13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ŞAYFA CUMHURJYET 14 EYLÜL 1999 SAU HABERLER Sedat Peker'in çete davası • İstanbul Haber Senisi - Ülkücü Sedat Peker'ın, adamı olduğu öne sörülen 12 sanıkla birlikte. "suç işlemek ıçın çete oluşturmak suçundan" yargılanmasına İstanbul 4 No'lu DGM"de devam edıldi. Mahkeme heyeti, duruşmayı sanıklann esas hakkındakı savunmalannı hazırlamalan ıçın erteledı. KristaMş'ten açıklama • Haber Vierkea - Kristal- lş'ten yapılan yazılı açıkJarnada. Lüleburgaz'da kurulu Şışe Cam"a baelı Trakya Cam'da Kristal-İş Sendikası'na üye 8 işçinin ış akdinin tazminatsız olarak feshedılmesı protesto edildi. Açıklamada. fabrikada bekleyen ışçilerin jandarma zoruyla boşaltıldığı belirtilerek işçılerin yaralandığı kaydedildi. Açıklamada. "Jşveren'in jandarmayı ışçilerin iizenne saldırtmasını şiddetle kınıyoruz" denıldı. SiHvpi'de mükellef tespiti • İstanbul Haber Servisi - Silivri Belediyesı'nden yapılan yazılı açıklamada, ilçenin mevcut durumu ve gelecekteki planlaması hakkında önceden bılgı sahibi olmak. vergılenn daha düzenlı toplanmasını sağlamak ve beledıye hizmetlennın daha kolay sağianabilmesi amacıyla mükellef tespıtlerinın yapıldı|ı belirtıldı. Açıklamada, 2 bın 500 konutta mükelleflenn durumlan hakkında tespitler yapıldıgı bıldınldi üniversiteye kayıt • İstanbul Haber Servisi - Sabancı Üniversıtesi'nden yapılan yazılı açıklamada. kayıt yaptıracak öğrencilerin üniversıte tarafından kurye ile adreslenne gönderilen kayıt kitapçığı ıle kayıt işlemlerini üniversıteye gitmek zorunda kalmadan geçekleştirebıleceği helirtıldi. Açıklamada. bu sayede kayıt ışlemlerinın son derece hızlı ve güvenilir bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanabıleceğı bildırildi. THY'den Kuala Lumpur seferi • İstanbul Haber Senisi - Türk Hava Yollarfndan (THY) yapılan yazılı açıklamada. THY'nin 66. kuruluşyıldönümünde 17 Eylül Cuma günü Kuala Lumpur seferlerine başlanacağı belirtildı. Açıklamada, seferlerin cuma ve pazar günleri Istanbul'dan kalkış. salı ve pazar günlen de İstanbul "a dönüş olarak yapılacağı bildinldi İbrahim Sungur yakalandı • İstanbul Haber Senisi - Organize Suçlar \e Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, cinayete azmettirmek suçundan aranan Ibrahim Sungur"un yakalandığı belirtildi. Açıklamada, Sungur'un otomobili ve evinde yapılan aramalarda, 2 adet ruhsatsız tabanca ile el telsizi ve sahte trafik tescil belgesinın ele geçirildiği bildinldi. Gürtuna'ya ziyapetlep • İstanbul Haber Servisi - Güney Kore Büyükelçisı Sang-Hoon ve Güney Kore'nin Taegu Büyükşehir Belediye Başkanı Hı-Gab Moon. diin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Alı Müfıt Gûrtuna'yı ziyaret etti. Taegu Büyükşehir Belediye Başkanı Hı-Gab Moon, ziyarette depremzedelere yardım amacıyla topladıklan 11 bin dolan Gürtuna'ya teslım ettı. Tabip Odası'ndan suçlama • Haber Merkezi - Jzmır Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Suat Kaptaner, dün yaptiğı yazılı açıklamada, eğıtım hastanelerine yönelen siyası baskının ve yönetmelık değışıkliğınin iptal edilmesini belirtti. Kaptaner, "Sağlık BakanlığVnın bu tutumu. uzmanlık eğitimine, sağlık sıstemıne \e hekimliğe suikasttır" dedi. Marmara Bölgesindeki depremin 4. haftasına girerken, 'alınacak dersler' de çoğalıyor... Enkazda 'yağma kültiirii'• Depremin sadece çürük ve denetimsiz inşa edilmiş yapılan değil, yıllardır "işbitirici" ve "kapkacçı" davranışlara övgüler dizilen bir siyasal ortamm yarattığı "yozlaşmış toplum yapısını" da açığa çıkarttığı, her geçen gün daha da çarpıcı örneklerle gözlemlenebiliyor OKTAY EKİNCİ GÖLCÜK-DEĞİR- MENDERE - Büyük sarsıntının ve yıkımın 4. haftasındayız. Zaman Deprem yardımlan önce dağ gibi yığıldılar; sonra da çadırlara sığmayanlar sağlam evlerde "kış haznriığı'' olarak depolandılar. yine hızlı geçıyor. Unutulmaz anlar, acılar, şoklar. hızla geri- de kalıyor. Enkaz yığınlan bile sanki 4 haftadır değil de öteden beri varmış gibiler. Göz mü alı- şıyor. insanoğlu mu garip bırya- ratık? Depremin 4. haftasında Dön- gel-Bahçecik-Gökük-Değir- mendere kuşağında öne çıkan "yeni durumlar'' var. Bırincısı, "enkazcüar" türe- mişler. Tümüyle yıkılıp, yerde büyük beton ve demir yığınlan halinde kaldınlmayı bekleyen enkazlarda, deyim yerindeyse "deşeteniyorlar". Bunlann daha "cesurlan" ve bu iş için özel araç-gereçleri olanlan ise henüz "ayaktaki" bi- nalarda "is" görüyorlar. Özellik- le pencerelerdeki "demirdoğra- fnalar'* rağbette. Sökemedıkleri- ni halat bağlayarak çekiyorlar. Ya bina o sırada çökerse? Ya devriliverirse?.. Enkazcılar için de "ekmek arslanın ağzuıda"... Ölümü gö- ze almışlar, "para edebilecek" parçalan sökmek için yan yat- mış apartmanlarda adeta cam- bazlık yapıyorlar.. Esnaf 'sinek avhyor' "İkinci grup" ise daha bir yay- gın ve yöre sakinlerinın geniş bir kesimini oluşturuyor. Bunlara "stokçular" deniyor. Yurdundörtbiryanından bölge- ye gelen (ki buna "yağdınlan" demek daha doğru) yardımlann önemli bir kesimi, evleri yıkıl- ınadığı ve hatta kullanılabilir du- rumda olduğu halde yine "dep- remzede" sayılanlann binalann- da "depolannuş". Özellikle uzun sıire dayana- cak türden olan kuru gıdalar, te- mizlik malzemeleri, yağ, şeker vb. yardımlar söylendiğine göre "bürün bir kış yetecek kadar" evlerde stoklanrruş. Bunun açık göstergelerinden biri de çarşıdaki esnafın hâlâ *si- nek avlaması" Bakkallardan alışveriş yapan hemen hiç yok. Son birkaç gündür "et" ve "pey- nirr> de bir kıpırdanma var o ka- dar... Değirmendere Belediye Baş- kanı Ertuğrul Akahn, bu duru- mun "esnafi çökerttiğinr ve ça- lıştıklan işyerlerinden maaş al- maya devam edenlerin "stoklan sayesinde" paralannı dövize çe- virmeye başladıklannı söylü- yor... 'Ayncalıklı depremzedeter' Depremin sadece çürük ve de- netimsiz inşa edilmiş yapılan değil, yıllardır "işbitirici" ve "kapkaççı" davranışlara övgü- lerdizilen bır siyasal ortamın ya- rattığı "yozbtşmıştoplum yapısı- nı" da açığa çıkarttığı anlaşılı- yor. Enkazcılar ve stokçulann ya- nı sıra "ayncahklı depremzede- ler" de işte bu gerçeğın bir baş- ka göstergesi Arkadaşımız Fanık Kırtay'ın özellikle Valova'dan örneklerini sergıledığı gibi, binalan hasar gördüğü için "evstt" kalan böl- ge sakinleri arasmda siyasi par- ti yöneticileri ile kimi yerel bü- rokratlar. çeşitli bakanlıklara ve kamu kurumlanna ait dinlenme tesislerine yerleşmış durumda- lar... Böylesi ayncalıklan olmayan diğer "sml" depremzedeler ise çadırkentlerde kışı geçirmeye hazırlanıyorlar. Artık sürekli yağmur bulutlannın gezindiği gökyûzü kararmaya yüz tutup, çadırlann önünde "dertieşme'' sohbetleri başladığında da he- men herkesın dilinde ışte o ayn- calıklı depremzedeler. Hani ka- mu binalan ve resnru tesisler "halka" açılacaktı?. „. Ve 'deprem kayırması' Böylesi bır kültürel çöküntü- nun sanki "doğal uzantuı'' gibi K u ş a d a s ı d e p r e m d e n d e r s a l ı n m a d ı ğ ı n a i y i b i r ö r n e k Fay zomıııda inşaatHaber Merkezi - Depremlerden bır tür- lü ders ahnmıyor. Fay hattı üzerine yapılan ev lerin depremle yerle bir oluşu hafızalan- mızdan gıtmiyor ama fay hattı üzerinde ya- pılaşma da sürdürülü- yor. Büyük Menderes grabeninin (düşey atımlı fay zonu) Kuşa- dası'nda Karaova'nın doğusunda yeralan sa- çaklan daha küçük ol- masına karşın ikinci derecede hasara, hatta çok yakınlannda ölümcül yıkıntılara ne- den olabilecek özellik- te. Bu fay zonunun de- vamı Kuşadası çıkışın- da Söke yolunun do- ğusundan geçiyor. 'Fay aynası1 fotoğ- raflarda bile belirgin Kuşadası çıkışında Söke \olunda deniz manzarah konutlann yapımı hızla sürüyor. olarak görülmesine karşın, hemen altında "deniz manzaralı" dairelerin inşaatı sürüyor. Yerbilimcileri. Kuzey Anadolu Fayının (KAF), hareketlenmesinden sonra Batı Ana- dolu graben sistemlerinin de (Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes) hareketlene- ceğini söylüyor. Buna karşın inşaat firmasının, kadrosun- dajeoloji mühendisi de bulunduran Kuşada- sı Belediyesi'nden nasıl inşaat iznı aldığı bi- hnmiyor. İnşaata başlamadan konut yapacağı ala- njn düzenlenmesi için yamac molozunu te- mızleyen inşaat fırması, fay aynasını daha da belirgin olarak ortaya çıkarmış. Eğer, Büyük Menderes grabenı hareketlenirse burada ya- pılan binalann depreme dayanamayacağı belirtiliyor. olan haberi de yine önce deprem bölgesindeki "söylentilerden" öğreniyoruz. Yalova'da, depremde hasar gören okul binalannın onanmı için yapılan ihalelerde "kayır- malar" var. Hem de öylesi kayırmalar ki ihaleyi alanlar sadece "deprem- de binalan çöken" ve aslında yaptıklan işin meslek etiği açı- sından "sabıkalı" olan müteah- hitler değil, aynı zamanda "ikö- dar partüerinin" de ileri gelen- leri. Cumhuriyet birkaç gündür bunlann "kimter" olduğunu da açık açık yazıyor... Peki, bu rür kayırmalar "dep- rem ortamı" gibi, herkesin yük- sek düzeyde "duyarlı" olduğu bir süreçte bile nasıl olabiliyor?.. Bu sorunun da temel nedeni deprem bölgesinde açıkça göz- leniyor. Binncisi, toplumun geniş bir kesimi, ne yazık ki "haksız ran- 0 sorgulamak" yerine, "ranttan pay kapmayı" yaşamın en önce- İikJi hedefı olarak görme zorun- da bırakılmış. O kadar ki, insan- lanmız arOk "deprem/ede" bile olsalar, kurtuluşu "yağmada" görenler azımsanmayacak bir o- ran oluşturuyor. Böyle olunca da deprem yatınmlanndaki yağma düzeni de kendine uygun bır or- tam buluyor. thalelerdeki kayırmanın ikinci nedeni ise yine depremin binalar- da yarattığı büyük yıkımın ardın- daki nedenle aynı. Yani, "dene- timsizlik" Eğer, hasarlı okullann onanm ihalesi, sadece Milli Eğitim Mü- dürlüğü'nün "nezaretinde" de- ğil, örneğin 4 haftadır bölgede canla başla çalışan TMMOB üyelerinin "deDetiminde" yapıl- saydı, elbette ki bu gözükara ka- yırmalar da olamazdı... Yalova Valisi'nin, Yalova'da "mimarfak" yapan oğlu Burak Ö^öl'ün, bu şaibeli ihalelere adı kanşan müteahhitlerle olan "profesyonel iMşkisine" gelince... Bu sorun da aslında deprem günü değil, "depremden önce" başlıyor. Bir valinin oğlu elbette ki mi- mar olabilir. Ancak, "mimarbğını'' babası- nın "müDd amir" olduğu bır il- de değil, geriye kalan 79 ilden diledığinde yapmanın önemini ve gereğini "aüece" kavrayabil- selerdi, bu tartışmada da farklı bir konumda bulunabılırlerdi. Sözün kısası, "depremden an- nacakdersler" hergeçen gün da- ha da zengınleşiyor... IRMIK^/AYDIN ENGİN aengin(a doruk.net.tr. istanbul DGM'de Pınar Selek'in duruşması var. DGM'nin önü anaba- bagünü. Birsalondâ "MalkiCinaye- ti" sanıklan yargılanıyor. Aralannda polis eskileri, banka sahipliği gibi toplumun "muteber" kesimleri ara- sında yer alması gereken "işadam- lan" var. Öteki salonda "Mesleğiniz" sorusunu, gerine gerine "kabadayı- Itk" diye yanrtlayan, eski ülkücü Se- dat Pekeryargılanmakta. Bu adam- ların hemen hepsi DGM'deki duruş- maya ellerini kollarını sallayarak, ko- njmaları eşliğinde geldıler... Ümraniye Cezaevi'nin aracından ise, 15 jandarmanın ördüğü etten duvar yetmezmiş gibi.bilekierinden kelepçeli Pınar Selek indi. Güzel ve yorgun yüzüyle babasına bir gülü- cük fırlatabildi.Annesini göremedi bile. Koşar adım "tutuklu sanıklar" bölümüne sokuldu. Aldı mı gazeteciyi bir düşünce... "Bu ne biçim Türkiye'dir böyle "di- ye kimbilir kaç milyonuncu kez so- rup, kim bilir kaç milyonuncu kez ya- nıtsız kalmanın iç sıkıntısıyla DGM bahçesinde sigarayı sigaraya ekledi. Pınar Selek, Beyoğlu'nun itilmiş kakılmış sokak çocuklannı tinerden Karmançorman Bir Gün kopanpyaşama bağlayan Pınar Ab- la o. Çocuklanndan biri, DGM bah- çesinde, gazeteciye kırık dökük cümlelerle anlatıyor:- - O bizim ablamızdır annıyon mu,bacımızdır...Bizi kendi çocuğu gibi severo biliyon mu ? Laz Nuret- tin de tineri bıraktı biliyon mu ? Pı- nar ablam kızardedi biliyon mu ? Pı- nar ablam kodeste, ama gözü üstû- müzde... LazNurettin, Allah izin ve- rirse bu ayın sonunda askere gidi- yor biliyon mu ? Tıner yok artık... Hepimiz bugün geldik buraya ama, nüfus kağıtlanmız yok biliyon mu ? Içeri almadılar... Benimvar biliyon mu?.. Ben girdim... Pınar ablamı göreceğim biliyon mu ?.. Katiller, çeteciler DGM'de ellerini kollarını sallayarak geiip yargılanı- yorlar; Mısır Çarşısı'ndaki patlama- ya ille de bir "terör sanığı" bulmaya yeminli kafa, Pınar Selek'in ellerine kelepçe vurup, etten duvara dön- müş jandarma korumasında duruş- mayagetiriyor... Gün karmançorman duygularla başladı... " ' ••• Gün karmançorman duygularla sürüyor. Haber geldi. Ibrahim Betil Ata- türk Hava ümanı Gümrük Müdürlü- ğü'nün kapısı önünde dikilerek, sa- at 13'den Itibaren, 24 saatlik protes- to eylemine başladı. Gazetenizi akşam okuyanlardan- sanız Betil'in eylemi çoktan bitmiş olacak; sabahtan okuyorsanız bit- mesine birkaç saat kaldı. Yani bu ya- zılanların eyleme destek vermek gi- bi pratik bir amacı yok. Ibrahim Betil, Türk Eğitim Gönül- lüleri Vakfı'nın Genel Başkanı. Dep- remzedelere iletilmek üzere vakfa gönderilen çadıriara Yeşilköy Hava Limanı'nda el konmasını protesto ediyor. Dayanışmanın bile devlet de- netimine alınmak istenmesine, bir yurttaş olarak karşı çıkıyor ve karşı çıkışını mızmızlanarak değil, hava li- manında 24 saatlik bir protesto ey- lemi yaparak ete kemiğe büründü- rüyor. Nitekim Betil'in eyleme geç- mesinden biraz sonra el konan ça- dırlann Türk Eğitim Gönüllüleri Vak- fı'na geri verildiği haberi geldi. Yani eylem hedefine ulaştı. Aldı mı gazeteciyi bir düşünce... Bu ne başdöndürücü bir değişim- dir böyle? Bank Expres'in kurucusu ve eski sahibi, bankacılık dünyasının ünlü adı, ağırbaşlı işadamlan arasmda adı ilk sıralarda sayılan Ibrahim Betil'i so- nunda Hava Limanı Gümrük Müdür- lüğü önünde, karariı bir savcı isterse bal gibi "yasadışı" sayılabilecek bir eyleme iten nasıl bir süreçtir? Bitmedi, Beyaz Nokta Vakfı'nın Başkanı Tınaz Trtiz, Betil'in eylemi- ni desteklediğini açıkladı. Buyrun. Bu ülkede bakanlık yapmış, poli- tikacılıktan yeniden işadamlığına geçmiş bir Tınaz Titiz, hakkını an- cak bir protesto eylemi ile aramak zorunda kalmış bir arkadaşına omuz veriyor, "eylemci Betille omuzdaş- laşıyor... Bu Tırmık'ta çizilmeyeçalışılan fo- toğraf şaşırtıcı gelmiyor mu size ? Ben şaşırmanın yani sıra keyifteni- yorum da... ' DUZYAZI ORHAN BİRGİT Dostluğun Bedeli Kıöns... Türkiye ve Yunanistan'daki depremler, iki ülke insanında da karşılıklı dostluk duygulannın dtşa vurulmasına neden oldu. Bu "dışa vurulma" deyimini bilerek kullanmak istiyorum. Zira Ege Denizi'nin iki yakasındaki bu iki topluma üye olan insanlan, birbirterine bağla- yan ortak birçok şey olduğunu biliyorum. Yine bi- liyorum ki aralannda Yunan Kraliyet ordulannın, Bi- rinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin planına uygun olarak Sevr Antlasması'nın icra memurlan gibi topraklarımıza saldırmasına ve ağır kayıplara uğrayarak yüzgeri edilmesine karşın, o ortak bağ- lar Türk-Yunan dostluğunu yeniden filizlendirmiş- ti. Atatürk ve Venizelos arasındaki bu dosttuk köprüsünü, hem Istiklal Savaşı'nın Garp Cephesi Komutanı, hem de Lozan Antlaşması'nı gerçek- leştiren Türk delegasyonunun başkanı kimlikle- riyle dönemin Başbakanı Ismet Inönü, Atina'ya yaptığı resmi ziyaretle pekiştirdi. Sadece o kadar mı? İki ülkenin de bugünkü kuşaklan bilmezler. A- ma Yunanistan'ın İkinci Dünya Savaşı'nda Alman ordulannın çizmeleri altında ezilip, halkın açlıktan kurtulmak için yerle bir edilmiş, kent ve kasaba- lardaki enkaz altında kedi ve köpek leşleri aradı- ğı bir dönemde, Türkiye "Kurtuluş" isimli bir şile- bini, ambariannı tıka basa erzak ile doldurarak Pi- re'ye gönderdi. Kurtuluş'un ambarlanna yüklenilen undan fa- sulyeye, nohuttan şekere kadar ne kadar yiyecek varsa hepsi Türk ınsanının vesika karşılığında gram gram alabildiği ve her birisi için avuç dolu- su para odemek zorunda olduğu şeylerdi. Bu yüzden, 17 Ağustos depremi gibi yüzyılımı- zın en büyük felaketinden sonra, onlarca devtet- ten gelen insancıl yardımlann arasmda yakın kom- şumuzun da bulunmasını, elbette minnetle de- ğerlendirilmesi gereken birdavranış olarak görme- liyiz. Ama iki ülke ınsanı arasmda özellikle Türk hal- kı yönünden bir yenilik taşımadığını da unutma- malıyız. Atina depremi sonrası, olay yerine koşan kur- tarma ekiplerimizin, yardım kurumlanmızın bu ha- reketlerinin arkasında bir politik etken var mı ki, şimdi bazı kimseler Türk-Yunan yakınlaşmasının sürmesi için hem de sadece bizim önümüze Kıb- ns ve Ege dosyalannı koyuyor ve "haydi" diyor- lar, "Ankara'nın öncelikle bu iki konuda bir jest yapmasının zamanıdır". Jestın yapılmasını da, Türkiye'nin Avrupa Birii- ği'ne girmesine yeşil ışık yakması için Yunan ta- raftna, deprem felaketinde gösterdiği yakınhğın ödenmesi gereken bedeli gibi göstermek istiyor- lar. Sanki Ankara, yıllardan beri hem Kıbns'taki soy- daşlan, hem de Ege'nin kara ve hava sahası için, hakkı olandan fazlasını istiyormuş da, şimdı bu i- ki halkın yakınlaşması karşısında hakkına nza gös- termenin zamanının geldiğini bilmeliymiş! Her iki konuda da Türkiye'nin rezini bütün dün- ya biliypr ve öyle sanıyorum ki, özellikle KKTC'nin Kıbns Rum Cumhuriyeti ile bir konfederasyon ça- tısı altmda eşıt statü ile bulunması için yaptığımız' girişimler, başta ABD olmak üzere birçok ülke ta- rafından eskiye oranla daha sıcak karşılanıyor. Ama bu ay sonunda VVashington'da gerçekte- şecek Clinton-Ecevit görüşmesinin öncesinde, yeni lobıler ile bu olumlu hava değiştirilmek ıste- niyor. Bir yandan Londra ve Zürih antlaşmalann- daki ada için üç garantör devtetin yanındaABD'nin de dördüncü ülke olarak yer alması ve asıl büyük polis gücünü bulundurması öneriliyor. Öte yandan HooJbroke aracılığı ile Clinton'a "Şu Rauf Denk- taş'/ devreden çıkartsanız"alternatifleri gündeme getirilmek isteniliyor. Üstelik bu öneriler Sayın Denktaş'ın BM Genel Sekreteri'ne, "Klerides ile görüşmek için eşıt statüm kabul edilmeli" koşu- lunu hatııiattığı sırada yapıiıyor. Ve aynı andaYunan politikacılan, bizim meslek- taşlanmıza özel demeçler vererek Türkiye'nin AB adaylığına "evet" diyebilmeleri için Kıbns'ta iler- leme sağlanması gerektiğini, hiç de diplomatik ol- mayan bir dil ile bir önkoşul olarak söylüyorlar. Geleceğeyönelik projelerinde, "Kıbns Cumhur- başkanltğı"n\n bulunduğunu Zeynep Göğüş'le yaptığı söyleşi nedeniyle öğrendiğimiz Yunanis- tan'ın Avrupa işleriyle görevli Devlet Bakanı Yan- nos Kranidiotis, hükümetinin Helsinki'de Türki- ye'nin AB üyeliği için bir değeriendirmede bulun- masının koşullannı sıralarken, "Türkiye Ege ve Kıbns'ı çözmekiçin Yunanistan'la birlikte hareket etmek sorumluluklannı üstlenmeli" diyebiliyor. Son deprem felaketinden bu yana, aslında iki hal- kın birbirine karşı gerçekten dostluk ve yakınlık duyduğunu, ama işleri bazı politikacılann bozdu- ğunu söyleyenler için Kranidiotis'in bu söyleşisi gerçekten iyi bir kanıttır. Ama o kanrtı kullanmadan önce özellikle unut- mamamız gereken, görevi gövdesi ile birlikte Ati- na'da olan Kranidiotis'in gözlerini, Lefkoşa'de Rum Cumhurbaşkanlığı koltuğuna dikmiş olduğu- dur. Öyleanlaşılıyorki, Yunanistan'ın AB işierini yö- netirken de Kranidiotis bakanlık görevini, gelece- ğe yönelik iktidar ihtirasının planlan uyannca ya- pıyor. Faks: 0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgit@do.net tr. çabşanlamnın iş akfflerM feshetti • İstanbul Haber Servisi - Sevgi Özel Sağlık Hizmetleri, 4 Eylül Cumartesi gününden itibaren ücretli izinli saydığı personelin iş akitlermi tek taraflı olarak sona erdirdi. Şirket tarafından istanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (IMKB) yapılan açıklamada, uzun süredir devam eden bankalarla borç erteleme görüşmelerinin sonuçlannın belirsizliği nedeniyle şirkete ait Sevgi Hastanesi Kalp Merkezi ve şirket merkezindeki tüm personelin iş akitlennin bugünden itibaren tek taraflı olarak feshedüdiği belirtildi. • ı. • , . »> SATILIK DAİRE Beylikdüzü Bizimkent'te 1 oda + 1 salon apartman dairesi sahibinden satılık. 0532 232 54 54 ve (0212) 244 54 39a müracaat.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear