Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Devriminin 50. yılını kutlayan Çin Halk Cumhuriyeti, şehircilikte ise karşıdevrimi yaşıyor
'Befleğhıi yitiren' sosyalistPekinde "50. yıl
düzenlemesi" için ana
caddeler kenanndaki tek katlı
özgün evlerden "28 bini"
yıkıldı ve yerlerine dev
gökdelenler dikildi. Bu
"radikel dönüşüme" koşut
olarak berber ve kuaför
dükkânları da artık
kendilerini şöyle tanıtıyorlar:
İmaj değişikliği salonu...
OKTAYEKİNCİ
Çin Hdk Cumhuriyeti, l Ekım 1999
gününder. itibaren "devrimin 50. yıhıu
kudama" törenlerine sahne oluyor. Ün-
lü "Tîananmen Meydanı" bu kez politik
gösteriler yerine "bayram yapan" bir
milyona yakın Çinliyle ulusal coşkuyu
kucaklarken Pekin'in 50. yıla yetiştiri-
len yeni uluslararası havaalanı da kutla-
malara kaiılmak isteyen yabancı konuk-
larladoluptaşıyor...
Çin Halk Cumhuriyeti yöneticilerinin
50. yıl sö>lemlerinde öne çıkardıklan te-
ma; "sosyalizmi 21. yüzyüa taşıyonız"
şeklinde...
DevletBaşkanı Ciang Zemin. 1 Ekim
1999 günû Tiananmen'deki törenleri baş-
latırken yaptığı konuşmada; "50 yıl ön-
ce Mao Zedong burada yeni ÇiıTin ku-
ruluşunu ilan etti_" dedikten sonra şun-
lan ekliyor: "20 yıl önce de Deng Şiao-
pıng'in başlattığı reform, dışa açılma ve
modernizasyon yolunda, dünyayı sarsıcı
değişimler oldu. Olaylar, Çin'i koruya-
cak ve geliştirecck tek yolun sosyalizm ol-
duğunugösterdL." (Cumhunyet. 2 Ekim
1999).
Peki. Başkan Ciang Zemin'in "dışa
açılma ve modernizasyon" şeklinde özet-
lediği reform sürecı. acaba gerçeklen
"Çin'i koruyan" bır sosyalizmin yaşa-
ma geçinlmesine de katkıda bulunmuş,
muydu?..
Bu sorunun yanıtını da geçen Haziran
(1999) ayında Lluslararası Mimarlar
BirliğTnin Diinya Kongresi ve genel ku-
ruluna katılmak üzere gittiğimiz Pe-
kin'deki "şehircilik" gözlemlerimizde
bulmuştuk.
Eğer "Çin" demek, sıradan bir siyasal
coğrafya değil de binlerce yıllık bir "uy-
garlıklar ülkesi" demekse, dışa açılma.
ve modernizasyona sevdalanmış bfr sqs
:
"
yalizm. bu tarihsel niteliği korurriak Viir
yana, sanki tümüyle ortadan kaldırmaya
niyetlenmişti.
Yok eğer yine Çin demek, sadece "ya-
sakkentin" girişindeki Mao'nun resmiy-
le ve Tıananmen Meydam'nda dalgala-
nan kızıl bayraklarla yetinilen bir "sos-
yalist söylemli" devlet demekse, yine dı-
şa açılma ve modernizasyon, bu iki sim-
geyi korumakla sınırlı kalan bir "yenile-
me" sürecıyle, a\nı tarihi ülkeyi geçmı-
şıni tümüyle silmiş bir "yabancı kimKk-
le" donatma çabasından ibaretti...
Yine, 50. yılı kutlama haberlerine gö-
re, özellikle başkent Pekin'deki işte bu
"modern yenileme"' projeleri için rrril-
yarlarca dolar harcanmış durumda.
Bizım de 5 ay önceki ziyaretimizde ta-
nık olduğumuz "eski Pekin dokusunun
yıküarak ortadan kaldınlmasr operas-
yonlannda. sadece ana caddeler çevre-
sindeki tek katlı özgün "Çin mahallele-
ri" yapılanndan yok edilenlerin sayısı
"28bini"buluyor.
Geçmiş yerel kimliğe karşı bu büyük
"imha" hareketıyle ortaya çıkan yeni i-
mar arazilerinde ise Pekin'i New York'a
ya da Singapur'a. Tokyo'ya benzeten
"sayısız dev gökdeten" yükseliyor.
Feodal dönemdeki imparatorun "kış-
hksarayı" bulunan yasak kent, yine im-
paratorun büyük bır göl etrafVndâki *yaz-
hk sarayı", ülkedeki çok sayıda değişik
kültür bölgesınin mimari örneklerinden
1' 1 ölçekli "maketyapüann" sergilendi-
ğı "Etnik Kültürler ParkT ve elbette ki
yine Tiananmen Meydanı ileçevresinde-
ki bazı "sosyaüstdevrim binalan" dışın-
da, neredeyse bütün Pekin'i donatan ve
her biri diğerinden daha yüksek ve daha
"•emperyaT olmak üzere adeta yanş ha-
linde bulunan bu gökdelenlerin zemin
katlan ise dünyanın belki de en geniş
"fast-food" zincirlerine bağlanmış...
Sadece Pekin'de McDonaldY sayısı
50'yi aşarken Kentucky Fried Chic-
ken'lar da genye kalan köşeleri tutuyor.
Pekin tş Dünyası dergisinin kapağmdaki slogan yeni devrimi şöyle özettiyor: 'Ga\ rimenkul devrimi'
Geleneksel pazaryerleri ve çarşılann ye-
rini alan mağazalar ve işyerleri, kentte-
ki bu "radikal kimlik değişimini" öyle-
sine körüklüv orlar kı, ömeğin bay ve ba-
yan berber dükkânlan bile "kuaför" adı-
nı da artık kullanmayarak, yanıp sönen
ışıklı yazılanyla kendilerini şöyle tanım-
lıyorlar: "tmaj değişikliği sakfflu.-"
Çin'de btf büyük kimlik değişimini
görünce. ister istemez Türkiye ile kıyas-
Bu 'Çin çatuV gökdelenlerin yerinde birkaç yd öncesine kadar ünlü
'Hutong' evler ve özgün 'Çin ıfıahalkleri vardi. (Fotoğraf: OKTAY EKlNCİ)
lamış ve bizdeki onca yağmacı ve rant-
çı imar politikalanna rağmen eski kent
dokusuna olan duyarsızhğın bu denli
yüksek düzeylere ulaşmamış olmasına
da bir anlamda "şükretmiştik."
Kuşkusuz eğer bizdeki "duyarta kül-
türel muhalefet" yoğun mesaisinden bi-
raz ödün verseydi, örneğin Istanbul'u da
Hong-Kong'a, Singapur'a dönüştürmek
isteyen ve elbette ki "anti-sosyanst" olan
politikacılar, şimdikinden çok daha **üe-
ri mevzüeri" elde ederek belki de Sulta-
nahmet Meydanı'na bile gökdelenlerini
çoktan dikmiş olacaklardı.
Ne var ki hem yurtsever güçlerin di-
renişi hem de Cumhunyet'in "kamuya-
rarını ve bilimi temd alan hukuk ilkele-
ri". kimi zaman kamuoyu baskısıyla, ki-
mi zaman da aynı hukukun güvencesi
olan "yüksekyarjp" kararlanyla bütün-
leşerek Pekin'de gözlenen "modernizas-
yonun" bizim kentlerimizi de "küresel-
leşmeye" tümüyle teslim etmesine en-
gel oldu. Kimi "avncahklı imar hakla-
nyla" inşa edilen gökdelenler de bugün
özellikle kamuoyunda "taraşmab" ko-
numlanyla başlan dik değil, ^eğjk" ola-
rak yükseliyorlar...
Yeniden Çin'e ve "devrihBri" 50. yıh
kutlamalanna dönersek, Çin halkının
1949'daki destanlaşan başansını ve
Mao'nun tarihsel zaferini sevgiyle ku-
caklamakla birlikte, "1999 yılı kent gö-
rüntülerine" bakarak şunu da söylemek
dunımundayız.
Bugün Pekin'de. Şanghay'da ve diğer
büyük Çin kentlerinde "dışa açılma"
adına yaşanan "kûltürel tayım", en vah-
şi kapitalizmin egemen olduğu ülkeler-
de bile gözlenmeyen türden büyük bir
"tarihsel bellek kaybını" 3. binyüa taşı-
yor.
Çin'ın sosyalist yöneticileri, tıpkı
1960'lardaki "kültür devrimindeki'' gi-
bi, sosyalizm öncesi kültürün "tümizle-
rini" ortadan kaldırarak "beUeksiz bir
tophunu" kendi siyasal iktidarlan için de
"sosyal bir güvence" gibi hâlâ görebilir-
ler.Ancak Çin'in tarihsel birikimi, uy-
garlık tarihine olan katkılan ve bu geç-
mişin kentlerde yaşatılması gereken mi-
mari mirası, sadece Çinlilere ait değil.
tüm ınsanlığın "ortak" malıdır. Bu ne-
denle yıkılan her tarihi semtte bizim de
insanlık hakkımız vardır ve bunu da as-
lında en iyi "sosyalistierin'" kavraması
gerekir...
Kalkınma adına bu evrensel mirası
yok eden, kıvnk çatılı *hutong*lan or-
tadan kaldınp sadece birer "figur" şek-
lirnle damlanna taşıyan görkemli gökde-
lenleî ise görülecektir ki Çin'e de o u-
mut bağladıklan "Batı refahı" yerine,
sadece sömürgeci zenginliğin "künBk-
siz tüketim toplumunu" dayatacaklar-
dır...
41 ülkenin katıldığı kampanyada kûltürel, doğal ve tarihi miras bilincinin yükseltilmesi hedefleniyor
'Avrupa, Bir Ortak Miras' kampanyasıANKARA (AA) - 'Getecek. bırakoğın
izdir' temasıyla başlatılan "Avrupa, Bir
Ortak Miras" kampanyası. yüzyıllardır
çeşitlı medenıyetlere beşiklik eden Avru-
pa'nın kûltürel ve doğal mirasının korun-
ması ve gelecek kuşaklara aktanlması
amacıyla düzenlendi.
41 ülkenin katıldığı ve bır yıl sürecek
kampanyayla kûltürel, doğal, tarihi miras
bilincinin yükseltilmesi ve kûltürel çeşıt-
lıliğe saygı çerçevesinde ülkeler arasında
işbirliğinın geliştirilmesi hedefleniyor.
Çe\Te. SlT'ler, peyzaj ve sanat eserlerinin
yanı sıra kûltürel. sosyal, geleneksel. ah-
laki, dini ve manevı değerlerin ön plana
çıkanlması amaçlanıyor.
Bükreş'te 11 Eylül'de düzenlenen tö-
renle başlatılan kampanyaya, 41 ülke ile
kültür sözleşmesine imza koyan Azerbay-
can. Belarus, Bosna- Hersek. Ermenis-
tan, Monaco ve Vatikan katılıyor.
15. yüzyıldan bu yana Avrupa'nın siya-
sal sistemine ve coğrafyasına dahil olan,
kültür değerleriyle bütünleşen, aynı za-
manda evrensel, kûltürel ve doğal olarak
mirasın en eski ve anlamlı unsurlannı ba-
nndıran Türkiye de kampanya çerçeve-
sinde çeşitli etkinlikler düzenleyecek.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin
ortak bir program uygulayacağı kampan-
yaya. OECD, UNESCO, merkezi Lük-
semburg'da bulunan Avrupa Kültür Yol-
lan Enstitüsü. Avrupa Miras Becerileri
Vakfı gibi kurumlann yanı sıra şirketler,
dernekler, vakıflar da gönüllü olarak ka-
tılıyor. Kampanyanın kapanış töreni Ey-
lül 2000'de Slovenya'nın başkentı Ljubl-
jana'da yapılacak.
Türkiye'deki etkinlikler
Birçok kurum ve kuruluşun sponsorlu-
ğunu yaptığı Avrupa. Bir Ortak Miras
kampanyasında Türkiye'nin projelerinin
bazılan şöyle:
• Dini SlT'ler Konferansı: 20 Nisan
2000'de Tarsus Kültür Merkezi'nde 2000
yılı inanç ve hoşgörü çağında 3 semavi di-
nin temsilcilerinin katılacağı "Dini
SlT'ler" konferansı düzenlenecek.
• Tarihten Gelen Dostluk etkinlikleri:
3-11 Haziran 2000'de Istanbul Polonez-
köy'de Türkiye ve Polonya'nın işbirliği
ile 'Tarihten Gelen Dostluk' kültür ve sa-
nat yaz etkinlikleri yapılacak.
• Mimar Sinana saygı, inceleme ge-
zisi ve sergisi: Istanbul, Edirne ve Zag-
rep'te Kasun ayından Mayıs 2000'e kadar
sürecek. Eserlerinin kişilik verdiği şehir-
lerde rehber ve uzman bilim adamlan eş-
liğinde inceleme gezileri düzenlenecek.
• Güneydoğu'da El Sanatlan Festivali:
Tarih boyunca çeşitli uygarlıklann yaşa-
dığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde,
2000 yılının Ağustos ayında, el sanatlan-
14 KİŞİLİK PANS GRUBU ELÇtLlĞE SIĞINDI
Güney Afirikalılar'ın
Türkiye macerası
ANKARA (AA) - Ankara'da bir gazino,
Güney Afrika'dan getirdiği dans grubunu
erkeklerle içkili sohbetın yapıldığı 'konso-
masyona' zorlayınca ortalık kanştı. Cinsel
tacıze uğradıkiannı belırten grup. gazinoyu
terkederek ülkelerinin büyükelçiliğine sı-
ğındı.
Kızılay'da bulunan ve genelde Rus grup-
lann gösteri yaptığı içkili Şehrazat Gazino-
su, Mkhel Jovergrove adlı menajerle görü-
şerek Güney Afrikalı bir dans grubunu An-
kara'ya getirtti. 13 kadın ve bir erkeğin bu-
lunduğu dans grubu, prova yapmak için ha-
zırhklara başladı. 'Sahne ve grup üyelerinin
uyumunu sağlamak için' için sıkı bir çalış-
maya gıren gruba gazino yetkilileri, "Boş-
verin provayı, yann hemen gösterilerinize
başlayın" dedıler.
Gazinonun isteği doğrultusunda çalışma-
ya başlayan grup üyeleri. gece yanm saat sü-
ren göstenlerinin ardından otellerine dön-
mek istediler. Gazino yetkilileri ise grubu
otele göndermedi ve her akşam saat 21,00'de
gazinoya geleceklerini, saat 04.00'e kadar
gazinoda kalacaklannı söylediler.
Gazino görevlileri. ertesi gün ise dans
grubu üyelerine. "Müşteriler sizi yanlanna
cağırvsa onlara eşlik edin, onların ışmarla-
dığı içkileri için" diyerek onlardan konso-
masyon yapmalannı istediler. Grup üyelen.
sözleşmelerinde böyle bir şey bulunmadığı
gerekçesiyle buna karşı çıkmca gazınocular.
"Bunda kötü bir şey yok. ülkentri tanıtnuş
olursunuz" dıye grubu ikna etti. Gazmo yet-
kilileri bu arada, "Bizim ülkemizde polisler
çok saygındır. Beyaz ışık yandığuıda hemen
ayağa kalkın, bir köşede toplanın, sayguıızı
bÖytece ifade edersiniz*" dıye nasihatta bulun-
dular. Bu istekleri de kabul eden grubun ka-
dın üyelen müsterilerle oturmaya başladılar.
Ancak bir süre sonra müştenlerin 'çapkın-
ca' da%Tanışlarından rahatsız olan Arrıkalı-
lar, yine itirazda bulunmaya başladılar. Ça-
lıştıklan gazino ve yerleştirildikleri oteller-
de eski Doğu Bloku ülkelerinden gelen ka-
dınlann müsterilerle çok yakın ilişki kur-
ması ve kendılerinin de bunlarla kanştınl-
masından rahatsız olan grup üyeleri eşyala-
rını toplayarak Güney Afrika'nın Ankara
Büyükelçiligi'ne sığındılar.
Güney Afrika Büyükelçiliği yetkilileri.
Dışişleri Bakanlığı'm arayarak olayı diplo-
matik yoldan çözmek istediler. Dışişleri Ba-
kanlığı'nın konuyu Ankara Emniyet Mü-
dürlüğü'ne bildırmesi üzerine polis olaya el
koydu. Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş
Şube Müdürlüğü'nün yabancı dil bilen uz-
man elemarüan. büyükelçiliğe giderek bü-
yükelçi \e grubun üyeleri ile görüştü. Dans
grubu üyelerinin gazinoculann pasaportla-
nna el koyduğunu bildirmesi üzerine polıs,
gTubun pasaportlanm kendilerine ulaştırdı.
Grup üyelerinin ifadelenni alan polis, olayı
savcıhSa bıldirdı.
Şırketımizin Istanbul tesislerinde yeniden yapılanma
sürecindeki K a m y o n Geliştirme bölümünde, sağlanacak
eğitim olanaklanyla birlikte bizimle başanyı ve geleceği
paylaşacak, aşağıda nitelikleri belirtilen çahşma arkadaşlan
aranmaktadır.
1yi derecede Almanca bilen , :- • •
Konstrüksiyon konusunda deneyimli
Tercihen Bilgisayar Destekli 3 Boyutlu Tasanm yapabilen
Sorumluluk almaya istekli, yaratıa ve analitik düşünebilen
Makine Mühendisliği eğitimi olan
Konstrüktörler Ref.: ELK
aranmaktadır. . ,.
Bu niteliklere sahip olan. erkeklerde askerlik hizmetini tamamlamış
olan adaylann Türkçe ve Almanca özgeçmişlerini. diploma
fotokopileri ve fotoğraflannı içeren müracaatlannı referans
belirterek aşağıdaki adrese göndermeleri rica olunur. N ,
Mercedes-Benz
Mercedes-Benz Türk A.Ş. Personel Mudürlügu
Burmalı Çeşme Sok Asken Fınn Yolu No 2 Davutpaşa 34022 ÎSTANBUL
nın ayn bir yeri olduğu düşüncesinden ha-
reketle ülkenin kültür yapısı ve kültür se-
viyesinin en canlı belgeleri olan el sanat-
lan uluslararası boyutta tanıtılacak.
• Kavacık Parkı Projesi: TEMA Vehbi
Koç Kültür Merkezi, Istanbul'da Fatih
Sultan Mehmet Köprüsü inşaatı sırasında
karayollannın şantiyesi olarak kullanılan
ve köprünün Asya çıkışında sağ tarafta
yer alan, bitki örtüsünü kaybetmiş ve bo-
zulmuş 150 dönümlük araziyi, bir doğa ve
kültür parkına çevirecek.
• Sinema ve Avrupa Mirası: Kültür Ba-
kanhğı'nın katkılanyla Nisan 2000'de
Anadolu'dayaşayan kültürmirası kaleler,
tarihi binalar. mekânlar, hamamlar. saray-
lar, hanlar, köprüler, müze-
ler, çeşmeler bir belgesel
fılm ile gösterilecek.
• Van'da Ceviz Şenliği:
Van Bahçesaray'da Nisan
2000'de doğal ceviz varlığı-
nın yok olmasının önlenme-
si, nitelikli cevizlerin çoğal-
tılması, bu çerçevede yöre
halkının geçim kaynaklan-
nın artınlması, geleneksel el
sanatlanmn canlandınlması
amacıyla şenlik düzenlene-
cek.
• Osmanlı Sultanlan Port-
releri Sergisi ve Kitabr. 2000
yılıntn Nisan ayında Kültür
Bakanlığı ve Türkiye Iş Ban-
kası'nınkatolanyla Oxford,
Hanvard, Münich, Münster,
îstanbul ve Hacettepe üni-
versitelerinden bir grup bi-
lim adamının Avrupalı ve
Türk ressamlar tarafından
yapılmış Osmanlı sultanlan
resimleri üzerine uzun süre-
den beri sürdürdükleri araş-
tırmanın sonucu olarak 'Os-
manh Sultanlan Portreteri'
adı altında bir kitap yayım-
lanacak ve Topkapı Sarayı
Müzesi'nde ve ABD'de ay-
nı isımde bir sergi açılacak.
-Noel Baba Etkinlikleri:
Antalya Demre'de bulunan
Noel Baba Kilisesi'nde Ara-
lık ayında yapılacak. Aynca
3 semavi dinin temsilcileri-
nin katılımı ile düzenlene-
cek toplantıda. 2000 yılının
dini anlamı tartışılacak ve
geleceği yönelik banş me-
sajlan verilecek.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
TemsiliDemokrasiKrinnin
İki Temel Nedeni
Üniversitelerle birlikte, "türban eylemleri" de
başladı.
Haber sunuculan ekranlarda güvenlik, adalet ve
siyaset sorunlannı çözümlemek yerine, çözme-
ye başladılar.
Bugünkü noktaya nasıl geldik?
Bugünkü yapı, bugünkü rejim bunalımı ve bu-
günkü sorunlar, yakın neden olarak 12 Eylül'ün
ürünüdür.
12 Eylül derken, sadece 1980-1983 arası Mil-
li Güvenlik Konseyi dönemini değil, onu izleyen
denetimli seçimlerin sonunda oluşturulan Özal
hiikümetlerini de içeren zihniyeti kastediyo-
rum.
Bu dönemde iki önemli süreç ülkeye egemen
oldu:
Birinci süreç, eğrtimin her kademesine "Si-
yasal Islam" anlayışının egemen kılınmasıydı.
Hiç kuşkusuz bu süreç 12 Eylül ile başlamış de-
ğildi.
Çok daha önceden, kökleri Ikinci Dünya Sa-
vaşı sonrasına kadar giden ve çok partili düzenin
kurulmasıyla çalışan "küresel" bir "soğuk sa-
vaş" stratejisinin sürdürülmesiydi bu.
1946'dan sonra başlayan, Bayar - Menderes
ikilisinin verdiği ivme ile hız kazanan, Sunay - De-
mirel ikilisi zamanında "imam-hatip" anlayışı-
nın yaygınlaştınlmasıyla süren bu süreç, 12 Ey-
lüt'de Evren - Doğramacı - Özal üçlüsü ile "do-
ruk noktasına" ulaşmıştı.
12 Mart müdahalesi ile 197Û'Iİ yıllarda Ece-
vit'in elindeki iktidarı koruyamaması sonunda ku-
rulan ve birbirini izleyen Demirel'in başbakanlı-
ğındaki "Milliyetçi Cephe" hükümetleri sırasın-
da güvenlik güçlerı ve başta "eğitim enstrtüle-
ri" olmak kaydıyla pek çok öğrenım kurumu "mil-
liyetçi - mukaddesatçı" merkezler halıne geti-
rildi.
Bütün bu ve benzeri düzenlemeler yeterii gö-
rülmedi.
Çünkü 27 Mayıs Anayasası ile topluma ka-
zandırılan üniversiteler, TRT ve benzeri özgürlük-
çü ve özerk yapılar, bu "milliyetçi - mukadde-
satçı" çizgideki soğuk savaş stratejisine uygun
"Islamlaştırma" sürecinin önünde birer engel
olarak görülüyordu.
12 Eylül, bütün bu engelleri ortadan kaldırarak
toplumu "baştan aşağı" yeniden düzenledi.
Bu çerçevede, üniversiteler hem gerçek bilim
yapmaya çalışan öğretim üyelerinden temizlen-
di, hem onlann yerine "milliyetçi - mukaddesat-
çı" öğretim üyelen ve yönetıciler atandı.
Aynca, YÖK, 1982 Anayasası ile korunarak
ve örneğin "eğitim enstitüleri" gibi zaten "mil-
liyetçi - mukaddesatçı" merkezler halinegelmiş
olan kurumlar, organik ve hukuksal olarak doğru-
dan üniversitelere bağlanarak bu sürece hukuken
ve fiilen "geri döndürülmesi olanaksız" bir ni-
telik de kazandırıldı.
Böylece "üniversitelerimiz", ilköğretimde Kü-
ran kursları ve din dersleri ile ortaöğretimde ise
bunlara ek olarak imam-hatip liseleri ile gerçek-
leştirilmiş olan "eğitim kurumlarındaki siyasal
Islamın egemenliği" ile uyumlu hale getirilmiş
oluyordu.
Tüm gençliği kapsayan bu gidişin beş-on yıl
içindeTürkiye'yibir"şeriatdevieti"nedönüştür-
memesi olanaksızdı.
Ikinci süreç, hukuk sisteminin tahrip edilme-
srydi.
Bu süreç de, hem "çöken devlet yapısını
onarmak" gerekçesiyle yapılan 12 Eylül darbe-
sini hem de onu izleyen Ozal dönemini kapsar.
Bu süreçte "hukuk" bir "ayak bağı", "devlef
ise sadece "iktidann emrinde bir araç" olarak
görülmüştür.
Ne yazık ki bu sürece 1982 Anayasası gibi bu-
günkü hukuk sistemimızin altında yatan ana hu-
kuk metninin kabulü de dahildir.
Ne yazık ki bu süreçte. bugün "haksız reka-
bef ve "santaj" tartışmalanna yol açan "Star
Grubu"nun anayasaya aykın olarak ilk özel te-
levizyon kanalı biçiminde yayına başlaması da
vardır.
Bu sürecin bir bölümü, işkence gibi, "bireysel
hak ve özgüriükleri" ortadan kaldıran fiili davra-
nışlardan, bir bölümü de doğrudan "yağmaya"
yönelik (anayasaya aykırılığı iddia edilemeyen
garip yasalar gibi) düzenlemelerden oluşmakta-
dır.
Biz bugün bu iki sürecin, yani "eğrtimin tüm
kurum ve kuruluşlarıyla birlikte islamlaştırılma-
sının" ve "hukuk sisteminin -tabii bu arada 'dev-
let' kavramının- tahrip edilmiş olmasının" be-
delini ödüyoruz.
Mevcut "rejim bunalımı"nı aşmaktaki ilk
adımlann, başta üniversiteler olmak üzere tüm
eğitim kurumlannın çağdaş ve fonksiyonel bir
kimliğe kavuşturulması. devletin ise doğrudan
hizmete dönük ve "hukukun üstünlüğü" anlayı-
şına uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesi ol-
duğunu düşünüyorum.
Ozet olarak söylemek gerekirse, mevcut buna-
lımı aşmak için önce eğitim, adalet ve idare re-
formlan gerekli görünüyor.
Rejim krizinin kısır döngüsü de burada: Re-
jimi kurtarmak için bu reformlar gerekli ama re-
jim bunlara izin vermiyor.
Turk-Yunan gazeteciler
4
Süah tüccarlarına
alet olunmasın9
LATtFSANSÜR
KUŞADASl - Kıyı Ege
Belediyeler Birliği'nin
(KEBB), Yunan milletve-
killeri, belediye başkanla-
n ve valilerin de katıhmıy-
la düzenlediği toplantıyı
izleyen Türk-Yunan gaze-
teciler ortak bir deklaras-
yon yayımladı.
Gazetecilerin 'tarihin
tanddan' olduğunun vur-
gulandığı deklarasyonda,
"Tariheolantanıklıgımıan
her iki ülke insanlannın
onur, hak ve özgürlükleri-
ni daha ilerhç götürme ta-
ruklığı olmasıru araıladığı-
mızı beürti>or. başlaalan
girişimlerin bir başka do-
ğal afette haorianması yeri-
ne sürekli gündemdetutul-
masını talep ediyoruz" de-
nıldı .Gazeteciler. uluslara-
rası silah tekellerinın her i-
ki ülkeyi düşman ederek
çıkarlannı gelişnrmelerine
daha fazla alet olmak iste-
mediklerini vurguladılar.
Türk ve Yunan heyetle-
ri de. dünya kamuoyuna
açıklanmak üzere bir bil-
diri yayımladı.