25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA 8 CUMHURİYET 25NİSAN2000SALJ BİR KONU BlR KONUK Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından RaufDenktaş ile KKTC 'nin geleceği üzerine konuştuk 'KKTC mutlak yeniden yapılanmalı' 'Herkesden destek istiyorum' Görünen o kiKKTC'de siyasette de ekonomide deyeni biryapüanma gerekiyor. Önünüzde çok ciddi bir dönem var. Ekonomide neleryapılması gerektiğini iüşünüyorsunuz? - Ona partiler kendi aralannda karar verecektir. Partilerin içinde zaten büyûk bir tedirginlik vardır. Bütün bunian değerlendirmeleri gerekir. Herbalde gelindiği gibi gidilmez. Bu cumhuriyeti ben, bugün bütün partilere yayılmış olan güvenilir, inançh arkadaşlanmla kurdum. Bu cumhuriyet siyasi taarruz karşısındadır. Bu arkadaşlanm. benim anavatan Tüıkiye'yle birlikte bu siyasi taarruz karşısmda bu cumhuriyeti korumakJa yükümlü oîduğumu bilmektedirler. Hepsinden destek, yardım istiyorum. Peki, belli bir mokamda bulunan kişilerİH, seçimlere girerken görevlerinden istifa etmeleri gerekmez mi? Bu konuda bir anayasa değişikliğigündemdeyok mu? - O zaman kimın akJına gelebilirdı ki? Ama şimdi olduğuna ve bunun zararlan görüldüğüne göre önlem almacaktır. Zaten kendilen de anayasayı değiştirmek için harekete geçmişlerdir. Bunlar şimdi hep gündeme gelecek konulardır. Adalet reformu yapılmalı' TüHaye'ae belli bazı siyasipartilerin UBP ve Derviş Eroğlu 'nu manen ve maddeten âesteklediklerisöylentileri var. Sizin bu konuda bir bjUginiz var mı? - Türkiye'den bazı partililer gelmıştir. Sayın UBP liderleri bu partililerin kollanna girerek köyleri gezmişlerdir, propaganda yapmışlardır. Bunu biz Türkiye'deki parti liderine duyurduğumuzda, "Katiyen buna göz yunımam, isim isterim" demiştir. Kendisine gereken bilgiler verilmiştir. Ama ne yazık ki onlar gelmese bile gelırüş gibi, destektemese bile destekliyormuş gibi havalar yaratmak işlerine gelmektedir. Geçenlerde çok tuhaf bir şey oldu. DSP'den bir milletvekilı gelmiş. Burada akrabalarından birisinin nişan törenine katılacakmış. Kendi anlatmasına göre Maraş'ta bir kahvede otururken birden Eroğlu gelmiş. Sanlıp öpöşmüşler. Eroğlu'nun yarunda foto muhabirleri de varmış. DSP'li milletvekili hayretler içinde kalmış, ama bir şey de söyleyememiş. O gün akşam üstüne doğru bütün Magosa'ya DSP'nin de Eroğlu'nu desteklediği yayıldı. Ben bunu haber alınca o gece televizyon programuıda söyledim. Bazı bakanlann seçim kurallarını ihlal ettiğini söylemiştiniz. Peki, bu konuda cumhuriyet savcılan ne yaptyorlar? - Bizdeki savcılar sizdekıler gibi değil. Gözlerinin önünde bir cinayet işfense polis dosya hazırlayıp getirmezse onlar bir şey yapmaz. Çünkü yetkileri yok. Dolayısıyla polisin soruşturma açması lazım. O soruşturma altı ay sürecek ve mahkemeye gidilecek. Bu gibi durumlarda derhal suçüstü mahkemelerinin kurulması lazım. Bu bize adalet reformunun yapılması gerektiğini de gösteriyor. Denktaş yemin etti LEFKOŞA (AA) - KKTC Cumhurbaşka- nı Rauf Denktaş, dün Cumhuriyet Mecli- si'nde yemin ederek göreve başladı. Törenin ardından AA'ya konuşan Denktaş, "Halkm, bu görevi münasip görmüştür, bana vermiş- tir" dedi. Denktaş, görev süresince Kıbns meselesi- ni çözmek ve böylece omuzlanndaki yükû hafîfletmek için elinden gelen her şeyi ya- pacağım söyledi. Hükümetlerle işbirliğini hedeflediğini ifade eden Denktaş, partiler üstü konumu ve tarafsızhk esası çerçevesin- de kapısının bütün partilere açık olduğunu söyledi. KKTC Cumhurbaşkanlığı'na yeni- den seçilen RaufDenktaş, bu görevi 2005 yı- lına kadar sürdürecek. İtiraz görüşüldü Bu arada KKTC Yüksek Seçim Kurulu, Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP), 15 Nisan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçim- lerinin iptali ve seçimlerin yenilenmesi için yaptığı başvuıuyu görüşmek üzere dün toplandı. PORTRE/RAUF DENKTAŞ LEYLA TAVSANOĞLU KKTCde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turundan buyana siyasi arenadaki karışıklık sürûyor. tkinci tur * seçimlere gidilmesi beklenirken Başbakan Derviş Eroğlu nun adaylıktan çekildiğini açıklaması büyük bir sürpriz oldu. Dolayısıyla da RaufDenktaş yeniden beş yılhğına cumhurbaşkanlığı görevinde kaldı. Seçim propaganda kampanyaları boyunca çeşitli yolsuzluk iddiaları dile getirildi. Bu arada Denktaş, Eroğlu 'nun kurmaylarını, seçimlerdeparti militanları gibi çalışarak seçim kurallarını ihlal etmekle suçladı. Öte yandan dile getirilen bir başka iddia, gerek Eroğlu, gerekse de Denktaş 'ın devlet olanaklarını seçimlerde harcamalarıydı. Eroğlu ile defalarca görûşme isteğimiz sonuçsuz kaldı. Böylece bu iddiaları sadece KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 'la konuştuk. Denktaş 'ın önemle altını çizdiği nokta, KKTC de yeniden yapılanmanın zorunluluk haline geldiğiydi. KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş, 27 Ocak 1924'te Baf kasabasında doğdu. tlkokul öğrenimini tstanbul ve Kıbns 'ta yaptu 1941 'de Lefkoşa-İngiliz Okulu 'ndan mezun oldu. 1944-47arasında îngiltere'de hukuk eğitimi gördü. 1947'de Kıbns'a döndü ve avukatlık yapmaya başladu 1949'dan 1958'e kadar savcüık yaptu 1960'ta Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı ile İcra Komitesi Başkanhğı 'na seçildL 1960-1963 arası TMT adına Nacak gazetesini çıkardu 28 Şubat 1964'te BM'de yaptığı konuşma nedeniyle Makarios tarafından istenmeyen kişi ilan edildi ve Kıbns 'a girmesi yasaklandu 1973'te Kıbns Cumhurbaşkanı muavini ve Türk YönetimiBaşkanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilan edilmesiyle cumhuriyet kurucu meclisini kurdu. 1985 anayasası 'na göre cumhurbaşkanlığı için bağımsız olarak adayhğını koydu. Siz, seçimlerin birinci turu günü Bayındırlık, Maliye ve tçişle- ri bakanlannı Eroğlu 'nun militanları gibi çalışmakla suçlamış ve bunugözlerinizlegördüğünüzü söylemiştiniz. Bu konuda her- hangiyasal biryola başvuracak mısuuz? -Bu, kendiliğinden halk üzerinde kabul edılcmez. anndemokra- tik bir baskıdır. Bana bu seçimde yardımcı olan, içinde hukukçu- lann da bulunduğu ilgili kuruluşa meseleyi duyurdum. Onlann ne yaptıklannı takip edecek halim yok.Ama olay gazetede çıktığına göre zaten resen kendilennin bu ışe el atmalan lazım Bize intikal eden pek çok olay var. Ama bu işleri ben yapıyormuşum ve kendı- leri yapıyormuş gibi bir hava yaratıyorlar ve yola devam ediyorlar Seçimlerden önce ve seçimler sırasında Asil Nadir'in bazı si- yasi manevralara kanşüğı gibi duyumlar var. Siz bu konuda ne diyeceksiniz? - Bende böyle bir bilgi yok. Asil Nadir'in gazetesi seçimlerden bu yana dengelı olmaya çalışmış ve dengelı olmuştur. Ama seçim- lere kadar, "dengenydT diyemem. Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'yla konuşurken kendi- sine, "Kıbns sorunu arük bir dönemece girmişken Kıbns Türk baş görüşmecisinin değişnrilmesi sizce ne kadar doğru olur" so- rusunu sordutn. Bana, "Bu toplumu arük Denktaş, tek adamyö- neüminden kurtarmak lazım " cevabuu verdL Sizin değerlendir- meniz nedir? Bunu Dışişleri Bakanı mı söyledi. Ne güzel... Ben kendileriy- le, Türkiye'den gelen uzmanlarla, danış- manlanmla toplantı yaparak ve tayin edi- len birçizgide, en sonunda da Türkiye'yle bir araya gelip ortak bir sıyaset çızmek su- retiyle yürüdüğümüz bir ortamda, bunu en iyi bilen kişi Dışişleri Bakanı olması gerekir. Bu sözü nasıl söyleyebilir? "Herişjbenbflirinr söyleneceklafmı? O zaman bu kadar danışman, bu kadar ıs- tişare, bu kadar çalışmaya ne gerek var? CTPGenelBaşkanı MehmetAli Talat, sizin DervişEroğlu 'yla anlaşmazuğmızın göstermelik olduğunu, bunun bir "dant- şıklı dövüş" olarak algüanması gerekti- ğini iddia ediyor... - Bunu bir televizyon programında, bir de çirkin örnek vererek söyledi. Kendisi- ne bunu hiç yakıştıramadım Bu anlaş- mazlık keşke göstermelik olsa, diyorum Benim Derviş Eroğhı'yla şahsi bir kav- gam yok. Onun icraatını eleştiriyorum. Partizanca, hatalı ıcraatı var. El altından yaptıklannı gızliyor, bunlardan hiç habe- ri yokmuş izlenimi vermeye çalışıyor. Beş yıl önce aday olup kaybettiği için beş yıldır göstermelik bir dostluk yaprruş, ama esasta altımı oymaya çalışmıştır. Televızyonda da görüyorum. Nasıl şikâyet edermişim? Her pa- zartesi bana geldiklerini söylüyor. Allah'a şükür, her pazartesi gel- diklerinde ben konuşmazsam ağzını bile açmaz. Sadece, Mustafa Akma koalisyon ortağı olduktan sonra Akıncı'nın ortaya koydu- ğu memleket işleri varsa onlar konuşulur. 'Benim bllgimden yararlanmalılar Benimle hıçbir zaman bir memleket işi konuşmak istememiştir. Benim kendisine götürdüğüm memleket işleri ise koskoca üç-dört dosya tutar. Bunlann pek azını halletnüştir ya da hasıraltı etmiştir. Ben onun ıcraatını tenkit ediyorum, "Bu da benim hakkımdır, gö- revündir'' diyorum. Benim bilgımden, birikımımden faydalanma- sı herhalde kendisine ya da memlekete zarar vermezdi. Kıbns, uluslararası bir sorun. Diphmaside kullanüan diller- den birisini bümeyen bir kişi Kıbns sorunuyla ilgili müzakerele- ri yürütebilir mi? - Kendisine göre tercümanla götürebilirmiş ve bu daha da iyi olurmuş. Çünkü tercüman tercüme ederken o da ne cevap verece- ğuıi düşünürmüş. Bu çok tuhafima gitti. Tercümana ne söyleneceğinı bilmediği- ne göre cevabını nasıl düşünecek? Bir başka ilginç şey daha söy- ledi. tt Şimdibirkulakakçıka.Onuçevirirs^iste<ü^indüdekonu- şur"dedı. Ben kendisini küçük düşürmek ıstemiyorum. 15 yıldır başba- kanlık yapmış bir kişi Kıbns meselesini tercüman aracıhğıyla tar- tışabüir. Niye tartışmasın? Ama bu kaç yıldır görüşülen ve keli- meler, nüanslar üzerinde oynanan çok keskin bir oyun; çetin bir mesele. Bunu, kendısi omuzlayabileceğini söylüyor. Bütün mese- le, halk tercümanla konuşanı mı, yoksa doğrudan konuşanı mı ter- cih ediyor? Ben bu görevde çok kalmışım. Öyle diyor. Peki, az kalmam ge- rekseydi anayasayı ona göre yapardüuz. Anayasayı değiştirmek si- zin elinizde. Ama her seçimde halkın yüzde 70'e yakın oyla seç- tiği bir insanı, "Sen çok kaknn" diye ekarte etmeye çalışmak an- lamsızdır. Halkın güvenı azalmışsa o zaten kendiliğinden geri çe- kiür. O zaman sebep bulursunuz. Ama bunlar yapıhmyor, "Çok kakk. Bu da demokrasiye aykındır" deniyor. Ama "yeter arük" dediğtniz kişi Türkiye'nin güvenliğini ve Kıbns üzerindeki jeopolitik haklannı, uluslararası anlaşmalarla kayda geçmiş haklannı savTinmakla yükümlü. Ankara'dan gelen bütün mesajlar teşekkürdür, takdirdir ve işbirliğinin devamı yönün- dedir. Bunu da biliyorlar. O halde bu öfke niye? Bu, demek ki şah- si bir öfke, ihtıras. Bunu partisine mal etmek suretıyle partiyi de "Denktaş grtsin'' diye ayaklandınyor. Peki, yerine kım gelsin? Denktaş'tan daha iyisıni bulduysanız zaten o zaman Denktaş bunu kabul eder ve gider. Ama hiç olmaz- sa dü, hukuk, birikım konulannda eksileri olan birisini getırmeye kalkarsanız Denktaş da "Halk kimi istiyorsa o kalsın'" deme hak- kına sahip değıl mi? Ben sadece bunu yapıyorum. Bana, "Hayır, sormayacaksuı" diyor O zaman bu nasıl demokrasi? UBP ve Eroğlu 'nun sizeyönelttiği bir başka eleştiri de basktcı birpolitika izlediğiniz... -Halka."Denktaşmı Eroğlu mu bastaa politika izfiyor" diye sor- sak... Elinde hıçbir icra yetkisı olmayan. icrayla ılgısı olmayan, büt- çeyle, parayla ilgısı olmayan, para kalmadığında Türkiye'ye, "A- man acete gönderin" dıyen. memurlar parasız kaJmasın diye sade- ce araya gıreıı Denktaş mı baskı yapıyor, yoksa bütün bu ımkân- lan elinde tutan hükümetın başı mı yapıyor, diye sorsanız herhal- de büyük çoğunluk "Eroğhı" diyecektir. Baskıdan şikâyetçi büyük birhalk kitlesi var. Ben de baskıyı gö- rüp yaşadım. Öte yandan, ben partiler üstü bir makam olarak na- sıl bir baskı yapabilırim? Onu söylesinler. 'Doğru yoldayız' Başbakan Eroğlu seçimpropagandalansırasında adadaki Türk askeri varlığmı ciddi bir biçimde eleştirmiştL Siz bunu nasıl kar- şüadımz? -Seçim nedeniyle beklemediğimiz çok şeyler söyledi. Önce söy- lediği her şeye karşı bir siyaset izlemeye başladı. Bense, halkıma sağlam, değişmez, yok edilmez, yıruhp atılmaz, dengelı, Türki- ye'nin haklannı koruyan bir anlaşma, diye yürüdüm. Ve hâlâ da öyle yürürnekteyim. Benimyürüdüğüm bu yolda köşe taşlanna gel- dik. Bu köşe taşlan bizım tarihimiz ohnuşrur Hâlâ da "Doğru yol- dayız" diyorum. Hâlâ da tarihi yazıyoruz. Bu halk da hâlâ beni des- teklıyor. Seçimlerde de bunu gördünüz. 23 Mayıs'tayeniden baslayacakdolaylı Kıbnsgörüşmelerisiz- ce bir sonuç verebilir mi? - Bızım anavatan Türkiye'yle birlikte karar aldığımız. "Devtet- ten deviete konuşuruz" karan var. Rum lider KJerides. "Bütün Kıb- ns'ın hükiimt'tiviın. Türkler azmlıkür. Türkler kuzeyde işgal amn- da >aşanıaktadır. Türkive işgakidir. AB'ye tek yanh başvuru yok- rur.Meşru Kıbnshükümetinin başvurusu vardır.Azmhkistersege- Br, istemezse gelmez. Daha sonra kablabflir' 1 gibi takdimler yap- mıştu". Klendes. kendını bu pozısyonda gördüğü için bunca yıldır hıçbir sonuca varamadığımız da değerlendinlerek Yunanistan'a üs vermesı, Yunanıstan'dan paralı asker getırmesı, sılaha günde bir milyon dolar harcamaya devam etmesi, bütün göçmenlerin kuze- ye döneceğı sıyasetıni gütmesi, bunu Avrupa tnsan Haklan Mah- kemesi karanyla hak olarak halkına göstermesi, anlaşmannı ve uz- laşmanın temelini teşkil edecek mal- mülk değışimı ve iki kesimin büyük çoğunlukla ıkı halktan oluşacağı prensibinı ortadan kaldır- ması, bizi dolayh göriişmeler karan almaya itti. Yani her şey de- nnlemesine ölçülüp tartıldıktan sonra alınan bir karardır. Biz, cum- hurbaşkanhklan bir yana itılerek, iki lider sıfanyla yülarca görüş- tük. Baktık kı adam bundan yararlanıyor. Ehnde Kıbns Cumhuri- yeti unvanı olduğu ıçın dünya onlann takdim ettığı şekilde bizi azm- lık olarak görmeye başladı Klendes diyor kı: "Ben Kıbns hükümeti olarak azınhğuna neter veriyonım da ba- kın onlar kabul etmiyor." Bu takdimi yapa yapa AB'ye başvuruyu kabul etnrdiler. Dolayısıyla bir yerde bizim bu gidişata "dur" de- memiz lazımdı. Bunlar hep değerlendirilmiştir. Kendinı hep meşru hükümet, öbür tarafı da azuılık olarak gören bir makamla federasyon oluşmaz, sonucuna vanlıp devletten de\ - lete konfederasyon noktasma gehnmiştir. Yüz yüze görüşmeme- nin sebebi de statü meselesidir. Biz, "Statümüzü kabul edm. Bi- zim meşru hükümetimiz nhnariıgınm tesKm edin. görüşetim" di- yoruz. Bu tabiı kı dünyanın Rumlara yapacağına bağlı. "Siz süa- ha sanldınız. Ama yülardır bu insanlan azmhk yapamryor, koloni- ze edemhorsunuz. Kolonize etmenize biz de izin vermeyiz. Türki- ye'nin Kıbns üzerinde haklanvar. Buncayıl bu haklanortadankal- dırmak için silaha sanldınız, ortahğı alt ûst ettiniz. Destekfcdik, ses çıkannadık. Ama görünen o ki Türkiye de bundan vazgeçecek de- ğü. Kıbns üzerindeTürk- Yunan dengesi hiç kimseye zarar vermez, aksine bölgeye yarar sağlar. Bu dengeyi tekrar kurun. Buna karşı çıkmayın" derse tabıatıyla her şey olur. Bunu dıyecek mi demeyecek mi? O ağırlık çok önemli. BM Genel Sekreteri'nin yeni Kıbns Temsücisi Atvaro de Soto 'nun, öbür temsilcilere kıyasla icraatını nasıl değerlen- diriyorsunuz? - De Soto daha dişini göstermedi. Henüz dinleme aşamasında. İyi bir dınleyicı, ıyı biravukat ve iyi bir diplomat. Aynca iyi bir in- san. tnsanı acılanmızın ne olduğunu bilen birisidir. Insan haklan- na saygılıdır. demokrasiye saygılıdır Fakat, kendisine yüklenmiş olan bir görev vardır. Ben kendisi- ne ve BM Genel Sekreteri'ne şunu söyledim "Stzden önceküer başansız oünuşlarsa yegâne nedeni bu yfilde- nen görevdir. Bu görevinizin çizdiği çerçeve şu: Kıbns'ta meşru bir hükümet vanfar. Bu hûkümetin bağımsızhğına, toprak bütünlûğO- ne, egemenliğüıe dokunmayacaksınız. Bunlara sa>gıh olacak, göt- gedüşürmeyeceksiniz. Bu egemendevien'n amnda kavgahikicema- at var. Onlan banşann" Bittı, senin elın ayağın bağlı. Nasıl banştıracaksın? Yukardaki meşru hükümet bu cemaatlerden bınsi ve o konumunu korumak istiyor. Kilit orada. Kilit, kilitli duruyor. Sen oraya gir ve içerde hallet, diyorsunuz. Nasıl olacak. Bu kritik safhadayken ve bütün dünya bize başlangıçta olduğu gibi yanhştır, gözüyle bakmaktan vazgeçip "Haküsuuz'* demeye başlarken, Brüksel'den dahi "Tûrk- lerüı bu konfederal önerileri mannkidir" diye raporlar çıkarken, bir- denbıre seçim nedeniyle "Ben yûz yüze görüsmeye hazunn" de- yip banşçı bir politika izlediği zannını vermek için bulunduğumuz gayet önemli birplatformdan aşağı atlamak akıl harcı değildir. A- ma deme ki seçim için her şey yapılabiliyormuş. Ben yine Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu 'nun sizinle il- gili sözlerine dönmek istiyorum. Sizin, Kıbns sonınunda epeyce bir mesafe alındığı görüşünüze katUmadığını, bu- nun seçim için söylenmiş sözler olduğu- nu, gerçekte hiçbir mesafe alınmadığt- nı söylüyordu. Bu konuda ne düşünü- yorsunuz? - Dışişleri Bakanı'nin bu kadar anla- yışsız olmasına hayret etmıyorum, çün- kü görevi sırasında çok falsolar yapö. Biz de bunian kapatmak zorunda kal- dık Benim söylediğim şu ve gayet de açık: KKTC olarak Rumlarla anlaşma yapabilecek en sağlam, en güzel nokta- ya gelmiş bulunuyoruz. Biz anlaşma yapmaya hazınz. Dünya artık geçerli bir imza atacak durumda olduğumuzu kabul ediyor. Bızim artık Rumlara eşıt, ayn bir bınm olduğumuzu teslım edıyor. Dola- yısıyla bızım bekledığimiz, Rumlann da bu gerçeği görerek masaya gelmelendır. Masaya gelmeleri için yüz yüze görüş- memizi engelleyen siyasetlerinden vaz- geçmeleri ve gerçekçi olmalan gerekir. Ben. büyük ilerleme kaydettık, diyorum. Konfederasyon tezimizi dünyaya duyur- duktan, Türkiye'yle konfederal konum anlaşması yapttktan sonra dünya Kıbns meselesini daha iyi anlamaya başlamıştır. Bu sayede de Rumlar üzerinde baskılar artmaya başlamıştır. Rumlar feryat ediyor. Peki, benim Dışişleri Bakanım Rumlann niye feryat ettiğini okumuyor mu? Rumlar, "KKTC'nmtanmnıatehW<esigittikçe.vTÜdaşryor'' di- yorlar. Bunu benim Dışişleri Bakanım değerlendırmiyor mu? Ama tekrar ediyorum. Bu- Dışişleri Bakanı'nın, halen Cumhur- başkanı mevkiinde olan kişiye, "Seçimlerde adaydu-" diye cephe aknası, herhalde seçimlerden sonra Dışişleri Bakanı olarak devam edip etmeyeceği konusunda da gereken karan aldığını gösterir. 'Rumlar henüz yola gelmedl' Rumlardagöründüğü kadanyla KKTCüzerindebaskıcıtutum- lannı sürdürmekte kararldar. Son olarak Doğu Akdeniz Cniver- sitesi'nin ABD-Connecûcutt'da bir üntversiteyle işbirtiği anlaş- masını vargüçlenyle engeUemeye çalıştyorlar. Tezleride "KKTC meşru bir devlet değildir. Doğu Akdeniz Oniversitesi de devlet üni- versitesiymiş, ama bize göre gayrimeşrudur. O nedenle de böyle bir işbırliğine izin veremeyiz ". Siz, bugün bile sürdürülen bu mantiğı nasd karşdıyorsunuz? -Benim. halkıma "Kıbns meselesindeçokiyi noktayagektik''de- diğimde anlatmak istediğim bir husus da budur. Rumlara da ba- kın. Bizım gelmemizle ohnuyor. Onlan da getirmemiz lazım. On- lan da getirmemiz için gelmiş olduğumuz noktayı oy biriiğiyle, gö- nül biriiğiyle değerlendınp buna sanlmamız laznn. Çünkü, "Rum- lar henüz yola geunedi" derken bunian da örnek göstermemiz ge- rekiyor. Benim halkım bunian zaten görüyor. Bunun içindir ki Türkiye'yle ambargolar konusunda gayet ke- sin bir biçimde dünyayı uyarmaya başlayacağımızı duyurduk. Bu ambargolann, bu tür yaklaşımlann görüşme sürecıne yarar verme- diğini anlatmaya çalışıyoruz. Ben, "Rum tarannın bizbnleavnıse- viyeye grfebüroesi için bunca yıkhr, 'Siz meşru hükümetsiniz, siz her şeye sahipsiniz, siz egemensiniz, ülkeniz dediğinız gibi bir azınlık nedeniyle işgal altındadır' diyenlerin fikir değiştirmesi ve başka türlü konuşması gerekir noktasinda hareketedryoruzve bun- da da olumlu sesler geliyor" diyorum. Kısa yoldan ABye gidelim, çünkü AB bizi alacaktır, diyenler AB temsılcilerinin bize kapalı kapılararkasında neler söylediklerinı bilmeyebilirler. Bize, "Buay- nhk devam ederken Kıbns'ı alamaya" dediklerini onlar bilmeye- bilir, ama Dışişleri Bakanımız biliyor. Değerlendirmelerini de ona göre yapması lazun. Dolayısıyla ben, Dışişleri Bakanlığı makamı- m işgal eden bir zatın kendi partisinın liderine sadakat uğruna dev- lete olan sadakatını unutmuş olmastnı gerçekten yadırgıyorum ve gerçekten kendısmin vicdanlı birgenç olarak, "Bundan sonra ben bu Cumhurbaşkanı'yla bu meseleyi nasıl gdtürürüm" sorusunu kendi kendine sorup cevabını kendisınin vermesı gerekir, diye dü- şünüyorum. UBP'de, Meclis'te ve Meclis dışında partıye ve Dışiş- leri'ne hızmet edecek tecrübeli, yetkin insanlar vardır. Dolayısıy- la bir boşluk doğmaz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear