25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 IMİSAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA Patara yangınları Antalya'daki antik kentlerden Patara'da sürekli yangın çıkıyor. B u ayki son yangında bitki örtüsünün yanı sıra tarih de yandı. Antik eserler, toprak altından henüz çıkartılmamış mermer yazıttar ateşe dayanamayıp çatladı, kınldı, parçalandı. Bir dönem Anıtlar Genel Müdürtüğü yapan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ender Varinlioğlu Teos'ta, Erythrai'de, Perge'de, Aspendos'ta, Phaselis'te de rant ve orman olduğunu fakat yangın çıkmadığını belirterek kronikleşen Patara yangınlarına başka bir açıdan bakıyor: "Patara kazı başkanı Prof. Dr. Fahri Işık ve karısı Havva Işık, son beş yıldır köylüsünden aynı fakültedeki meslektaşlarına kadar herkesle -aile boyu- kavgalıdır. Bu kavgalara Kültür Bakanı Istemihan Talay da bir Patara gezisinde tanık olmuştur. Fahri-Havva Işık çiftine Patara kazısından el çektirilmezse, yalnız kazıyı değil Patara'yı da yitireceğiz." Tel: 0.212.512 05 05 Fsks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som@posta.cumhuriyet.com.tr - Çalışma Bakanı'na göre Iş ve Işçi Bulma Kurumu devlete yükmüş... "Iş olsun dive demeç vermek icin aerekivor!" dalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten "Ba- sın Kanunu" uyannca yayımlanması ricasıy- la yazılı bir açıklama akjık. Ancak, daha son- ra telefonla da arandığımız ve aynı konuda yeni bilgiler edindiğimiz için açıklamanın "Basın Ka- nunu" uyannca yani aynen yayımlanması koşulu de- ğişti. Konumuz; Türkiye Barolar Birliği Başkanı avu- kat Eralp Özgen'in Türk Medeni Kanunu Tasarısı'nda dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ta- rafından yazılan "genel gerekçe"nin özetlenirken la- iklikle ilgili bazı paragraflann atlanmasını eleştirme- siydi. Hikmet Sami Türk, bu konuda şöyle dedi: "Genel Gerekçe'de 1926'da dönemin Adliye Ve- kili Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alınan 'esbab-ı mucibe layihası', yeni kuşakların anlayabi- leceği bir Türkçe ile özetlenmiştir. Ancak bu özette de din kurallarına dayalı bir hukuk sisteminin çağ- daş Türk toplumunun ihtiyaçlarını karşılayamadığı ve uygulama yeteneğini kaybettiği, o nedenle Isviç- Adalet Bakanı re Medeni Kanunu'nun iktibası yoluyla Türk devri- minin ve 20. yüzyıl uygariığının gereklerine uygun bir Türk Kanunu Medenisi Tasarısı hazırlandığı, kısaca teokratik hukuktan laik hukuka geçişin gerekçesi açık- ça belirtilmiş bulunmaktadır." Adalet Bakanı Türk, 8.5 sayfalık genel gerekçe 2.5 sayfaya indirilirken laiklik ilkesi özünün korunduğu- nu anlattı ve tasarının da "devrimin devamı" niteli- ğinde olduğunu söyledi. Hikmet Sami Türk, Eralp özgen'in eleştirilerine baş- ka bir boyuttan ilginç bir yanıt verdi: "Yeni Türk Medeni Kanunu Tasarısı, 20. yasama döneminde görüş alınmak üzere çeşrtli kuruluşlar ara- sında Türkiye Barolar Birliği'ne de gönderilmiş; Bir- lik Başkanlığıca 'Eralp Özgen' imzasıyla verilen 3 Ni- san 1998 tarih ve 455 sayılı cevapta, Tasan'nın her yönüyle incelenmesi için Birlik bünyesinde komis- yonlar oluşturulduğu, ayrıca barolardan görüş isten- diği, çalışmalan tamamlanınca raporların gönderi- leceği bildirilmiş; ancak sözü edilen rapor Bakanlı- ğımıza intikal etmemiştir." Bakan Türk'ün bu açıklaması üzerine Türkiye Ba- rolar Birliği Başkanlığı'nı aradık... özgen'e ulaşama- dık... Başkanlığa, konuyu ilettik... Üç gündür yanıt alamadık... özgen Eralp, eleştirilerinde haklı olabi- lir ama "inceleme komisyonu"nun çalışmalarını iki yıldır bitirememiş olması haklılığına biraz gölge dü- şürüyor! Eralp'ın Bakan Türk'ün karşı eleştirisine sessiz kalması da ayrı bir konu... Bu arada 1030 maddeden oluşan tasarı, yürürlük- teki yasanın birçok maddesinde yer değişikliğine ne- den oluyor. Bu durumda, ezberdeki maddeleri göz- den geçirip yeniden ezber için bir "mesai" gereki- yor ki belki de sorun burada! SESSfZSEDASIZf!) NimÎEURTCEBE Yüksek Yerilim Hatto Erdinç UTKU Devir bilgisayar devri: TlKLAyamazsan, TAKLA atsan işe giremezsin! Cumhupbaşkam adayları seçilirken Hükümet ortağı olarak kendilerini cumhurbaşkanı adayı belirlemekle sorumlu kılan iki kişi, DSP Genel Baş- kanı ve Başbakan Bülent Ecevit ie MHP Genel Başkanı ve Başba- ; kan Yardımcısı Devlet Bahçe- li, günler boyu düşündükten sonra ikişer isim telaffuz etti. Istikrann öteki ortağı ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ise kendi so- rumluluğunun bilincinde olduğu için hafta sonunda herhangi bir önerme- de bulunmadı. Bülent Ecevit, Dışişleri Bakanı Isma- il Cem ile organ nakli profesörü Meh- met Haberal'ı; Devlet Bahçeli, Milli Sa- vunma Bakanı Sabahattin Çakma- koğlu ile hukuk profesörü Kamil Tu- ran'ı önerdi. Sonra Başbakan Ecevit, adaylar konusunda muhalefetin de görüşünü almak üzere ilgili öteki kişileri ziyare- te çıktı. Ziyaretlerinden birinde Ecevit, Fa- zilet Partisi Genel Başkanı Recai Ku- tan'la görüşürken gazeteciler şu di- yaloğa tanık oldu: - Ozkan aday değil mi? - Ben ne yaparım sonra! _ Ecevit'in, yardımcısı Hüsamettin Özkan'sız ayakta duramayacağını sa- mimi bir şekilde ifade etmesi üzerine Türkiye'de bundan daha dramatik bir siyasi vaziyet olamaz diye düşünen- ler bir sonraki diyalog karşısında ya- nıldıklarını anladı: Recai Kutan: Kamil Turan kim? Bülent Ecevit: Ben de tanımıyorum! Onurumu Cezaevinde Bıraktım AV. FİKRET İLKİZ Sayın Adalet Bakanım, 17 Ocak 2000 tarihli protokolle avukatların cezaevine girişi sı- rasında nasıl aranacaklannı dü- zenlediniz. Türkiye Barolar Bir- liği, barolar ve avukatlar karşı çıktık. Istifanızı istedik. Karar- lar aldık. Yapılacak "eylemle- ri" sıraladık. Sonra erteledik. O kadar... Siz kazandınız. Biz bir şey yapamadık, yapmadık. "Avukatlann aranması ile il- gili olarak bir kısım cumhu- riyet başsavcılıklarında te- reddütler hasıl olduğu"nu ve "bazı avukatiann da arama SH rasında rencide edildikleri hakkında yakınmalarda bu- lundukları"nı tespit ettıniz. 2 Mart tarihli genelgenizle "yar- gının vazgeçilmez bir unsu- ru olan avukatların üzerleri- nin, çanta ve eşyalarının aranması için görevlendiri- lecek memurların olanaklar ölçüsünde üniversite ve yük- sekokul mezunlan arasından özenle seçilmesini" istediniz. Meraklanmayın, arama me- murlarınızın özenle seçildiği- ne, ellenmiş vücudumun her noktasıyla tanığım. "Proto- /co/"ünüz fevkalade iyi uygu- lanmaktadır. Arz ederim efen- dim!.. Genelgenizdeki gibi "ara- ma sırasında avukatlık mes- leğinin onurunu rencide et- meyecek şekilde saygılı dav- ranılmasırun sağlanması" fev- kalade iyı sağlanmıştır. Avukat ile sanık arasındaki yazışmala- ra el sürülmez. Savunma ha- zırlığı "gizlidir." Cüzdanımdan çıkardıkları yazılı notlan, bana bile göstermeden okuyup he- men masanın üzerine "göz önünde bulunsun" diye özen- le attılar. Avukatlann aranma- sı amacıyla "seçilecek me- murlann bizzat cumhuriyet başsavcılıklarınca eğitime tabi tutulması" görevinde ba- şarılılar. Ben "eğitimli" arama memurlarınızın fevkalade iyi "aramasından" geçtim. Emin olabilirsiniz. Örneğini yaşadım. Gebze Cezaevi kayıtlarından kontrol edebilirsiniz. 14 Nisan Cuma günü Av. Gülçin Çaylıgil'le bir- likte Prof. Dr. Yalçın Küçük'ü görmeye gittik. Yanımızdaya- saya aykırı hiçbir şey bulun- madığına dair cezaevi defteri- ni imzaladık. Duyarlı, öten ka- pının ve xray cihazının bulun- duğu ikinci kapıda dosyaları- mızı yürüyen banda koyduk. Kapıdan Gülçin geçti. Ses yok. Sigaramı çakmağımı, kalemi- mi.gözlüğümü, paracüzdanı- mı çıkardım, kapının yanına koydum. Geçtim. Öttü. Asker koştu geldi ve elindeki pembe naylon terlikleri uzattı. Ayak- kabılarımı çıkardım. 45 numa- ra pembe renkli pis naylon ter- liklerinizi giydim. Kapıdan geç- tim. Ötmedi. Ayakkabılarım özenle tutularak xray cihazın- dan geçirildi. Içinden topuğun- dan, astarından, derisinden cep tetefonu veya silah veya şif- reli yazı çıkmadı. Ayakkabıla- rım ve dosyalanmız temiz. Gül- çin ayağımda 45 numara pem- be terliklerle, kravatlı halimle fotoğrafımı çekemediğine çok üzüldü. Kahverengi gömlekli (pek de yakışmış!) cezaevi personeli, "eğitimli" belki de "olanaklar ölçüsünde üniversite mezunu" iki kişi, ayakkabımı giyerken elimden dosyalanmızı aldı. Me- murunuz ayaklarımdan başla- yarak "e//e"riyle beni aramaya başladı. Ayak, bilek, bacak, diz, baidır, kalça, bel, kann, gö- ğüs, omuz ölçülerimle, kol, dir- sek, bilek, el ve parmak ölçü- terimi en iyi bilen kişi işte bu me- murunuzdur. Adını bilmiyorum, ama inanın iyi eğitilmiş ve çok başanlı. Mıncıklanmam brttik- ten sonra sıra dosyanın didik- lenmesine geldi. Tüm kâğıtlar çıkarıldı. Duruşmatutanaklan, gerekçeli kararlar ve diğer bel- gelerin yazılı yüzü ile arka say- falarının boş yüzleri tek tek kontrolden geçti. Dava dosya- sını darmadağın ettiler. O za- man çok kızdım. Ne mi yaptım? Hiç. Hışımla "avukatlık mesle- ğimin onurunu rencide etme- yecek şekilde saygılı davranan" memuriannızın darmadağın et- tiği savunma belgelerini yeni- den tek tek sıraya dizdim ve dosyamıza koydum. O kadar... Para cüzdanımı yanıma al- makla aptallık etmişim. Cüz- danını "çıkar" ve "aç" dediler. Çıkardım. Elimden aidılar. Için- de ne varsa boşaltmaya baş- ladılar. önce çocuktanmın, son- ra kanmınveyeğenlerimin res- mi düştü masanın üstüne. Fo- toğraflann, kredi kartlan ile kü- çük not kâğıtlarının önünü ar- kasını kontrolden geçirdiler. Işi bitenleri masanın üstüne atyor- lardı. Sandalyesinde oturup keyifle çayını içen, ağzında si- garası, kravatlı biradam bütün bu olup bitenleri izliyor, atılan- lara da merakla bakıyordu. "Yanlış yapıyorsunuz. Arama böyle yapılmaz" diyebildim. Sürücü belgesini ayırdılar. "Dö- nüşte alırsınız" dediler. Çay içen, ağzı sigaralı, eli tespihli, kravatlı adama döndüm. "Siz cezaevinin ikinci müdürü mü- sünüz" dedim. Ürktü, ayağa kalktı. "Evetbenim" ded\. "Ara- mayı sizin yapmanız gerekirdi. Sizi şikâyet edeceğim" diye- bildim. Dönüşte, pembe pis terliklerim yine hazırdı. Avukatlık onurumu, ayakka- bılanmı, para cüzdanımı, dava dosyamı ve mıncıklanmış vü- cudumu bundan böyle tüm du- yariı kapılannızda; saygılı, iyi eğitilmiş, elle arama memurla- nnıza terk edebilirim. Fevka- lade başarılılar. Bu uygulama- yı savunan ve uygulayan teş- kilatınızdaki tüm müdürieriniz, savcılarınız ve yargıçlarınız, yaptığınız "proto/fo/"gereği ce- zaevi girişinde elle aranmıyor. Sizler muafsınız. Bir gün sizler, avukat olmak için herhangi bir baroya başvurursanız, avukat- lık mesleğine kabul edilmeme- niz için elimden geldiğince kar- şı çıkacağım. Bunu da sizin adınıza ve sizin onurunuzu ko- rumak için yapacağım. Çünkü ben onurumu Gebze Ceza- evi'nde bıraktım. ÇlZGÎLİK KÂMİL MASARACI BULUT BEBEK NURAYçtrrçt '.\°lv\01 n / II V —.—' / " Âhh... [ Baharr... '-' i ^ — • — ^*x TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAS 25 Nisan CAZIN KRALICELERINDEN ELLA.. 1918 'DE BUGÜN, ÜNLÛ AMERIKALI CAZ ŞARtUCISl ELLA FITZ6ERALD (FİSCIKILD) OOSMUŞ7U. NEW YORKT* 8İR yer/MN^N£O€ 8ÛYÜYBM PtrZ&EGALD, tS DAYKEN, AMATÖ*l££ A&I i4A£fA/PA, CA2C/ CMICK KEŞFE&LMİŞ YE ONUN OKKESrgAS/NDA ÇA- UÇMAV* BAŞLAMtŞTI. ÇOK 6eÇMEDEU, Z£H- GiN KONTBALTV SG.SİYLE, S/LLIE UOLIO/İY VE SABAH VAUSHAN Gigi .CAZIN ia£ALİÇ£LE- Ri AISASINA Gi&EN ŞAKKICI, BAZI 8ESTELER BİLE YAPAMŞTI. °DIXIELAUP'DEM "SWIHS'E, "gt-UES'A PEĞİM BlZÇOK TÜRPE BAŞA&U OLAM FITZGERALP'INJ "4-T/SKET A-TASKEr"',"HOW HlGH THE MOO/V', "FLE/ISE TFLL THE TjeurH" 6'Sİ SEV/LEH AB ÜPK GEVAŞ SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN Pasaport Kanunu'na muhalefet suçundan sanıklar hakkında mahkememizce venlen ve aşağıda isimleri ve dosya nuınaralan bulunan, yabancı uyruldu sanıklar hakkında mahkûmiyet karannın sanıklann adresi belirlenmediğinden 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. maddesi uyannca ilanen tebligata karar verilmiş olmakla, aşağıdaki dosya ve hûküm özetleri yazılı mahkûmiyet kararlanna ilişkin ce- za kararnamelerinin ilanen tebliğ edilmesine. Aynı yasanın 31. maddesi uyannca son ilan tanhinden 7 gün içinde ilanın yapılmış sayılacağına, ilanen tebliğ tarihinden itibaren 8 gûn içerisinde itiraz edilmedıği takdirde karann kesinleşmiş olacağı hususu ilanen tebliğ olunur. A)- 1999/103- (1- Gül Han- Han oğlu 1977 d.lu Chapsure-Pakistan), 1999/104- (Diloş Hüseyin Muhammet- Hüseyin oğlu, 1977 d. lu, Musul-Irak), 2000/3- (1- Zafer tkbal-1981 d.lu Vardi-Pakistan, 2- Bashart Ali 1972 d.Iu, Cujrat-Pakistan, 3- Ravafat AIi 1980 d. lu. Cujrat-Pakistan), 2000/7- (1- Muhammed Sabı Shahid 1973 d.lu, Pakistan, 2- Shafagai Ali 1973 d.lu, Pakistan), 2000/8- (1- Nabız Mir- za Mirza oğlu, 1971 d.lu Erbil-Irak, 2- Serdar Bekir Sekin oğlu, 1977 d.lu Erbil- Irak), 2000/22- (1- Ahmet Muhammet Ahmet oğlu. 1977 d.lu, Irak, 2- Hamit Kadir Manıf-Kadir oğlu, 1973 d. lu, Irak, 3- Faruk Rauf Asat-Asat oğlu 1967 d.lu, Irak, 4- Mustafa Muham- met Mustafa oğlu, 1978 d. lu), 2000/23- (1 - Ismail Süleyman Rahman - Rahman oğlu, 1977 d.lu, Kerkük- Irak, 2- Shan Cabar Arif- Arif kızı 1979 d.lu, Kerkük- Irak), 2000/25- (1- Ali Hüseyin Resul-Hüseym ve Hami oğlu, 1959 d.lu Irak, 2- Paris Patros Cebrail-Patros ve Ayşe oğlu, 1962 d.lu, Irak), 2000/26- (1 - Abdullah Karanı Sezade-Mahmut oğlu, 1970 d.lu, Irak, 2- Hüseyin Margia Margıa oğlu, 1978 d-lu, Irak, 3- Muhammet Kakka Ali Sezade-Kakka oğlu, 1973 d.lu, Irak), 2000/ 27- (1- Fahsem Akemi 1968 d.lu, Afganistan, 2- Miraj Uddin 1969 d.lu, Afganistan), 2000/33- (1- Davot Afşari Ali oğlu, 1975 d.lu Tahran-lran), 2000/38- (1- Ali Asghar Ashpazi-Ahad oğ- lu, 1962 d.lu, Iran, 2- Majid Dernss Vadipour-Hamit oğlu, 1960 d.lu, Iran, 3- Ali Nazi Babakandi-Bahlol oğlu, 1968 d.lu, Hastrood- tran, 4- Yousef Khaledyan- Teımoor oğlu, 1971 d.lu, Iran, 5- Ravafat Ullah-Rahmet oğlu, 1971 d.lu, Pakistan), sayılı dosyalarda belirtilen sa- nıklar hakkında hüküm olarak 5682 S.Y. 34/1,4421 S.Y. Değ. 5/son, TCK 19 ve 647/6 mad. gereğince 60.000.000.- TL ağır para ceza- sı verilmiş ve ertelenmiştir. B-) 2000/34- (1- Muhammet tkram-Muhammet Şerif oğlu. 1977 d.lu, Cujrat-Irak), 2000/37- (1- Ehsan Ullah-1976 d.lu, Gürcat-Pa- kistan, 2- Fiyaz Ahmad 1970 d.lu, Mandibahaudun-Pakistan), 2000/39- (1- Azer tkbal-Nazar Muhammet oğlu, 1971 d.lu, Pakistan, 2- Mazhar Îkbal-Muhammed Şerif oğlu, 1977 d.lu, Pakistan) sayılı dosyalardaki belirtilen sanıklar hakkında hüküm olarak 5682 S.Y. 34 i , 4421 S.Y. Değ. 5/Son, TCK 19 ve 647/6. mad. gereğince 91.260.000.- TL ağır para cezası verilmiş ve enelenmiştir. Basın: 22258 •'•' • * ' " . , ' ' ' * ' tLAN ' " =; ' * •• ' • T.C. İZMİR ÜÇÜNCÜ İŞ MAHKEMESİ'NDEN 1999/1008 Davacı SSK vekili Av. Mustafa Kayatekın tarafından davalı Şehit Mehmet Savunmaz Sk. No: 10/3 Manisa adresinde oturmakta olan Çetin Perkmen aleyhine açılmış olan 181.738.222.- TL. geçici iş göremezlik ödeneği ile 247.155.658.- TL. tedavi giderinin faizi ile bir- likte tahsili davasının yapılmakta olan duruşmasında adı geçen davalıya duruşma günü tebliğ edilememiş ve zabıtaca yapılan tahkikata rağmen ikamet adresi tespit edilememiş olduğundan dunışma gününün kendisine ilanen tebliğine karar verildiğinden, Adı geçenin davalı olarak 19.06.2000 günü saat 9.30'da Izmir 3. Iş Mahkemesi'nde hazır bulunması veya bir kanuni vekıl gönderme- si, aksı takdirde davanın yokluğunda devam edip karar verileceği hususlan davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 18.04.2000 Basın: 21214 GÖRÜŞ YUCEL FEYZİOGLU Avnupa Birliği Atağa Kalktı Elli yedi yaşında ama dinç ve deneyli bir ban- kacı Horst Köhler. Doğu Avrupa Bankası Genel Müdürü. Çantasını toplamış, kayak kaymak için tatile gitmişti. Hesap kitap işlerini geride bıraka- rak 5-10 gün kafasını dinleyecek, iş başına zin- de dönecekti. Birden telefonu çaldı. Karşısında Alman Başbakanı Gerhard Schröder vardı. "Sizi Dünya Para Fonu'nun başkanı olmak için adaygösteriyoruz", diyordu. Heyecanlandı Horst Köhler. Çünkü kendisi Hıristiyan Demokrat Par- tiliydi (CDU). Ve de Sosyaldemokrat başbakan- dan böyle bir öneri geliyordu. Ancak başbakan kendi taraftarlarına değil, işin ehli olan bir kişiye görev vermek istiyordu. Kabul etti Horst Köhler. Fakat başka bir sorun vardı. Almanya'nın öner- diği ilk ismi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) red- detmişti. İkinci ismi de reddedebilirdi. Önce Av- rupa Birliği (AB) devletlerinden onay alındı. Böy- lece Horst Köhler oybirliği ile Avrupa Birliği'nin adayı oldu. Sonra da Başbakan Schröder, ABD Başkanı Bill Clinton'ı bizzat telefonla arayarak Horst Köhler'i onaylamalarını rica etti. Amerika bir bakıma kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü Dün- ya Para Fonu'nun yüzde 17'si Amerika Birleşik Devletleri'ne ait. Ama yüzde 30'u ise Avrupa dev- letlerinin. Mayıs başında bavulunu toplayarak VVashing- ton'ın yolunu tutacak Horst Köhler... Ancak so- run bitmiş değil. Amerikan Kongresi onun çalış- masına engel çıkaracak. Horst Köhler diplomat- ça bir açıklama yaptı ünlü "Die Zeit" gazetesine: "Amerika Kongresi'yle diyalog kurmanın yollan- nı arayacağım" dedi. Ancak Dünya Para Fo- nu'nun (IMF) güveniriiğini yitirdiğini, artık emper- yalist bir kuruluş olarak görüldüğünü vurgula- maktan da geri kalmadı. Görevi alır almaz re- form yapacağım, 182 üye devletin IMF'de eşit hak ve görevlere sahip olacağını da ekledi. Başaracak mı? Amerikan Kongresi'nin direnişini kırabilecek mi? Şimdiden bir şey söylemek güç. İlk kez bir Alman, Avrupa Birliği'nin oy birliği ile IMF Baş- kanı oluyor. Mart sonunda Lizbon'da yapılan toplantıda Avrupa Birliği başbakanları 2010 yılında, ABD'yı geçmeyi kararlaştırdılar. İlk atak olarak da Dün- ya Para Fonu başkanlığını aidılar. ABD bundan rahatsız. Horst Köhler'in çalışmasını kolaylaştır- mayacak. önümüzdeki yıllarda çok büyük bir re- kabet bekleniyor. Amerikayla kıyaslandığında Av- rupa çok daha köklü kültür birikimine sahip. Da- ha ilkeli diyalog kültürü var. Başaracaklar gibi görünüyor. Daha şimdiden Avrupa'nın en büyük firmalan birleşmeye başladılar. Kendi aralanndaki rekabe- ti ortadan kaldırıp Amerika ve Japon firmalarına karşı amansız rekabete geçiyoriar. Bu firma bir- leşmeleri, çalışanlann aleyhine olmakla biriikte Av- rupa Birliği'nin lehine gelişecek. O nedenle Ame- rika'yı tek partner seçmiş küçük devletlerin de ko- numunu gözden geçirerek Avrupa Birliği ile iliş- kilerini sıklaştırması kendi lehlerine olacak. Çünkü Avrupa Birliği ataktadır. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Eğlendir- meyi amaçla- yan bir izlen- 2 cenin düzen- 3 leyicisî. 2/Ni- . telik...Birşe- yin kenan. 3/ 5 Lapinagiller- 6 denbirbalık... 7 Bazı hastalık- lara karşı ba- 8 ğışıklık sağla- g mak için vü- cuda verilen eriyik. 4/ Şarkı, türkü... Bir 1 kimseyle birine gön- 2 derilen şey. 5/ Argo- 3 da kaba saba ve gör- 4 güsüz kimseye verilen 5 ad... Temel, esas. 6/ g En küçük izcikurulu- j şu... Birmüziksesini „ belirtmeye yarayan işaret. II Böcek ısır- 1 2 3 4 5 6 7 8 masıyla oluşan yumru... Bir ilimiz. 8/ Suda çözü- nebilen bir protein türü. 9/ Sulak yer... Hatay ilin- de bir ırmak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şevketibostan da denilen ve yaprakJan sebze ola- rak kullarulan otsu bitki. 2/ Kenya'nın başkenti. 3/ Başlangıçta yer alan... "Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın — değil" (Yunus Emre). 4/ Ege Böl- gesi 'nde ünlü bir antik kent... Vilayet. 5/ Kazak baş- kanlanna verilen ad... Baryum elementinin simge- si. 6/ Bir cetvel türü... Kısa namlulu bir top. 7/ Gövde yapısı. 8/ Köroğlu'nun gerçek adı. 9/ Düz- gün biçilmiş uzun ve ensiz tahta... Fiat otomobili- nin bir modeli. tLAN T.C. ÎSTANBUL 7. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Dosya No: 1999515 Davalı: Ayhan Kadir Gezeroğlu - Piyerloti Cad. Dostluk Yurdu Sok. Selimbey Apt. 8/4 Çemberlitaş- Istanbul Davacı Zeynep Dağdelen Gezeroğlu vekili Av. Ke- mal Tunceli tarafından davalı Ayhan Kadir Gezeroğlu aleyhine açılan boşanma davasının yapılan muhake- mesi sonunda; Mahkememizden verilen 1.2.2000 tarihli 1999'515 esas 2000/9 karar sayılı kararla taraflann birbirlerin- den boşanmalanna, bakiye 710.000 TL harcın davalı- dan tahsiline, aynca ceman 49.450.000. TL mahkeme gideri ile lst. Barosu avukat asgarı ücret tarifesı hü- kümleri gereğince davacı vekili için takdir olunan 45.000.000 TL ücreti vekâletin de davalıdan alınıp da- vacıya verilmesine karar verilmiş olup. yukarıda adı geçen davalıya karann tebliğine, tebliğ tarihinden iti- baren 15 gün içinde temyiz hakkı bulunduğu, tebliğ yenne geçmek üzere ılan olunur. 17.4.2000 Basın: 20607
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear