Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 13
6
Genel müdürii biz seçeriz!'
Devlet Tiyatroları sanatçıları, 1949 'da çıkarılan ve artık bugüne yanıt veremeyen
yasanın bir an önce değiştirilmesini ve çağdaş, özerk biryapıya kavuşmak istiyor
MEHMET ECE
50. yılına varmanın mutluluğunu ve
onurunu yaşaması gerekirken tam ter-
sine bir durumla karşı karşıya kalmanın
nedenini öncelikle, 1949 yılında çıkar-
tılan 1970 yılında ufak bazı değişiklik-
lere uğramasına karşın artık bugüne ya-
nıt veremeyen Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürlüğü Yasası'nda aramahdır. Ya-
sayı değiştirmekle yükûmlü olanlann,
söylemlerinde yasanın değişmesinden
yana tavır koymalarına karşın uygula-
mada bu söylemlerini neredeyse inkâr
edercesine bir tavır sergilemektedir.
Yönetici Yetersizlikleri:
1. En üst yöneticiler dahil, çoğu atan-
dıklan ya da getirildikleri makamlarla
ilgili bilgi ve birikimi bu makama gel-
dikten sonra o da yeterince kalabilirler-
se edinmeye çalışmaktadırlar. 2. Sanat-
çılann çoğu, yöneticilik makamlanna kü-
çümseyerek bakmalanna karşın herhan-
gi bir nedenle bu makamlar kendileri-
ne önerildiğinde, bu görevler için yeter-
siz olduklannı göz ardı ederek bu kez
de o görevleri gereğınden fazla önem-
semektedirler. 3. Yöneticilik nosyonu
oluşmamış bu kişilerin çoğunluğu, yö-
neticiliğin. yönetilenlere hizmet etmek
olduğunu unutup yönetilenlerin kendi-
lerine hizmet etmelerini beklemekte-
dirler. 4. Devlet Tiyatrolan'nı son yir-
mi yıldır yönetmeye soyunan en üst yö-
neticilerin çoğunun, bir devlet kurumu-
nu yönetmek için gerekli bilgi birikimine
sahip olmalannı geçtik, bir şube müdü-
rünün bilgi ve birikimine dahi sahip ol-
madıklan görülmüştür.
Yönetilenler Açısından:
1. Yıllardır süren yönetici yetersizlik-
leri, yönetilenlerde, yöneticilere karşı
aşılamaz bir güvensizlik oluşturmuştur.
Ilk bakışta haklı gibi görülen bu yalda-
şım, zaman zaman kimseyi beğenme-
mek, kimsenin yanında ya da arkasın-
da durmamak gibi bir tavn oluşturmuş
ve bu tavır kurum için çok yıpratıcı ol-
muştur. 2. Başlangıçtan bu yana yöne-
timlerin, her türlü sanatsal ve idari ka-
rar ve uygulamalara ortak etmeyerek
dışladığı çalışanlar da nedense bu dış-
lanmış olgusuna karşı çıkıp bir direniş
göstermemişlerdir. Aynca bu direniş-
leri ba$la$ıpyonlendirecekörgütsel olu-
şumdan yaratılamamıştır. 3. Var olan
Devlet Tiyatrosu kökenli örgütler de
yalnızca yöneticilerinin kariyer hesap-
lanna hizmet etmek durumunda bırakıl-
mıştır.
Kurum Dışuıdan Baskı:
l.Çokkısabirti-
yatro geçmişi olan ^ ,
bu ülkede, tıpkı S
b ^sanayi gibi, tıpkı
egitim, sağlık, ulaşım,
enerji v.b., tiyatrodadoğ-
rudan dev let destegine ge-
rek duymaktadır. Özelleştirme
heyacanının kursaklarda kaldığı ülkemiz-
de bu gerçeği, yani devletin doğnıdan
katkısı gerektiği gerçeğini görmezden
gelenlerin baskısı giderek artarak güç-
lenmektedir. 2. Öte yandan, yılda oyna-
dığı 100'ü aşkın oyun ile iyi bir pazar
görünümü sergileyen Devlet Tiyatrola-
n'ndan bu açıdan nemalanmak isteyen
"uzatmalı yazarlar" grubunun, çıkar-
lannı koruyacak olanlan yönetimde gör-
me ıstekleri de görmezden gelineme-
yecek bir etki yaratmaktadır. 3. Özellik-
le hükümet çevrelerinde Devlet Tiyat-
rolan'nınyönetiminde "demokratikleş-
me" ve "karjlımcılık" konulannda söy-
lenenlerle mangalda kül bırakılmazken
uygulamaya gelindiğinde bu çevTelerin
hiç de dürüst davTanmadıklan gözlem-
lenmektedir. Tabii ki bu yaklaşım Dev-
let Tiyatrolan'nm bazı yönetici ve ça-
lışanlan için de geçerlidir.
