25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2000 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN 23 Nisan-17 Nisan Bilmem dikkatinizi çekiyor mu? 23 Nisan Bayramı her yıl, daha geniş, daha uluslararası, daha renkli törenlerie kutlanırken anlamının en önemli bölümünden de soyutlanarak çarpıtılı- yor. Önceki gün de öyle pldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı olan 23 Nisan 1920'yi andığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, yıllar geçtikçe çocuklan daha çok görür, ulusal egemenlikten ve ulus kavramından.daha az söz eder olduk. Türk Kurtuluş Savaşı, kendi benzeri savaşlar- dan bazı nitelikleriyle ayrılır. Her şeyden önce, bu savaş bir parti ya da sınıf önderîiğinde de- ğil, önce yerel, sonra bölgesel ve sonra da ulu- sal kongre olan TBMM lideriiğinde yürütüldü. TBMM yasama, yürütme ve de yargı yetkile- rine sahip, o günkü Türkiye'nin siyasi mozaiği- ni oldukça yansıtan bir yapıya sahipti. TBMM demokratik yapısı ile iktidarı hanedan veya aristokrasiden halka geçiren kurumdu. Ama, 23 Nisan'ın 80. yılında, bütün bu ger- çekler, egemenliğin ulusa ait olduğunun simge- si TBMM'de bile algılanıp yeterince dile getiril- medi. • • • Türk Kurtuluş Savaşı ile Türkiye Cumhuriye- ti kendine özgü koşulların sonucunda ortaya çı- kıp şekillenirken önemli bir sorun da kendini gösterdi. Güçlü sosyal sınıflan, burjuvazisi, sanayısi ol- mayan bu toplumda ulusun ve cumhuriyetin ta kendisi, demokrasinin ise ilk adımı olan ulusal irade, hangi dinamiklerte oluşacaktı. Kulu, tebaayı, önce vatandaş sonra birey yapmanın motoru ne olacaktı? Yalnızca seçim, belirli aralarla sandığa git- mek, kulu vatandaş haline sokmaya, ümmeti u- lus yapmaya yeter miydi? Sanayiyi geliştirene kadar uluslaşma süreci duracak mıydı? Hareketin önderi, içinde bulunulan güç koşul- larda, aydınlanmanın insanlığa getirdiği kaza- nımlan bu topluma da benimsetmekle bir ulu- sun oluşum dinamiğini yaratmaya çalışıyordu. Sakarya Savaşı'nın en kritik günlerinde, cep- heye hareket etmeden önce, artık başkomutan- lık yetkileriyle donatılmış olan önderin, öğret- men şûrasını toplaması, hareketin içinde, eği- timi savaşın sonucu kadar önemli bulduğunun göstergesiydi. Egemenliğin ulusa geçişi ancak geniş toplu- mun, eğitimin getirecegi aydınlanmanın kaza- nımlannı edinmesiyle mümkün olacaktı. • • • Anadolu'yu bütün tarihinde görmediği çok büyük bir değişimin içine atan ilk 15 yıl aynı za- manda eşi görülmemiş bir eğitim seferberliği- nin yaşandığı dönem oldu. 17 Nisan 1940'ta kurulan Köy Enstitüleri, bu yoğun eğitim seferberliğinin doruk noktasıydı ve aydınlanmanın ışığını, büyük bir bölümü köy- lerde yaşayan ülkenin tamamına yaymanın ilk adımıydı. Köy Enstitüleri'nin yetiştirdiği değerli eğitim- ci ve yazarianmızdan biri olan Mehmet Başa- ran'ın deyimiyle 17 Nisan, 23 Nisan'ı tamam- layıp onun ihtiyaç duyduğu vatandaşı yaratma- ya yönelik bir hareketti. 20 yıl arayla birbirini izleyen bu iki kurumun birincisinin gerçek işlevini yeterince yerine ge- tirebilmesi, ikincinin ve onun kaynağında yatan eğitim seferberliğinin başarısına bağlıydı ki bu da olamadı. Belki de 17 Nisan'a yeterince sahip çıkılma- dığı içindir ki 80. yıldönümünde 23 Nisan tam anlamıyia algılanamamış ve son yıllarda oldu- ğu gibi, bir azınlık dışında, yalnızca folklorik bir çocuk bayramı olarak kavranmıştır daha çok. Oysa ulusal egemenlik gününün eğitim ça- ğındaki çocuklara armağan edilmesindeki a- maç, onun ancak eğitilmiş aydınlanmanın ka- zanımlarına sahip olmuş insanlar tarafından gerçekleştirilebileceğini daha iyi vurgulamak içindi. MİT Müsteşarı Atasagun 'Basuıla gizli ve kirli üişkimiz yok' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Mil- li tstihbarat Teşkilatı (MİT) Müste- şarı Şenkal Atasagun. teşkilatta gö- rev aldığı sav- lanan gazete- cilerkonusunda "Basın- la görüşüyor, onlann bil- gi taleplerini karşüama- ya cahşıyoruz. ancak hiç- birzaman gjzli ya da kir- li ilişkiler içinde olma- dık" dedi. Atasagun, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)BaşkanıNailGü- reli'nin, "basında MÖTle ilişki içinde oldu- ğu öne sürülen gazeteci- lerle ilgili bilgT ısteminı ıçeren başvuru mektu- buna dün yanıt gönder- di. MÎT'in web sayfasın- da da yayımlanan açık- lamasına, "19 Nisan 2000 tarihli mektubu- nuz,bana kurumumla il- gili bazı konularda dü- şûncelerimizi net bir şe- kflde belirtme imkânıverdiği için size teşek- kür ederim" diye başlayan Atasagun. ba- sın-MIT ıliş- kisiyle ilgili ıddiaların sa- hibi eskı MİT Kontrterör Daıre Başkanı Mehmet Eymür ü suçlayarak şöyle devam etti: "tçlerinden birisi, uzak bir iilkede halen mülteci durumunda bu- luııan iddia sahibi kişile- rin ortaya atüklan ma- gazin haberierini, kendi ideolojisi ve kişisd kav- galan için malzeme ya- pan çok az medya orga- nı ve mensubu olduğunu müşahadeediyoruz. Ka- nımca problemin ana noktası da buradadır. Bir dönemde kendi ira- deleri ve felsefeleri doğ- rultusunda. bazı illegal örgütler içerisinde, ille- gal çauşmalara girmiş ve mücadelelerini kaybet- miş kişiler halen basın camiasında nıe\ cuttur." ' Prof. Dr. Mehmet Haberal aday olmayacağını açıkladı. îsmail Cem'in adı gündemden düştü DSP'de hesaplardeğiştiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit'in "kafasın- daki" isimlerden Prof. Dr. Mehmet Haberal, dün liderler zirvesi sürerken yaptığı açıklamada, "cumhurbaşkaıu- nın partamento kânden çıkmasının uy- gun otacağuu" vurgulayarak aday ol- mayacağını ortaya koydu. Hükümet ortaklannın zirvesinde Anayasa Mah- ketnesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer üzerinde uzlaşılması ile Ecevit'in "ka- fasmdakT diğer isim Dışileri Bakanı tsmail Cem adı gündemden çıktı. Adayhğa hazırlanan Aydın Milletveki- li Ertuğrul Kumcuoğlu'nun da Sezer adı üzerinde geniş bir uzlaşma sağlan- ması durumunda karanndan vazgeçe- bileceği belirtildi. DSP'den bugüne dek Eskişehir Mil- letvekili Mail Büyükerman ile Anka- ra Milletvekili Oğuz Aygün adaylık başvurusunda bulundu. İki milletve- kiünin adaylığı "bireyseT olarak de- ğerlendirilirken, parti yönetimi bu baş- vurulara sıcak bakmadı. Kulislerde, DYP kökenli olan Aygün'ün adaylı- ğıyla ilgili olarak "Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Güniz Sokaga gi- dince parti kunıp Mecfiste grup sahi- bi ohırsa Oğuz Aygûn de bu partiye ge- çer.Hattaopartininhükümetortağıol- ması durumunda kabineye girer. Bu beklentiyle hareket ediyor" yorumu yapıldı. Parti yönetinünde, DSP Parti Meclisi üyesi de olan Aygün'ün parti- sinin karan kesinleşmeden adaylık başvurusunda bulunması tepkiyle kar- şılandı. Başbakan Ecevit, dün liderler zirve- si öncesinde, yaklaşık yanm saat Dı- şişleri Bakanı Îsmail Cem'le görüştü. Liderlerzirvesinin ilk bölümütamam- landıktan sonra Ecevit'in önerdiğı isimlerden Prof. Dr. Haberal'ın yazı- lı bir açıklama yaparak aday olrnaya- cagını bıldirmesi dikkati çekti. Habe- ral, Ecevit'in adaylık için kendisini dü- şünmesinin büyük bir onur olduğunu vurgulayarak "Llkemin,demokrasinin geieceği ve bu konudaki düşünce ve inanclanm,cumhurbaşkanının paria- mentoiçrödençıkmasmınenuygundu- rum otacağı yönündedir. tnanıyonun kipariamentokendi içinden bir adaym seçimi konusunda iradesini gösterecek veûlkemizyenibircunıhurbaşkanına kavuşacaknr" dedı Başbakan Ecevit'in kamuoyunda adı öne çıkan Dışişleri Bakanı îsmail Cem'in adını ortaya atması, parti için- de çeşitli değerlendirmelere yol açtı. Bazı milletvekilleri, Ecevit'in Cem'i gündeme getirmesinin "taktik" oldu- ğunu vurguladılar. Liderler zirvesinde alınan kararla Îsmail Cem'in adaylık olasıhğı sadece iki gün gündemde kal- mış oldu. Kumcuoğlu da bugün adaylık baş- vurusunda bulunmaya hazırlanıyordu. Ancak muhalefetın katkıda bulunma olasıhğı bulanan Sezer adı üzerinde li- derlerin uzlaşması, Kumcuoğlu ve yandaşlannın hesaplannı altüst eti. Kumcuoğlu'nun adaylık karanndan vazgeçebileceği bildirildi. Türk ve Yunan işadamlan iş hacminin geliştirilmesi konusunda anlaştı Tîcaret için ilk aclıııı atddı OZANYAYMAN İZMİR - Dostluk ve banş temelleri üzerin- de yeniden şekillendirilen Türk-Yunan ilişki- lerinde iki ülkenin işadamlan birlikte ticaret yapmanın ilk adımını attılar. Izrnir Ticaret Odası'nın (İZTO) 19-23 Nisan tarihleri arasın- da Yunanistan'a gerçekleştirdiği iş ve incele- me gezisininde Türk ve Yunan işadamlan, iki ülkenin ticaret hacimlenni arttırmalan gerek- tiği görüşünde birleştiler. tzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, "İki ülkenin işa- damlan birlikte iş ortakuğı yaparak mevcut potansijeü yakalayacaklar ve halklann refah> na katkıda bulunacaklardır" dedi. İZTO, 2-4 Haziran tarihleri arasında Iz- mir'de düzenleyeceği, J Kıyı Ege Belediyeteri veEge AdalarT toplantısı öncesinde Yunanis- tan'da Atina ve Selanikli işadamlanyla bulu- şarak Izmir'deki toplantının zeminini hazırla- dı. İZTO böylece ortak iş yapmanın sürecini başlattı. llki bu yıl 19-23 Nisan tarihleri ara- smda Atina'da açılan "Tûrk-Yuııaıı Dostiuk- tşbüüği Fuan ve Kogresi"ne de katılan Izmir- lı işadamlan fuar süresince kendilerini tanıt- ma olanagı buldular. IZTO'nun 175kişilikbirheyetledüzenledi- ği Yunanistan iş ve inceleme gezisinde Atina, Pire ve Selanik'te ticaret odalan, belediyeler ve valiliklere gidilerek yetkililerle görüşmeler- de bulunuldu. Her iki ülkenin işadamlan kalı- cı banşın sağlanması için siyasilere karşı bas- kı aracı oluşturulması gerektiğini bildirdiler. tki ülke arasındaki ticari ihşkilenn artması ve bu anlamda kurulacak ortaldıklann halklann refahını sağlayacağı kaydedildi. İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, Türkiye ve Yunanistan'ın iş yaşamından kültürel ve sos- yal yasama değın paylaşabilcceğı pek çok un- sur olduğunu bildirerek "Atina ve Seianik'e düzenlediğimiz gea öncesindeUgiyle karşılanır mıyız diye bir şüphemiz vanb. Burada bizlere gösterilenflgiyigördûkten sonra birlikte haraket et- mek için daha fazla valdt kaybetmemenin gereguıe inamyoruz" dedi. Karşıhkh güven Organize suç örgütü lideri Ayvaz Korkmaz, 'özel belgeyi yok etmek', tehdit 1 ve 'nıhsatsız tabanca bulun- durmak' sucbuından toplam 3 yıl 10 ay hapis cezasma çarpûnkh. (Fotoğraf: ECEVİT KILIÇ) Ayvaz Korkmaz9 a hapis cezasıistanbulHaberServisi-Ukray- na'dan Türkiye'ye iade edilen or- ganize suç örgütü lideri Ayvaz Korkmaz' ın sonuçlanan ilk dava- sından mahkûmiyet karan çıktı. Korkmaz, "özel belgeyi yok et- mek", "tehdit" ve "ruhsatsız ta- banca bulundurmak" suçlann- dan toplam 3 yıl 10 ay hapis ce- zasına çarptırıldı. lstanbul 5. Asliye Ceza Mahke- mesi'ndeki duruşmaya katılan tu- tuklu sanık Ayvaz Korkmaz, "Be- nim yutöğım belge, tamamlan- maımş bir belgeydL Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum. Ay- nca müdabil avukatı, dosyaya koyduğu dilekçesinde hakarete varan sdzler etmiş. Bana 'mafya', 'çete lideri' demiş.Kimsehakkın- da, hüküm grvmeden böyle şeyler söyfcnemez" dedi. Korkmaz, Are- na Programı'nda yayımlanan ka- setin ise gözaltında emniyet tara- fından çekildiğini belirtti. Kork- maz'ın avukatı Ekrem Marakoğ- lu da yıröldığı iddia edilen proto- kolün, dosyada aslının değil, fo- tokopisinin bulunduğunu belirte- rek, söz konusu belgede Uğur ft- ker'in de imzasının taklıt edilmiş olduğunu kaydetti. llker'in imza- sının ohnadığı bir evrakm belge niteliği taşımadığmı ifade eden Marakoğlu, belge niteliği taşıma- yan bir kâğıdın yırtılmasının, ce- zai işlem gerektirmeyeceğini an- lattı. Marakoğlu, olayda tehdit un- surunun bulunmadığını belirtti. Duruşma sonunda mahkeme, Korkmaz'ı "öszd belgeyi yok et- mek" suçundan 1 yıl 7 ay 24 gün, "şartfa tehdit" suçundan 8 ay 24 gün ve "ruhsatsız tabanca tap- mak" suçundan da suç konusu si- lahın yerini güvenlik görevlileri- ne bildirmesini göz önünde bu- lundurarak 1 yıl 5 ay 15 gün ha- pis cezasına mahkûm etti. Kartal Özel Tip Cezaevi'nde bulunan ve tutuklulukhalinin devamına karar verilen Korkmaz, toplam olarak 3 yıl 10 ay 3 gün hapis cezası aldı. lstanbul Cumhuriyet Başsavcı- hğı'nca hazırlanan iddianamede, müşteki Ömer Akkoyun'un, Şiş- li Ergenekon Caddesi 89 numara- da bulunan mülkün kiralanması için Uğur Ilker'le birprotokol im- zaladığı belirtiliyor. Demirtaş, Yunanis- tan'da bulunduklan süre içinde gerçeklerin dile gi- tirildiğini ve iki ülke hal- kının da birbirine karşı son derece samimı olduğunu gözlemlediklerini belirte- rek şunlan söyledi: "Bundan sonra daha et- kin ve sektör bazmda te- maslara yöneunek gereld- yor. Başta turizm, deniz ta- şnnacıhğı, inşaat, bankao- hk, sigortacüık ve fınans sektörlerini potansiyel is- biritgi alanlanolarakgörû- yonız, İkiH görüşmelerin başlaûhnası konusunda Türk ve Yunan işadamlan tam bir anlaşmaya vardı- lar. Birbiriyle bu denB ben- zerügi olan iki ülkenin her alanda işbuüğine gttmesi- nin gerektigi kaçmıhnazbir gerçek. Biz işadamlan ola- rak yapacağnnız ticari or- takhklara sosyalvekültürel etkinlflderideeklemeyidü- şünüyoruz," Demirtaş, 1998 yıluıda gerçekleştirilen ekonomi zirvesinin bu yılki toplan- tısının konusunun "Kıyı Ege Bekdiyeferi ve Ege Adalan" olacağını ve h- mir'de yapılacagını, Yuna- nistan'dan çok büyük katı- lım beklendiğini de kay- detti. Demirtaş. "Yunanis- tan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreau ve ekonomi- den sonımlu bakanı da toptanoya katüacak. Hazi- ran aymdaTürk-Vünan ti- cari iüşkilerinde önemli kararlarm ahnacagı bir dönem yaşanacak" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Son dakika adayı SezenFP'de denge/eti altüstetti ! • Kendi adaylan dışında yalnız Akbulut'a umut veren FP lideri Recai Kutan telefon görüşmelerinın ardından milletvekilleriyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer üzerinde değerlendirme yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) - Cumhurbaşkanı adayı konusunda tavır belirlemek üzere dün gece toplanan FP grubunda, koalisyon ortaklanndan gelen uzlaşma mesajlan üzerine dengeler değişti. Kendi adaylan dışında yalnız TBMM Başkanı Yıknnm Akbulut'a umut veren FP Genei Başkanı Recai Kutan, telefon görüşmelerinin ardından milletvekilleriyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer üzerinde değerlendirme yaptı. Toplantının başlangıcındaki tabloyu tamamen ' değiştiren bu sürpriz üzerine Sezer'in ... adaylıgına destek karan çıkarken Kutan'a yetki verildi. Iktidar ortaklannın uzlaşma durumuna göre "anahtar parti" olarak öne çıkacak olan FP'de dün hareketli bir gün yaşandı. TBMM Başkanı Akbulut ile DSP'li Oğoz Aygûn ve ANAP'lı Agâh Oktay Güner, dün FP Genel Merkezi'nde Kutan'la görüserek destek istediler. Akbulut'a olumlu yaklaşan Kutan, partisinden, tsmail Cem'e ve aday olursa ANAP Genel Başkanı Mesut Yıimaz'a oy çıkmayacağını belirtti. Akbulut'a "Mevcut adaylar arasında bize en yakm olan sizsjniz" diyen Kutan, "TBMM Başkanhgı secimindede size destek vermiştik. Biz Ok iki turda kendi aâayiarmnza destek veririz, 3. turda taUoya bakar yeni bir değeriendinne yapanz" görüşünü dile getirdi. Partmin kesin tavnm behrlemek üzere toplanan FP grubundaki dengeler ise koalisyon ortaklannın görüşmelerine göre değişiklik gösterdi. Başbakan Bülent Ecevit'in Ahmet Necdet Sezer'in adaylıgına ilişkin önerisi, parti hakkmdaki kapatma davası ve Sezer'in kişisel özellikleri çerçevesinde değerlendirildi. FP yönetimi, ilk turlar için partiden tek adayla seçime girme planında ise başanlı olamadı. Parti içinde yapılan değerlendirmelerde Kocaeli Milletvekili Vecdi Gönül'ün önplana çıkması üzerine lstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş dün sabah adaylık başvurusunda bulundu. Partinin yetkili organlannda alınmış bir karar sonucu başvuruda bulunmadığını vurgulayan Nevzat Yalçıntaş, özyaşamöyküsünü anlatırken sağlık durumu hakkında "kalp, şeker gibi bünyevi bir hastahğı buhınmadığınr belirtti. oralcalislar@yahoo.com Cumartesi gecesi, Tarsus'taanne- min evindeydim. Annem, benim ge- leceğimi bildiği için benim de tanıdı- ğım eski dostlanmızı çağırmıştı. Na- ciye Hala, Güzide Teyze, Ziynet Tey- ze ve annemle eski Tarsus günlerine yolculuk yaptık. Amcamın oğlu Ni- hat'la eşi Tülay, Güzide Teyze'nin oğlu Tezcan'la eşi Aygiü'ün de ka- tıldıklan sohbet gece yansına kadar sürdü. Naciye Hala, aslında benim halam değil, ama ona hep hala derim. Rem- ziye Teyzemin eşi Sabri Amca'yla hala çocuğuydular, bu yüzden hepi- miz ona hala derdik. Naciye Hala 84 yaşında. Bizim çocukluğumuzun ün- lü bir kabadayısı vardı; Acem oğlu Galip. Hayal meyal hatırtadığım Ga- lip'i Naciye Hala'ya sordum. Acem oğlu Galip, eski Tarsus'un bitişik ev- lerinin damlanndan atlaya atlaya ka- çardı. Çocukluğumuzun Tarsus'u 20 bin kişilik bir kasabaydı. Bu küçük kasa- banın her bir köşesinde farklı bir kül- tür yaşardı. Acemler, yani Iran'dan gelenler bir mahallede otururlardı. Araplar, birkaç mahalleydi. Şimdi de Tarsus'ta Eski Kabadayılar öyle. Giritli mahallesi, Afgan mahal- lesi, Ermeni mahallesi, Kürtlerin yo- ğun olarak yaşadığı mahalleler, Tar- sus'taki renkli kültürü yansıtırdı. Ermeni mahallesinde çok az Erme- ni kalmıştı, o mahallede daha çok "Vanlılstr" otururlardı. Vanlılann ne- den topluca Tarsus'a gelip yerleştik- lerini bizim eski kuşak da pek açıkla- yamadı. Bunu daha sonra öğrenmek için bir kenara not ettim. Acem oğlu Galip, Türkiye'ye Iran'dan gelen topluluğun birüyesiy- di. Acem oğlu Galip kabadayıydı. An- laşıldı ki ilkokuldaannemin sınrfarka- daşıymış. Acem oğlu Galip'le ilgili 40- 50 yıl öncesine ilişkin hoş bir öykü anlattılar. Anneannemlerin Tarsus'un merkezinde Tabakhane mahallesin- de evleri vardı. Ermeni yapılannın yo- ğun olduğu bu mahallede annean- nemin evi iki katlıydı. Birinci kat alt ev olarak kullanılırdı. Oraya ineğimiz bağlanırdı. Tuvalet oradaydı. Ahşap merdivenlere konmuş gaz lambalan ışığında alt eve inerdik. Anneannem, dedem ölünce ve ço- cuklan evlenip gidince evi ikiye böl- müştü ve bir bölümünü kiraya ver- mişti. Bir gün yolda Acem oğlu Ga- lip'in annesi ile karşılaşırlar. Hoş beş- ten sonra anneannem kiracının kira- yı ödemediğinden yakınır. Galip'in annesi Nadire Hanım, anneanneme şunlan söyler "Dursun Hanım, stk- ma canını, bizim Galip'e söyleriz, he- men halleder." Anneannem, duyduk- lan karşısında şaşkına döner ve kor- kuya kapılır. "Aman, aman sakın hal! Istemem" diye cevap verir. Acem oğlu Galip, asker kaçağıydı. Bir süre askere gider, oradan da ka- çardı. Dönüp dolaşıp Tarsus'a gelir- di. Bunun üzerine polisler onun peşi- ne düşerier, günler süren kovalama- ca başlardı. Yakalanır, götürülür, yine kaçardı. Güzide Teyze, onun cebi sır- malı şalyar giydiğini, elinde üç tane demir yüzük takılı olduğunu anlattı. Yüzükleri kavgada kullanırmış. Acem oğlu Galip'in birkaç yıl önce öldüğü- nü söylediler. Gariban bir adammış öldüğünde. Htç bugünün çetelerine benzemiyor. ••• Pazar sabahı, amcamın oğutlan Ni- hat ve Nuri ile birlikte Tarsus'ta geç- mişe yolculuk yaptık. Biz üç amca oğlu, çok iyi arkadaştık; neredeyse 20-30 yıldır doğru dürüst bir araya gelmemiştik. Çocukluğumuzda bağ- da buluşurduk. Babam ve iki amcam, o yıl üzümden kazanacaklan paranın hesabını yapariardı. Biz de onlann düşterine ortak olurduk. Ancak her bağ mevsimi hüsranla sonuçlanır, üreticiler üzümden para kazanamaz- lardı. Biz onca olanaksızlıklara karşın yine de iki ay kadar süren bağ mev- siminde çok mutlu olurduk. Bir amcamın 7, diğer amcamın 8 çocuğu vardı. Biz de 3 kardeştik; top- lam 18 çocuk ederdik. 18 çocuk, o sessiz dağ başlannı, tepelerini gürül- tüye boğardık. Oyunlar oynar, yanş- malar yapardık. İki saat öteden, eşek- lerle su getirmek bile bir eğlence olurdu bizim için. En güzel inciri kim bulup yiyecek, en lezzetli üzüm ki- min bağında bulunacak, koşturur du- rurduk. O günterin üzerinden 35-40 yıl geç- ti. Babam öldü, îsmail Amcam ve DOrdane Yengem öldü. Aii Amcam, artık bağa gelemiyor. Çocuklann hiç- birinin köyle ve bağlarla ilişkisi kalma- dı. Üç amca oğlu, pazar günü köye gittik. Köydeki eski arkadaşlanmızla, çocukluk günlerimizi yâd ettik. Konu- şurken fark ettim, köyde hiç eşek kal- mamıştı. Üzüm yine para etmiyordu. Top oynadığımız, türkü söylediğimiz çocuklar ak saçlı, göbekli yaşlı insan- lara dönüşmüşlerdi. Nihat ve Nuri'yle tepelere yöneldik. Kekiklerbahan karşılıyordu. Dağ çay- lannın kokusu vadiyi kaplamıştı. Ak- şama kadar, dağ çayı, kekiktopladık. Yüreğime bir hüzün çöktü. Geçmişe dalıp gittim. Tarsus'un renkli küftürü, bugün çok gerilerde kalmıştı. Şimdi Tarsus'a, "Ey Türk Tıtre ve Kendine Dön" ya- zılı heykelleryön veriyordu. Ne Acem oğlu Galip vardı ne de dedemin orta- ğı Ermeni Agop Göceroğlu... Hepi- miz titreyip kendimize dönüyorduk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear