23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ LJ X U J \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 ÇACRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCİ SağlamkazığabağlanmakInsaıun dünyayı algılama biçi- mi, ekonomiyle, üretim sistemiy- le, tarihsel ve toplumsal koşullar- la olduğu kadar -ya da bunlarla birlikte- geçmışinden miras kal- mış simgesel ve mitolojik evren- le de yakından ilişkilidir. Insan içinde doğduğu, yaşadığı, çalıştı- ğı, ürettiğı, okuduğu, yazdığı, ev- lendiği, çocuk sahibi olduğu, ne yazık ki savaştığı, eceliyle veya vakitsizce öldüğü dünyaya, so- kaklannda dolaştığı kente veya köye, at koşturduğu bozkırlara vb. o simgesel ve mitolojik ar- kaplanla birlikte bakar. Doğum, evlenme. ölüm gibi insan ömrü- nün en temel hadiselerine eşlik eden ritüellerin yüzyıllar içinden süzülüp gelen sürekliliğini bir ke- nara bırakalım, hayata yönelik gündelik algılama biçimlerimiz- de ve bunlann dilimize yansıyan ifadelerinde de bu arkaplanın iz- lerini sürmek mümkündür. Örne- ğin bizım için "Hayat, dikenli bir yoldur", geçilmesi gereken 'sınavlar'la doludur, köyde ka- dın yeni doğan bebesini toprağın üzerine yatınr, kentte kültürler arasında köprüler kuranz; sevin- cin mekânı uçulan göklerdir, uta- nan insan ise yerin dibine girer; bir yuvayı ayakta tutan insana evin orta direği der, şiir dizelerin- de hayatın basamaklanndan ağır ağır çıkar, fırtınalar, karanlıklar içinde yolumuzu bulmaya çaba- lar, miting alanında "Halkız biz, yeniden doğarız ölümlerde" dı- ye haykınrız. uzun yolculuk Yukarıda altını çizdiğim terim- lerin tümü, bir yandan bizi çev- releyen doğaya veya insan eliyle inşa edilmış yapılara, diğer yan- dan da insanın simgesel ve mito- lojik evrenine bağlanırlar. Hem doğal veya mimari bir yapılan- mayı, hem gündelik dünyayı aşan bir imgelem katını yansıtırlar. Bu terimlerin kutsallık kaygısı epey azalmış sayılabilecek günümüz- de bile hâlâ doğrudan anlamlan- nı çok aşan değerler yüklenmele- rinin altında, insanlığın şafağın- aünümüzün çokparçalı dünya algılamasında (benim de birçok kez yazdığım iletişim devrimi dışında), hem dinlerin hem de ideolojilerin 'kutsallığından' (olumlu/olumsuz bir değer yüklemeden kullanıyorum) uzaklaştığı ölçüde, algılama hiyerarşileri bozulan ve henüz bunun yerine bir şey koyamayan. deyim yerindeyse "sağlam bir kazığa bağlanamayan" insan zihninin ve imgeleminin yaşadığı kriz, kaos hali de (buna da hiçbir olumlu/olurnsuz değer yüklemiyorum) bir etken olabilir mi? dan bu yana mitosritüel bağla- mında üstlendiklerı roller yatar. Dikenli yoldan veya bir köprü- den geçme gibi sınavlar, genellik- le o uzak geçmişteki erginlenme ritüellerine gönderme yaparlar. Tektannlı dinlerin imgelem ev- renlerinde bile bunlann izlerine rastlanır: dikenli taçlar, sırat köp- rüleri, Passion (Çile) törenlerin- de acı içinde yürünen yol... Be- bekleri toprağın üzerine yatırma, Toprak Ana ınancı ve ona bağlı mitolojik evrenle ilişkilenirken, basamakların tırmanılması ise Mezopotamya zigguratlarından veya Orta Asya şamanlannın tır- mandıklan kayın ağaçlanndan bu yana bir kutsal merkezde gerçek- leştirilen göğe tırmanış ritüelleri- nin uzaklardan gelen yankısıdır. Evin orta direği veya çadınn, yur- dun kazığı ya da duman deliği ıle gökkubbeyi ayakta tutan Demir Kazık, yani Kutup Yıldızı hep ay- nı simgeselliğin, Dünya Ekseni anlayışının uzantılarıdır. Dünya ekseninin kozmik katları birleş- tirdiğine inanılır, o kozmik katla- ra da belli bir hiyerarşiye göre yu- kandan aşağıya doğru değerler yüklenir: Insanüsrü, doğaüstü, kı- saca aşkın değerler yüklenmeye en açık mekân olan gök, herhal- de bu yüzden modern insanın da sevincine ev sahipliği yapar. Çok sevinince nedense suyun veya ye- rin dibine dalmayı değil, göklere uçmayı düşünürüz. Bunakarşılık en aşağıda kalan yerin altı ölüm- le, ölülerle, karanlık güçlerle ol- duğu kadar utançla da bütünleş- tirilir: Utanç verici bir durumda kaldığımızda bir ağacın tepesine tırmanıp saklanmayı değil, yenn yarılarak bizi de dibine çekmesi- ni bekleriz. Sablt noktalar Çok uzaklardan gelen yankılannı bugün bile belli şekillerde sürdürdü- ğümüz bu genel algı atmosferinin en önemli özelliklerinden biri de uzamı ve zamanı belli sabıt nokta- lara göre hiyerarşiye sokarak kut- sallaştırması ve sahiplenmesıdir. Buradaki kutsallaştırma eylemini (bugünden bakıldığında öyle bir ya- nı olsa bile) dogmatik bir yaklaşım olarak değil, uzamı zamanı kozmik düzenin parçası kılma, yani kaostan kurtarma, potansiyel halde var ol- maktan çıkanp hayata geçirme, sa- hici kılma arzusu diye görmek ge- rekir. O yüzden 'kitaplı' veya 'kitap- sız' yaratılış anlatılannın hemen he- men tümünde uçsuz bucaksız engin sulann ortasında bir parça toprak, bir ada, ayak basılabilecek (yani sa- bit bir nokta oluşturabilecek) sağ- lam bir kara parçası belirir; onun için Thebai kentinin kurucusu olan Kadmos, Delphoı'dekı kâhinın söz- lerini dinleyip üzerinde ay işaretle- ri bulunan bir ineği takip ederek o- nun durduğu yerde, yani sabit bir noktada kentini kurar. Kutsal taşlar, dağlar, ağaçlar, kayalar hep geniş bir coğrafyanın ortasındaki nirengi noktalannı oluştururlar. Onlara gö- re örgütlenen insan imgelemi, kaos- tan çıkıp düzenini kurar. Dünyayı bu düzene göre yeniden algılamaya, yeniden kurgulamaya başlar. Nesne ile özne, yani algılanan ile algılayan arasındaki ilişki asla tek taraflı, bir yanın sadece etkin, diğer yanın sa- dece edilgin olduğu bir ilişki değil- dir. Etkileşim iki yanlıdır. Cünümüzün kaosu Bu düzenin henüz kurulmadığı zaman ve yer ise şekillenmemişliği, aynşmamışlığı, her şeyin henüz ola- sılık düzeyinde bulunduğu Kaos du- rumunu. deyim yerindeyse 'Büyük Patlama'mn hemen öncesini ifade eden metaforlarla anlatılır: Karan- lıklar, Sis, Engin, Ilk Sular, Gökle Yerin aynşmamışlığı... Bu kaos ha- linin çevredeki uzama yansıyış biçi- mi ise merkezi bir sabit nokta bulun- maması, dolayısıyla uzamdaki her noktanın eşit düzlemde yer alması ve aynı anda, çokparçalı bir görü- nüm olarak imgelemi işgal etme- sidir. Günümüzün çokparçalı dünya al- gılamasında (benim de birçok kez yazdığım iletişim devrimi dışında), hem dinlerin hem de ideolojilerin 'kutsallığından' (olumluolumsuz bir değer yüklemeden kullanıyo- rum) uzaklaştığı ölçüde, algılama hiyerarşileri bozulan ve henüz bu- nun yerine bir şey koyamayan, de- yim yerindeyse "sağlam bir kazı- ğa bağlanamayan" insan zihninin ve imgeleminin yaşadığı kriz, kaos hali de (buna da hiçbir olum- lu/olumsuz değer yüklemiyorum) bir etken olabilir mi? SERGt 18 KASIM'A KADAR SÜRECEK Beral Madra, Belgrad Ekim Salonu Sergisijürisinde Kültür Servisi - Beral Madra, Sırbistan. Montenegro ve Makedonyalı küratörlerin "Çalışan Sanat" başlığı altında düzenlediği ve Avrupa ülkelerinden 48 sanatçının katıldığı ödüllü 46. Belgrad Ekim Salonu Sergisi jüri üyeliğine davet edildi. Yugoslavya döneminde Avrupa 'nın ve Balkanlar'ın önemli çağdaş sanat odaklanndan birisi olan Belgrad, zorluklan aşarak bu konumunu yeniden kazanmaya çalışıyor. 1 Ekim-18 Kasım arasında Belgrad'da Legacy House. Belgrad Kültür Merkezi ve Gallery Ulus'ta ve kentin içinde çeşitli mekânlarda düzenlenen sergide Pilar Albarracin (Ispanya), Johanna Billing (Isveç). Ursula Bieman (Isviçre), Melik Ohanian (Fransa), Erwin Wurm (Avusturya), Artur Zmijevski (Polonya), Wolfgang Tilmans (Almanya), Blue Noses (Rusya) gibi son dönemin öne çıkan sanatçılan ve yeni keşifler yer alıyor. 45. Belgrad Ekim Salonu ödüllerini Aleksandrija Ajdukovic (Serbia ve Montenegro). Anri Sala (Arnavutluk'Fransa) ve Johannes Kars (Almanya) kazanmıştı. Altın Portakal'ın Ulusal Yanşma ödülleri sahiplerini buldu En lyi Film Ödülü Türev 'in oldu GÜRSU KUNT KÜLTÜK * SANAT 10212) 2*3 f* 7« Bilgisayar - Sertrfikah KM0 ojun StefeııTsre» atöl^esi 0 MAfİK Gıje: 10216i 345 39 39 Kr«ti kartıyla rezenasyon yapılı 6-7-8 Ekim 20.30 8-9 Ekim 16.00 Cts 16.00 ındınmlıdır. oıumu Kurs Kayıtlarımız Başlamıştır kome<Jİ0tıölûni Haluk Bilginer Güven Kıraç jülay Günal Çevra Hüseyın Mevsim Yötwte« Kemal Aydoğan eTasatmı Bengi Günay-Gamze Kuş kAlper Maral ı$n< Tasanmı İrfan Varlı EFES E F E S Pilsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. GüzeiSanatlafEğîtımMerkezi 0216 346 97 75 Kadıköy 0216 348 24 12 Altıyol 0212 244 57 71 Taksim Gsm:0542 292 89 68 İlanlarınu İçln (0212)293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam@superonline.com www.perareklam.com.tr ANTALYA - Avrasya Film Yanş- ması 'yla bu yıl uluslararası alana ta- şınan Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Yanşması, 42. kez sahiplerini buldu. 15 fılmin katıldı- ğı, 18 ödülün verildiği yanşmada, yönetmenliğini Kutluğ Ataman'ın yaptığı "İki Genç Kız" ve Reha Erdem'in yönettiği "Korkuyorum Anne" 5'er ödül aldı. "En lyi Film" Ulaş Inanç'ın "Türev"i seçildi. 2 bin yıllık Aspendos Antik Tiyat- ro'daki törenin sunuculuğunu Kor- han Abay v e Şebnem Dönmez yap- tı."En 1yi Film" ödülü, Ulaş Inaç'ın yönettiği "Türev" adlı filmin olur- ken Inanç'a ödülünü Kültür ve Tu- rizm Bakanı Arilla Koç verdi. "En lyi Yönetmen" ödülüyse "İki Genç Kız" adh filmle Kutluğ Ata- man'ın oldu. Film, en iyi ikinci film anlamına gelen, "Avni Tolunay Jü- ri Özel Ödülü"ne de layık görüldü. En iyi üçüncü filrn anlamına gelen, "Behlül Dal Özel Ödülü" ise "Korkuyorum Anne" adlı filmin oldu. Jürinin "Karar vermekte en çok zorlandığımız kategori" dediği "En iyi kadın oyuncu" ödülü ise Türev filmindeki rolüyle Beste Be- reket ve İki Genç Kız'daki rolüyle Vildan Atasever arasında paylaştı- nldı. "En iyi erkek oyuncu" ödü- lünü de Gönül Yarası filmindeki ro- lüyle Şener Şen aldı. Ödülünü al- mak üzere sahneye çıkan Şen, uzun süre ayakta alkışlandı. "En l>i Yar- dımcı Erkek Oyuncu" ödülü ise aynı filmdeki rolüyle Timuçin Esenin oldu. "En lyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ödülüne de "O Şimdi Mahkûm" filmdeki rolüyle Fadik Atasoy layık görüldü. "Korkuyorum Anne", En lyi Se- naryo, En lyi Sanat Yönetmenı, En lyi Kurgu ödüllerinin de sahibi olur- ken "İki Genç Kız", En lyi Göriin- tü Yönetmeni, En tyi Kostüm Tasa- nmı ve En lyi Ses-Miksaj Ödülü'nü • Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Yanşması'nda En lyi Film Ödülü'ne Ulaş înanç'ın 'Türev' (üstte) adlı filmi değer görüldü. 18 ödülün verildiği yanşmada Kutluğ Ataman'ın 'iki Genç Kız' ve Reha Erdem'in 'Anne Korkuyorum' adlı filmleri 5'er ödül aldı. aldı "O Şimdi Mahkûm Filmi" de En lyi Özel Efekt, En lyi Saç-Mak- yaj, En İyi Laboratuvar Ödülü'nün sahibi oldu. "Gönül Yarası" filmi de En lyi Müzik Ödülü'nü aldı. An- cak pek çok sanatçının, ödülünü al- mak üzere salona gelmemesi, 7 bin kişilik Aspendos Antik Tiyatro'daki coşkuyu düşürdü. Ulusal yanşma- da, dereceye girenlere toplam 325 bin YTL'lik ödül verildı. Yabancı konuklara onur ödülü Festivalin kapanışında yabancı ko- nuklara da "Onur Ödülü" sunul- du. İlk Ödülü Güney Koreli yönet- men Kim-Ki Duk, ikinci ödülü ise Peter O'Tool aldı. Festival bünye- sinde bu yıl ilk kez düzenlenen 1. Uluslararası Avrasya Film Festiva- li'nde de ödüller sahiplerini buldu. Rus yönetmen Ilya Khrzhanovsky "Dört" filmiyle' En lyi Yönetmen seçildi. En İyi Film Ödülü de VVang Xiaoshuai'nin yönettiği "Şanghay Düşleri"ne verildı. Ulusal Kısa Film Yanşması'nda, Fatih Kızılgök'ün "Toz"u ve Mehmet Bahadır Er'ın "Zilzal"i ödüle layık görülürken en iyi belgesel dalı ödülleri de Bingöl Elmasın "Ağustos Kanncası" ve Belis Birder'in "Onuncu Geze- gen: Bağdat'ta Yek Başına" film- lerine verildi. Bu yılki etkinlikprog- ramıyla halktan uzaklaşan festival- de. yıllardır verilen "Halk Jürisi Ödülü" de uygulamadan kaldınldı. Gecede, 7 bin kişilik Antik As- pendos Tiyatrosu tamamen dolarken yurttaşlar ve sanatçılar, yer bulup oturmakta sıkıntı çekti. Zaman za- man güvenlik görevlileriyle tartış- malann yaşandığı gecede, program başladığı halde çok sayıda yurttaş kendisine yer aramak zorunda kaldı. Gecenin en renkli anlan da Mercan Dede'nin müzikleriyle yaşandı. Mercan Dede'nin müzikleri eşliğin- de aynı zamanda Gönül Yarası filmi- nin de müziklerini seslendiren Ay- nur Doğan Kürtçe şarkı söyledi. Şarkısını tamamlayan Doğan'ı pro- tokolden kimsenin alkışlamadığı gö- rüldü. Yine Mercan Dede'nin mü- zikleri eşliğinde bir kadın semazen gösteri yaptı, ardından Cem Yılmaz da Türk sineması ü^rine bir şov sundu. 18 FARKLIILDE 24 KONSER Efes Pilsen Blues Festival başlıyor Kültür Servisi - "16. Efes Pilsen Blu- es Festrval"in progra- mı belirlendi. Türkiye çapında 18 farklı ilde 24 konser düzenlenecek olan festivalde, Rusya ve Kıbns'ta da verilecek konserlerle ülke sınır- ları aşılacak. Sam- sun'da başlayacak olan festival, sırasıyla Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Gazian- tep. Kayseri, Konya, Mersin, Adana, İstan- bul, Bursa, Eskişehir, Ankara, Antalya, De- nizli, İzmir, Kıbns ve Tekirdağ'ı dolaştıktan sonra Çanakkale'de bu yılın son konserini sunacak. 9 Kasım tari- hinde başlayacak olan Efes Pilsen Blues Fes- tival 16 Aralık tarihi- ne kadar tüm Türki- ye'de blues rüzgân es- tirecek. Organizasyo- nunu Pozitif'in yaptı- ğı festivalin bu yılki sürprizlerinden biri Erkin Koray. Festival kapsamın- da, yaşayan en önem- li R&B vokallerden biri olan, çok yönlü blues müzisyeni ve gi- tarist Syl Johnson da konser verecek. Solist, şarkı yazan, oyuncu ve öğretmen; hepsinin ötesinde, ha- yatını müziğe adamış bir isim olan Kathe- rine Davis festivalin konuklan arasında. Louis Armstrong ve Count Basie ıle ça- lışmalar yapan Davis, müzisyen büyükbaba- sı Earl Campbell'ın da dahil olduğu opera sanatçılarından oluşan bir ailenin içinde bü- yüdü. Müzikle iç içe büyüyen Davis, özel- lıkle Ella Fitzgerald, Nancy VVilson, Di- nah VVashington, Mahalia Jackson, Etta James ve Aret- ha Franklin gibi ka- dın vokallerden etki- Iendi. Mersin Müzik Festivali • ıMERSİN (AA) - '4. Mersin Uluslararası Müzik Festivali' etkinlikleri kapsamında, gitarist Jaume Torrent ve kastanyette Lucero Tena, Bılkent Senfoni Orkestrası eşliğinde müzikseverlerle buluştu. Mersin Kültür Merkezi'nde yapılan gecede, önce Gürer Aykal yönetımindeki Bılkent Senfoni Orkestrası konser verdi. Daha sonra gitarist Jaume Torrent'in çaldığı 'Rodrigo'nun gitar konçertosuna Bılkent Senfoni Orkestrası eşlik etti. Verilen aranın ardından Türkiye'ye ilk kez gelen kastanyette Lucero Tena, Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde Mersinli sanatseverlerle buluştu. Alternatil sezon açıhşi • ANKARA (AA) - Tiyatro sanatçılan ve sivil toplum örgütleri, Devlet Tiyatrosu'nda son günlerde yaşanan gelişmeleri protesto amacıyla Akün Sahnesi önünde toplanarak alternatif sezon açılışı yaptı. Tiyatro, Opera, Bale Çalışanlan Vakfi (TOBAV), Devlet Tiyatrolan Sanatçılan Derneği (DETİS), Seslendırme Sanatçılan Birliği (SESBİR) ve Konservaruvar Mezunlan Derneği'nin öncülügünde Akün Sahnesi önünde ellerinde mumlarla toplanan sanatçılar, De\let Tiyatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin'in görevden alınarak yerine Mine Acar'ın vekâleten atanması ve ardından meydana gelen gelişmeleri protesto amacıyla bildiri okudular. Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Mehmet Atay topluluk adına okuduğu bildiride, yaşanan tüm sıkıntılara karşın, 1 Ekim'de perdelerin açılacağıru söyledi. DETİS Başkanı Mehmet Ege de devletin tiyatrosunun olması gerektiğini, ancak hükümetlerin tiyatrosunun olmasına izin vermeyeceklerini belirtti. Bildirinin ardından, Atatürk'ün sanat hakkındaki sözleri, Devlet Tiyatrosu'nun tarihi ve son yaşanan gelişmelerin yer aldığı bir barkovizyon sunuldu. I Kültür Senisi - Sabancı Üniversitesi öğrenci ve çalışanlanndan oluşan "Türk Sanat Müziği Korosu" qn üçüncü konserini, 6 Ekim'de Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nin içinde yapılan "Şehir Hatlan Yapur" maketinde verecek. Sabancı Üniversitesi Müzik Kulübü "Müzikus"un bünyesindeki üç korodan biri olan Türk Sanat Müziği Korosu, Türk müziğinin genç kuşaklara öğretilmesi, sevdirihnesi, usul ve makama uygun icra edihnesi amacım taşıyor. Konser, Şehir Hatlan vapurlannın îstanbullunun gündelik yaşamından kopanlacağı ve yerlerini hızlı, modern deniz araçlanna bırakacağı tartışmalan sırasında oluşan toplumsal bilmçlenmeye katkı sağlamayı amaçlıyor. De\' bir vapur maketi önünde şarkılannı seslendirecek koroyu, Üsküdar Musiki Cemiyeti üyesi Ali Naci Erol yönetecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear