Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 EKİM 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
H i J V U i l U1VJJL ekonomi@cumhuriyet.com.tr
Açılış sonrası Türk sanatçılar, 'Migros geldi hoş geldi, Üsküp'e bereket geldi' diye şarkı söylediler
Ramstore,VardarOvası'nda
AKTIŞ 30.9MİLYAR DOLAR
Özelsektörün
borç rekoru
ANKARA (ANKA) - 2001 kri-
zini izleyen yıllarda hızlı bir dış
borçlanma sürecine giren özel sek-
törün dış borçlan bu yıl haziran
sonunda 74 milyar dolarla ilk kez
Hazıne ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlannın toplam dış borcunu
aştı. Hazine Müsteşarlığı'nın veri-
lerine göre kamu sektörünün 2001
yılı sonunda 46.1 milyar dolar olan
dış borç stoku, bu yıl haziran so-
nunda 70.6 milyar dolara çıkarken
özel sektörün borçlan ise 43.1 mil-
yar dolardan 74 milyar dolara ka-
dar yükseldi.
Bu dönemde özel sektörün top-
lam dış borçlarında 30.9 milyar
dolarlık artış yaşandı. Özel sektö-
rün dış borçlannda bu dönemde
yaşanan büyümenin 13.8 milyar
dolarlık kısmı bankacılık ve diğer
finansal sektörün borçlanndaki ar-
tıştan kaynaklandı.
CÎDDE'DE FORUM
Islam ülkelerinde
yolsuzluk batağı
CİDDE (AA) - Suudi Arabis-
tan'ın Cidde kentinde Müstakil
Sanayici ve Işadamlan Derneği
(MÜSİAD) ve Cidde Ticaret
Odası'nın birlikte düzenlediği 9.
Uluslararası Işadamlan Forumu
başladı.
Açılış oturumunda konuşan
Uluslararası Işadamlan Forumu
Başkanı Erol Yarar, Müslüman
ülkelenn durumunun 'içler aası'
olduğunu belirterek "Dünyadaen
gelişmiş yirmi ülke arasında sa-
dece iid Müslüman ülke var. En
çok yolsuzluk yapılan on ülkenin
alösı Müslüman ülkedir" dedı.
ROKETSAN
Uzun menzilli
fiize üretecek
ANKARA (AA) - Roketsan Ge-
nel Müdürü Hüseyin Baysak, her
rürlü uzun menzilli fiize yapabil-
me konusunda yeterli altyapıya
ulaştıklannı söyledi. Birkaç yıl-
dan bu yana uzun menzilli rüze-
lerüzerine yoğunlaştıklarını vur-
gulayan Baysak, "Özgün tasa-
runb füze projemize başladık ve
ilertiyonız" dedi.
Hedeflerinın TSK'nin ihtiyacı
olan fuzeleri tamamıyla Türki-
ye'de üretmek olduğunu belirten
Baysak, ilk aşamada uzun men-
zilli tanksavar füze ihtiyacını kar-
şılayacaklanm kaydetti.
Bir Koç Topluluğu şirketi olan Migros, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan ve Bulgaristan'dansonra
5. ülke olan Makedonya 'nın başkenti Üsküp 'te Ramstore Alışveriş Merkezi 'nin resmi açılışını yaptı.
Ramstore,Vardar Ovasıüzerinde kurulan Üsküp'üntam merkezinde. 25 bin metrekare kapah alana
sabip ahşveriş merkezi. haziran aymdaki ön açıüştan itibaren şehrin prestij kaynağk sosyal buluşma
mekânı haline gelmiş. Ramstore L'sküp toplam 20 milyon dolarhk yabnmla Makedonya'da bir ilk.
HASANERİŞ
ÜSKÜP- Stratejik planı çerçevesinde Balkanlar,
Rusya ve Orta Asya'daki varlığını sürekli genişle-
ten Koç Topluluğu kuruluşu Migros, Rusya, Azer-
baycan, Kazakistan ve Bulgaristan'dan sonra 5. ül-
ke olan Makedonya'nın başkenti Üsküp'te Rams-
tore Alışvenş Merkezi'nin resmi açılışını yaptı.
Böylelikle Ramstore, "Vardar OvasTna kadar
uzandı ve yurtdışındaki toplam Ramstore sayısı
54'e ulaştı.
Geçen günlerde Rusya'da St. Petersburg'da da
dev bir Ramstore'un ön açılışını yapan Migros, bu
yıl Moskova'da çahşmalan süren Ramstore Sivas-
topolsky de dahil, yıl sonunda mağaza ve AVM sa-
yısını 64'e çıkaracak.
Ön açılışı 11 Haziran'da yapılan Üsküp'tekı
Ramstore Alışvenş Merkezı'nin 30 Eylül'deki res-
mi açılışını Üsküp Belediye Başkanı Trifiın Kos-
tovski, Türk Büyükelçisi Mehmet Taşer ve Koç
Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç yaptı. Üs-
küplülerin yoğun ılgi gösterdığı törende, Make-
donya 'nın Türkıye Büyükelçisi Muhedin Rüstemi,
Koç Holding Gıda, Perakende ve Tunzm Başkanı
Ömer Bozer, yerel yatınmcı Aydoğan Ademovskt
Migros Yönetim Kurulu üyelen Uğur Çatbaş. Ok-
tay Iradar ve Migros Genel Müdürü AzizBulgu ha-
zır bulundu. Üsküp Ramstore'u daha önce ziyaret
firsatını bulan Makedonya Cumhurbaşkam Bran-
ko Zrvenkovski de resmi açıhşın ardından gerçek-
leşen gala gecesme katıldı. Gecede bir sanatçı,
"Migros geldi hoş geldi, Üsküp'e bereket geldi'' şar-
kısını okudu.
Törende konuşan Rahmi M. Koç, Makedonya'ya
yatınmı hep arzu ettiklerini, Üsküp Ramstore'a 20
milyon dolar yatırım yaptıklannı ve bin ldşiye is-
tihdam sağlandığını belırttı. Koç, burada ahnacak
sonuca göre Makedonya'nın diğer bölgelennde de
yeni Ramstore'lar açılmasım dıledi.
Vardar Ovası üzerinde kurulan Üsküp'ün tam
merkezinde olan Ramstore, 25 bin metrekare ka-
palı alana, 350 araçlık kapalı-açık otoparka sahip.
Alışveriş merkezinde Altınbaş. Koton gıbı Türk
markalan ile Lacoste, Nike, Mothercare gıbı mar-
kalardan oluşan 91 mağaza, toplam 5 sinema salo-
nu, Ziraat Bankası, eczane, çocuk oyun salonu, res-
toran, kafe, kuru temizlemeci, fotografçı gibi bir-
bırinden farklı alanlarda birçok ışyeri hizmet ven-
yor. Ramstore'da Üsküplülenn ilk defa karşılaştı-
ğı peynir çeşitlen ilgi görüyor. Fiyatlardüşük. Ara-
lannda Eskişehir Kabalak Suyu ya da Kurukahve-
ci Mehmet Efendi'nin de bulunduğu birçok Türk
markasının ürünlen, mağaza ıçindeki balık reyonu
ve finn ilgi çekiyor.
Açubşnı ardmdan Kurşunhı Han olarak adlandınlan Osmanh mimarisiıün
Makedonya ve Balkanlardaki en önemli örneklerinden olan müzede
yapılan gala gecesinde. Rahmi Koç'a kurşunlu Hanın restorasyonuna
yapngı katkılar nedenrv k Kühür Bakanı taranndan bir fresk sunuldu. Koç
da Cumhurbaşkam Branko Zrvenkovski'ye bir onur plaketi sundu.
Atak stratejinin üriinü
• Türkiye'nin pazarlama devi, seçtiği pazarlara henüz
hiçbir rakibi inisiyatif kullarup harekete geçmeden dev
boyutlarda girerek üstünlük sağlıyor.
Migros dış pazarlarda, 2005 sonunda Ramstore'lann
rakiplerine göre daha atak bir
strateji izliyor ve henüz hiçbıri
inisiyatif kullanıp harekete
geçmeden, pazara dev
boyutlarda girerek üstünlük
sağlıyor. Üsküp'ün
merkezindekı Ramstore da aynı
stratejinin bir parçasını
oluşturuyor. Dev alışveriş
merkezi, Makedonya "nın dünya
standartlannda ilk tican
merkezi. Bu nedenle daha
şimdiden kentte geniş kıtlelerin
sosyal ve kültürel anlamda
buluşma noktası haline gelmiş
ve haziran ortalanndan bugüne
kadar Ramstore'u ziyaret
edenlerin sayısı 1 milyonu
geçnuş durumda.
Bugüne kadar Makedonya'ya yapıbmş en büyük pera-
kende \ aürunı ve Türk yaaıîmı olan Ramstore'un resmi
açıuş törenine Makedonyahlar çok yoğun ilgi gösterdiler.
Yahya
Kemal'in
doğumyeri
Makedonya, Büvük Iskender
döneminde (MO 333-323)
Hindistan'a kadar genişlemiş
bir imparatorluk geçmişme
sahip. I. Murat'tan sonra 529
yıl Osmanlı egemenliğinde
kaldı. 7 Mart 1945'te kurulan
Yugoslavya Cumhuriyeti
içindeki 6 cumhuriyetten
biriydi. Eski Yugoslavya'nın
dağılma süreci
çerçevesinde, 1991 'de
kurulan şimdikı Makedonya
Cumhuriyeti'ni bu ismiyle ilk
tanıyan ülke de Türkiye.
Nüfusu 2.1 milyon olan
Makedonya'da nüfusun
yüzde 64'ünü Makedonlar,
yüzde 25'ini Arnavutlar,
yüzde 4ünü Türkler
oluşturuyor.
Makedonya ile Türkiye
arasındaki yıllık ticaret hacmi
200 milyon dolar (2004 sonu).
Türk sermayesi 100 milyon
dolar sevıyesinde.
Üsküp, ünlü Türk şairi Yahya
Kemal'in de doğduğu yer.
Soyadı Kanunu çıktığmda
Yahya Kemal, Beyat
mahallesinden esmlenerek
soyadını Beyatlı yapmış.
Üsküp, Türkiye
Cumhunyeti'nin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk'ün en
sevdiği Rumeli türküsüne
admı veren Vardar Ovası'nda
yer alıyor. Aym zamanda
Üsküp Nobel Banş Ödülü
sahibi rahibe Teresa'nm da
doğduğu yer.
600 milyon dolar ciroya
ulaşması bekleniyor. Yakın
gelecekte 1.2 milyar dolarhk
yıllık ciroya ulasmayı
hedefleyen Migros, Kafkaslar
ve Ortadoğu'da yenı pazarlar
ıçın de çahşmalarını
sürdürüyor. Yurtıçı mağazalar
da dahil toplam ciro hedefi ise
3.1 milyar dolar. Açılan her
Ramstore da Türk ürunlerinin
yeni pazarlara açılımı ve kahte
algısı açısından önemli
olanaklar sağlıyor. Migros bu
yıl başında haftada 1 mağaza
hedefinı koymuştu. Bu ay
Cevahir Plaza'da MMM Migros
hızmete gırecek. Mağaza sayısı
yıl sonuna kadar 505'e çıkacak.
ADRENALİN
Yeni
Mitsubishi
Colt CZT
1.5TURB0
150 PS
www.temsa.cocn.tr
AJNKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Silah Hastalığı
Bireysel silahlanma konusunda hükümet "ateşle mi oy-
nuyor", yoksa "ateşe benzin mi döküyor"? Bu sorulann
ikısinin de yanıtı evettir. Hükümet, hıçbır aklı başında yö-
netimin onayiayamayacağı bir tutum sergıliyor ve halkın
silahlanmasını kolaylaştınyor.
Bireysel Sılahsızlanma Günü olan 28 Eylül'de, Içişleri
Bakanlığı'nın, silah kullanımı konusunda bir yasa tasansı
hazırladığı kamuoyuna açıklandı.
Buna göre, "silah nıhsatı verilecek kişi 15 saati kuram-
sal (teorik), 15 saati de uygulamalı (pratik) olmak üzere 30
saatatış eğitımınden" geçınlecektir. Bununla da yetinilme-
yecek "ûçü çekirdekten, ikisi kovandan olmak üzere söz
konusu silahlann herbirinden alınacak örnekler numara-
landınlarak korunacak"; silahlann her türlü özelliği ve ki-
me aıt olduğuna ılışkin bir "bilgi bankası" oluşturulacak-
tır. Böylelikle bir "olayda" kullanılan sılahın saptanması ko-
laylaşacaktır. Bu yaklaşımla "kaza kurşunu ile ölümlerin
asganye indirilmesi" amaçlanıyormuş. Aynca, "kişilerin
rasgele ateş açmasını önlemek ve ateş meraklannı gü-
venli ortamda gidermeleri için" daha yasa çıkmadan, on
tane atış polıgonunun hizmet verdiği açıklanıyor.
Bu yasa tasansı, "silah hastalığı" salgınının hükümeti de
sardığının bir ayn kanrtıdır. Yaklaşım birçok açıdan yanlış-
tır.
önce, ülkemizde ruhsatlı silah sayısının 601 bin 689 ol-
duğu açıklanıyor; ruhsatsız silahlann ise bunun on katın-
dan fazla, yedi mılyonun üzerinde bulunduğu öngörüsü ya-
pılıyor. Aynca, "maganda kurşunu ölümleri" büyük ölçü-
de ruhsatsız sılahlaria gerçekleştırilıyor. Bu durumda hü-
kümetın bu yasal düzenleme ile elde edeceğı sonuç, tam
olarak uygulansa bıle "onda birier düzeyınde" olacak, ya-
ni çok sınıriı kalacaktır.
Sonra, yalnızca silah ruhsatı verilecek olan kişilerin eğı-
timi, tek başına hiçbir ışe yaramaz. Çünkü ruhsat, ıster "ta-
şıma", ıster "bulundurma" biçimınde olsun, silahın baş-
kalan tarafından kullanılması olanağı her zaman vardır.
Söz konusu eğitim, silah ruhsatı venlenin tüm yakınlanna,
giderek dostlanna ve tanıdıklanna da verilmedikçe, bir so-
nuç vermez.
Uçüncü bir nokta var. Eğer şu anda silah ruhsatı olan-
lann da eğitimi öngörülüyorsa, bunun nasıl sağlanacağı
da ayn bir sorun olacaktır.
Hükümetin aklına, nedense, Türkiye'nin 3 Nisan
1979'da ımzaladığı "Ateşli Silahlann Kişiler Tarafından
Alımının ve Bulundunılmasının Denetimine llişkin Avru-
pa Sözleşmesi"n\ yasatasansı olarak Meclıs'e göndermek
gelmıyor.
• • •
Başkanlığını Nazire Dedeman'ın yaptığı, bireysel silah-
sızlanma konusunda önemli ve olumlu çalışmalar yapan
Umut Vakfı'nın mütevelli üyesi Dr. A. Akcan, tarikat ve ce-
maatlerin dinen "sünnet" olduğu gerekçesıyle silahlandı-
ğını açıklıyor. Bu konunun da aynca araştınlması gerekır.
Dr. Akcan'la bıriıkte Doç. Dr. I. Batcıoğlu ve Prof. Dr. A.
Samancı'nın, "silah ruhsatı almak veya yenilemek için
başvuran 16 bin kişi üzerinde" yaptıklan bir bilimsel araş-
tırmanın sonuçlanna göre: Başvuranlann yüzde 23.8'ınde
"bunama", yüzde 28.5'inde depresyon"; yüzde 25'inde
"öfkesini kontrol edememe"; yüzde 33.4'ünde de "öfke-
sini dışa yansıtma" gibi hastalıklar saptanmıştır. Bu has-
talık oranlannın ne ölçüde toplumun genel durumunu yan-
srttığı ayn bir konudun ancak, silah ruhsatı ısteyenlerin 1/3-
1/4 gibi bölümünün ruhsal açıdan hasta olduğu da anla-
şılıyor.
• • •
Meclis yeni yasama dönemine giriyor. Meclis Başkanı
Annç "Silahsız Yaşam" afişleri baetınyor; olumlu birtu-
tumla milletvekillenne "Meclis'e silahsız gelmeleri" çağ-
nsı yapıyor. Ancak, bu konuda CHP milletvekilleri olarak
verdiğimiz "meclis araştrması" önergesi iki yılı aşan bir
süredir tozlu raflarda tutuluyor; gündeme alınmıyor. Ayn-
ca toplumda hak, adalet ve hukuk değerierinin yükselme-
si, mafyalaşmanın yaygınlaşmasının önlenmesi ve millet-
vekilı dokunulmazlıklanndan başlayarak siyasetin her tür-
lü gölgelı durumdan kurtanlması için gerekli düzenleme-
ler yapılmıyor.
Salgın hastalıklar toplumsal yıkımdır; ancak silah has-
talığı salgını, salgın hastalıklann en korkuncudur. Meclis'in
görevı, yalnızca kendi yerteşkesinı silahsızlandırma; bunu
da "gönü//ü"lüğe dayalı olarak sağlama olmamalıdır. Si-
lahsız yaşam, tüm ülke için istenmelidır. Hükümetin göre-
vi de salgının yaygınlaşmasını kolaylaştırmak değil, önle-
mek olmalıdır.
yakupkepenek06@hotmail.com
DÜNYA EKONOMİSlNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yitdizoglu@gmail.com
AKP liderliğinin uluslararası jeopolitiğin
inceliklenni kavramaktazorlandığını biliyo-
ruz ama, yine de Başbakan bunu hiç hak
etmemişti doğrusu. Hele Wall Street Jour-
nal'deki yazısında, Irak'taki haklı direniş
(Bkz: Hac süresi 39. ayet: "Kendilerine
savaş açılan kimselere, savaş izni ve-
rildi; çünkü onlar zulme uğradılar") için
terörist deyımini kullanarak, işgalcinin
projesini desteklediğini vurguladıktan, Ser-
tap Erener mısali "any thing that I can",
dedikten sonra... Ne hakikatsiz insanlar bu
Amerikalılar. Şimdi de kalkmış, AB'ye "Sa-
kın Türkiye'yi içeri almayınız" diyoriar.
Adeta pollgonda
önce Wall Street Journal'dan Robert
Pollock (16/02/05), Türkiye halkının ABD
düşmanlığından, yükselen Yahudi düş-
manlığından, Başbakan'ın bunlan engelle-
mekteki yetersizliğinden yakındı, Goeb-
bels'tenfilansöz etti. Sonra, Michael Ru-
bin, Middel East Ouarterfy'de "yeşil ser-
mayeden", onun karanlık ilişkilerinde, Tür-
kıye'deki Islami yükselişten, laikliğin aşın-
makta olmasından yakındı. Arkasından Si-
yonist, Front Page magazine, Rubin, Al-
manya'da "Türkiye tehlikesi" adlı kitabın
yazan, Dr. Raddatz, neo-con ve Siyonist
Daniel Pipes ve Soner Çağaptay'ın ka-
tıldığı "Türkiye şeriata giden yolda mı?"
başlıklı bir sempozyum düzenledi. Ağus-
tosta Rubin bu kez, "Demokrasi tehlikede
mi" başlıklı biryazıyla neo-con dergisi Na-
tonal Revievv'deydi... Şimdi de, neo-con-
lann ağır toplannda, Bush'un "savunma
stratejisinin" mimarlanndan, Reagan dö-
neminden bu yana dış politikanın etkili
isımlerinden, yönetim kurulunda, "askeri-
sınai-kompleksin", Boeing, Lockheed, Do-
uglas Graham, Ball Aerospace & Techno-
logies gibi şirketlerinin temsilcilerinin yer
aldığı Center for Security Policy kurumu-
nun direktönü Frank J. Gaffney'in The
VVashington Times'daki, AB' ile yapılacak
3 Ekim görüşmelerini hedef alan "No to Is-
lamic Turkey" (Islamcı bir Türkiye'ye ha-
yır) başlıklı, Tayyip Bey'ı adeta sırtından
bıçaklayan yazısı...
Bizim hükümet adeta Neo- con/Siyonist
bir atış poligonunun hedeftahtasında. Ge-
len vuruyor giden vuruyor. Aslında Pollock,
Rubin ve Pipes, "ufak balık", Gaffney'se,
birAnglosakson deyimiyle "is therealMc-
Coy" (yani esas meşhur köfteci). Gaffney'in
yazısı, önceki yazılara da bir anlam kazan-
dırdı: "Ne oluyoryahu, yoksa 'neo-con'lar
Türkiye'nin AB'ye alınmasına karşı mı?"
Hani, Türkiye'yi alırsa, AB'nin, homojen bir
siyasi kültürel blok, dolayısıyla ABD karşı-
sında bir hegemonya adayı olma şansı
azalacaktı? Neo-conlann kafası mı kanş-
tı? Yoksa gündemde, ABD-Türkiye ilişkile-
ri bağlamında daha acil işler var da kjsa dö-
nem, uzun döneme galebe mi çalıyor?
Yanlış hesap Bağdat'tan
dönermi;
AKP jeopolitiğin inceliklerini kavrama-
dan "oyun kurmuş olmanın " sıkıntısını çe-
kiyor. AKP iktidarolurken, bu partinin lider-
liğinin hesaplannın, tabanının beklentile-
riyle çelişmesinin kaçınılmaz olduğunu vur-
gulamış, ancak AKP'nin özgün birgelene-
ğin, kültürün ve toplumsal projenin parça-
sı olduğuna da dıkkat çekmiştik. AKP lider-
liği bu toplumsal projeyi gerçekleştirebil-
mek için, "Milli Görüş " çizgisini terk etmek
gerektiğine, içerideki direnişi de uluslara-
rası desteklere dayanılarak, etkisızleştire-
bileceğine inanmış görünüyordu.
Acaba, hem AB'nin Türkiye'ye yönelik
Ah! Işte Yine Yaptılar
(Kopenhag krtterieri), hem de ABD'nin (Is-
rail'in) Ortadoğu'ya ilişkin (BOP ve tabii
IMF' reformları) "mekân düzenleme" giri-
şimlerinden faydalanarak, "statüko" adı-
nı verdikleri iç direniş kınlabilir miydi? "Ke-
malizm'in" siyaset içindeki ağırlığına son
verilebilir, böylece "projenin" gereksinim-
lerine uygun idari "reformlar" gerçekleş-
Yorumlara göre, kısa
dönemli beklentiler,
Türkiye'yi AB'ye
sokarak blok projesini
sulandırma hedefınin
önüne geçmekte. Kısa
dönemin acilen öne
çıkmaya başlamasıysa
çok tehlikeli bir
konjonktürün
habercisi. "Fırtınaya
hazırlıksız
yakalanmak" derken
tam da bunu
düşünüyorduk. AKP
liderliğinin manevra
alanı daralmaya
devarn ediyor. 3 Ekim
kapısından geçemezse
işi çok zor.
tirilebilir miydi? Diğer bir deyişle, AKP lider-
liği, hem AB'nin hem de ABD'nin emper-
yalist projelerinden kendine bir kaldıraç ku-
rabilir, sonra da bu kaldıraca dayanarak,
devlet mekanizmasını da kullanarak, ken-
disine destek veren sermaye kesimlerine
açacağı olanaklarla, partinin sermaye ta-
banını güçlendirebilir, hükümetin dayanak-
lannı sağlamlaştırabilir miydi? AKP'nin bu
güne kadar izlediği çizgi, liderliğinin, çok-
tan bu sorulara olumlu cevaplar vermiş ola-
bileceğini düşündüruyor.
Ancak, bu hesaplar giderek tutmamaya
başladı. Çünkü, AKP'nin oy tabanı olan kü-
çük ve orta kapitalistlere, emekçi kesimle-
re, pastadan verilebilecek pay son derece-
de kısıtlıydı. Talebi kısarak enflasyonu dü-
şürmek, işçi ücretlerini baskı altına alarak
ihracatı desteklemek bu kesimleri vura-
caktı. Vurdu da: Çarşı, Anadolu'ya satan
toptancı, iç pazara üreten sanayici, talep
yetersizliğinden sıkıntı çekmeye başladı.
Türk lirasının değerii tutulması ithalatı teş-
vik edecek, iç pazarda üretim yapanlan,
tanm üreticisini çok zor duruma düşüre-
cekti. öyle de oldu.
AKP lideriiği de, genelde tabanını, özel-
de tabanı (ve partisi) içindeki radikal unsur-
lan tutabilmek için, bu açığı, hiç olmazsa
kültürel (dini) taleplere cevap vererek, siya-
si Islamın hareket alanını genişleterek ka-
patmaya çalıştı. Böylece siyasal Islamın
kurumları, ideolojik aygrtlan, radikal kana-
dı güçlenmeye, devlet içindeki kadrolaş-
ması derinleşmeye, toplum da, "molekü-
lerdüzeyde" dönüşmeye, laiklik ve sekü-
ler yaşam zayıflamaya başladı. ABD Irak'ta
beklenen sonucu alamayıp da, ulusalcı/ls-
lamcı duyartılıklara dayalı bir direnişe çar-
pınca, ABD'yi destekleyen AKP liderliğinin
kendi tabanı karşısındaki konumu daha da
zorlaştı.
Gaffney'in derdl
ABD Irak'ta başarısız kaldıkça, Türki-
ye'deki bu dönüşüm ABD neo-con'lanyla,
Israil militaristlerinin gözüne daha çok bat-
maya, bu dönüşümün, verilen destek kar-
şılığında AKP'den istenecek görevlerin
gerçekleştirilmesini, en azından geciktire-
bileceğini düşünenlerin sayısı artmaya
başladı.
AB ile üyelik görüşmeferinin başlamasıy-
sa, görüşmeler boyunca Türkiye'yi yakın-
dan denetleyecek, yönlendirecekgüçlü bir
mekanizmanın kurulması anlamına gele-
cekti. AB, bu mekanizmayla, gerektiğinde
Türkiye'ye ABD/lsrail taleplerinin aksi yön-
de bir basınç uygulayabilir; AKP de, taba-
nının baskısını, "projenin" gereksinimlerini
göz önüne alarak, bu basınca uyum sağla-
maya pek hevesli olabilirdi. Bu arada, Arap
sermayesinin ABD'den uzaklaşarak (dene-
tim dışına çıkarak) Türkiye'ye girmeye baş-
lamasıysa, Türkiye üzerindeki IMF (ABD)
hatta Israil etkisini zayrflatarak, Arap etkisi-
ni {"projeyi") güçlendirebilirdi.
Türkiye, ABD açısından hiç de hoş olma-
yan bir noktaya doğru evrimleşmeye baş-'
lamıştı. Halbuki son aylarda hızlanan dip-
lomatik trafik, ABD'nin Türkiye'den, zor bir
şeyler istemeye hazırlandığını gösteriyor-
du. Gaffney'in yazısını, bu arka plana otur-
tarak okursak, yazının, Türkiye ile AB gö-
rüşmelerine taş koymayı, AKP'nin dış des-
teklere dayanarak içeride uygulamaya ça-
lıştığı stratejiyi bozmayı, "statükoya" des-
tek vermeyi, bu arada, AKP, ABD taleple-
rine ayak direrse, bu "statükodan" da des-
tek almayı amaçladığını düşünebiliriz.
Gaffney, kısa dönemli beklentilerin, uzun
dönemli (Türkiye'yi AB'ye sokarak blok
projesini sulandırma) hedeflerinin önüne
geçmekte olduğuna ilişkin bir mesaj veri-
yor. Kısa dönemin acilen öne çıkmaya baş-
lamasıysa çok tehlikeli bir konjonktürün
habercisi. "Fırtınaya hazırlıksız yakalan-
mak" derken tam da bunu düşünüyorduk.
AKP liderliğinin manevra alanı daralmaya
devam ediyor. 3 Ekim kapısından geçej
mezse işi çok zor. l