17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2005 PAZAR CHP KURULTAYINA DOGRU DÜNYADABUGİJN ALt StRMEN Bu Kez Öykii İyi Bittî... Kalleş fırtınanın elinde oyuncaktır Sevgiden arta kalmış pişmanlıklar Ateş böceklerinin kanadında uçuşur Gönülleri aldatan yalan yeminler Mavi buhurdanlıktan tütsülenirken akşam Yutup aydınlıklan tüm evreni kucaklar Nemli ıslak gözlerle dev olur yalnızlık Biryeşim taşı kadar katılaşır anılar" Sevgili, Yukarıya bir bölümünü aldığım "Yeşim Taşı" adlı şi- ir, 1999 yılında yitirdiğimiz, Nuşin Kavukçuoğlu'na ait. Ben, zarif bir hanımefendi olan Nuşin Hanım'ı ellili yılların sonunda, altmışların başındatanıdığımda, şi- ir yazdığını bilmezdim. Oğlu Deniz'in arkadaşı ve de özel tarih hocasıydım. Benden birkaç yaş küçük olan, cin gibi ve de hay- laz Deniz'in, hangi muzipliğin dürtüsüyle tarih dersi alma gereksinimi duyduğunu hiçbir zaman anlamış değildim. Çünkü kafası ve merakı böyle bir ihtiyacı doğurmu- yordu. Deniz Kavukçuoğlu ile aynı zaman dilimi içinde, deniz ülkelerinin en güzellerinden biri olan ortak bir yurtta yaşadım. Ortak yurdumuz, Kadıköy-Moda-Mühürdar üçge- niydi. Aradan yıllar geçecek, Deniz, "Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı?" adlı kitabında, ortak yurdumuzu, bir- likte yaşadığımız zaman parçasını, ortak anılarımızı, müşterek dostlarımızı bir ilk kitapta rastlanması güç ustalıkla anlatarak okurlarını zaman ve mekân içinde eşsiz bir yolculuğa çıkaracaktı. ••• Deniz'in muzipliğini, haylazlığını, macera ve seya- hat düşkünlüğünü kimden aldığım bilemem. Ama bel- li ki, yazarlık yeteneğini annesi Nuşin Hanım'dan al- mış. Âltmışlı yıllarda, Nuşin ve Deniz Kavukçuoğlu'lara birkaç yüz metre mesafede oturan anneannem, aile büyüklerinin yeteneklerini, davranışlarını yansıtan kim- seler için hep "Eeee, armut uzağa düşmez dibine dü- şermiş" derdi. Ne zaman anne veya babalarının has- letlerini sürdüren insanlara rastlasam ben de hep an- neannemin bu deyişini hatırlarım. Bu durumda şair Nuşin Hanım'ın oğlu Deniz'in de has bir yazar olmasında şaşacak bir yön yoktu. Deniz, siyasal nedenlerle yaşamının çeyrek yüzyı- lını yurtdışında, Almanya'da geçirdi. Kuşkusuz Nuşin Hanım bu duruma çok üzülmüştür. Aslında, münferit bir olay değil, altmışsekiz kuşa- ğının analarının ortak yazgısıydı bu. Ama altmışsekiz kuşağının analarından hangisi, ya- şamının son günlerinde, oğlunun, kendi şiirlerini bu- lup derleyip bir kitap haline getirerek kucağına koy- duğunu görme mutluluğunu yaşamıştır? Nuşin Hanım aramızdan ayrıldığında, geriye yazar bir çocuk ve bir de şiir kitabı bıraktı. • • • Geçenlerde, Deniz ile eşi, arkadaşımız Sevgi'yi Ba- lıkpazan'nda Degustasyon'un kaldırıma atılmış ma- salarından birinin başında, hiçbir şey yiyip içmeden, otururken gördüm. Canları sıkkındı. Deniz'in, Mücap Ofluoğlu'nun emrivakiyle aldığı randevu sonunda gittiği chek-up'tan pek iyi sonuçlar çıkmamıştı. Onarılmaz bir durum yoktu, ama sigara kesilecek- ti. Aradan bir on gün geçti. Deniz'in, Amerikan Has- tanesi acil servisine kaldırıldığını öğrendim. Bir kalp krizi geçirmiş, son anda kurtarılmıştı, du- rumu iyiydi. Şimdi evinde istirahatta, birkaç güne kadar o dö- nem de geçecek, yavaş yavaş normal yaşamına, ta- bii sigarasız olarak, dönecek. Evet Sevgili, kâbus gibi bir dönem yaşadığımız son zamanlarda, iyi biten bir öykümüz de oldu çok şükür. Ama Deniz Kavukçuoğlu olayından alınacak bir dersimiz var. Bizim insanlarımız, ne kadar okumuş ve uygar olurlarsa olsunlar, sağlık konusunda çok ilkel davranıyor, hele altmışından sonra, sağlığın yaşamı- mızdaki öncelikli yerine uygun hareket etmeyi, dev- resel denetimlere gitmeyi beceremiyorlar. Her zaman da Deniz Kavukçuoğlu olayında oldu- ğu gibi, mutlu sonla bitmiyor bu ihmalkârlık. Sanırım, Deniz bundan böyle hem kendisine hem bize armağan olan döneminde, bu toplumsal tavrı- mıza karşı yoğun bir kampanya yürütenlerin ön sıra- larındayeralacak, Mücap Ofluoğlu'nun kendisini zor- laması gibi, o da başkalarını zorlayarak kurtulmalarına yardımcı olacaktır. [email protected] Ankete göre halk Sarıgül' dedî Seçmen partide değişim istiyor Istanbul Haber Servisi -Oy tercihi CHP olmayan seçmenlerin, partinin is- tekleri doğrultusunda de- ğişmesi durumunda CHP'ye oy verecekleri belirtildi. SONARaraşnr- ma şirketi tarafindan ya- pılan ankete katılan ve CHP'ye oy vermediği ifa- de edilen 1311 kişinin yüzde 46.2'si «CHPsizin istekleriniz doğrultusun- da bazı değişiklikler yap- sa bu partiye oy verir mi- siııiz" sorasuna "Evet" yanıtını verdi. 15 kentte yapılan an- kete katılan 1632 kişinin yüzde 76.04'ü, CHP'nin bugünkü durumunu be- ğenmediğini dile getirdi. "BugünküCHP'yineden beğenmiyorsunuz'' sora- suna deneklerin yüzde 29.09'u "Parti içitartiş- malarveanlaşrıazlıklar" şeklinde yanıt verirken yüzde 15.71'i Genel Baş- kan Deniz Baykal, yüz- de 10.88'i ise fikirlerine uymaması nedeniyle CHP'yi beğenmediğini söyledı. Ankete katılanların yüzde 59.4'ü, Şişli Bele- diye Başkanı Mııstafa Sa- rıgül'ü CHP genel baş- kanı olarak görmek iste- diğini ifade ederken yüz- de 11.2'si Deniz Baykal'ın göreve devam etmesi ge- rektiğini söyledi, yüzde 12.8'i ise genel başkanlık- ta başka bir isim konu- sunda uzlaştı. Seçmenle- rin yüzde 46.5'i Sangül'ü daha inandırıcı bulurken Baykal'ı inandıncı bulan- laryüzde 9. l'de kaldı. An- kete katılanların yüzde 26.8'i bu soruya, "Üdsi de inandırıcı değil" diye yanıt verdi. Diyarbakır'dabeş bin kişiye seslenen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül gövde gösterisi yaptı: CHP halldayenidenbanşacaktBRAHİM KARAASLAN DİYARBAKIR - Şişli Belediye Başkanı Mustafa SanguL CHP kurul- tayının Türkıye'nin ve partinin Deniz Baykal'dan kurtulma kurultayı ola- cağını söyledi. Sangül,"Diyarbakır'a CHP ile bütün ıılusunıuzu barıştir- nıaya, bütünleştirnıcye geldim. Banş, özgürlük ve dünya insanının nıutlulu- ğu için buradayım"dedı. Mustafa Sarıgül, CHP milletvekil- leri Mıüısin Koçyiğit,MuharremTop- rak, Muharrem Doğan, Turhan Tüy- süz, Erdoğan Kaplan'ın yanı sıra Bit- lis ve Şırnak il başkanlanyla birlikte Diyarbakır'da gövde gösterisi yaptı. Ozel bir uçakla kente gelen Sangül, havaalanında kalabalık bir grup tara- findan karşılandı. Havaalanı VIP sa- lonunda basına açıklama yapan Sa- • "Benim iki görevim var. Biri CHP'yi dünyanın en demokratik partisi yapmak, ikincisi bütün solu birleştirmek ve önümüzdeki seçimlerde sosyal demokratların Türkiye'de aldığı en büyük oyu almak" diyen Sarıgül, 29 Ocak'ın "Baykal'dan Türkiye'nin ve CHP'nin kurtulma kurultayı" olacağını söyledi. rıgül "Istiyorum ki CHP ile ulusu- muz arasında örülen yapay duvarla- rı kaldıralını. Benim iki görevim var. Biri CHP'yi dünyanın en demokratik partisi yapmak, ikincisi bütün solu birleştirmek ve önümüzdeki seçim- lerdesosyaldemokratlann Türkiye'de aldığı en büyük oyu almak"dedi. Konuşmasındabölgedeki sorunla- ra değinen Sangül, CHP lideri Deniz Baykal'ın Diyarbakır'da delegelerle yaptığıtoplantıyı da eleştirdi. Sangül, "Boşaltilan köylerinizi biliyorum. Ço- cuklannızuı işsizliğini biliyorum. Sa- dece ve sadece Diyarbalar'a delege arkadaşlarla konuşmak için, sadece kendi koltuklan sözkonusu olduğuza- man gelenler gibi değilim. Lazıyla, Kürdüyle, Çerkeziyle,Alevisiyle, Sün- nisiyledmfarla,düfarla,ırkfarla,kül- türve mezhep farkıgözetmeden, dün- ya insanlığının barışı ve hoşgörüsü için Diyarbalar'a geldim. Bu kurultay sayın Baykal'dan Türkiye'nin ve CHP'nin kurtulma kurultayıdır. Bu kurultay, CHPileulusumuzu barışnr- ma kurultayıdır"diye konuştu. Yüzlerce araçlık konvoyla kent için- de tur atan Sangül, daha sonra Balık- çılarbaşı semtindeki Class Otel önün- de toplanan yaklaşık beş bin kişiye ses- lendi. "Mardinkapı şen olur, Sarıgül başbakan olur, halkımız mutlu olur"yazılı pankartla karşılanan ve konuşması sık sık "Başbakan San- güPsloganlanyla kesilen Sangül şöy- le dedi: "CHP genel başkanı 28 Mart se- çimlerinde Diyarbalar'a geh'p miting yapamadı. Ekmedi ki toplasuı. Ver- meden almaksadeceAllah'amahsus- tur. 29 Ocak'tan sonra yapacağunız ilk mitingler Diyarbakır, Adıyaman, Şırnak ve Mardin'de olacaktır. Çev- renizdekilerle konuşun, ayuı 29'un- da 43 yıldan bu yana siyasette bıılu- nan ve 15 yıldır genel başkan olan ve hiçbir siyasi gelişmeye imza atama- yan Baykal mı seçilsin, Sarıgül mü se- çilsin. Bu bir yanşma kurultayı ola- caktır." Sangül'ün konuşması sırasında adı- nın Sıdık Göçtürk olduğu öğrenilen bir kişi, "Kürt halkı için bir şeyler söyleyin. Kürt halkını yannuza alma- dan başbakan olamazsınız. Biz bu ül- keyi seviyoruz, bunu halk çocuğu ola- rak söylüyoruz. Analanmız, kardeş- lerimiz ağlıyor, bunu durdurahm" di- ye seslenince, polisler tarafindan gö- zaltına alınmak ıstendi. Ancak Mustafa Sangül, bunları dikkate alacağını söyleyip bu kişinin gözaltına alınmasım engelledi. San- gül daha sonra CHP delegeleriyle bir araya geldi. GÜNEŞ, SARIGUCLE GORUŞTU Tek cuhıy aroyışları Havaalanında kalabalık bir grup tarafindan karşılanan Mustafa Sarıgül, yüzlerce araçlık konvoyla kent içinde tur attı. Bölgedeki sorunlara değinen Sarıgül, 29 Ocak'tan sonra yapacağı ilk nütinglerin Diyarbakır, Adıyaman, Şırnakve Mardin'de olacağını söyledi. îzmir'de delegelerle buluşan Livaneli, muhalefetin tek adaya inmesini istedi: Değişim için yola çıkbk HAKANDİRİK tZMİR-CHP'de "3. Yol", yo- la Izmir'den çıktı. CHP Genel Başkanlığı'na aday olmak için Îzmir'de delegelerle buluşan Is- tanbul Mılletvekili Zülfü Liva- neli, CHP'nin, köklerine layık hali gelmesi için değişimin şart olduğunu dile getirerek, "CHP'yi solun gurur duyacağı bir parti haline getirmek için yola çıktık" dedi. Livaneli, muhalefetin kurul- taya tek adayla gitmesi gerekti- ğini kaydetti. tzmir'i "CHP'nin kaksiveTür- kiye'yedalgadalgayayılansol ha- rekeflerinbaşlangıçnoktası'' ola- rak tanımlayan Livaneli, Adnan Menderes Havaalını'nda yaptığı açıklamada, Türkiye için kurtu- luş ve aydınlanma ifade eden tz- mir'de, "yolaçüaşbayrağmı" aç- tıklannı söyledi. CHP'de her şey- den önce değişimin şart olduğu- nu vurgulayan Livaneh, "CHPde- ğişinıiy^şayacakki, lürkrye'yede layık olduğu değişimi verebilsin. Biz, bu değişimiyapabilmek için Livaneli'yi tzmir'de tl BaşkanıAlaattin Yüksel karşıladL (Fotoğraf: AA) arkadaşlarımızla yola çıktık. tnançh, kararu, CHP'nin kökte- ki ilçelerine ve geleceğe inanan, Türkiye'nin geleceğuıe inanan, sımsıkı, yumruk gibi kadro ola- rak buradayız" dedi. Genel başkan adaylığının ku- rultayda 260 ımzayla açıklanabil- diğini anımsatan Livaneli, her hareketleriyle bunun için niyet- li ve kararh olduklannı belli et- tiklerini dile getirdi. örgütün, "CHP'nin köklerine layık hale geunesi için" değişim istediğini kaydeden Livaneli, bu değişimi yapmaya aday olduklannı söyle- di. Muhalefetin CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal'a karşı tek aday üzerinde birleşme konusu- nu değerlendiren Livaneli şöyle konuştu: "Biz ilkelerdeıı yola çık- tık. CHP'yi solun gurur duyaca- ğı bir parti haline getirmek için yola çıktık. tttifak arayışlannın içine girmedik. O yüzden, ittifak çauşmalannın nasıl souçlanaca- ğuu, nereye gideceğuü bUmiyo- ruz. Ama elbette,durumagöre ar- kadaşlarla oturup karar verece- ğiz. Fakat muhalefette adayın te- ke inmesi gerektiğuıe biz de ina- nryoruz. Bu çok önemli bir geliş- me olur. Değişimigerçekleştirece- ğimiz için bizim grubumuzun tek muhalefet grubu olarak seçime girmesini arzu ediyoruz. Biz bir ses verdikve örgütten cesaret ve- rici sesler duyuyoruz. O bakım- dan mutluyuz, bu mutluluğu ku- rultay salonunda da yaşamak is- tiyoruz. Bunun teknik aynntıla- rı nasılolur, arkadaşlarımızla de- ğerlendireceğiz.'' Havaalanının ardından CHP Izmir 11 Başkanlığı'm ziyaret eden Livaneli, konserli olması planlanan mitingın iptaline iliş- kin, "Gündemimizde müzik de- ğil tüzük var" dedi. Livaneli'ye birükte Izmir'e ge- len milletvekilleri arasında Hak- kı Ulkü, Muharrem Ince, Ber- han Şimşek, tsmail Özay, Hasan Güyüldar, Ziya Yergök, Nejat Gencan, Mehmet Nuri Saygun, Mehmet Çetinoğlu,Hasan Örem ve Yüksel Çorbacıoğlu da vardı. suruyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP kurultayı yaklaşırken "Deniz Baykal'a karşı tek aday" çıkarma arayışlan da yoğunlaştı. "Ağabey" formüllen çerçevesınde adı öne çıkan Istanbul Millervekili Hasan Fehmi Güneş, önceki gün Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül'le bir görüşme yaptı. Güneş, "Adayın teke üıdiriunesi ihtiyacınm paylaşıldığı izlenimini aldını. Gerek olursa her zaman yeniden görüşebiliriz" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile olası rakipleri kurultay çalışmalannı sürdürüyor. Baykal bugün Izmir ve Denizli bölge toplantılannda delegelerle bir araya gelecek. Bu toplantılara îzmir, Manisa, Aydın, Uşak, Denizli, Afyon, Kütahya, Muğla, Antalya, Isparta ve Burdur delegeleri katılacak. Baykal, delegelerin desteğinı alıp ilk turda seçılme hesabı yaparken muhalıf gruplar da yönetime karşı ortak hareket etme çabalannı sürdürüyor. Sangül'ün adaylığını henüz resmen açıklamaması, Istanbul Millervekili Zülfü Livaneli'nin de muhalefetteki adaylann teke ındirilmesi gerektiği yönündeki mesajlan "ağabey" formülü için çaba gösterenleri umutlandırdı. Hasan Fehmi Güneş'in önceki gün Istanbul'da Sangül'le yaptığı görüşmenin olumlu geçtiği bildirildi. Güneş, "Bir öneri götürmedik. Sadece görüştük, birbirimize bilgi verdik aynldık. Gerek duyulursa her zaman görüşürüz" dedi. Güneş, "adaylann teke indirilnıesi ihtiyacınm paylaşıldığı izlenimini aldığuu" sözlerine ekledi. Bu kûrultayda Baykal'a karşı Güneş'in desteklenmesi, ara dönemde yapılacak tüzük değişiklikleriyle demokratik bir kurultay ortamının hazırlanması formülünü destekleyenler, Sangül ve Livaneli'yi adayhktan vazgeçinmeye çalışıyor. Bu foraıül için çaba gösterenlerden Gaziantep Millervekili Abdülkadir Ateş, "tlkbaşladığımız noktaya göre iyi bir yerdeyiz. İyimserim" dedi. Bu formülü savunanlar, aday adaylanna "İlk hedef yönetimi değiştimıek. Bu kurultaya tek adayla gidelim" diye baskı yaparken özellikle Sangül ekibi içinde bu öneriye karşı itirazlar yükseliyor. Sangül yandaşlanndan Istanbul Millervekili Ahmet Güryüz Ketenci, "Sarıgül'e, sen çekil, ben olayım, demek hem etik değil hem de doğru değil. Mesele sadece Baykal'ın gitmesi değil. Daha sonra halk yığmlanndan destek ahnak. Sangül geniş halk yığuüanndan destek görüyor. CHP bu şansı kaçumamalı" dedi. • Sangül ile görüşen Hasan Fehmi Güneş, "Adayın teke indirilmesi ihtiyacınm paylaşıldığı izlenimini aldım " dedi. Sangül ekibi ise 'ağabey' formülüne sıcak bakmıyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Soğuk ve fırtınalı bir Münih sabahı. Ocakayınınsonhaftasınageldiğimiz- de heryıl Türkiye'nin veAvrupa'nın bir- çok kentinde "faili meçhul" cinayet- lerde yitirdiğimiz değerli aydınlarımız için toplantılar düzenlenir. Bizler de bu toplantılara katılır, bu acıları payla- şır.geçmişyıllarayönelikbirdeğerlen- dirme yapmaya çalışırız. Otelin penceresinden dışarıyı göz- lüyorum. Rüzgâr, karları havayasavu- ruyor. Sokakta kimseleryok. Yalnızca fırtınanın sesi. Uğulduyor. Sabahın ka- ranlığında yüzlerini anımsamaya çalı- şıyorum. ProfesörMuammerAksoy, Profesör Bahriye Üçok, savcı Do- ğan öz, Adana Emniyet Müdürü Ce- vat Yurdakul, gazeteci Abdi Ipekçi, Profesör Ahmet TanerKışlalı, Profe- sör Cavit Orhan Tütengil, yazar Ümit Kaftancıoğlu, DoktorSevinç Özgü- ner, Profesör Ümit Doğanay, yazar Musa Anter, Avukat Vedat Aydın, Profesör Ahmet Taner Kışlalı ve ga- zeteci Uğur Mumcu. Daha kimler, kimler... Bunlar ülkemizin önemli biri- kimleriydi. Hepsini öldürdüler. Yann 24 Ocak, 12 Yıl Geçti... Kimin neden öldürdüğünü devleti yönetenlerçözemediler. Hepimizin bıl- diği gerçekleri, onlar ortaya çıkara- madılar. Çıkarmak istemediler. Cina- yetler devletin gizli arşivlerinde dos- yaların içinde kaybolup gitti. Bu cina- yetlerin en büyük takıpçilerinden biri- si sevgili Uğur Mumcu'ydu. Cinayet- lerin üzerine üzerine gıdiyor ve üstü ör- tülmeye çalışılan gerçekleri bir bir or- taya çıkarmayaçalışıyordu.Çoğunun aydınlanmasına yarayacak ipuçlarını onun kitaplarını karıştırdığınızda bula- bilirsiniz. 0 bir dönemin tarihini ay- dınlattı. Sanki kaderinin üzerine gidi- yor gibiydi. Karlı bir Ankara sabahın- da onu da öldürdüler. Uğur'un ölümünün üzerinden tam 12 yıl geçti. Elimiz böğrümüzde. Onun yorulmak bilmeyen enerjisini hatırla- dıkça, utanç içinde başımızı öne eği- yoruz. Şimdi Avrupa Birliği'nin kapı- sındayız. öldürülen aydınların karan- lıkta kalmış ölüm dosyaları koltuğumu- zun altında, Türkiye'nin demokratik- leşmeye çalıştığını kanıtlamaya uğra- şıyoruz. En iyi kıymetli aydınlarımızı, devlet içinde yuvalanmış, darbe planları ya- pan güçlerin komploları sonucu yitir- dik. Bunu hepimiz biliyoruz. Ancak, neyazık ki bu hepimizin bildiği gerçek- leri aydınlatacak birdemokrasi ve öz- gürlük birikimi henüz Türkiye'de oluş- madı. Katillerden ve onları yönlendı- renlerden hesap soracak bir güç he- nüz ortaya çıkamadı. Geçmışi bu kadar karanlık birtarih- le, gerçek demokrasiye ulaşabilir mi- yiz? Fırtınanın uğultusu artıyor. Elim şa- kağımda, Türkiye'nin demokrasi yol- culuğunun kilometretaşlarını sayma- yaçalışıyorum. Avrupa Birliği Uyum Ka- nunları içinde ülkemizin demokrasi ve özgürlük yolunu açacak birçok mad- deyeralıyor. Geçmışin mirası olan bir- çok baskıcı yasa maddesi tarihe ka- vuşuyor. Bunlar yeterli değil, dahade- ğişmesi gereken çok şey olduğu da bir gerçek. Belki yasalar değiştirilebilir, bazı adım- lar da atılabilir. Ancak bu ülkenin cina- yetlerle yok edilen aydınlarının katille- ri, bu katilleri yönlendiren örgütlenme açığa çıkarılmadan, bu kara leke temiz- lenmeden bu ülke gerçek demokrasi- ye ulaşamaz. Demokrasinin en önem- li unsurlarından birisi şefîaflıktır. Mehmet Ali Ağca'nın askeri ceza- evinden kaçırılmasını kimler örgütle- mişti ve devlet içindekı hangi güçle- rin desteğıni neden almışlardı? Bu so- runun cevabını öğrenebildik mi? Uğur Mumcu bu soruyu çok sormuştu. Doğan öz davasında Ibrahim Çift- çi'nin "delilyetersizliği"nden aklanma- sını sağlayan oyu veren Askeri Yargı- tay Ceza Daireleri Genel Kurulu'nun 8 üyesini kimler ne diyerek ikna etmiş- lerdi? Uğur Mumcu ve Mustafa Ek- mekçi bu sorulann cevabını alamadan öldüler. Çath'lara, Çelik'lere, Kırcı'laraye- şil pasaportiarı veren devlet görevlile- ri, acabaonların neyaptığını bilmiyor- lar mıydı? Yoksa onların bu yaptıkla- rının arkasında durmak ve onları ko- rumak için mi bunca örgütlenme ya- pılmıştı? Uğur Mumcu bu soruları da defalarca sormuş ve cevabını aramış- tı. Abdi Ipekçi cinayeti, Doğan öz ci- nayeti aslında ortaya çıkan bilgiler açı- sından aydınlandı. Katıllerin kimler ol- duğu, onların hemen arkasındakilerin kimler olduğu biliniyor. Türkiye de- mokratik bir ülke olsa, bunlar iki gün içinde çözülür. Ancak bu cinayetleri iş- leyenleri azmettirenlerin kimler oldu- ğu ortaya çıkmadı. Bir adım daha atıl- sa onların bulunması da mümkün. Kimlerdi bunlar? Amaçlarını da biliyo- ruz. 12 Eylül askeri darbesi bu cina- yetlerin yarattığı karanlık ortam içinde hedefine ulaştı. Münih'te ortalık aydınlanıyor. Kanı yerde kalmış aydınlarımızı düşünüyo- rum. Yüreğim yanıyor. Utançla başı- mı öne eğiyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear