25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3/WRALIK2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA J V L J L J J . L J X \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Üç kıta sineması Nantes Film Festivali'nde bu yıl Japon ve İran filmleri ön plandaydı Jafer Panahi sınırları zorluyor CÖNÜL DÖNMEZ- COLJN Her yıl dünyanın Asya, Afri- ka ve Latin Amerika gibi üç kı- tastnı tarayıp az tanınan yönet- menler, fılmler arayan Nantes Film Festivali'nin işi son yıllar- da gçittıkçe zorlaşmaya başladı. Bir zamanlar ızleyiciye tanıttı- gı filmler (örnek vermek gere- kirse Hou Hsiao-hsien, Edward Young,WmKar-Wri, ZhangVV moıı yapıtlan) artık normal si- nemalardasergilenmekte. Üste- lik festivalin mevsim sonuna rastlaması ve sonbaharda nite- likli bir alay festivalin birden yapılması özgûnfilmleribir ara- ya getirmeyi güçleştiren öğe- ler. Ama 22 yıldır bu işi yılma- dan sürdüren Jalladeau kardeş- ler, Alain ve Phiüppe, bu yıl da ilginç bir program kotarmayı başardılar. Festivalin en güçlü fılmlerin- den biri açılış fılmiydi. Iranlı Jafer Panahi'nin geçen Vene- dik Film Festivali'nde Altın As- lanalan "Daire" (Dayareh) fil- mi kısır döngüye tutsak kadın- lan olduğu gibi sergileyen ve devrim ertesi İran sinemasında ilk kez fuhuştan söz edebilen, ko- nusu gibi çalışma biçemi de yü- rekli, yaratıcı, etkileyici bir film. Kadınlann neredeyse nefes al- mak içın bile erkeklerden izin almaları gereken, erkeklerin bir sigara yakmak gibi düşünmeden yaptıklan işler için bile kadın- lann köşe bucak sığınacak yer aradıklan, kız çocuklannın da- ha doğmadan alnına kara yaz- gı yazıldığı bir toplumda kara çarşafa bürûnüp görünmezle- şerek devamlı erkeklere yer aç- maya çalışan bir genç kadının dramı bu film. "Beyaz Balon" ve *Ayna" filmleri ile tstanbul Uluslararası Film Festivalf ne -£ranlı Jafer Panahi'nin, Altın Aslan ödüllü 'Daire'si festivalin açılış filmiydi. Panahi, yürekli ve etkileyici 'Daire' ile tam bir olgunluğa erişmiş. Seyyed Reza Mir - Karimi'nin ilk yapıtı 'Çocuk ve Asker', Italyan Gianni Amelio'nun 'Çalınmış Çocuklar' fihnini iran gerçeklerine uygulayan yalın bir anlatımdı. de katkıda bulunan Panahi, tam olgunluğa erişmiş bu filmle. tran sinemasının kırsal bölgede. çocuk yaşamlannda odaklaşan ve çoğunluk birtakım insancü tö- re derslerinden oluştuğunu sa- nanlara duyurulur. İran sinema- sı da Panahi gibi olgunlaştı ar- tık ve yönetmenler anlatacakla- nnı dolambaçlı yollardan anla- tarak tüm enerjilerini harcamak- tan bıkmışa benziyor ve bu film ile Panahi sınırlan gerçekten zorluyor. Bakalım nereye gide- cek? Ve ne kadar zaman için? Uç kuşaktan kadın Yine Iran'dan ikı film yanş- malı bölümde gösterildı. Moh- sen Makhmalbaf ın eşi Marzi- eh Meshkininın ilk filmi "Ka- dın Olduğum Gün" (Rouzi Ke Zan Shoudam) üç kuşaktan üç kadını ele alan üç bölüm gibi çi- zemsel bir çerçeve içinde kadın açısından irdeliyor Iran'da kadın olmanın anlamını. Birinci bö- lümde küçük Hava dokuz yaşı- na geldiği gün acı bir sürprizle karşılaşır. Artık sokağa çıkma- sı günahtır. Ikincisinde bisiklet yanşlarına katılan bir genç kız bu ışten vazgeçmezse evden atı- lacağmı öğrenir. Üçüncü bö- lümde ise tekerlekli sandalyeye tutsak yaşlı bir kadın, yaşam boyu alamadığı televizyon, bu- laşık makinesi gibi şeylerin tü- munü satın alarak kumsalın bir köşesine yerleşmeyi amaçlar. Sözcüklerden çok imgelerin ko- nuştuğu duygulu bir çalışmay- dı "Kadın CMduğum Gün". Iran'dan ıkıncı yanşma fibni, Seyyed Reza Mir- Karimi'nin ilk yapıtı "Çocuk ve Asker" (Koudak Va Sarbaz), Italyan Gi- anniAmeüo'nun "ÇahnmışÇo- cuklar" (11 ladro di bambini) filmini İran gerçeklenne uygu- layan gerçeğe yakın, yahn bir an- latımdı. Kalari'nin yapıtian Kazakistan'da yeniden yapılanma ve izleyen yıllarda doruğa ulaşan *yeîü dalga'nın öncülerinden SerikAprimov'un "Üç Kardeş" (Tri Brata), Çinli Jia Zhang-Ke'nin ikinci uzun konulu fıhni, 1979 yılında ül- ke pazar ekonomisinin eşiğin- deyken köy köy dolaşıp propa- ganda dinletileri vermeye çalı- şan bir topluluğun pop müzigi ve televizyona yenilgisini hi- civleyen "Platform" (Zhantaı), Hintli BuddhadebDasgupta'nın "Gûreşçfler" (Uttara) yapıtı ya- nşan diğer filmler arasındaydı. Afnka kjtasından Mali'nin en yetenekli yönetmeni Cbeick- Oumar Sissoko, 1989 yapımı "Finzan'' ve son fılmi "Yaradı- hş" da (Genesıs) içinde olmak üzere tüm filmleriyle, Brezilya *yeni sinema' akımının önemli isimlennden.. oysa ölümünün ardından kimsenın sözünü etme- dığı Gkuber Rocha da yine tüm yapıtlanyla anıldı. Tarihinde ilk kez önemli bir film kışisine carte blanche ver- mişti festival. Yıllardır Japon- ya'da yaşayan Amerikalı film uzmanı Donald Richienın bu bölüm içın seçtıği ytrmı filmın arasında Ozu'dan, Mizoguc- hi'den, Imamura'dan başyapıt- lann yanı sıra daha önce Japon- ya dışında ızleyicı ile buluşma- mış bir alay ilginç yapıt da ız- leme olanağımız oldu. Yine ilk kez, bir yönetmen, ya- puncı ya da oyuncu yenne film- lerin en önemli öğesinden so- rumlu olup da adından pek az kişinın söz ettığı meslekten bı- rini, Kiarostami, Makhmalhaf, Mehrjui gibi Iran'ın en yete- nekli yönetmenlerinın görüntü yönetmeni Mahmoud Kalari'yı merceğe getirdi festival. Kala- ri'nin kamera ardına geçtiği filmler arasında Makhmalbaf'ın Istanbul'da çektiği "AşkNöbe- ti" de vardır. Bu fılmi izledi- ğim zaman Istanbul'u en güzel görüntüleyen yapıt olduğunu düşünmüştüm. Festıvalde yeni- den izlediğimiz "Sara" (Dari- ush Mehrjui), "Gabbeh" (Moh- sen Makhmalbaf). "Reyhaneh" (Raissian), "Bad Mara, Kha- had Bord-Rüzgâr Bizi Sürükle- yecek" (Abbas Kiarostami) gi- bi yapıtlar kadar Kalari 'nin ya- pıtlannı yakından tanıdığımız yönetmenlerin çalışma biçem- leri üzerine verdiği aydınlatıcı bılgiler ve fıkralar az ele geçer bir deneyimdi bizler için. Birinci Çin filmi oldu Festivalin binncı ödülü Altın Montgolficre, Çinlı Jia Zhang- Ke'nin "Platfonn" (Zhantai) yapıtına, Gümüş Montgolfiere ise tranlı Seyyed Reza Mir-Ka- rimi'nin "Çocukve Asker" (Ko- udak ve Sarbaz) filmıne veril- di. Jüri Özel Ödülü'nü Kazak Se- rik Aprimov'un "Üç Kardeş" (Tn Brata) fıhni ile Iranlı Mar- zieh Mesbkini'nin "Kadın Ol- duğum Gün" (Rouzu Ke Zan Shoudam) filmi paylaştı. "Üç Kardeş" ve "Çocukve Asker" Genç Jüri ödülünü de alırken Hindistan'dan Buddhadeb Das- gupta'nın "Güreşçiler" (Utta- ra) filmi Halk Ödülü kazandı. Bülent Erkmen, Fransadakl serglde yaşantısı ve yapıtlanyla yer alıyor 'Yetyüzüriden Grafik Sana Kültür Servisi - Bülent Erk- men, Fransa'nın Echirolles kentinde düzenlenen " Yeryü- zünden Grafik Sanatçılan" sergisinde hem yaşantısı hem de yapıtlanyla yer alıyor. Ec- hirolles kentı, her yıl gerçek- leşen 'Echirolles Grafik Sa- natiarAyı'etkinlıklerinin 10. yılında, 22 grafik sanatçısı- nın katıldığı uluslararası bir sergi düzenlendi. Her ülkeden bir tasanmcı- nın ya da tasanm grubunun davet edildiği sergiye katılan- Uluslararası sergjde 22 grafik sanatçısı yer alıyor. lar arasmda, Türkiye'den çağınlan Bülent Erkmen'in yanı sıra, Ingilte- re'den Nevflle Brody, Israil 'den David Tartakover, ABD'den Paula Scher, Japonya'dan Keizo Matsui, Polon- ya'dan Lech Majemki, Fildişi Sahi- li'nden Idrissa Diara, Hollanda'dan Rick Vermeulen, Avustralya'dan Ken Cato, Çin'den Wang Xu, Rusya'dan Andrej Logvin, Paraguay'dan Celes- te Prieto, Zimbabve 'den Saki Mafun- dikwa, Meksika'dan German Mon- talvo. Güney Afrika'dan Gartfa Wal- ker, Almanya'dan Cyan, Brezilya'dan Rafic Farah, tspanya'dan Peret, Vene- züella'dan NancyAquino. Arjantin'den £1 Fantasma de Heredia. Kore'den Ahn Sang-Soo, Isviçre'den Werner Jeker yer alıyor. " Yeryûzûnden GrafikSanatçılan" sergisi, tasanmcılan yaşadıklan ül- keler üzerinden ele alıyor. Böylece tasanmcılann grafik üretimlerinin içinde yer aldığı bağlam tüm yönle- riyle, ekonomik. siyasal, toplumsal, külrürel ve coğrafi boyutlanyla sergi- ye katıhyor. Bunu gerçekleştirebil- mek için de çağnlı sanatçılardan kap- samlı bir çalışma talep edilmiş ve her katılımcı kendi çevrelerini, kentleri- ni fotoğraflar aracılığıyla aktarmış, ülkelerini temsil eden gazete, bilet, kibrit kutusu gibi günlük yaşam nes- nelerinden bir derleme yapmış. Ayn- ca tasanmcılardankendi kişisel yaşan- tılannı da belgelemeleri istenmiş. Ça- lışma mekânlan ve arkadaşlan, ajan- dalanndan bir s^rfanın kopyası, bir ça- lışma gününün öyküsü genel bağla- ma katılan öğeler ohnuş. Sergide yer alan tüm bu genel ve özel öğeler ara- cılığıyla, grafik ürünün içine katıldı- ğı bütün, toplumsal yaşamdan kişisel ve mesleki yaşama uzanan gidiş ge- lişler içinde yer verilmiş. Bülent Erkmen'in tasanm çahşma- lan da sergide kendi tanımladığı bağ- lam içinde yer alıyor. Her tasanmcı- dan istenen, kendi ülkelerini temsil eden anonim nesne için Erkmen'in seçimi 'gözboncugu' olmuş. Erkmen'in günlük yaşam- dan taşıdığı diğer nesneler arasında ise İETT biletleri, bir günlük gazetenin ilk say- fası ve bu" kibnt kutusu bu- lunuyor. Tüm bu nesne gö- rüntülerine ise Istanbul'u ak- taran fotoğraflar eşlik ediyor. Erkmen kendi mesleki ya- şam çevresini, ajandasının "29 Haziran" tarihli sayfa- lanyla, yöneticisi olduğu BEK Tasanm ve Danışman- lık'ın bir çalışma gününü aktaran görüntülerle ve BEK çalışan- lannınfotoğraflanylabelgeliyor. Erk- men'in sergide yer alan çok sayıda grafik çalışması arasmda, Kudüs'ün Paylaşımı afişi, Duo başlıklı kitap ça- lışması, Brecht'in 100. doğum yıldö- nümü afişi, Inside/ Outside afışleri, AJDS Savaşım Demeği afişi ve ISBN 975-342-142-7 başlıklı, kendi logo çalışmalannı soyutladığı kitabı yer ahyor. Aynca her katıhmcıdan istenen "meslek fdsefenizi kısaca tannnlaym" sonısuna Erkmen'in verdiği yanıt da sergilenen öğeler arasına katılıyor. " Yeniformlar,yeni görüntü bicimleri üretme yerine, yeni anlama, yeni algn lama bicimleri ûretmek." "Yeryüzönden GrafikSanatçuan" sergisi, önsözünü Marc Ferro'nun yazdığı bir katalogla kalıcılık kazan- mış. 18 Kasım'da açılan sergi 9 Ara- hk'a kadar açık kalacak. Aynı sergi, 2001 yıhnın ekim ayında, Paris'te "Al- lience Graphique Internatk>nale"in 50. yıl etkınlıklenne de katılacak. Her tasanmcıdan istenen, kendi ülkelerini temsil eden anonim nesne için Erkmen'in seçimi 'göz boncuğu' ohnuş. Erkmen'in sergide yer alan çok sayıda grafik çahşması arasmda ise Kudüs'ün Paylaşımı afişi, Duo başlıklı kitap çahşması, Brecht'in 100. doğum yüdönümü afişi, Inside/ Outside afişkri, AIDS Savaşım Derneği afişi velSBN 975-342-142- 7 başhkh, kendi logo çahşmalannı soyutladığı kitabı yer ahyor. c/esean * < . Jacques Schuhl'un, kabare şarkıcısı ve oyuncu Ingrid Caven'in yaşamını yazdığı roman Goncourt ödülünü kazandı. IngridCaven yinegündemdeKültür Servisi - Ünlü şarkıcı- akt- rist Ingrid Caven, kendi adını taşıyan ve uzun sürelı arkadaşı Jean Jacqu- es Schuhl'un yazdığı 'Ingrid Caven' adlı romanın, Fransa'nın en prestijli edebiyat ödülü olan Goncourt'u ka- zandığı ödül törerunden bu yana ilk kez Paris'te şarkı söyledi. 'IngridCaven', Schuhl'un otuz yıl- da yazdığı üçüncü roman. Romanda Caven'in yaşamı, yazann kendisine de çok benzeyen yan hayali bir ka- rakterle birlikte edebi- yata özgü bir sunumla anlatılıyor. Schuhl, bu romanla 25 yıldır ilk kez bir ödül (Goncourt) ka- zandı. 1944'te Saarbru- ecken'de doğan Caven, savaş yıllannı anımsa- mak için çok küçüktü. Fakat Schuhl, Caven 4 yaşındayken Hitler'in resminin altında Nazi as- kerlerine verdiği mini konseri aynntılanyla anımsaması gibi aynntı- lara da yer vermiş. Ca- ven, ailesindeki tek sanatçı değil. Ab- lası Irudebese, opera şarkıcısı olarak kariyer yaparken kendisi önce kilise korosunda şarkı söylemiş sonra da politik ideallere ve oyunculuğa me- rak sarmış. Kabare kariyeri 1980'de sona erdi, oyunculuğu ise ara sıra yapmayı sürdürdü. Son olarak bir Ra- ul Ruiz uyarlaması 'Time Regained' adh filmde rol aldı. Şimdılerde ara sı- ra fılmlerde oynayan ve sahneye çı- kan Caven, 1970'liyıllannbaşındaPa- ris'te yaşayan ve 1982 yılında ölen ün- lü film yönetmeni Rainer VVerner Fassbinder'le bir evlilik yapmıştı. 1974'te boşandıktan sonra fırtınalı iki evlilik daha yapan ve Yves Saint Lauren'le kısa süreli bir ilişki yaşa- yan Caven'ın, Fassbinder'le daima iyi iki dost olarak kaldığı ve hatta bu- gün bile pasaportunda onun soyadı- nı taşıdığı biliniyor. mgrid Caven, yıllarca bir çok film- de, Oscar Wflde ve James Joyce'un metınlerini şarkılarla seslendirdı ve uzun süreli ütopik idealizmini paylaş- tığı ünlü yönetmen Fassbinder'in bir- çok fihninde oynadı. Caven'm kaba- re tarzı ise en belirgin biçimde sanat yaşamı- mn dönüm noktası ol- duğunu belirttiği, 1974'te Isviçreli yönet- men Daniel Schmid'in yönettiğı 'LaPaloma'da fark edildi. Romanın, il- ginç bir yaşam öyküsü olan bu Alman kabare sanatçısıyla ilgili olma- sı ve ödül kazanması hal- kın ödüle olan ilgisini yoğunlaşrırdı. Caven. ki- tabın kesinlikle kendisi- ni anlattığını, romanda her şeyiyle kendi ruhunu bulduğunu söyledi. Kitabm yayımlanmasından sonra fihn tekliflerinin ardı arkası kesihne- yen Caven'in, şarkı sözlerinin çoğu- nun Schuhl tarafından yazılmış Fran- sızca ve Ahnanca şarkılannm bir ara- ya getirildiği 'Chambre 1050' adlı bir albümü çıktı. Kısık sesi ve Mariene Dietrich'in geleneksel melankolik aşk şarkılannı andıran tarzıyla Ca- ven, bu ay Odeon Tiyatrosu'nda şim- diden tüm biletlerin tükendiği bir kon- ser verecek. Bu arada organizatörler Caven'in ocak aymda beş konser da- ha vermesini istiyorlar. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Abbey Lincoln, Feyza, Tuna Adnan Benk'in iki ciltlik Eleştiri Yazılan'nı büyük bir keyifle okurken ikinci kitabın ortalarında ilginç ve irkiltıci biryazı çıktı karşıma. 625. sayfada "DizzyGil- lespie Orkestrası veya Düşkünler Müziği" başlıklı ya- zı. 2 Mayıs 1956 yılında yayımlanmış. Şimdi, bu kö- şeyi okuyanlar bilirter, ben Adnan Benk hayranı bir okurum. Öte yandan yukanda andığım yazının ise tu- tar yanı yok! Engin kültürüne, usta kalemine ve mi- zah duygusu güçlü eleştirici gözüne saygı duyduğum Adnan Benk bu yazıda (hayrettir) hiç bilmediği yazı- dan anlaşılan bir konu üstüne konuşuyor: Caz mü- ziği. Bakın neler demiş... "Içkili gazinolarda söylenen piyasa şarkılanyla caz müziği, sanat değeri bakımından aynı seviyededir ve aynı seviyede kişiler tarafından benimsenir. Doğnı- dan doğruya zenci folklonına bağlanan New Orie- ans cazını bu yargının dışında tutmalı tabii. Cazın yur- dumuzda yayılmasına sebep, ekinsiz (kültûrsûz) yı- ğınlann anlayabileceği kadarbasit oluşudur. (...)Aşa- ğılık duygusundan kurtulamayan düşkünler, zevkai- dıklan bu müziği üstün bir müzik olarak göstermek isteher, bu sayede kendilerini de düşkünlükten kur- taracaidanna inanıriar. Cazhakkında kitaplaryazılma- sı, caz hakkında ih in sözleredilmesi çogunluğu elin- de tutan bir sınıfın asağılık duygusundan kurtulma- sı, bilgisizliğini ve ekin yoksulluğunu duymaması için- dir." Vay vay vaay! Demek New Orteans cazına benze- meyen Dizzy Gillespie nın, Chariie Parker'in, Du- ke Ellington'un, Monk'un, Lennie Tristano'nun Bill Evans'ın, John Coltrane'in, Olrver Nelson'un, Coleman Hawkins'in, Gerry Mulligan'ın ve Chet Baker'ın müzığinı sevmemızın asıl nedenı asağılık duy- gumuzmuş! Bu müzik kültürsüz ve asağılık duygu- sundan kıvranan insanlann seveceği basit birmüzik- miş! Olacak şey değil doğrusu, Adnan Bey'in bu ya- zısında ipe sapa gelir tek doğru yok. Ben editörün yerinde olsaydım, birbirinden güzel, sağlam yazılar- la dolu olan bu iki cilde almazdım bu yazıyı. Neyse söz cazdan açılmışken gelin biraz 2000 yılının caz plak- lanndan söz edelim. Abbey Lincoln bir büyük caz şarkıcısı. Chicago doğumlu, on iki çocuklu bir ailenin onuncu çocuğu. Efsanevi caz davulcusu Max Roach ile evli kalmış uzun yıllar. Kırk beş yıl içinde Booker Uttte, Eric Dolphy, Kenney Dorham, Sonny Rollins, Clark Terry, Stan Getz, J.J. Johnson, Roy Hargrove ve Chariie Haden gibi ustalarla çalışmış. Abbey'in ge- çen hatta çıkan son plağı Over The Years enfes bir yapıt. Yedi usta müzisyen eşliğinde kendi besteteri- ni de söylüyor, Michel Legrand, Leonard Berste- in, Armando Manzanero bestelerini de. Saksofon- da Joe Lavano, trompette Jerry Gonzales harika- lar yaratyor. Cazı bilip sevenlerin edineceği bir ya- pıt. Bir başka güzel sürpriz ise Feyza: l'm New adlı plak. Yeni, taze bir ses Feyza. Emin Fındıkoğlu üçlüsü eş- lik ediyor kendisine. Bir de bir dizi usta cazcı. Bu ya- pıtı edinmek için çeşitli nedenler var ama bence bi- rincısı Elvan Aracı'nın, Imer Demirer'in ve Tuna Ötenel'ın soiolannı dinlemek için olabilir. Bu üç bü- yük müzisyen dudak uçuklatıcı derinlikte çalmışlar. Öte yandan plaktaki IVV1II, A Day in the Life of a Fo- ol ya da l'm New gibi Beatles, Luiz Borrfa ya da Ste- vie Wonder parçaları da son derece keyifli çalınıp söylenmiş. Tıpik olmayan bir west coast (batı kıyısı) cazıyla karşı karşıyayız. Emin Fındıkoğlu yönetimin- de diğer müzısyenler de iyi çalıyoriar. Feyza'ya bu gü- zel yapıt için teşekkür ediyor, hoş geldin diyorum. Üçüncü önemli yapıttan daha önce söz etmiştim. Tuna Ötenel'in Fransa'da Jazzenvilşirketinden çıkan Voyageur/Yolcu adlı plağı. Sayın Otenel bu yapıtın- da Pierre Michelot ve Philippe Combelle gibi iki ustayla oluşturduğu üçlüsüne trombon sihirbazı Bre- zilyalı Raul de Sauza'yı da eklemiş. Sonuç muhte- şem. Birbirinden ilginç, özgün ötenel kompozisyon- larının arasına ikı standart kanşmış armaâan olarak. Jobim'den Estrada Blance ve ünlü Laura.lşte bu pa- zar asağılık duygusundan mustarip olmayan cazse- verler için üç plak teklifı. Bu plaklan edinip dinleyin ama Sayın Adnan Benk'in kitaplannı da muhakkak edinip okuyun. Daha iyi bir insan olacaksınız o za- man. Caz yazısını attayabilirsiniz ama tiyatro üstüne yazdıklannı satan kaçırmayın derim. Ne demişler, her güzelin bir kusuru olurmuş, bu ustanın kusuru da caz müziğinden anlamaması. önemli değil. Ben elli yaşıma gelene kadar daha neler gördüm, cazın 'düş- künler müziği' olarak adlandınlması dahil. iyi pazar- lar sevgili okur. Paris'te bir caddeye Maria Callas'ın adı veriKfl • Kühür Servisi - Opera sanatçısı Maria Callas'ın adı Paris'in batı yakasında bir caddeye verildi. Cuma akşamı yapılan açılış töreni öncesinde Drouot-Montaıgne müzayede salonunda sanatçıya ait 2000'den fazla parça satışa sunuldu. Belediye Başkanı Jean Tiberi'nin katıldığı açılışta Comedie Française Tiyatrosu oyunculanndan Ludmılla Mıkael, Callas ile Itaryan yönetmen Pasolini'nüı birbirlerine yazdıklan mektuplardan pasajlar okudu. Malcom Bradbury öldü • LONDRA (AFP) - 'The History Man' adlı kitabın yazan, romancı ve eleştirmen Malcom Bradbury 68 yaşında öldü. Romancı arkadaşlan Ian McEwan ve David Lodge, Bradbury'nin ölümüyle edebiyat dünyasının gerçek bir değeri kaybettiğini ve Bradbury'nin edebiyat tutkusuyla başta kendileri olmak üzere birçok romancıya örnek olduğunu söyledi. Bradbury, 'The History Man', 'Stepping Westwards', 'Doctor Criminale', 'TotiıeHermitage' adlı kitaplara imza atmıştı. 1998'de 'Edebiyat Ödülü' kazanan Malcom Bradbury, aynca 1970 yılında 'University of East Anglia'da (UEA) verdiği, yaratıcı yazma kurslan ile de büyük ilgi toplamıştı. BUGÜN • OSMANLIBANKASIKARAKÖY BtNASI'nda 'Osmanh'dan Gûnümûze Voyvoda Caddesi' sergisi kapsamında saat 11 .OO'de Banş Altan'ın rehberlik ettiği 'Cadde Gezisi' gerçekleştirilecek. (233 21 61) • tŞSANAT'ta saat 19.30'da BBC Filarmoni Orkestrası'mn konseri izlenebilir. (316 00 00) M CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 20.30'da VL Uluslararası CRR Pryano Festivah* kapsamında Gübin Onay'm piyano konseri yer alacak. (232 98 30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear