Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SiAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Eski Cumhurbaşkanı Zhelev, bütün siyasi partilerin Avrupa ile bütünleşmeye sıcak baktığını belirtti
'BıügaristanAB'ye girecek'
'Yolsuzluk
bizde de
var'
-Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle biıiikte
bütün eski komünist ülkelerde bir olgu
ortaya çıktu O da bütün bu ülkelerde ve eski
Sovyet cumhuriyetlerinde mafyalann, kara
paranın, yolsuzlukların devlete egemen
olmalan, devlet içine yuvalanmalan.
Bulgaristan bu olumsuzluklann üstesinden
gelmek için neleryapıyor? Öteyandan kara
para, mafya, yolsuzluk olgulan Türkiye'de
de ortaya çıkıyor... Bu açıdan Türkiye ve
Bulgaristan arasındaki durumla ilgtti bir
byaslama dayapar mısınız?
- Türkiye'de Bulgaristan'a kıyasla o kadar da
çok yolsuzluk yok gibi. Ama Bulgaristan için
şunu söyleyebüirim: Ülkemizde çok üst
düzeyde değil de, daha çok tabanda
fazlasıyla yolsuzluk var. Tabanda bu kişisel
suçlar işlenirken bütün bu yolsuzluk olaylan
toplumu zedeliyor. Bulgar hükümeti pek çok
önlem alıyor, ama bunlar pek de başanyla
sonuçlanmıyor. Çünkü hem güvenlik teşkilatı
hem de devlet memurlan arasmda pek çok
yolsuzluk olaylan söz konusu. Bu bakımdan
da alınan önlemlerin çoğu etkisiz kalıyor.
Mafyalar, yolsuzluklara bulaşmış olanlar bu
ortamdan çok iyi yararlanıyorlar, istedıkleri
gibi at oynatabiliyorlar. Burada en önemli
olgu da eski Yugoslavya'ya karşı uygulanan
ambargonun delinmesiydı. Bu ambargonun
delinmesiyle birlikte Bulgaristan'da ticaret
yapanlar bir hafta içinde akıl almaz
zenginlikler elde ettiler. Bunu mafyalar da
çok iyi kullandılar. Yugoslavya'ya yapılan bu
kayıt dışı, yasadışı ticaret Bulgaristan'ın
pazar ekonomisine de büyük bir darbe vurdu.
Bulganstan düzgün bir pazar ekonomisi
hedefiyle yola çıktı, ama şimdi tamamıyla
kayıt dışı bir pazar ekonomisi halıne geldi.
- Bulgar hükümetinin bu kara para, mafya,
yolsuzluk üçgeniyle etkili mücadele
edebilmesi için sizce negibi önlemler aiması
lazım?
- En azından hükümetten başlayan reformlan
hayata geçirebilmesi gerekiyor. Öncelikle de
kara paraya, mafyaya, yolsuzluklara kanşmış
devlet memurlannm görevlerine son
venlmesı zorunlu. Bulgaristan'da bir memur
temizliği kaçınılmazdır. Bulgaristan'da bir
"temiz eUer operasyonu"na acilen
ihtıyacımız vardır. Ama bu yapılmaz ve
başka bir yönteme başvurulur, BulgaristanVla
bulunan cerahat akıtılmazsa, bu cerahat
bütün bünyeyi saracaktır. O zaman hem
tabanda, hem de hükümetteki yolsuzluklan
cesaretlendirirsiniz, daha geniş çapta kara
para, daha geniş çapta mafyalann doğmasına
yol açarsınız. Bulgaristan kendini tepeden
tırnağa temizleyemezse bu olumsuzluklar
toplumu kanscr gibi saracaktır.
fl
Basın
mücadele
ediyor1
- Peki, medya ve basın neyapıyor?
- Basın; kara para, yolsuzluk, mafya
üçgenine karşı ciddi bir savaş açmış
durumda. Ama televizyon hâlâ devlet
tekelinde olduğu için televizyonlar bu
mücadeleden biraz uzak duruyorlar. Ama
gazetelerde her gün mafya, yolsuzluk
köşeleri var. O köşelerde mücadele etmeye
devam ediyorlar.
Emniyet örgütünün, polisin çok daha ciddi
önlemler alması lazım. Ben bunu
bekliyonım. Ne polis, ne de yargı organlan
bu mafyalann ve yolsuzhıklann üzerine
gidiyorlar. Zanhlar karakola çekiliyor,
birkaç saat tutuluyor, para ödendikten
sonra da serbest bırakılıyorlar.
Ama tabii bu yolsuzluk olgusu bütün
dünyayı sarmış durumda. Avrupa
Komisyonu başkan ve üyelerinin rüşvet
suçlamasıyla görevlerini nasıl bırakmak
zorunda kaldıklanm hatırlaym. Bu
skandallar bütün Avrupa ülkelerinde de tek
tek patlak vermiyor mu?
- Bu küresel bir hastahk mı?
- Evet, kesinlikle öyle. Ama bununla
kesinlikle savaşmak lazım. Özellikle de
Bulganstan ve Türkiye gibi pazar
ekonomisine giren ülkeler için büyük
tehlike doğuruyor.
Bulgaristan'da yakınlarda ortaya çıkan bir
tehlike de devlete, hükümete yakın
işadamlannın büyük ihaleler kapmalan ve
zenginliklerine zenginlik katmalan. Öte
yandan bu ilişkilerin dışında kalan
işadamlan hiçbir şey alamıyor. Bu da
serbest rekabeti zedeliyor, ya da şunu da
söyleyebılıriz: Devlete, hükümete yakın
işadamlan rekabetsiz iş yapıyorlar.
LEYLA TAVSANOĞLU ^u
^Sanstan ın
> komünist rejim sonrası ilk Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelevgeçen günlerde Türkiye'deydi. u
Balkan ÜlkeleriSiyasi
* Kulübü " adh bir sivil toplum kuruluşu oluşturmak için Ankara'dayaptığı temaslardan sonra Istanbul 'a geldi. Gazetemizi ziyaret
etti, bizimle görüştü. Görüşmemizde Bulgaristan 'ın sıkıntüarından söz etti. Yolsuzluk-kara para-mafya üçgeninin nasıl devlet ve hükümete sızdığını ve en azından
şimdilik teslim aldığını anlatırken bufılmi bizde de gördüğümüzü düşündük. Hükümete, devlete yakın işadamlan ihale kapıyorlar, devlet memurlan olmadık
işlerin döndürülmesi için birilerinden rüş\'etyiyor,
kara para bütün sektörlere giriyor. Bu hastahk
bizim bölgeye mi özgü, yoksa bütün dünyada da
var mı? Küresel bir olgu mu?
Bu pisliklerden nasıl temizlenebilecek,
annabileceğiz? Neden hükümetler gerekli ve etkili
önlemleri almıyorlar da onun yerine tepelerine
kadarpislik, yolsuzluk, suç, kara paraya
bulaşmışlan hâlâ aklamak için çaba gösteriyorlar?
Türkiye de basın bu kadarpisliğe bulaşmışken
ilginç birfark olarak Bulgar gazeteleriyolsuzluk ve
PORTRE / Dr. ZHELYU ZHELEV
Veselinovo, Bulgaristan doğumlu. Yükseköğrenimini Sofya Devlet
Üniversitesi Felsefe Böliimü 'nde tamamladı. Doktorasım aynı
üniversitede aldı. 1965 'te komünizmi eleştirdiği gerekçesiyle Sofya
Üniversitesi'nden atıldu 1972'ye kadar Doğu Bulgaristan 'da bir köyde
sürgüne mahkûm edildl 19 72- 74 arası Sofya 'daki Halk Sanatlan
Enstitüsü'nde sosyolog olarak çalıştı. 1975-89 arası Sofya Kültür
Enstitüsü 'nde baş araştırmacı olarak görev yaptu 1988 'de Glasnost ve
Perestroyka Kulübü 'nün kuruculan arasmda yer aldu 1989 'da Kültür
Enstitüsü 'nden muhalif hareketleri nedeniyle atıldu 1989 'da Demokratik
Güçler Birliği'ni kurdu ve Koordinasyon KonseyiBaşkanlığınagetirildi.
1 Ağustos 1990'da Bulgar Parlamentosu tarafmdan cumhurbaşkanı
seçildi. 1992'de besyıllığınayeniden cumhurbaşkanlığmagetirildi
1997'de ikinci dönem görevi sona erince bir sivil toplum kuruluşu olan
Dr. Zhelyu Zhelev Vakfi 'm kurdu ve başkanı oldu.
- Bulgaristan, AB üyeliğine nasıl hazırlantyor ve AB üyeli-
ğini nasıl algüıyor?
- Bulgaristan uzun yıllardır AB tam üyeliği için hazırlık ya-
pıyor. AB tam üyeliğimn gerektirdiği sürecm aşamalannı yavaş
yavaş tamamlıyoruz. Bulgaristan, Dışişleri'nde ve öbür bakan-
lıklannda AB sürecıne hazırlanmak için '9O'lı yıllann başlann-
da özel kurumlar oluşturdu. Bu kurumlar, Bulganstan'ın AB
üyeliği sürecını izlemek ve AB'yle ılişkılen gelıştırmekle gö-
revlidir. Bunun amacı da doğru sonucu almaktır
Bulgaristan 1995'te tam üyelik ıçın başvururken gerekli tüm
belgelerini de verdi. Bu tarihten sonra da bütün ülkemizin ku-
rumlannda AB üyeliğine uyum çahşmalan başlatıldı.
Önemli bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorunr
1995'ten sonraki hiçbir Bulgar Hükümeti de AB tam üyeliği
sürecini aksatacak, engel çıkaracak bir girişimde bulunmadı.
- Bu nasıl basarüdı?
- Çünkü ülkemizde iktidar olsun. muhalefet partileri olsun bü-
tün siyasi partiler AB tam üyeliği konusunda fikir birlıği için-
de. Her iki taraf da bu yolda uyumlu çalışıyor.
Öte yandan NATO üyeliği konusunda ise bir tereddüt var. Si-
yasi partiler bu konuya temkınli bakıyorlar.
- Nedeni nedir?
- Bunun nedeni eski komünistler ve şimdiki Bulgaristan Sos-
yalist Partisi'nin eski, vazgeçmediği tutum. Dolayısıyla da NA-
TO'ya yaklaşımlan çok temkinli. Bu da onlar açısından doğal.
Mantığını anlayabiliyoruz.
Ama son zamanlarda Bulgaristan Sosyalist Partisı içinde bir
değişiklik oldu. Artık Bulganstan'ın NATO üyeliğine karşı çık-
mıyorlar.
Bütün bu çalışmalar nedeniy-
le de AB'nin 1999'daki Helsın-
ki Zirvesi'nde Bulgaristan'ın
tam üyelik başvurusu kabul edil-
dı. Şimdi biz de Türkiye'yle
benzer statüdeyiz.
Dolayısıyla da son bir yıl için-
de Bulgaristan-AB ilişkileri
olumlu yolda ilerliyor. Bulgaris-
tan'ın AB bünyesinde sekiz ay-
n komiteyle temaslan var. Bu se-
kiz komıtede Bulgaristan'ın se-
kiz ayn projesi yürütülüyor. Bu
yıl sonuna doğru beş ayn proje
daha vereceğiz. Özellikle çevre
konusundaki projelerimiz iyi
yolda ilerliyor.
AB'nin bu konularda bizden
ne beklediğinı dikkatle ızliyo-
ruz, biz neleri yapmaya hazınz,
bunlan anlatıyoruz.
Ekonotnl
- Peki Bulgaristan 'la AB ara-
smda pürüz noktalanyok mu?
- Korkanm ki Bulganstan'ın
ekonomisi konusunda önemli
pürüzler çıkacak. Çünkü Bulgar
ekonomisi son yıllarda önemli ölçüde geriledı. AB standartla-
nna göre ekonomimiz çok gerilerde kalıyor. O nedenle de önem-
li sorunlar, sıkıntılar çıkabilecek.
AB, Bulgar ekonomisinin belli bir düzeye getirilmesinde ıs-
rar ediyor, ama biz Avrupa'run istediği ekonomik düzeyin çok
altındayız. . ,
- Bulgaristan 'da şu andakiyıllık enflasyon oranı kaç?
- Yüzde altı. Parasal olarak bir leva bir Alman markına eşit
olduğu için bu açıdan bir sıkıntı yok. Ama ekonomik gelışme-
yi canlandıramıyoruz.
-Bulgaristan, onlarcayıl komünistrejimleyönetildikten son-
ra kapalı olan ekonomisinihızla serbestpazar ekonomisine uy-
durdu. Bunda ne kadar başanlı oldu?
- Baştan başanlı olundu, ama daha sonra durum değışti. Şu
anda serbest pazar ekonomisi çok başansız.
- Ama Bulgaristan bu konuda hedeflerini Rusya 'dan daha
iyi saptamışü...
- Çok doğru söylüyorusnuz. Biz hedeflen Rusya'ya kıyasla
daha iyi bir biçimde saptamıştık. Ama hem soyut hem de somut
eksikliklerimiz vardı. O nedenle de hedefimiz doğru yoldan
saptı.
Birinci neden, Bulgaristan ekonomisinin o dönemde Sovyet-
ler Birlıği ekonomisine fazlasıyla bağımlı oluşuydu.
Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Varşova Paktı'nın çöküşün-
den sonra bütün hareket alanımız ve pazanmız tepetakla oldu.
Birdenbire kendimizi çok boyutlu sorunlarla karşı karşıya bul-
duk.
Ben dönemin Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin'le. Bulga-
ristan'la Rusya arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri yeniden
canlandırmak için ikı kez görüştüm. Ama aldığım yanıt şu ol-
du:
Rusya ekonomisi tamamıyla çöktüğü için hiçbir parasal bın-
kimleri kalmamıştı. Dolayısıyla takas usulü bir ticaret teklif et-
ti. Örneğin biz onlara şarap satacak, onlardan başka bir mal ala-
caktık, aynı değerde.
Ama takas esasına dayanan bir ticaret bize hiçbir şey kazan-
dınnayacaktı. Bizim amacımız ticaret yoluyla para kazanmak-
tı. Oysa takas usulüyle ne kazanabilirdik ki?
Orada bir de baktık kı ABD ve Avrupa firmalan dolar ve
mark bazından Rusya pazanna gırmışler ve pazan tamamıyla
işgal etmişler. Bu gerçeğin ışığında Bulgaristan'ın dunımu da-
ha da zorlaştı. Çünkü elımizde ödeyebileceğimız para olmayın-
ca bu pazann tümüyle dışında kaldık.
Özellikle de şu nokta çok önemli:
Bulgaristan, öbür eski komünist cumhuriyetlere, örneğin Çe-
koslovakya, Macaristan, Polonya'ya kıyasla ekonomik açıdan
Rusya'ya çok daha fazla bağımlı olduğu için de geçiş dönemin-
de ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı.
BaflımHtHc bizl çökerttl
- Bu saydığmız ülkelerSovyetdöneminde bileAvrupa 'yla iliş-
ki içinde değiller miydi?
- Evet. Bu ülkelerin o dönemde Avrupa'yla ilişkileri çok da-
ha geniş çaplıydı. Dolayısıyla da pazar ekonomisine geçmeleri
sırasında koşullan bızimkılere kıyasla çok daha elvenşliydi.
Oysa biz, Sovyetler Birliği'ne olan bağımlılığımız nedeniyle ta-
mamıyla çöktük. Bütün pazarlanmızın hemen tamamı Rus-
ya'yla ve öbür komünist ülkelerleydi.
- Bir Bulgar levasının bir marka eşit değerde olduğunu söy-
lediniz. Leva bu kadaryüksek değerdeyken nasıl rahat ticaret
yapabilirsiniz, ya da öbür ülkelerie dış pazarlarda nasıl reka-
bet edebilirsiniz? Levanın değerinin düşürülmesi hiç düşünül-
medi mi?
- Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) yaptığımız bir stand- by
anlaşması var. Bu anlaşma çerçevesınde lMt den kredı oılım-
leri ahyoruz. Yaptığımız anlaşmanın koşullanndan birisi de Bul-
gar levasının değerinin bir Alman markına eşitlenmesi. Evet, de-
diğınız gibi levanın değeri bu şekilde suni olarak yüksek tutu-
luyor.
Levanın paritesinin bu kadar yüksek tutulması nedeniyle de
uluslararası pazarlarda ticaret rekabeti şansımız çok azalıyor. Ne
yazık ki gerçek budur.
Tlcaretln arttırılması
- Siz Türkiye 'ye geldiniz ve Ankara 'da temaslarda bulundu-
nuz- Bu temaslar ne doğrultuda oldu? Bir de Türkiye 'yle tica-
retin geliştirilmesi konusunu ele aldınız mı?
- Ankara'da tıcan ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konu-
sunda bir görüşme yapmadım. Çok ayn konularda temaslarda
bulundum. Bu. yeni bir projeyle yakından bağlantılıydı.
Bulgaristan'da oluşturduğumuz bir proje var. Bu da bir "Bal-
kan Siyasi Kulübü" kurulmasıyla ilgili bir proje. Proje, benim
kurduğum Dr. Zhelyu Zhelev Vakfi şemsiyesi altında geliştiri-
liyor.
- Yani tamamıyla bir Balkan ülkeleri sivil toplum kuruluşu-
nu mu hedefliyorsunuz?
- Buna bir çeşit sivil toplum kuruluşu diyebilirsiniz. Ama bu
daha farklı çahşan bır sivil toplum kuruluşu oluyor. Bu kuruluş
bir anlamda sivil toplum kuruluşu, ama devletler arasında da
bağlantıyı sağlayarak etkınlik gösteriyor.
Burada etkinlik gösterecek kışiler kendi alanlannda tanın-
mış, kendı alanlannda uzman olan şahsiyetler. Bu çalışma bü-
tün Balkan ülkelerinı içeriyor. Her Balkan ülkesinden uzman-
lar. bu kulüpte yer alıyorlar.
Türkiye'den bu Balkan Siyasi Kulübü'ne katılan şahsiyetler
şunlar:
Süleyman Demirel, Hikmet Çetin, Türkiye Bulganstan Parla-
menterleri Dostluk Grubu Üyesi Hayati Korkmaz, Murat Ka-
rayalçın
- Sîzin söylediğinizgibi bütün Balkan ülkelerinden tanmmış
mafyayla, canlannı dişlerine takmış nasıl
mücadele ediyorlar? Bulgaristan 'm demokrasiye
geçiş dönemindeki Cumhurbaşkanı Zhelyu
Zhelev 'le bu noktalan konuşurken gelecek için
umutlanmız daha da karardı.
şahsiyetleri içeren ve kısmen birsiviltoplum hareketi olan Bal-
kan Siyasi Kulübü uzun vadede bir Balkan Paktı 'na zemin ha-
zırlamak için mi düşünüldü?
- Hayır, böyle bır şey söyleyemem. Tarih içmde bu tür siyasi
fikirler ve projeler birkaç kere ortaya çıkmış, ama hepsı de çök-
müştü.
Sosyalist Entemasyonarin bir Balkan Federasyonu oluştur-
ma planı vardı. Bunun sonu gelmedi. îkınci Dünya Savaşı 'ndan
sonra COMINTERN'in Güney Slav Federasyonu projesi vardı.
O da çöktü. Bu federasyon içine Arnavutluk'un da katılması ön-
görülüyordu. Ama zaten Arnavutluk bir Slav ülkesı değıl. Her
neyse. Bu plan da sonuçsuz kaldı.
Bilıyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir Balkan Birlıği
hedefı vardı. O da olmadı. Son zamanlarda Amerikah Richard
Holbrook Balkan Konfederasyonu fıkrini ortaya attı. Ama hiç
kımse onu ciddiye almadı.
Burada çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istenm:
Tepeden inme politik şemalarla Balkanlar'dakı sorunlan çöz-
mek kesinlikle olanaksızdır.
Bir kere işe. bölgedekı ekonomik gelişmeyi güçlendirme ça-
lışmalanyla başlamak lazımdır. Ancak ekonomik gelişme he-
deflerini tutturabildikten sonra adım adım, yavaş yavaş sınırlar
ortadan kalkacaktır. Bu şekilde Balkanlar'da ınsanlann serbest
dolaşımlan sağlanabilecektir. Burada bir nokta daha var. Biz çe-
şitli Balkan ülkelerinde yaşayan azınlık toplumlannı bu ülkeler
arasında köprü olarak görüyoruz.
Özetlemek gerekirse, Balkanlar'da, bütün bölgeyi kapsayacak
bir ekonomik gelişme hedefı tutturulabilirse temel oturtulabi-
lecektir. Ondan sonra zorlasanız da bunun geriye dönüşü olmaz.
- Yani, sizin hedefiniz, Balkan-
lar'da AB benzeri, ama bölgesel
bir ekonmik anlaşma mı oluştur-
mak?
- Evet, tam olarak öyle. Bu he-
defı şöyle izah edebilirim:
Balkan Yanmadasfnda AB
modelı bır ekonomik kalkınma,
serbest ticaret, projelerle ilgili iş-
birliği, ınsanlann ve fikirlerin ser-
best dolaşımını sağlayan bir an-
laşma.
Ben zaten Balkan ülkeleri için
Avrupa modelini en iyi model ola-
rak görüyorum. Başka şansımız
kalmadı. Ama en önemli soru da
şu:
Bunu başarabilecek miyiz? Biz
bunu tabii ki başarmak istiyoruz,
ama gücümüz bunu yapmaya ye-
tecek mi?
Türkiye nln desteflt
- Türkiye buna destek veriyor
mu?
- Evet, kesinlikle destek veri-
yor. Özellikle Ankara'daki görüş-
melerimizden çok olumlu sonuç-
lar aldık. Üzerinde durulan iki
önemli nokta, ciddi bir ekonomik gelişme hedefınin tutturulma-
sı ve bütün Balkan ülkelerinde daha fazla serbest ekonomik böl-
gelerin kurulabilmesi.
Türk tarafı bizim bu fikrimizi çok iyi anlıyor ve tam destek
veriyor. Süleyman Demirerie yaptığımız görüşmede de bu iz-
lenimi aldık.
Daha önce eski Cumhurbaşkam Türgut Özal'la da bu konu-
yu görüşmüştük. O da bu fıkri tamamıyla destekliyordu. Onun
görüşü şuydu:
AB'ye daha hızlı girebilmek ve AB üyeliğine tam olarak ha-
zn-lıkiı olabilmek için Balkan ülkeleri arasındaki ekonomik iş-
birliği ve ekonomik gelişmeyi güçlendirmek. Balkan ülkeleri
arasmda böyle bir anlaşmanın bir bölgesel ilk model olmasmı
amaçlıyordu.
Türkiye'nin ekonomik açıdan AB'ye girme şansı çok yüksek.
Çünkü çahşan bir ekonomisi var. Bu ekonomi gelişiyor.
Bulgaristan'la Türkiye arasında hem bir benzerlık, hem de bir
farklılık var.
Türkiye, Bulgaristan'a kıyasla ekonomik bakımdan AB'ye
çok daha yakın. Ama siyasi açıdan da Bulgaristan'ın AB'ye gir-
me koşullan çok daha elverişli. Siyasi açıdan Bulgaristan
AB'nin koyduğu kriterleri karşılayacak durumda. Zaten bütün
bu kriterleri de kabul etmiştik. Avrupa sözleşmelerine de tama-
mıyla katılıyoruz. Insan haklan açısmdan şu anda bır sıkıntımız
yok.
Azınlıklar konusunda bir sıkıntımız kalmadı. Zaten azınlık-
larla ilgili sözleşmeyi de imzalamış bulunuyoruz.
Avnıpa tarafi Türkiye'yle ilgili olarak ise, Kıbns ve özellik-
le de sözde Ermeni soykınmı konusunda zorluklar çıkanyorlar.
Buna ek olarak insan haklan, kültür sorununu ortaya atıyorlar.
Dolayısıyla Türkiye, AB'yle siyasi açıdan sıkıntı içinde.
- Türkiye 'nin nüfusunun genç ve dinamik olması, hızla art-
ması da sizce AB açısından sıkıntı yaratmtyor mu? Bütün AB
ülkelerinin, b'zellikl&deAlmanya 'nın nüfusunun iyiceyaşlan-
ması bu sıkmtüarm ifrtmasına neden olmuyor mu sizce?
- Türkiye çok genç bir ülkedir. Bu gençliği hem gelişme, hem
de nüfusu bakımından ele alabiliriz. Bu da sıkıntı yaratıyor, hiç
kuşkusuz.