Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MİSAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JvLJJ-il UJK. kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
Vönetmenler bugüne dek 2000'li yıllarla ilgili birçok ilginç çalışmaya erken imza attılar
Smemacı gözüyle 2000'lerASLI SELÇUK
Sinemacılar bugüne dek 2000 yılı
ile ilgili birçok çalışmaya erkenden
imza attılar. Bu ilginin ilkelerinden
bıri. 1936 yılında VVüfiam Cameron
Menzies'in, en çekici bilim-kurgu ya-
zan H.G.W*ina
TheShapeofnıing>
to Come" (Gelecek Olaylann Şekli)
romanını sinemaya aktaiması sayıla-
bilir: "Things to Come" (Geleceğin
Dünyası), 2036 yılını anlatan ve gör-
selliğin büyük bir başanyla yansıtıl-
dığı bir bilim-kurgu fılmidir.
Ardından başka çalışmalarla bulu-
şurizleyici: "The WarofTtaeW»rids"
(Dünyalar Savaşı), "World VVîthout
End" (Sonsuz Dünya), "Forbidden
Planet" (Yasak Gezegen). "Of Stars
and Men" (Yıldızlara ve Insanlara
Dair), insanlığın tükenmeyen uzaya
ulaşma arzusunu başanyla yansıtan
çalışmalardır.
Yönermenleri daima büyüleyen bir
yazann, H.G. Wells'in romanı "\WDTM
VVîthout End"i (Sonsuz Dünya), Ed-
vard Berns 1956 yılında sinemaya ak-
tanr: Bu bilim-kurgu serüven filmin-
de izleyici 2508 yılına doğru biryol-
culuk yapar. 26. yüzyılda yabancı ge-
zegenlerden gelen bir uzay gemisi yer-
küremizi zıyaret etmektedir. Bu etki-
li çalışmalan sürekli birçok fılm izler.
1968 yılında çevrilen "2001: ASpa-
ce Odyssey" (2001 Uzay Yolu Mace-
rası) ve "Planet Of The Apes" (May-
munlar Cehennemi), 21. yüzyılda in-
sanlan nasıl bir geleceğin bekledıği-
ni yansıtan önemli iki çalışma. Film-
lerin'de sürgit yetkinliğe ulaşan Stan-
ley Kubrick'in yine bağımsız çalış-
malanndan "2001 Uzay Yolu Mace-
rası", efektlerinin etkisiyle de görsel
açıdan çok başanlı olmuş bir filmdir.
Ayrıca filmin çok uçlu felsefı sorgu-
lamalan, izleyiciyi düşündürmeyi de
başanr. Kendine özgü derinliği ile
fılm, Kubrick'in birçok çahşması gi-
bi bir klasiktir artık.
Yönetmen Franklin J. Schaffnerın
çektiği 1968 yapımı "Mavmunlar Ce-
hennemi", etkili siyasi, sosyolojik bir
£ 1. yüzyılı kendi
bakış açılanyla
irdeleyen
yönetmenlerin
getirdiği değişik
yorumlar,
İcarşılaşılacak sayısız
sorunun belirmesine
de yol açar: Evrende
bizim dışımızda
başka canlılann da
olduğu, teknoloji
ilerledikçe insanın
daha da mekanik bir
dönüşüme
uğrayacağı, insanlık
değerlerinin giderek
yitirileceği kaygısı
tartışılmaktadır.
yanılsama öyküsüdür. Fütünst bir bı-
lim-kurgu ortamında gelişen öyküde,
insanlann ve maymunlann ahlakî de-
ğerleri vurucu bir bakışla ele alınmak-
tadır. PierreBoulk'un romanından si-
nemaya aktanlan fîlmde bir Amerikan
uzay gemisi, maymunlann yönettiğı
bilinmez bir gezegene düşer. Charl-
ton Heston başkanlığındaki ekıp, dün-
yanın 20 yüzyıl sonrasına gelmiştir.
Heston, filmde insanın diğer bütün
hayvanlardan üstün olduğunu kanıtla-
maya çalışan bir karakteri canlandır-
maktadır. Üstün varlık olduğuna kuş-
ku duymadan inandığı insanın, dün-
yanın sonunu kendi elleriyle hazırla-
dığını da filmin sonunda anlayacak-
tır. 1975 yılında çekilmiş olan 'Zar-
doz' (Taş Tann) ve 'RoflerbalT (Ölüm
Pateni), öteki filmler benzeri 21. yüz-
yılı ilginç bir yaklaşımla vurgulayan
iki önemli çalışmadır. Norman Jewi-
son'ınyönettiği •Roüerball", dünyamn
şirket devletlerinden oluştuğu bir za-
manın anlatımıyla karşımızdadır.
2018'de dünya artık sekiz büyük şir-
ket grubu arasında paylaşılmıştır. Ev-
rene tam bir maddi sessizlik egemen-
dir Savaş yoktur. açlık yoktur: herhan-
gı bırtoplumsal huzursuzluk, karşı çı-
kış, hiçbir kişisel özgürlük ve sonuç-
ta Tann da yoktur. lnsan ruhunda öte-
den beri var olan otoriteye karşı çık-
ma isteğini yatıştırma aracı olarak bu-
nun en somut göstergesi "RoUerbaU"
oyunu, yani sporu vardır. Motosiklet
ve tekerlekli patenle yapılan bu spor-
da acımasız bir biçimde ölmek, eğlen-
cenin en doyurucu. en önemli parça-
sıdır.
John Boorman'ın yönettiği "Zar-
doz" ıse metafizik ve antropolojik
öğeler içeren bir çalışma. Zardoz'da,
Sean Connery, 23. yüzyılda yaşayan
Adam (bu ad aynı anda kutsal kitabın
Âdem'ini simgeler) karakterini can-
landırmaktadır. Filmde, 2293 yılın-
daki bir dünya anlatılır. Bu dünya top-
lumu o yüzyılın teknolojisinin açıkça
yaşamaya zorladığı bir kalabalıktır.
Bu topluluğun en üst noktasmdaki yö-
neticiler ise estetik değerlere bağım-
lı, yüksek, seçkin bir gruptur. Bu seç-
kin grup, ruhsal anlamda sonsuza dek
genç kalabilmektedir.
Michael Anderson'ın 1976'da çek-
tiği "Logan'sRun"(Hayal Şehir),en-
telektüel iletisi yüksek iyi bir fûtürist
filmdir. Salt zevkleri için yaşayan,
hepsi de 30 yaşın altında olan bir in-
san grubu vardır filmde.
1980-90'h yıllann 2000'e bakışlı
çalışmalan arasında ise aklımıza ilk
gelenler: "Terminator" (Yokedıci),
"Strange Days", "Escape From LA"
(Los Angeles'tan Kaçış), Peter
Hyams'ın "2010"u, Paul Anderson'ın
"EventHorizoıTı (Ufuk Faciası), HaJ
HaıUeyin "The Book of LnVı (Ya-
şam Kitabı). James Cameron'ın yazıp
yönettiği "Terminator"de 2029 yılın-
da insanın yarattığı makineler, sonuç-
ta insanlan yok etmeye başlamışlar-
dır, insan soyunun neredeyse bitimi gel-
miştir. "Strange Days"in (Tuhaf Gün-
ler) senaryosu da James Cameron'un-
dur, yönetmeni Kathyrn Bigeknv'dur.
Filmde Bigelow, yakın bir geleceğin
ışıksız, karamsar bir potresini çizmek-
tedir.
2000 yılı sadece Amerikalı yönet-
menlere esin kaynağı olmamıştır. Son
yıllarda dünyanın değişik noktalann-
dan birçok milenyum projesi üretil-
miştir: İspanya'dan "Yaşamınun İlk
Gecesi", Belçika'dan "Duvar", Fran-
sa'dan "Issız Ada". Macaristan'dan
"Tamas veJuli", Almanya "dan "Frank-
nırtKavşağT. Kanada'dan "SonGece",
Tayvan'dan "Defik", Brezilya'dan "Ge-
ce Yansı", Mali'den " Dünya'da Ya-
şam". 2000 yılındaki insanoğlunun ve
dünyamızın durumunu ilginç anlatım-
larla vurgulayan çalışmalardır.
21. yüzyılı kendi bakış açılanyla ir-
deleyen yönetmenlerin getirdiği deği-
şik yorumlar, karşılaşılacak sayısız
sorunun belirmesine de yol açar: Ev-
rende bizim dışımızda başka canlıla-
nn da olduğu, teknoloji ilerledikçe in-
sanın daha da mekanik bir dönüşüme
uğrayacağı, insanlık değerlerinin gi-
derek yitirileceği kaygısı tartışılmak-
tadır.
Her zaman merak edilen sonsuzlu-
ğa ulaşmak, insanın yarattığı bilgısa-
yarlann ne denli güvenilir olduğu,
dünyanın hatta belki evrenin sonunu
insanoğlunun kendi elleriyle hazırla-
dığı savı, insanın tekliği, aİdı, hayvan-
lardan tartışılmaz üstünlüğü fakat ay-
nı zamanda da canlılann en acıması-
zı ve yok edicisi olduğu, giderek be-
cerisiyle yarattığı teknolojinin tutsa-
ğı olduğu arasız tartışılmakta ve he-
nüz girdiğimiz yeni binyılırruzda da da-
ha yoğunlukla sorgulanacağa benzi-
yor tüm sanat dallannda...
Arslana Benzer 'in senanyosumı yazan, 'ödüllü kalem' Rustam İbrahimbekov
'Aş/dar bugün âe cskisigibiJKûhür Servisi - Şehir Tiyatrolan
Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, Azeri
senarist ve yönetmen Rustam İbrahim-
bekov un Türkçeye Huraman Nev-
ruzova tarafından çevrilen oyunu 'Ars-
lana Benzer' sahneleniyor. Insanı in-
san yapan değerleri sorgulayan bu
oyunda Murat, (Engin Alkan), yedi ya-
şında oğlu olan bir babadır. Gittiği
bir partide Lena (Esin U. Karabağ-Ye-
lizTozan) admda bir kadına âşık olur
ve ona hissetikleri uğruna her şeyi
göze alır, hazır olmadığı bir aşk yü-
zünden ölümübile.. Kansı Solmaz'a
(Oya Palay) duygulannı açan Murat,
gıttikçe aşkın girdabına sürüklenme-
ye başlar.
Bu konudan yola çıkan 'Arslana
Benzer', 'insan, duygulannın sesini
dinleyerek bir evliliği bozabilir mi',
'İnsan, günlük yaşamnun ağuiığını,
ahlaki ve psikolojik engeüeri aşk saye-
sinde aşabilir mi' sorulanna cevap an-
yor. 16 Nisan'a dek Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde, 23 Nisan tarihine kadar
da Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde sah-
nelenecek oyunun yazan ve yönet-
meni Rustam Ibrahimbekov, elliden
fazla senaryoya imzasmı attı. Senar-
yolanyla 1988 yılında Rusya Devlet
Ödü:ü'nü alan yazar, 'Koru Beni Tıl-
sunım' ile 1986 yılında 'Uluslarara-
sı tstanbul Fılm Festrvali'nde büyük
ödüli, 'Urga'yla 1991 'VenedikFüm
Festvali'nde 'Altm Aslan' ödülünü
kazaıdı. tbrahimbekov'un en çok ses
getiıen fılmi ise CannesFdm Festiva-
li'no; büyük ödülü ve 'Amerikan Si-
nena Akademisi'nin dağıttığı 'En iyi
yabaicı film' dahnda Oscan alan, Ni-
İdtaMihalkov'un yönettiği 'Gûneş
Yamğı' oldu.
- 0>unda İnsan' kavramı ûzerin-
de «uruluyor, ama 'Arslana Benzer'
rahıthkla kadın ile erkek arasındaki
iHşlderin sorgulandığı bir oyun olarak
algunabilir. Yansıtmak istediğiniz asd
du">^ı nevdi?
K.STAA1 İBRAHİMBEKOV- In-
sarur sadece Shakespearedönemin-
de şk olduğunu sanıyorlar. Bu çok
yanış bana göre ve yaşadığımız çağ-
da a aşkın var olduğunu seyirciye
hissttirmek istedim. Seyircinin bu-
na ıandığını görünce, anlıyorum ki,
b u macıma ulaşmışım.
Inim için seyircinin ifade etmek
ist^iklerimi kabul edip etmemesi,
inaıp inanmaması çok önemli, çün-
k ü unu her anlattığımda, insanoğlu-
nt»Dİaya hâkim olduğunu bir kez da-
h ^ jrüyorum. 'Arslana Benzer' bir ta-
ra±n aşk hikâyesini işlerken diğer
taadan özgürlüğün seçimini seyirci-
y e : oanyor.
'Arslana
Benzer', 'insan,
duygulannın
sesini dinleyerek
bir evliliği
bozabilir mi',
'İnsan, günlük
yaşamının
ağırlığını, ahlaki
ve psikolojik
engeUeri aşk
sayesinde
aşabilir mi'
sorulanna
ce\ap anyor.
- 'Arslana Benzer'deözgürlükveah-
lak arasında da bir ilişki kurulma>a
çahşılmış. Erkege göre aşk özgürlük,
kadına göre (evti olduğu için) ahlak-
sızuk.
İBRAHİMBEKOV - Böyle bir iliş-
ki kurulmadı aslında. Bunlar kişisel
problemler. Bir erkek ister genel eve
gitsin, ister sevgilisiyle beraber ol-
sun, daima aynı hareketleri yapacak-
tır. Oyundaki adam, Murat, bu aşka
hazır olmadığı için ölmüştür. Bunu
göstermeye çalıştık. Özgürlük veya
ahlak arasındaki ilişki bireyin seçimi-
ne bağlıdır.
- Olüm olgusu Cyrano De Berge-
rac'ta da Romeo ve Juliet'te de farklı
farklı nedenlerle ortaya çıkmış bir son-
dur. Sizin, oy un sonunda kahramam-
nız için öiümü seçmeniz bir gönder-
me miydi. yoksa hikâyenin genel akı-
şı çerçevesinde mi ortava çıkü?
IBRAHtVffiEKOV-Shakespeare'le
arasındaki fark, 'Romeo ve Juliet'te
farklı olaylar ele alınması ve görsel so-
runlar, engeller olmasıdır. Ancak 'Ars-
lana Benzer'de sorun içte, demek is-
tediğim duygu dünyasında. Seyirci
bunu görmüyor, anlıyor.
- Sinema senaristliği ile, tiyatro
oyun yazarhğı arasında ne gibi fark-
larvarsizce?
İBRAHİMBEKOV - Her şey anlat-
mak istediklerime bağlı ve hangi tür
yazıyorsam yazayım bunu göz önün-
de bulunduruyorum. Öyle konular
var ki, onlan piyes olarak yazmak is-
tiyorum ya da karşıma öyle konular
çıkıyor ki senaryo olarak yazmaya
başlıyorum.
Tiyatronun olanaklan beni şu açı-
dan cezbediyor: Sıradan problemle-
ri, güncel hayattan alınan unsurlan,
sembolize ederek anlatmamı sağlı-
yor ve bunlann aşağı yukan hepsi
koşullandınlmış olaylar. Sinema ise
yaşamdan alınmış konulan sabitleş-
tiriyor. Gerçeğe ne kadar yakın olur-
sak o kadar önemli. Sinema ve tiyat-
ro ayn ayn amaçlara hizmet ediyor
bana göre.
Kühn, kırkyıldır çokuluslu, çok esinli
ZEYNEPÜN
Joachim Kühn, Avrupa'nın yetiş-
tirdiği ve yeni dünyaya daha ahmış-
lı yıllarda kabul ettirdiği bir değer: Kü-
çük yaşlardan bu yana çok verimli ol-
muş, çalışkan bir sanatçı. Çalıştığı
müzikçilerin, ürettiği albümlerin, ka-
tıldığı şenliklerin, yaşadığı kentle-
rin, ilgilendiği akımlann bir dökü-
münü yapmak bir kitabın sayfalan-
nı dolduracak irilikte.
Yurdumuzda da dağırımı (nasılsa!)
yapılan Ornette ile baş başa gerçek-
leştirdiği ikili çalışmalardan tanıyor
Türk cazseverleri onu özellikle. O
kayıtlarda çahşını çok beğenen 'har-
molodic' buciti bir daha aynlamadı
Kühn'den; oysa çalıştığı bir avuç pi-
yanist var, ancak, upuzun geçmişin-
de (Geri Allen, VValter Norris, birkaç
ad daha). Kühn'ün biçemini tanım-
lamak çok zor, çokrenkli ve farklı şey-
lerin toplamı çünkü. 15 Mart 1944 Le-
• 10. Akbank Caz Festivali kapsamında piyanist Joachim
Kühn, çoksesli müzik evTeninin bileşiminden hoşlananlara
bugün, CRR Konser Salonu'nda ilginç bir dinleti sunacak.
ipzig doğumlu (Omette gibi bir ba-
lık. evet). Klasik piyano \e besteci-
lik eğitimi almış. Ağabeyi klarnetçi
Rolf (epey albümde çaldılar birlikte)
ilk esin kaynağı; caza geçişini sağla-
yan kişi. Bu meslekten para kazan-
maya başlayıp bir heveslinin ötesine
geçtiği tarihse 1961.
Kendi üçlüsüyle Doğu Almanya
sınırlan içerisinde ilk özgür caz de-
nemeleri yapması bir ilk olduğu ka-
dar. bir Avrupa biçeminin yaratılma-
sına katkıda bulunduğu için de önem-
li. Viyana'da katıldığı bir piyano ya-
rışması sonrası Doğu Almanya'ya
vedası, Hamburg'a yerleşip Rolf ile
özgün bir dörtlü kurması, iki karde-
şin Jimmj'Garrison ile Impulse'abir
albüm doldurmalan, 1968'teParis'e
yerleşmesi yaşamında altmışlı yıl-
lardaki kilometre taşlan. Yetmişli yıl-
larda aynı anda sürdürdüğü caz- rock
çalışmalan ve akustikpiyanonun sü-
rüklediği üçlüler (Jean-FrançoisJenny
Clarkve Danid Humair'lisi en ses ge-
tireni), yetmış beş sonrası Califor-
nia'da sıcak, tatlı, yumuşak ve sevda-
lı günler (yaratıcılığına ve yeteneği-
ne ihanet ettiği günler), Jan Akker-
man ile ikili çalışmalar. Seksenlerde
kısa bir New York molası (soluklan-
mak için), Hamburg'a yerleşmesi
(1981), Bechstein piyano şirketiyle
sarmaş dolaş oluşu ve eski çalgısının
üzerine yeniden (yıllarca elektrikli
aletlerle haşır neşır olduktan sonra)
eğilişi, yetmişlerin mide bulandıncı
'kaynaşım' illetinden bulaşan kıy-
mık ve tortulanndan temizlenmesi,
klasik müzikçilerle etle tırnak örne-
ği kenetlenmesi ve yeniden düşler
diyan (öyle diyorlar) Paris'e kesin
dönüşü (ne mutlu onaü).
Doksanlarda yıldızının ışıması ye-
niden: HiFi Vision dergisi okurlann-
ca yılın en iyi müzisyeni seçilmesi,
Doğu Almanya'da yirmi üç yıl son-
ra verilen dinletiler, çoksesli müzik
salonlannda gittikçe daha sık boy
gösterişi ve Ornette ile işbirliği.
Bu üstün yetenekli piyano ustası,
Fransız cazının bir başka önemli ve ça-
lışkan adının, davulcu, eski, çok eski
yoldaşı Danıel Humair (resimleri baş-
ta Fransa ve anavatanı Isviçre olmak
üzere çeşitli Avrupa kentlerinin mü-
zelerinde sergilenen usta bir ressam da
aynı zamanda) ve basçı DenefBeier'in
eşliğinde Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda bugün 10. Akbank Caz
Festivali çerçevesinde ilginç bir din-
leti sunacak.
Çağcıl caz ile çoksesli müzik evre-
ninin bileşiminden hoşlananlara...
'9okuz Sekiz1
Kelt ve
Anadolu türkülerini sunuyor
• Kültür Servisi - lrlandalı, Türk, lranlı ve
Ukraynalı dört müzisyenden oluşan 9okuz 8ekiz
Topluluğu, 12 Nisan çarşamba günü 19.00'da
Italyan Kültür Merkezi'nde bir konser verecek.
Borusan Kültür ve Sanat Merkezi tarafından
düzenlenen konserde topluluk. Kelt ve Anadolu
türkülerinin yanı sıra Bulgar. Isveç ve Yunan
halk şarkılannı da seslendirecek. lstanbul'un
çeşitli müzik mekânlannda sahne perfonnanslan
gerçekleştiren 9okuz 8ekiz topluluğu adını
geleneksel Türk ritmi 9'8'i kullanarak
yorumlanan bir bules parçasından alıyor. Müzik
çalışmalannı lrlanda Kelt müziği ve Türk halk
türküleri üzerinde yoğunlaştıran grup, John
Brain (vokal, keman, mandolin, 10 telli
bandolin, flüt), Çağlayan Örge (mıtar, manco,
bassap ve sap), Roshan Dolatabadı (akordeon ve
vurmalı çalgüar) ve Oleg Linov 'dan (buzikı ve
mandolin) oluşuyor.
'Makbul' Torino'da
festivaMe yarışacak
• ROıVlA - ltalya'nın Tonno kentınde 13
Nisan'da başlayacak eşcınsellik konulu filmler
festıvaline, kısa metrajlı film kategonsınde
Hüseyin Karagöz'ün 'MakbuF adlı filmı
katılacak. Bu yıl 15'incısı düzenlenen festıvalde,
10 uzun metrajlı,12 kısa metrajlı, 9 belgesel fılm
yanşacak. Yönetmenliğıni John Schlesınger'ın
yaptığı ve başrollerini Madonna ile Rupert
Everett'in paylaştığı 'The Next Best Thing' adlı
filmle açılacağı festivaldekı yarışmada, birinci
olacak uzun metrajlı film 5 milyon, kısa metrajlı
film ise 3 milyon Italyan Lıreti ile
ödüllendinlecek.
Taciffc Northvvest Ballet'
Istanbul'a geliyor
• Kültür Servisi - Dünya havacılık devi Boeing,
Amerika'nın önemli 3 bale grubundan bin olan
'Pacific Northvvest Ballet'yi Türkiye'ye getiriyor.
28. Uluslararası lstanbul Müzik Festivali
kapsamında, 11, 12, 13 Haziran tarihlerinde
Atatürk Kültür Merkezi'nde sahneye çıkacak
olan grup, ilk kez Türkiye'ye geliyor. Sanat
yönetmenliğini Francia Russell ve Kent
Stovvell'in üstlendiği topluluk ilk gösterisinde
Johann Sebastian Bach ve Lois Andreisson'un
müzikleri eşliğinde bir modern dans gösterişi ,, '^
sunacak. Son iki gecesinde ise Shakespeare'in
'Bir Yaz Gecesi Rüyasf adlı yapıtını George
Balanchine'ın koreografisiyle yorumlayacak.
Pacific Northvvest Ballet'nin bünyesınde 50
dansçı ve repertuvannda 75 ünlü yapıt yer alıyor.
Sam Mendes tiyatroyu
tercih etti
• ANKARA (AA) - 5 dalda Oscar kazanan
'Amerikan Güzeli' fılminın genç yönetmeni Sam
Mendes tiyatroyu Hollyvvood'un milyarlık
prodüksiyonlanna tercih etti ve ülkesi Ingiltere'de
kalmaya karar verdi. İngıltere'nın önde gelen
tiyatro yönetmenlerinden biri olan Mendes, ilk
filmiyle 'En İyi Yönetmen" ödülünü almasına
rağmen aldığı kararla ilgili olarak "Eğer,
DreamWorks şirketi ile özel şartlarla bir anlaşma
imzalamış olsaydım, mılyonlanm olurdu. Fakat
ben, özgürlüğümü tercih ettim. Hollyvvood
topluluğunun bir parçası olmak ıstemıyorum"
dedi. Bugünlerde yeni bir tiyatro prodüksiyonu
için çalışan Sam Mendes, N'ıcole Kıdman'a
oyunda rol alması için teklifte bulundu.
Bunhan Ersan, ebru sanatını
farklı yorumluyor
• Kültür Servisi - A. Burhan
Ersan'ın ebru çalışmalanndan
oluşan "Camda Ebnı Yorum'
adlı ilk kişisel sergisı 10
Nisan'a dek Kadıköy
Belediyesi Caddebostan
Kültür Merkezi'nde devam
ediyor. 1989 yılından bu yana
ebru sanatıyla uğraşan sanatçı,
sergisindeki yapıtlannda klasiİcleşmiş ebru
yaklaşımlanndan farklı olarak, cam üzerine ebru
çalışmalannı, 2 boyuttan kurtulup, 3 boyutlu
nesnelerin üzerine uyguluyor. Ebrunun
serüvenine dışandan bir yaklaşım sunmayı
amaçlıyor. Ersan, yeni yorumiarla, masada,
vitrinde. duvarda ve günlük yaşamın çeşitli
alanlannda ebruyu yaşatmaya çalışıyor.
BUGUN
• 12. KISA FtLM GÜNLERİ çerçevesınde Fransız
ve ttalyan Kültür Merkezi salonlannda saat 11.00-
14.30-17.00 ve 19.30'da fılm göstenmlen sürüyor.
(252 57 00)
• BEKSAV'da, saat 15.00'te CinziaTorininın
'İkbal' ve saat 18.00'de CUudeBerri'nın 'Germinal'
filmleri izlenebilir. (349 91 55)
CRR'de, 10. Akbank Caz Festivali kapsamında, saat
18.30'da Joachim Kühn & Daniel Humair's Trio
konsen dınlenebilır (232 98 30)
AKM Sinema Salonu'nda 13 00-16.00 ve 19.00'da
Nuri Bilge Ceylan'ın 'Mayıs Sıkınüsı' adlı filmı
izlenebilir. (251 56 00)
• Pİ ARTVVORKS'ta saat 12.30 ve 18.00'de Dam^
Boyle'un 'Trainspotting' filmı göstenliyor. (236 68 53)
• AKSANAT'ta saat 12.30'da laser-dısc'ten
'Legends ofJazz Cuitar Volume I' adlı caz bdgeselı
izlenebilir. (252 35 00)
• BABYLON'da 10. Akbank Caz Festivali
kapsamında, 22.30'da tlhan Erşahin Quintet feat. •
Joshua Roseman konseri yer alıyor. (292 73 68} *£{•