Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ŞAYFA CUMHURJYET 14 EYLÜL 1999 SAU
HABERLER
Sedat Peker'in
çete davası
• İstanbul Haber Senisi -
Ülkücü Sedat Peker'ın,
adamı olduğu öne sörülen
12 sanıkla birlikte. "suç
işlemek ıçın çete
oluşturmak suçundan"
yargılanmasına İstanbul 4
No'lu DGM"de devam
edıldi. Mahkeme heyeti,
duruşmayı sanıklann esas
hakkındakı savunmalannı
hazırlamalan ıçın erteledı.
KristaMş'ten
açıklama
• Haber Vierkea - Kristal-
lş'ten yapılan yazılı
açıkJarnada. Lüleburgaz'da
kurulu Şışe Cam"a baelı
Trakya Cam'da Kristal-İş
Sendikası'na üye 8 işçinin ış
akdinin tazminatsız olarak
feshedılmesı protesto edildi.
Açıklamada. fabrikada
bekleyen ışçilerin jandarma
zoruyla boşaltıldığı
belirtilerek işçılerin
yaralandığı kaydedildi.
Açıklamada. "Jşveren'in
jandarmayı ışçilerin iizenne
saldırtmasını şiddetle
kınıyoruz" denıldı.
SiHvpi'de
mükellef tespiti
• İstanbul Haber Servisi -
Silivri Belediyesı'nden
yapılan yazılı açıklamada,
ilçenin mevcut durumu ve
gelecekteki planlaması
hakkında önceden bılgı
sahibi olmak. vergılenn
daha düzenlı toplanmasını
sağlamak ve beledıye
hizmetlennın daha kolay
sağianabilmesi amacıyla
mükellef tespıtlerinın
yapıldı|ı belirtıldı.
Açıklamada, 2 bın 500
konutta mükelleflenn
durumlan hakkında tespitler
yapıldıgı bıldınldi
üniversiteye
kayıt
• İstanbul Haber Servisi -
Sabancı Üniversıtesi'nden
yapılan yazılı açıklamada.
kayıt yaptıracak öğrencilerin
üniversıte tarafından kurye
ile adreslenne gönderilen
kayıt kitapçığı ıle kayıt
işlemlerini üniversıteye
gitmek zorunda kalmadan
geçekleştirebıleceği
helirtıldi. Açıklamada. bu
sayede kayıt ışlemlerinın
son derece hızlı ve güvenilir
bir şekilde gerçekleşmesinin
sağlanabıleceğı bildırildi.
THY'den Kuala
Lumpur seferi
• İstanbul Haber Senisi -
Türk Hava Yollarfndan
(THY) yapılan yazılı
açıklamada. THY'nin 66.
kuruluşyıldönümünde 17
Eylül Cuma günü Kuala
Lumpur seferlerine
başlanacağı belirtildı.
Açıklamada, seferlerin
cuma ve pazar günleri
Istanbul'dan kalkış. salı ve
pazar günlen de İstanbul "a
dönüş olarak yapılacağı
bildinldi
İbrahim Sungur
yakalandı
• İstanbul Haber Senisi -
Organize Suçlar \e Silah
Kaçakçılık Şube
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamada, cinayete
azmettirmek suçundan
aranan Ibrahim Sungur"un
yakalandığı belirtildi.
Açıklamada, Sungur'un
otomobili ve evinde yapılan
aramalarda, 2 adet ruhsatsız
tabanca ile el telsizi ve sahte
trafik tescil belgesinın ele
geçirildiği bildinldi.
Gürtuna'ya
ziyapetlep
• İstanbul Haber Servisi -
Güney Kore Büyükelçisı
Sang-Hoon ve Güney
Kore'nin Taegu Büyükşehir
Belediye Başkanı Hı-Gab
Moon. diin İstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Alı Müfıt
Gûrtuna'yı ziyaret etti.
Taegu Büyükşehir Belediye
Başkanı Hı-Gab Moon,
ziyarette depremzedelere
yardım amacıyla
topladıklan 11 bin dolan
Gürtuna'ya teslım ettı.
Tabip Odası'ndan
suçlama
• Haber Merkezi - Jzmır
Tabip Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Op. Dr.
Suat Kaptaner, dün yaptiğı
yazılı açıklamada, eğıtım
hastanelerine yönelen siyası
baskının ve yönetmelık
değışıkliğınin iptal
edilmesini belirtti. Kaptaner,
"Sağlık BakanlığVnın bu
tutumu. uzmanlık eğitimine,
sağlık sıstemıne \e
hekimliğe suikasttır" dedi.
Marmara Bölgesindeki depremin 4. haftasına girerken, 'alınacak dersler' de çoğalıyor...
Enkazda 'yağma kültiirii'• Depremin
sadece çürük ve
denetimsiz inşa
edilmiş yapılan
değil, yıllardır
"işbitirici" ve
"kapkacçı"
davranışlara
övgüler dizilen bir
siyasal ortamm
yarattığı
"yozlaşmış
toplum yapısını"
da açığa
çıkarttığı, her
geçen gün daha
da çarpıcı
örneklerle
gözlemlenebiliyor
OKTAY EKİNCİ
GÖLCÜK-DEĞİR-
MENDERE - Büyük
sarsıntının ve yıkımın 4.
haftasındayız. Zaman
Deprem yardımlan önce dağ gibi yığıldılar; sonra da çadırlara sığmayanlar sağlam evlerde "kış haznriığı'' olarak depolandılar.
yine hızlı geçıyor. Unutulmaz
anlar, acılar, şoklar. hızla geri-
de kalıyor. Enkaz yığınlan bile
sanki 4 haftadır değil de öteden
beri varmış gibiler. Göz mü alı-
şıyor. insanoğlu mu garip bırya-
ratık?
Depremin 4. haftasında Dön-
gel-Bahçecik-Gökük-Değir-
mendere kuşağında öne çıkan
"yeni durumlar'' var.
Bırincısı, "enkazcüar" türe-
mişler. Tümüyle yıkılıp, yerde
büyük beton ve demir yığınlan
halinde kaldınlmayı bekleyen
enkazlarda, deyim yerindeyse
"deşeteniyorlar".
Bunlann daha "cesurlan" ve
bu iş için özel araç-gereçleri
olanlan ise henüz "ayaktaki" bi-
nalarda "is" görüyorlar. Özellik-
le pencerelerdeki "demirdoğra-
fnalar'* rağbette. Sökemedıkleri-
ni halat bağlayarak çekiyorlar.
Ya bina o sırada çökerse? Ya
devriliverirse?..
Enkazcılar için de "ekmek
arslanın ağzuıda"... Ölümü gö-
ze almışlar, "para edebilecek"
parçalan sökmek için yan yat-
mış apartmanlarda adeta cam-
bazlık yapıyorlar..
Esnaf 'sinek avhyor'
"İkinci grup" ise daha bir yay-
gın ve yöre sakinlerinın geniş bir
kesimini oluşturuyor.
Bunlara "stokçular" deniyor.
Yurdundörtbiryanından bölge-
ye gelen (ki buna "yağdınlan"
demek daha doğru) yardımlann
önemli bir kesimi, evleri yıkıl-
ınadığı ve hatta kullanılabilir du-
rumda olduğu halde yine "dep-
remzede" sayılanlann binalann-
da "depolannuş".
Özellikle uzun sıire dayana-
cak türden olan kuru gıdalar, te-
mizlik malzemeleri, yağ, şeker
vb. yardımlar söylendiğine göre
"bürün bir kış yetecek kadar"
evlerde stoklanrruş.
Bunun açık göstergelerinden
biri de çarşıdaki esnafın hâlâ *si-
nek avlaması" Bakkallardan
alışveriş yapan hemen hiç yok.
Son birkaç gündür "et" ve "pey-
nirr>
de bir kıpırdanma var o ka-
dar...
Değirmendere Belediye Baş-
kanı Ertuğrul Akahn, bu duru-
mun "esnafi çökerttiğinr ve ça-
lıştıklan işyerlerinden maaş al-
maya devam edenlerin "stoklan
sayesinde" paralannı dövize çe-
virmeye başladıklannı söylü-
yor...
'Ayncalıklı
depremzedeter'
Depremin sadece çürük ve de-
netimsiz inşa edilmiş yapılan
değil, yıllardır "işbitirici" ve
"kapkaççı" davranışlara övgü-
lerdizilen bır siyasal ortamın ya-
rattığı "yozbtşmıştoplum yapısı-
nı" da açığa çıkarttığı anlaşılı-
yor.
Enkazcılar ve stokçulann ya-
nı sıra "ayncahklı depremzede-
ler" de işte bu gerçeğın bir baş-
ka göstergesi
Arkadaşımız Fanık Kırtay'ın
özellikle Valova'dan örneklerini
sergıledığı gibi, binalan hasar
gördüğü için "evstt" kalan böl-
ge sakinleri arasmda siyasi par-
ti yöneticileri ile kimi yerel bü-
rokratlar. çeşitli bakanlıklara ve
kamu kurumlanna ait dinlenme
tesislerine yerleşmış durumda-
lar...
Böylesi ayncalıklan olmayan
diğer "sml" depremzedeler ise
çadırkentlerde kışı geçirmeye
hazırlanıyorlar. Artık sürekli
yağmur bulutlannın gezindiği
gökyûzü kararmaya yüz tutup,
çadırlann önünde "dertieşme''
sohbetleri başladığında da he-
men herkesın dilinde ışte o ayn-
calıklı depremzedeler. Hani ka-
mu binalan ve resnru tesisler
"halka" açılacaktı?.
„. Ve 'deprem kayırması'
Böylesi bır kültürel çöküntü-
nun sanki "doğal uzantuı'' gibi
K u ş a d a s ı d e p r e m d e n d e r s a l ı n m a d ı ğ ı n a i y i b i r ö r n e k
Fay zomıııda inşaatHaber Merkezi -
Depremlerden bır tür-
lü ders ahnmıyor. Fay
hattı üzerine yapılan
ev lerin depremle yerle
bir oluşu hafızalan-
mızdan gıtmiyor ama
fay hattı üzerinde ya-
pılaşma da sürdürülü-
yor.
Büyük Menderes
grabeninin (düşey
atımlı fay zonu) Kuşa-
dası'nda Karaova'nın
doğusunda yeralan sa-
çaklan daha küçük ol-
masına karşın ikinci
derecede hasara, hatta
çok yakınlannda
ölümcül yıkıntılara ne-
den olabilecek özellik-
te. Bu fay zonunun de-
vamı Kuşadası çıkışın-
da Söke yolunun do-
ğusundan geçiyor.
'Fay aynası1
fotoğ-
raflarda bile belirgin
Kuşadası çıkışında Söke \olunda deniz manzarah konutlann yapımı hızla sürüyor.
olarak görülmesine karşın, hemen altında
"deniz manzaralı" dairelerin inşaatı sürüyor.
Yerbilimcileri. Kuzey Anadolu Fayının
(KAF), hareketlenmesinden sonra Batı Ana-
dolu graben sistemlerinin de (Gediz, Büyük
Menderes, Küçük Menderes) hareketlene-
ceğini söylüyor.
Buna karşın inşaat firmasının, kadrosun-
dajeoloji mühendisi de bulunduran Kuşada-
sı Belediyesi'nden nasıl inşaat iznı aldığı bi-
hnmiyor.
İnşaata başlamadan konut yapacağı ala-
njn düzenlenmesi için yamac molozunu te-
mızleyen inşaat fırması, fay aynasını daha da
belirgin olarak ortaya çıkarmış. Eğer, Büyük
Menderes grabenı hareketlenirse burada ya-
pılan binalann depreme dayanamayacağı
belirtiliyor.
olan haberi de yine önce deprem
bölgesindeki "söylentilerden"
öğreniyoruz.
Yalova'da, depremde hasar
gören okul binalannın onanmı
için yapılan ihalelerde "kayır-
malar" var.
Hem de öylesi kayırmalar ki
ihaleyi alanlar sadece "deprem-
de binalan çöken" ve aslında
yaptıklan işin meslek etiği açı-
sından "sabıkalı" olan müteah-
hitler değil, aynı zamanda "ikö-
dar partüerinin" de ileri gelen-
leri.
Cumhuriyet birkaç gündür
bunlann "kimter" olduğunu da
açık açık yazıyor...
Peki, bu rür kayırmalar "dep-
rem ortamı" gibi, herkesin yük-
sek düzeyde "duyarlı" olduğu
bir süreçte bile nasıl olabiliyor?..
Bu sorunun da temel nedeni
deprem bölgesinde açıkça göz-
leniyor.
Binncisi, toplumun geniş bir
kesimi, ne yazık ki "haksız ran-
0 sorgulamak" yerine, "ranttan
pay kapmayı" yaşamın en önce-
İikJi hedefı olarak görme zorun-
da bırakılmış. O kadar ki, insan-
lanmız arOk "deprem/ede" bile
olsalar, kurtuluşu "yağmada"
görenler azımsanmayacak bir o-
ran oluşturuyor. Böyle olunca da
deprem yatınmlanndaki yağma
düzeni de kendine uygun bır or-
tam buluyor.
thalelerdeki kayırmanın ikinci
nedeni ise yine depremin binalar-
da yarattığı büyük yıkımın ardın-
daki nedenle aynı. Yani, "dene-
timsizlik"
Eğer, hasarlı okullann onanm
ihalesi, sadece Milli Eğitim Mü-
dürlüğü'nün "nezaretinde" de-
ğil, örneğin 4 haftadır bölgede
canla başla çalışan TMMOB
üyelerinin "deDetiminde" yapıl-
saydı, elbette ki bu gözükara ka-
yırmalar da olamazdı...
Yalova Valisi'nin, Yalova'da
"mimarfak" yapan oğlu Burak
Ö^öl'ün, bu şaibeli ihalelere adı
kanşan müteahhitlerle olan
"profesyonel iMşkisine" gelince...
Bu sorun da aslında deprem
günü değil, "depremden önce"
başlıyor.
Bir valinin oğlu elbette ki mi-
mar olabilir.
Ancak, "mimarbğını'' babası-
nın "müDd amir" olduğu bır il-
de değil, geriye kalan 79 ilden
diledığinde yapmanın önemini
ve gereğini "aüece" kavrayabil-
selerdi, bu tartışmada da farklı
bir konumda bulunabılırlerdi.
Sözün kısası, "depremden an-
nacakdersler" hergeçen gün da-
ha da zengınleşiyor...
IRMIK^/AYDIN ENGİN aengin(a doruk.net.tr.
istanbul DGM'de Pınar Selek'in
duruşması var. DGM'nin önü anaba-
bagünü. Birsalondâ "MalkiCinaye-
ti" sanıklan yargılanıyor. Aralannda
polis eskileri, banka sahipliği gibi
toplumun "muteber" kesimleri ara-
sında yer alması gereken "işadam-
lan" var. Öteki salonda "Mesleğiniz"
sorusunu, gerine gerine "kabadayı-
Itk" diye yanrtlayan, eski ülkücü Se-
dat Pekeryargılanmakta. Bu adam-
ların hemen hepsi DGM'deki duruş-
maya ellerini kollarını sallayarak, ko-
njmaları eşliğinde geldıler...
Ümraniye Cezaevi'nin aracından
ise, 15 jandarmanın ördüğü etten
duvar yetmezmiş gibi.bilekierinden
kelepçeli Pınar Selek indi. Güzel ve
yorgun yüzüyle babasına bir gülü-
cük fırlatabildi.Annesini göremedi
bile. Koşar adım "tutuklu sanıklar"
bölümüne sokuldu.
Aldı mı gazeteciyi bir düşünce...
"Bu ne biçim Türkiye'dir böyle "di-
ye kimbilir kaç milyonuncu kez so-
rup, kim bilir kaç milyonuncu kez ya-
nıtsız kalmanın iç sıkıntısıyla DGM
bahçesinde sigarayı sigaraya ekledi.
Pınar Selek, Beyoğlu'nun itilmiş
kakılmış sokak çocuklannı tinerden
Karmançorman Bir Gün
kopanpyaşama bağlayan Pınar Ab-
la o. Çocuklanndan biri, DGM bah-
çesinde, gazeteciye kırık dökük
cümlelerle anlatıyor:-
- O bizim ablamızdır annıyon
mu,bacımızdır...Bizi kendi çocuğu
gibi severo biliyon mu ? Laz Nuret-
tin de tineri bıraktı biliyon mu ? Pı-
nar ablam kızardedi biliyon mu ? Pı-
nar ablam kodeste, ama gözü üstû-
müzde... LazNurettin, Allah izin ve-
rirse bu ayın sonunda askere gidi-
yor biliyon mu ? Tıner yok artık...
Hepimiz bugün geldik buraya ama,
nüfus kağıtlanmız yok biliyon mu ?
Içeri almadılar... Benimvar biliyon
mu?.. Ben girdim... Pınar ablamı
göreceğim biliyon mu ?..
Katiller, çeteciler DGM'de ellerini
kollarını sallayarak geiip yargılanı-
yorlar; Mısır Çarşısı'ndaki patlama-
ya ille de bir "terör sanığı" bulmaya
yeminli kafa, Pınar Selek'in ellerine
kelepçe vurup, etten duvara dön-
müş jandarma korumasında duruş-
mayagetiriyor...
Gün karmançorman duygularla
başladı... " '
•••
Gün karmançorman duygularla
sürüyor.
Haber geldi. Ibrahim Betil Ata-
türk Hava ümanı Gümrük Müdürlü-
ğü'nün kapısı önünde dikilerek, sa-
at 13'den Itibaren, 24 saatlik protes-
to eylemine başladı.
Gazetenizi akşam okuyanlardan-
sanız Betil'in eylemi çoktan bitmiş
olacak; sabahtan okuyorsanız bit-
mesine birkaç saat kaldı. Yani bu ya-
zılanların eyleme destek vermek gi-
bi pratik bir amacı yok.
Ibrahim Betil, Türk Eğitim Gönül-
lüleri Vakfı'nın Genel Başkanı. Dep-
remzedelere iletilmek üzere vakfa
gönderilen çadıriara Yeşilköy Hava
Limanı'nda el konmasını protesto
ediyor. Dayanışmanın bile devlet de-
netimine alınmak istenmesine, bir
yurttaş olarak karşı çıkıyor ve karşı
çıkışını mızmızlanarak değil, hava li-
manında 24 saatlik bir protesto ey-
lemi yaparak ete kemiğe büründü-
rüyor. Nitekim Betil'in eyleme geç-
mesinden biraz sonra el konan ça-
dırlann Türk Eğitim Gönüllüleri Vak-
fı'na geri verildiği haberi geldi. Yani
eylem hedefine ulaştı.
Aldı mı gazeteciyi bir düşünce...
Bu ne başdöndürücü bir değişim-
dir böyle?
Bank Expres'in kurucusu ve eski
sahibi, bankacılık dünyasının ünlü
adı, ağırbaşlı işadamlan arasmda adı
ilk sıralarda sayılan Ibrahim Betil'i so-
nunda Hava Limanı Gümrük Müdür-
lüğü önünde, karariı bir savcı isterse
bal gibi "yasadışı" sayılabilecek bir
eyleme iten nasıl bir süreçtir?
Bitmedi, Beyaz Nokta Vakfı'nın
Başkanı Tınaz Trtiz, Betil'in eylemi-
ni desteklediğini açıkladı.
Buyrun.
Bu ülkede bakanlık yapmış, poli-
tikacılıktan yeniden işadamlığına
geçmiş bir Tınaz Titiz, hakkını an-
cak bir protesto eylemi ile aramak
zorunda kalmış bir arkadaşına omuz
veriyor, "eylemci Betille omuzdaş-
laşıyor...
Bu Tırmık'ta çizilmeyeçalışılan fo-
toğraf şaşırtıcı gelmiyor mu size ?
Ben şaşırmanın yani sıra keyifteni-
yorum da... '
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Dostluğun Bedeli Kıöns...
Türkiye ve Yunanistan'daki depremler, iki ülke
insanında da karşılıklı dostluk duygulannın dtşa
vurulmasına neden oldu.
Bu "dışa vurulma" deyimini bilerek kullanmak
istiyorum. Zira Ege Denizi'nin iki yakasındaki bu
iki topluma üye olan insanlan, birbirterine bağla-
yan ortak birçok şey olduğunu biliyorum. Yine bi-
liyorum ki aralannda Yunan Kraliyet ordulannın, Bi-
rinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin planına
uygun olarak Sevr Antlasması'nın icra memurlan
gibi topraklarımıza saldırmasına ve ağır kayıplara
uğrayarak yüzgeri edilmesine karşın, o ortak bağ-
lar Türk-Yunan dostluğunu yeniden filizlendirmiş-
ti.
Atatürk ve Venizelos arasındaki bu dosttuk
köprüsünü, hem Istiklal Savaşı'nın Garp Cephesi
Komutanı, hem de Lozan Antlaşması'nı gerçek-
leştiren Türk delegasyonunun başkanı kimlikle-
riyle dönemin Başbakanı Ismet Inönü, Atina'ya
yaptığı resmi ziyaretle pekiştirdi. Sadece o kadar
mı? İki ülkenin de bugünkü kuşaklan bilmezler. A-
ma Yunanistan'ın İkinci Dünya Savaşı'nda Alman
ordulannın çizmeleri altında ezilip, halkın açlıktan
kurtulmak için yerle bir edilmiş, kent ve kasaba-
lardaki enkaz altında kedi ve köpek leşleri aradı-
ğı bir dönemde, Türkiye "Kurtuluş" isimli bir şile-
bini, ambariannı tıka basa erzak ile doldurarak Pi-
re'ye gönderdi.
Kurtuluş'un ambarlanna yüklenilen undan fa-
sulyeye, nohuttan şekere kadar ne kadar yiyecek
varsa hepsi Türk ınsanının vesika karşılığında
gram gram alabildiği ve her birisi için avuç dolu-
su para odemek zorunda olduğu şeylerdi.
Bu yüzden, 17 Ağustos depremi gibi yüzyılımı-
zın en büyük felaketinden sonra, onlarca devtet-
ten gelen insancıl yardımlann arasmda yakın kom-
şumuzun da bulunmasını, elbette minnetle de-
ğerlendirilmesi gereken birdavranış olarak görme-
liyiz. Ama iki ülke ınsanı arasmda özellikle Türk hal-
kı yönünden bir yenilik taşımadığını da unutma-
malıyız.
Atina depremi sonrası, olay yerine koşan kur-
tarma ekiplerimizin, yardım kurumlanmızın bu ha-
reketlerinin arkasında bir politik etken var mı ki,
şimdi bazı kimseler Türk-Yunan yakınlaşmasının
sürmesi için hem de sadece bizim önümüze Kıb-
ns ve Ege dosyalannı koyuyor ve "haydi" diyor-
lar, "Ankara'nın öncelikle bu iki konuda bir jest
yapmasının zamanıdır".
Jestın yapılmasını da, Türkiye'nin Avrupa Birii-
ği'ne girmesine yeşil ışık yakması için Yunan ta-
raftna, deprem felaketinde gösterdiği yakınhğın
ödenmesi gereken bedeli gibi göstermek istiyor-
lar.
Sanki Ankara, yıllardan beri hem Kıbns'taki soy-
daşlan, hem de Ege'nin kara ve hava sahası için,
hakkı olandan fazlasını istiyormuş da, şimdı bu i-
ki halkın yakınlaşması karşısında hakkına nza gös-
termenin zamanının geldiğini bilmeliymiş!
Her iki konuda da Türkiye'nin rezini bütün dün-
ya biliypr ve öyle sanıyorum ki, özellikle KKTC'nin
Kıbns Rum Cumhuriyeti ile bir konfederasyon ça-
tısı altmda eşıt statü ile bulunması için yaptığımız'
girişimler, başta ABD olmak üzere birçok ülke ta-
rafından eskiye oranla daha sıcak karşılanıyor.
Ama bu ay sonunda VVashington'da gerçekte-
şecek Clinton-Ecevit görüşmesinin öncesinde,
yeni lobıler ile bu olumlu hava değiştirilmek ıste-
niyor. Bir yandan Londra ve Zürih antlaşmalann-
daki ada için üç garantör devtetin yanındaABD'nin
de dördüncü ülke olarak yer alması ve asıl büyük
polis gücünü bulundurması öneriliyor. Öte yandan
HooJbroke aracılığı ile Clinton'a "Şu Rauf Denk-
taş'/ devreden çıkartsanız"alternatifleri gündeme
getirilmek isteniliyor. Üstelik bu öneriler Sayın
Denktaş'ın BM Genel Sekreteri'ne, "Klerides ile
görüşmek için eşıt statüm kabul edilmeli" koşu-
lunu hatııiattığı sırada yapıiıyor.
Ve aynı andaYunan politikacılan, bizim meslek-
taşlanmıza özel demeçler vererek Türkiye'nin AB
adaylığına "evet" diyebilmeleri için Kıbns'ta iler-
leme sağlanması gerektiğini, hiç de diplomatik ol-
mayan bir dil ile bir önkoşul olarak söylüyorlar.
Geleceğeyönelik projelerinde, "Kıbns Cumhur-
başkanltğı"n\n bulunduğunu Zeynep Göğüş'le
yaptığı söyleşi nedeniyle öğrendiğimiz Yunanis-
tan'ın Avrupa işleriyle görevli Devlet Bakanı Yan-
nos Kranidiotis, hükümetinin Helsinki'de Türki-
ye'nin AB üyeliği için bir değeriendirmede bulun-
masının koşullannı sıralarken, "Türkiye Ege ve
Kıbns'ı çözmekiçin Yunanistan'la birlikte hareket
etmek sorumluluklannı üstlenmeli" diyebiliyor.
Son deprem felaketinden bu yana, aslında iki hal-
kın birbirine karşı gerçekten dostluk ve yakınlık
duyduğunu, ama işleri bazı politikacılann bozdu-
ğunu söyleyenler için Kranidiotis'in bu söyleşisi
gerçekten iyi bir kanıttır.
Ama o kanrtı kullanmadan önce özellikle unut-
mamamız gereken, görevi gövdesi ile birlikte Ati-
na'da olan Kranidiotis'in gözlerini, Lefkoşa'de
Rum Cumhurbaşkanlığı koltuğuna dikmiş olduğu-
dur. Öyleanlaşılıyorki, Yunanistan'ın AB işierini yö-
netirken de Kranidiotis bakanlık görevini, gelece-
ğe yönelik iktidar ihtirasının planlan uyannca ya-
pıyor.
Faks: 0212 677 07 62
E-Mail:orhan.birgit@do.net tr.
çabşanlamnın iş akfflerM feshetti
• İstanbul Haber Servisi - Sevgi Özel Sağlık
Hizmetleri, 4 Eylül Cumartesi gününden itibaren
ücretli izinli saydığı personelin iş akitlermi tek
taraflı olarak sona erdirdi. Şirket tarafından istanbul
Menkul Kıymetler Borsası'na (IMKB) yapılan
açıklamada, uzun süredir devam eden bankalarla
borç erteleme görüşmelerinin sonuçlannın
belirsizliği nedeniyle şirkete ait Sevgi Hastanesi
Kalp Merkezi ve şirket merkezindeki tüm personelin
iş akitlennin bugünden itibaren tek taraflı olarak
feshedüdiği belirtildi. • ı. • , . »>
SATILIK DAİRE
Beylikdüzü Bizimkent'te
1 oda + 1 salon apartman dairesi
sahibinden satılık.
0532 232 54 54 ve (0212) 244 54 39a
müracaat.