25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 24 ARALIK 2000 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Elias Petropulos ya da Güdümsüz İnsan PARİS - Sevgili, Benim tatillerim, biraz deli kızın çeyizine ben- ziyor galiba. Hep aynı yerler. Gerçi, başka yerlere de gidiyorum, ama fırsat buldukça dönüp dolaşıp yolum, mümkün oldu- ğunca sıkça Paris'e düşüyor. Orayaözgü alışkanlıklanm, meraklanm var. Her gittiğimde de bu kentin yeni bir köşesini, resto- ranını, bistrosunu, yeni bir sergisini, yeni bir mü- zesini ya da gösterisini keşfetmek olanağını bu- luyorum. insanın bu kadar sık gittiği bir kentte ahbapla- n, dostlan olması da doğal. Benim de kimi Türk, kimi başka uluslardan dostlanm var. Elias Petropulos onlardan biri. Elias, Paris'in çarşısı ile ünlü, eski ama gözde semti Mouffetard'ın en güzel yeri Contrescarpe Meydanı'na bakan 17. yüzyıldan kalma bir evde oturuyor, daha doğrusu oturmuyor da çalışıyor. Şimdiye kadar 80 kitap, Le Monde, überation, Frankfurter Rundshau, Der Spiegel, The New York Tımes, The Guardian, Cumhuriyet vb'de çıkmış binlerce yazıyı sığdırdığına göre bir bölü- mü hapiste geçmiş 72 yıllık yaşamına, Contres- carpe'da yaşryor yerine çalışıyor demek daha doğru olacak galiba. • • • Günün birinde aklına esince, satt özgürlük tut- kusu yüzünden yarıda kestiği hukuk ve sosyo- ekonomik bilimler tahsilini sürdürmekte olduğu Selanik kenti ile ilgili, aralarında Selanik'te Os- manlı Varlığı ve 1917 Selanik Yangını da olmak üzere çok ilginç yapıtlar veren Elias'ın eserleri bi- zim için de önemli. Gerçekten Songs Of The Greek Undervvorid (Saqi Books, 26 VVestbourne Grave London W2 5RH,www.saqibook.Com) başlığıyla Ingilizceye çevrilen, rebetika geleneğini anlatan yaprtı, bu konuyla ilgili olanlar için bir başvuru kitabı. Aynı şekilde yaşamının bir bolümünü geçirdi- ği Yunan hapishaneleriyle ilgili yaprtı da çok ilginç. Ama ne yazık ki, yalnız Hellence baskısı var. Yine de kitaba bakarken el işlerine kadar her şeyin desenleriyle verildiği bir yaşamı görmek çok heyecan verici. Mouffetard'daki evinde bu kitabı görünce, "Bizde de çok kişi hapse düştü, oradan eserier verdi, ama kimsenin aklına, bu kadar geniş bir biçimde o yaşamı dünyaya anlatan bir kitap yap- mak gelmedi bildiğim kadarıyla" demiştim. Yaprtlan arasında Türk Albümü, Yunanistan'da Türk Kahvesi gibi eserleri bulunan Elias'tan sa- na söz etmemin nedeni, daha çok başkaldıran kişiliği. ' ~" ; ' • • • ' ' '"•"' Düşünsene Sevgili! Homoseksüeller Ansiklo- pedisi, Yunanistan Genelevleri gibi kitaplan yü- zünden, Albaylar Cuntası tarafından, pomogra- fi yaptığı gerekçesiyle hapse mahkûm edilen Eli- as, o karanlık günlerde kimlik kâğıdına "tann-ta- nımaz" yazdırmayı göze alacak kadar pervasız ve kışkııîıcı anarşizan ünü dolayısıyla kendini Pa- ris'e sürgün etmiş, 15 yılı aşkın süredir yaşadığı bu kentten ülkesine dönmeyecegini de bağıran bir kişi. Paris'te yaşıyor, ülkesine dönmeyi reddediyor, ama kendi anadilinde yazdığı eseıieriyle ülkesi- nin kültürüne büyük katkılarda bulunuyor. Kuşkusuz yazdıklarıyla önyargılara, tabulara saldırdığı için Yunanistan'da da çok kişiyi kızdı- nyordur Fransız PEN üyesi bu araştırmacı yazar ve şair Sanınm burada, evrensel bir sorun ile karşı kar- şıyayız. Insanlar gibi toplumlar da, özgüriüğün gönül- lüsü olup da kimsenin güdümlüsü olmayan kişi- lere kolay tahammül etmiyorlar, edemiyoriar. Elias'ın durumu da bu. Ama o buna hiç mi hiç aldırmıyor. Turhan Selçuk'un bir sergisinin Yunanistan'da açılmasını da sağlayan Elias'ın dramı ya da za- feri (hangisi olduğu nerede durup olaya nasıl bak- tığına bağlı) gerçekten evrensel bir konu. 5 kişi gözaltına alındı İHD şubesine polis baskını ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - İnsan Haklan Derneği (tHD) Ankara Şubesi dün Te- rörle Mücadele Şubesi ekiplerincearandı. Der- nek üyesi ve tutuklu ya- kını olduğu belirtilen 5 kişi gözaltına alınırken derneğe ait çok sayıda belge, doküman ve bil- gisayar disketi ile yöne- ticüere ait adres ve tele- fon listesine el konuldu. tHD Ankara Şube Başkanı Lütfîi Demir- kapt, dün akşam saatle- rinde düzenledıği basın toplantısında, baskına tepki gösterdi. Baskının EX3M savcı- lannın talimatıyla dün saat 13.30 sıralannda gerçekleştirildığını be- lirten Demirkapı, yak- laşık 2.5 saat süreyle aramayapıldığını anlat- tı. Demirkapı, Gökçe Otlu, Abdullah Soner, Ekrem Erdin, Saniye Şimşek ve Özgûr Po- latın "emniyet taraftn- dan daha önceden ara- nan kişiler olduklan" gerekçesiyle gözaltına alındıldannı belirterek "Bu arkadaşlanmızın serbest bırakılmasını is- tiyoruz" dedi. İHD'nin çalışmalan- nm yok edilmek isten- diğini belirten Demir- kapı, Türkiye'de ne za- man gündem farklı yön- lere kaysa cezaevleri so- rununun ortaya atıldığı- m belirterek F tipi ceza- evlerinin bu yıl günde- me getirilmesinin teme- linde "işçikrin, memur- lann içinde bulunduğu sıkıntılı dönemin, IMF dayatmalarunn ve özek- leştirmelerin üzerini ka- patmak amacı" bulun- duğunu ileri sürdü. Bilirkişi, Mısır Çarşısı'ndaki patlamaya LPG tüpünden sızan gazın neden olduğunu açıkladı 4 Selek'e yargısız infaz yapddı' • Mısır Çarşısı'yla ilgili raporunu tamamlayan bilirkişi heyeti, 9 Temmuz İ998'de 7 kişinin ölûmüyle sonuçlanan patlamanın bombadan kaynaklarunadığını bildirdi. Saruklardan sosyolog Pınar Selek'in babası avukat Alp Selek "Son bilirkişi heyetinin raporu, Pınar Selek'e yargısız infaz yapıldığını daha da netleştirdi" dedi. Istanbul Haber Servisi - Mısır Çar- ve Prof. Dr. Nursen İpekoğlu ndan şısı'nda 9 Temmuz 1998'de 7 kişinin ölümü, 127 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan patlamayla ilgili 5'i hak- kında idam cezası istenen 15 sanıklı davanm. Istanbul 4 No'lu DGM'ye gönderilen bilirkişi raporunda, "patia- maya bombaıun değil, LPG tüpünden sızan gazın neden okhığu" belirtildi. Davanın başmdan bu yana her du- ruşması "bomba-tüpgaz tarüşması" na sahne olan îstanbul 4 No'lu DGM'deki dava kapsammda, Yıldız Teknik Oniversitesi (YTÜ) ve tstanbul Üniversitesi'nde (10) görevli Prof. Dr. Neşet Kadırgan, Prof. Dr Afi Şaşmaz oluşan bilirkişi heyeti, 8 sayfahk rapo- runu tamamlayarak mahkeme heyeti- ne sundu. Raporda, dosyadaki bilirki- şi raporlan ve olay yeri fotoğraflan in- celendiğinde gaz tüplerinin sağlam ol- duğunun görüldüğü, "tüpün içinde gaz genleşmesi sonucu bir patlamanın söz konusu olmadığT belirtildi. Ancak patlamanın gerçekleştiği 36 metreka- relik büfede 8 adet LPG tüpünün bu- lunduğuna dikkat çekilen raporda, ola- ym. "havanın içine en az yiizde 2 ora- nında kanşan tiip gazın bir kibrit bir sigara izmariti ya da statik elektriğin doğurduğu bir krvdcunla yanma reak- siyonu vererek padaması sonucu ger- çekleştiğT ifade edildi. Tanıklann ifa- delerinden, havarun yağışlı olması ne- deniyle büfe içine ve kapıların önleri- ne sığınmış pek çok insanın bulundu- ğu, bunun zaten küçük olan hacmi azalttığı ve kapılardan havalandırma- yı engellediği kaydedilen raporda, bü- fe içinde bulunanlann yere atıp sön- dürdükleri sigaralann, mevcut buzdo- labı, motor, tost makinesi, ocak ve şof- ben gibi pek çok elektronik aletin gaz patlaması koşullannı fazlasıyla yerine getirdiği vurgulandı. Son bilirkişi raporunu değerlendi- ren Pmar Selek'in babası avukat Alp Selek, mahkemeye sunulan Adli Tıp Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Sevfl Ata- soy'un. hazırladığı, ancak enstitü baş- kanı kimliğiyle vermediği "CMay ye- rinde 2-3 rütrosehıloz bulundu, patia- ma sebebi bombadır" yönündeki bilir- kişi raporu üzerine pek çok bilimsel yazı aldığını ve bu yazılarda nitrose- lülozun vernikten, boyaya kadar pek çok kimyasal üründe hatta sigara kü- lünde bile bulunduğunun bildirildiği- ni söyledi. Prof. Dr. Atasoy'un rapo- runda söz konusu maddenin sadece patlayıcıda bulunduğunu belirttiğine dikkat çeken Selek, "Prof. Dr. Reşat A- pak verdiği raporla bu raporun bflhn- selofanadığnu ortaya koymuşru. Bunun üzerine mahkeme, önce Adli Tıp Ku- nınnı'na ghUL Kurum, uzman olînadı- ğını, ekleki verilerle patlamaya neyin yol açacağuun beürlenemeyeceğini söy- ledL Sonra Adli Tıp Enstitüsü'ne gidfl- di. Enstitü Müdürü Atasoy, bu konuyu benrleyecek ıiTnı^mn enstitüde buhın- madığını söyledL Madem uzman yok- tu, neden başta bu şekilde bir rapor verdfler" dedi. Bunun üzerine mahke- menin üniversitelerden bir bilirkişi he- yeti oluşması istediğini anlatan Selek, YTÜ ve tÜ'den oluşan heyetin de ra- porunda patlamanın niçin bomba ol- madığını, patlamaya gaz kaçağının na- sıl yol açtığını, bilimsel olarak en in- ce aynntılanyla açıkladığını belirtti. Patlamadan sonra emniyetin bomba uzmanlannca hazırladıklan 4 raporda "bomba ile ilgili herhangi birparça bu- lunmadığuun"" ifade edıldiğini söyle- yen Selek, şöyle devam etti: u Duruşma>a 25 yulık bomba uzma- nı Başkomiser Nuri Çelik de kanhnış, 'Patlamaya kesin olarak bomba yol aç- mamıştır. Çünkü bomba patlasaydı, çukur kazardr demişti. Pmar Selek mahkemedeki ilk gününde' Bana yar- gısız infaz yapıldı. Bunları yapanlar yargıya gelecek' demişti. Üniversitler- ce oluşturulan bilirkişi heyet rapomy- la Puıar'a yargısız infaz yapüdığı daha da neüeşmiş oldu." Basın yasağı Cezaevinde açık görüş tstanbul Haber Servisi - Şe- ker Bayramı ve yılbaşı dolayı- sıyla Bayrampaşa ve Metris cezaevleri ile Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde açık görüş yaptmlmaya başlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Bayrampaşa Ceza- evi'nin önünde bekleyen ve burada uzun kuyruklar oluştu- ran tutuklu ve hükümlü yakın- lan, dün saat 10.00'dan itiba- ren gruplar halinde içeri alın- dı. Açık görüş planlamasına göre dün, D Blok'ta kalan tu- tuklu ve hükümlüler üe aıle- leri açık görüş yapabildiler. 3713 sayıh Terörle Müca- dele Yasası'nın 16. maddesi ile 4422 sayıh Çıkar Amaçlı Suç örgütleriyle Mücadele Kanunu'nun 13. maddesi ge- reğince tutuklu ve hükümlü olanlar dışmda kalan tstan- bul'daki hükümlü ve rutuklu- lann yararlanacağı açık gö- rüşler, bugün ve 25,26 Aralık 2(K)0 tarihlerinde de devam edecek. Basın mensuplannın, bu açık görüşü izlemelerine de Adalet Bakanlığı'nca izin verilmedi. ÎĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇtN Salıvermeler sürüyor Boklova mcıhkûmıı Subaşı'na tahliye Ytat Haberkri Servisi - Şartla Salıverme ve Cezala- nn Ertelenmesine Dair Ya- sa'nın yürürlüğe girmesinin ardından cezaevlennden tahliyeler sürüyor. 50'den fazla mahkûm asker kaçağı olduklan gerekçesiyle as- kerlik şubelerine tesüm edil- di. Bolu'dacan güvenlikleri- nin sağlanmasını isteyen kan davalı 7 mahkûm polis koru- masında evlerine götüriildü. Eskişehir Özel Tip Ceza- evi'nden tahliye edilen bir mahkûm.'Şimdidışandane yapacagm? Devfct bir de iş bulsaydı''dedı. Gaziantep'te 3 arkadaşıy- labirlikte baklava çaldıkla- n gerekçesiyle 9 yıl hapis cezasma mahkûm edilen Metin Subaşı Nızip Kapalı Cezaevi'nden tahliye e^il- di. Adli işlemlennin ta- mamlanmasının ardından cezaevinden çıkanlan Su- başı ve 9 hükümlü, jandar- ma ekiplerince Nizip As- kerlik Şubesi'ne götürüldü. Afla çıkan hükümlü ve tutuklular, iş verilmesini ve kendilerine sahip çıkılmasını istiyor 4 Topluın bizden korkmasın, ıslalı olduk 9 YUSUFZtYAAY Kamuoyunda tepkilere neden olan af ya- sasmın yürürlüğe girmesiyle cezaevinden çıkan tutuklu ve hükümlüler, topluma "Bizden korkulmasm. ıslah olduk, bize sa- hip çıkılsın, iş verilsin''mesajı verdiler. Kamuoyunda "af yasası" olarak nitelen- dirilen "Şartia Sahverme ve Cezalann Er- teknmesine Dair Yasası'nmn un yürürlüğe girdiği gün Üsküdar Paşakapısı Ceza- evi'nin kapısı heyecanlı bir bekleyişe sahne oldu. Toplu- mun çeşitli kesimleri kaygı- lı obnasına karşm af kapsa- mmda cezaevlennden çıkan- lar ve yakmlan mutluydu. Bavullar, bir gün öncesinden hazırlanmıştı ve sonunda çıkma günü gehnişti. Silahla yaralama suçun- dan toplam 3.5 yıllık ceza alan ve 1 yıl 6 ay cezaevinde kalan Hüseyin Bayrak. ço- cuklanna ve eşine kavuşa- cak olmanm heyecanıyla ko- şar adımlarla cezaevi kapı- sından çıktı. Çıktığını bilmeyen eşi ve ço- cuklannın bulunduğu evine gitmek için sa- bırsızdı. Artık sokakta olmanın, istediği kadar "duvarsız" yürümenin tadına vara- cağını söylüyordu: "Özgür bir kuş gibi- yim." Devletin affettiği Hüseyin Bayrak, affa karşı olan kesimlere, "Bizden kimse kork- masın, cezamızı cektik, akdlandık. Ama ben işlediğim hiçbir suçtan pişnıan deği- lım. kimse bunu isteyerek yapmaz. Bizleri topluma yeniden kazandırmak için devle- tin, nuiletin yarduna olması lazun." sözle- riyle beklentisini duyuruyordu. Yasanm yürürlüğe girdığini öğrenir öğ- renmez cezaevinin kapısına koşan mah- kûm yakınlanndan biri olan Asuman Ça- miç de tahliye olmasını beklediği cınayet suçundan 10 yıl ceza alan eşi Mehmet Si- nan Çamiç i heyecanla bekliyordu. Asu- man Çamiç, affın çıktığı güne kadar 2.5 yıl cezaevinde kalan ve haftada bir gün, en Ziyaretçisi bfle gelemeden 4 gün kaldığı cezaevinden sahverflen Ali Gûnebakar (soktal eşi ve çocuklanmn tahhye edıldiğini bilmediği Hüseyin Bayrak (ortada), cinayet suçundan 10 yıl yerine 2.5 yıl hapıs yatarak sahverildiği anda eşirü özlemle kucaklayan Mehmet Sinan Çamiç (sağda), özgürlûğe kavuşmaıım mutluluğunu yaşadüar. fazla 10 dakika görebildiği eşine, birkaç dakika sonra doyasıya sanlacak olmanın heyecanıyla yerinde duramıyordu. "O içe- rideyken hayat çok zordu" dıyen Asuman Çamiç, af tartışmalannın başlamasından beri içinde doğan umudun az sonra gerçe- ğe dönüşeceğini anlatıyordu: "tki lazunız var, biri okuyor, biri de çahşıyor. Çok sar- sıknk, çok üzükluk, ama brtti arOk." Ve eşi Mehmet Sinan Çamiç kapıda göründüğü an uzun bekleyişi sevince dönüştü, umut gerçek oldu, doyasıya sanl- dı eşine. Tahliye olan eşi ise konuşmak istemedi. Yoldan bir taksi çevirdiler ve evleri- ne doğru yola çıktılar. ABGûnebakar ise yarala- ma suçuyla 3 yıl ceza alıp yalnızca 4 gün cezaevinde kaldığmı söylüyordu. Deri monrunu cezaevine alma- dıklan için kazağıy la dışan çıkan ve eşyası obnayan Gû- nebakar, "Montumdan ön- ce çıküm, ziyaretçim bile gel- medençıktını'' sözleriyle se- vincini dile getiriyordu. Askerlik yoklamalan yapıl- dıktan sonra hükümlüler bı- rakılırken, Metin Suba- şı'nın 2 Ocak 2001 tarihin- de Antalya 3. Piyade Tuga- yı'nda askerlik görevine başlayacağı bildirildi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı AM Türna. özel Tip Cezaevi'nden 28, Ka- palı Cezaevi'nden 88 ve Ya- naçık Cezaevi'nden de 101 olmak üzere, 217 mahkû- mun tahliye işlemlennin ta- mamlanarak salıverildikle- rini bildirdi. Sıvas E Tipi Kapalı ile Yanaçık cezaevlennden ise 120 mahkûm tahliye edildi. Yanaçık Cezaevi'nde tahli- ye işlemleri tamamlanan Abdullah Markoc, Hüseyin Ozdemir ile Rıdvan Kıhnç, asker kaçağı oldj.\ğn içince- zaevine gelen polislere tes- lirri edildiler. E Tipi Kapalı Cezaevi'nde ise aralannda sanatçı MuazzezErsoy'a si- lahlı saldın düzenleyen Me- Kh Yüdız'ın da bulunduğu ve yasadan yararlanacak olan 89 kışıden 3 5' i tahlı> e edildi. Adi suçlulann kaldığı Kayseri Kapalı Cezaevi \e Zincirdere Açık Ceza- evi'nden toplam 222 kişi tahliye edildi. Zonguldak'ın Çaycuma ve Devrek ılçelerindeki ce- zaevlerinden 16 kişi tahliye edildi. Trabzon Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde bulunan 577 tutuklu ve hükümlünün 120'si tahliyeden yararla- nıyor. tşlemleri tamamla- nan 8 kişi, ilk etapta tahli- ye edildi. Nevşehir E Tipi Kapatı Cezaevi'nden, yasadan ya- rarlanan 190 kişiden 98 "i tahliye edildi. Sahverilen kişiler, şehirmerkezine 5 ki- lometre uzaktaki cezaevin- den, Nevşehır Belediye- si'nin tahsis ettiği otobüs- lerle ücretsiz taşınıyor. Kırşehir E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 250, Yan Açık Cezaevi'nde 82, Kaman Cezaevi'nde de 42 kişinin tahliye edilmeyi beklediği kaydedildı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Cezaevi operasyonu sürerken bir nokta önemliydi: Bu operasyonu ya- pan anlayışa güveniyor muyduk, gü- venmiyor muyduk? Bu güvenip gü- venmeme, bir önyargıya mı, yoksa bir tecrübeye mi dayanıyordu? Ben ga- zeteciyim, ülkemde banş içinde, öz- gürlük içinde, güven içinde yaşamak istiyorum. Bu ülkenin yurttaşlannın da aynı hakka sahip olması gerektiğine inanıyorum. 12 Eylül'den bu yana devlete yön veren anlayışlar giderek sertleşti. Gü- neydoğu'daki savaş, siyasi Islamın yükselişi, en önemlisi zenginle yoksul arasındaki gelir dengesinin bozulma- sı, devleti yöneten anlayışı daha da ceberutlaştırdı. Susturmak, bastır- mak, muhalefeti ezmek birtarz haline geldi. Türkiye Avrupa'nın en yoksul ülke- si. Savunmaya ve güvenüge ise en çok para harcayan ülke. 30-40 yıl ön- ce bizden yoksul olan Yunanistan'da adam başına düşen yıllık gelir bizim dört katımıza ulaştı. Gelir dengesizli- ğinde, yani yoksulia zengin arasında- Örgütü Eleştirmek... ki uçurumda, Bangladeş düzeyinde- yiz. tam bir çarpıklık söz konusu. Böy- le bir ülkede yasal muhalefetin ola- naklan sınırlı. Ciddi bir özgürlükçü mu- halefet köşeye sıkıştınlıyor. Bu yoksul ve gelir dağılımı denge- siz ülkenin büyük şehirlerinin gece- kondularında, öfke ve umutsuzluk boy veriyor. Üniversitelerdeki YÖK'çü baskıcı anlayış da çaresizlik içinde olan gençlerin bir kesimini çtlgınlaştı- nyor. Gençliğin bir bölümü radikalle- şiyor, sertliğe sertlikle karşılık vermek üzere tepki biriktiriyor. Sonra, polis ve mahkemeler devre- ye giriyor. Bildiğimiz yargılamalar, iş- kenceler ve ağır cezalar gündeme ge- liyor. Işte "örgüt" bu ortamda şekille- niyor. Önceki gün, kendisini yakan ve "Yakın!" diye örgüt arkadaşına emir veren anlayış bu çaresizlik ve öfke tablosu içinde bir yere oturuyor. Bu ül- kenin okumuş bir kısım genci neden şiddete bu kadar yatkın bir ruh haline giriyor? Kimsenin bunu düşündüğü yok. Neden gelişmiş demokratik bir ül- kede, bu kadar çok sayıda genç böy- lesine kalıcı, böylesine şiddete yatkın örgütlere rağbet etmiyor? 1960'lar- dan bu yana siyasetin içindeyim. Ya- şamım boyunca şiddeti hiçbir zaman onaylamadım. Bu nedenle şiddete yönelen solcu arkadaşlanmla yolla- nm aynldı. Ancak, onlann şiddete na- sıl ve.neden yöneldiğine tanık oldum. Onlann ölümün üzerine yürüyüşleri- nin, ölümle kucaklaşmalannın acısını yaşadım. Cezaevi operasyonlannda jandar- manın çektiği görüntüleri hüzünle, acıyla izlememek mümkün mü? Bu insanlar neden kendilerini böylesine acımasızca yok ettiler? Neden örgüt onlann kendilerini yakmalannı istedi? Bir örgüt neden bu kadar acımasız olabiliyor? Bu ülkede yasal, banşçı örgütler ne- den yaşatılmıyor? Neden şiddeti be- nimseyen örgütler hâlâ taraftar bulu- yor ve varlıklannı sürdürüyor? Bu gençler bu ülkenin gençleri, çoğunlu- ğu da lisefi ya da üniversiteli. Şimdi is- terseniz bu örgütlerin acımasızlığını eleştirirken, birey üzerine düşünürken, biraz da bu örgütleri yaratan ve yaşa- tan ortamı sorgulayalım. Birgencin kendisini yakmasının, o- nun tepkilerini ölümle dile getirmesi- nin siyasi, sosyolojik, psikolojik ne- denleri üzerinde düşünelim. Bu genç- ler, kendilerini neden bu kadar çare- siz hissediyor, ölümün üzerine neden bu kadar korkutucu bir şekilde gidi- yorlar? Devlet operasyonlannın kaçınıf- mazlığı üzerine, örgütlerin acımasızlı- ğı üzerine yazarken, çizerken, konu- şurken bu ülkeyi, bu gençleri nelerin bu noktaya getirdiğini de sorgulaya- lım. Cezaevleri sorunu yalnızca bir gü- venlik sorunu değil, hatta esas olarak güvenlik sorunu değil. F tipi cezaev- leri hep Avrupa örnek gösterilerek sa- vunuldu. Avrupa'nın hangi ülkesinde 12 bin siyasi tutuklu ve mahkûm var? Avrupa'nın hangi ülkesinde bildiri da- ğıtan bir genç 15-20 yıl hapis cezası- na çarptınlıyor? Avrupa'nın hangi ül- kesinde üniversite gençliğinin örgüt- lenmesi, kendisini ifade etmesi ya- sak? Soruları sürdürelim: Avrupa'nın hangi ülkesinde cezaevindeki gençler kendilerini yakmayı bir siyasi tepki olarak düşünüyorlar? Avrupa'nın han- gi ülkesinde örgüt, militanına, "Ken- dini yak" demeyi bir tepki biçimi ola- rak ortaya koyabilir? Zaten orada böyle bir cezaevi de yok, böyle bir tepki biçimi de diyebilirsiniz. Devletin yeniden ele geçirmekle övündügü cezaevleri; yargılama man- tığı, muhalefeti ezme despotluğu de- ğişmeden, daha çok felaket manza- ralanna sahne olmaya devam eder. Her operasyonun ardından da devlet güçlerini alkışlar, "hayata döner"\z .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear