25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 13 6 Genel müdürii biz seçeriz!' Devlet Tiyatroları sanatçıları, 1949 'da çıkarılan ve artık bugüne yanıt veremeyen yasanın bir an önce değiştirilmesini ve çağdaş, özerk biryapıya kavuşmak istiyor MEHMET ECE 50. yılına varmanın mutluluğunu ve onurunu yaşaması gerekirken tam ter- sine bir durumla karşı karşıya kalmanın nedenini öncelikle, 1949 yılında çıkar- tılan 1970 yılında ufak bazı değişiklik- lere uğramasına karşın artık bugüne ya- nıt veremeyen Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü Yasası'nda aramahdır. Ya- sayı değiştirmekle yükûmlü olanlann, söylemlerinde yasanın değişmesinden yana tavır koymalarına karşın uygula- mada bu söylemlerini neredeyse inkâr edercesine bir tavır sergilemektedir. Yönetici Yetersizlikleri: 1. En üst yöneticiler dahil, çoğu atan- dıklan ya da getirildikleri makamlarla ilgili bilgi ve birikimi bu makama gel- dikten sonra o da yeterince kalabilirler- se edinmeye çalışmaktadırlar. 2. Sanat- çılann çoğu, yöneticilik makamlanna kü- çümseyerek bakmalanna karşın herhan- gi bir nedenle bu makamlar kendileri- ne önerildiğinde, bu görevler için yeter- siz olduklannı göz ardı ederek bu kez de o görevleri gereğınden fazla önem- semektedirler. 3. Yöneticilik nosyonu oluşmamış bu kişilerin çoğunluğu, yö- neticiliğin. yönetilenlere hizmet etmek olduğunu unutup yönetilenlerin kendi- lerine hizmet etmelerini beklemekte- dirler. 4. Devlet Tiyatrolan'nı son yir- mi yıldır yönetmeye soyunan en üst yö- neticilerin çoğunun, bir devlet kurumu- nu yönetmek için gerekli bilgi birikimine sahip olmalannı geçtik, bir şube müdü- rünün bilgi ve birikimine dahi sahip ol- madıklan görülmüştür. Yönetilenler Açısından: 1. Yıllardır süren yönetici yetersizlik- leri, yönetilenlerde, yöneticilere karşı aşılamaz bir güvensizlik oluşturmuştur. Ilk bakışta haklı gibi görülen bu yalda- şım, zaman zaman kimseyi beğenme- mek, kimsenin yanında ya da arkasın- da durmamak gibi bir tavn oluşturmuş ve bu tavır kurum için çok yıpratıcı ol- muştur. 2. Başlangıçtan bu yana yöne- timlerin, her türlü sanatsal ve idari ka- rar ve uygulamalara ortak etmeyerek dışladığı çalışanlar da nedense bu dış- lanmış olgusuna karşı çıkıp bir direniş göstermemişlerdir. Aynca bu direniş- leri ba$la$ıpyonlendirecekörgütsel olu- şumdan yaratılamamıştır. 3. Var olan Devlet Tiyatrosu kökenli örgütler de yalnızca yöneticilerinin kariyer hesap- lanna hizmet etmek durumunda bırakıl- mıştır. Kurum Dışuıdan Baskı: l.Çokkısabirti- yatro geçmişi olan ^ , bu ülkede, tıpkı S b ^sanayi gibi, tıpkı egitim, sağlık, ulaşım, enerji v.b., tiyatrodadoğ- rudan dev let destegine ge- rek duymaktadır. Özelleştirme heyacanının kursaklarda kaldığı ülkemiz- de bu gerçeği, yani devletin doğnıdan katkısı gerektiği gerçeğini görmezden gelenlerin baskısı giderek artarak güç- lenmektedir. 2. Öte yandan, yılda oyna- dığı 100'ü aşkın oyun ile iyi bir pazar görünümü sergileyen Devlet Tiyatrola- n'ndan bu açıdan nemalanmak isteyen "uzatmalı yazarlar" grubunun, çıkar- lannı koruyacak olanlan yönetimde gör- me ıstekleri de görmezden gelineme- yecek bir etki yaratmaktadır. 3. Özellik- le hükümet çevrelerinde Devlet Tiyat- rolan'nınyönetiminde "demokratikleş- me" ve "karjlımcılık" konulannda söy- lenenlerle mangalda kül bırakılmazken uygulamaya gelindiğinde bu çevTelerin hiç de dürüst davTanmadıklan gözlem- lenmektedir. Tabii ki bu yaklaşım Dev- let Tiyatrolan'nm bazı yönetici ve ça- lışanlan için de geçerlidir. Çıkış Yolu: 1. Devlet Tiyatrosu Sanatçılan arasın- da en kısa zamanda bir eğilim yoklama- M yapılarak Genel Müdür, Sanatçı Tem- silcisi, Edebi Kunıl Temsilcisi ve Disip- lin Kunılu Sanatçı üyesinin saptanma- sı. 2. Bu yoklama doğrultusu önceden belirlenmiş bir süre için, Devlet Tiyat- rolan yasasına uygun olarak seçilmiş kişilerin atanması. 3. Devlet Tiyatrola- n'nda halen görevde bulunan sanatçı kökenli tüm kişilerin istifası ile boşala- cak kadrolara, Devlet Tiyatrosu Yasası doğrultusunda. yeni yönetimin görüşle- ri ahnarak atamalar yapılması.4. Oluşa- cak olan yeni yönetimin, bugüne kadar- ld deney ve çalışmalardan ve de bu ça- hşmalan, yapmış ekip ve kişilerden de yararlanarak özerk. katılımcı, sanatsal ölçülerle demokratik, temellere dayalı yeni yasayı hazırlayıp TBMM üye sevk etmeleri. BERİN ÖTENEL 1949 yılında, Ankara 'da etkinlik gös- teren, ikı sahneli dar bir kadro için dü- şünülen, yürürlükteki Devlet Tiyatrosu Yasası 12 il, 23 sahne ve binleri kapsa- yan çalışana hizmet veren bir tiyatro için yeterliliğini yirirmiştir. Ilk yeter- sizlik sinyalleri 1970'lerde verilmiş. 1990 yılında düzenlenen "Tiyatro Ku- ru!tayı"nda gündeme gelmiş ve günü- müze kadar çeşitli evrelerden geçip, oluşturulan taslak yasamız, (Devlet Ti- yatrolan çalışanlannın katkılanyla) sık 1) Kuruluşunun 50.yılını kutlayan Devlet Tiyatrolan 'nda yönetim kargaşasının bir türlü çözülmemesinin,yeniyasa tasansının yürüıiüğe girememesinin nedenleri neler? 2) Yeniden yapılanma için nasıl somut adımlar atılmalı? sık değişen siyasal rüzgârlann esintile- rine ve ilgisizliğe yenik düşerek yasa- laşma şansını yakalayamamıştır. Işte, yalnızca son dönemi değil, geç- miş yıllan da kapsayan ve "•kargaşa" ola- rak nitelenen bu durum, aslında. siya- sal erkin ve yönetim kadrolanmn, sanat- çılar üzerinde yarattığı baskıya karşı atı- lan çığlıklardır. Özerklik ve yeniden yapılanma olgu- lannın, cumhuriyetimizin bir sanat ku- rumu olan Devlet Tiya&olan'ni, sanat- sal özgürlüğüne kavuşturacak. Bu doğrultuda, sanatçılar ara- sından bir komite seçildi. Kısa ve uzun vadede çözümlerle, ce- bimize bir Genel Müdür adayı (ismi) koymadan, kişilerin değil, sistemin tıkanıklığını göz önü- ne alarak ve de gi- derek tüm sanat- ^ _ . çılann ortak pay- ^ ^ / dalarda birleşeceği- ne inandığımız, kuru- mumuzun esenligi adı- na, kavgaya değil, ban- şı sağlamak için. sanatçı sorumluluğunun bilinci ile bu komitede bir araya geldik. Bubağlamda, Devlet Tiyatro- lan'nm çağdaş bir yapıya ve iş- leyişe kavuşturulması, demokrasiyi sa- vunanlann (!) görevi olmalıdır. RÜŞTÜ ASYALI 1930'larda, Büyük Ustamız Muhsin Ertuğrul'un dileği ve Aziz Atatûrk'ün buyruğu ile açılan Devlet Konservatu- van'ndan mezun olan, genç tiyatro sa- natçılan, 1949 yılında çıkanlan yasa ile kurulan Devlet Tiyatrosu'nun ilk kad- rosunu oluşturdular. O zaman, Anka- ra'da Küçük ve Büyük Tiyatro adında iki sahnemiz vardı. Bugün ise 12 ilde ve 23 sahnede seyircilerimize sanat ürünlerimizi su- nan büyük ve yetkin bir kuruluşuz. Bu sevindi- rici tablo -doğal olarak- bazı sorun ve sancılan da içinde banndırmak- ta. Çözüm ise yeniden yapılanmanın gereğine inanmak! Çünkü yeni- den yapılanmaya olanak tammayan 1949 yasası, gelişen ve büyüyen Dev- let Tiyatrolan'na dargel- mekte bugün. Bu soru- nun çözümünü de yeni bir Devlet Tiyatrolan Yasası sağlayacaktır. 50 yıllık Devlet Ti- yatrolan'nın son 20 yı- h, yeniden yapılanmanın önünü açacak yeni yasa çalışmalan, tartışmala- n ve taslaklan ile süre geldi. Bugün hayata ge- çirilirse, sorunlar büyük ölçüde azalacaktır. Yeni yasanın özerk, kablım- cı, demokratik yapısı, seçimle göreve gelen ki- şi ve kurullardan oluşan yöneticileri öngörmek- tedir. Oysa, 1949 yasa- sında, bütün yetkileri elinde tutan tek yöneti- ci genel müdürdür. Kül- tür Bakanlığı'nca ata- nır, görev süresi belli de- ğildir. Yeni yasa taslagın- da ise, genel müdür, sa- natçılar tarafından seçi- lir, görev süresi üç yıldır. Karşılaştır- malı ömekler çoğaltılabilir. Sanat ve sanatçı, özgür ortamlarda filizlenir, boy atar, verimli olur, güçlü olur. Bu yüzden, devlet tiyatrolan gibi, Atatürk Cumhuriyeti'nin en köklü ve saygın bir kurumu özerk yapıya kavuş- turulmalıdır. Kültür Bakanlıği'ıun des- teği ile de güçlenerek, özgürce sanat üretimini etkin ve yetkin bir biçimde gerçekleştirmelidir. Bugünlerde yaşanılan süuntılar da, u sistem sanatsal gelişme stratejileri yerine salt iktidar stratejilerine dönüşmüştür. Günü kurtarmaya çalışan uzak görüşsüz bir sanat politikasızlığ körüklenmektedir. Yeniden yapılanma çalışmalannda Kültür Bakanlığı üzerinde itici güç oluşturmak gerekir.' ı yukanda özetlemeye çalıştığım, 20 yıl- lık tartışmalann birer uzantısıdır. İki güncel örnek vermekle yetineceğim: Devlet Tiyatrolan sanatçılannın oylan ile seçilerek göreve gelen. yönetim ku- rulunun sanatçı temsilcisi üyesi görev- den alınmış ve yerine bir başka sanatçı atanmıştır. Bir araya geldik, konuştuk, tartıştık, çözüm ürettik, yasa tasanlannı olgun- laştıracak öneriler geliştirdik. Demok- ratik katılımlara adımlar attık. Amaç kurumumuzun esenliğini, Türk ve dünya tiyatrolan arasındaki saygın ye- rini yükseltebilmesi için yapılması ge- rekenleri saptamak ve gerçekleştirme- yi istemek olduktan sonra. sanatçıiann birlikteliği yararsız olabilır mi? MÜCE CÜRMAN 1 )Bu son olaylar da çoğu kez olduğu gibi bizlerin uzaktan izlemek durumun- da kaldığı, bakanlık, müsteşarlık ve ik- tidaradaylan düzleminde geçen bir oyun ve işini iyi yapmak isteyen birçok sanat- çı tarafından hayretten çok da bıkkınhkla izleniyor. Çoğu za- man başka ya da benzer şekil- lerde gelişen bu tip olaylar çok açık gösteriyor ki bu sistem sa- natsal gelişme stratejileri yeri- ne salt iktidar stratejilerine dö- nüşmüştür, ne ya- zık kı çoğunluk- la da gizli ya da açık siyasi ayak oyunlany- la, günü kurtarmaya ça- lışan uzak görüşsüz bir 'sanat politikasızlığını" kö- rüklemektedir. Bayrak kapanın elinde kalmakta ve panik halin- j deki göstermelik demokrası söy- lemleriyle yine ayağını sürüye sürüye artık sadece gidebileceği yere kadar gitmeyi düşünmektedir. Büyük ve küçük çiftlikler gibi yöne- tilen bu yapıda pratikteki işleyiş de ço- ğunlukla yönetimdekilerin kendilerine ve kendi yandaşlanna sanatsal alanda da rant sağlaması şeklinde olduğu gibi yi- ne çoğunlukla bu işbirlikçi yaklaşım muhalif oluşumlarlarda da kendini gös- termektedir. Böylece sanatsal ölçütler- den çok küçük politikalar ve kişisel çı- karlar doğrultusundaki uzlaşmalar olu- şur. Bunun en tehlikeli sonuçlanndan bi- ri de sanatçıiann niteliğini, aralannda- ki ilişkileri de dejene- rasyona sürüklüyor ol- ması ve bir güvensizlik ortamı doğurmasıdır. Tîyatro için en gerekli olan sağlıklı ve gerçek sanatsal buluşmalar da bu durumda çoğunluk- la gerçekleşemiyor. Di- ğer bir acı yanı da sa- natsal ahlak ve sanatsal ölçütlerinden ödün ver- mek istemeyen gerçek sanat koşucularının böyle bir ortamda işle- rini başanyla yapmış olsalar bile çoğunluk- la yalnız kalmış ve ezil- miş olrnalandır. 2) Ülkemizin aşağı yukan tüm kurumla- nnda yaşanan, bu han- tallaşma ve yozlaşma sorunlan doğal ki Dev - let Tiyatrolan'nda da kendisini gösteriyor ve sanatçıları tarafin da uzun zamandır tartışı- lıyor. Bunun sonucun- da yıllardır bu geniş ku- rumda nicelik olarak kimi gelişmeler olsa da nitelik olarak bir sıçra- ma yapamıyor ve bu yıpranmışlığı üzerin- den atamıyor. Oysa ki Devlet Tiyatrolan ive- dilikle gerçekte layık olduğu çağdaş ve özerk bir yeniden yapılanma yasasına kavuşmayı bekJiyor. Halen geçerli olan merkezi sistemin ve onun bölgelerdeki uzantısı- nın bildik yaklaşım ve atamalarla yürü- yemeyeceği, arkasma sığımlan göster- melik geçici ve ara çözümlerle de bir ye- re ulaşılamayacağı ortadadır. Bugün ya- pılacak en olumlu iş yönetimdekilerin, somut adımlar atarak Kültür Bakanlığı üzerinde itici güç oluşturabilmeleridir. TAMER LEVENT ;• Devlet Tiyatrolan'nda yaşanan so- runlann nedenini 1979'lardanbaşlaya- rak konuşmak gerekli. Öncelikle yap- tığı işi tarif etmek ve toplumun bu işe neden ihtiyaç duyduğu belirlenmeli. Kendi elemanlannın çağın gelişimleri- ne uygun olarak değişmesi gerekli. Böl- gelerde müdürlük yapacak kişıler iç hiz- met seminerlerine tabi tutulmalı. Tiyat- ronun yayguılaşması planlı bir şekilde yapılabilir. O zaman geçmişi 50 yıl olan laik tiyatro kültürü sadece geleneklere dayalı değil, evTensel değerlerle buluşan kendi etik ve estetiğini yaratarak geli- şirdi. Tiyatrocular, kendi mesleklerinin kültürlerine hâkım bir ortak değere sa- hip olarak mesleklerinin ülkü çapında daha etkin olması için yollar ararlardı. Böylece birbirini engellemek yerine, birbirini özendirmek, sahip çıkmak, doğ- rudan devlet ödeneği ile çalışan bu ku- nımda her bir kurum üyesinin en verim- li şartlarda çalışabilmesi için çözümler aranırdı.Bu kurum kuruluş ideallerini daha da zenginleştirerek günümüzün toplumsal koşullannda devlet tiyatrola- nıun en efektif çalışma biçimini sapta- ma uygarlığına erişmesi gerekmiyor mu? Sistem kendi kendine oluşmaz. Sis- tem öncelikle hedeflenen amaçlann ye- rine getirilmesi için oluşturulur. Bugün sistem deyip de reçetesini oluşturamı- yorsak, nedenini kültürde aramak gerek. ZAFER ERCİN Bugün Devlet Tiyatrolan 'nın yeni bir yapılanmaya ihtiyacı olduğu kesin. So- runun çözümü artık Meclis'te. Gere- kenler yapılmadığı sürece Devlet Tiyat- rolan'nda gelişim adına bir değişim ola- maz. Bu yönetim şekli ve hiyerarşik dü- zenle bir yere vanlması imkânsız. Bu- günkü durumun, lstanbul itfaiyesiyle Erzurum'daki yangını söndürmekten bir farkı yok. BAYKAL SARAN Devlet Tiyatrolan yasa gereği tüzelki- şiliğe aittir. Böyle olduğu halde bakan- lık önce Bozkurt Kuruç'u görevden al- mış, daha sonra da ken- di tayin ettiği genel _ müdürü açığa al- O> / mışnr. Içişlerine ka- nşıhyorolması da Dev- let Tiyatrolan'nda huzur- suzluk yaratmakta, sanat- sal ve estetik açıdan huzur- lu bir çalışma sürdürülmesini engelle- mekte ve üzüntü yaratmaktadır. Oysa ki Devlet Tiyatrolan kendi kendini yöne- tebilir. Sorunlann nasıl çözümlenebileceği- ne gelince, yasa şu haliyle eskimiştir ve yasanın yeni bir yapıya kavuşturulma- sı zaman alacaktır. Bu sorun uzun va- dede çözümlenebilir. Kısa vadede ise Devlet Tiyatrolan'nın rahat bırakılma- sı yararlı olacaktır. Uygun olan, Devlet Tiyatrolan'nnı kendi sanatçılannın seç- tiği bir genel müdürün bakanlık tara- fından atanmasıdır. PÜNDAR MÜFTÜOĞLU Özellikle son 12 yılda çok genişlemiş, nicelik açısından çok büyümüş Devlet Tiyatrolan'nın hâlâ ve ısrarla gelenek- çi, merkeziyetçi bir anlayışla, tek elden yönetilmeye çalışılması kurumun ha- yata dönük yüzündeki birçok olumsuz- luğun olduğu gibi kurum içindeki kar- gaşanın da başlıca nedenidir. Bu kar- gaşa ortamında ortaya çıkansa söylen- diği gibi 'yeniden yapılanma sürecinin doğal sancılan' değil; sağlıksız bir ya- pının başağnlandır! Kurumda sanatçı- lar ve diğer çalışanlar edilgin seyirciler durumuna getirilmişlerdir. D.T'nin aydınlık ve onurlu geleceği- nin çağdaş, ilerici. özerk; yasayla güven- ceye alınmış demokratik bir yapılan- maya bağlı olduğunun bilincindeki sa- natçılarbu çılaşı gerçekleştireceklerdir. Sanatçılar tez elden yasal örgütlenme- lerini oluşturarak yönetimde söz hakkı elde etmeli, bu yapay kargaşaya son ve- rerek kurumu gerçek kirrdiğine kavuş- turacak yolda çalışmalıdırlar. Ancak bu örgütlü ve bilinçli çabalann sonucunda çağdaş bir yasaya kavuşulacaktır. Bura- dan alınacak güçle ve güvenle yeniden yapılanma yolunda kazanımlar elde edi- İip, demokratik ilkeler ışığında ileriye dönük adımlar atılabilecektir. Sağlıksız çekişmeleryerini sağlıklı çelişkilere bı- rakacaktır. Böylelikle D.T 50 yıllık geç- mişine ve Türkiye'nin aydınlık yannla- nna yaraşır bir kurum durumuna gele- cektir. Bu, gerçekçi ve kaçınılmaz, iler- leyişi durdurulamaz tek çözüm yolu- dur. Bu yolda atılacak adımı 'büyükle- rimiz'den beklemek anlamsızdır. Çün- kü 'adım' onlara rağmen atılmış ve bu ilk adımın ardından da epey yol aîınımş- tır. Yeniden yapılanma süreci geldiği noktadan geriye götürülemez. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Yalnızlık Denince Bahçe dergisinde (1) yalnızlık üzerine yazılmış şiirleri ve denemeleri okuyunca edebiyat adam- lanmızın gizli dünyasını örten perdeler bir ölçüde açılmış oldu. Kaç yüzyıldır dünya edebiyatının ana konula- nndan biri yalnızlık. Marcel Proust gibi küçük yaşta sağlıklan ne- deniyle evlerine kapanmak zorunda kalan usta- ların yaprtlarını anımsıyoruz. Stefan Zweig gibi faşizmin yarattığı büyük bireysel sarsıntılan üstün- den atamayan yazarları anımsıyoruz. Baudela- ire'in kapitalizmin çarpıttığı XIX yüzyıl sonu Paris sokaklanndaki yalnızlığını anımsıyoruz. Her yalnızlık ayn bir insana ve tarihe tanıklık edi- yor. Çarlann Sibirya sürgünlerinden Dostoyevs- ki'nin bıraktığı tarih de kültür mirasının bir parça- sı, XX. yüzyıl sürgünü Soljenitsin'in yapıtlan da... Derginin "Seçki" bölümüne alınan şiirler bizi bu türden yalnızlıkların dünyasına götürmüyor. Ama şairlerin gerçekten kendilerini yalnız hisset- tikleri zamanlanndan kopup gelen dizelerie kar- şılaşıyoruz. Necip Fazıl'ın Otel Odaları, Ahmet Muhip'in Kar, Rrfat llgaz'ın Yalnızlığımı Anlatıyorum, Beh- çet Necatigil'in Solgun Bir Gül Oluyor Dokunun- ca, Can Yücel'in Sevgi Duvan gibi... Günümüz şiirini sürdürenlerin yaratılan da yer almış seçkide: Ahmet Telli, Eray Canberk, Si- na Akyol, Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Tur- gay Fişekçi, Turgay Kantürk, Hakan Saviı... ••• Cumhuriyet döneminin pek çok düşün ve sa- nat adamlanna zorunlu yalnızlar diyebiliriz. Siya- sal iktidarlann baskılanna boyun egmedikleri için az mı hücre kapısı kilitlendi onlann üstüne. San- saryan Hanı'nın tabutluklannda, Ziverbey Köş- kü'nün işkence odalannda kaç mevsimlerini ge- çirdiler. Aylar yıllar güneş yüzü görmemeleri doğadan, görüşlere bile çıkanlmamalan kalabalıklardan ko- paramadı ama onları. O uzak mı uzak gecelerde gerçekten yalnız mıydılar? Tek başlanna bırakılmalan yaşam da- mârianndaki özsu kaynaklannı kurutmayayetiyor muydu? Dergideki "Bir Yalnıza Mektup" başlıklı yazı- sırtda Ahmet Inam'ın şu satırlarını okuyoruz: "Içinizdeki evreni yok edemeyeceğiniz için, genlerinizi, sizi oluşturan atomlan, hücrelen, do- kulan tûmûyie ortadan kaldıramayacağınız için yai- nız değilsiniz. Dilinizi, belleğinizi, tûmüyle yok edemeyeceğiniz için. Bilincinizi, hele hele bilinç- dışınızı, bilinçaltınızı hiç edemeyeceğiniz için." Sorabiliriz, zorunlu yalnızlıklar ne koparabilir bi- reysel gücümüzden? Eğer biz kalabilmişsek.. Eğer kilit altında bile kalabalıklar tutuyorsa eli- mizden. Ve kendimizi bir parçası gibi duyabiliyor- sak kalabalığın... ^, Can Yücel "SevgiDuvan"nda "Yalnızlığım be- nim çoğul türifülerim" diyordu. Ülkesini, dünyayı algılamagücünden yoksun bı- rakılmış kalabalığın bireyierinden biri mi olmak, yok- sa yaratma gücünü yitirmemiş yalnızlardan biri mi? Günümüz aydınının kafasına çengel atan soru budur sanıyorum. (1) Bahçe, kültür ve edebiyat dergisi, Sonba- har 1999. Çıkaran Mehmet Tosun, Yayın yönet- meni Celal Hafifbilek, Sanat ve Çevre bahçe- si, Antalya. Ferlıan Tanseli yaşamını yltirdi • İSTANBUL (AA) - Tiyatro ve sinema oyuncusu Ferhan Tanseli kaldığı otel odasında ölü bulundu. Beyoğlu lstiklal Caddesi'ndeki Çağ Otel'de kalan Tanseli 72 yaşındaydı. Yapılan ilk incelemede Tanseli'nin vücudunda herhangi bir darp izi bulunmadığı belirtildi. 1927 yılında tstanbul'da dünyaya gelen Ferhan Tanseli. Ankara Devlet Konservatuvan'ndan mezun oldu. Bir süre Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuyan Tanseli 1948'de tiyatro, 1950'dede sinema oyunculuğuna başladı. 1961"den sonra sinemayı bırakan sanatçı, oyunculuk hayatmı tiyatroyla sürdürdü. Tanseli, Ege Kahramanlan, Bir Kadın Uğruna, Yangın, Ateş Bacayı Sardı, Kızıltuğ, Şahinler Diyan ve Kirii Eller başta olmak üzere elliye yakm fihnde rol aldı. Bahap Kocaman'm ligüpleri' • Kültür Servisi -Bahar Kocaman'ın 'Figürler II' başlıklı resim sergisi Mine Sanat Galerisi'nde 8 Kasım tarihine dek izlenebilir. 1983 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yüksek Resim Bölümü Adnan Çoker Atölyesi'nden mezun olan Bahar Kocaman, 1985 yılında aynı üniversitede doktorasını tamamladı. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Urart Sanat Galerisi. Lami Sanat Galerisi gibi galerilerde kişisel sergiler açan Kocaman, aynca 1987'de Yeni Eğilimler Sergisi, 8. Günümüz Sanatçılan tstanbul Sergisi, 1989'da Uluslararası 2. tstanbul Bienali Genç Türk Sanatçılan Sergisi gibi grup sergilerine de katıldı. Kocaman, 1990 yılında Çağdaş Türk Resmi Yanşması'nda üçüncülük ödülünün sahibi oldu. Depremzede çocuklar için KâöusYîyen • Kültür Servisi-17 Ağustos depremini yaşayan, çadırkentlerde bannan depremzede çocuklann korkulannı yenmeleri için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan, Tiyatro Araştırma Laboratuvan eğitim amaçlı Kâbus Yiyen adlı çocuk oyununu hazırladı. Alman pedagog Michael Ende'nin yazdığı Kâbus Yiyen adlı oyun pedagoglarla birlikte depremzede çocuklara yönelik olarak sahneye konuldu. Oyun ilk olarak bugün Adapazan Belediyesi'yle işbirliği içinde Adapazan'ndaki çadırkentlerde sahnelenecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear