25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Trilyonlar hazırlanıyoristanbul'da elektrik dağıtan AKTAŞ'ın uygulamalarından ders çıkarmayan Milliyetçi Anasol iktidarı, Türkiye çapında çeşitli enerji dağıtım şebekelerini özel sektöre devretmek için son hazırlıklarını yapıyor. Yapı Yol-Sen Sendikası Genel Sekreteri Bedri Tekin, köşemiz için elektrik dağıtım şirketlerinin elde ettikleri gelirlere ilişkin bir küçük not hazırladı: "istanbul'un Avrupa yakasındaki elektrik dağıtımdan sorumlu TEDAŞ'a bağlı Boğaziçi Elektrik'in 2 milyon 400 bin abonesi var. Vergiler düşüldükten sonra Boğaziçi Elektrik'in 1996'daki net kân 10 trilyon 627 milyar lira, 1997'deki net kân da 14 trilyon 31 milyar lira oldu. Ankara'da elektrik dağıtımı yapan Başkent Elektrik AŞ'nin 1 milyon 100 bin abonesi vardır. Daha zor şartlarda ilçelere ve köylere de elektrik dağıtımı yapmaktadır. Başkent A.Ş, 1996 yılında net 6 trilyon 200 milyar kâr elde etmişti." Hazır altyapı kamudan, elektrik üretimi kamudan, iletim kamudan; trilyonlarca liralık kâr elde edilen dağıtım ise özelden olacak. Hazırlığı yapılan işin özeti budur. Hangisi CHP'nin seçeneği?CHP'nin "Ekonomi politikalan için stratejik seçenekler" adını verdiği toplantıya, partinin Politika Araştırma Merkezi'nden Günal Kansu ile Baran Tuncer bir rapor sundular. 30 sayfaya yakın rapor okunduğunda, CHP Araştırma Merkezi'nin yıllardır Türkiye'de uygulanmakta olan "sağ" politikalara karşı bir "seçenek" aramadığı, o sağ politikalan derinleştirmeyi önerdiği apaçık ortaya çıkıyor. Raporda "sağ yapalım, açılalım" iletisi verilirken, biraz utangaç davranılmış. O kadar olacak. "Sol" olma savındaki bir partiye "neo liberal" görüşler şırınga edilmek istenirken azıcık "yüz kızarmasını" hoşgörüyle karşılamak gerekiyor. Her neyse... Gelelim raporun içeriğine. "Uluslararası bir dünya görüşü olan sosyal demokrasi, Türk merkez soluna ne ölçüde evrensel bir boyut katmıştır?" diye soruluyor raporda ve devam ediliyor: "Örneğin insan hakları, kadın eşitliği, bireysel özgürlükler, kişisel girişimcilik hakkı ve katılımcı demokrasi, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınma gibi uluslararası sosyal demokrasinın öncelikli kavramları, CHP için de eşit ölçüde öncelikli kaygılar olmalı mıdır?" Yanlış anımsamıyorsak "uluslararası sosyal demokrasinın kavramlan" arasında birinci önceliği "emek haklan" alır. Yoksa "emeğin haklan" CHP Araştırma Merkezi yetkililerinin bilinçaltlarında bir "kaygı" mı yaratıyor? Rapordan bir başka bölüm: "Sosyal demokratlann en azından bir kesimı, geçmiş tutumlann etkisi ile IMF'yi 'uluslararası emperyalizmin' bir uzantısı gibi görmeye devam etmektedir. Bu önyargı nedeniyle de, bu kuruluş ekonomik istikrar 'reçetelerine', para politikasına ve talebin kısılmasına dayalı liberal oiarak nitelenen politikalara ağıhık verdiği, genellikle kalkınma hızının yavaşlatılmasını öngördüğü için karşı çıkılmaktadır. IMF'nin, öngördüğü istikrar paketlerinin sosyal ve siyasal sonuçlanna ilgili hükümetler kadar duyahı olmadığı doğrudur. Ancak, bu kuruluşun amacının, izlenen hatalı politikalar sonucu ortaya çıkan ekonomik istikrarsızlığın ortadan kaldınlması olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır." Konuya bir "Dünya Bankası uzmanı" edasıyla bakılırsa, elbette IMF "cici" görünür insana... Raporun her tarafı eleştirilecek değil ya. Katıldığımız yanları da var: "Gerçekten de sol, bir yanda 1930'larda cumhuriyetin kuruluş yıllanndaki devletçi ve 1960'larda ön plana çıkan karma ekonomi sistemlehne benzer yaklaşımların günümüzde de tercih edilmesini savunanlar ile yanşmacı serbest piyasa sistemi, özel girişimcilik, özelleştirme ve küreselleşme gibi olguları içine sindiren bir ekonomi politikasından yana tavır alma gereğini vurgulayanlar arasında bocalar bir izlenim veriyor. CHP'nin, toplumda güven uyandıran, tutarlı ve kolay anlaşılır mesajlar verebılmesi için bu konudaki temel tercihlehni bir an evvel netliğe kavuşturması gerekir. Böyle birnetleşme, CHP'nin Türkiye'nin karşısında bulunan sorunlara çözüm önerileri içeren politikalar, programlar ve projeler tasanmlayabilmesine ışık tutacağı için de kaçınılmaz görünüyor." Çok doğru. CHP, ya rapordaki "sağ" politikalara seçenek olmayan önerileri içine sindirerek tümüyle Turgut Özal çizgisine girecek; ya da raporda adeta küçümsenen ifadelerle vurgulanan "geleneksel sol "dan hareketle bugünkü Türkiye ve dünyayı tanımlamaya çalışacak. Sanırız CHP kadrolan açısından yol ayırımı burada. r •• Yon duygusuCHP'nin geçen hafla yapılan ekonomik politikalar semınerinde. ağırlıkta olduğu gi- bi görünen 'yeni sağ" a yakın düşünenle- rin yanı sıra, Yakup Kepenek, Oktar Tü- rel, Sevil Korum, Abdülkadir Ateş, Bilsay Kuruç, Ali Nejat Ölçen, Erinç Yeldan da CHP'nın aradığı "seçene/("lere değinme olanağı buldular. Örneğin Prof. Dr. Bilsay Kuruç'un ko- nuşması, CHP Politika Araştırma Merkezi'nin öngördüğü doğrultuyu eleştirir nitelikteydi. Kuruç, satır başlarıyla şu konulara değin- di: - Bir ekonomik program önerisinın te- melınde herşeyden önce bir moral ve fel- sefı haklılıkyeralmalıdır. Bundanyoksun bir program çok muhtaç olunan yön duygu- sunu getiremez, programa siyasal meşru- iyet ve güç kazandırmaz. - Küreselleşmenin taleplerıni getiren bir program önerisi. moral vefelsefı haklılıktan yoksundur. Türkiye'de son yirmi yılda bu- nun bir şekli uygulanmıştır. Bu yoksunluk apaçık ortadadır. - Geçmışte 1961 Anayasası ekonomik ve sosyal ıçenği ile dünyanın çağdaş norm- lanna oturmuştur. Ismet Paşa da 'ortanın solu' diyerek çiviyı buraya çakmıştır. Çivı- nin çakildığıyer, toplumsal uzlaşmanın ger- çekleşebileceği, siyasalgücü ve meşruiye- tı getırecek, uzun ömüriü olacakyerdir. 1977 seçiminin sonuçlan, toplumun beklentile- rinin bu yerde toplanışının bir fotoğrafıdır. - Son yirmi yıldan sonra felsefi haklılığı geçersiz sayıp küreselleşmenin üstünlüğü gibi bir tezden hareket etmek ıçın bu ülke- de yaşamamak lazımdır. Küreselleşme kay- naklı bir sosyal demokrasi olamaz. - Bugün hareket noktası, ancak bir top- lum projesi ile bulunabilır. Bu proje birsos- yal adalet ölçusü koyabilmeli, bunu yapar- ken ekonomide verımlilıği ve ınsan haklan- nı feda etmemelıdir. Bu da, öncelıkle top- lumun tümünü risklere, yoksullaşmaya kar- şı koruyabilen bir sosyal güvenlik sistemi üzerıne oturabılır. Sağlığın. eğitimın, çalış- ma hak ve yükümlülüklerinin birbütun oiarak yeniden düzenlenmesi ve böylece kayıtdışı ekonomının kaldınlması ılk hedeflerolmalıdır. Kamu gelırieri ve kamu fınansmanı, para reformu, bankacılık alanındaki sorunlar çozülmelidir ki, bu hedeflere erışebılmek gerçekçı olsun. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORLNLARI YILMAZ ŞIPAL Bağ-Kur Sigortalılarının Yeni Emeklilik Koşulları Kamuoyuna "Sosyal Güvenlik Reform Yasası" oiarak tanıtılan 4447 sayılı yasa. 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasf nda da değişiklikler yapmıştır. Yapılan değişiklikle, Bağ-Kur sigortalannın da diğer sosyal gü- venlik kurumlannda olduğu gıbı, emeklilik yaşı ve prim ödeme sü- resi yeniden belirlenmiştir. Bu belirleme ile 4447 sayılı yasanın yü- rürlüğe girdiği 8 Eylül 1999jtarihinden>sojır^B*ğ-:K.ut"dan}'a$lınfc aylığı alabilmesi için Bağ-Kur sigortahsının; b) Kadın ise 58. erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl prim ödemiş olması. gerekecektir. Bunun yanı sıra, 15 tam yıl prim ödeyen kadın sigortalı 60. erkek sigortalı 62 yaşını doldurduğunda yaşlılık ayhğı almaya hak kaza- nacaktır. 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı olanlara uygulama. kade- meli oiarak yapılacaktır. Yasada öngörülen yeni uygulamaya göre. kadın ve erkek Bağ-Kur Sigortalılan için aranacak yaş ve prim ödeme süreleri: Bağ-Kur Sigortalılannın Yeni Emeklilik Koşulları Dolan Sigorta Süresi 25 24 23 22 21 20 19 18 17 16 15 14 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 Dolması Gereken Süre-Prim-Günü-Yaş Kadın Sigortalı Süre 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 Gün 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 7.200 Yaş Yok Yok Yok Yok Yok Yok Yok Yok 41 43 45 47 48 49 50 51 52 52 52 52 52 52 52 52 52 Erkek Sigortalı Süre 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 25 Gün 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 9.000 Yaş Yok Yok 45 46 48 50 51 52 53 54 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 56 BAHÇE SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/114 Davacı Mualla Vural vekili tarafından davalılar Ali Vural vs. aleyhine mahkememize açılan taksim ve izaleyi şuyu davası- nın yapılan duruşmalan sonunda: Mahkememizden verilen 20.08.1999 tarih ve 1998/114 Esas. 199982 Karar sayılı ilamı ile dava konusu Osmaniye ili Bahçe ilçesi tslam mahallesi belediye civan mevkiınde bulu- nan ve Bahçe tapu sicilinin 111 ada, 4 parselinde kayıtlı, 653 m2 mıktanndaki gayrimenkulün satış yolu ile ortaklığın gide- rilmesine karar verilmiş olup tapu hissedarlanndan ve dahili davalılar Ayşe Mine Ince, (Salman) Ayhan ve Meral'den olma 1967 d.lu Semiha Pınar Ince, Ayhan ve Hürmüs Semra'dan ol- ma 1980 doğumlu Fulya lnce, Ayhan ve Meral'den olma 1966 doğumlu Hürmüs Semra lnce, Ziya ve Halime'den olma 1949 doğumlu Ayten lnce, (Sonel) Süleyman Nuri kızı 1938 d.lu Hayva Sabiha tnce, Mustafa ve Hatice Yaşar'dan olma 1327 d.lu Nurhan lnce, Süleyman Nuri ile Havva Sabihe'den olma 1930 d.lu yukanda tarih ve numarası yazılı bulunan iş bu ka- rar 7201 sayılı tebligat kanununun ilgili maddesi gereğince ila- nen tebliğ olunur. Basm: 42707 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicak(d turk.net HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ekim MUDANYA ATEŞKESL 1322'DeBUGÜN.MUDANYA'DA YAPt- LAN ATEŞKES KONFERANSI TXMM*_ LANOl. SO AĞUSTOS 1322.'O£Kİ 8Û_ YÜK 2AP£R'DEU SONRA, İTİLAFOEV LBTLERİ ANKARA'YA BİRNO7A 6ÖN- OBREREM MÜDAHYA VSYA f2*fir j rf BİR TOPLAftTT ÖNERMİ$l£RPİ. 6A2I MUSTAf* KEA4AL,A4UDANYA 'PA gİZ KONF£/SANSt KASüL £D€g£tC İSMET FHŞA'Yt(JNÖNtO OJS4YA GÖMDERPİ. TDPLANTT** FRAAJS12 GENE8ALİ CMARPy, İU6İLİZ SENEfHü HA&UNG 7O/J VE İTALYAN 6ENE8AÜ MONİ SBJJ KATILDI.AUNAN KARARJ-A- M GÖfSB, YUNANULAR MİLLİ MİSAK SlNIRLARI UŞt- HA ÇlKARILACAK, TKAt: YA'YA TV&K.JANMRİ MA KUVVETLERİ ĞÖN OERİLECEK, A , İÇİN BOĞA2LAR BÖL- GESİNDEKİ /NGtÜZ İŞ&AÜNE İZJN YERİ- LeCSKTİ. BUNDAAISON8AKİ ACKM, LÛZAN KON- FERAUSIYCM. , 6EHEKALLER St- RASIYLA, CtmPY, HAR - R1H6TDN, İSM£T,MONBEJM. KARŞIYAKA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1998/1148 ' ' ' Davacı Ergül Özkan tarafından davalı Cengiz Özkan ve Ahmet Akbulut aleyhine açılan tescil davası sebebiyle, Davacı dilekçesinde özetle öncelikle dava konusu Bostanlı, 271 pafta, 1356 ada, 22 parsel. 14 nolu bağımsız bölüm gayrimen- kule, tapuda el değiştirilmesini önlemek amacı ile tedbir verilmesine ve satışın iptali ile tapunun eski malik Cengiz Özkan adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Davalılardan Ahmet Akbulut 13 BLD la Fontaine 67200 Strasbourg Fransa adresine çıkanlan davetiyenin bila tebliğ iade edil- dıği görülmekle dava dılekçesinin gazete ilanı ile davalıya tebliğine karar verilmiştır. Adı geçen davalının 14.10. 1999 günü saat 10'da mahkememizde hazır bulunması, kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi tak- dirde duruşmanın yokluğunda yapılacağı HMUK.nun 509 ve 510. maddeleri yerine kaim olmak üzere ilanen tebliö olunur. 8.9.1999 Basın: 42723 GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Artçılar Azalmasın ArtsınL. Unutkan bir toplumuz. Acıları da sevınçleri de bu- na neden olan olayların içinde yaşadığımız süreçte du- yarız. etkileniriz. Ama olayların üstünden kısa bir su- regeçınce herşeyı unutur, yaşamı kendi gıdışatına bı- rakır, en azından ders bile çıkarmayız. Bu saptama, toplum oiarak yaşadığımız doğal afet- ler için de, siyasal afetler için de ve hatta nice alanda genel geçerliliğı olan uiusal bir özelliğımizı tanımlamak- tadır. Bir şeyleri duyumsamak, anımsamak için illa fi- ziksel oiarak etkılenmemiz, olayları süreklı ve canlı bir bıçimde yaşamamız mı gerekli?.. Ne yazık kı öyle... Yakın tarıhimize şöyle bir göz atalım. "31 Mart Vakası", "Kubilay Olayı" unutulmasaydı ve bunlardan gerekli derslerçıkarılsaydı. bugün geçmiş- ten daha etkin, güçlu ve organize duruma gelmiş ir- tica böylesine hortlar mıydı? 12 Mart faşizminı izle- yen tarihsel süreçte aydınlar. gençler. işçı ve emekçı- ler; toplumun tüm ilerici. demokrat ve yurtsever güç- teri bırlik ve dayanışma içinde olabılselerdi, 12 Mart'tan daha azgın ve baskın çıkan 12 Eylül askersel devir- mesi acaba yaşam bulabilir miydi?.. Daha yakınlara gelelim. Bundan birkaç yıl önce Su- surluk'ta yaşanan kamyon kazasıyla ortaya çıkan çe- te-mafya-sıyasetçi üçgeninin Türkiye'yı nasıl teslım al- dığına tanık oldu bu toplum. Olayın yasandığı o gün- lerde "Türkiye artık bir daha eskisigibi olmayacak" bı- çıminde haykırmalarla bütün Türkiye ayağa kalkmış- tı. O günden bugüne ne değıştı ve bu olayı bugün ka- çımız anımsıyor ve sonuçlandırılması için savaşım ve- riyor?.. 17 Ağustos'tan bu yana Türkiye yakın tarihınin en büyük doğal afetlerınden bırıni yaşıyor. Bütün Türkı- ye'yi etkısı altına alan izmıt Körfezi depremının ağır ve yıkıcı sonuçlannı unutamamış ve hâlâ gündemımız- de tutabıliyorsak. bunu sürmekte olan artçı deprem- lerin yarattığı toplumsal tedirgınlikte aramalıyız diye duşünüyor insan. Değilse bunu da çoktan unutmuş gitmiştık bile... Deprem sonrası değerli bir dostum, Doç. Dr. Erol Köktürk (*) gelmıştı büroma. Bir saate varan sohbe- tımiz süresince, sürekli deprem üzerine konuştuk. Verdiği bılgıler son derece çarpıcıydı. Türkiye bir bü- tün oiarak deprem kuşağı üzerine oturmasına ve ya- kın tarihimızde çok sayıda ve çok büyük depremler yaşanmasına karşın Türk hukuk dızgemizde bir dep- rem mevzuatı bile oluşturamamışız, dedi. Ve ekledi: "3402 sayılı Kadastro Yasası 1987 tarihlidır. Ancak bu yasa, yüzde 92'siaktifdeprem kuşağında olduğu söy- lenen ülkemızın bu gerçeğıni gözetememıştir. Yasa- nın hiçbır yerinde başta deprem olmak üzere doğal olaylar sonrası dönemi düzenleyen bir hükme rastlan- mamaktadır. Oysa kadastronun doğuşu diye gördü- ğünüz Nıl deltasındaki taşkınlar sonrası sınırların ap- lıkasyonu gereğı MÖ 4000 yıllarında anlaşılmıştı." Bu neyi anlatıyor? Körfez depremı nedeniyle deni- ze kayan toprak parçaları ya da üzerindekı taşınmaz- 1ar su altında kaldığı için artık kamu malı sayılmak zo- rundadır. Çünku bunun tersinı gösteren bir mülkiyet ve tapu mevzuatı hukukumuzda yok. Yine buna ben- zer bir başka örnek verelim: Kat Mülkiyeti Yasası'na göre yüksek katlı yapılarda daire temeline göre bıçım- lenmiş tapu işlemlerı, deprem nedeniyle tamamı yı- kılmış yüksek yapılarda yeniden ve nasıl biçimlene- cek ve mülk sahiplerı yitip giden bu mülkiyet hakları- nı nasıl arayacaklar, bu da bılinmıyor. Deprem nedeniyle bozulan, sular altında kalarak aza- lan, bırbirinırrıçırıe giren toprak parçalarında kadastı--\ rol açıdan nasıl bir uygulama yapılması gerekir, diye soruyorum. Sayın Köktürk'ün buna verdiği yanıt da çok ilginç: "Yerkabuğu hareketlerınin olduğu deprem bölgelerınde, öncelikle deformasyonun belirlenmesi gerekir. Bölgedekı nirengi ve nivelman ağlarının yeni- den ele alınması, jeodezik altyapının ciddi oiarak ırde- lenmesl yapılmalıdır. Ortaya çıkacak sonuçlar, olası- lıkla bölgede kadastronun tümden yenilenmesi sonu- cunu çıkaracaktır. Heryeni çalışmanın da mutlaka ül- ke ağına dayalı oiarakyürütulmesizorunluluğu vardır." Peki bunlar yapılabılecek mi diye yönelttiğim ikin- ci soruma Sayın Köktürk'ün verdiği yanıt çok daha il- ginç: "2859 sayılı Kadastro Yenıleme Yasası bu konu- da yetersız." Evet, ünlü ozan Nâzım Hikmet'ın; "Dörtnala gelıp Uzak Asya 'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizım." dedıği Anadolu yanmadasının bir deprem kuşağı üze- rınde oturduğunu yaşayarak, hem de tarih boyunca bedelinı çok ağır bıçimde ödeyerek öğrenmemıze karşın hiçbirönlem almamışız. Son depremin yarala- rı küllenınce bunu da unuturuz kaygılan içinde, barı artçı depremler azalmasın artsın diye düşundüm. Unutmayı huy edinmiş toplumsal belleğimızin karan- lıkta kalmış kompartımanları, belkı artçı şokların bom- bardımanıyla aydınlıkta kalmasını bilir umuduyla ken- dimı teselli ettım. O Doç. Dr. Erol Kokturk; Eskı Harıta Mühendisleri Odası istanbul Şubesi Başkanı. Odada deprem son- rası kurulan komısyon üyesi. B L L M A C A SEDAT YAŞAYAK SOLDANSAĞA: 1/Bıçımıveke- simi erkek göm- leğinden esınle- nilerek yapılmış kadın gömleğı. 2/Bılgiçliktas- layan kımse... Eski Türklerde ölülerıçınvapı- lan tören. 3/ Kı- mi ağaçlardan çızılerek elde edilen ve boya ° sanayısinde kul- g lanılan kokulu bir reçine. 4/ Bir elçılı- ğe bağlı uzman. 5/ No- tada durak ışaretı... Be- 2 lırti... "• sesı \e kanat şakırtısmdan Bıl- lur bir avıze Bursa'da za- man" (A.H. Tanpmar). 5 6/ Dogu Anadolu'da bir 6 ırmak... Yükselme. yü- 7 celme. II Görülen bir g şeyi ya da benzerını „ edınme istegı: gıpta.. Mikroskop camı. 8/ Balıkesir yöresıneözgü ze>bek tü- rü bir halk oyunıı... Bir nota. 9/ Osmanlı toprak düzenin- de yıllık geliri yüz bin akçeden fazla olan dirlık... Ha- san Hüseyinm bir şıir kitabı. YLKARİDAN AŞAĞIYA: 1/ Rıze yöresinde dokunan ve genellikle çay yaprakiarı- nı kurutmada yaygı oiarak kullanılan bir tür kaba kumaş. II Dâhi... Brezilya kökenli bir dans ve müzik. 3/ Güney Amerika'nın çöl bölgelerınde yaşayan ve "Patagonya tavşanı"' da denılen kemıricı hayvan... Meyve ve sebze- Ierinsuyunuyadayağını sıkarak çıkarmayayarayan ay- gıt. 4/ Mesaj... Hayvanlara vurulan damga. 5/ Adı hemen akla gelmeyen ufak ve degersiz ^ev ler için kullanı lan söz- cük. 6/ Hayat arkadaşı... Eğırmen. 7/ Gıresun'un bir il- çesi. 8/ Hicap... Ünsüzle bıten bir sözcüğün ünlüyle baş- layan sözcüge bağlanarak okunması. 9/ Erzincan'ın Ke- maliye ilçesınin eskı adı... Hatay ılinde bir göl ve ova..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear