25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MİSAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JvLJJ-il UJK. kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Vönetmenler bugüne dek 2000'li yıllarla ilgili birçok ilginç çalışmaya erken imza attılar Smemacı gözüyle 2000'lerASLI SELÇUK Sinemacılar bugüne dek 2000 yılı ile ilgili birçok çalışmaya erkenden imza attılar. Bu ilginin ilkelerinden bıri. 1936 yılında VVüfiam Cameron Menzies'in, en çekici bilim-kurgu ya- zan H.G.W*ina TheShapeofnıing> to Come" (Gelecek Olaylann Şekli) romanını sinemaya aktaiması sayıla- bilir: "Things to Come" (Geleceğin Dünyası), 2036 yılını anlatan ve gör- selliğin büyük bir başanyla yansıtıl- dığı bir bilim-kurgu fılmidir. Ardından başka çalışmalarla bulu- şurizleyici: "The WarofTtaeW»rids" (Dünyalar Savaşı), "World VVîthout End" (Sonsuz Dünya), "Forbidden Planet" (Yasak Gezegen). "Of Stars and Men" (Yıldızlara ve Insanlara Dair), insanlığın tükenmeyen uzaya ulaşma arzusunu başanyla yansıtan çalışmalardır. Yönermenleri daima büyüleyen bir yazann, H.G. Wells'in romanı "\WDTM VVîthout End"i (Sonsuz Dünya), Ed- vard Berns 1956 yılında sinemaya ak- tanr: Bu bilim-kurgu serüven filmin- de izleyici 2508 yılına doğru biryol- culuk yapar. 26. yüzyılda yabancı ge- zegenlerden gelen bir uzay gemisi yer- küremizi zıyaret etmektedir. Bu etki- li çalışmalan sürekli birçok fılm izler. 1968 yılında çevrilen "2001: ASpa- ce Odyssey" (2001 Uzay Yolu Mace- rası) ve "Planet Of The Apes" (May- munlar Cehennemi), 21. yüzyılda in- sanlan nasıl bir geleceğin bekledıği- ni yansıtan önemli iki çalışma. Film- lerin'de sürgit yetkinliğe ulaşan Stan- ley Kubrick'in yine bağımsız çalış- malanndan "2001 Uzay Yolu Mace- rası", efektlerinin etkisiyle de görsel açıdan çok başanlı olmuş bir filmdir. Ayrıca filmin çok uçlu felsefı sorgu- lamalan, izleyiciyi düşündürmeyi de başanr. Kendine özgü derinliği ile fılm, Kubrick'in birçok çahşması gi- bi bir klasiktir artık. Yönetmen Franklin J. Schaffnerın çektiği 1968 yapımı "Mavmunlar Ce- hennemi", etkili siyasi, sosyolojik bir £ 1. yüzyılı kendi bakış açılanyla irdeleyen yönetmenlerin getirdiği değişik yorumlar, İcarşılaşılacak sayısız sorunun belirmesine de yol açar: Evrende bizim dışımızda başka canlılann da olduğu, teknoloji ilerledikçe insanın daha da mekanik bir dönüşüme uğrayacağı, insanlık değerlerinin giderek yitirileceği kaygısı tartışılmaktadır. yanılsama öyküsüdür. Fütünst bir bı- lim-kurgu ortamında gelişen öyküde, insanlann ve maymunlann ahlakî de- ğerleri vurucu bir bakışla ele alınmak- tadır. PierreBoulk'un romanından si- nemaya aktanlan fîlmde bir Amerikan uzay gemisi, maymunlann yönettiğı bilinmez bir gezegene düşer. Charl- ton Heston başkanlığındaki ekıp, dün- yanın 20 yüzyıl sonrasına gelmiştir. Heston, filmde insanın diğer bütün hayvanlardan üstün olduğunu kanıtla- maya çalışan bir karakteri canlandır- maktadır. Üstün varlık olduğuna kuş- ku duymadan inandığı insanın, dün- yanın sonunu kendi elleriyle hazırla- dığını da filmin sonunda anlayacak- tır. 1975 yılında çekilmiş olan 'Zar- doz' (Taş Tann) ve 'RoflerbalT (Ölüm Pateni), öteki filmler benzeri 21. yüz- yılı ilginç bir yaklaşımla vurgulayan iki önemli çalışmadır. Norman Jewi- son'ınyönettiği •Roüerball", dünyamn şirket devletlerinden oluştuğu bir za- manın anlatımıyla karşımızdadır. 2018'de dünya artık sekiz büyük şir- ket grubu arasında paylaşılmıştır. Ev- rene tam bir maddi sessizlik egemen- dir Savaş yoktur. açlık yoktur: herhan- gı bırtoplumsal huzursuzluk, karşı çı- kış, hiçbir kişisel özgürlük ve sonuç- ta Tann da yoktur. lnsan ruhunda öte- den beri var olan otoriteye karşı çık- ma isteğini yatıştırma aracı olarak bu- nun en somut göstergesi "RoUerbaU" oyunu, yani sporu vardır. Motosiklet ve tekerlekli patenle yapılan bu spor- da acımasız bir biçimde ölmek, eğlen- cenin en doyurucu. en önemli parça- sıdır. John Boorman'ın yönettiği "Zar- doz" ıse metafizik ve antropolojik öğeler içeren bir çalışma. Zardoz'da, Sean Connery, 23. yüzyılda yaşayan Adam (bu ad aynı anda kutsal kitabın Âdem'ini simgeler) karakterini can- landırmaktadır. Filmde, 2293 yılın- daki bir dünya anlatılır. Bu dünya top- lumu o yüzyılın teknolojisinin açıkça yaşamaya zorladığı bir kalabalıktır. Bu topluluğun en üst noktasmdaki yö- neticiler ise estetik değerlere bağım- lı, yüksek, seçkin bir gruptur. Bu seç- kin grup, ruhsal anlamda sonsuza dek genç kalabilmektedir. Michael Anderson'ın 1976'da çek- tiği "Logan'sRun"(Hayal Şehir),en- telektüel iletisi yüksek iyi bir fûtürist filmdir. Salt zevkleri için yaşayan, hepsi de 30 yaşın altında olan bir in- san grubu vardır filmde. 1980-90'h yıllann 2000'e bakışlı çalışmalan arasında ise aklımıza ilk gelenler: "Terminator" (Yokedıci), "Strange Days", "Escape From LA" (Los Angeles'tan Kaçış), Peter Hyams'ın "2010"u, Paul Anderson'ın "EventHorizoıTı (Ufuk Faciası), HaJ HaıUeyin "The Book of LnVı (Ya- şam Kitabı). James Cameron'ın yazıp yönettiği "Terminator"de 2029 yılın- da insanın yarattığı makineler, sonuç- ta insanlan yok etmeye başlamışlar- dır, insan soyunun neredeyse bitimi gel- miştir. "Strange Days"in (Tuhaf Gün- ler) senaryosu da James Cameron'un- dur, yönetmeni Kathyrn Bigeknv'dur. Filmde Bigelow, yakın bir geleceğin ışıksız, karamsar bir potresini çizmek- tedir. 2000 yılı sadece Amerikalı yönet- menlere esin kaynağı olmamıştır. Son yıllarda dünyanın değişik noktalann- dan birçok milenyum projesi üretil- miştir: İspanya'dan "Yaşamınun İlk Gecesi", Belçika'dan "Duvar", Fran- sa'dan "Issız Ada". Macaristan'dan "Tamas veJuli", Almanya "dan "Frank- nırtKavşağT. Kanada'dan "SonGece", Tayvan'dan "Defik", Brezilya'dan "Ge- ce Yansı", Mali'den " Dünya'da Ya- şam". 2000 yılındaki insanoğlunun ve dünyamızın durumunu ilginç anlatım- larla vurgulayan çalışmalardır. 21. yüzyılı kendi bakış açılanyla ir- deleyen yönetmenlerin getirdiği deği- şik yorumlar, karşılaşılacak sayısız sorunun belirmesine de yol açar: Ev- rende bizim dışımızda başka canlıla- nn da olduğu, teknoloji ilerledikçe in- sanın daha da mekanik bir dönüşüme uğrayacağı, insanlık değerlerinin gi- derek yitirileceği kaygısı tartışılmak- tadır. Her zaman merak edilen sonsuzlu- ğa ulaşmak, insanın yarattığı bilgısa- yarlann ne denli güvenilir olduğu, dünyanın hatta belki evrenin sonunu insanoğlunun kendi elleriyle hazırla- dığı savı, insanın tekliği, aİdı, hayvan- lardan tartışılmaz üstünlüğü fakat ay- nı zamanda da canlılann en acıması- zı ve yok edicisi olduğu, giderek be- cerisiyle yarattığı teknolojinin tutsa- ğı olduğu arasız tartışılmakta ve he- nüz girdiğimiz yeni binyılırruzda da da- ha yoğunlukla sorgulanacağa benzi- yor tüm sanat dallannda... Arslana Benzer 'in senanyosumı yazan, 'ödüllü kalem' Rustam İbrahimbekov 'Aş/dar bugün âe cskisigibiJKûhür Servisi - Şehir Tiyatrolan Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, Azeri senarist ve yönetmen Rustam İbrahim- bekov un Türkçeye Huraman Nev- ruzova tarafından çevrilen oyunu 'Ars- lana Benzer' sahneleniyor. Insanı in- san yapan değerleri sorgulayan bu oyunda Murat, (Engin Alkan), yedi ya- şında oğlu olan bir babadır. Gittiği bir partide Lena (Esin U. Karabağ-Ye- lizTozan) admda bir kadına âşık olur ve ona hissetikleri uğruna her şeyi göze alır, hazır olmadığı bir aşk yü- zünden ölümübile.. Kansı Solmaz'a (Oya Palay) duygulannı açan Murat, gıttikçe aşkın girdabına sürüklenme- ye başlar. Bu konudan yola çıkan 'Arslana Benzer', 'insan, duygulannın sesini dinleyerek bir evliliği bozabilir mi', 'İnsan, günlük yaşamnun ağuiığını, ahlaki ve psikolojik engeüeri aşk saye- sinde aşabilir mi' sorulanna cevap an- yor. 16 Nisan'a dek Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde, 23 Nisan tarihine kadar da Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde sah- nelenecek oyunun yazan ve yönet- meni Rustam Ibrahimbekov, elliden fazla senaryoya imzasmı attı. Senar- yolanyla 1988 yılında Rusya Devlet Ödü:ü'nü alan yazar, 'Koru Beni Tıl- sunım' ile 1986 yılında 'Uluslarara- sı tstanbul Fılm Festrvali'nde büyük ödüli, 'Urga'yla 1991 'VenedikFüm Festvali'nde 'Altm Aslan' ödülünü kazaıdı. tbrahimbekov'un en çok ses getiıen fılmi ise CannesFdm Festiva- li'no; büyük ödülü ve 'Amerikan Si- nena Akademisi'nin dağıttığı 'En iyi yabaicı film' dahnda Oscan alan, Ni- İdtaMihalkov'un yönettiği 'Gûneş Yamğı' oldu. - 0>unda İnsan' kavramı ûzerin- de «uruluyor, ama 'Arslana Benzer' rahıthkla kadın ile erkek arasındaki iHşlderin sorgulandığı bir oyun olarak algunabilir. Yansıtmak istediğiniz asd du">^ı nevdi? K.STAA1 İBRAHİMBEKOV- In- sarur sadece Shakespearedönemin- de şk olduğunu sanıyorlar. Bu çok yanış bana göre ve yaşadığımız çağ- da a aşkın var olduğunu seyirciye hissttirmek istedim. Seyircinin bu- na ıandığını görünce, anlıyorum ki, b u macıma ulaşmışım. Inim için seyircinin ifade etmek ist^iklerimi kabul edip etmemesi, inaıp inanmaması çok önemli, çün- k ü unu her anlattığımda, insanoğlu- nt»Dİaya hâkim olduğunu bir kez da- h ^ jrüyorum. 'Arslana Benzer' bir ta- ra±n aşk hikâyesini işlerken diğer taadan özgürlüğün seçimini seyirci- y e : oanyor. 'Arslana Benzer', 'insan, duygulannın sesini dinleyerek bir evliliği bozabilir mi', 'İnsan, günlük yaşamının ağırlığını, ahlaki ve psikolojik engeUeri aşk sayesinde aşabilir mi' sorulanna ce\ap anyor. - 'Arslana Benzer'deözgürlükveah- lak arasında da bir ilişki kurulma>a çahşılmış. Erkege göre aşk özgürlük, kadına göre (evti olduğu için) ahlak- sızuk. İBRAHİMBEKOV - Böyle bir iliş- ki kurulmadı aslında. Bunlar kişisel problemler. Bir erkek ister genel eve gitsin, ister sevgilisiyle beraber ol- sun, daima aynı hareketleri yapacak- tır. Oyundaki adam, Murat, bu aşka hazır olmadığı için ölmüştür. Bunu göstermeye çalıştık. Özgürlük veya ahlak arasındaki ilişki bireyin seçimi- ne bağlıdır. - Olüm olgusu Cyrano De Berge- rac'ta da Romeo ve Juliet'te de farklı farklı nedenlerle ortaya çıkmış bir son- dur. Sizin, oy un sonunda kahramam- nız için öiümü seçmeniz bir gönder- me miydi. yoksa hikâyenin genel akı- şı çerçevesinde mi ortava çıkü? IBRAHtVffiEKOV-Shakespeare'le arasındaki fark, 'Romeo ve Juliet'te farklı olaylar ele alınması ve görsel so- runlar, engeller olmasıdır. Ancak 'Ars- lana Benzer'de sorun içte, demek is- tediğim duygu dünyasında. Seyirci bunu görmüyor, anlıyor. - Sinema senaristliği ile, tiyatro oyun yazarhğı arasında ne gibi fark- larvarsizce? İBRAHİMBEKOV - Her şey anlat- mak istediklerime bağlı ve hangi tür yazıyorsam yazayım bunu göz önün- de bulunduruyorum. Öyle konular var ki, onlan piyes olarak yazmak is- tiyorum ya da karşıma öyle konular çıkıyor ki senaryo olarak yazmaya başlıyorum. Tiyatronun olanaklan beni şu açı- dan cezbediyor: Sıradan problemle- ri, güncel hayattan alınan unsurlan, sembolize ederek anlatmamı sağlı- yor ve bunlann aşağı yukan hepsi koşullandınlmış olaylar. Sinema ise yaşamdan alınmış konulan sabitleş- tiriyor. Gerçeğe ne kadar yakın olur- sak o kadar önemli. Sinema ve tiyat- ro ayn ayn amaçlara hizmet ediyor bana göre. Kühn, kırkyıldır çokuluslu, çok esinli ZEYNEPÜN Joachim Kühn, Avrupa'nın yetiş- tirdiği ve yeni dünyaya daha ahmış- lı yıllarda kabul ettirdiği bir değer: Kü- çük yaşlardan bu yana çok verimli ol- muş, çalışkan bir sanatçı. Çalıştığı müzikçilerin, ürettiği albümlerin, ka- tıldığı şenliklerin, yaşadığı kentle- rin, ilgilendiği akımlann bir dökü- münü yapmak bir kitabın sayfalan- nı dolduracak irilikte. Yurdumuzda da dağırımı (nasılsa!) yapılan Ornette ile baş başa gerçek- leştirdiği ikili çalışmalardan tanıyor Türk cazseverleri onu özellikle. O kayıtlarda çahşını çok beğenen 'har- molodic' buciti bir daha aynlamadı Kühn'den; oysa çalıştığı bir avuç pi- yanist var, ancak, upuzun geçmişin- de (Geri Allen, VValter Norris, birkaç ad daha). Kühn'ün biçemini tanım- lamak çok zor, çokrenkli ve farklı şey- lerin toplamı çünkü. 15 Mart 1944 Le- • 10. Akbank Caz Festivali kapsamında piyanist Joachim Kühn, çoksesli müzik evTeninin bileşiminden hoşlananlara bugün, CRR Konser Salonu'nda ilginç bir dinleti sunacak. ipzig doğumlu (Omette gibi bir ba- lık. evet). Klasik piyano \e besteci- lik eğitimi almış. Ağabeyi klarnetçi Rolf (epey albümde çaldılar birlikte) ilk esin kaynağı; caza geçişini sağla- yan kişi. Bu meslekten para kazan- maya başlayıp bir heveslinin ötesine geçtiği tarihse 1961. Kendi üçlüsüyle Doğu Almanya sınırlan içerisinde ilk özgür caz de- nemeleri yapması bir ilk olduğu ka- dar. bir Avrupa biçeminin yaratılma- sına katkıda bulunduğu için de önem- li. Viyana'da katıldığı bir piyano ya- rışması sonrası Doğu Almanya'ya vedası, Hamburg'a yerleşip Rolf ile özgün bir dörtlü kurması, iki karde- şin Jimmj'Garrison ile Impulse'abir albüm doldurmalan, 1968'teParis'e yerleşmesi yaşamında altmışlı yıl- lardaki kilometre taşlan. Yetmişli yıl- larda aynı anda sürdürdüğü caz- rock çalışmalan ve akustikpiyanonun sü- rüklediği üçlüler (Jean-FrançoisJenny Clarkve Danid Humair'lisi en ses ge- tireni), yetmış beş sonrası Califor- nia'da sıcak, tatlı, yumuşak ve sevda- lı günler (yaratıcılığına ve yeteneği- ne ihanet ettiği günler), Jan Akker- man ile ikili çalışmalar. Seksenlerde kısa bir New York molası (soluklan- mak için), Hamburg'a yerleşmesi (1981), Bechstein piyano şirketiyle sarmaş dolaş oluşu ve eski çalgısının üzerine yeniden (yıllarca elektrikli aletlerle haşır neşır olduktan sonra) eğilişi, yetmişlerin mide bulandıncı 'kaynaşım' illetinden bulaşan kıy- mık ve tortulanndan temizlenmesi, klasik müzikçilerle etle tırnak örne- ği kenetlenmesi ve yeniden düşler diyan (öyle diyorlar) Paris'e kesin dönüşü (ne mutlu onaü). Doksanlarda yıldızının ışıması ye- niden: HiFi Vision dergisi okurlann- ca yılın en iyi müzisyeni seçilmesi, Doğu Almanya'da yirmi üç yıl son- ra verilen dinletiler, çoksesli müzik salonlannda gittikçe daha sık boy gösterişi ve Ornette ile işbirliği. Bu üstün yetenekli piyano ustası, Fransız cazının bir başka önemli ve ça- lışkan adının, davulcu, eski, çok eski yoldaşı Danıel Humair (resimleri baş- ta Fransa ve anavatanı Isviçre olmak üzere çeşitli Avrupa kentlerinin mü- zelerinde sergilenen usta bir ressam da aynı zamanda) ve basçı DenefBeier'in eşliğinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bugün 10. Akbank Caz Festivali çerçevesinde ilginç bir din- leti sunacak. Çağcıl caz ile çoksesli müzik evre- ninin bileşiminden hoşlananlara... '9okuz Sekiz1 Kelt ve Anadolu türkülerini sunuyor • Kültür Servisi - lrlandalı, Türk, lranlı ve Ukraynalı dört müzisyenden oluşan 9okuz 8ekiz Topluluğu, 12 Nisan çarşamba günü 19.00'da Italyan Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi tarafından düzenlenen konserde topluluk. Kelt ve Anadolu türkülerinin yanı sıra Bulgar. Isveç ve Yunan halk şarkılannı da seslendirecek. lstanbul'un çeşitli müzik mekânlannda sahne perfonnanslan gerçekleştiren 9okuz 8ekiz topluluğu adını geleneksel Türk ritmi 9'8'i kullanarak yorumlanan bir bules parçasından alıyor. Müzik çalışmalannı lrlanda Kelt müziği ve Türk halk türküleri üzerinde yoğunlaştıran grup, John Brain (vokal, keman, mandolin, 10 telli bandolin, flüt), Çağlayan Örge (mıtar, manco, bassap ve sap), Roshan Dolatabadı (akordeon ve vurmalı çalgüar) ve Oleg Linov 'dan (buzikı ve mandolin) oluşuyor. 'Makbul' Torino'da festivaMe yarışacak • ROıVlA - ltalya'nın Tonno kentınde 13 Nisan'da başlayacak eşcınsellik konulu filmler festıvaline, kısa metrajlı film kategonsınde Hüseyin Karagöz'ün 'MakbuF adlı filmı katılacak. Bu yıl 15'incısı düzenlenen festıvalde, 10 uzun metrajlı,12 kısa metrajlı, 9 belgesel fılm yanşacak. Yönetmenliğıni John Schlesınger'ın yaptığı ve başrollerini Madonna ile Rupert Everett'in paylaştığı 'The Next Best Thing' adlı filmle açılacağı festivaldekı yarışmada, birinci olacak uzun metrajlı film 5 milyon, kısa metrajlı film ise 3 milyon Italyan Lıreti ile ödüllendinlecek. Taciffc Northvvest Ballet' Istanbul'a geliyor • Kültür Servisi - Dünya havacılık devi Boeing, Amerika'nın önemli 3 bale grubundan bin olan 'Pacific Northvvest Ballet'yi Türkiye'ye getiriyor. 28. Uluslararası lstanbul Müzik Festivali kapsamında, 11, 12, 13 Haziran tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde sahneye çıkacak olan grup, ilk kez Türkiye'ye geliyor. Sanat yönetmenliğini Francia Russell ve Kent Stovvell'in üstlendiği topluluk ilk gösterisinde Johann Sebastian Bach ve Lois Andreisson'un müzikleri eşliğinde bir modern dans gösterişi ,, '^ sunacak. Son iki gecesinde ise Shakespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyasf adlı yapıtını George Balanchine'ın koreografisiyle yorumlayacak. Pacific Northvvest Ballet'nin bünyesınde 50 dansçı ve repertuvannda 75 ünlü yapıt yer alıyor. Sam Mendes tiyatroyu tercih etti • ANKARA (AA) - 5 dalda Oscar kazanan 'Amerikan Güzeli' fılminın genç yönetmeni Sam Mendes tiyatroyu Hollyvvood'un milyarlık prodüksiyonlanna tercih etti ve ülkesi Ingiltere'de kalmaya karar verdi. İngıltere'nın önde gelen tiyatro yönetmenlerinden biri olan Mendes, ilk filmiyle 'En İyi Yönetmen" ödülünü almasına rağmen aldığı kararla ilgili olarak "Eğer, DreamWorks şirketi ile özel şartlarla bir anlaşma imzalamış olsaydım, mılyonlanm olurdu. Fakat ben, özgürlüğümü tercih ettim. Hollyvvood topluluğunun bir parçası olmak ıstemıyorum" dedi. Bugünlerde yeni bir tiyatro prodüksiyonu için çalışan Sam Mendes, N'ıcole Kıdman'a oyunda rol alması için teklifte bulundu. Bunhan Ersan, ebru sanatını farklı yorumluyor • Kültür Servisi - A. Burhan Ersan'ın ebru çalışmalanndan oluşan "Camda Ebnı Yorum' adlı ilk kişisel sergisı 10 Nisan'a dek Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi'nde devam ediyor. 1989 yılından bu yana ebru sanatıyla uğraşan sanatçı, sergisindeki yapıtlannda klasiİcleşmiş ebru yaklaşımlanndan farklı olarak, cam üzerine ebru çalışmalannı, 2 boyuttan kurtulup, 3 boyutlu nesnelerin üzerine uyguluyor. Ebrunun serüvenine dışandan bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor. Ersan, yeni yorumiarla, masada, vitrinde. duvarda ve günlük yaşamın çeşitli alanlannda ebruyu yaşatmaya çalışıyor. BUGUN • 12. KISA FtLM GÜNLERİ çerçevesınde Fransız ve ttalyan Kültür Merkezi salonlannda saat 11.00- 14.30-17.00 ve 19.30'da fılm göstenmlen sürüyor. (252 57 00) • BEKSAV'da, saat 15.00'te CinziaTorininın 'İkbal' ve saat 18.00'de CUudeBerri'nın 'Germinal' filmleri izlenebilir. (349 91 55) CRR'de, 10. Akbank Caz Festivali kapsamında, saat 18.30'da Joachim Kühn & Daniel Humair's Trio konsen dınlenebilır (232 98 30) AKM Sinema Salonu'nda 13 00-16.00 ve 19.00'da Nuri Bilge Ceylan'ın 'Mayıs Sıkınüsı' adlı filmı izlenebilir. (251 56 00) • Pİ ARTVVORKS'ta saat 12.30 ve 18.00'de Dam^ Boyle'un 'Trainspotting' filmı göstenliyor. (236 68 53) • AKSANAT'ta saat 12.30'da laser-dısc'ten 'Legends ofJazz Cuitar Volume I' adlı caz bdgeselı izlenebilir. (252 35 00) • BABYLON'da 10. Akbank Caz Festivali kapsamında, 22.30'da tlhan Erşahin Quintet feat. • Joshua Roseman konseri yer alıyor. (292 73 68} *£{•
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear