25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3ARALIK2000PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Babalar ve Çocuklar Sevgili, Insanoğlunun, içinde yaşadığı toplumun hatala- n ve sevaplanndan sıyrılması çok güç. Bugün sa- na duşüncelerimi yazmak için bilgisayar başına otururken aklımdaki başlık "Babalar ve Oğullar"d\. Ne de olsa erkek egemen toplumda yaşıyoruz, bu olguyu freğenmesek de ayırdına varmadan et- kisındc ^anyoruz; kızlar ilk ağızda gelmiyortar, biz, toplufnun egemen kesimini oluşturduğumuzu sa- nan er«9kıerın aklına. Oysa ;!k vereceğim örnek de başanlı bir kadın. Bu yakınım, bana göre çok başarılı bir çalışma yaşamından sonra bir kenara çekilmek için çok genç olan bir yaşta emekli olduğunda (hoş öyle bir niyetı de tavrı da yok ya, o daha çok yaşamının bundan sonrasını, daha sevdiği başka uğraşlara hasretmek istıyor) "Serbest çalışsaydım, belki da- ha fazla kazanırdım, ama biz babamızdan gördü- ğümüz gıbı yaşadık; memur çevresinin çocuklan- yız, şımdıkiler ise bambaşka" diyordu. Gerçekten de babalardan ya da analardan insa- na yalnızca genler geçmiyor, değer yargılan, dav- ranış biçımlerıni de alıyoruz onlandan. Galatasaray Üsesi'nin 7. sınrfındayken, birarka- daşım, üstü tozşekerli, okaliptûs tatlı öksürük pas- tilini -ki galiba markası "Valda" idi- kutuylaalıp bi- ze taneyle satarak para kazanırdı. Kazandığı para çok değildi, ama girişimci zekâ- sının bir ürünüydü. Söylemeye gerek yok herhalde; babası tüccar- dı. ••*• Evet, isteseler de istemeseler de, çocuklar an- ne-babalannındavranışve değer miraslannı bir öl- çüde ömür boyu taşıyorlar. Andr'e Gide'ın Kalpazanlar romanında, yazar, babasz sandığı kişinin esas babası olmadıgını öğ- renince, bilinmeyen birbabanın çocuğu olduğuna, önündeki örneğe benzemeyeceğini düşünerek çok sevinir. Bu göruş ne kadar doğrudur? Asi çocuk, o adarnda.ı genleri almamışsa bile, kimi davranış bi- çımiennı almamış mıdır acaba? Bertolt Brecht. "Kafkas Tebeşir Dairesi"r\de başka iuriu yaklaşır aynı olaya; ona göre çocuğun anası. onu doğuran değil, ona bütün sevgisini ve- rip yetişnren kadındır. " Yaşamımda bu iki görüşü de doğrulayan oiaylar var. Çok geç tanıdığım babamdan çok, aramızda kan bağı olmayan üvey büyükbabam Mehmet Ali Bey etkiledi beni daha çok; düşünceleri, davranış biçi- mi ve karşılıklı sevgimizle ömrümün en unutulmaz kişısiydı o. Oysa yapılanmız farklıydı. Ama kırk yaşında babam ve Amerikalı kardeşle- rim ile tanıştığımda, onlar kimi davranış ve hareket- lerimin, örneğin düşünceli zamanlarda dudak kıvır- mamın babamıza ne kadar benzediğini şaşkınlık- la anlattılardı. ••• Gazeteci-yazar dostum Yılmaz Akkılıç, kendi- si gibi subay olan babasının yaşamını anlatan çok hoş yapıtının sonunda, öldüğünde, babasının ce- binden 25 üra 35 kuruş para, bir damga pulu ve "Şeker hastalığına çare bulundu" başlıklı haberi içeren bir gazete parçası çıktığını yazar. Yılmaz Akkılıç'ı, subay olmaya, Cumhuriyetin ka- zınımlarını korumak için yaşamın birsürügüçlüğü- nü göğüslemeye iten etken, babasından tevarüs el- den genler miydi yalnızca, yoksa aynı zamanda, o adamdan aldığı, artık toplumun yükselen değerle- rı arasında bulunmayan, yaşama bakış açısı mı? Bütün bunlann nereden aklıma geldiğini merak ediyorsan Sevgili, söyleyeyim: İki gün önce bir vesileyle yine Çankaya'daki o ün- lü aile fotoğrafı yayımlandı bir yerde. Artık o resmi hepimiz ezbere biliyoruz. Ama son görüşümde, daha önce üzerinde hiç durmadığım iki çocuk çekti dikkatimi. Düşündüm uzun uzun, acaba o çocuklar büyü- yünce ne olacaklar? Kim bılir, belki de bunca şey arasında birer safi- yet adası olarak kalırlar. F tipine protesto Aydınhır açlık grevine başladı ANKARA / İZMİR (Cumhuriyet)-Cezaev- lernie 44. günü ta- marrianan ölüm oruçla- nr>n duyarsız kalan si- ya»ı ıktidan uyarmak .amacıyla 100'e yakın yazar. şair, müzisyen, tı- yatrocu. bilim insanı 7 gün süreyle dönüşümlü açlık grevine başladı. F Tipi Cezaevlerine Karşı Aydın ve Sanatçı Girişi- rni'nce yapılan açıkla- mada. "Bizler, devletin bu sağırhğına ve kastma sıısarak ortak olmak Ls- temiyoruz. BizJer ölüm istemiyoruz" detııldi. Devletin tııtumunun açık bir ölüm kastına döndüğüne işaret edıien açıklamada. gelinen noktanın dehşet venc oldıığu belirtilereK "İçerde sayılan her gün artan yüzün üzerinde tııtuklu ve hükümlü. ölümün kapısını arala- mıştır" denildı. Devletin sağırljğı ve kastına susarak ortak ol- mak istenmediği vurgu- lanan açıklamada. "Ölüm haberieri gelme- den sivasi iktidan ve su- san kamuoyunu son bir kez uyarmak amatıyla 7 gün süreyle dönüşüm- lü açlık grevine başbyo- ruz. TaJeplerimizi, bü- tün sağırüğına rağmen devlete bir kez daha ses- lendirme>i tarihi bir so- rumluluk. bir onur öde- vi sayıyoruz" denildi. Aydın ve sanatçılar aç- lık grevini, Türkiye Sosyalist Işçi Parti- si'nin (TSÎP) Selanik Caddesi 'ndeki genel merkezınde yapacaklar. Yazar desteği İzmir'de de ölüm oru- cu eylemine ailelerin yanı sıra 76 yazar ve sa- natçı imzaladıklan or- tak basın açıklamasıyla destek verdi. Elektrik Mühendisleri Odası Iz- mir Şubesi Lokali'nde bır araya gelen 76 yazar. tııtuklu ve hükümlü ya- kınlarıp.:rı da katıldığı basın toplantısında im- zahdıklan basın metni- ni kamuoyuna açıkladı- lar. Basın açıkJamasına katılan yazarlardan Na- nuk Kuyumcu, F tipi cezaevi uygulamasına karşı çıktıklanru belir- terek "Biz sanatçı kün- iiğjmizin dışında, insan olarak, çağdışı bu uygu- lamaya karşı çikmak için buradayız" dedi. Adalet Bakanlığı, 'Biz mi açlık grevi yapm diyoruz' derken mahkûmlar ölüme yaklaşıyor Aclıııı acluıı ölüme• Istanbul Tabip Odası üyeleri Bayrampaşa Cezaevi'nde ölüm orucu eylemcilerini muayene etti. Cezaevlerinde 816 mahkûm açlık grevinde, 137'si ölüm orucunda. ALPER TURGUT/ ÎLHAN TAŞÇI F tipi cezaevlerine karşı 137 siyasi tutuklu ve hükümlü tarafindan sürdü- rülen ölüm orucu eylemi 45. gününe girerken siyasi partiler ve sivil top- lum örgütlerinin tepkileri yoğunlaşı- yor. Ölüm oruçlan ile ilgili Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü AJi Suat Ertosun. "Biz mi açhk grevi yapuı di- yoruz' diyerek Adalet Bakanlığı'nın "kayıtsızlığını'' ortaya koyarken TA- YAD üyesi aileler, ulusal ve uluslara- rası insan haklan, tıp, basın ve hukuk örgütlenne "acil müdahale çağnsı" yaparak hükümetin anlaşma masası- na oturması için yardım istedi. Cezaevlerindeki DHKP-C. TKP(ML) ve TKİP davası tutuklu ve hükümlüsü 137 kişi adım adım ölüme yaklaşıyor. Tutuklu ve hükümlü ya- kınlan, 1984 ve 1996 yıllannda yapı- lan ölüm oruçlannda 60. günden son- ra ölümler yaşandığını, ancak bu ey- leme katılanlar arasında 1996'daki ölüm oruçlanna katılanlar, Ulucanlar ve Burdurkatliamında ağıryaralanan- lann bulunması nedeniyle 50. günler- de ölümlerin beklendiğini vurgulu- Hekimler ölüm orucundaki mahkûmlara müdahale etmelerinin söz konusu olmadığını bîldirdiler 'Mahkûmlar istemeden müdahale etmeyiz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabipleri Biriiği (TTB), Bakanlar Kurulu'nun, ölüm oruçlannda tehlikeli durumlann ortaya çıkması durumunda doktorlann müdahale edeceği yönündeki karanna tepki gösterdi. însanlık ve tıp biliminin birikimlerinin bir genelge ya da emirle yok edilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken TTB, "Hekimlik mesleğinin çeşitli amaçlar için araç haline getirilnıesine izin verilmesi düşünülemez" görüşünü bildirdi. TTB Merkez Konseyi'nden dün yapılan yazılı açıklamada, açlık grevi yapan tutuklu ve hükürnlülerin tercihlerinin doğruluğu ya da yanlışlığının tartışılmasının zamanı olmadığı belirtilerek, greve yol açan ortamın insanı merkez alan çerçevede düzeltilmesi için geç olmadan adım atılması gerektiği vurgulandı. Ölümü aşmanuı atılacak adıma bağlı olduğu vurgulanan açıklamada. "Bunun için biraz cesaret gerekiyor. Once insan demek gerekiyor'' denildi. Açıklamada, tabip odalannın gerekli muayeneler için cumhuriyet başsavcılıklan dûzeyinde, sorunun çözümü için çeşitli kurumlar nezdinde girişimlerde bulunduğu kaydedildi. Ölüm oruçlanna müdahale edileceğine ilişkin alınan karara tepki gösterilen açıklamada şöyle denildi: "Son günkrde Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün tehlikeli durumlann ortaya çıkması halinde doktorlann müdataalesini içeren (taranmızdan bilinmeyen) bir genelge y^ımladıklannı ifade etmesi, Bakanlar Kurulu'nun ise 'gerekli müdahale karan' alması en azmdan büyûk bir talihsizKktir ve sorunu daha da ağuiaşdnr. Yıllardır oluşturulan insanhk \e tıp biliminin birikimlerini bir genelge veya idari emir ile ya da hekimlik ınesleği açısından hiçbir bağlavıcılığı olmayan cezaevi protokoiü ile >ok edebilmek mümkün değüdir: dahasu böyle bir turum, idari işlevlerin smırlannı unutmak anlamına gelir. Bu sebeple hekimlik mesleğinin çeşitli amaçlar için araç haline getiriimesine Türk Tabipler Bûüği'nin izin vermesi düşünülemez." yor. Tutuklu ve hükümlülerde baş dönmesi, mide bulantısı. tansiyon dü- şüklüğü, konuşma ve yüriime zorlu- ğü, mide kanaması. vücut ağnsı, göz kararması. vücut ısılannda düşme ve hareketlerin ağırlaşması gibi sorun- lann arttığı bildiriliyor. Bakanlık kayıtsız Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdü- rü Ertosun'un "Bu insanlara biz mi açlık grevi yapın diyoruz, F tiplerine karşı çıkıhyorsa bu memJeketin halini anlayamıyorum" sözleri, bakanlığın ölüm oruçlanna kayıtsızlığmı ortaya koyuyor. Tutuklu ve hükümlülerin kendi istekleriyle eylem yapmadığıru öne süren Ertosun. "Bu insanlar biri- lerince kullanıbyor. Ölenler de kendi istekleriyle ölecek değiller. Bunlar fe- da edilen kişikr. Çünkü sonzamanlar- da infaz olayı olnıadL Şündi bunlar in- faza itilen kişiler. \ ani öldürühneyipde kendi iradeleriyle ölmüş gibi yapün- lan kişiler. tnsaf" diye konuştu. Tu- tuklu ve hükümlülerin isteklerinin ka- bul edilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Ertosun. "Bunu hangi dev- let kabul eder. Bu devletin hükümran- hk hakkıdır. Kalkıpda hangi hükümet bu sartlan kabul edebiür? Bunlar ka- bul edüecek şartlar değil. Biz terörü önlemeye, insan haklannı gerçekJeş- tirmeye çakşıyoruz" dedi. Destek eylemleri artıyor Sanatçı BUgesu Erenus'un evinde başlattıkİan ölüm orucu eylemini ti- yatro sanatçısı Mümtaz Sevinç'in evinde devam ettiren TAYAD üyesi 4 annenin eylemi ise 20. gününe girdi. Yurtdışı ve yurtiçindeki destek amaç- h açlık grevi eylemlerine kaülım ise hergeçen gün artarak sürüyor. Tutuk- lu ve hükümlü yakınlan ile sivil top- lum örgütü üyeleri Istanbul. Ankara. Izmir, Adana, Bursa, Orduda ölüm orucu eylemine devam ediyor. DlSK, cezaevlerinde yaşanan sorunlar ve F tipi cezaevi konusundaki tartışmalar- la ilgili olarak Adalat Bakanı Hikmet Sami Türk'e mektup gönderdi. ÎĞNEIİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Aileler de ölüm orucunda Analar çocuklaırnı sağ görmek istiyor CHP İnsan Haklan Masası, partinin af ile ilgili görüşlerini açıkladı 'Af bu haliyle çıkanlamaz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP, af yasasının TBMM'de yer alan 5 partinin "karşthkh, Ukesiz ÇH kar uzlaşması" çerçevesinde çıkan- lamayacağmı, çıkanhrsa toplum vicdanınm ve hukukun yara alaca- ğını açıkladı. Affın artık toplumsal zorunluluk haîine geldiğini ve geri dönüşü olmayacağı görüşünü belir- ten CHP, "AftaönceKk veağıruksi- yasal içerikli suçlara, düsuncesuçla- rma. yardım \e\atakhksuçlanile 18 yaşmdan küçük gençler tarafindan işlenensuçlara \erilmelidir~ önensı- ni getirdi. CHP, banka batıranlar ile bu sürece göz yuman siyasetçi ve bürokratlann af kapsamına ahnma- sına kesinlikle karşı çıktı. Raporda, afîuı toplumun adalete olan inancmı sarsmaması. devlete olan güveni zedelememesi. mağdur olan insanlan bir kez daha mağdur etmemesi gerektiğinin altı çizildi. CHP, af konusunda şu önerileri ge- tirdi: - Afbu- toplumsal banş projesi/ta- sanmı olarak ele alınmahdır. - Aftan önce, cezaevlerindeki •*psikopatiar" bilimsel yollarla sap- tanmah. kronik suçlular belirlenme- li, bunlann tedavi edilmeden toplu- mun içine gen dönüşlerine kesinlik- le izin verilmemelıdır. - Tüm ölüm cezalannın uzun sü- reli ağırhapse dönüştürülmesi hedef ahnmahdır. - Af kapsamı içindeki suçlara ce- za indirimi uygulanması veya 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) geçici 1. maddesi ölçü alına- rak "şarth sahverme" uygulamasına gidilmesi düşünülebilir. Ancak, top- lumsal banşın sağlanması açısından önemli olan, adi suçlardan çok "dû- şünce suçu" olarak tanımlanan ala- nın, affm yaygın uygulama çerçeve- sini oluşturmasıdır. - Hükümetprogramında af yoktur, ancak anayasanın dokunulmazhk- larla ilgili 83. ve 100. maddelerinin değiştirilmesi vardır. Temiz siyaset, yolsuzluklann kökünün kazınması, milletvekili dokunulmazhklan sınır- landınlmadan sağlanamaz. YUSUFÖZKAN İZiVÜR - F tipi cezaevlerine karşı di- renen cezaevlerindeki ölüm orucunda eylemcüere dışandakiler de başlattıkla- n ölüm orucu ve dönüşümlü açlık grev- leriyle destek veriyor. Kimileri, ceza- evinde yakınlan olmamasına karşuı de- mokratik istemlerini dile getiren heTke- sin F tipi dayatmasıyla karşı karşıya ka- labileceğine dikkat çekerek duyarlı ol- manın bedelini ölümle ödemeye hazır olduklannı vurguluyor; kimileri de ceza- evindekilerin sesi soluğu oknanın büin- ciyle hareket ettiklerini belirterek "Yet- küiler anlasınlar ki içerdekiler gibi dışa- ndakiler de ölecek" diyor. Cezaevlerinde ölüm orucunda 44. gü- nünü dolduran tutuklu ve hükümlülere destek olmak amacıyla ÖDP Buca Ilçe Örgütü Binası'nda da önceki akşam ölüm orucu ve dönüşümlü açlık grevi başlatıldı. 'Yaşamı savunuyoruz' Eylemdekilerle görüşmeye gittiğimiz- de, tzmir Tabip Odası'ndan bir hekim, ihtiyaç duyulduğunda oda olarak her tür- lü tıbbi desteği vereceklerini söylüyordu. Hekim kalp, anemi, guatr ve şeker gibi hastalıklan olanlann sorunlarla daha er- ken karşılaşabileceği uyansmda buluna- rak "Bizler yaşamı savunuyoruz. Yaşa- mın karşısmda olan her şey bizleri üzer. Ben olayın etik ve sosyal boyutunu bir ya- na koyduğum için buradayun. Sizlere ya- pm yada yapmayın diyemem. Ben hekim olarak üzerime düşeni yapmak istiyo- rum. Umarun daha fazla uzamaz" di- yordu. Bedenini Erdoğan Güler ve Ahmet CandemirÖzdemirle birlikte ölüme ya- tıranlardan üniversite 1. sınıf öğrencisi Canan Kulaksız, amcası Mehmet Ku- laksu' ın Bayrampaşa Cezaevi'nde ölüm orucunda olduğunu vurguluyor önce. Ardından da ekliyor: "Onlann talepleri var. İnsan hayatuu izoleeden F tipi cezae\lerinekarşı verdik- leri mücadeledeonlanyalnız bırakmaya- cağız. Onlar 'Girmeyeceğiz' diyorlar. Bizler de dışandan destek vererek On- lan sokmayacağız' diyoruz. Bizler onla- nn sesi soluğuyuz. İçerdekiler gibi bizler de ölüme hazuTz." Oruçtakilerin "Fatma Anası" 63 ya- şındaki Fatma Nazikde, 1996 yılında ya- şanan olaylar nedeniyle yaptığı 25 gün- lük açlık grevının ardından ikinci kez dönüşümlü açlık grevine katılıyor. Oğlu Ali'nin (30) Ankara Ulucanlar Ceza- evi'nde olduğu 1996 yılındaki olaylarda 66 gün ağzına bir lokma yiyecek dahi koymadığını söylüyor. "Öğlum şimdi Aydın'da ve ölüm orucuna ilk başlayan- lardan. BizAnamurluyuz ve 20 gün oldu oradan geleli. Ali'nin daha önceki onı- cundan gözJeri, beyni, damarlan daral- mış, bağırsaklan büzülmüştü. En son sa- h günü görüştüm. pencerenin ardından. Durumu her geçen gün kötüleşiyor. Ben anayım. Kimsenin ölmesini istemiyonun. Herkesin yavrusu benim yavrum. F tipi cezaevlerini hep istemedik, bugün de is- temiyoruz. Devlete evlatianmızı sağ ver- dik. sağ salinı isti\onız. Yoksa sonlannı kendileri düşünsün" diyor. Buca Cezaevi'ndeki hükümlülerden 28 yaşındaki GöralTunç'un annesi Ke- bire Tunç da (47) dönüşümlü açlık gre- vine katüanlardan. Kebire Tunç, Göral ve arkadaşlannın Buca'da zor koşullar altında olduklanm, bulunduklan yerin çatısının aktığını, yatak ve yakacak so- runlannın olduğunu söylüyor. Oğlu Doğan Unal'ı 15 gündür görme- diğini ve o günden bu yana haber alama- dığını söyleyen dönüşümlü açlık grevci- lerinden 52 yaşındaki Senem Ünal da, çocuklann geleceğinden kaygı duyuyor. En çok kendilerinin 'Herörist anası" di- ye çağnlmalanndan yakman Onal, "Be- nim oğhun Şırnak'ta ne zor koşullar al- ünda askerliğini yaptı. Teröristse neden Şırnak'ta askerük yapönnlar" diye so- ruyor. 20 yaşındaki Ahmet Candemir Özde- mir, cezaevlerinde hiçbir yakım ohna- masına karşın öhîm orucuna başlamış. Konuya duyarlı yaklaşmak için ceza- evinde mutlaka bir yakının obnası ge- rekmediğini söylüyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Işçi örgüttenmesi ve sendikal güçler neredeyse srfıra inmiş durumda. 65 ya da 70 milyonluk ülkede sendikalı işçi sayısının gerçekte 1 milyonu bile buî- madığı söyleniyor. Türkiye, örgütsüzlü- ğün ve tepkisizliğin dibe vurduğu bir dönemden geçiyor. Bu umutsuz or- tamda sokağa dökülen yüz binlerce memur ne anlama geliyor? Yeniden umutlanabilirmiyiz? Acaba, kaderter- sine mi dönüyor? Otoriter ve baskıcı sisteme rağmen memurlar, kamu işçileri, sokaklarda haklannı aramak için gösteriler yapı- yorlar. Bıçağın kemiğe dayandığı söy- lenebilir mi, yoksa bir örgütlü tepki dö- nemine mi giriyoruz? Işin gerçeği, ka- mu işçileri ve memurlar uzunca bir sü- redir örgütlü ve kitlesel tepkiler göste- riyorlar. Onlann geniş katılımlı ve sürek- lilik kazanan mücadeleleri, örgütlerinl de güçlendiriyor. Ancak bunca göste- riye, tepkilere rağmen bir adım da atı- lamıyor... Bir tıkanma mı söz konusu. Türkiye, sivil güçlerin, sendikaların, Memurlar, Doktorlar, Olüm Oruçlan kitle örgütlerinin etkili olduğu birdöne- me doğru ilerleyebilir mi? Memurların toplu gösterilerinden önce doktorlar da benzer gerekçelerle gösteriler yap- tılar. Hak aramak için seslerini yükselt- tiler, Özel sektörde çalışan işçiler ise örgütsüzler ve ciddi tepkiler göstere- miyoriar. Burada vahim birtepkisizlik- ten, belki de güçsüzlükten ve çaresiz- likten söz edilebilir. • • • Memurlar çare ararken cezaevlerin- de F tipi hücre sistemine karşı tepki gösteren siyasi tutuklu ve mahkûmla- nn direnişi ve ölüm orucu da sürüyor. Bir kısım tutuklu ölüme doğru yol alır- ken aileler, aydınlar, avukatlar, doktor- lar, mühendisler, mimarlar, ölümlere dur diyebilecek çözümler arıyorlar. is- tanbul Barosu Başkanı Yücel Say- man, eski Sultanahmet Cezaevi'nin restore edilmesiyle yapılan Dört Mev- sim Oteli'nde ölüm oruçlan ve F tipi cezaevleri için gazetecilerle bir buluş- ma düzenledi. Bu alanda da bir tepki oluşuyor. Bu tepkiler yeterli mi, ölümü yenecek güce geldi mi? önümüzdeki günlerde göreceğiz. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le yaptığım telefon görüşmesinde Türk, F tipi cezaevlerine, bakanlığın hazıriayıp Meclis'e sunduğu yasal değişiklikler gerçekleşmeden siyasilerin götürül- meyeceğini bir kere daha vurguladı. Ancak bakanlığın hazırladığı bu deği- şiklikler hücre sistemini ortadan kaldı- racak düzeyde mi? Ölüm orucundaki tutuklu ve mahkûmlar bunu öğrenmek istiyorlar. Ftipi cezaevlerinde hücreya- pısının bozularak mahkûmlann, günü berabergeçirebilecekleri, ortak yemek yiyip ortak televizyon seyredecekleri alanlara sahip olacaklar mû Günü, hücrelerde değil kendi istedikleri gibi birlikte kullanacaklan ortak mekânlar- da geçirmeleri mümkün olacak mı? Bunlann bir an önce bakan tarafindan aydınlığa kavuşturulması ölümteri ön- leyebilir, birçözüm umudunun doğma- sına kapı açabilir. Memurlar yürüyor, doktorlar koşul- lannın düzeltilmesini istiyor, siyasi tu- tuklu ve mahkûmlar hukuki olmayan hücre tipi cezaevlerinin değiştirilmesi- ni talep ediyorlar. Bütün bunlar demok- ratik bir ülkede tartışılacak şeyler bile değil. Bu ülkede kötü rejimi ve kötü uy- gulamalan savunanlar sıkışınca bazı Avrupa ülkelerinden örnek gösterseler de inandıncı olmuyoriar. ••• Memuriar yürüyor, doktorlar tepki gösteriyor, siyasi tutuklu ve mahkûm- lar ölüm orucunda, ekonomi çöküş içinde. Af Kanunu'na hâiâ siyasiler so- kulmak istenmiyor. Batı'yla ilişkiler gi- derek gerginleşiyor. Türkiye, içeride büyük sorunlaria boğuşurken değiş- mek istemeyen bir anlayışın önderii- ğinde içine kapanma tehlikesiyle kar- şı karşıya. Yurttaşlan ekonomiye güvenmiyor, yöneticisine güvenmiyor. Yönetici de halka güvenmiyor. Siyasette ekonomik çüriime arasındaki bağ her gün daha fazla göze batıyor. Memurlar açlık sı- nınnda maaş alıyor, bankalarda yurtta- şın trilyonlan soygunculara peşkeş çe- kiliyor. Ölüm orucundaki tutuklu ve mah- kûmlar, "Biz hücrelere ölürüz de gir- meyiz" diyorlar. Bakanlar Kurulu adına açıklama yapan MHP'li Tunca Tos- kay, "Zorfa girer ve müdahale ederiz" diyerek yeni felaketlere neden olacak şeyler söylüyor. Memurlar yürüyor, doktorlar tepki gösteriyor, siyasiler ölüm sınınnda, ekonomi iflasın eşiğinde. Bu süreçten ne çıkacak? Türkiye hâlâ eskisi gibi yönetilmeye devam edebilecek mi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear