16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SiAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2000 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Eski Cumhurbaşkanı Zhelev, bütün siyasi partilerin Avrupa ile bütünleşmeye sıcak baktığını belirtti 'BıügaristanAB'ye girecek' 'Yolsuzluk bizde de var' -Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle biıiikte bütün eski komünist ülkelerde bir olgu ortaya çıktu O da bütün bu ülkelerde ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde mafyalann, kara paranın, yolsuzlukların devlete egemen olmalan, devlet içine yuvalanmalan. Bulgaristan bu olumsuzluklann üstesinden gelmek için neleryapıyor? Öteyandan kara para, mafya, yolsuzluk olgulan Türkiye'de de ortaya çıkıyor... Bu açıdan Türkiye ve Bulgaristan arasındaki durumla ilgtti bir byaslama dayapar mısınız? - Türkiye'de Bulgaristan'a kıyasla o kadar da çok yolsuzluk yok gibi. Ama Bulgaristan için şunu söyleyebüirim: Ülkemizde çok üst düzeyde değil de, daha çok tabanda fazlasıyla yolsuzluk var. Tabanda bu kişisel suçlar işlenirken bütün bu yolsuzluk olaylan toplumu zedeliyor. Bulgar hükümeti pek çok önlem alıyor, ama bunlar pek de başanyla sonuçlanmıyor. Çünkü hem güvenlik teşkilatı hem de devlet memurlan arasmda pek çok yolsuzluk olaylan söz konusu. Bu bakımdan da alınan önlemlerin çoğu etkisiz kalıyor. Mafyalar, yolsuzluklara bulaşmış olanlar bu ortamdan çok iyi yararlanıyorlar, istedıkleri gibi at oynatabiliyorlar. Burada en önemli olgu da eski Yugoslavya'ya karşı uygulanan ambargonun delinmesiydı. Bu ambargonun delinmesiyle birlikte Bulgaristan'da ticaret yapanlar bir hafta içinde akıl almaz zenginlikler elde ettiler. Bunu mafyalar da çok iyi kullandılar. Yugoslavya'ya yapılan bu kayıt dışı, yasadışı ticaret Bulgaristan'ın pazar ekonomisine de büyük bir darbe vurdu. Bulganstan düzgün bir pazar ekonomisi hedefiyle yola çıktı, ama şimdi tamamıyla kayıt dışı bir pazar ekonomisi halıne geldi. - Bulgar hükümetinin bu kara para, mafya, yolsuzluk üçgeniyle etkili mücadele edebilmesi için sizce negibi önlemler aiması lazım? - En azından hükümetten başlayan reformlan hayata geçirebilmesi gerekiyor. Öncelikle de kara paraya, mafyaya, yolsuzluklara kanşmış devlet memurlannm görevlerine son venlmesı zorunlu. Bulgaristan'da bir memur temizliği kaçınılmazdır. Bulgaristan'da bir "temiz eUer operasyonu"na acilen ihtıyacımız vardır. Ama bu yapılmaz ve başka bir yönteme başvurulur, BulgaristanVla bulunan cerahat akıtılmazsa, bu cerahat bütün bünyeyi saracaktır. O zaman hem tabanda, hem de hükümetteki yolsuzluklan cesaretlendirirsiniz, daha geniş çapta kara para, daha geniş çapta mafyalann doğmasına yol açarsınız. Bulgaristan kendini tepeden tırnağa temizleyemezse bu olumsuzluklar toplumu kanscr gibi saracaktır. fl Basın mücadele ediyor1 - Peki, medya ve basın neyapıyor? - Basın; kara para, yolsuzluk, mafya üçgenine karşı ciddi bir savaş açmış durumda. Ama televizyon hâlâ devlet tekelinde olduğu için televizyonlar bu mücadeleden biraz uzak duruyorlar. Ama gazetelerde her gün mafya, yolsuzluk köşeleri var. O köşelerde mücadele etmeye devam ediyorlar. Emniyet örgütünün, polisin çok daha ciddi önlemler alması lazım. Ben bunu bekliyonım. Ne polis, ne de yargı organlan bu mafyalann ve yolsuzhıklann üzerine gidiyorlar. Zanhlar karakola çekiliyor, birkaç saat tutuluyor, para ödendikten sonra da serbest bırakılıyorlar. Ama tabii bu yolsuzluk olgusu bütün dünyayı sarmış durumda. Avrupa Komisyonu başkan ve üyelerinin rüşvet suçlamasıyla görevlerini nasıl bırakmak zorunda kaldıklanm hatırlaym. Bu skandallar bütün Avrupa ülkelerinde de tek tek patlak vermiyor mu? - Bu küresel bir hastahk mı? - Evet, kesinlikle öyle. Ama bununla kesinlikle savaşmak lazım. Özellikle de Bulganstan ve Türkiye gibi pazar ekonomisine giren ülkeler için büyük tehlike doğuruyor. Bulgaristan'da yakınlarda ortaya çıkan bir tehlike de devlete, hükümete yakın işadamlannın büyük ihaleler kapmalan ve zenginliklerine zenginlik katmalan. Öte yandan bu ilişkilerin dışında kalan işadamlan hiçbir şey alamıyor. Bu da serbest rekabeti zedeliyor, ya da şunu da söyleyebılıriz: Devlete, hükümete yakın işadamlan rekabetsiz iş yapıyorlar. LEYLA TAVSANOĞLU ^u ^Sanstan ın > komünist rejim sonrası ilk Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelevgeçen günlerde Türkiye'deydi. u Balkan ÜlkeleriSiyasi * Kulübü " adh bir sivil toplum kuruluşu oluşturmak için Ankara'dayaptığı temaslardan sonra Istanbul 'a geldi. Gazetemizi ziyaret etti, bizimle görüştü. Görüşmemizde Bulgaristan 'ın sıkıntüarından söz etti. Yolsuzluk-kara para-mafya üçgeninin nasıl devlet ve hükümete sızdığını ve en azından şimdilik teslim aldığını anlatırken bufılmi bizde de gördüğümüzü düşündük. Hükümete, devlete yakın işadamlan ihale kapıyorlar, devlet memurlan olmadık işlerin döndürülmesi için birilerinden rüş\'etyiyor, kara para bütün sektörlere giriyor. Bu hastahk bizim bölgeye mi özgü, yoksa bütün dünyada da var mı? Küresel bir olgu mu? Bu pisliklerden nasıl temizlenebilecek, annabileceğiz? Neden hükümetler gerekli ve etkili önlemleri almıyorlar da onun yerine tepelerine kadarpislik, yolsuzluk, suç, kara paraya bulaşmışlan hâlâ aklamak için çaba gösteriyorlar? Türkiye de basın bu kadarpisliğe bulaşmışken ilginç birfark olarak Bulgar gazeteleriyolsuzluk ve PORTRE / Dr. ZHELYU ZHELEV Veselinovo, Bulgaristan doğumlu. Yükseköğrenimini Sofya Devlet Üniversitesi Felsefe Böliimü 'nde tamamladı. Doktorasım aynı üniversitede aldı. 1965 'te komünizmi eleştirdiği gerekçesiyle Sofya Üniversitesi'nden atıldu 1972'ye kadar Doğu Bulgaristan 'da bir köyde sürgüne mahkûm edildl 19 72- 74 arası Sofya 'daki Halk Sanatlan Enstitüsü'nde sosyolog olarak çalıştı. 1975-89 arası Sofya Kültür Enstitüsü 'nde baş araştırmacı olarak görev yaptu 1988 'de Glasnost ve Perestroyka Kulübü 'nün kuruculan arasmda yer aldu 1989 'da Kültür Enstitüsü 'nden muhalif hareketleri nedeniyle atıldu 1989 'da Demokratik Güçler Birliği'ni kurdu ve Koordinasyon KonseyiBaşkanlığınagetirildi. 1 Ağustos 1990'da Bulgar Parlamentosu tarafmdan cumhurbaşkanı seçildi. 1992'de besyıllığınayeniden cumhurbaşkanlığmagetirildi 1997'de ikinci dönem görevi sona erince bir sivil toplum kuruluşu olan Dr. Zhelyu Zhelev Vakfi 'm kurdu ve başkanı oldu. - Bulgaristan, AB üyeliğine nasıl hazırlantyor ve AB üyeli- ğini nasıl algüıyor? - Bulgaristan uzun yıllardır AB tam üyeliği için hazırlık ya- pıyor. AB tam üyeliğimn gerektirdiği sürecm aşamalannı yavaş yavaş tamamlıyoruz. Bulgaristan, Dışişleri'nde ve öbür bakan- lıklannda AB sürecıne hazırlanmak için '9O'lı yıllann başlann- da özel kurumlar oluşturdu. Bu kurumlar, Bulganstan'ın AB üyeliği sürecını izlemek ve AB'yle ılişkılen gelıştırmekle gö- revlidir. Bunun amacı da doğru sonucu almaktır Bulgaristan 1995'te tam üyelik ıçın başvururken gerekli tüm belgelerini de verdi. Bu tarihten sonra da bütün ülkemizin ku- rumlannda AB üyeliğine uyum çahşmalan başlatıldı. Önemli bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorunr 1995'ten sonraki hiçbir Bulgar Hükümeti de AB tam üyeliği sürecini aksatacak, engel çıkaracak bir girişimde bulunmadı. - Bu nasıl basarüdı? - Çünkü ülkemizde iktidar olsun. muhalefet partileri olsun bü- tün siyasi partiler AB tam üyeliği konusunda fikir birlıği için- de. Her iki taraf da bu yolda uyumlu çalışıyor. Öte yandan NATO üyeliği konusunda ise bir tereddüt var. Si- yasi partiler bu konuya temkınli bakıyorlar. - Nedeni nedir? - Bunun nedeni eski komünistler ve şimdiki Bulgaristan Sos- yalist Partisi'nin eski, vazgeçmediği tutum. Dolayısıyla da NA- TO'ya yaklaşımlan çok temkinli. Bu da onlar açısından doğal. Mantığını anlayabiliyoruz. Ama son zamanlarda Bulgaristan Sosyalist Partisı içinde bir değişiklik oldu. Artık Bulganstan'ın NATO üyeliğine karşı çık- mıyorlar. Bütün bu çalışmalar nedeniy- le de AB'nin 1999'daki Helsın- ki Zirvesi'nde Bulgaristan'ın tam üyelik başvurusu kabul edil- dı. Şimdi biz de Türkiye'yle benzer statüdeyiz. Dolayısıyla da son bir yıl için- de Bulgaristan-AB ilişkileri olumlu yolda ilerliyor. Bulgaris- tan'ın AB bünyesinde sekiz ay- n komiteyle temaslan var. Bu se- kiz komıtede Bulgaristan'ın se- kiz ayn projesi yürütülüyor. Bu yıl sonuna doğru beş ayn proje daha vereceğiz. Özellikle çevre konusundaki projelerimiz iyi yolda ilerliyor. AB'nin bu konularda bizden ne beklediğinı dikkatle ızliyo- ruz, biz neleri yapmaya hazınz, bunlan anlatıyoruz. Ekonotnl - Peki Bulgaristan 'la AB ara- smda pürüz noktalanyok mu? - Korkanm ki Bulganstan'ın ekonomisi konusunda önemli pürüzler çıkacak. Çünkü Bulgar ekonomisi son yıllarda önemli ölçüde geriledı. AB standartla- nna göre ekonomimiz çok gerilerde kalıyor. O nedenle de önem- li sorunlar, sıkıntılar çıkabilecek. AB, Bulgar ekonomisinin belli bir düzeye getirilmesinde ıs- rar ediyor, ama biz Avrupa'run istediği ekonomik düzeyin çok altındayız. . , - Bulgaristan 'da şu andakiyıllık enflasyon oranı kaç? - Yüzde altı. Parasal olarak bir leva bir Alman markına eşit olduğu için bu açıdan bir sıkıntı yok. Ama ekonomik gelışme- yi canlandıramıyoruz. -Bulgaristan, onlarcayıl komünistrejimleyönetildikten son- ra kapalı olan ekonomisinihızla serbestpazar ekonomisine uy- durdu. Bunda ne kadar başanlı oldu? - Baştan başanlı olundu, ama daha sonra durum değışti. Şu anda serbest pazar ekonomisi çok başansız. - Ama Bulgaristan bu konuda hedeflerini Rusya 'dan daha iyi saptamışü... - Çok doğru söylüyorusnuz. Biz hedeflen Rusya'ya kıyasla daha iyi bir biçimde saptamıştık. Ama hem soyut hem de somut eksikliklerimiz vardı. O nedenle de hedefimiz doğru yoldan saptı. Birinci neden, Bulgaristan ekonomisinin o dönemde Sovyet- ler Birlıği ekonomisine fazlasıyla bağımlı oluşuydu. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Varşova Paktı'nın çöküşün- den sonra bütün hareket alanımız ve pazanmız tepetakla oldu. Birdenbire kendimizi çok boyutlu sorunlarla karşı karşıya bul- duk. Ben dönemin Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin'le. Bulga- ristan'la Rusya arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri yeniden canlandırmak için ikı kez görüştüm. Ama aldığım yanıt şu ol- du: Rusya ekonomisi tamamıyla çöktüğü için hiçbir parasal bın- kimleri kalmamıştı. Dolayısıyla takas usulü bir ticaret teklif et- ti. Örneğin biz onlara şarap satacak, onlardan başka bir mal ala- caktık, aynı değerde. Ama takas esasına dayanan bir ticaret bize hiçbir şey kazan- dınnayacaktı. Bizim amacımız ticaret yoluyla para kazanmak- tı. Oysa takas usulüyle ne kazanabilirdik ki? Orada bir de baktık kı ABD ve Avrupa firmalan dolar ve mark bazından Rusya pazanna gırmışler ve pazan tamamıyla işgal etmişler. Bu gerçeğin ışığında Bulgaristan'ın dunımu da- ha da zorlaştı. Çünkü elımizde ödeyebileceğimız para olmayın- ca bu pazann tümüyle dışında kaldık. Özellikle de şu nokta çok önemli: Bulgaristan, öbür eski komünist cumhuriyetlere, örneğin Çe- koslovakya, Macaristan, Polonya'ya kıyasla ekonomik açıdan Rusya'ya çok daha fazla bağımlı olduğu için de geçiş dönemin- de ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. BaflımHtHc bizl çökerttl - Bu saydığmız ülkelerSovyetdöneminde bileAvrupa 'yla iliş- ki içinde değiller miydi? - Evet. Bu ülkelerin o dönemde Avrupa'yla ilişkileri çok da- ha geniş çaplıydı. Dolayısıyla da pazar ekonomisine geçmeleri sırasında koşullan bızimkılere kıyasla çok daha elvenşliydi. Oysa biz, Sovyetler Birliği'ne olan bağımlılığımız nedeniyle ta- mamıyla çöktük. Bütün pazarlanmızın hemen tamamı Rus- ya'yla ve öbür komünist ülkelerleydi. - Bir Bulgar levasının bir marka eşit değerde olduğunu söy- lediniz. Leva bu kadaryüksek değerdeyken nasıl rahat ticaret yapabilirsiniz, ya da öbür ülkelerie dış pazarlarda nasıl reka- bet edebilirsiniz? Levanın değerinin düşürülmesi hiç düşünül- medi mi? - Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) yaptığımız bir stand- by anlaşması var. Bu anlaşma çerçevesınde lMt den kredı oılım- leri ahyoruz. Yaptığımız anlaşmanın koşullanndan birisi de Bul- gar levasının değerinin bir Alman markına eşitlenmesi. Evet, de- diğınız gibi levanın değeri bu şekilde suni olarak yüksek tutu- luyor. Levanın paritesinin bu kadar yüksek tutulması nedeniyle de uluslararası pazarlarda ticaret rekabeti şansımız çok azalıyor. Ne yazık ki gerçek budur. Tlcaretln arttırılması - Siz Türkiye 'ye geldiniz ve Ankara 'da temaslarda bulundu- nuz- Bu temaslar ne doğrultuda oldu? Bir de Türkiye 'yle tica- retin geliştirilmesi konusunu ele aldınız mı? - Ankara'da tıcan ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konu- sunda bir görüşme yapmadım. Çok ayn konularda temaslarda bulundum. Bu. yeni bir projeyle yakından bağlantılıydı. Bulgaristan'da oluşturduğumuz bir proje var. Bu da bir "Bal- kan Siyasi Kulübü" kurulmasıyla ilgili bir proje. Proje, benim kurduğum Dr. Zhelyu Zhelev Vakfi şemsiyesi altında geliştiri- liyor. - Yani tamamıyla bir Balkan ülkeleri sivil toplum kuruluşu- nu mu hedefliyorsunuz? - Buna bir çeşit sivil toplum kuruluşu diyebilirsiniz. Ama bu daha farklı çahşan bır sivil toplum kuruluşu oluyor. Bu kuruluş bir anlamda sivil toplum kuruluşu, ama devletler arasında da bağlantıyı sağlayarak etkınlik gösteriyor. Burada etkinlik gösterecek kışiler kendi alanlannda tanın- mış, kendı alanlannda uzman olan şahsiyetler. Bu çalışma bü- tün Balkan ülkelerinı içeriyor. Her Balkan ülkesinden uzman- lar. bu kulüpte yer alıyorlar. Türkiye'den bu Balkan Siyasi Kulübü'ne katılan şahsiyetler şunlar: Süleyman Demirel, Hikmet Çetin, Türkiye Bulganstan Parla- menterleri Dostluk Grubu Üyesi Hayati Korkmaz, Murat Ka- rayalçın - Sîzin söylediğinizgibi bütün Balkan ülkelerinden tanmmış mafyayla, canlannı dişlerine takmış nasıl mücadele ediyorlar? Bulgaristan 'm demokrasiye geçiş dönemindeki Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelev 'le bu noktalan konuşurken gelecek için umutlanmız daha da karardı. şahsiyetleri içeren ve kısmen birsiviltoplum hareketi olan Bal- kan Siyasi Kulübü uzun vadede bir Balkan Paktı 'na zemin ha- zırlamak için mi düşünüldü? - Hayır, böyle bır şey söyleyemem. Tarih içmde bu tür siyasi fikirler ve projeler birkaç kere ortaya çıkmış, ama hepsı de çök- müştü. Sosyalist Entemasyonarin bir Balkan Federasyonu oluştur- ma planı vardı. Bunun sonu gelmedi. îkınci Dünya Savaşı 'ndan sonra COMINTERN'in Güney Slav Federasyonu projesi vardı. O da çöktü. Bu federasyon içine Arnavutluk'un da katılması ön- görülüyordu. Ama zaten Arnavutluk bir Slav ülkesı değıl. Her neyse. Bu plan da sonuçsuz kaldı. Bilıyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir Balkan Birlıği hedefı vardı. O da olmadı. Son zamanlarda Amerikah Richard Holbrook Balkan Konfederasyonu fıkrini ortaya attı. Ama hiç kımse onu ciddiye almadı. Burada çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istenm: Tepeden inme politik şemalarla Balkanlar'dakı sorunlan çöz- mek kesinlikle olanaksızdır. Bir kere işe. bölgedekı ekonomik gelişmeyi güçlendirme ça- lışmalanyla başlamak lazımdır. Ancak ekonomik gelişme he- deflerini tutturabildikten sonra adım adım, yavaş yavaş sınırlar ortadan kalkacaktır. Bu şekilde Balkanlar'da ınsanlann serbest dolaşımlan sağlanabilecektir. Burada bir nokta daha var. Biz çe- şitli Balkan ülkelerinde yaşayan azınlık toplumlannı bu ülkeler arasında köprü olarak görüyoruz. Özetlemek gerekirse, Balkanlar'da, bütün bölgeyi kapsayacak bir ekonomik gelişme hedefı tutturulabilirse temel oturtulabi- lecektir. Ondan sonra zorlasanız da bunun geriye dönüşü olmaz. - Yani, sizin hedefiniz, Balkan- lar'da AB benzeri, ama bölgesel bir ekonmik anlaşma mı oluştur- mak? - Evet, tam olarak öyle. Bu he- defı şöyle izah edebilirim: Balkan Yanmadasfnda AB modelı bır ekonomik kalkınma, serbest ticaret, projelerle ilgili iş- birliği, ınsanlann ve fikirlerin ser- best dolaşımını sağlayan bir an- laşma. Ben zaten Balkan ülkeleri için Avrupa modelini en iyi model ola- rak görüyorum. Başka şansımız kalmadı. Ama en önemli soru da şu: Bunu başarabilecek miyiz? Biz bunu tabii ki başarmak istiyoruz, ama gücümüz bunu yapmaya ye- tecek mi? Türkiye nln desteflt - Türkiye buna destek veriyor mu? - Evet, kesinlikle destek veri- yor. Özellikle Ankara'daki görüş- melerimizden çok olumlu sonuç- lar aldık. Üzerinde durulan iki önemli nokta, ciddi bir ekonomik gelişme hedefınin tutturulma- sı ve bütün Balkan ülkelerinde daha fazla serbest ekonomik böl- gelerin kurulabilmesi. Türk tarafı bizim bu fikrimizi çok iyi anlıyor ve tam destek veriyor. Süleyman Demirerie yaptığımız görüşmede de bu iz- lenimi aldık. Daha önce eski Cumhurbaşkam Türgut Özal'la da bu konu- yu görüşmüştük. O da bu fıkri tamamıyla destekliyordu. Onun görüşü şuydu: AB'ye daha hızlı girebilmek ve AB üyeliğine tam olarak ha- zn-lıkiı olabilmek için Balkan ülkeleri arasındaki ekonomik iş- birliği ve ekonomik gelişmeyi güçlendirmek. Balkan ülkeleri arasmda böyle bir anlaşmanın bir bölgesel ilk model olmasmı amaçlıyordu. Türkiye'nin ekonomik açıdan AB'ye girme şansı çok yüksek. Çünkü çahşan bir ekonomisi var. Bu ekonomi gelişiyor. Bulgaristan'la Türkiye arasında hem bir benzerlık, hem de bir farklılık var. Türkiye, Bulgaristan'a kıyasla ekonomik bakımdan AB'ye çok daha yakın. Ama siyasi açıdan da Bulgaristan'ın AB'ye gir- me koşullan çok daha elverişli. Siyasi açıdan Bulgaristan AB'nin koyduğu kriterleri karşılayacak durumda. Zaten bütün bu kriterleri de kabul etmiştik. Avrupa sözleşmelerine de tama- mıyla katılıyoruz. Insan haklan açısmdan şu anda bır sıkıntımız yok. Azınlıklar konusunda bir sıkıntımız kalmadı. Zaten azınlık- larla ilgili sözleşmeyi de imzalamış bulunuyoruz. Avnıpa tarafi Türkiye'yle ilgili olarak ise, Kıbns ve özellik- le de sözde Ermeni soykınmı konusunda zorluklar çıkanyorlar. Buna ek olarak insan haklan, kültür sorununu ortaya atıyorlar. Dolayısıyla Türkiye, AB'yle siyasi açıdan sıkıntı içinde. - Türkiye 'nin nüfusunun genç ve dinamik olması, hızla art- ması da sizce AB açısından sıkıntı yaratmtyor mu? Bütün AB ülkelerinin, b'zellikl&deAlmanya 'nın nüfusunun iyiceyaşlan- ması bu sıkmtüarm ifrtmasına neden olmuyor mu sizce? - Türkiye çok genç bir ülkedir. Bu gençliği hem gelişme, hem de nüfusu bakımından ele alabiliriz. Bu da sıkıntı yaratıyor, hiç kuşkusuz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear