Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 1999 CUMA
4 HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Adalet Bakanı'na
Açık Mektup
Sayın Prof. Dr. Hikmet Sami Türk,
Türk kamuoyu sizi, siyasete atılmadan önce,
değerli çalışmalan olan bir bilim adamı olarak
tanıdı. Çoğunluk gibi ben de, ciddi ve namus-
lu bir bilim adamının siyasete girmesini büyük
bir sevinçle ve umutla karşılamıştım.
Tahkim konusunda, yalnızca Danıştay'ın iha-
lelerin yapılışındaki denetimini de kaldınrken,
FP'nin destegini sağlamak amacıyla, Anayasa
Mahkemesi'nin partiler üzerindeki denetimini
de kısıtlayan girişime önayak olan hükümetin
içinde bulunmanız, bilmem akademik kariyer-
deki saygınlığınızı kabul eden meslektaşlannız
tarafından nasıl karşılandı?
Af Yasası'nı ise sizin de içinize hiç sindireme-
diğiniz biliniyor.
Bu arada, cezaevleri reformu konusunda ıs-
rariı olduğunuz da, açıkJamalannızdan anlaşılı-
yor.
• • •
Türkiye'de cezaevlerinin durumu malum.
Sizin bakanlığınız döneminde üst üste patlak
veren iki olay bunlara tüy dikti.
Aklı başında hiç kimse, yıllann birikimi sonu-
cu meydana gelen olaylann tüm sorumluluğu-
nu size yükleyemez.
Hatta, o makamda bulunmanız reform için bir
fırsat olarak da görülebilir.
Sayın Bakan, bir bilim adamı olduğunuza gö-
re, cezaevleri reformu için her şeyden önce ya-
pılması gerekenlerin saptanması konusunda
geçmiş deneylerden, dünyadaki ömeklerden
yararlanmak gerektiğini takdir edersiniz.
Sizin bir bilim adamı olarak bugüne kadarki
gözlemleriniz, hapishaneleri içinden yaşayarak
tanımasanız bile, Türkiye hapishanelerinin bu-
günkü fızik yapılarının dahi herhangi etkili bir re-
forma elverişli olmadığını görebilirsiniz. Tabii
bunlann yanı sıra personelin eğitimi, titizlikle se-
çimi, siyasilerin buralardan ellerini çekmeleri ve
her kurum gibi ceza ve tevkif evlerinin standar-
dizasyonu da ele alınması gereken acil sorun-
lar.
•••
Sayın Bakan,
Hasbelkader, Türk cezaevlerini yaşayarak ta-
nıdığım gibi, ABD'de çeşitli eyaletlerde, arala-
nnda ünlü Saint Ûuentin de bulunmak üzere
20 kadar cezaevini uzmanlarla gezdim. Yetkili-
lerden bu alanda f apılanlar konusunda çok ge-
niş bilgiler aldım.
Bana bu olanağı sağlayan, ABD cezaevlerini
insan haklarına ve BM standartlanna uygun bir
hale sokmaya çalışan örgütün elemanlanndan
biri olan ve Ohio eyaletinin hapishane müfetti-
şi görevini yürüten Melda Türker oldu.
Türk vatandaşı Melda Türker, hiçbir karşılık
beklemeden deneyimlerini ülkemize yansrtmak
için 80'li yıllann sonlannda üç kez ülkemize gel-
di, incelemeleryaptı, raporfarsundu, hazıriana-
cak reform taslağı için BM'den kaynak bulabi-
leceğini söyledi.
Ne yazık ki Adnan Kahveci'den başka ken-
dini doğru dürüst dinleyen, anlattıklarına değer
veren kimse ile karşılaşmadı.
Sayın Bakan, eğer ilgilenir ve deneyimlerin-
den yararlanmak isterseniz, size Sayın Türker'in
adresini ve telefon numarasını verebilirim.
Melda Türker'in önerılerini burada özetlemek
olanaksız. Ama hemen belirteyim ki onun öner-
diği hücre sistemine pekyatkın olmayan, değe-
rini herkesin kabul ettiği eski Adalet Bakanı Ha-
san Denizkurdu da geniş bir rapor hazııiatmış.
Bu rapor bir turlü bulunamıyor. Neden bulun-
madıgını anlamak güç, ama değişime direnen
lobinin etkisi ortada.
Şimdi siz bu raporu da bulup, kamuoyu önün-
de tartışmaya açarsanız, çok yararlı olacaktır.
Sanırım ki, bu iki girişim, bir türlü düzeleme-
yen cezaevlerinin doğru dürüst bir hale sokul-
masının ilk olumlu adımlannı oluşturacaktır.
Saygılarımla.
CHP lideri Antalyada
Öymen'e emanetçi
olup olmadığı soruldu
BÜLENTECEVÎT
ANTALYA-CHPGe-
nel Başkanı Altan Öy-
men, Başbakan Bülent
Ecevit'in sağlığı konu-
sundaki taıtışmalara,
"Başbakanın kendi söy-
ledikleri esastır bizim
için. SpeküJasyonyapma-
yız" yanıtını verdi. Eski
CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal'ın seçim böl-
gesi Antalya'da bir parti-
linin "Emanetçi mista"
sorusuna Öymen, "Ne
münasebet" karşılığını
verdi.
CHP Genel Başkanı
olduktan sonra ilk kez
Antalya il örgütûnü ve
CHP'li Büyükşehir Bele-
diyesi'ni ziyaret eden
Öymen il bınasındaki
toplantı salonunda gaze-
tecilerin sorulannı yanıt-
iadı. Cezaevlerindeki
olaylar ve deprem konu-
sunda hükümetin yeter-
siz kaldığını ve olaylara
hâkim olamadığını kay-
deden Öymen, Başbakan
Bülent Ecevit'in ABDte-
maslanyla ilgili görüşle-
rinin sorulması üzerine
de "Bizim eski birgelene-
ğjmiz vardır. Eleştirfleri-
mizi ve göriişlerimizi Sa-
yın Başbakan Türkiye'ye
döndükten sonra yapa-
nz" diye karşılık verdi.
Başbakan Ecevit'in sağ-
lığı konusundaki tartış-
malara da, "Kendi açıkla-
malan esasür. Spekülas-
yon yapmak bizim işimiz
değfl" diyerek katümak
istemediklerini söyleyen
Genel Başkan Öymen,
ufukta seçim işaretlerinin
görülmediğini ancak
CHP'nin TBMM' deki
eksikliğinin daha ilk gün-
den ortaya çıktığını an-
lattı. Öymen, "Şuandaki
hükümetin çoğunluğu
vardır. Muhalefetin de
durumlanndan şikâyetçi
olmadığı görülüyor.
ANAP bir anket yapür-
mış. Bir tek CHPbarajı
aşıyor. Gelecek ilk seçim-
deCHP iktidar partisi
olacaktır. Bunun aksini
gösteren hiçbir emare
yok" dedi.
Yemen'deçengellere asılı Osmanlı arşivleri
OSMANLI
ARŞİVLERİ -
Sana'daki
Osmanlı
arşivleri yeni
yeni derlenip
toparianıyor.
Ülkenin değişik
böigelerindeki
bilgi-belgeler
başkentte
toplanıyor. Kimi
belgelerin
çengele
asılarak
saklanma
biçimi ise ilginç
bir görüntü
oluşturuyor.
Istanbul'a giden de dönmedi"W" ^"emen arşivleri üst düzey bü-
\X rokratlara aynlan binanm alt
W katında oluşturuluyor.
_A_ 1990'lara değın merkezi bir
arşiv sistemi olmayan Yemenliler, ül-
kelerinin tarihinin yazımını salt Batılı
araştırmacılara bırakmamak gerekti-
ğini düşünmüşler. Yeni biryapılanma-
ya gitmişler. Başına da Dr. Kadı AH
Ahmed Abu el Rical'i getırmişler
Kadı Ali'yle makam odasında yerel
giysiler içinde konuştuk. Bizi Türkçe,
"Hoş geMiniz, safa getirduıiz" diye kar-
şıladı. Yemen'le Turkıye arasında Os-
manlı arşivleri konusunda ımzalanan
anlaşma öngörülen bıçimde devam
ediyor.
Sana Üniversitesi'nden ilk araştır-
macı Fuad An' Şamin Istanbul'a git-
miş. Kadı Ali bizi onunla tanıştırdık-
tan sonra genel bir özet yaptı:
"Türk kardeşlerimiz Ycmen'in ida-
resinde, yönetiminde. hesap işlerinde
yardımcı okMar. Bunlan bize öğretti-
ler. Ancak bizim Osmanb dönemine
ilişkin bügilerimiz, belgelerimiz çok ek-
sik. Bunlan gkkrmek istiyoruz."
Kadı Ali, Osmanlı dönemine ilişkin
belge eksikliğinin başlıca nedenini
şöyle açıkladı.
"Yemen'in kunıluşunun ilk > ıllann-
da kâğrt bulunamamış. Osmanlı belge-
lerinin arka yüzü kullanılmış. Bu yüz-
den ne kadarbilgi-belgevarsa kesümiş,
değeriendirflemez hale gelmiş."
Konu Yemen'de kalan Türklere ge-
lmce Kadı Ali değişik bir yerden gir-
di:
"Evet, o dönemde pek çok Türk bu-
ralarda öldü. hayatta kalanlann da ço-
ğuya burada düzen kurduğu içinya da
uzun yolu göze alamadığı için Ye-
men'de kalmış. Ancak bunun tersi de
var. Osmanlı buradan çekilirken kimi
Yemenliler, 'Bizi de götürün' demiş-
ler. Bunun üzerine Yemen'den de İs-
tanbul'a göç olmuş. Şimdi bizim de
Türkiye'ye gidip dönmeyenimiz var."
Kadı Ali, adındaki çağnşımdan mı-
dır bilinmez, Istanbul'a yerleşen Ye-
menlilerin bazılannın Kadıköy'de
oturmayı tercih ettiğini söyledi.
Kadı Ali'nin Yemen'den Istanbul'a
gelen ailelerle ilgili verdiği bilgileri
aynntısıyla not etmeye çalışırken, "be-
nim eşimin annesi de Türk. Biraz
Türkçe oradan" dedi.
Kadı Ali yle "mşaaDah Türkiye'de"
görüşme dileğiyle vedalaştık. Araştır-
macı Fuad Ali Şamin'le bodrum kat-
taki arşive indik. Osmanlıca basılı ilk
Sana gazetesinin örneklerini kanştır-
dık. Raflara yerleştirilmiş, torbalara
konmuş, özenle ciltlenmiş, çengele
asılmış arşivlerin arasından yevmiye
defterlerinin bulunduğu bölüme gel-
dik. Osmanlı belgelerinin arkasına iş-
lenmiş maaş listeleri hayli ilginçti.
Kayıtlara göre 1917'de baytar olarak
görev yapanlann listesi şöyle:
Ali Süleyman-Konya, Ahmet Ha-
san-Trabzon. Şükrü Muhammed-An-
takya, Hasan tsmafl-Muğla. Selim Ha-
lil-Bursa, lsmail Ali Muhammed el
Mesuri-Sana, ABMüdaez-Sana, Saleh
Aşmedi-Sana, Hasan Muhammed-
Halep, Ali Mustafa- Denızli.
Liste uzayıp gidiyordu. Anadolu kö-
kenli olanlann maaşı 9 riyal, ötekile-
rinki 5riyaldi.Nedenini sordum, "On-
lar bu işte ustaynuş" dediler.
Fuad AJi Şamin Istanbul 'da uzun sü-
re kalıp Osmanlı arşivlerinde araştır-
ma yapmış. Sordum:
- Arşivdeki bilgilerle ilgili ilk izle-
nimin nedir?
Biraz düşündü, karşılık verdi:
"Hep savaş var._"
12-14 Eylül arasında Sana'da ulus-
lararası bir toplantı vardı:
Mslam ülkelerinde kadmın eğitimi
ve toplumsal konumu."
Konferansı Sana Üniversitesi bün-
yesinde kurulu Kadm Merkezi düzen-
ledi. Bu merkezin başında da Dr. Ra-
ufa Hasan var. Raufa Hasan'la üniver-
site kampusunda sohbet ettik. Kadın
Merkezi'nin girişinde 199O'lı yıllarda
sıyasi alanda öne çıkmış kadınlann fo-
toğrafı var. Tansu Çiller'e yer veril-
miş.
Sana sokaklannda kadınlann büyük
çoğunluğu sadece gözleri görünecek
biçimde örtünüyor. Yüzü görünecek
şekilde örtünen kadınlara "lajenü" gö-
züyle bakjyorlar. Onlar biraz ileri git-
miş olanlar! Bazı kadınlann da gözle-
ri dahil bütün yüzü kapalı...
Üniversitedeki Kadın Merkezi'nde
ise görünüm biraz daha değişikti. Sa-
çı, yüzü kapalı kadınlann yanı sıra çok
değişik bıçimlerde örtünmüş kadınlar
da vardı. Bunlann başında Raufa ge-
liyordu. Kenarlan fırfırlı kepi andıran
örtüsü, sanki örtü değil de hoş bir ak-
sesuarmış gibi duruyordu. Raufa'nın
halası "büyük dönüş"te Yemen'de ka-
lan bir Türk subav la evlenmiş. Sonra-
sını şöyle anlattı:
dın mılletvekilinin daha da artacağını
düşünüyor. Kadın milletvekilleri sa-
dece okyanus kıyısından, Aden'den
gelmişler. Hedef, dağlık kesimlerin de
Meclis'te temsilcisinin olması.
Raufa'nın umutla sözünü ettiği ge-
lişmelerden birisi, karma eğitime ge-
çilmiş olması. Ona göre, bu durum ka-
dmın toplumdaki ycrinin daha da sağ-
lamlaşmasında önemli etken olacak.
Uluslararası konferansa 26 ülkenin
temsilcisi katıldı. tslam dünyasında
kadmın yen farklı açılardan tartışıldı.
Son gün Fas'tan gelen temsilci Ye-
men'dekı Islamcı gruplar tarafından
tehdit edilince ciddi birtedirginlik ya-
şandı. Ama Raufa'ya göre böyle bir
konferansm toplanması büyük başa-
nydı. Raufa, Afrika'nın kuzeyindekı
ülkeleri tek tek dolaşmayı, zamanla
Türkiye'ye de gelmeyi ve tslam dün-
yasındaki kadının durumuyla ilgili bir
kitap hazırlamayı düşünüyor.
20 yıllılc cumfıurbaglcanıf
Yemen'deki ilk günun akşamında
karşılaştığım bir diplomat sordu:
- Cumhurbaşkanlığı seçimleri için
li yetkileri var. Sözü uzatmayalım, her
biri Cumhurbaşkanı Süleyman Deml-
rel'in imreneceği şeyler!
Aday olabilmek için parlamentonun
en az yüzde 10'unun adaylığı onayla-
ması gerekiyor. 20 yıldır Cumhurbaş-
kanlığı görevini yürüten Ali Muham-
med Saleh, Yemen Parlamentosu'nda
ezici üstünlüğe sahip Genel Halk
Kongresi'nden (GHK). Parlamentoda
GHP 226 sandalyeye sahip. îkinci sı-
rada Islah Partisi (IP) var, 53 sandal-
yeye sahip. Bu parti, Türkiye ile kar-
şılaştırma yapmak gerekirse Fazilet
Partisı'ne karşılık geliyor. Ikinci sıra-
da yer aİması konusunda yapılan ge-
nel yonım şu:
"Birleşmenin ardından Güney'de
SosyaUst Parti (SP) öndeydi. Ancak
1997'de yapılan genel seçimlerin adil
olmadığını iddia eden SP seçimi bo> kot
etti. Bunun üzerine ana muhalefet ola-
rak IP yüksekhV*
Nasırcı Al VVahdavvi'nin 3, Arap
Sosyalist Baas Partisi'nin de 2 millet-
vekili var.
SP 23 Eylül'de yapılan cumhurbaş-
kanlığı seçimleri için aday göstermek
istedi. Ancak parlamento yüzde onluk
KADININ ARAYIŞI - Sana Üniversitesi'nde kuru-
lu Kadın Merkezi'nin başındaki Raufa Hasan,
"Başjmı örtmek zorundayım. Bugün için bunun
dışına çıkmam zor. Ama, bunu çarsafla değil, bi-
raz da giysimle bütünleyerek yapıyorum" diyor.
SAFA GETİRDİNİZ - Arşiv Müdürü Dr. Kadı Ali bi-
zi Türkçe, "Hoş geldiniz, safa getirdiniz" diye
karşıladı. Kadı Ali'ye göre, Yernen'in kurulma-
sında geri dönmeyen Törklerin büyük katkısı var.
Kadı Ali'nin eşinin annesi Türk.
"Halamın kocası Hamit Rüştü am-
ca çocuklan ve köpekleri çok severtü.
Uzun giysisinin iki cebinde çocuklar
için şeker, köpekler için özel yiyecek ta-
şırdı. Sokağın başında O göründüğün-
de çocuklar hemen koşarlardı. Bazen
cebinde bozuk para da bulundurur, bu
daha sevindirici olurdu. Yülar sonra
hastalandı. \ ürüyemez hale geldi. Oda-
sınınpencerekısmınayüksekbiryatak
yapbrdı. Oradan günün beüi saaüerin-
de çocuklara şeker atmaya devam etn.
Yatağı yüksek olduğu için çocuklar
O'nu görmüyordu, ama O çakürma-
dan hafif doğrulup çocuklara bakıyor-
du... On yıl kadar önce ka> bcrrik—"
Raufa, Yemen'deki kadın hareketi-
nin yakm gelecekte daha da yayılaca-
ğma inanıyor. Parlamentodaki iki ka-
mi geldmiz?
"Hayn-" dedim, "daha önceden
planlanuştmL" Yemen'de 23 Eylül Per-
şembe günü cumhurbaşkanlığı seçimi
vardı. Bu seçimtn birinci özelliği şuy-
du:
- Yemen'de ilk kez cumhurbaşkan-
lığı için birden fazla adayla seçim ya-
pılıyor.
Yemenliler seçimin ikinci özelliğini
de şöyle aktanyorlardı:
- Arap yanmadasında ilk kez bir
devlet başkanı böyle bir seçimi göze
alıyor.
Bölgenin özel kosullan dikkatealın-
dığmda altı çizilmesi gereken bir du-
rum. Yemen gezim boyunca hemen her
ilde seçim propagandasıyla karşılas-
tım. Cumhurbaşkanhğının çok önem-
ön izni vermedi. Bunun yerine Necip
Şahabi'nin adaylığı kabul edildi.
Bu konuda yapılan yorumlar da şu:
"Şahabi, Saleh için kolay lokma. Bu
yüzden adayohnasına izin verildL Böy-
lece cumhurbaşkanlığı için birden çok
adayvarmış izlenimi verUmek istendL"
Bu yorumda doğruluk payı yok de-
ğil. Ancak, Yemenlilerin deyişiyle
Arap yanmadasında ilk kez iki adaylı
cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılma-
sı da "ilk adım" olarak küçümsenme-
mesi gereken bir durum.
Saleh'in propaganda için seçtiği
yöntemler arasında ilk dikkatimi çe-
ken şu oldu:
Kırsal kesimde hep yerel giysili pos-
terleri var, kent merkezlerinde ise kra-
vatlı, sözcüğün tam anlamıyla Batılı
posterler duvarlan süslüyor!
Yemen'in yakm tanhi dikkate alın-
dığında cumhurbaşkanı seçilmek bir
yana o koltukta kalmak da büyük
önem taşıyor. Saleh'ten önceki üç
cumhurbaşkanının kaderi şu oldu:
Suikast sonucu ölüm!
Bir dönem cumhurbaşkanı adayı
bulmakta güçlük çekmişler. Pek çok
"güçlü kişi'' önerileri reddetmiş. Hat-
ta Saleh'ten önceki aday, "Son bir kez
aUeme danışayım" demiş. Aile mecli-
sinin en büyüğü son noktayı koymuş:
-Cumhurbaşkanı seçildiğin gün se-
ni ben öidürürüm. ıNasıi olsa öldüre-u 0
cekler. Bunu başkalanna bırakmam!" .s
.
Saleh görevi kabul ettiğinde uzun-,,-,
saçlı biralbaymış. Cumhurbaşkanı se- ..
çıldikten sonra hemen önermişler
- Rütbeniz ne olsun?
"Hayır" demış, "askeriyede kal-
mam halindc. yıllar içinde hangi riitbe-
yi alacaksam onu taşıyacağun. Vaktin-
den önce bir rütbe istemiyorum.'"
23 Eylül'de seçimleri ezıcı bir üs-
tünlükle kazanan Saleh bugün mare-
şal. Üstü yok!
Ortalama ömür 52 yıl
Yemen'in rakamsal dökümü pek
çok konuda "uç".. 17 milyon nüfusla
Arap yanmadasının en kalabahk ül-
kesi.
Yüzde 3.5 nüfus artışıyla dünya bi-
rincisi. Ancak nüfus artışı beraberin-
de nüfuz artışmı getirmiyor. Körfez
Savaşı sırasmda Yemen, Irak'ı destek-
lemişti. Bunun üzerine Körfez ülkele-
ri kendi topraklan içindeki Yemenlıle-
ri sınır dışı ettiler. Bundan etkilenen-
lerin sayısı 3 milyona yakın. Yemen'e
özellikle altyapı konusunda yardım e-
den Kuveyt, Körfez kızgmlığıyla bü-
tün ilişkilerini kesmiş. Büyükelçilık
dahil. Ilişkiler yeni yeni ısınıyor...
Ortalama yaşam süresi 52 yıl. He-
def bunun 60'a çıkanlması. Yemen'de
kabile savaşlan zaman zaman yoğun-
laşıyor. Yaşam süresinin düşük olma-
sında bir neden bu ise öteki neden de
çocuk yaşta ölümlerin fazla olması.
Ülkedeki silahlanma oranını daha ön-
ce aktarmıştık.
Bir çeşit kama olan cembiyenin ade-
ta bir erkeklik kanıtı gibi sürekJi bel-
de taşınması salt "süs" değil. Özellik-
le kırsal kesimde. cembiye
u
kmından"
çıkarsa, hedef kişinin "kanından" da
çıkacak demektir.
Bu kadar güleryüzlü insanlann ay-
nı zamanda bu kadar kavgaya düşkün
olması belki de Yemen'in doğal gö-
rüntüsü kadartezat. Yemenliler için bir
bakıma şöyle bir tanım da yapılabilir:
Güleryüzlü ve kolay adam öldürebi-
len insanlar! Rakamlara okuma-yaz-
ma oranınrda eklersek; Yemen'in ve-
rilerine göre yüzde 55. Erkeklerin yüz-
de 63 'ü kadınlann da yüzde 23 'ü oku-
ma yazma biliyor. Dünya Bankası'nın
venlerine göre ise toplam okuma yaz-
ma oranı yüzde 38.
Yemen'le ilgili veriler konusunda
sohbet ettiğimiz bir Dışışleri yetkilisi
ne yapıp edip konuyu Türkiye'nin Is-
rail'le ilişkilerine getirdi, sordu:
- Neden onlarla işbirüği yapıyorsu-
nuz?
Ben de bunun "Yemen'e bir zaran
olmadığını" söyledikten sonra başta
Mısırolmak üzere Israil'le işbirliğı ya-
pan öteki Arap ülkelerinin admı say-
dım.
Dinlemedi, "ama
r>
dedi; "onlardan
bizene_ Sizbüyük dcvletsiniz. Buna ne
ihdyacınız var?"
SÜRECEK