25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Temmuz Akşamında "Bitsin mi? Hayırlısıyla bu beyhude sonbahar." Yalnız güz mü, yaz mı, kış mı ilkyaz mı? Bitmeyen bir şey yok. Herşey uçargider. Masallarna- sıl başlar; bir varmış bir yok- muş!.. Yahya Kemal "Bizden evvel giden ahbaba selam olsun eren- ler" demişti. Bir ölüm bekleyişi ya da korkusu... Bu yolların so- nu nereye gider, biliyoruz. Doğ- mak, yaşamak, ölmek... Bunun gizlisı saklısı yok. Istediğin ka- dar görmezlikten gel, boş!.. Akyaka'da Yücelen Otel'in üst kat terasında oturmuşuz. Tem- muz akşamı dağlann ötesine çe- kiliyor. Dostlar var sofrada; ll- han var. Hamdi Bey var, Oktay var, Sabahattin, Nail, Haletvar, Abdurrahman, Yılmaz var, eş- lerivar... Belkiyanmyüzyıldırbır- likteolduğumuz... Resimler, film- lerçekıldı. Bir daha bu dost çev- resini bir araya getirmek!.. Insan kalabalıkta da kendi dünyasına dalıp gider. Hele bir kadeh rakının tadı varsa dudak- lannda!.. Bir gün bu körfezi, bu dağları, bu kumsalı, orda oyna- şan çocuklan, denize girip çıkan- ları görememek, bir daha!.. Bir daha böyle bir anı yaşayama- mak!.. Birürpertı, birsarsılma!.. Necati Cumalı'yı, Salâh Bir- sel'i, Sabahattin Kudret'i, Me- lih Cevdet'i, Ceyhun Atuf'u, Can Yücel'i anımsadım. Daha ötekileri!.. Hep şair dostlar var. Hep şairler, nedense! Hiç öl- mezlermiş gibi onlar... Ama ne kadar çoklar? Yaşayanlardan daha çok, yaşamayanlar. Memet Fuat son dört yılında gün gün yaşantısını yazmış. Iki koca kitap: "ölünceye Kadar." Hep şiir, yazı, kitap, bir yandan dafutbol, voleybol... Ama ölüm öncesinde bile düşüncesi yine toplum, insanlar, ülke: "Bugün partamento yolunu köktendincilerkullanıyoriar. Ina- nılmaz derecede demokratlar! Demokrası yoluyla deviet kad- rolanna adamlannı yerteştiriyor- lar. Imam hatiplerde yetiştirdik- leri gençler aracılığıyla beledi- yeleri, kaymakamhklan, adliye- yi, mılli eğitimi ellerine geçir- miş durumdalar. Islam devleti- ni, şeriata dayalı devleti kuracak- lar..." Tayyip'ler daha işbaşına gel- meden yazmış bunlan. Ya şim- di yaşasaydı, görseydi olup bı- tenleri? Hangi uçuruma doğru gittiğimizi? Zehir oluyor her şey. Rakılar bozuk, biralar ekşi... Yiyecek- ler. içecekler, sevgiler, dostluk- lar, şıirler, yazılar, umutlar, hep- si karmakanşık... Bir kördüğü- mü çözmek yazıyla, sözle!.. Hiç olacak şey mi? Konuşuyoruz, tartışıyoruz, toplumda bir ay- dınlanmayaratmak, birçıkmaz önünde birbirimizle çekişerek bıryere varmak... En sevdiğım öykü yazanydı, incelikler, derin duyarlıklar iste- yen sanatın en önde yürüyeniy- di Tomris Uyar... Yazdıkları ka- lacak... Hepsı yaşam dolu, hep- si ustaca... Bir Tarabya akşamı canlanıyor. Iki genç insan ko- şup geliyoryoldan geçen yaza- rınyanına. UlküTamer'le Tom- ris. Yeni evlenmişler, sevinçliler, mutlular. Sonra Tomris birbirin- den üstün yazılar, öyküler ya- zacaktı, yazdı da... Son günü- ne dek... Bir Istanbul sevdalısıydı Çe- lik Gülersoy... Yaşam boyu gü- zel yapıtlar, çalışmalar, araştır- malar.. Tek derdi bu kenti koru- maktı, bu kentin ölümsüzleş- mesini, bugünden gelecege kal- masını... Olmadı, olamadı. Gü- zellik düşmanları bir ordu gibi! Yıkmak, yok etmek çeteleri!.. Memet Fuat gerçek bir ede- bıyat adamıydı. Sayılıdır böyle- leri. Ataç öyleydi. Gecesi gün- düzü edebiyattı, şiirdi. Memet, ikinci Ataç sayılır. Dört yıl diren- di yaşamaya. Bin zoriukla. Kitap- lar kitaplar. Kişi gider, yarattık- lan kalır. Galiba en iyisi bu! Akşam, görkemiyle indi Akya- kadenızine... Kadehimı kaldırı- yorum, Halet'in, Nail'in, llhan'ın, tüm dostların sağlığına... Her şey önemli, sevgi, aşk, yaşam, ama en değerlisi dostluklar... Bir gün her şey masal olacak! Bunu bılerekyaşanacak.. Memet Fuat'ın, bugünün de, yarının da bir özdeyışi sayılacak sözleriy- le bitireyim: "Demokrasiye ge- çişi çok pahalı ödedi bu ülke." Bozulan Toplum Dengesi Politikacılann başlannı kuma gömmeleri ve toplumsal olaylan yeterince anlayamamış olmalan açısmdan çok önemli bir olgu; Türkiye'de sözde solun baş efendileri olan Bülent Ecevit ve Deniz Baykal'ın İstanbul ve Ankara'da belediye seçimJerindeki tavırlandır. Birbirleriyle taban kavgası yaptıklan zaman, ne boyutta bir gücü siyasal rakiplerine kaptıracakJannı anlayamamışlardır. DoğanKUBAN B u yazıyı, burada dıle getınlen bütün düşüncelere açık ya da kapalı hücum edilsin dıye ya- zıyorum. Söylemek istedikle- rimin özetı şu: Başka türlü olması bel- ki de beklenemeyecek tarihsel nedenler- le Atatürk çağının. Yeni Dünya Düze- ni'ne katümak için kurduğu denge bo- zubnuştur. Günümüz dünya konjonktü- rû ıçinde, uzun sürede, başansızlığı ke- sin olmakla birlıkte, toplumun ılkel ve ortaçağdan kalan kültür tortusu ekono- mı, eğıtim, toplumsal ahlak, fıziksel ç :v- re. kentleşme ve çağdaş dünyaya katı- hm açısından bütün olanaklan köstek- lemektedır. Çünkü çağdaş bılınç düze- yinın altında kalmışhr ya da bırakılmış- tır. Türkiye'de sözde eleştirilen olgular, bu olgulan yaratan toplumsal öze değil, o olgulann yüzeysel, görünen nedenleri- ne, başka bir deyışle o olgulan yaratan koşullarla sınırlı olarak yapılmakta. hep- sinın temelinde yatan ve Islam dünya- sını bugün dünya kültürünün paryası yapan öze dokunmamaktadır. Bilgisı ve deneyımı ıle herhangı bir şey söyleme- sı olanağı olmayan binsi, ıncır çekirde- ği doldurmayan bir yargıyı dıle geurmek- te, anlı şanlı düşünür \ e yazarlar da, za- ten başka türlü olması olanaksız bulu- nan bu yargı üzennde yazılar döktıir- mektedir. Gerçeklerle bu acayip söy- lemler arasında adına polıtıka ve de- mokrasi denilen gızemlı (sıhırlı) bırge- çirmezlik perdesı çekilmıştır. Toplum; yalan, dolan ve içenksiz kahve dıyalog- lanyla oyalanmaktadır. Bu durumun en açık göstergesı ikti- dann yapısıdır. Bugün Türkıye Büyük Millet Meclisi'nde Türk halkının toplam olarak yüzde 75'inden oy almamış. fa- kat anayasayı değiştirecek sayıda mıllet- vekili olan bir ıktidar vardır. Bu eylem- sel (fıili) durumu yaratanlar 1950'den bu yana iktıdarda olan partilerdır. Bir köy- den bir yol geçırmek ıçin yapılacak bir referandumda bıle yüzde 50 oy aranan bır ülkede, anayasa yüzde 25 halkoyu ile değışebilmektedir. Seçıme kahlanlann yüzde 60'ının da bütün eğıtimleri ilko- kul mezunu ıle okuma yazma bilmeyen arasında değişiyordu. Bu sistemin adı de- mokrasıdır. Türkıye'dekı Siyasal Partı- ler Yasası'na göre mılletvekilı adaylan- nın da nasıl seçıldığı bılindiğınden Tür- kiye'de demokrası sözcüğünün, demok- rasi ile ilişkisinı tanımlamak olanaksız- dır. Çok bilmiş bırçok uzman. sistemin sayı ötesinde bır sürü karmaşık (check and balance) mekanızmasına dayandı- ğını söyleyecektır. Kuşkusuz her olgu yü- zeysel ve derin birçok mekanizmanın varlığına dayanmaktadır. Ne var ki Türk demokrasısınde sayısal algoritmanın yanlış olduğu kesindir. Yanm yüzyıl ya bunun farkına vanlmamıştır ya da sürek- lı olarak yalan söylenmiştir ve söylen- meye devam edılmektedır. Yanm yüz- yıldır Türkıye'ye egemen olan -aralann- da ne de çok mühendis var(!)- gruplar ve onlara payandahk eden sözde solcu- lar seçım yasasındakı partı kotalannın yüzde 10 ile yüzde 9.9 arasında değiş- mesiyle azınlık sultası olabıleceğini, bır nsk faktörü olarak düşünememişlerdir. Ecevit-BaykaTdan armağaiL.. Politikacılann başlannı kuma göm- melen ve toplumsal olaylan yeterince an- layamamış olmalan açısından çok önem- li bir olgu, Türkiye'de sözde solun baş e- fendiferi olan Bülent Ecevit\e DenizBay- kal'ın Istanbul ve Ankara'da belediye seçımlerindekı tavırlandır. Birbirleriy- le taban kavgası yaptıklan zaman, ne boyutta bir gücü siyasal rakıplenne kap- tıracaklannı anlayamamışlardır. tstan- bul ve Ankara belediye başkanlıklannın ne kapsamda bır siyasal ve ekonomik güç oldugunu hesaplamayıp ıdeolojık söy- lemlerle yetınmelen bugünkü tablonun baş nedenlennden bınnı oluşturmuştur. Yanm yüzyıldır Türk siyasal yaşamı- nı yöneten sözde lıberal sağcı ıktıdarlar ve her iktıdarla bereketlı ılışkıler kuran ış çevTeleri ise Türkıye'nın 150 mılyar dolar (ya da gazetecilerin uydurduklan herhangi bir sayı) borca gömülmesi ko- nusunda ellennı ovuşrurmaktan ve ya- landan öteye bir tepki göstermemişler- dir. Bu ülkede onlarca yıl halkın parası- nı toplayıp bır günde yasal olarak(!) ka- patılan bankalar vardır. Bu onlarca yıl yasal olarak çalışmadıklannı göstenr. Yanm yüzyıldır Müslüman Türkiye kavgası yapanlann ıse yirmıncı yüzyıl- da tslam dünyasının teknoloji. ekonomi. eğitım ve kültür açısından neden nal top- ladığını anladıldannı gösteren dişe do- kunur bır yargı gelıştirdikleri de görül- memektedır. Böyle bir şanslan oldugu- nu savlamak da zordur. Demokratık pohtika adı altında bu ir- rasyonel\«ilkelgüçka\f gası göstensının sonucu olan \e ekonomıde, eğıtımde, medyada, uluslararası ilişkılerde ve top- lumsal ahlakta içıne düşülen bataklık, dev let yönetimi diye bunca süre okuma yazması kıt bir kamuoyıına, amiyane deyimıyle, yutturulmuş, fakat bunu hal- ka anlatacak açık bır söylem hâlâ üreti- lememiştır. Bu yetersızliğın kökenı üze- nnde dunnak gerekır. Gazete ve televiz- yonlarda enflasyonun nedenini anlatan yüzlerce uzman, eğıtim kargaşasını ku- rumlar düze>ınde tartışan bir o kadar uzman, bakan olduklan zaman uzman olan ve Türkıye'nın düzenıni bir günde değıştırebıleceğine ınanan, yazık ki hiç- bir şeyden şüphe etmeyi öğrenememiş politiİcacılar, Allah'ın günü Avrupa Bir- Bği'ne girememek üzerine insanın mi- desını bulandıran bir sürü boş laf ya da bütün yetersızlikleri her dakika abartılı olarak vurgulayanlar; trafik canavarla- n, enflasyon canavarlan. yağma cana- varlan karşısında anlatmakla bitmez ha- zımsızlık çeken bu toplumun psikolojı- sini sadece kankatünstlerden öğreniyo- ruz. Sonuç Türkiye'nın çok hastahğı var, hertop- lum gibi. Kentlileşememiş. rasyonelle- şememiş, yağma ahlakı kıskacında tö- kezleyen Türk toplumu, ıçsel dinamığı ıle yaşamaya ya da kimı yoruma göre, sürünmeye devam ediyor. Aslında sü- rünmüyor. Güçlü bır toplum. Fakat cehaletin içinde kavruluyor. Ortaçağ tortulanndan kurrulamıyor. Rasyonelı egemen kıla- cak bir soluk bekliyor. Bir şeyh soluğu (nefesi) degıl. bilim- sel bır soluk! Bu yazıyı okuyanlar bü- tün bunlann bılınen şeyler oldugunu da söyleyecekler. Ve yıne enflasyonun ne- denlen hakkında ya da bir bakanın ras- yonel olamayan siyasal yargılan üzenn- de ahkâm kesmeye devam edecekler. Ne var kı toplumun kısa sürelı gelece- ğı cehalete kurban edilmek üzeredir. 17 yıllık özelleştirme hikayesi... • Türkiye yeniden yapılanıyor ya sol? • Ordu küreselleşme karşıtı mı? • Yalan, riya ve sol... • Kadın emek pazarı • AKP'nin tüccar siyaseti ve sağlık • Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu • Dosya: Yerel yönetim deneyleri (Karşıyaka Kent Meclisi, Geçit, Ağılbaşı, Kemerhisar, Fatsa ve Porto Alegre) • Bilgisayar oyunları NîCHOLAS P A R K = • " " " r.f^.t ««.-.»».••».-» • • • Çam ağaçlan içerisinde sıcak bir ortamda tatil yapmak isteyenlere Odalarda Klima, Saç Kurutma, Buzdolabı, Ketıl. "Ölüdenizde özel ptej" Hisarönü-Ölüdeniz 48306-Fethiye Tel: 0 252. 616 63 53 - Fax: 0 252 616 63 55 e-mail: nic.parkotel ' superonline.com \ Bodrum Antik Tiyatro 2300 yıl sonra bugün yeniden! Turkcell'in toplumsal sorumluluk projelerinden bir yenisi daha tamamlandı. 4 yıl süren Antik Sur Projesi restorasyon çalışmalan sonunda, M>T\dos Kapısı ve Osmanh Kalesi'nin ardından, Bodrum Antik Tiyatro, bugün kapılannı yeniden sanata açıyor. Mutluluğumuzu Türkiye'nin tüm sanatçılan ve sanatseverleriyle paylaşmak isteriz. TURKCELL ' / fs- \ f—; -A=£ \ - V-; V •*»> ^s • # • * » «J>l» «>, t - » "ııiki»rtnnr 4nda ceki
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear