28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1© NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 in ılık sabahı Sulu sepken kara inat, kirden kayış gibi olmuş pan- tolonlannı çoraplannın içi- nesokuşturmuşlar, pembe lastik topu tepikliyorlar. Bir- birine koşut konulan baca- ğı kınk tabure ile boş salça kutusu kale direği... "Sa- yılmaz len" diye bağırıyor, saçlan tepesine sınlsıklam yapışmış olanı. Ayağına üç numara büyük gelen ayak- kabısını sallıyor ötekisi: "Nah..." Kaleci diye diktikleri gam- sız, türkü çığırıyor... Başı önde gideni, burnu- nun ötesini göremeyeni, dal- gını, aklında binbirtilki do- laştıranı, suratsızı, karışık işlere saplanmışı... Geçip gidiyoriar önlerinden; Gü- ven Park'ta küfürü gıria maç yapan ayakkabı boyacıları- nın, tentelerinin önü çocuk resmi çiçekçilerin, erken fi- liz veren kandınlmış çınar- lann. su birikintisinde ga- gasını temizleyen serçele- rin, er geç güneşe yenik dü- şecek nisan soğuğunun... Bahann ilki, iiklerin baha- rıdır. Ateş çiçeklerinin de yanardönerierin de aslana- gızlarının da göbeğinl ışığa vermiş sokak kedisi sarma- nın da kentin gürültüsüne kapılanın da bugünün sol- gunluğundan yakınanın da yarındaki umarı iple çeke- nin de... Güleryüzlü bahar, dirimin ılık sabahı... İSIK KA\SU Çocuklar yuruyecek 23 Nisan'a doğruOnlarca, yüzlerce çocuk; ellerinde pankartlar, başlannda şapkalar "Ço- cuk işçiliğine son, çocuk haklan- mı istiyorum, çocuklara eğitim hak- kı" diye yürüyecekler. 17 Nisan'dan başlayarak Çerkezköy'de, Gazian- tep'te, Istanbul'da, Adana'da, Ada- pazarı'nda, Bursa'da, Karaman'da, Denizli'de,lzmir'deve23 Nisan'dada Ankara'da olacaklar. Valileri, kayma- kamları, belediye başkanlarını, ba- kanlan ziyaret edecek; Atatürk anıt- lanna çeienk koyacaklar pikniklere gi- decek, uçurtma yarışmalarına katı- lacak, çıraklık eğitim merkezlerini ge- zecek, sokakta çalışan çocuklarla bir- likte olacak, sanayi sitelerindeki ça- lışma koşullanna tanık olacaklar. Onlarca, yüzlerce çocuk; Türk-lş, Hak-lş ve DlSK'in ortaklaşa düzen- iediği "Çocuk İşçiliğine Karşı Ulu- sal Yürüyüş"ü tüm ülke çapında ger- çekleştirecek ve diyecekler ki: "Çocuk işçiliği sorunu, ulaştığı boyutlardan öturü Uluslararası Ça- lışma Örgütü'nün (ILO) de günde* mindedir. ILO, tüm dünya çapında çocuk rşçiliğinin ortadan kakbnlma- sı amacıyla 'Çocuk Işçiliğini Sona Erdirme Uluslararası Programı'nı ka- bul etmiştir. Türkiye, 1992yıbnda bu programın uygulandığı ilk 6 ülke- den biri olmuştur. Başta ILO'nun 182 sayılı 'En Kö- tü Biçimlerdeki Çocuk işçiliğinin Ya- saklanması ve Ortadan Kaldınlması- na llişkin Acil Eylem Sözleşmesi' ol- mak üzere ilgili uluslararası sözleş- melerin onaylanmasını, onaylanan sözleşmelerin ulusal mevzuata ak- tanlmastnı, çalışan çocuklann ko- şullannın iyileştirilmesine ve gide- rek de çocuk işçiliğinin ülkemiz gündeminden tamamen silinmesi- ne yönelik sosyal politikaların uy- gulamaya sokulmasını istiyoruz." Onlarca, yüzlerce çocuk, ellerinde çalışan çocuklann yorgun fotoğrafla- rı.. diyecekler ki: "Hâlâ gülümsüyorsa, çocuklu- ğuna verin..." Çalışma ve Sosya! Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, kamusal sosyal güvenlik sistemini daha da zayıflatacak, yurttaşlann yaşlılık ve düşkünlüklerini satın aldırtacak "özel emeklilik taslağı"nı Bakanlar Kurulu'na iletedursun, biz bir "özel sigortacılık" öyküsü anlatalım sizlere. öyküyü anlatan yurttaşımız, "özel emeklilik sigortası mağduru olan eşinin durumundan ders ahnması"nı umuyor ve Özel emeklilik örneği başlanndan geçenleri belgeleri ile anlatıyor: "Memur emeklisi eşim, çalıştoğı yıllarda bir özel sigorta şirketine hayat sigortası yaptırdı. 10 yıl süreli olarak yapılan sigortanın prim tutan 10 yıl sonunda 297 milyon 840 bin lirayı buidu. Sigortadan gönderilen yazıda, süre sonu tazminatının 795 milyon lira dolayiannda olduğu bildirildi. Telefonla sigorta şirketi ile yaptğım görüşmelerde, bu miktann neye göre hesaplandığını bir türtü öğrenemedim. Diğer yandan, sözleşme 30 Kasım 1999'da tamamlanmış olmasına karşın şirket, ödemeleri tam 63 gün geciktirerek yaptı. Kaldı ki, eşimin 10 yıl süresince sigorta şirketine ödediği primlerin dolar karşılığı 1653 dolar olup geri ödenmesj öngörülen para bu rakamın altmdadır." Sosyal güvenlik tüm yurttaşlann hakkıdır ve bu güvenliği sağlamak hükümetlerin anayasal görevidir. Bugünkü iktidar ise, kamusal sosyal güvenlik sistemini özelleştirerek, kâr elde edilecek bir alan haline getirerek geçmişte bankerzedelere benzer emeklizedeler yaratmak için canla başla çalışıyor. Ne diyelim? Zor gele... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Kıdem Tazminatının Gecikme Zanııııı ve Faizi 5or«.tşyerim bir kamu kurumudur. Sorularım kıdem tazminatına uvgulanan gecikme zammı ve faiz ile ilgilidir. 1) EmekJi olurken ödenen kıdem tazminatına uygulanacak faizin başlangıç tarihi, emekJi olunan tarih mi. yoksa emeklilik belgesinin işverene verildiği tarih midir? 2) Toplu iş sözleşmeleri ile kıdem tazminatına <—'--'-— uygulanması öngörülen kıdem zamımıun yam stra aynca faiz de uvgulanır mı? , ...... ( İ Y > YANIT: 1) 1475 sayılı İş Yasası'nın 14. maddesi uyannca: "Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı, yahut toptan ödeme almak amacıyla", iş sözleşmesini bozan işçiye, işveren kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdûr. Işçinin hak kazandığı bu kıdem tazminatını alabilmesi için, "aybk veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine ayhk bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır." Konuyla ilgili yargı karan: (*) "Emeklilik sebebiyle ortaya çıkan kıdem tazminatı alacağında faizin başlangıç tarihi, 1475 sayılı tş Kanunu'nun 14. maddesinin. 1 bendinde 4. fıkrası hükmünce hizmet akdine bağlı bulundukları kanunla kurulan kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacı ile iş akdini fesheden işçinin aynı Kanunun 3. bendi gereğince kendisine ayhk bağlanması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etrniş olduğunu işverene belgelemesi şarttır. tşverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü fesihten itibaren geriye gitmemek kaydı ile bu belgenin kendisine verildiği tarihten itibaren başlar. Faiz ödeme yükümlülüğü de belgenin verildiği tarihten itibaren geçen süre için söz konusu olur. Dosyadan bu belgenin davalıya verilip verilmediğini ve verilmişse, hangi tarihte verildiği anlaşılamamaktadır. Bu husus üzerinde durulup belgenin verildiği tarih tespit edilmeden fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru değildir." (Yargıtay, 9. Hukuk Dairesi, 29.11.1990 Tarih, 12432 Esas, 12654 Karar) 2) Kıdem tazminatına gecikme zammının yam sıra yanca faizin uygulanıp uygulanmayacağı konusu, yargı karannda şöyle açıklanmaktadır: (**) "Gecikme zammına esas bakiye kıdem tazminatı hüküm altına alınırken belli tarihten itibaren kanuni faiz yürütülmesi hüküm altına ahnmış ve bu karar kesinleşmiştir. Bö\lece kıdem tazminatı için öngörülen faiz önceki yargısal bir karar ile belirlenmiştir. Gecikme zammı adı ile toplu iş sözleşmesinde yer alan ödeme de tamamen hukuki ölçülere göre faiz niteliğinde olduğundan ve önceden asıl alacagın faizi belirlendiğinden sonradan aynı süre için böyle bir istek ileri sürülemez. (...)" (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 30.10.1985 Tarih, 7878 Esas ve 9925 Karar) Kaynak: (*) Osman Usta, Kıdem Tazminatı, 1994, sayfa 484 {**) Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi, 1986, sayfa 482 Süsoy'un evi kültiir hizmetinde Tokatlılar, köşemiz aracılığıyla Kültür Bakanlığı'ndan, 19 Mayıs 1919'da Sam- sun'a çıktığı sırada Atatürk'ün yanında- ki 18 arkadaşından biri olan Müfettişltk Ka- rargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vas- fi Süsoy'un Tokat Devegörmez Mahalle- si'ndeki iki katlı, bahçeli evinın kültür hiz- metine sunulmasını istemişlerdi. Gelen haberiere bakılırsa, Küttür Ba- kanlığı ve Tokat Valiliği bu ıstegi yerinde görmüş ve Mustafa Vasfi Süsoy'un evi- nin müze ya da kültür etkinliklerinin ya- pılacağı bir merkez yapılması için girişirn- lere başlamış. Tokatlıların gözü aydın olsun... Hangisini seçelim? CHP, geçen kasım ayında Paris'te ya- pılan Sosyalist Enternasyonal toplantısın- daki kimi karar, rapor ve konuşmalan ki- tapçık haline getirdi. Dünyada sol adına kimlerin neler düşündüğünü öğrenebil- mek açısından iyi bir hizmet... örnegin Fransa Başbakanı üonel Jos- pin'in konuşmasındaki bir bölüm, içinde yaşadığımız süreci çok güzel özetliyor: "Ya dünyayı kendi başına bırakaca- ğız ki, bu, dünyayı kapitalizmin kör me- kanizmalannın ve özel çıkarlann soğuk güçlerinin avı haline getirmek demek- tir. Böyle bir durumda güçsüz olaca- ğız, vahşi bir dünyaya tabi hale gelece- ğiz. Eşitsizliklerin patlaması, kökünü kazıdığımızı düşündüğümüz hastahkla- nn sökün etmesi, çokuluslulann tropik ormanlan tahrip etmesi ve insan or- ganlannın Internet'te açık arttırmaya çıkanlması, sanınm bize böyte birdün- yanın nasıl olacağına dair ufak da olsa bir fikir verir. Ya da tarihimize sadık kalınz, olayla- nn akışını kontrol edebilmek için gücü- müzü bir araya toplanz... Umut yitiril- miş değildir. Daha adH bir dünya umudu. Daha insancıl bir dünya umudu." Jospin, şu vurguyu yapmış: "Seçim bizim elimizde." KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇ! TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 10 Nisan KARŞIYAKA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1999/958 Davacı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekili Av. Saadet Kolaylı ırafından davalı Tedaş ve Aydemir Erdem aleyhine açılan tescil da- asının yapılan duruşmasının ara karan uyannca; Davalılardan Aydemir Erdem'in 1643,3 sk. No: 2 Çiçek Mah. Bay- ıklı K.yaka adresine çıkanlan dava dilekçesi ve duruşma günü teb- ^i ile ilgili tebligatın bıla tebliğ iadesi ve yaptınlan zabıta tahkika- nda da teblıgata yarar açık adresi tespit edilemedığınden adına ila- •en tebligat yapılmasına karar verilmekle. adı geçen davalının bu da- a ile ilgili ibraz etmek ıstediği belgeleri yapılacak olan 2.5.2000 gû- S saat 09.10 'daki duruşma günûne kadar göndennesi veya duruşma- a getinnesi veya kendisinı bir vekille temsil ettınnesi, aksi halde du- ışmaya gelmediği veya bir vekil tarafından temsil edilmediği takdir- s yargılamanın yokluğunda devam edecegı ve karar verileceği hu- aslan dava dilekçesi ve duruşma günü teblig yerine kaim olmak üze- Î davalı Aydemir Erdem'e ılanen tebliğ olunur.3.4.2000 Basm: 175J2 OSMANULARDA POLİS.. 1S4S'7S BUCÜAI, OSAMHll O£Vl£Tİ'Mi£ ÇA6- DAŞ ANIJIMM İLKfiOLrCTSfKİLAri KUKUUHI. ASA/t'Ç ffr, C>£6İŞİKAt>LAR ALTINDAKİ 60- REVULERCE GESÇBZLErrtÇİtMBZrEYDİ: SU8AŞI,A££S8Afı, BÖCECSAÇtff/gf..8UN- LARDAH SUB4$t(iX B£LBMr£ İŞL&ZİHE V£ 246/T*m &AKAN KipYpi. AYRICA, AS£S - BAŞ1 (2) A& \te&il£N POLİS: MÛOÜKÜ V£ 6ÖC£*mAÇt(Sj 0£Am/ ZABITA AMİetEHİ I^ROf. SU8AÇ/, ZAMAN 2AM4N mMIHA ASESBAŞ! 'Yl AUP *KOL &E2EKOİ ? ASAYİÇİU SAĞlANMASI AMACİYLA YAPILAN BU PEVKİYB G£ZİL£KİN£ A&ESUER C*£KÇi) Ü BD£JiD/. ASESLER, BAZI SUÇLULARI HBMBH O8A- OA CEZ/UANOtHIIHAft, SAZtLARINI OA KÛLHANCItARA TESjjM BOERLEK0İ. >M- KALANANLAR. KÜLHAU OCAKLAK/AJM A&K İŞLE/Z0& ÇAUŞTI/e/URPI. BtlRA- OAM ÇI/CAN ttŞİLSJi KİR-PAS İÇİMPB İCAUK, OMIABA/ALAY OLSUN OİYS- HALK -mf&llctM&AAI *KÛLHAMBeYİ ' Of- MİKDİ. SĞCEIC8AŞI OA £?) BiR OiSSK İ. ONUN İŞİ İSB 8İR ÇEÇlr HA- M&NPe KIUK PEg/f7İ£- MİŞ ERK£X: Ve f<AO/N GâfSEVLİLEf? ÇALIÇfGCH. BAŞKENT İSTANSüL'uN ASA- yif ipNE,AYRICA, BOSTANaBAÇI Ve ONUU OCAĞI BAKARM. AS/L '?/, PADİ- ŞAHIH 6ÜI/EHÜĞİ OLMAKLA Siet,İ/eTB, &İ CHJZEUİUDEH OE SOBOMUIYDU. İLAN •• • . • - ' - " T # C # • • • • • f ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999/663 Davacı, Sevder Tomakin tarafından davalı Sultan Tomakin aleyhine açılan boşanma davasmın yapılan dunışmasında verilen ara ka- ran gereğince, Davalı, Sultan Tomakin'in gösterilen adresinde bulunamaması sebebiyle dunaşma günü ile davanın niteliğinin gazeteyle duyunılma- sına karar verildiğinden, adı geçenin Ordu Asliye 1. Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda 22.5.2000 tarihinde saat 09.15'te yapıla- cak olan duruşmaya katılmadığında, kendisini vekille temsil ettırmediğınde ya da savunma gönderaıediğmde duruşmanın yokluğunda yapılacağı gibi karar da verileceği, tebligat yerine geçerli olmak üzere, Duyurulur. Basm: 17306 GÖRÜŞ MERtÇ VELİDEDEOĞLU Laiklikten Şeriata mı? 20 Nisan 1924 tarihli anayasamız kimi çevreler- ce zaman zaman bir övgü fırtınasına tutulur, bu te- mel yasanın Cumhuriyet tarihimizin en iyi anaya- sası olduğu söylenir. Oysa aynı anayasanın bir maddesinin degiştirilmesiyle oluşan 1928 tarihli anayasadan bu çevreler ya hiç söz etmezler ya da ona büyük bir eleştiri ile yaklaşırlar. Bilindiği gibi her iki anayasa arasındaki temei aynm, ikinci maddenin degişikliğinde yatmaktadır. 1924 Anayasası'nda bu madde: "Türkiye Devleti'nin dini, din-i Islamdır, resmi dili Türkçedir, makarnAn- kara şehridir" biçimindeyken, 9 Nisan 1928 tarihin- de yapılan bir Meclis oturumunda degiştirilerek: "Tür- kiye Devleti'nin resmi dili Türkçedir; makarrı Anka- ra şehridir." biçimini almış ve bu düzenleme 10 Ni- san 1928 günü yasalaşarak yürürlüğe girmişti. Değişikliği öneren Malatya milletvekiliîsmet Inö- nü ve 129 arkadaşıdır. önerilen yasa tasansının ge- rekçesinde istenen değişikliğin nedenleri anlatılı- yor ve sonunda özetle: "Din ve devlet işlerinin bir- birindenaynlması, dinlerin, devletiyönetenlerle yö- neteceklerelinde biralet olmaktan kurtuluşunun gü- vencesidir" deniyor ve ardından: "Böylece din Tan- n ile birey arasında kutsal bir ilişki aracı haline gir- miş bulunacaktır. Bu kutsal ilişkiyi camilerde, kili- selerde, havralarda veya yalnızca vicdanlarda ara- yıp bulanlar vardır. Devlet ve yasalan bunlann hep- sinin konıyucusudur" denilerek de noktalanıyordu. Gerek bu değişiklik, gerekse daha önceki yıllar- da yapılan düzenlemeler, çıkanlan yeni yasalar, dönemin başbakanı Ismet Inönü'nün deyişiyle: "Ulus egemenliğine dayanan ve en gelişmiş bir devlet biçimi olan laik ve demokratik cumhuriyete ulaşmak" içindir. Gerçekten de dört yıl önce 3 Mart 1924 düzen- lemesi ile dünyasal yaşam alanı ile dinsel yaşam alanı birbirinden aynlmış, 1926'da yürürlüğe giren Yurttaşiar Yasası (Medeni Kanun) ile de dünyasal yaşam laik insanlaria yürütülür olmuştu. Işte çağ- daşlığa dönük bu büyük dönüşümler ve son 10 Ni- san 1928 tarihli anayasa değişikliği, toplumsal bir kurum olan dinde de inanç ilkelerine ve ibadetin içeriğine dokunmadan bir düzenlemenin yapılma- sını gündeme getirir. llahiyat Fakültesi'nin profe- sörlerinden oluşan birgrup bilim adamı, dinde dür şünülen yeni yapılanmayı hazırladıklan bir bildiri ile 1928 yılının haziran ayında açıklarlar. ) "1928 Dini Islah Projesi ve Beyannamesi" adıy- la yaytmlanan bildiride, her türlü ibadetin ve hut- benin Türkçe olması, yeni bir din felsefesi oluştu* rulması, Islam dininin çağa dönük algılanması gi» bi önerilerin yanında yer alan camilere dönük ye- ni düzenlemeler ise oldukça ilginçtir. Bu düzenlemeleri belirtmeden önce Islam dün- yasının sekizinci, dokuzuncu ve onuncu yüzyılda- ki cami anlayışına kısaca bakalım. Müslüman Fransız yurttaşı yazar Ali Mazaheri'nin bilimsel kaynakJara dayanarak verdiği bilgiye gö- re bu yüzyıllarda camiler yalnızca namaz kılınan, dua edilen dinsel bir mesken olmayıp toplumsal ya- şamın da merkezidirler. Ibadete aynlmış bölümü- nün dışında türlü merasim ve kamu toplantıları içih ayn bir mekân; namazdan sonra dostlan bulmak, sohbet etmek, yazariann, şairlerin yeni eserterinl dinlemek, bir parti satranç oynamak için aynlan bir yer; kılıç yutuculann, alev yiyicilerin vb. gösterile i rini sergiledikleri bir mekân; düşünsel çalışmalar, araştırmalar, incelemeler, tartışmalar yapmaya el- verişli bir bölüm, hep camiyi çerçeveleyen duvar- lann içindedir: Aynca bu yüzyıllarda camilerdeki dinsel etkinlik- lerde müziğin büyük bir payı vardır. Özellikle mirv berii camilerde minberin dibine yerleştirilen sıra- larda hafızlar, müezzinler yer alır ve koro halind^ görevlerini yerine getirirlerdi. Yıldan yıla bunlann sa- yılarının artarak büyük bir koro topluluğu oluştuir duklannı ve 12. yüzyılın sonlanna doğru da cami- lerin bu özellik ve işlevlerini yitirdiklerini yazar, ya- pıtlannda belirtir. (1) Yüzyıllar sonra yeniden çağa uygun düşecek bir cami anlayışını 1928 Din Projesi önerecektir. Pro- jeye göre ibadet oturularak yapılmalı, dolayısıyla camilere sıralar konulmalıdır. Aynca buralara mü- zik aletlerinin girmesi de gereklidir. Dinsel müzik ni- teliği çerçevesinde çağdaş ve enstrümantal mü- ziöe kesinlikle gereksinim vardır... Işte yüzyıllar ve 72 yıl önce cami ile ilgili uygula- malar, öneriler. Bunlann karşısında da kanlı şeriat- çı terörün "örgût evine" ya da şeriatçı militanlann "toplu gösteri merkezi"ne döndürülen 2000 yılının camileri... (1) Ali Mazaheri, Ortaçağda Müslümanlann Ya- şayışlan, Variık Yayınlan, 1972. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Kûtahya ilinde ünlü bir antik kent. 2/ Yapılan örten „ süslü çatı ve saçaklar. 3/ lran'da bulu- nan, Ortado- ğu'nunen bü- yük gölü... 7 Lityum ele- g mentininsim- gesi. 4/ Bir 9 nota... Derinliği aynı olan sığ su alanı. 5/ •) Birilimiz...Sığırço- banı. 6/ Vücuttaki AIDS virüsünü sap- . tamakta kullanılan test...Ostükapahola- rak anlatma. II Mıs- ra... Metin Toker ta- 7 rafından yayımlan- 8 mış haftalık haber 9 dergisi. 8/ Kazak başkanlanna verilen ad... Endo- nezya'nın plaka işareti. 9/ tlaç, deva... Denizli'nin bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hindu tıp bilimi. II Gerçeklik. 3/ Bir şeyin fî- yatını artırma... Düzen. 4/ "Kıssadan al — isen his- seyi" (Yunus Emre)... Birkimseyi kötüleme, yer- me. 5/ Eskiden ücret karşılığında ölünün arkasın- dan ağlayan kadm... Satrançta bir taş. 6/ Kürkü de- ğerli bir yaban kedisi... "Devlet —": Kemal Ta- hir'in romanı. II Köpek... Kısa çizme. 8/ fspanya'da, tarih öncesi çağlarda yapılmış duvar resimleriyle ünlü mağara. 9/ "Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk — kişiliktir" (Ataol Behramoğlu)... Yol üzerinde oluşmuş çukur. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear