22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 1999 CUMA 4 HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Adalet Bakanı'na Açık Mektup Sayın Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Türk kamuoyu sizi, siyasete atılmadan önce, değerli çalışmalan olan bir bilim adamı olarak tanıdı. Çoğunluk gibi ben de, ciddi ve namus- lu bir bilim adamının siyasete girmesini büyük bir sevinçle ve umutla karşılamıştım. Tahkim konusunda, yalnızca Danıştay'ın iha- lelerin yapılışındaki denetimini de kaldınrken, FP'nin destegini sağlamak amacıyla, Anayasa Mahkemesi'nin partiler üzerindeki denetimini de kısıtlayan girişime önayak olan hükümetin içinde bulunmanız, bilmem akademik kariyer- deki saygınlığınızı kabul eden meslektaşlannız tarafından nasıl karşılandı? Af Yasası'nı ise sizin de içinize hiç sindireme- diğiniz biliniyor. Bu arada, cezaevleri reformu konusunda ıs- rariı olduğunuz da, açıkJamalannızdan anlaşılı- yor. • • • Türkiye'de cezaevlerinin durumu malum. Sizin bakanlığınız döneminde üst üste patlak veren iki olay bunlara tüy dikti. Aklı başında hiç kimse, yıllann birikimi sonu- cu meydana gelen olaylann tüm sorumluluğu- nu size yükleyemez. Hatta, o makamda bulunmanız reform için bir fırsat olarak da görülebilir. Sayın Bakan, bir bilim adamı olduğunuza gö- re, cezaevleri reformu için her şeyden önce ya- pılması gerekenlerin saptanması konusunda geçmiş deneylerden, dünyadaki ömeklerden yararlanmak gerektiğini takdir edersiniz. Sizin bir bilim adamı olarak bugüne kadarki gözlemleriniz, hapishaneleri içinden yaşayarak tanımasanız bile, Türkiye hapishanelerinin bu- günkü fızik yapılarının dahi herhangi etkili bir re- forma elverişli olmadığını görebilirsiniz. Tabii bunlann yanı sıra personelin eğitimi, titizlikle se- çimi, siyasilerin buralardan ellerini çekmeleri ve her kurum gibi ceza ve tevkif evlerinin standar- dizasyonu da ele alınması gereken acil sorun- lar. ••• Sayın Bakan, Hasbelkader, Türk cezaevlerini yaşayarak ta- nıdığım gibi, ABD'de çeşitli eyaletlerde, arala- nnda ünlü Saint Ûuentin de bulunmak üzere 20 kadar cezaevini uzmanlarla gezdim. Yetkili- lerden bu alanda f apılanlar konusunda çok ge- niş bilgiler aldım. Bana bu olanağı sağlayan, ABD cezaevlerini insan haklarına ve BM standartlanna uygun bir hale sokmaya çalışan örgütün elemanlanndan biri olan ve Ohio eyaletinin hapishane müfetti- şi görevini yürüten Melda Türker oldu. Türk vatandaşı Melda Türker, hiçbir karşılık beklemeden deneyimlerini ülkemize yansrtmak için 80'li yıllann sonlannda üç kez ülkemize gel- di, incelemeleryaptı, raporfarsundu, hazıriana- cak reform taslağı için BM'den kaynak bulabi- leceğini söyledi. Ne yazık ki Adnan Kahveci'den başka ken- dini doğru dürüst dinleyen, anlattıklarına değer veren kimse ile karşılaşmadı. Sayın Bakan, eğer ilgilenir ve deneyimlerin- den yararlanmak isterseniz, size Sayın Türker'in adresini ve telefon numarasını verebilirim. Melda Türker'in önerılerini burada özetlemek olanaksız. Ama hemen belirteyim ki onun öner- diği hücre sistemine pekyatkın olmayan, değe- rini herkesin kabul ettiği eski Adalet Bakanı Ha- san Denizkurdu da geniş bir rapor hazııiatmış. Bu rapor bir turlü bulunamıyor. Neden bulun- madıgını anlamak güç, ama değişime direnen lobinin etkisi ortada. Şimdi siz bu raporu da bulup, kamuoyu önün- de tartışmaya açarsanız, çok yararlı olacaktır. Sanırım ki, bu iki girişim, bir türlü düzeleme- yen cezaevlerinin doğru dürüst bir hale sokul- masının ilk olumlu adımlannı oluşturacaktır. Saygılarımla. CHP lideri Antalyada Öymen'e emanetçi olup olmadığı soruldu BÜLENTECEVÎT ANTALYA-CHPGe- nel Başkanı Altan Öy- men, Başbakan Bülent Ecevit'in sağlığı konu- sundaki taıtışmalara, "Başbakanın kendi söy- ledikleri esastır bizim için. SpeküJasyonyapma- yız" yanıtını verdi. Eski CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ın seçim böl- gesi Antalya'da bir parti- linin "Emanetçi mista" sorusuna Öymen, "Ne münasebet" karşılığını verdi. CHP Genel Başkanı olduktan sonra ilk kez Antalya il örgütûnü ve CHP'li Büyükşehir Bele- diyesi'ni ziyaret eden Öymen il bınasındaki toplantı salonunda gaze- tecilerin sorulannı yanıt- iadı. Cezaevlerindeki olaylar ve deprem konu- sunda hükümetin yeter- siz kaldığını ve olaylara hâkim olamadığını kay- deden Öymen, Başbakan Bülent Ecevit'in ABDte- maslanyla ilgili görüşle- rinin sorulması üzerine de "Bizim eski birgelene- ğjmiz vardır. Eleştirfleri- mizi ve göriişlerimizi Sa- yın Başbakan Türkiye'ye döndükten sonra yapa- nz" diye karşılık verdi. Başbakan Ecevit'in sağ- lığı konusundaki tartış- malara da, "Kendi açıkla- malan esasür. Spekülas- yon yapmak bizim işimiz değfl" diyerek katümak istemediklerini söyleyen Genel Başkan Öymen, ufukta seçim işaretlerinin görülmediğini ancak CHP'nin TBMM' deki eksikliğinin daha ilk gün- den ortaya çıktığını an- lattı. Öymen, "Şuandaki hükümetin çoğunluğu vardır. Muhalefetin de durumlanndan şikâyetçi olmadığı görülüyor. ANAP bir anket yapür- mış. Bir tek CHPbarajı aşıyor. Gelecek ilk seçim- deCHP iktidar partisi olacaktır. Bunun aksini gösteren hiçbir emare yok" dedi. Yemen'deçengellere asılı Osmanlı arşivleri OSMANLI ARŞİVLERİ - Sana'daki Osmanlı arşivleri yeni yeni derlenip toparianıyor. Ülkenin değişik böigelerindeki bilgi-belgeler başkentte toplanıyor. Kimi belgelerin çengele asılarak saklanma biçimi ise ilginç bir görüntü oluşturuyor. Istanbul'a giden de dönmedi"W" ^"emen arşivleri üst düzey bü- \X rokratlara aynlan binanm alt W katında oluşturuluyor. _A_ 1990'lara değın merkezi bir arşiv sistemi olmayan Yemenliler, ül- kelerinin tarihinin yazımını salt Batılı araştırmacılara bırakmamak gerekti- ğini düşünmüşler. Yeni biryapılanma- ya gitmişler. Başına da Dr. Kadı AH Ahmed Abu el Rical'i getırmişler Kadı Ali'yle makam odasında yerel giysiler içinde konuştuk. Bizi Türkçe, "Hoş geMiniz, safa getirduıiz" diye kar- şıladı. Yemen'le Turkıye arasında Os- manlı arşivleri konusunda ımzalanan anlaşma öngörülen bıçimde devam ediyor. Sana Üniversitesi'nden ilk araştır- macı Fuad An' Şamin Istanbul'a git- miş. Kadı Ali bizi onunla tanıştırdık- tan sonra genel bir özet yaptı: "Türk kardeşlerimiz Ycmen'in ida- resinde, yönetiminde. hesap işlerinde yardımcı okMar. Bunlan bize öğretti- ler. Ancak bizim Osmanb dönemine ilişkin bügilerimiz, belgelerimiz çok ek- sik. Bunlan gkkrmek istiyoruz." Kadı Ali, Osmanlı dönemine ilişkin belge eksikliğinin başlıca nedenini şöyle açıkladı. "Yemen'in kunıluşunun ilk > ıllann- da kâğrt bulunamamış. Osmanlı belge- lerinin arka yüzü kullanılmış. Bu yüz- den ne kadarbilgi-belgevarsa kesümiş, değeriendirflemez hale gelmiş." Konu Yemen'de kalan Türklere ge- lmce Kadı Ali değişik bir yerden gir- di: "Evet, o dönemde pek çok Türk bu- ralarda öldü. hayatta kalanlann da ço- ğuya burada düzen kurduğu içinya da uzun yolu göze alamadığı için Ye- men'de kalmış. Ancak bunun tersi de var. Osmanlı buradan çekilirken kimi Yemenliler, 'Bizi de götürün' demiş- ler. Bunun üzerine Yemen'den de İs- tanbul'a göç olmuş. Şimdi bizim de Türkiye'ye gidip dönmeyenimiz var." Kadı Ali, adındaki çağnşımdan mı- dır bilinmez, Istanbul'a yerleşen Ye- menlilerin bazılannın Kadıköy'de oturmayı tercih ettiğini söyledi. Kadı Ali'nin Yemen'den Istanbul'a gelen ailelerle ilgili verdiği bilgileri aynntısıyla not etmeye çalışırken, "be- nim eşimin annesi de Türk. Biraz Türkçe oradan" dedi. Kadı Ali yle "mşaaDah Türkiye'de" görüşme dileğiyle vedalaştık. Araştır- macı Fuad Ali Şamin'le bodrum kat- taki arşive indik. Osmanlıca basılı ilk Sana gazetesinin örneklerini kanştır- dık. Raflara yerleştirilmiş, torbalara konmuş, özenle ciltlenmiş, çengele asılmış arşivlerin arasından yevmiye defterlerinin bulunduğu bölüme gel- dik. Osmanlı belgelerinin arkasına iş- lenmiş maaş listeleri hayli ilginçti. Kayıtlara göre 1917'de baytar olarak görev yapanlann listesi şöyle: Ali Süleyman-Konya, Ahmet Ha- san-Trabzon. Şükrü Muhammed-An- takya, Hasan tsmafl-Muğla. Selim Ha- lil-Bursa, lsmail Ali Muhammed el Mesuri-Sana, ABMüdaez-Sana, Saleh Aşmedi-Sana, Hasan Muhammed- Halep, Ali Mustafa- Denızli. Liste uzayıp gidiyordu. Anadolu kö- kenli olanlann maaşı 9 riyal, ötekile- rinki 5riyaldi.Nedenini sordum, "On- lar bu işte ustaynuş" dediler. Fuad AJi Şamin Istanbul 'da uzun sü- re kalıp Osmanlı arşivlerinde araştır- ma yapmış. Sordum: - Arşivdeki bilgilerle ilgili ilk izle- nimin nedir? Biraz düşündü, karşılık verdi: "Hep savaş var._" 12-14 Eylül arasında Sana'da ulus- lararası bir toplantı vardı: Mslam ülkelerinde kadmın eğitimi ve toplumsal konumu." Konferansı Sana Üniversitesi bün- yesinde kurulu Kadm Merkezi düzen- ledi. Bu merkezin başında da Dr. Ra- ufa Hasan var. Raufa Hasan'la üniver- site kampusunda sohbet ettik. Kadın Merkezi'nin girişinde 199O'lı yıllarda sıyasi alanda öne çıkmış kadınlann fo- toğrafı var. Tansu Çiller'e yer veril- miş. Sana sokaklannda kadınlann büyük çoğunluğu sadece gözleri görünecek biçimde örtünüyor. Yüzü görünecek şekilde örtünen kadınlara "lajenü" gö- züyle bakjyorlar. Onlar biraz ileri git- miş olanlar! Bazı kadınlann da gözle- ri dahil bütün yüzü kapalı... Üniversitedeki Kadın Merkezi'nde ise görünüm biraz daha değişikti. Sa- çı, yüzü kapalı kadınlann yanı sıra çok değişik bıçimlerde örtünmüş kadınlar da vardı. Bunlann başında Raufa ge- liyordu. Kenarlan fırfırlı kepi andıran örtüsü, sanki örtü değil de hoş bir ak- sesuarmış gibi duruyordu. Raufa'nın halası "büyük dönüş"te Yemen'de ka- lan bir Türk subav la evlenmiş. Sonra- sını şöyle anlattı: dın mılletvekilinin daha da artacağını düşünüyor. Kadın milletvekilleri sa- dece okyanus kıyısından, Aden'den gelmişler. Hedef, dağlık kesimlerin de Meclis'te temsilcisinin olması. Raufa'nın umutla sözünü ettiği ge- lişmelerden birisi, karma eğitime ge- çilmiş olması. Ona göre, bu durum ka- dmın toplumdaki ycrinin daha da sağ- lamlaşmasında önemli etken olacak. Uluslararası konferansa 26 ülkenin temsilcisi katıldı. tslam dünyasında kadmın yen farklı açılardan tartışıldı. Son gün Fas'tan gelen temsilci Ye- men'dekı Islamcı gruplar tarafından tehdit edilince ciddi birtedirginlik ya- şandı. Ama Raufa'ya göre böyle bir konferansm toplanması büyük başa- nydı. Raufa, Afrika'nın kuzeyindekı ülkeleri tek tek dolaşmayı, zamanla Türkiye'ye de gelmeyi ve tslam dün- yasındaki kadının durumuyla ilgili bir kitap hazırlamayı düşünüyor. 20 yıllılc cumfıurbaglcanıf Yemen'deki ilk günun akşamında karşılaştığım bir diplomat sordu: - Cumhurbaşkanlığı seçimleri için li yetkileri var. Sözü uzatmayalım, her biri Cumhurbaşkanı Süleyman Deml- rel'in imreneceği şeyler! Aday olabilmek için parlamentonun en az yüzde 10'unun adaylığı onayla- ması gerekiyor. 20 yıldır Cumhurbaş- kanlığı görevini yürüten Ali Muham- med Saleh, Yemen Parlamentosu'nda ezici üstünlüğe sahip Genel Halk Kongresi'nden (GHK). Parlamentoda GHP 226 sandalyeye sahip. îkinci sı- rada Islah Partisi (IP) var, 53 sandal- yeye sahip. Bu parti, Türkiye ile kar- şılaştırma yapmak gerekirse Fazilet Partisı'ne karşılık geliyor. Ikinci sıra- da yer aİması konusunda yapılan ge- nel yonım şu: "Birleşmenin ardından Güney'de SosyaUst Parti (SP) öndeydi. Ancak 1997'de yapılan genel seçimlerin adil olmadığını iddia eden SP seçimi bo> kot etti. Bunun üzerine ana muhalefet ola- rak IP yüksekhV* Nasırcı Al VVahdavvi'nin 3, Arap Sosyalist Baas Partisi'nin de 2 millet- vekili var. SP 23 Eylül'de yapılan cumhurbaş- kanlığı seçimleri için aday göstermek istedi. Ancak parlamento yüzde onluk KADININ ARAYIŞI - Sana Üniversitesi'nde kuru- lu Kadın Merkezi'nin başındaki Raufa Hasan, "Başjmı örtmek zorundayım. Bugün için bunun dışına çıkmam zor. Ama, bunu çarsafla değil, bi- raz da giysimle bütünleyerek yapıyorum" diyor. SAFA GETİRDİNİZ - Arşiv Müdürü Dr. Kadı Ali bi- zi Türkçe, "Hoş geldiniz, safa getirdiniz" diye karşıladı. Kadı Ali'ye göre, Yernen'in kurulma- sında geri dönmeyen Törklerin büyük katkısı var. Kadı Ali'nin eşinin annesi Türk. "Halamın kocası Hamit Rüştü am- ca çocuklan ve köpekleri çok severtü. Uzun giysisinin iki cebinde çocuklar için şeker, köpekler için özel yiyecek ta- şırdı. Sokağın başında O göründüğün- de çocuklar hemen koşarlardı. Bazen cebinde bozuk para da bulundurur, bu daha sevindirici olurdu. Yülar sonra hastalandı. \ ürüyemez hale geldi. Oda- sınınpencerekısmınayüksekbiryatak yapbrdı. Oradan günün beüi saaüerin- de çocuklara şeker atmaya devam etn. Yatağı yüksek olduğu için çocuklar O'nu görmüyordu, ama O çakürma- dan hafif doğrulup çocuklara bakıyor- du... On yıl kadar önce ka> bcrrik—" Raufa, Yemen'deki kadın hareketi- nin yakm gelecekte daha da yayılaca- ğma inanıyor. Parlamentodaki iki ka- mi geldmiz? "Hayn-" dedim, "daha önceden planlanuştmL" Yemen'de 23 Eylül Per- şembe günü cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Bu seçimtn birinci özelliği şuy- du: - Yemen'de ilk kez cumhurbaşkan- lığı için birden fazla adayla seçim ya- pılıyor. Yemenliler seçimin ikinci özelliğini de şöyle aktanyorlardı: - Arap yanmadasında ilk kez bir devlet başkanı böyle bir seçimi göze alıyor. Bölgenin özel kosullan dikkatealın- dığmda altı çizilmesi gereken bir du- rum. Yemen gezim boyunca hemen her ilde seçim propagandasıyla karşılas- tım. Cumhurbaşkanhğının çok önem- ön izni vermedi. Bunun yerine Necip Şahabi'nin adaylığı kabul edildi. Bu konuda yapılan yorumlar da şu: "Şahabi, Saleh için kolay lokma. Bu yüzden adayohnasına izin verildL Böy- lece cumhurbaşkanlığı için birden çok adayvarmış izlenimi verUmek istendL" Bu yorumda doğruluk payı yok de- ğil. Ancak, Yemenlilerin deyişiyle Arap yanmadasında ilk kez iki adaylı cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılma- sı da "ilk adım" olarak küçümsenme- mesi gereken bir durum. Saleh'in propaganda için seçtiği yöntemler arasında ilk dikkatimi çe- ken şu oldu: Kırsal kesimde hep yerel giysili pos- terleri var, kent merkezlerinde ise kra- vatlı, sözcüğün tam anlamıyla Batılı posterler duvarlan süslüyor! Yemen'in yakm tanhi dikkate alın- dığında cumhurbaşkanı seçilmek bir yana o koltukta kalmak da büyük önem taşıyor. Saleh'ten önceki üç cumhurbaşkanının kaderi şu oldu: Suikast sonucu ölüm! Bir dönem cumhurbaşkanı adayı bulmakta güçlük çekmişler. Pek çok "güçlü kişi'' önerileri reddetmiş. Hat- ta Saleh'ten önceki aday, "Son bir kez aUeme danışayım" demiş. Aile mecli- sinin en büyüğü son noktayı koymuş: -Cumhurbaşkanı seçildiğin gün se- ni ben öidürürüm. ıNasıi olsa öldüre-u 0 cekler. Bunu başkalanna bırakmam!" .s . Saleh görevi kabul ettiğinde uzun-,,-, saçlı biralbaymış. Cumhurbaşkanı se- .. çıldikten sonra hemen önermişler - Rütbeniz ne olsun? "Hayır" demış, "askeriyede kal- mam halindc. yıllar içinde hangi riitbe- yi alacaksam onu taşıyacağun. Vaktin- den önce bir rütbe istemiyorum.'" 23 Eylül'de seçimleri ezıcı bir üs- tünlükle kazanan Saleh bugün mare- şal. Üstü yok! Ortalama ömür 52 yıl Yemen'in rakamsal dökümü pek çok konuda "uç".. 17 milyon nüfusla Arap yanmadasının en kalabahk ül- kesi. Yüzde 3.5 nüfus artışıyla dünya bi- rincisi. Ancak nüfus artışı beraberin- de nüfuz artışmı getirmiyor. Körfez Savaşı sırasmda Yemen, Irak'ı destek- lemişti. Bunun üzerine Körfez ülkele- ri kendi topraklan içindeki Yemenlıle- ri sınır dışı ettiler. Bundan etkilenen- lerin sayısı 3 milyona yakın. Yemen'e özellikle altyapı konusunda yardım e- den Kuveyt, Körfez kızgmlığıyla bü- tün ilişkilerini kesmiş. Büyükelçilık dahil. Ilişkiler yeni yeni ısınıyor... Ortalama yaşam süresi 52 yıl. He- def bunun 60'a çıkanlması. Yemen'de kabile savaşlan zaman zaman yoğun- laşıyor. Yaşam süresinin düşük olma- sında bir neden bu ise öteki neden de çocuk yaşta ölümlerin fazla olması. Ülkedeki silahlanma oranını daha ön- ce aktarmıştık. Bir çeşit kama olan cembiyenin ade- ta bir erkeklik kanıtı gibi sürekJi bel- de taşınması salt "süs" değil. Özellik- le kırsal kesimde. cembiye u kmından" çıkarsa, hedef kişinin "kanından" da çıkacak demektir. Bu kadar güleryüzlü insanlann ay- nı zamanda bu kadar kavgaya düşkün olması belki de Yemen'in doğal gö- rüntüsü kadartezat. Yemenliler için bir bakıma şöyle bir tanım da yapılabilir: Güleryüzlü ve kolay adam öldürebi- len insanlar! Rakamlara okuma-yaz- ma oranınrda eklersek; Yemen'in ve- rilerine göre yüzde 55. Erkeklerin yüz- de 63 'ü kadınlann da yüzde 23 'ü oku- ma yazma biliyor. Dünya Bankası'nın venlerine göre ise toplam okuma yaz- ma oranı yüzde 38. Yemen'le ilgili veriler konusunda sohbet ettiğimiz bir Dışışleri yetkilisi ne yapıp edip konuyu Türkiye'nin Is- rail'le ilişkilerine getirdi, sordu: - Neden onlarla işbirüği yapıyorsu- nuz? Ben de bunun "Yemen'e bir zaran olmadığını" söyledikten sonra başta Mısırolmak üzere Israil'le işbirliğı ya- pan öteki Arap ülkelerinin admı say- dım. Dinlemedi, "ama r> dedi; "onlardan bizene_ Sizbüyük dcvletsiniz. Buna ne ihdyacınız var?" SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear