25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2000 PERŞEMB rnzı Buca olaylarında başına vurulan Barış Yüdmm 'ın annesi Ayşe Yddınm 'ın tedavi mücadelesi 'Oğlumu eskisi gibii• Oğlum, Bergama'dan Buca'ya gelince çok kötü dövmüşler. Inanılmaz dövüldü. Dudağını yırtmışlar. tki gözü simsiyahtı, kapanmıştı şişlikten. 'Ne oldu' dedim, 'Jandarma mı dövdü' dedim. 'Jandarma dışanda dövdü' dedi. Havalandırmayı kapattılar, bizi, 5.5 saat ring aracının içinde, îzmir'in sıcağında, güneşin altında, havalandırmayı kapatıp.. Jandarma öyle bir işkence yapmış bunlara. Indirirken de tartaklayarak indirmiş ve cezaevine teslim etmiş. Ayşe Yıkürun,oğhı Banş'ıncezaevinegbmeden önce bir sağhk sorunu olmadığuıı söylüyor. - Hapse girmeden önce oğhınuzun, Ba- nş Vıldının'ın sağbk durumtı nasıkta? AYŞEYILDIRIM-Banş'ınhapse gir- meden önce bir sağlık sorunu yoktu. Son derece sağlıklı bir çocuktu. Daha 18 ya- şını yenı bıtirmiştı gırdıği zaman ıçeriye. 18 yaşındaydı. Çocukiuğunda bademcik- leri şişerdi o kadar, son derece sağlıklı bir çocuktu. -Neredetutuklandı? YILDDUM-lzmir'de... Üniversitede okurken... Üçüncü yılındaydı Dokuz Ey- lül Inşaat Mühendisligı'nın. Banş, o Ga- zi olaylannın ertesinde düzenlenen bir operasyorda gözalüna alınmış. - Neyle suçlanıyor? YILDIRIM - Örgüt üyelıgıyle... Şim- di şöyle, bir pikniğe gidilmiş. Banş'ın müzik grubu vardı, Ege Kûltûr ve Sanat Merkezi'nde. Aynı zamanda hem oku- yor, hem de bağlama, gitar dersleri veri- yordu. Ege Kültür ve Sanat Merkezi ai- lerle birlikte bir piknik düzenlemiş, Ma- nisa'ya Spü Dağı'na pikniğe gıtmişler. Orada konser sırasında bir kışı dağın te- pesine örgüt bayrağı asmış, örgüt bayra- ğı asınca... Almışlar hepsini gözaltına, er- tesi gün bıraknuşlar. Oğlum o davadan be- raat etti. 1995'te. Herkes gözaltına alın- mış, hiçbir suçlama yok. Şimdi Devlet Güvenlik Mahkemesı, tekrar cezalandı- nyor. On iki buçuk yıla mahkûm edildi oğlum. Dosya şimdi Yargıtay'da. - Banş'ın sağhkdurumıına gektinL_ YILDIRIM - Biliyorsunuz, 21 Eylül 1995'te Buca Hapishanesi'ne bir operas- yon düzenlendi. Orada Banş'ın bulundu- ğu koğuşa düzenleniyor operasyon. Or- da üç kışı ölürken Banş başına aldığı darp sonucu sekiz gün beyin cerrahisinde kal- mıştı. Yeşilyurt Devlet Hastanesınde... Ben Banş'ın yaşadığını dört gün sonraöğ- rendim. Ölmüş denıliyordu. Çünkü re- simleri vardı gazetede, sağ kalabilmesı mümkün değil. Paramparçaydı kafası, kanlar içindeydi. tki gazetede görmüş- tüm. Hem Hürriyet'te hem Posta'da. Bi- ze oğlunuz ölmedı ama durumu ağır den- di, şu dendi bu dendi; dört gün sonra teh- likevi atlatmış diye duydum. - Dk ne zaman gördünüz oğhınuzu ? YBLDIRIM -On gün sonra görüş yap- tım ben oğluma, hastanedeydi. Yeşilyurt DevletHastanesi'nde. Gördüğümde tarun- mayacak haldeydi. Kafası şiş, gözleri şiş- ri. Gözleri bir ıştkrı sanki, küçücük bir ışık kalmıştı. Kapanmıştı şişlikten, mor- luktan. Kafasını öraş etmişlerdi, her ta- rafi dikiş içindeydi. Alnına kadar. çene- sine kadar, göz kapağına kadar her tara- fını kırmışlardı. Kolu alçıdaydı. Çınlçıp- Iaktı. Iç çamaşırlanyla duruyordu ve ey- lülün olmuştu 27'si, 28'ı. Yani soğuk bir havaydı. Kelepçeli değıldı. mahkûm ko- ğuşuymuş. Inanılmaz bir halde görmüş- tüm. Ama ağladığım zaman o bana. "Üzö- me, vaşryorum ya anne, arkadaşlanm öl- dü, sen sevinmdisin, kurtuldum" dedi. - Hastanede ne kadar kaldı? YILDIRIM - Banş on güne yakın kal- dı hastanede. Iyıieşmeden çıkardılar: Bu- ca Hapishanesi'ne getırdiler. Buca Ha- pishanesi'ne geldim ben de. Yaralan, be- releri, daha hiç bantlan açılmamıştı. Sar- gılan üzenndeydi yanı - Ama o darp sonucu ortaya çıkan ka- fadakikınkiar.Yanklar.carlaktarzarnan- la iyileşti herhaİde_ YILDIRIM-Tabiı.tabu - Yani oğlunuz tamamen iyileşti mi, de- mek istiyorsunuz? YILDIRIM-Olurmu Engin Bey, olur mu?.. Doktor daha o zaman zaten söyle- miş. demış ki. "Yani bunun sonuçbnson- radan çıkabiiir." Banş'a söylemış "Ba- şına çokdarpabıuşsm'" demış. ilende bel- kı sana rahatsızlıklar verebüir, ama şu an- da bir şeyin yok demiş. Bir buçuk, iki yıl sonra çıktı bu belirtiler. Bir kulağı o gün- den sonra duymuyor. Daha hastaneden çıktıktan sonra birkulağı az duyuyormuş. Kendisi müzik yaptığı için biliyor bunu, ama bana söylememiş, üzüleceğım diye. - Yani doktonın söylediği araziar bir buçuk. iki yıl sonra çıkn diyorsunuz. Ney- dibu araziar? YILDIRIM-îlk başlangıcında göz be- bekleri hareket ediyordu. Yam sürekh dö- nüyor. Aynca baş dönmesi yapıyormuş. "Yirmi gün gözümü bağladım, gezdün" dedi. Doktora da göndermemişler. Göz- lenni bir örtüyle bağlamış. Öyle kapatın- ca anca rahat ediyormuş. "Etraf dönü- yordu"diyor. "Sankiaşağıstyııkanyage- liyor, vukansı aşağrya gidiyordu, bir şey- ier ohıyonhT diyor. "Ayakta kalamrvor- dum, yirmi gün arkadaşlanm bana bo şe- kilde baktı" dıyor. Sonra cezaevının dok- toruna çıkmış, o da ona bir hap vermiş. O hapın üzerine birazcık baş dönmeleri azalmış. Bunu bana söyledi, "Anne bu hapı verdiler. ne diye verdiklerini biimi>o- rum, gidip birbeyin cerrahisine,dtşandan sor" dedi. Ben de alıp Ankara'da İbn-i Si- na Hastanesı'ne... Banş'ın arkadaşlan doktor olmuştu, onlara gittim, hocalan- na götürdüler. gösterdıler. Hoca demiş ki bu geçici bir çözüm, iyikştıricı bir ilaç de- ğil, birazcık ıyıleştinr. Bu çocuğun ema- n (MR) çekilrnesı lazım demiş. Bunun bey- ninde de bir şey olabilır, göz sinirlerinde ezılme olabilir. orta kulaktan kaynaklı bir şey olabilir demiş. -Ve Vıldınm'ın emar çektirmemace- ras başladL 199Tdi\di Ne \-aptilar? YILDIRIM -Çektiremedik, o sene öy- le kaldı. Bir türlü yapamadık. Hatta Ada- let Bakanlığı'nın telefon etmesine rağ- Hapishanede ve hasta/.. A Y D I N E N G İ N M I H R I B A N C I C I BARTEV veNAZILLI cezaevleıindeki hastalar Abdûlaziz Nakçı: Ges problerale- n. Selami Ozkan: Ges problemleri. Süleyman Matur: Mıgren, böbrek- te taş, idrar yollan iltihaplanması, hemoroid, bel ve kalp rahatsızlıkla- n, romatizma. Ekrem Kaval: Mide ülseri, böbrek v idrar yollannda iltihaplanma. Savaş Karaçam: Böbrek rahatstz- hği- AK Koç: Bağırsak tembelliği, bel rahatsızhğı. Sinan Yavuz: Hafıza kaybı, görme bozukluğu, denge kaybı. Münûr Çolak: Sol bacakta venöz yetmezliği. Ünal Odabaşı: Sağ kulakta işitme kaybı. Metin Yavuz: Bel fitığı, sinüzit, böbrek iltihabı. Rabbena Hanedar: Halsizlik, kr.bronşit, sinüzit, romatizma. Ali Chman Köse: Kr.franjit, lenf bezlerinde ve böbreklerde iltihap- lanma, prostat, hemoroid, işitme kay- bı, sürekli baş ağnsı. Aziz Nakçı: Kısmi hafıza kaybı ve denge sorunu. Uğur Bûlbûl: Yüksek tansiyon. Serdar Demirel: Bel fitığı, roma- tizma. kr.bronşit. Talat Kızıl: Sürekli baş ağnsı. Sinan Özsoy: Yoğun halsizlik, bit- kinlik. Höseyin Çınar: Sinüzit ve bel ağ- nsı. Erol Evcil: Bel ağnsı. Serdar Geör: Kısmi hafiza kaybı, unutkanlık, beyin tahribatı nedeniy- le baş ağnsı. YüdırayEyüboğju: Sinüzit, halsiz- lik, baş ağnsı, yüzde uyuşma, böb- rek fonksiyonJannda bozukluk, sü- rekli ishal. Polat Han: Sinüzit, romatizma, sol kolda ağn. CemalettenPoiat: Böbreklerde en- feksiyon, sinüzit, migren, unutkan- hk, vücutta uyuşma, tansiyon yüksel- mesi. BLHayri Alp: Kr.farenjit, bel ağn- sı ve Hepatit-B Orhan Özpolat: Migren, astım, ba- ğırsak enfeksiyonu, bel ağnlan. Yusuf Kutlu: Romatizma, sürekli halsizlik, sinüzit. Lütfü Topal: Migren ve bel fitığı. İsmetÖzdemir: Sinüzite bağlı or- ta kulak iltihabı, sol kulakta duyma kaybı. NlhatKonak: Sağ ayakta kurşun ya- rasma bağlı olarak kemik parçalan- ması ve taban düşmesi, bel ve boyun fitığı, kalça bel ve omuzlarda kireç- lenme. Savaş Kör: Sağ el-dirsek arasında doku kaybı ve sinir zedelenmesi. tlhan Emrah: Bacaklann arka kı- sımlannda saçma parçalanndan kay- naklanan yürüme güçlüğü. Haydar Baran: Sol bacakta ve sol kolun iki parmağında sinir zedelen- mesine bağlı his kaybı. Atlen Yıkünm: Şeker hastası. Murat Güneş: Kaburga kınğına bağlı ağnlar, sırt ağnlan, kol ve ba- caklarda sinir zedelenmesine bağlı uyuşukluk ve hissizlik. Muhammet Muhammet: Hiper- tansiyon, peptic ulcus. NA2İLLİ CE2AEVİ A. Kerim Polat: Astım. A. Haluk Kurt: Peptic Ülser. NurettinAnyığ: Mide ve düedonal ülser. Şehmuz Poyraz: Disk herni HaaKankeş:Psikolojik problem- ler, venöz yetmezlik. Süleyman Süer: Böbrek yetmezli- ği, varikosel. Sabri Temel: Astım. Şehmuz Koyun: Lumbalji. Seüm Acar: Astım. Hanefî Erdem: Kr.bronşit Faik Özgür Erol: Peptic ülser. Metin Yavuz: Sinüzit ve hemoro- id. AKerim Yalçın: Peptic ülser. Enün Karatay: Kalp hastalığı, böb- rek yetmezliği. Nadir Kalkan: Discal herni mig- ren, sinüzit, farenjit ve kr. bronşit. Fethi Kurşun: Peptic ülser, kolda platin var. Celal Kıbç: Sinüzit, kr. bronşit, ve- nöz yetmezlik, disk herni. Nazun Aslan: Sinüzit, kr. bronşit, venöz yetmezlik, disk herni. Mekki Demir: Kalp romatizması, epilepsi, sinüzit, disk herni. AhmetÖlçer: Ese,gastrit. '"'' Memduh Çelebi: Görme sorunu var. Mesut Kıhnz: Kalp yetmezliği, ve- nöz yetmezliği. Yann: BURDUR, ÇANKIRI, CEYHAN hapishaneleri Banş Yridmm müıiği ve müzik yapmayı seviyordu. BucaCezaevi olaylarında koğuşuna yapüan baskmdan sonra Yıldınm'm tek kufağı sağır oidu.(Önde, ortada) 12.5 yıl ceza alan Banş Yıldınm'ın Buca Cezaevi'nden yazdığı mektup 'ArkodaşUmma göreşanslryım' izlere Buca Hapishanesi'nden yazıyorum. '95 Mart'ından beridir tutukluyum ve 12.5 yıl "ce- za" aldım. Burada kaldığım süre zarfmda tüm ar- kadaşlanm gibi ben de defalarca saldmlarda yaralan- dım; 21 Eylül 95 katliam saldınsında bu yaralanma ölümcül şekildeydi; açlık grevi direnişlerinin sağlığj- ma kahcı etkileri oldu (işitme kaybı vb.); rutubet, so- ğuk, sağüksız beslenme gibi, tedavi etfkümeme gibi "ses- siz imha" yöntemlennden nasibimizi aldık. Bir yıldan fazla bir süredir mücadele verdiğim bir rahatsızlığım var. (98 Şubat-Mart aylanndan bu yana devam ediyor.) Gözlerim irade dışı şekilde sürekli hareket ediyor. Bu hareketlilik bazen iyice artıp tüm okuma-yazma vb. iş- leri engelleyecek duruma geliyor ve şiddetli baş ağnsı yapıyor, bazen de daha alt düzeyde seyrediyor. Ama sü- rekli bu durum devam ediyor. Hapıshane doktora "me- niere seadnMBH" ön tanısı koydu. 98 Hazıran aymdan itibaren hastaneye gıtme çabalanm oldu. Hapishaneler- de hastaneye gitmek çoğu dönem "imkânsız" gibi bir şey. Ya onursuzbir dayatmada bulunurlar ya da "asker yrfi* derler. Gidebilseniz de dayatmalar devam edeT. Ben birçok arkadaşrma göre bu ölçüde "şans"lıyım. Çün- kü gazetelerde ve kamuoyunda hastalığıma, tedavi edil- meme ilişkin birçok haber çıkıyor. Buna rağmen defa- larca teşebbüsten sonra hastaneye ukşabildim. Belki 20- 25 kez çeşitli dayatmalarla karşılaşıp geri döndüm. 4 kez hastaneye ulaşabildim. Bir de nöroloji yerine göz servisine sevk edilmiştün. Birinde güya "doktor" olan biri, askerlerin odadan çı- kartıbnasını ve kelepçenin çözülerek muayene edilme- mi istediğim için bağınp çağırdı. Hipokrat yeminini ha- tırlatmam üzerine benı tedavi etmeyi reddederek çıkar- dı. Üçüncü gidişimde bir doktor 2-3 dakika süreyle gö- züme bir kalem tuttu ve bende "nistaymüs" ve "meni- eresendromu" olmadığını söyledi. Bunu söylemek için "tomograıi gerekmiyor mu" diye sorduğumda (lıapis- hane doktoru ve bazı tarudık doktorlar söylemışti) "Ge- rek yok" dedi ve bana psikosomatik düzenleyici bir ilaç verdi. Daha önce kullandığım "Betaserc" ilaç gi- bi bu da bir ise yaramadı. Doktor "geçer" gibi şeyler söylemişti. Öyle olmadı.Basında çıkan haberler üzerine geçen ay bir kez daha hastaneye çıkartıldım. Bu kez 5-10 da- kika bir muayeneden sonra "bir seyiminolmadığı'' söy- lenerek gönderildim. Oysa "bir şejim" var. En az bu satırlan yazarken bile aynı sorun devam ediyor. Oste- lik, dediğim gibi, ben "şansh'' bir ömeğim. Hiç hasta- neye çıkamayan; çıkıp dayak yiyen; defalarca gidip hastanede yaüpyanpda hastane kaydı olmayan; EMG'le- ri, tomograflen, fılmlen "kay bedilen" pek çok arkada- şım var. Bu sorunlar devam ediyor. Yetmezmiş gibi bir de "odatipi hapishaneler" diyerek bizi hücrelere göm- meye çalışıyorlar. Bunlar ortadayken bunca işkence ve saldın yapanlann bizi tecnt edebilirse ne yapacaklan sır değil. Tüm bu koşuliarda duyarhlığınızı bekliyor, çahşmalannızda başanlar diliyorum. 08JB.1999 BARIŞ YILDIRIM - Buca Cezaevi men, oraya, Hasan Dentzkurdu, gene hiç- bir şey yapümadı. - Nerede engeOenrvordu sizce? YILDIRIM-Bakanlık ızın vermiyorde- niliyordu ama aslında cezaevi yönetimi göndermıyordu. Çocuğa olmuyor diyor- larmış. Dışanya gönderemeyiz diyorlar- mış. toayla çektirelim, biz gönderelim de- dim, ona da razı olmamışlar. Ondan son- ra Bergama'ya sevk olundu. Kasımday- dı... Geçen yıl... 1999 Kasımı'nda. - Bergama'ya niçin sevk edfldiJer? YILDIRDVİ - Boşalttılar Buca'y», si- yasi mahkûm kalmayacak, dendi. Banş'ın mahkemesı devamettığı için Bergama'ya gönderdiler. - Devam edht>r muydu hastahğı? YILDIRIM"- Tabıı, tabii devam edi- yordu. o haplardan alıyordu sürekli. Baş dönmesi, mıde bulanusı yapıyormuş. Göz- bebekleri.... Hareket... Sürekli hareket ediyor gözbebekleri; sağa, sola kayıyor. Gözüne baktığın zaman gözbebekleri... - İrade dışı mı yani? YILDIRIM-"Bazen kendimi zoriuyo- rum" dedi, "bir müddet tutabihy'onım, ama ondan sonra benim irademin dışnıa çıkrvor, kontrol edemi^rum" dedi. - Oğlunuz Bergama'ya gktince_ Şu si- zin emar mücadeteniz devam etti mi? YILDIRIM - Ben tekrardan Bakanlı- ğa gittim. Ben özel çektirtmek istiyorum dedim, kabul ettiler. Tomografıyi biz ken- dimiz karşıladık. Hastanede değil, özel bir klinikte çektiler. Yanijandarma nezaretin- de götürüldü, özel klinikte tomografı çe- kildi, tekrar hapıshaneye döndü. - Bir teşhis konabildi mi sonunda? YILDIRIM - Raporlar Bergama'ya göndenlecek. Oysa Banş yeniden Bu- ca'ya getırildi. Yani raporlan bulamıyo- ruz. Yalnız vakfın doktorlanna sordum ben. tnsan Haklan Vakfi'nın doktorlan- na. Rapor tarihini, numarasuu öğrenebi- Ursenız, belkı bir araşnrabUiriz dediler, so- nucunu almak için. Ama şunu biliyoruz: Bu rahatsızlıklann çoğalmasının da, aç- hk grevlerinın de çok etkisi varmış. %'da- kı açlık grevlennin. Hücrelerde, göz si- nirlerinde zayıflama olmuşdiyoriar. Şikâ- yetlen halen devam ediyor, iyileşme yok. "Okıryamryonım" dıyor "Okuduğum zaman gözbebeğindeki harekeder çoğalı- yor" dıyor. Baş dönmesi yapıyor. Arka- daşlan buna okuyor, o dınlıyor. Bir de Banş sürekli okuyan, yazan. çızenbir ço- cuk olduğu ıçın, "onun için en bü)ük iş- kence bu tşte, okuyamadığı zamanlar-." - Peld, oğlunuz şu anda birkaç arkada- şıyla beraber yeniden Buca'ya getirM. Ariık Buca Cezaevi'nde mi kabcakbr ? YILDIRIM - Daha tamamiyle görüş yapamadık. Ama çocuklarBergama'ya ye- niden gideceğız diyoriar. Ama Buca'da kalıcı gibi görüniiyor, idare gidecekleri- m pek söylemiyor. Buca inanılmaz bir yer. Zaten Buca'daki ıdarecilerin kendi- leri söylüyorlar. "Buraa Buca_" diyoriar. - Nedir Buca'yı diğerferinden ayını? YILDIRIM-Buca'nınidaresıçokacı- masız. Sıze bırömek vereyim. llk Banş'ı gördüğümde, yüzünu, gözünü, dışleriru kir- mışlardı. Bergama'dan Buca'ya gelırken gözleri morluk içindeydi, dövülmüştü. - Yani bu halindeyken de dayak yemiş. YILD1RLM -Tabu, dayak yedı. Berga- ma'dan Buca'ya gelince çok kötü döv- müşler. lnanümaz dövüldü. Dudağını yırt- mışlar. iki gözü simsiyahtı, kapanmıştı şişlikten. "Ne oMıı" dedim, "Jandarma mı dövdü" dedim. "Jandarma dışanda dövdü" dedi. Havalandırmayı kapattılar, bizi, 5.5 sa- at ring aracının içinde, Izmir'in sıcağın- da, güneşin altında, havalandırmayı kapa- tıp jandarma öyle bir işkence yapmış bunlara. Indinrken de tartaklayarak in- dirmiş ve cezaevine teslim etmiş. Ceza- evi de siz geldiniz diye merdrvenleri çı- karken girişmiş bunlara. Çene kınlmış, kol kınlmış, Banş'ın dişleri kınlmış, gözleri morarmış, vücudu mosmor, her tarafin- da darp izleri var. Biz müdüre indık. "tda- re bizim çocuklanmıa niye dövdûrttü" diye sorduk. Müdür, siz benı nasıl suçla- yabilirsiniz. Devletin memurunu. Ben dövdürtme- dim, dedi. Hem çocuklannızla daha gö- rüş yapmadan, bizi nasıl suçlarsınız de- di. Ben dedim ki, ben çocuğumla görüş yaptım, şimdi oradan geliyorum, oğlum sizin dövdürttüğünüzü söylüyor. Müdür, ben mi dövdürtmüşüm, dedi. Ben de bu- ranın yöneticısi sizsiniz, siz dövdürtmüş- sünüz. dedim. Kendimi tutamadım. Na- zilerin Yahudilere yaptıklannı yapıyor- sunuz bize. Faşizmle yönetiliyor Buca Cezaevi deyınce. bir adam kalktı oradan, o da odadaydı, "Ben faşistim, faştstlere faıf sövieyemezsiniz" dedi. Bu da üçüncü mü- dürmüş ya da müdürlerden biri. Görüyor musunuz, çocuğumuzu nereye teshm et- tik? - Peki, şu anda, Banş'ın sağhğı>1a flgii olarak annesmin isteği tam olarak nedir? YILDIRIM-Ben oğlumun tedavi edil- mesıni istiyorum. Neyi var, neyi yok araş- tınlsın, teşhısı konulsun. Nasıl bir tedavi yöntemi varsa tedavi olmasını istiyorum. Ya çıkarsınlar versinler bana, ben çocu- ğumu tedavi ettireyim ya da benim çocu- ğumu eski haline getirsinler. Ben verdi- ğimde sapasağlam, aslan gibi bir gençti. Ama şimdi çocuğumun sağhğnu bitirdi- ler. Gençliğıni elinden aldılar. Hayaünael koydular. 5 yıh gıtti, 4.5 yılı daha var. O zaman çocuğumu verdiğim gibi istiyo- rum. Devlete ernanet etmiştim. Devlet de bunu koruma altına almıştı. Verdiğim şe- kilde ıstiyorum. Tedavisini yapdrsm ya da bana versinler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear