22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 O 2005 PAZAR + CUMHURİYET SAYFA JV. U JLJ J. U M\ kultur(o cumhuriyet.com.tr 15 KULE CAIMBAZI SUNAY AKIN Oyuncakbebek yüzleriDört tane var Istanbul 'da; üçü kentin Av- rupa yakasında, biri Anadolu tarafında bu- lunuyor. Güngören'de Telsızler'de ve Kü- çük Çekmece Gölü'nün kıyısındaki Gü- müşpala semtinin bir sokak tabelasında rastlarız adına... îstanbul'un öte kıyısında ıse Küçükyalı'da mektup dağıtan bir pos- tacının çantasında çıkar karşımıza. Bir so- kak adı elbette sözünü ettığimız; Cenıal Süreya'nın 1973 yılında yazdığı ve ya- yımlamadığı şıır dosyasında yer alan şu dizelerindeki sokaktır, İstanbul'da dört ta- ne olan: Öyle bir evin kapısından girelim: Kader sokak 13/2 Adresim oldun benim Cemal Süreya, Kader Sokağı'nın adını 'öylesine' yazar şiirine. Şairın 'Kader' adlı dört sokaktan birinın dahı yerinın ne- rede olduğunu bildiğinı hıç sanmıyorum. Zaten, şiirin benı ılgılendıren yönü de, ıçinde adı geçen sokak değil, şu ilk dize- leridir: N 'olur bir bebek alalım oyuncakçıdan Karnına bastıkça 'bi dakka ' desin Oyuncaklı dünya Konuşan ilk oyuncak bebeğı Edison yapmıştır; ama, II. Abdülhamit'in karşı çıkması nedeniyle elektnğin ülkemıze geç geldığini düşünürsek, oyuncak bebek ya- pımının Cumhuriyet sonrasında başladı- ğmı söylemek yanlış olmayacaktır. Bekir Onur'un 'Oyuncaklı Dünya' kıtabında, oyuncak inıalatçısı Ranıiz Akyürekli şun- lan söyler: "Resmin günah telakki edil- diği bir ortamda herhangi bir hayvana- tı veya herhangi bir tür bebeği inıal et- menıize inıkân var mıdır? Vakın zama- na kadar birçok arkadaşımızla bende- niz bizzat mücadele ederek bunun bir nıaişet meselesi olduğunu, hiçbir inıa- latçı arkadaşımızın oyuncak irtıali ile Tanrılık iddiasında olmadığını, onların inançlarımn yanlışhğını, yok bebekle- rin, hayvanların canlarının hesabını vermekmiş gibi birtakım düşüncelerin yanlış olduğunu, çoluk çocuğunun rız- kını namuslu yoldan tenıin etnıek için bir vasıta olduğunu, oyuncakların ço- cukların yetişmesi ve terbiyesi hususun- da aileye bir mürebbiye gibi yardımcı ol- duğuna inandırmaya çalıştım, hatta müftüden fetva dahi aldırdığım bir ger- çektir." 'Gürel' adlı oyuncak fırmasmın sahibı Mustafa Baybörü de Sayın Akyürek- li'nınkıne benzer bir öykü anlatır, Bekır Onur'a: "1958'de oyuncağı kestinı, bir sene hiç yapmadım. Arabanın camına çizdiğinı insan suretlerinin günah oldu- ğunu söylemişti hocalar, o yüzden. Bun- lar benden can isterse ne yaparım diye korkmuştunı. Binlerce canın vebalini nasıl çekerim ben? 1959'da arkadaşlar beni aldılar müftüye götürdüler. Müftü niyetin önemini anlattı bana, çocuklan sevindirnıe niyetimi hatııialtı. yaptığım işin sevap bile olduğunu söyledi. Böyle- ce ben gene başladım." Oyuncak Müzesi'ndeki "Türk Mah" arabaların üstlerıne çızılı insan resimleri- nı her görüşümde, bir kez daha yüreğimi aydınlatıyor, 1923 devrımı. Kimı televiz- yon haberlennde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı çocuklara oyuncak bebek verir- ken görüyorum; acaba Sayın Erdoğan, ço- cukların gönlünü almasına aracı olan oyuncak bebeğın gündelik yaşantımıza Atatürk'ün kazandırdığı sayısız zengin- liklerden bıri olduğunu biliyor mudur? Bi- lıyorsa, bu gerçeğı oyuncak bebek arma- ğan ettiği kız çocuğuna anlatır mı, bir kez olsun? Çocuğun çaresizliğl... Hakkı Özkan'ın 1979'da yayımlanan 'Babamın Türküleri' adlı kıtabında yer alan öykülerden biri de 'Oyuncak Bebek Fabrikası'dır. Anlatılan, yazarın Babıâli yokuşunda bir arkadaşıyla konuşurken, yanlarına gelip adres soran bir çocuğun öyküsüdür: "Naylon bebek fabrikasımn nerede olduğunu biliyor musun anica?" Çocuk bir gün önce çalışmaya başladı- ğı imalathanenin yerini unuttuğu için yar- dım istemektedir. Sıvas'tan Istanbul'aye- ni gelen çocuk, çalıştığı yerı bulamazsa kendisini işe koyan amcasından yiyeceği dayağı düşünerek yalvarmaktadır adeta. Hakkı Özkan, çocuğun çaresizliğinden yola çıkarak oyuncak bebeklerin yüzle- rıyle ılgili şu karşılaştırmayı yapar: "Şim- diye dek gördüğüm bütün bebekler ay- dınlık, güler yüzlüydü, sevinıliydi. Hiç bir korku, endişe taşımıyorlardı. Her zaman neşeliydiler. Hangi eve, hangi apartmana, çocuğa götürülürse götü- rülsün gülmeye hazırdılar. Sanki hepsi de aynı kalıptan çıkmıştı. Onları yapan- lardan, meydana getirenlerden hiçbir şey taşımıyorlardı. Bereket versin gülü- cükleri yüzlerinde donup kalmıştı. Bu çocuğun yaptığı bebekler nasıldı aca- ba? Bebeklerin o her zaman gülen göz- leri yerine kendininkileri, bedenine kı- pır kıpır halini, endişeli yüreğini, aklın- dan geçenle, korkularını koysaydı, ko- yabilseydi, kendi harcından katmayı başarabilseydi çarşıya çıktığında alan olur muydu? Diye düşündüm bir an." Cemal Süreya'nın kitaplarına almadığı bir şiirındeki adresi arayarak başlamıştık, çalıştığı oyuncak bebek fabrikasının adre- sini soran bir çocuğa geldik... Ne dersinız; Cemal Süreya da, adresini kaybetmiş bir çocuk değil miydi?.. Alalım, n 'olur bir bebek Gözlerinde bizim bakışımız olsun stadan beş kitap... Kültür Servisi - Daha geniş kitlelere fotoğraf sanatmı tanıt- nıak ve ülkemizde ııluslararası düzeyde yapılan çalışmaları duyurmak amacıyla geçen ekim ayında ilk beş kitabı yayımlanan 'Türk Fotoğrafçıları Kütüphane- si' serinin ikinci beş kitabını yayımladı. İkinci beş kitap; Ara Güler, Sabit Kalfagil, Yusuf Tuvi, Tuğrul Çakar ve Kazım Zaim'in sanat yaşamları boyunca çektik- leri 40 fotoğraflık seçkilerinden hazırlandı. Fujifiltn - Türkiye sponsorluğu ile desteklenen Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi'nin ikinci beş kitabının tanıtımı ve imza günü çarşamba günü Italyan Kültür Merkezi'nde saat 19.00'da yapdacak. (0 212 237 36 52) GÜRSEL FIRAT'IN OYUNU TURNEDE 4 Bir şey yapmah 9 diyenler, tiyatroya... SAVAŞ KURKLU KÜLTÜR • SANAT (O212I 293 S9 7« • 1885 ORTAOYUNCULAR ^ ^ Ferhan Şensoy'un UZUN DONLU KIŞOT Perşembe ve Cuma 20.00 ^CcnuTni KÜLTÜR BAKANUlGl'NIN KATKILARIYLA 7&UH4 Ul Ferhan Şensoy'un BENİ BEN Mİ DELİRTTİM?^ Cumartesi 20.00 j ^ , ^ Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER23 Ocak Pazar 17.00 Ferhan Şensoy FELEK BİR GÜN SALAKKENlu 30 Ocak Pazar 17.00 D^STLAR TİYATR^SU Gento Erkal/Dolunay Soysert/Erdem Akakçe/Ali Uyandıran Yazan Muammer Karaca tıyalrosu'nda TerryJohnson 28 Ocak Cuma 20 30/29 OCDIC 0 18 00 feT* / •** % 30OcakPz 1500 ££+ # ^ G,, (0212)252 59 35 Gemohkol T "*"_ Bıletıx (0216) 45415 55 murtaza T C Kültüı ve 1 urlzm Bafumlı0ı nın mettdi katKHnrıyia Yeni evlenenlere ve boşananlara ücretsiz! Kısa bir sure, 01 01 2004 tarthınden sonra evlenen ve boşananlar ıçın geçerlıdır Her Pazar 18.30 ADANA - Gürsel Fırat'ın, ün- lü şaır ve yazarların yapıtların- dan derlediğı, büyük ilgi gören "Bir Şey Yapmalı" adlı oyunu Adana'nın dışına açılıyor. Bu- nun zamanının geldiğini belir- ten Fırat, "Artık Adana'nın dışında da bir şeyler yapacağımıza inan- dığımızdan, oyunu sırasıyla tskende- run, Antalya, Is- tanbul ve Mer- sin'de sahnele- yeceğiz" dedı. Pir Sultan | Abdal, Nâzım I Hikmet, Aziz ı Nesin, H. Hü- r seyin Kork- mazgil, Ahmet Arif, Orhan Ve- li, Çetin Altan, Bekir Coşkun ve Yılmaz Erdoğan \ araya gıbı usta şaır ve yazar- * getiriyor. ları bir oyunda buluştur- maktan onur duyduklarını belırten Fırat, oyunun büyük il- gı görmesınin kendilerinı yü- reklendırdığini vurgularken şunları söyledi: "Anadolu insanını en iyi an- latan değerlerimizin yapıtla- rından derlediğim oyunda, günümüz koşullarını da orta- ya koymaya çalışıyoruz. Gü- nümüz kirliliğinin, yozluğu- nun aitını çizen komedi-dram biçimindeki oyunda, şiir ve hi- civlerle ülkemizin ve insam- mızın durumunu biraz poütik bir şekilde ele alıyoruz." Yüzyıllardır Anadolu insanı- nın yaşam koşullarını, sevdası- nı, acısını, sevincinı, en ıyı dile getiren ozan, şair ve yazarları- mızın yapıtlarından alıntılarla hazırladığı 2 perdelik oyunda, tiyatroseverlerin ve halkın ken- dinden bir şeyler bulduğunu da sözlerine ekleyen Fı- rat şöyle devam ettı: - „ m "Sonunda bir şey • Gunumuz \ y a p m a h d i y e d u . kirliliğinin x ü n e r e k 0 yozlugunun aitını \d aa v n ı a d l v e r . çızen komedı-dram \ biçimindeki oyun, Pir Sultan Abdal, Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, H. Hüseyin Korkmazgil, Ahmet Arif, Orhan Veli, Çetin Altan, Bekir Coşkun ve Yılmaz Erdoğan gibi şair ve yazarları bir da aynı adı ver- dik. Çünkü, Anadolu insa- nının sorunla- rını sazıyla sö- züyle en iyi şe- kilde bizlere aktaran, anla- tan büyük üs- tatlarımızın eserlerinden alıntılarla hem onların, hem de halkımızm yaşamla- rında karşılaştıklarını hicvederek, küçük mizah- larla ortaya koymaya çahştık. Böylece hem büyük şair ve ya- zarlarımızı anıyor, hem de gü- nümüzün sıkıntılarını irdeli- yoruz." Fırat, bugün 18.00'de Büyük- şehır Beledıye Tiyatrosu'nda bir kez daha sahnelenecek oyunun, 24 Ocak 19.00'da Iskenderun Kültür Sarayı'nda, 27 Ocak'ta Antalya Perge'de, 5 Şubat'ta Is- tanbul Gazi'de, 11 Şubat'ta da Mersın Kültür Merkezı'nde yı- neleneceğini anımsattı. EStNTİLER ZEYNEP ORAL 'Aziz Nesin Evine Döndü' "Aziz Nesin Evine Döndü" diyordu haber bülteninin tepesindeki başlık. İlk anda irkil- dim. Tuhaf şey, Aziz Bey evinden hiç ayrılma- mıştı ki, Türkiye'nin her köşesi onun evi değil mi diye geçirdim içimden... Haberin devamı- nı okuyunca yüzüme kocaman bir gülümse- me yayılıp içim rahatladı. Aziz Nesin'in oğlu, Nesin Vakfı'nın yöneti- cisi AN Nesin, Nesin Yayınevi'ni kurmuştu. A- ziz Nesin'in bugüne dek yüz binlerce baskı yapan, ancak son zamanlarda kitapçılarda bu- lunamayan öykü kitapları artık yeni kurulan Nesin Yayınevi tarafından yayımlanıyordu. İlk on kitap çıkmıştı bile: "Memleketin Birinde", "Fil Hamdi", "Toros Canavarı", "An BizEşek- ler", "Damda Deli Var", "Deliler Boşandı", "Mahallenin Kısmeti", "Nah Kalkınırız", "Yüz Liraya Bir Deli" ve "BizAdam Olmayız"... Yıllar boyu, yeniden okuduğumuz; mizahı, gözlemciligi, eleştirisi hiç ama hiç eskimeyen; bu toprağın insanlarını hem yerelliği, hem ev- renselliği içinde yeniden keşfetmemize yol açan; bizi zaaflarımızla yüz yüze getiren; ken- dimize ve çevremize farklı gözlerle bakmamı- za yarayan; gülerken düşündüren; ağlanacak halimize güldüren, her daim canlılığını, dina- mizmini, enerjisini diri tutan o öykülere, yeni- den kavuşmak müthiş bir keyif! Üstelik, tüm hatalardan arındırılmış, özenli baskılarla! Alı Nesin, ünlü bir matematikçi. Eğer mate- matikten, çok okunan matematik dergisini çı- karmaktan, Nesin Vakfı'nı yönetmekten ve ba- basından devir aldığı sayısız işten vakit ve fır- sat bulabilseydi eğer, o da müthiş bir yazar olurdu duygusunu taşıyorum. Nedeni mi bu duygu? Zaman zaman Aziz Nesin dostlarına yazdığı mektuplardan... 1972'de Aziz Nesin'in büyük emeklerle kur- duğu, eğitim olanağı bulamayan çoçukları ba- rındırıp devlet okullarında okutup hayata ha- zırlayan Nesin Vakfı'nın gidişatını, Ali Nesin'in büyük bir keyifle okuduğum mektuplarından öğreniyorum. O mektuplardan öğreniyorum Nesin Vak- fı'nın, yeni katılımlarla en küçükleri anaokulun- da, en büyükleri üniversitede ve çalışan, 39 çocuğu olduğunu... Süleyman'ın resim bölü- münü bitirip grafik stajı gördüğünü, askerliği- ni yaptığım; Emine'nin dramaturji bölümünü bitirdiğini... Mersedes adlı emektar ineğin, ya- şamı boyunca Nesin Vakfı'na süt vereceğim, buzağı doğuracağım diye uğraşıp duran ine- ğin öldüğünü... "Heykelidikilecekinekti, dike- ceğiz de" diyor Ali Nesin. Ama öteki inekler, koyun, keçi, cins cins tavuk, sülün, tavusku- şu, ördek, hindi, güvercin, tavşanlarafiyettey- miş. Sayıları hızla çoğalıyormuş. Yakında arı- cılığa da başlayacaklarmış. O mektuplardan öğreniyorum Nesin Vak- fı'nın seramik atölyesinin artık bağımsız bir bi- rim olduğunu, kendi giderini çıkardığı gibi, ar- tık kâra da geçtiğini... "Bundan böyle tabak çanak gibi sıradan şeyler değil, sanat eserleri üreteceğiz" diyor Ali Nesin. Nesin Vakfı'nın gelirinin yarısı, Aziz Nesin'in eserlerinin telifinden, gayrimenkullerden, vak- fın düzenlediği etkinliklerden, çiftliğin, sera- mik, kitap ve takı satışlarından; öteki yarısı ba- ğışlardan sağlanıyor. Nesin Yayınevi'nin kurulması, Aziz Nesin ki- taplarını basması, kitapları ucuza mal ederek, elverişli fiyata satması (ortalama sekiz milyon lira), geliri arttıracak ve Vakfa ivme kazandıra- cak inancındayım. Ayrıca bu kitaplar bizim de özlemimizi giderecek ve gereksinimimizi kar- şılayacak. Nesin Vakfı'nda herkes yeni yayıneviyle ilgi- li çok heyecanlı. Bana olsa olsa, şimdi tam da Aziz Nesin öykülerini yeniden okuma zamanı- dır demek düşüyor. www.zeyneporal.com Can Çocuk'tan oyuncak yanşması • Kültür Servisi - Can Çocuk, çocukların hayal güçlerini çalıştıracakları bir yarışma düzenliyor. 'Can Çocuk Oyuncak Yanşması'na katılan çocuklar, eski, bozuk, kınk oyuncaklardan yeni bir oyuncak yapacaklar. Yanşmaya 5-95 yaşları arasındaki tüm çocuklar katılabilecek; buluşlar en geç 18 Şubat Cuma'ya kadar Can Çocuk'a ulaştınlacak. Sonuçlann açıklanma tarihiyse 26 Şubat Cumartesı."Zaman Bisikleti", "Dünyamızın İlk Şafağı" ve "Geçmişten Gelen Konuklar" adlı kitapların yazarı Bilgin Adalı, kıtaplannda konu ettiği 'buluş' ve 'ıcat' kavramlarından yola çıkarak bu yarışmayı tasarlamış. Bilgin Adalı tarafından ıncelenip değerlendirilecek olan buluşlar arasından birıncı gelene 15 kitap, ikinci gelene 10 kitap, üçüncü gelene 5 kitap armağan olarak verilecek. Kazananlar, bu kıtaplan Can Çocuk kitap listesinden kendileri seçebilecekler. (0 212 245 82 92) 21.Bondgeliyop... • Kültür Servisi - Son "Bond" filmi olan "Bond 21 "i, 1995 yapımı "GoldenEye" adlı filmde yönetmen koltuğuna oturan Martin Campbell yönetecek. Şu sıralar "The Legend of Zorro"nun çekimlerinin son aşamasını tamamlamaya çalışan ünlü yönetmenin işini bitırir bıtırmez "Bond 21"deki görevine başlayacağı belirtildi. Son 007 James Bond fılminde oyuncu Pierce Brosnan'ın boşalttığı başrol koltuğuna da kimüı geleceği merak edilen bir diğer soru. Bugüne kadar basında çıkan haberlerde deneyimli oyuncu Brosnan'ın rolünü Clive Owen, Colin Farrell, Enc Bana ve Julian McMahon gibi Hollywood'un ünlü oyunculanndan birinin alacağı söylenıyordu. Son günlerde adı geçen bu oyunculara yeni bir isim daha eklendi: Iskoç oyuncu Gerard Butler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear