Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2005 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
PB
PB
PB
PB
PB
B
PB
PB
6
3
7
6
8
30
9
6
Sinop 8 Adana
Samsun 8 Mersin
Trabzon Y 9 Diyarbakır Y
Giresun 8 Şanlıurfa
8 Ankara K 2 Mardin
K 2 Siirt
Konya K 3 Hakkâri
Sıvas K 0 Van
Zonguldak Y 7 Antalya Y 13 Kars
Butun bolgelenmız par-
çalı ve çok bulutlu, Mar-
mara'nın batısı ve Kıyı Ege
dışında kalan tum yurt ya-
ğışlı geçecek Yağışlar, Or-
ta ve Doğu Karadenız kıyı-
lan, Akdenız kıyıları ıle Gu-
neydoğu Anadolu'nun ba-
tısında yağmur ve sağa-
nak, Marmara'nın doğusu
ve Batı Karadenız kıyıların-
da karla kanşık yağmur, dı-
ğer yerlerde kar şeklınde
olacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınki
Stockholm
Londra
Arnsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
K
K
K
B
Y
K
PB
K
-1
-4
1
co
6
5
4
3
Münih K 2 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
K
PB
PB
K
PB
K
Y
PB
2
2
15
2
2
1
13
10
K 0 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflıs
Kahire
K
Y
PB
B
Y
K
K
Y
0
6
-17
11
co
4
-1
19
Y 10
f Açık Parçalı bulutlu ^ Çok bulutlu Yağmurlu Karlı Gok gurultülü
• •
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Bayram öncesi iktidarın türban sorununa yeni
bir ivme kazandırmaya çalışacağını gösteren işa-
retler alındı.
Işaret verenler şöyle böyle yönetici de değil; ör-
neğin -seçimlerde sorunu çözeceklerini vaat
ederken namus borcundan söz eden- Meclis
Başkanı Bülent Arınç, örneğin Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül gibi isimler -herhalde bu yıl- türban
sorununun çözüleceğini söylediler.
Başbakanlığa yürürken -özellikle seçim nutuk-
larında- RTE de türbanlı kafalara acele etmeme-
lerini, zamanı geldiğinde sorunu mutlaka çöze-
ceklerini açıkladı.
Türbanlı başlar şimdi kendilerini aldatılmış his-
sediyorlar.
Aldatılmış olmanın verdiği hızla Meclis'te kapı
kapı dolaştılar, AKP'ye vaadini anımsattılar, hatta
kimi AKP'lilerle çetin tartışmalara giriştiler.
Başta başbakanları, hemen bütün AKP kadro-
ları hep birağızdan Cumhurbaşkanı Sezer'in "ka-
musal alan" gördüğü Çankaya Köşkü'nü türban-
lılara kapamasına yüklendiler ve kamusal alan tar-
tışması açtılar. Ne demekmiş kamusal alan?
••*
Yanıt; içimizdeki türbanın siyasal simge olduğu-
na inananlardan değil, dışarıdan geldi.
Fransa'dan sonra Almanya'nın Berlin Eyalet Mec-
lisi de bundan böyle okullarda, emniyet örgütünde,
adliyede ve cezaevlerinde görevlilerin türban, haç
ve kipa gibi "dini semboller taşımasını" yasakladı.
Danimarka'dayargı, isteyen işletmecinin türba-
nı yasaklayabileceğine karar verdi.
Bizimkilere gelince; zinayı ceza yasasına alma-
yı denediler. AB'nin din özgürlüğüne verdiği öne-
mi kullanarak türbanın üniversitede, adliyede, dev-
let dairelerinde ve Emine Hanım'a kapalı Çanka-
ya Köşkü'nde serbestçe dolaşmasını sağlamaya
giriştiler ve...
Avrupa'dan ödün yerine ders aldılar.
•••
Boyalı sözlerden, konuşmalardan ve vaatler-
den sıyrılmadıkça yönetenlerin gerçek yüzlerini
görmek, anlamak olanaksız.
Bu memleketin başbakanı bayram öncesi, bay-
ram günleri durmadan konuştu. Trafik kurallarına
uyulmasından alkol düşmanhğına kadar hemen
her konuya değindi.
Fakat kurban kesiminde devlet birimlerinin koydu-
ğu kurallara uyulmasını, yoksa ağır biçimde cezalan-
dırılacaklarını vurgulayan tek sözcük söylemedi.
Sokakları, yeşil alanları kan gölüne çeviren uy-
gulamaları bilmiyor, yaşamamış. Denizin maviliği-
ni kırmızıya dönüştüren hayvan katliamına tanık
olmamış gibi davrandı.
AKP'Iİ belediyeler kural dışı kesimlere uygula-
yacağını ilan ettiği ağır para cezalarına kayıtsız
kaldı, zabıt tutmakla yetindi.
Bizimki Müslüman bir ülkede olur böyle vaka-
lar diye düşünmüş olmalı ki; bu olayları görmez-
likten geldi.
AB'nin kurban kesimindeki rezaleti "yakın taki-
be" aldığı bildiriliyor. Brüksel'den gelecek uyarı-
lara -zina konusundaki savunularda olduğu gibi-
AKP'Iİ kafa, her ülkenin -tabii Müslüman bir ülke-
nin- kendine özgü kuralları, koşulları vardır diye
savunabilir ama.. kuşkusuz bu savunuyla sınıfı
geçmesi olanaksız. Zira AB, insan hakları kadar
hayvan haklarında da titiz.
•••
Türban... Hayvanlankorumaileilgiliuygulanmayanya-
sa... Kanlı Kurban Bayramı...
Bu yönetimin ne kadarAvrupalı, ne kadar Müslüman
olduğu tartışmasını gündeme getiriyor.
Yasalar çıkarıyor, AB ölçütlerini yerine getirdik di-
ye övünüyorlar. Fakat yasa çıkarmayı marifet sa-
yan AB, ne ki çıkarılan yasalar kadar uygulamanın
önemli olduğunu söylüyor, bu noktada direniyor.
Uygulamalar gerçekleşmedikçe, türban konu-
sunda, kurban konusunda kafa o kafa kaldıkça
yasaların kaç paralık değeri olabilir?
AB bakar; yasa var, uygulama yok! Alkışladığı
yasaların kâğıt üzerinde kaldığına ve -kurban ke-
siminde olduğu gibi- Müslümanlığın kötü uygula-
malarından vazgeçilmediğine, vazgeçilemeyece-
ğine inanmaya başlar.
Birgün gelirbu iktidar, bu parti için şöyle biryar-
gıya da varabilir:
"Alaturka Avrupalı!"
Usulsüzlük cezasız kaldı
AnnçAKP'li
vekülerikoruduM Baştarafı 1. Sayfada
kanvekili tarafından
dikkate alınmamıştı.
Annç, CHP'li Atilla
Kart'ın soru önergesi
üzerine mükerrer oy
kullanan milletvekille-
rini açıkladı. Mükerrer
oy kullanan AKP'liler,
Faruk Koca, Orhan
Yıldız, Tevfik Akbak,
Mustafa Ataş, Orhan
Erdem, Kerim Özkul
Mehmet Ali Bulut ola-
rak sıralandı.
CHP'li Kart, önerge-
sinde, oylamada "mil-
letvekilliği görev ve so-
rumluluğuyla bağdaş-
mayan çirkinlikler ya-
şandığını, mükerrer
oy ve sahte oy kullanıl-
dığının açıklık kazan-
dığını" kaydetti. Kart,
milletvekilleri hakkında
disiplin cezası uygula-
nıp uygulanmayacağını
sordu. Önergeyi yanıt-
layan Annç ise "elekt-
ronik cihazla oy kulla-
nan 7 milletvekilinin
ayrıca oy pusulası gön-
dermek suretiyle mü-
kerreren oy kullandık-
larının anlaşıldığını"
vıırguladı.
"Söz konusu oyla-
mada bir milletvekili-
nin adına başka bir
milletvekili tarafından
kullanılmış herhangi
bir sahte oy tcspit edil-
memiştir" diyen Arınç,
mükerrer oyların "seh-
ven (yanlışlıkla) olsa
bile tasvip edüemeye-
ceğini" belirtti. Arınç,
"Bu davranış parla-
mentonun itibarı ba-
kımmdan üzüntü veri-
cidir" dedi. Arınç, ce-
za konusunda ise "Seh-
ven mükerrer oy kul-
lanma fiiline, içtüzü-
ğün disiplin cezaları-
na ilişkin hükümleri-
nin uygulanması hu-
kuken mümkün olma-
dığından, başkanlığı-
nıızca yapılacak bir iş-
lcııı bulunmamakta-
dır" görüşünü bildirdi.
'Türkiye geriye gidiyor''Boş vakitlerim'ile başlayan cümleler kurmaktan kaçınan Nispetiye
Bakımevi sakinleri, Cumhuriyetin tehlike altında olduğunu düşünüyor
• Baştarafı 1. Sayfada
ceksin / Hem de öyle çocuk-
lara falan kalır diye değil, öl-
mekten korktuğun halde ölii-
me inanmadığın için / Yaşa-
ınak yanı ağır bastığından../"
dizelerindeki gibi ciddiye al-
dıklan yaşamlannı anlattılar...
'Gençler bilgisiz1
Bayülgen'in programmda
"Gençliğe Hitabe"yi okuyarak
Türkiye'yi duygulandıran Necmi
Ergüney (90) yaklaşık 4 yıldır
eşiyle birlikte Emekli Sandığı
Nispetiye Bakımevi'nde kalıyor.
"Boş vakitlerim" ile başlayan
cümleler kurmuyor Ergüney. Boş
vaktinin kalmadığını söylüyor.
Tüm zamamnı yaşama ayırmış.
Bakımevinin tüm sosyal faaliyet-
leri içinde yer alıyor, okuyor,
araştınyor...
"Cumhuriyet tehlike altında.
Adeta despotizm kurulmak is-
teniyor. Sokakta başı kapalı
genç kızlarımızı gördüğümde
büyük endişelere kapılıyorum"
diyor Ergüney. Cumhuriyetin ku-
ruluşunu görmüş birisi olarak
Türkiye'nin hızla geriye gidiyor
olmasının kendisini korkuttuğu-
nu da vurgulayan Ergüney,
"Gençliğe dair umudum çok
az. Çünkü ne yazık ki gençliğin
büyük kısmı Atatürk ilke ve
devrimleri hakkında bilgisiz.
Onlar daha ziyade Amerikan
taklitçiliğini içeren bir yaşantı
içindeler. Bunlar Cunıhuriycti
müdafaa içinde olnıası gereken
neslin dejenere edildiğinin ka-
nıtıdır" diye konuşuyor.
Necmi Ergüney, 90 yaşında ol-
masına karşın ülkesinin sorunla-
rını, çözüm yollannı ve geleceği
düşünmekten, kültür-sanat yaşa-
mına dahil olmaktan hiç vazgeç-
memiş. Bunun nedeniniyse şöy-
le açıklıyor Ergüney:
"Hayata bağlıyım ve hayat
gerçekten çok güzel.Tabiat, in-
sanlar her şey çok güzel. Bu gü-
zelliklerden yararlanmak şan-
sımız varken neden başka tür-
lü olsun ki? Karşıt fikirli oldu-
ğumuz için gençler bize 'geri fi-
kirli' diyorlar. 'Sizin devriniz
geçti' diyorlar. Ama ahlak geç-
nıedi ve kültürel değerler geç-
medi ve de geçmez"
'Din tehdidi var'
Ergüney, Türkiye'nin içinde
bulunduğu siyasal durum, AB
üyeliği ve tartışılan başkanlık sis-
temiyle ilgili değerlendirmeleri-
ni de şöyle açıklıyor: "Türkiye
ciddi anlamda bir din tehdidiy-
le karşı karşıya. Bugün AB'nin
kapısım aşındırıyorsunuz. Ce-
miyet-i Ahvam (Birleşmiş Mil-
letler) kurulup da Atatürk bu
birliğe üyelik için çağırıldığın-
da 'Biz değil onlar gelsin' diyor.
Bu kadar vakur, bu kadar aza-
metli ve haysiyetli bir Türki-
ye'yi siz ne hale getirdiniz? Baş-
kanlık sistemine gelince. Ülke-
miz için uygun olan başkanlık
sistemi olsaydı, başkanımız
seleleri" ile yakından ilgili ol-
duğunu ve bunu hiç bırakmaya-
cağını ifade ediyor Somay. Tür-
kiye'nin geleceğine dair umut-
suz olmadığnı belirten Somay,
"Hiç ümitsiz olmadım çünkü
hayatta. Ümitsizlik atalete
(tembellik) sürükler. Türkiye
var olmadan evvel Osmanlı bit-
miyorlar ki geçmişe ilgisizlik,
şimdiye ilgisizlik ve geleceği ya-
ratamamakla eşdeğerdir."
Bakımevinin tüm sosyal etkin-
liklerinde yer aldığını ifade eden
Önal, "Sokaklarda, bir laubali-
lik hâkim. Gençler, diskolarda
vakit geçiriyorlar" diyor. Otuz
yıl Tekirdağ' ın Mürefte beldesin-
Okan Bayülgen'in hazırladığı "Herkes Bunu Konuşuyor" adlı programa konuk olarak katılan
Emekli Sandığı Nispetiye Bakımevi'nin sakinleri, bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu.
Mustafa KemalAtatürk olurdu
ve bunu o kurardı."
Emekli Sandığı Nispetiye Ba-
kımevi'nin en renkli kişiliklerin-
den tbrahim Somay da (82) sö-
ze "Gençliğe bir şeyler vermek
istiyoruz" diyerek başlıyor. En
çok genç neslin geçmişini bilme-
mesinden yakınıyor Somay.
Tüketime endeksli yaşam
Tüm zamanını okuyarak, öğre-
nerek geçirdiğinin altını çizen
Somay, "Gençliğin düşünce ve
bu düşünceden kaynaklanan
"Bu nedir" ve "Niçin olmuş-
tur"sorularını sorması gerekir.
Sormuyorlar. Eskiyi bilmeden
yeniyi projelendiremezsiniz"
diye konuşuyor. Kendisinindeyi-
şiyle "Memleket ve dünya me-
ti, artık esir olduk deniyordu.
Bir adam çıktı ve her şey değiş-
ti. Bir gün mutlaka bir şey ola-
caktır. Neler olup bittiğinin
farkında olmalıyız ki müdaha-
le edebilelim" diyor. Kız Ensti-
tüsü mezunu 76 yaşındaki Afife
Önal da aym bakımevinin sakin-
lerinden. Önal da Türkiye'nin ge-
leceğine endişeyle bakıyor.
Atatürk'ünCumhuriyeti kendi
nesillerine emanet ettiğini ama
bu emaneti devredebilecek genç-
liği göremediğini vurgulayan O-
nal, kaygılannı şöyle dillendiri-
yor: "Gençler öyle boşluktalar
ki tutunacak dal bulamıyorlar.
Tüketime endeksli yaşıyorlar
ve nesnelerle birlikte manevi
değerleri de hızla tüketiyorlar.
Geçmişlerine ilgisizler ama bil-
de öğretmenlik yaptıktan sonra
emekli olan Emine Yaşar Kut-
man (80) ile de eğitim ve sorun-
lannı konuştuk.
Nasıl bir eğitim?
Öğrencileri ile hâlâ ilişki için-
de olduğunu kaydeden Kutman,
"Nasıl bir eğitim" sorusunu ise
şöyle yanıtlıyor: "Eğitim bit-
meyen bir süreçtir. Dünyada-
ki sosyal gelişmelere paralel
olarak eğitim de kendisini ye-
nilemeli, öğretmenler oku-
maktan vazgeçmemeli." Kut-
man, özellikle gençlere Metin
Aydoğan'ın kitaplannı okuma-
lannı önerirken bunun nedenini
şöyle açıklıyor: "Hakikatleri
görün, bilgi dünyanız onun
ışıklarıyla aydınlansın."
ADD'NİN ONUR ÜYESİ OLACAKLAR
Emekli Sandığı Nispetiye Bakımevi sakinleri,
demokratik kitle örgütlerinin de ilgisini topladı.
ADD Beşiktaş Şube Başkanı Uğur Seten ve
şube yöneticileri önceki gün bakımevini ziyaret
ederek yaşlılarla görüştü. Seten, Atatürk ve
Cumhuriyet değerlerinin tehdit altında olduğu
bir süreçte, ilerleyen yaşlanna karşın hâlâ
demokrasi mücadelesi veren bu insanların
yüceltilmesi gerektiğini söyledi. Demokrasi
mücadelesinde yalnız olmadıklannı bilmenin
de gurur verici olduğunu vurgulayan Seten,
programa katılan lbrahim Somay , Necmi
Ergüney ve Afife Önal'ı derneğin "onur
üyesi" yapmak istediklerini söyledi. Seten
aynca, ADD Beşiktaş Şubesi'nin "Devrim
Şehidimiz Uğur Mumcu'yu anmaetkinlikleri
kapsamında her yıl verdiği "Cumhuriyet ve
Atatürk" ödüllerine de Somay, Ergüney ve
Önal'ın değer görüldüğünü açıkladı. Ödül
töreni 25 Ocak Salı günü Ergüney ve
Somay'ın da katılacağı panelin ardından
Etiler'deki bakımevinde gerçekleştirilecek.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
ralarla neler yapılmaz. Bunları araştırıyorum. Kim
karar vermiş, hatayı kim yapmış, bir bir çıkaraca-
ğım..."
Aradan 20 yıldan fazla süre geçti... Iktidarlar geldi
geçti... Siyasilerparladı söndü... Gazeteciler yüksel-
di alçaldı, döndü söndü... Ama Emin Çölaşan'ın ga-
zetecilik çizgisi, sonsuz bir paraleli andıran düzlük-
te, eğilip bükülmeden, kırılmadan devam etti.
Sonraki yıllarda da ara ara Çölaşan'la karşılaştık.
Son beş yıldır televizyon programlarında birlikte ol-
duk... Bu çizginin düzlüğüne yakından da tanık ol-
mak güzel bir şeydi, öğreticiydi.
Çölaşan, yaptığı çalışmaların çoğunu gazete say-
falarında bırakmadı, kitaplaştırdı. Ama son kitabı bu
türden değil. Mutfaktan. Yani, mesleğin perde geri-
sinden... Doğan Kitap'tan çıkan "Şu Benim Gazete-
cilik, Yaşadıklarım" anı türünün mesleğimizeözgü bir
örneği.
Adı topluma mal olmuş herkes anılarını yazmalı.
Yazmalı ki, onları sevenler, sayanlar, onlar gibi olmak
isteyenler kendileri için de biryol bulabilmeli. Kitap-
ta da vurguladığı gibi Çölaşan, anılarının tümünü
okurlarıyla paylaşmamış. Yıllar sonra açıklayabile-
cekleri var, kendisiyle mezara gidecek olanlar var.
Çölaşan'ın yaşamından, karşılaştıklarından anlat-
tığı kesitler hem mesleğimizin heryönüyle ilgili ipuç-
ları veriyor hem de Türk toplumundan değişik yansı-
maları içeriyor.
Kitabı okurken kimi yerinde güldüm, kiminde hü-
zünlendim, kimi bölümler düşündürücüydü. İnsan sı-
caklığıyla gerçeklerin soğukluğu bir arada...
Tek kişilik muhalefet
Elbette başka meslekler için de geçerlidir ama, ga-
zetecilikte en büyük ödülü okur verir. Gerçek okur,
öyle bir okurdur ki; bazen bildiğini okur, arada hariç-
ten gazel okur, tepesi attı mı canına okur... Ama Çö-
laşan'ın okurlarıyla diyaloğu bunların ötesinde sağ-
lıklı bir kan dolaşımı gibi.
Gazetecinin en büyük hazinesi güvendir. Eğer, iyi
bir güven duygusu oluşturabilmişse, bunun ikili ya-
rarı vardır:
1 - Insanlar ellerinde bir bilgi, belge olduğunda ilk,
'Bunu kim saptırmadan, şantaj konusu yapmadan
yazar' sorusuna yanıt arar.
2- Okurlar bir bilgiyi güvendikleri kişinin kalemin-
den okumuşlarsa, 'O yazmışsa doğrudur' der.
Çölaşan, güven unsurunun iki yakasını bir araya
getirebilmiş, ender gazetecilerden.
Çağımızda ülkeyi iktidar yönetir, sistemi muhale-
fet ayakta tutar. Eğer bir ülkede muhalefet yoksa,
sistem tehlikede demektir. Zira, muhalefetin denetim
mekanizmasını iyi işletmesi sistemin sigortasıdır. Bu-
nu yapacak olan öncelikle siyasi partiler, devamında
da kurumlardır. Bazen öyle olur ki, bir gazetecinin
sağlam duruşu, başlı başına bir muhalefet kurumu gi-
bidir.
Çölaşan bunu başarmış bir gazeteci. Türkiye'de
gazetecileri iki temel tutuma ayırırsak şöyle diyebili-
riz:
Çanak tutanlar, kafa tutanlar.
Her devrin adamı olmayı başarmış çanak tutanlar
zaman zaman önemli yerlerde de buiunabilirler. Ama
değerli değildirler. Kafa tutmak ise o kadar kolay bir
iş değildir. Hele bugünkü medya ortamında. Günü-
müzde iktidarlar şöyle bir gazetecilik istiyor:
Çok yayınlı tek seslilik!
Çölaşan bunu tersine çevirip, neredeyse tek kişi-
lik ciddi muhalefet üretkenliğini gösterebilmiş bir ga-
zeteci.
Çölaşan kitabında anlatıyor... Soyadından yola çı-
kıp falında Arap ülkelerinden yüklü bir mirasa kona-
cağını söyleyen de olmuş. Ben Çölaşan'ın soyadıy-
la gazeteciliğini birleştince Çinli bilgeyi anımsıyorum.
Bilge, Çin'in batısındaki Taklamakan çölünde otur-
muş, yerden kum avuçlayıp döküyor. Oğlu soruyor:
- Baba ne yapıyorsun?
- Çölü değiştiriyorum, diyor.
Bilge, az ya da çok gerçekten de çölü değiştiriyor.
Bu kirlenmişlik ortamında 'Bir kişi ne yapabilir' di-
ye düşünmeden işlevini yerine getirenler, başkaları-
na da örnek olacak, çoğalacak.
Çölaşan'lar oldukça, çöl aşanlarımız da artacak...
ankcumv cumhuriyet.com.tr
EYALET ÎÇÎŞLERİBAKANLARI, RADÎKAL DtNClLERİ LÎSTELELÎYOR
Almanya'da smır dışı hazırlığı
BERLtN (AA) - Al-
manya'daki eyaletlerin
içişleri bakanlarının yüz-
lerce radikal dinciyi ül-
keden sınır dışı etmeye
hazırlandığı bildirildi.
Der Spiegel dergisinin
haberinde, eyalet içişleri
bakanlarının, 1 Ocak
2005 tarihinde yürürlüğe
giren ve ülke için tehdit
oluşturduğundan şüphe-
lenilen yabancılann sınır
dışı edilmelerine imkân
veren yeni Göç Yasası'na
TÜRBAN İÇİN TAZMİNATA RET
Dış Haberler Servisi - Danimarka'da ülkenin en
büyük ikinci süpermarket zinciri Danske'den ba-
şörtüsü taktığı için işten atılan Necla Aynuz'un
yüksek mahkemeye yaptığı tazminat başvurusu
reddedildi. Alt mahkemeler, daha önce şirket kural-
lanna aykırı davrandığı gerekçesiyle Aynuz'un iş-
ten atılmasının aynmcıhk olmadığına hükmetmişti.
Yüksek mahkeme de aynı yönde görüş bildirdi.
dayanarak, sınır dışı et-
mek istedikleri radikal
dincilerle ilgili listeler
hazırladıklannı yazdı.
Bavyera Eyaleti tçişleri
Bakanı Günter Beckste-
in, Federal içişleri Baka-
nı Otto Schily tarafından
koalisyon ortağı Birlik
90/Yeşiller'in tepkisine
rağmen alınan karar doğ-
rultusunda kendileri için
yeni imkânlann doğdu-
ğunu ve bu fırsatlardan
kararlı şekilde faydalana-
caklannı söyledi.
Bu yabancıların sınır
dışı edilmeleri konusun-
da Leipzig kentindeki fe-
deral idare mahkemesi
sorumlu olacak ve tem-
yize gitme haklan bulun-
mayacak.
GÜNEY ASYALIAFETZEDE GÜNLERCE DALGALARLA MÜCADELE ETTÎ
25 gün sonra mucize kuıtuluş
YENtDELHİ(AA)- Hindis-
tan'ın Nicobar Adası'ndaki bir
felaketzede, dev dalgaların ken-
disini sürüklediği Pillow Panja
Adası'nda, Güney Asya'daki
deprem ve tsunami felaketinden
25 gün sonra kurtanldı.
Askeri bir yetkili, Michael
Mangal adlı felaketzedenin hin-
distancevizi ağıcının üstüne çıka-
rak kurtulduğunun tahmin edil-
diğini ve felaketten 25 gün sonra,
bölgeden geçen bir botun müret-
tebatı tarafından, elbiselerinden
yaptığı bayrağı sallarken görül-
düğünü söyledi. Mangal'ın, Hin-
distan'ın Andaman ve Nicobar
adalannda büyük zarara yol açan
dev dalgalara kapılarak suya çe-
kildiğini ve dalgalann kendisini
Pillovv Panja Adası'na sürükledi-
ğini söylediği belirtildi.
Büyük bölümü Nicobar Ada-
sı'nın sahil kesiminde yaşayan
356 bin nüfuslu Nicoberese aşi-
retinden 7500 kişinin öldüğü tah-
min ediliyor.
T.C. OKAN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTITÜSÜ
ÇEVIRI YÜKSEK LISANS PROGRAMLARI
(Tezli-Tezsiz)
Öğretim Kadrosu
Prof. Dr. Hans Vermeer
Prof. Dr. Işın Bengi Öner*
Prof. Dr. Turgay Kurultay*
Prof. Dr. ömer Demircan
Prof. Dr. VVolfgang Gieler
Doç. Dr. A. Nihal Akbulut
Yard.Doç. Dr. Elif Daldeniz
Dr. Elena Napolnova
*Dlğer Üniversltelerden gelenler
Dersler
«. Çağdaş Çeviribilim Kuramı
«- İki Dillilik ve Çeviri Edinci
ı Çeviri Kuramlannın Dilbilimsel,
Kültürel ve Felsefi Ön Koşulları
«• Avrupa Birliği ve Metinleri
«• Çeviri Öğrenme Süreçleri
(PhD, Heidelberg Üniversitesi)
(PhD, Hacettepe Üniversitesi)
(PhD, Istanbul Üniversitesi)
(PhD, Istanbul Üniversitesi)
(PhD, Münster Üniversitesi)
(PhD, istanbul Üniversitesi)
(PhD, Istanbul Üniversitesi)
(PhD, Rusya Federasyonu Bilimler Akademisi)
«• Sözel İşlemler
<• Çeviri Eleştirisi
'- Çevirinin Değerlendirilmesi
"- Dil Teknolojileri ve Yerelleştirme
*• Uzmanlık Alanları Açısından Dilbilim
«- Uzmanlık Alanlarında Çeviri Edinci
Kayıtlarımız Başlamıştır.
İŞLETME (MBA) ve SATIŞ-PAZARLAMA
YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARINA BAŞVURULAR
DEVAM EDİYOR.
Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Hasanpaşa No:6 (Vatan Hastanesi yanı) Kadıköy-lstanbul
Tel: 0216 325 48 18 Fax: 0216 339 61 36
www.okan.edu.tr E-posta: ylisans@okan.edu.tr - ceviribilim@okan.edu.tr