göz kulak olmaktadır.
Bir gün Maggie Fitzgerald (Hilary Swank) spor sa-
lonuna gelir. Maggie ne istediğini çok iyi bilen ve onu
elde etmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır biridir.
Maggie'nın yaşı spora başlamak için çok büyüktür ve
Frankie kızlan asla çalıştırmamıştır. Hayatının tek ama-
cından asla vazgeçmeye niyetli olmayan Maggie her
gün spor salonuna gelip çalışmaya devam eder...
Sonunda Frankie isteme-
den de olsa onu çahştırmayı
kabul eder.
CÜMÜS ŞEHİR/
SilverCltv
John Sayles'ın hem se-
naryosunu yazdığı hem de
yönettiği (iünıiişŞehir'de
başrolleri Chris Cooper,
Richard Dreyfuss, Cajar-
do Lindsey paylaşıyor. Amerikan siyaseti ve çevresin-
deki kokuşmuşluk üzerine bir taşlama olan filmde Dic-
kie Pilager (Chris Cooper), konuşma özürlü ve vasıf-
sız olmasına rağmen meşhur bir politikacı olan babası
saycsinde Colorado'da senatör adayıdır.
Sözde çevreciliğini anlatan bir reklam filmi çekerken
oltasına takılan bir ceset işleri karıştınr. Adı cinayetle
anılan Pılager'ın kurnaz menajeri Chuck Raven, bir ga-
zeteciye para yedirerekpatronunu aklamaya çahşır. Bu
arada özel dedektıf Danny O'Brien cesetle ailenin si-
yasi düşmanlan arasındakı bağı araştınr. Brien'ın bul-
duğu sonuçlar giderek karnıaşık bir ağa dönüşür.
İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Çayırlar da ağlar
BÜLENT DÎKMENER HABER
ÖDÜLÜ YARIŞMASI
üazeteci Bülent Dikmener'in anısını yaşatmak ve Türk gazeteciliğine
olan katkılannı nıanevi yönden sürdîirmeyi sağlamak amacıyla, adına 1980
yılında kunulan "Haber Ödiilü" 2004-2005 döneminde de sürdürülmekte-
dir.
Ödül koşulları şöylcdır:
1. Ödüle her Türk gazcteci aday olabilir.
2. Adaylık, gazetecinin kendi ya da Ödül Komitesi üyelerinin önerisi ile
gerçckleşir.
3. Ödüle aday gösterilecek haberlerin 1 Nisan 2004 ile 31 Mart 2005 tarihleri arasında günlük gaze-
teler ya da sürelı yayınlardan birinde yayımlanmış olması gcreklıdir.
4. Ödülc aday olabilmek için nitelikleri 3. maddede belirtılcn haberlerin yayımlandığı gazete ya da
sürelı yayınlaıın bir sayısının 12 Nisan 2005 günü akşamına kadar Bülent Dikmener Haber Ödiilü
PK: 246/İstanbul adresine taahhütlü olarak ulaşlırılması /omnludıır.
5. Ödüller:
a)Haberödütü,
b) Jüri Özel Ödülü,
olarak bclirlenmiştır.
Kazananlara, ödiilü simgeleyen birer plaket ile özel armağanlar verilecektir.
Ödül Koıuîtesi: Müfil Alaçalı, Yalçın Bayer, Fıkret Dağlıoğlıı, Orhan Erinç, Yalçın Eryalçın, Do-
ğan Katırcıoğlu, Ergin Knnuksever, Turgay Olcayto, Dcniz Sum, Yılnıaz Tunçkol, Ulvi Yanardağ. Ara-
mızdan ayrılanlar: Orhan Apaydın (1926-1986). Etem Ütiik (1925-1989), Ayhan Başoglu (1928-
1993), Kayhan Edip Sakarya (1948-1994), SoncrGirgin (1937-1995), ÇetinÖzbayrak (1959-1995),
Erhan Akyıldız (1947-19%), Oktay Kurtböke (1956-1999), Engin Bilgincr (1945-2001).
'Ağlayan Çayır', Theo Angelopoulos'un yönettiği
film, bir üçlemenin ilki. Film, göçmcnliği anlatıyor.
Her yerde aynıdır göçmenlik. Ellerde bir ıki bavul, yol-
lara düşülmüştür. Cocuklar erkeklerle kadınlann arası-
na alınmıştır. Güvensizliğe karşı elden gelen önlem
alınmaktadır. Kaygılı gözler çevreye güvensizlikle bak-
makta, nereye nasıl gıdıleceği, vanlan yerde başlanna
neler geleceği akıllarda sessızce dolaşmaktadır. Göç-
menlik her yerde aynıdır. Balkanlar'da, Kafkasya'da,
Ortadoğu'da, Asya'da, Afrika'da, dünyanın her yerinde
göçmenlik zor iştir.
Aşk, kıskançlık. tutku...
Eleni, Odessa göçmcnidir. Annesi babası öldürül-
müş, Rusya'nın kanşık günlerinde bir Yunanlı aile ta-
rafından evlat edinılmıştır. Anavatana gelirler, orada
kendilerine toprak verilir, bir göçmen köyü kurarlar.
Filmde görüncn çok güzel görüntülerle verilen köy, in-
sanlann, hayvanlann, arabaların bir arada yaşadığı sı-
cak bir yuva olur.
Ama cocuklar büyürler. Eleni, evin oğlu Aleksi ve Ni-
ko arkadaş olurlar. Eleni güzcl bir genç kız olmuştur
Yaşlı Spiro, Eleni ile evleıımck istemektediı. Düğün ha-
zırlıkları yapılır. Ancak beklenmedik bir şcy olur. Ele-
ni düğün gecesi teliyle duvağıyla kaçmıştır. Eleni ve
genç sevgilisi artık kaçak olarak yaşayacaklardır. Cün-
kü Spiro peşlerindedir.
Aşk, kıskançlık, tutku, kaçak yaşamlar fılmin öncm-
li temalarını oluşturmaktadır. Spiro acı çekmektedır, a-
ma âşıkların da yapacak bir şeyleri yoktur. Bir müzik
grubu, kemancı, saksofoncu, dümbelekçi, gitarcı bir
aradadır. Onlar da çalışacak yer aramaktadıı. Grubun
şefi olan kemancı, genç âşıklara sahip çıkar, genç âşık
da akordeon çalmaktadır. Böylece yaşam yeni bir yola
girmiştir.
Blr göç olayı
Döndükleri köylerinde kimse onlarla konuşmaz,
aforo/. edilmişlerdır. Iki oğulları vardır. Bir gece
köyü sel basar. Yeniden kayıklarla yaşanan bir göç
olayını izleriz.
Yunanistan, tkinci Dünya Savaşı'na girmiş,
Mussolini ordularıyla çarpışmaya başlamıştır. Ar-
tık savaşın acılarını yaşayacaklardır. iç savaş ayn
bir felaket olacaktır. îki kardeş birbirine düşman
tarallarda yer alacaktır.
Angelopoulos şıır tadında bir film yapmış. Ele-
ni'nin kaderi 'lVuvalı Helen'c benzer bir kader-
dir. Göçler, savaşlar, güçlükler içinde yaşanan aşk,
insan ilişkileri filminçokönemlı temalan. Gerçek-
ten de görülmesi ve üzerinde düşünülmesi gere-
ken bir yapım.
KEDİ GOZU
VECDt SAYAR
'Buluşmalar
Musa Kart'ın kedili karikatürü olmasa, haf-
tanın gündemini sinema oluşturacaktı. Bir yan-
da yaklaşan Oscar töreni ve art arda vizyona
giren Oscar adayları, öte yanda Ortadoğu si-
nemalarına ayırdığı bölüm nedeniyle bu yıl da-
ha da önem kazanan Istanbul Bağımsız Filmler
Festivali... En iyisi, bu hafta başlayacak iki fes-
tivali duyurduktan sonra, filmlerden söz etme-
yi haftaya bırakmak. Çünkü, daha izlenecek
çok film var...
Haftanın iki film festivalinden biri Ankara'da,
diğeri Istanbul'da. Ortak yanları, ikisinin de iğ-
ne ile kuyu kazmaya çalışan iki sivil toplum ku-
ruluşunun ürünü olması. Mahmut Tali Öııgö-
ren'in kurduğu Dünya Kitle lletişim Araştırma
Vakfı'nın düzenlediği "Ankara Uluslararası Film
Festivali", son yıllarda gençlerin çabaları ve
Çankaya Belediyesi'nin desteği ile ayakta ka-
labiliyor. Enis Rıza'nın başkanlığında, Belgesel
Sinemacılar Birliği'nin gerçekleştirdiği "1001
Belgesel Festivali" de, ekonomik güçlüklerle
boğuşuyor öteki ciddi festivaller gibi... Umalım
ki, yeni Kültür ve Turizm Bakanımız Atilla
Koç'un yaklaşımı eski bakanın yaklaşımından
farklı olur ve dünya kültürlerini izleyicimizle bu-
luşturan uluslararası sanat festivalleri hak ettik-
leri kamu desteğine kavuşurlar.
•••
Son günlerde sinema sektörümüzde gözle
görülür bir canlanma var. Sinemamız, gerek ni-
celik, gerekse nitelik olarak gelişiyor, çeşitleni-
yor. Tiyatro alanı ise, görece daha sıkıntılı gün-
ler yaşıyor. Bakanlık desteği sembolik olmak-
tan öteyegeçemiyor. Üstelikde, destek meka-
nizmasının ne denli adil işlediği de bilinemiyor.
Çünkü, mekanizma şeffaf ve özerk değil.
Ama, tüm olumsuz koşullara rağmen, tiyatro
dünyamızda güzel işler yapılıyor. Devlet ve Şe-
hir Tiyatroları, tiyatroyu büyük seyirci kitleleri-
ne ulaştırma misyonunu yerine getirirken özel
tiyatrolar da farklı türlerde başarılı yapımlara
imza atıyor. Bir yanda, sayılan günden güne ar-
tan gençlik tiyatroları, öte yanda özenli, göste-
rişli müzikaller ve çizgilerinden ödün vermek-
sizin üretimlerini sürdüren yılların tiyatro usta-
ları, Genco Erkal, Ferhan Şensoy, Ali Poyra-
zoğlu, Hadi Çaman, Çolpan llhan ve diğerle-
ri...
Sözün burasında, birkaç oyunu okurlarıma
tavsiye etmek isterim. İlki, Dostlar Tiyatro-
su'nun oynadığı "Buluşma". Einstein'la Ma-
rilyn Monroe'yu bir otel odasında buluşturan
oyun, çağımız insanının yalnızlığını vurguluyor.
Genco'nun son yıllardaki en başarılı oyunu bu.
Karşısında, genç bir oyuncu, Dolunay Soysert
de inandırıcı bir kompozisyon çiziyor. Tiyatro-
muzun, oyunculuk açısından ne denli zengin ol-
duğunu zaman zaman vurgulamaya çalışıyo-
rum bu köşede. Işte iki örnek daha, Istanbul'da
Profilo Alışveriş Merkezi'nin küçük salonunda
her salı gösterilerini sürdüren çiçeği burnunda
bir tiyatro, 'Tiyatro Odas/'nda Can Doğan'ın
sahnelediği "Çin Kahvesi"ri\n oyuncuları, Can
Başak ve Aziz Sarvan. Ve, Bakırköy Belediye
Tiyatrosu'nda Ali Taygun'un tüm birikimini yan-
sıttığı "Sezuan'ın İyi lnsanı"n\n tüm kadrosu
(hepsinin adlarını sıralamaya yerim yetmez).
özel tiyatrolar maddi sorunlarla boğuşurken
kamu tiyatrolarının yapısal sorunları öne çıkıyor.
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mum-
cu'nun (Kamu tiyatrolarında çalışanlara ve on-
ların sivil örgütlerine danışmadan) hazırlattığı
Kamu Sanat Kurumları Yasa Tasarısı da ne ya-
zık ki özerklik ilkesini içermiyordu. Zaten sayın
Mumcu'nun en belirgin özelliği, sermaye kesi-
mine yakın, sivil toplum örgütlerine uzak dur-
ması değil miydi?
Dilerseniz biraz daha duralım bu konu üze-
rinde. Sayın Mumcu, bakanlığı süresince, sa-
natçıların oluşturduğu sivil toplum örgütlerine
ve tüm sanat alanlarının ortak platformu niteli-
ğindeki "özerk Sanat Konseyi"r\e hiç ilgi gös-
termediği gibi, yaptığı tüm düzenlemelerde ka-
zanılmış hakları bile geri aldı. Sinema alanında
özerk kurumlaşmayı tek kalemde reddederken
sinema ve tiyatroya destek kurullarının meslek
örgütlerince seçilerek gelen üyelerini bile kal-
dırarak, tüm kurul üyelerini bizzat atama yön-
temini seçti. Sayın Mumcu'nun, şimdi Başba-
kan'ı "tek adam" olmakla suçlamasını, "de-
mokrasi kültürü"nden söz açmasını nasıl açık-
larsınız?
vecdisayar@yahoo.com
BUGÜN
• AKM'de 19.30da Jurjen Hempel'in
yönetimindeki tstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası'nın vereceği konserin solistleri Ufuk-
Bahar Dördüncü Piyano İkilisi ve François
Volpe-Sebastien Cordier (vurmah sazlar).
(0212 25156 00)
• İKÜ KEV SALONU'nda 20.30'da Elşad
Bagirov'uıı yönetimindeki Bakırköy Belediyesi
Oda Orkestrası'mn konserinin solisti Melıınel
Okoıışar (piyano). (0 212 661 94 51/1064)
U YAPIKREDİ KÜLTÜR MERKEZİ
SERMET ÇtFTER SALONU'nda 18.30'da 'Ali
Akay'la Gündem' konulu söyleşi.
(0212 252 47 00)
U BlLFEN İLKÖĞRETtM OKULUII.
KADEME BtNASI'nda 11 OO'de Fazü Hüsnü
Dağlarca çocuklarla söyleşiyor.
(0 216 444 44 22/285)
M BİLGİ ÜNİVERSİTESİDOLAPDERE
KAMPUSU'nda 15.00'te 'Seks ve Lucia',
17.30'da 'Cenk Özakıncı Filmleri' *1. Kısa Film
Öykiisü Va/niii Yarışması Filmleri', 20.00'de
'Bisikletçi' filminin gösterimi.
(444 0 42H)
!F İSTANBUL FÎLM FESTİVALİ
• AFM l'de 12.30'da 'Kod 46', 15.00'te 'Bir
Porno Yıldızının Güncesi', 19.00'da
'Susuzluk', 21.30'da 'Eğitmenler', 24.00'te
'Yüreğimdeki Delik'.
• AFM 2de 13.00'te 'Işgal Altında: Bir
Seçki', 15 30'da 'Peçenin Arkasmdan
Afganistan', 19.30'da 'Kr/ların Oyunu',
22.00'de 'Kahrolası', 00.30'da 'Marebito'.
(0 216 45415 55)