Çıkış Yolu:
1. Devlet Tiyatrosu Sanatçılan arasın-
da en kısa zamanda bir eğilim yoklama-
M yapılarak Genel Müdür, Sanatçı Tem-
silcisi, Edebi Kunıl Temsilcisi ve Disip-
lin Kunılu Sanatçı üyesinin saptanma-
sı. 2. Bu yoklama doğrultusu önceden
belirlenmiş bir süre için, Devlet Tiyat-
rolan yasasına uygun olarak seçilmiş
kişilerin atanması. 3. Devlet Tiyatrola-
n'nda halen görevde bulunan sanatçı
kökenli tüm kişilerin istifası ile boşala-
cak kadrolara, Devlet Tiyatrosu Yasası
doğrultusunda. yeni yönetimin görüşle-
ri ahnarak atamalar yapılması.4. Oluşa-
cak olan yeni yönetimin, bugüne kadar-
ld deney ve çalışmalardan ve de bu ça-
hşmalan, yapmış ekip ve kişilerden de
yararlanarak özerk. katılımcı, sanatsal
ölçülerle demokratik, temellere dayalı
yeni yasayı hazırlayıp TBMM üye sevk
etmeleri.
BERİN ÖTENEL
1949 yılında, Ankara 'da etkinlik gös-
teren, ikı sahneli dar bir kadro için dü-
şünülen, yürürlükteki Devlet Tiyatrosu
Yasası 12 il, 23 sahne ve binleri kapsa-
yan çalışana hizmet veren bir tiyatro
için yeterliliğini yirirmiştir. Ilk yeter-
sizlik sinyalleri 1970'lerde verilmiş.
1990 yılında düzenlenen "Tiyatro Ku-
ru!tayı"nda gündeme gelmiş ve günü-
müze kadar çeşitli evrelerden geçip,
oluşturulan taslak yasamız, (Devlet Ti-
yatrolan çalışanlannın katkılanyla) sık
1) Kuruluşunun 50.yılını kutlayan Devlet
Tiyatrolan 'nda yönetim kargaşasının bir
türlü çözülmemesinin,yeniyasa tasansının
yürüıiüğe girememesinin nedenleri neler?
2) Yeniden yapılanma için nasıl somut
adımlar atılmalı?
sık değişen siyasal rüzgârlann esintile-
rine ve ilgisizliğe yenik düşerek yasa-
laşma şansını yakalayamamıştır.
Işte, yalnızca son dönemi değil, geç-
miş yıllan da kapsayan ve "•kargaşa" ola-
rak nitelenen bu durum, aslında. siya-
sal erkin ve yönetim kadrolanmn, sanat-
çılar üzerinde yarattığı baskıya karşı atı-
lan çığlıklardır.
Özerklik ve yeniden yapılanma olgu-
lannın, cumhuriyetimizin bir sanat ku-
rumu olan Devlet Tiya&olan'ni, sanat-
sal özgürlüğüne kavuşturacak.
Bu doğrultuda, sanatçılar ara-
sından bir komite seçildi. Kısa
ve uzun vadede çözümlerle, ce-
bimize bir Genel Müdür adayı
(ismi) koymadan, kişilerin değil,
sistemin tıkanıklığını göz önü-
ne alarak ve de gi-
derek tüm sanat-
^ _ . çılann ortak pay-
^ ^ / dalarda birleşeceği-
ne inandığımız, kuru-
mumuzun esenligi adı-
na, kavgaya değil, ban-
şı sağlamak için. sanatçı
sorumluluğunun bilinci ile bu
komitede bir araya geldik.
Bubağlamda, Devlet Tiyatro-
lan'nm çağdaş bir yapıya ve iş-
leyişe kavuşturulması, demokrasiyi sa-
vunanlann (!) görevi olmalıdır.
RÜŞTÜ ASYALI
1930'larda, Büyük Ustamız Muhsin
Ertuğrul'un dileği ve Aziz Atatûrk'ün
buyruğu ile açılan Devlet Konservatu-
van'ndan mezun olan, genç tiyatro sa-
natçılan, 1949 yılında çıkanlan yasa ile
kurulan Devlet Tiyatrosu'nun ilk kad-
rosunu oluşturdular. O zaman, Anka-
ra'da Küçük ve Büyük Tiyatro adında iki
sahnemiz vardı. Bugün ise 12 ilde ve 23
sahnede seyircilerimize
sanat ürünlerimizi su-
nan büyük ve yetkin bir
kuruluşuz. Bu sevindi-
rici tablo -doğal olarak-
bazı sorun ve sancılan
da içinde banndırmak-
ta. Çözüm ise yeniden
yapılanmanın gereğine
inanmak! Çünkü yeni-
den yapılanmaya olanak
tammayan 1949 yasası,
gelişen ve büyüyen Dev-
let Tiyatrolan'na dargel-
mekte bugün. Bu soru-
nun çözümünü de yeni
bir Devlet Tiyatrolan
Yasası sağlayacaktır.
50 yıllık Devlet Ti-
yatrolan'nın son 20 yı-
h, yeniden yapılanmanın
önünü açacak yeni yasa
çalışmalan, tartışmala-
n ve taslaklan ile süre
geldi. Bugün hayata ge-
çirilirse, sorunlar büyük
ölçüde azalacaktır. Yeni
yasanın özerk, kablım-
cı, demokratik yapısı,
seçimle göreve gelen ki-
şi ve kurullardan oluşan
yöneticileri öngörmek-
tedir. Oysa, 1949 yasa-
sında, bütün yetkileri
elinde tutan tek yöneti-
ci genel müdürdür. Kül-
tür Bakanlığı'nca ata-
nır, görev süresi belli de-
ğildir. Yeni yasa taslagın-
da ise, genel müdür, sa-
natçılar tarafından seçi-
lir, görev süresi üç yıldır. Karşılaştır-
malı ömekler çoğaltılabilir.
Sanat ve sanatçı, özgür ortamlarda
filizlenir, boy atar, verimli olur, güçlü
olur. Bu yüzden, devlet tiyatrolan gibi,
Atatürk Cumhuriyeti'nin en köklü ve
saygın bir kurumu özerk yapıya kavuş-
turulmalıdır. Kültür Bakanlıği'ıun des-
teği ile de güçlenerek, özgürce sanat
üretimini etkin ve yetkin bir biçimde
gerçekleştirmelidir.
Bugünlerde yaşanılan süuntılar da,
u sistem sanatsal gelişme
stratejileri yerine salt iktidar
stratejilerine dönüşmüştür.
Günü kurtarmaya çalışan uzak
görüşsüz bir sanat politikasızlığ
körüklenmektedir. Yeniden
yapılanma çalışmalannda
Kültür Bakanlığı üzerinde itici
güç oluşturmak gerekir.'
ı
yukanda özetlemeye çalıştığım, 20 yıl-
lık tartışmalann birer uzantısıdır. İki
güncel örnek vermekle yetineceğim:
Devlet Tiyatrolan sanatçılannın oylan
ile seçilerek göreve gelen. yönetim ku-
rulunun sanatçı temsilcisi üyesi görev-
den alınmış ve yerine bir başka sanatçı
atanmıştır.
Bir araya geldik, konuştuk, tartıştık,
çözüm ürettik, yasa tasanlannı olgun-
laştıracak öneriler geliştirdik. Demok-
ratik katılımlara adımlar attık.
Amaç kurumumuzun esenliğini, Türk
ve dünya tiyatrolan arasındaki saygın ye-
rini yükseltebilmesi için yapılması ge-
rekenleri saptamak ve gerçekleştirme-
yi istemek olduktan sonra. sanatçıiann
birlikteliği yararsız olabilır mi?
MÜCE CÜRMAN
1 )Bu son olaylar da çoğu kez olduğu
gibi bizlerin uzaktan izlemek durumun-
da kaldığı, bakanlık, müsteşarlık ve ik-
tidaradaylan düzleminde geçen bir oyun
ve işini iyi yapmak isteyen birçok sanat-
çı tarafından hayretten çok da
bıkkınhkla izleniyor. Çoğu za-
man başka ya da benzer şekil-
lerde gelişen bu tip olaylar çok
açık gösteriyor ki bu sistem sa-
natsal gelişme stratejileri yeri-
ne salt iktidar stratejilerine dö-
nüşmüştür, ne ya-
zık kı çoğunluk-
la da gizli ya
da açık siyasi
ayak oyunlany-
la, günü kurtarmaya ça-
lışan uzak görüşsüz bir
'sanat politikasızlığını" kö-
rüklemektedir. Bayrak kapanın
elinde kalmakta ve panik halin-
j deki göstermelik demokrası söy-
lemleriyle yine ayağını sürüye
sürüye artık sadece gidebileceği yere
kadar gitmeyi düşünmektedir.
Büyük ve küçük çiftlikler gibi yöne-
tilen bu yapıda pratikteki işleyiş de ço-
ğunlukla yönetimdekilerin kendilerine
ve kendi yandaşlanna sanatsal alanda da
rant sağlaması şeklinde olduğu gibi yi-
ne çoğunlukla bu işbirlikçi yaklaşım
muhalif oluşumlarlarda da kendini gös-
termektedir. Böylece sanatsal ölçütler-
den çok küçük politikalar ve kişisel çı-
karlar doğrultusundaki uzlaşmalar olu-
şur. Bunun en tehlikeli sonuçlanndan bi-
ri de sanatçıiann niteliğini, aralannda-
ki ilişkileri de dejene-
rasyona sürüklüyor ol-
ması ve bir güvensizlik
ortamı doğurmasıdır.
Tîyatro için en gerekli
olan sağlıklı ve gerçek
sanatsal buluşmalar da
bu durumda çoğunluk-
la gerçekleşemiyor. Di-
ğer bir acı yanı da sa-
natsal ahlak ve sanatsal
ölçütlerinden ödün ver-
mek istemeyen gerçek
sanat koşucularının
böyle bir ortamda işle-
rini başanyla yapmış
olsalar bile çoğunluk-
la yalnız kalmış ve ezil-
miş olrnalandır.
2) Ülkemizin aşağı
yukan tüm kurumla-
nnda yaşanan, bu han-
tallaşma ve yozlaşma
sorunlan doğal ki Dev -
let Tiyatrolan'nda da
kendisini gösteriyor ve
sanatçıları tarafin da
uzun zamandır tartışı-
lıyor. Bunun sonucun-
da yıllardır bu geniş ku-
rumda nicelik olarak
kimi gelişmeler olsa da
nitelik olarak bir sıçra-
ma yapamıyor ve bu
yıpranmışlığı üzerin-
den atamıyor. Oysa ki
Devlet Tiyatrolan ive-
dilikle gerçekte layık
olduğu çağdaş ve özerk
bir yeniden yapılanma
yasasına kavuşmayı
bekJiyor. Halen geçerli olan merkezi
sistemin ve onun bölgelerdeki uzantısı-
nın bildik yaklaşım ve atamalarla yürü-
yemeyeceği, arkasma sığımlan göster-
melik geçici ve ara çözümlerle de bir ye-
re ulaşılamayacağı ortadadır. Bugün ya-
pılacak en olumlu iş yönetimdekilerin,
somut adımlar atarak Kültür Bakanlığı
üzerinde itici güç oluşturabilmeleridir.
TAMER LEVENT ;•
Devlet Tiyatrolan'nda yaşanan so-
runlann nedenini 1979'lardanbaşlaya-
rak konuşmak gerekli. Öncelikle yap-
tığı işi tarif etmek ve toplumun bu işe
neden ihtiyaç duyduğu belirlenmeli.
Kendi elemanlannın çağın gelişimleri-
ne uygun olarak değişmesi gerekli. Böl-
gelerde müdürlük yapacak kişıler iç hiz-
met seminerlerine tabi tutulmalı. Tiyat-
ronun yayguılaşması planlı bir şekilde
yapılabilir. O zaman geçmişi 50 yıl olan
laik tiyatro kültürü sadece geleneklere
dayalı değil, evTensel değerlerle buluşan
kendi etik ve estetiğini yaratarak geli-
şirdi. Tiyatrocular, kendi mesleklerinin
kültürlerine hâkım bir ortak değere sa-
hip olarak mesleklerinin ülkü çapında
daha etkin olması için yollar ararlardı.
Böylece birbirini engellemek yerine,
birbirini özendirmek, sahip çıkmak, doğ-
rudan devlet ödeneği ile çalışan bu ku-
nımda her bir kurum üyesinin en verim-
li şartlarda çalışabilmesi için çözümler
aranırdı.Bu kurum kuruluş ideallerini
daha da zenginleştirerek günümüzün
toplumsal koşullannda devlet tiyatrola-
nıun en efektif çalışma biçimini sapta-
ma uygarlığına erişmesi gerekmiyor
mu? Sistem kendi kendine oluşmaz. Sis-
tem öncelikle hedeflenen amaçlann ye-
rine getirilmesi için oluşturulur. Bugün
sistem deyip de reçetesini oluşturamı-
yorsak, nedenini kültürde aramak gerek.
ZAFER ERCİN
Bugün Devlet Tiyatrolan 'nın yeni bir
yapılanmaya ihtiyacı olduğu kesin. So-
runun çözümü artık Meclis'te. Gere-
kenler yapılmadığı sürece Devlet Tiyat-
rolan'nda gelişim adına bir değişim ola-
maz. Bu yönetim şekli ve hiyerarşik dü-
zenle bir yere vanlması imkânsız. Bu-
günkü durumun, lstanbul itfaiyesiyle
Erzurum'daki yangını söndürmekten bir
farkı yok.
BAYKAL SARAN
Devlet Tiyatrolan yasa gereği tüzelki-
şiliğe aittir. Böyle olduğu halde bakan-
lık önce Bozkurt Kuruç'u görevden al-
mış, daha sonra da ken-
di tayin ettiği genel
_ müdürü açığa al-
O> / mışnr. Içişlerine ka-
nşıhyorolması da Dev-
let Tiyatrolan'nda huzur-
suzluk yaratmakta, sanat-
sal ve estetik açıdan huzur-
lu bir çalışma sürdürülmesini engelle-
mekte ve üzüntü yaratmaktadır. Oysa ki
Devlet Tiyatrolan kendi kendini yöne-
tebilir.
Sorunlann nasıl çözümlenebileceği-
ne gelince, yasa şu haliyle eskimiştir ve
yasanın yeni bir yapıya kavuşturulma-
sı zaman alacaktır. Bu sorun uzun va-
dede çözümlenebilir. Kısa vadede ise
Devlet Tiyatrolan'nın rahat bırakılma-
sı yararlı olacaktır. Uygun olan, Devlet
Tiyatrolan'nnı kendi sanatçılannın seç-
tiği bir genel müdürün bakanlık tara-
fından atanmasıdır.
PÜNDAR MÜFTÜOĞLU
Özellikle son 12 yılda çok genişlemiş,
nicelik açısından çok büyümüş Devlet
Tiyatrolan'nın hâlâ ve ısrarla gelenek-
çi, merkeziyetçi bir anlayışla, tek elden
yönetilmeye çalışılması kurumun ha-
yata dönük yüzündeki birçok olumsuz-
luğun olduğu gibi kurum içindeki kar-
gaşanın da başlıca nedenidir. Bu kar-
gaşa ortamında ortaya çıkansa söylen-
diği gibi 'yeniden yapılanma sürecinin
doğal sancılan' değil; sağlıksız bir ya-
pının başağnlandır! Kurumda sanatçı-
lar ve diğer çalışanlar edilgin seyirciler
durumuna getirilmişlerdir.
D.T'nin aydınlık ve onurlu geleceği-
nin çağdaş, ilerici. özerk; yasayla güven-
ceye alınmış demokratik bir yapılan-
maya bağlı olduğunun bilincindeki sa-
natçılarbu çılaşı gerçekleştireceklerdir.
Sanatçılar tez elden yasal örgütlenme-
lerini oluşturarak yönetimde söz hakkı
elde etmeli, bu yapay kargaşaya son ve-
rerek kurumu gerçek kirrdiğine kavuş-
turacak yolda çalışmalıdırlar. Ancak bu
örgütlü ve bilinçli çabalann sonucunda
çağdaş bir yasaya kavuşulacaktır. Bura-
dan alınacak güçle ve güvenle yeniden
yapılanma yolunda kazanımlar elde edi-
İip, demokratik ilkeler ışığında ileriye
dönük adımlar atılabilecektir. Sağlıksız
çekişmeleryerini sağlıklı çelişkilere bı-
rakacaktır. Böylelikle D.T 50 yıllık geç-
mişine ve Türkiye'nin aydınlık yannla-
nna yaraşır bir kurum durumuna gele-
cektir. Bu, gerçekçi ve kaçınılmaz, iler-
leyişi durdurulamaz tek çözüm yolu-
dur. Bu yolda atılacak adımı 'büyükle-
rimiz'den beklemek anlamsızdır. Çün-
kü 'adım' onlara rağmen atılmış ve bu
ilk adımın ardından da epey yol aîınımş-
tır. Yeniden yapılanma süreci geldiği
noktadan geriye götürülemez.
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Yalnızlık Denince
Bahçe dergisinde (1) yalnızlık üzerine yazılmış
şiirleri ve denemeleri okuyunca edebiyat adam-
lanmızın gizli dünyasını örten perdeler bir ölçüde
açılmış oldu.
Kaç yüzyıldır dünya edebiyatının ana konula-
nndan biri yalnızlık.
Marcel Proust gibi küçük yaşta sağlıklan ne-
deniyle evlerine kapanmak zorunda kalan usta-
ların yaprtlarını anımsıyoruz. Stefan Zweig gibi
faşizmin yarattığı büyük bireysel sarsıntılan üstün-
den atamayan yazarları anımsıyoruz. Baudela-
ire'in kapitalizmin çarpıttığı XIX yüzyıl sonu Paris
sokaklanndaki yalnızlığını anımsıyoruz.
Her yalnızlık ayn bir insana ve tarihe tanıklık edi-
yor.
Çarlann Sibirya sürgünlerinden Dostoyevs-
ki'nin bıraktığı tarih de kültür mirasının bir parça-
sı, XX. yüzyıl sürgünü Soljenitsin'in yapıtlan da...
Derginin "Seçki" bölümüne alınan şiirler bizi
bu türden yalnızlıkların dünyasına götürmüyor.
Ama şairlerin gerçekten kendilerini yalnız hisset-
tikleri zamanlanndan kopup gelen dizelerie kar-
şılaşıyoruz.
Necip Fazıl'ın Otel Odaları, Ahmet Muhip'in
Kar, Rrfat llgaz'ın Yalnızlığımı Anlatıyorum, Beh-
çet Necatigil'in Solgun Bir Gül Oluyor Dokunun-
ca, Can Yücel'in Sevgi Duvan gibi...
Günümüz şiirini sürdürenlerin yaratılan da yer
almış seçkide: Ahmet Telli, Eray Canberk, Si-
na Akyol, Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Tur-
gay Fişekçi, Turgay Kantürk, Hakan Saviı...
•••
Cumhuriyet döneminin pek çok düşün ve sa-
nat adamlanna zorunlu yalnızlar diyebiliriz. Siya-
sal iktidarlann baskılanna boyun egmedikleri için
az mı hücre kapısı kilitlendi onlann üstüne. San-
saryan Hanı'nın tabutluklannda, Ziverbey Köş-
kü'nün işkence odalannda kaç mevsimlerini ge-
çirdiler.
Aylar yıllar güneş yüzü görmemeleri doğadan,
görüşlere bile çıkanlmamalan kalabalıklardan ko-
paramadı ama onları.
O uzak mı uzak gecelerde gerçekten yalnız
mıydılar? Tek başlanna bırakılmalan yaşam da-
mârianndaki özsu kaynaklannı kurutmayayetiyor
muydu?
Dergideki "Bir Yalnıza Mektup" başlıklı yazı-
sırtda Ahmet Inam'ın şu satırlarını okuyoruz:
"Içinizdeki evreni yok edemeyeceğiniz için,
genlerinizi, sizi oluşturan atomlan, hücrelen, do-
kulan tûmûyie ortadan kaldıramayacağınız için yai-
nız değilsiniz. Dilinizi, belleğinizi, tûmüyle yok
edemeyeceğiniz için. Bilincinizi, hele hele bilinç-
dışınızı, bilinçaltınızı hiç edemeyeceğiniz için."
Sorabiliriz, zorunlu yalnızlıklar ne koparabilir bi-
reysel gücümüzden?
Eğer biz kalabilmişsek..
Eğer kilit altında bile kalabalıklar tutuyorsa eli-
mizden. Ve kendimizi bir parçası gibi duyabiliyor-
sak kalabalığın...
^, Can Yücel "SevgiDuvan"nda "Yalnızlığım be-
nim çoğul türifülerim" diyordu.
Ülkesini, dünyayı algılamagücünden yoksun bı-
rakılmış kalabalığın bireyierinden biri mi olmak, yok-
sa yaratma gücünü yitirmemiş yalnızlardan biri mi?
Günümüz aydınının kafasına çengel atan soru
budur sanıyorum.
(1) Bahçe, kültür ve edebiyat dergisi, Sonba-
har 1999. Çıkaran Mehmet Tosun, Yayın yönet-
meni Celal Hafifbilek, Sanat ve Çevre bahçe-
si, Antalya.
Ferlıan Tanseli yaşamını yltirdi
• İSTANBUL (AA) - Tiyatro ve sinema
oyuncusu Ferhan Tanseli kaldığı otel odasında ölü
bulundu. Beyoğlu lstiklal Caddesi'ndeki Çağ
Otel'de kalan Tanseli 72 yaşındaydı. Yapılan ilk
incelemede Tanseli'nin vücudunda herhangi bir
darp izi bulunmadığı belirtildi. 1927 yılında
tstanbul'da dünyaya gelen Ferhan Tanseli.
Ankara Devlet Konservatuvan'ndan mezun oldu.
Bir süre Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuyan
Tanseli 1948'de tiyatro, 1950'dede sinema
oyunculuğuna başladı. 1961"den sonra sinemayı
bırakan sanatçı, oyunculuk hayatmı tiyatroyla
sürdürdü. Tanseli, Ege Kahramanlan, Bir Kadın
Uğruna, Yangın, Ateş Bacayı Sardı, Kızıltuğ,
Şahinler Diyan ve Kirii Eller başta olmak üzere
elliye
yakm fihnde rol aldı.
Bahap Kocaman'm ligüpleri'
• Kültür Servisi
-Bahar
Kocaman'ın
'Figürler II'
başlıklı resim
sergisi Mine
Sanat
Galerisi'nde 8
Kasım tarihine
dek izlenebilir.
1983 yılında
Mimar Sinan
Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Yüksek Resim Bölümü
Adnan Çoker Atölyesi'nden mezun olan Bahar
Kocaman, 1985 yılında aynı üniversitede
doktorasını tamamladı. Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi, Urart Sanat Galerisi. Lami Sanat Galerisi
gibi galerilerde kişisel sergiler açan Kocaman,
aynca 1987'de Yeni Eğilimler Sergisi, 8. Günümüz
Sanatçılan tstanbul Sergisi, 1989'da Uluslararası 2.
tstanbul Bienali Genç Türk Sanatçılan Sergisi gibi
grup sergilerine de katıldı. Kocaman, 1990 yılında
Çağdaş Türk Resmi Yanşması'nda üçüncülük
ödülünün sahibi oldu.
Depremzede çocuklar için
KâöusYîyen
• Kültür Servisi-17 Ağustos depremini yaşayan,
çadırkentlerde bannan depremzede çocuklann
korkulannı yenmeleri için İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatrolan, Tiyatro Araştırma
Laboratuvan eğitim amaçlı Kâbus Yiyen adlı çocuk
oyununu hazırladı. Alman pedagog Michael
Ende'nin yazdığı Kâbus Yiyen adlı oyun
pedagoglarla birlikte depremzede çocuklara yönelik
olarak sahneye konuldu. Oyun ilk olarak bugün
Adapazan Belediyesi'yle işbirliği içinde
Adapazan'ndaki çadırkentlerde sahnelenecek.