22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EKİM 1999 CUMA ^ CUMHURİYET EKONOMİ / SAYFA ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13 Pamuk üreticisi fiyata tepkili • tZMİR(Cumhuriyet Ege bleri Bürosu) - Izmir, Aydın ve Manisa Ziraat Odası başkanlan, pamuğa verilen fiyat artışına tepki göstererek. hükümeti, pamuktan vazgeçme noktasına gelen üreticilerin isteklerine ilgi göstermeye çağırdı. Bu arada, Aydın'ın Söke ilçesınde toplama ücretini az bulan pamuk işçileri, tepkilerini tarlaya gitmeyerek gösterdi. Pamuk toplama ücretini az bulan ve ücretlerin taksitle ödenmesine tepki gösteren işçiler, ''Günde ortalama 70-80 kilogram pamuk toplamamn karşılığında 2,5 milyon lira alıyoruz. Bununla evimize 1 kilogram et bile götüremiyoruz. Aynca haftalığımızm tamanunı da alamıyoruz" dediler. hşborç • ANKARA (AA) - Türkiye'nin dış borç stoku, bu yılın 6 aymda geçen yıl sonuna göre yüzde 3.75 oranında azalarak 100 tnilyar 56 milyon dolara geriledi. Dış borç stoku, geçen yıl sonunda 103 milyar956 milyon dolar düzeyindeydi. Dış borçlann azalmasında. lehte gelişen kur etkisinin yanı sıra, orta ve uzun vadeli borçlarda 1999 yıhnın birinci üç aylık döneminde başlayan azalma trendinin ikinci üç aylık dönemde de devam etmesinin önemli bir faktör olarak gözlemlendiği belirtildi. Çta'hımO'ya uyeHi • HONGKONG(AA)- Çin'in uluslararası ticaret müzakerelerini yürüten yetkilisi Long Yongtu, ülkesinde ve ABD'de siyasi koşullann oluşması durumunda. Çın'in Dünya Ticaret Örgütü'ne (WTO) katılabileceğini söyledi. Long Yongtu, ABD ve Çin'in, WT0 konusunda. -, görüşmelere devam etmek için anlaştıklannı, ancak görüşmelerin tarihinin belli olmadığını kaydetti. WT0, kasım ayının sonunda, örgüte yeni katılımlar konusunda küresel ticaret müzakerelerini başlatacak. KHAŞ'm zaran 5trityon • KOCAELİ(AA)- Körfez Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (KEDAŞ) Genel Müdürü Halil Konuk, deprem sırasında hasar gören şebekeleri ve toplayamadığı abone borçlan dolayısıyla kurumun uğfadığı zarann 5 trilyon lirayı bulduğunu bildirdi. Konuk, Marmara Bölgesi'nde yaşanan büyük deprem sırasında, işletmenin şebekelerinde toplam 2 trilyon liralık zarar oluştuğunu belirterek işletmenin zarannın, borçlu abonelerden tahsil edilemeyen fatura tutarlanyla birlikte 5 trilyon liraya yükseldiğini kaydetti. Fonu eleştiren ekonomistlere göre suçlu Türkiye'nin geleceğini stand-by'lara endeksleyen siyasiler YıDarca IMF'ye el açddıHAZAL ATEŞ Ç AK1R Başbakan Bülent Ecevit ve bera- berindeki heyetin Uluslararası Para Fonu ile göriişmeleri sürerken, eko- nomistler, Türkiye'nin geleceğini stand-by'lara endeksleyen siyasile- ri eleştİTerek. IMF ile ilişkileri "Sen ot oiduktan sonra, keçfler bOeseni jer" atasözüyle özetliyorlar. IMF'i "zenginlerin bçkçisj" ola- rak tanımlayan lstanbul Üniversite- si tktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. EfsenderKorkmaz. "Yük- selen pazar olarak tanımlanan her ülke ABD'nin sömürgesidir. Türki- ye'de bile bile IMF'in kucağına atb- yor" dedi. Bilgi Üniversitesi İktisat Fakül- tesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gül- ten Kazgan, IMF reçetelerinin ama- cından saptığını ve gelişmekte olan ülkelere uluslararası sermayenin çı- karlan doğrultusunda dayatmalar- da bulunduğunu söyledi. Ekonomist Mustafa Sönmez de, lMFinküçül- meyi öngören kemer sıkma politika- lannda, sosyal dengeleri gözetme- diğini belirtti. Gelişmekte olan ülkelerin ekono- mik performansını masaya yatınp, uluslararası fınans çevreleri neznin- de kredibilitesini yükseltmek savıy- la reçeteler sunan IMF, zengin ülke- lerin çıkarlan doğrultusunda senar- yolar üretmeye devam ediyor. Tür- kiye de, sunulan reçeteleri kayıtsız şartsız yerine getirmeye çahsarak, sos- yal devlet anlayışını gözardı ediyor. Prof. Dr. Efsender Korkmaz, IMF'in ABD dahil 7 gelişmiş ülkenin istik- ran doğrultusunda politikalar üret- tiğini belirterek, "Kur istikran sa- IMF, zengin ülkelerin çıkarlan doğrultusunda senaryolar üretmeye devam ediyor. Türkiye de, sunulan reçeteleri kayıtsız şartsız yerine getirmeye çalışarak, sosyal devlet anlayışını SiyasilerumutiannıIMF politikalanveABD'yebağlarkenekonomistlerbururumueleştiriyor.(REUTERS) nayUeşmiş ülkelerin maknı rahat sat- ması için düzenleniyor. Önemli olan patronlanna zarar gelmesin. Türki- ye bile bile Fon'un kucağına düşüyor. Türkiye'nin ithalah azalırsa, bu ül- kelerden alacaklan da azalacak. An- cak stand-by yapmamak daha ağır maliyeticr getirir. Bu durumda Tür- kiye borç buhnakta zorlanacak" de- ğerlendirmesıni yaptı. 'Yûkselen pazarlar sömürge' Korkmaz, yükselen pazar olarak tanımlanan her ülkenin ABD'nin "sömürgesi" olduğunu ifade etti. IMF'in Türkiye'ye sunduğunu reçe- telerin çelişkilerle dolu olduğunu anlatan Kormaz şöyle devam etti: -Bir yandan kamu ürünlerinin fi- yabnı yükseltin, çiftçiye destekleme alımlannı kaldınn, esnafa verilen kredileri düşürün, bir yandan da enflasyonu yiizde 25'lere çekin. Özel- leştirmeyi hızlandınn diyoriar. Satış kapsamına alınan KİT'ler de verim- siz çalışmay a başkyor." Prof. Dr. Gülten Kazgan, IMF'in amacından saptığını vurgulayarak, uluslararası sermayenin çıkarları doğrultusunda programlar sundu- ğunu söyledi. Kazgan, "1970'liyıl- larda biraz daha başarüı olabiliyor- du. Bugün ortaya konan program- lar alaklışı. IMF potitikalanyla kim- se düzlüge çıkamıyor. Aksine küre- selleşiyorum diye yerli sanayi yaban- cı ellere geçiyor. Yoksulluk, üretim- de durgunluk. gelir dagüırrunda bo- zulmalar ortaya çıkryor " diye ko- nuştu. IMF politikalan doğrultusunda Türkiye'nin bugünkü yatırımlanm, geleceğini karlı bir şekilde yabancı sermayeye devrettiğini belirten Kaz- gan, şöyle devam etti: "Ekonomryi daralün diyortar. Al- manya,ABD gibi ekonomiler daral- maya girerseonlann politikalan ge- nişleme yolunda oluyor. Biz de tam tersL" Türkiye ekonomik politikalannı bağımsız uygulayacak siyasi yapı- ya sahip olmadığını kaydeden Kazgan, bu durumun ekonominin felaketi olduğunu dile getirdi. Bil- gi Üniversitesi tktisat Fakültesi Bö- lüm Başkanı Prof. Dr. Kazgan sözlerini söşye sürdürdü: "Sermaye hareketkrinin serbesrieşmesL Güm- riik birtiği ile Türkiye ayakları üze- rinde duramaz oldu. 199O'lı yıllar Türkiye için kayıptuf Stand-b>'lann ruhu aynı Ekonomist Mustafa Sönmez de, Türkiye' in umut bağladığı stand-by anlaşmalannın sürekli küçülmeyi ön- gördüğüne dikkat çekerken, kemer sık- ma politikalannın sosyal dengeleri bozduğunu vurguladı. IMF'in küçülmeyi öngören politi- kalar sunmaya devam ettiğini anla- tan Mustafa Sönmez. "Stand-by an- laşmalannın ruhu değişmiyor. Tür- kiyeödemeler dengesiyle yüzyüze ka- lıyor. Bunun yansıması olarak da iç dengelerde sıkınh yaşanıyor. Kamu- sal harcamalann kısılmasını, talebin daralmasuiL döviz kazandıncı faali- yetlerin arttırılmasını, küçülmeyi ön- gören reçeteler sunuluyor" görüşünü dile getirdi. Deprem atmosferinde süren gö- riişmelerde de durumun değişme- diğini kaydeden Sönmez, "Pasta- nın küçülmesi zarar görenlerin da- ha da yoksuUaşması, sosyal devle- tinyapbgı harcamalann azalölmaa demektir. IMF o ülkelerdeki sosyal denge'eri, refah kaygısı gözetmez" diye konuştu. • 1980'lerden sonra IMF'nin gelişmekte olan ülkelere verdiği krediler, ekonomik politikalan yönlendirici önerilerle amacından uzaklaştı. Düzerrieme Onay Küş Onaylanan tutar Kulanrtan tutar feMi tariN tarihi SDR (müyon $) SDR (milyon $) Stand-by 07.08.1994 03.07.1996 610.5 460.5 Stand-by 04.04.1985 04.03.1985 225.0 168.7 Stand-by 06.04.1983 04.03.1984 225.0 56.3 • Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu İle son 15 yılda imzaladığı her üç stand-by anlaşmasının da faturası hep çalışan kesimlere çıkanldı. 50yılda 16 stand-byanlaşnasıTürkiye, uluslararası parasal sorunlan çözmek için kurulan ve 1947 yilında "fiHen" çah$maya başlayan IMF ile 50 yılda 16 stand- by anlaşması imzaladı. Türkiye gibi gelişmekte olan birçok ülkeye açtığı kredilerle dış ticaret açıklannın kapatılmasına yardımcı olmak amacını güden IMF. ancak 1980'li yıllara gelin- diğinde ekonomik politikalan yönlendirici önerilerle amacın- dan uzaklaştı. îstikrar poiitikalan IMF, 1970'H yıllann sonuna kadar gelişmekte olan ülkelerin fi- nans nezninde kredibilitesini yük- seltecek "yeşil ıjık™ olarak görü- lürken. ilerleyen yıllarda önerdi- ği istikrar programlan Türkiye'nin aleyhine gelişti. Türkiye , İkinci Dünya Sava- şı'ndan hemen sonra dünya Fı- yatlanyla kendi ihraç fiyatlan arasındaki farkın büyuklügünden doğan bir ihracat güçlüpyle kar- şılaştı. Savaş süresince sahip ol- dugu pazan koruyabümek için Türk parasınin değerini yeniden belirlemek zorunda kaldı. Türkiye'de uygulanan ithal ika- mesi politikası, Kore Savaşı'nın tanm ürünleri ihracatındaki etki- si ve ürünlerdeki arhşla birlikte 1950'li yıllann ilk yansında ba- şanlı oldu. Ancak daha sonra fi- yat arüşlan ve dış ri- caret açıklan biçi- nünde tıkanıklıklar ortayaçıktı. Işte IMF 'nin Türk ekonomisi üze- rindeki ilk müdahalesi de bu bunalım sırasında görüldü. IMF 1958 yıhnda 600 mil- yon dolarlık dış borcumuzu erteleyerek, 359 milyon dolarlık yeni bir kredi sağladı. Daha son- ra IMF'nin önerileri doğrultusun- da 3 Ağustos 1958'de yapılan de- valüasyonla Türk parasınin de- ğeri yüzde 320 oranında düşürül- dü ve 1 dolar 2 lira 80 kuruşken 9 lira oldu. IMF'in baskılan üzerine Tür- kiye, Ağustos 1970'te de yüzde 66 oranında yeni bir devalüasyon daha yapmak zorunda kaldı. 1970'lerde yurtdışından sağla- nan işçi dövizleri, ekonomideki bunahmı görece azaltmakla bir- likte, önerilerle Türkiye 1977 yı- lma kadar 13 devalüas- yon yaptı. Türkiye eko- nomisinde ağırlığını his- settiren döviz sıkışıklı- ğı, 1979 yıhnda yeni kre- di alabümek için IMF ile "anlaşma masasına" oturulmasıyla sonuç- landı. Temmuzayında IMF ile imzalanan "stand-by" anlaşma- sı ile hem IMF'nin ye- şil ışığı yakması sağlan- dı, hem de 250 milyon SDR'lik (özel çekme hakkı) bir kredi el- de ediliyordu. IMF ile en fazla stand-by dü- zenlemesi imzalayan ülkeler ara- sında bulunan Türkiye, 18 Hazi- ran 1980'deüçyılhkve 1 milyon 250 bin SDR'lik yeni bir stand- by anlaşması imzaladı. IMF'nin ileri sürdüğü koşullar karşıhğında Türkiye ile 50 yılda 16 stand-by imzaladı. Türkiye 1983 ve 1984 yıllannda Turgirt Özaldöneminde IMF ile iki stand- by anlaşması imzaladı. Türkiye bu anlaşmalar ile 225 milyon dolar- lık iki kredi aldı. IMF ile yapılan diğer anlaşma ise 1994'te Tansu ÇiDer döne- minde gerçekleştirildi. Anlaşma ile 610 milyon dolarlık kredi sağ- landı. Ancak, IMF ile yapılan stand- by anlaşmalannın fatura- st çalışan kesime çıkanldı. Kamu kesiminde özellestirme hızlanır- ken, maaşlar kısıldı, işten çıkart- malar yaşandı. Son olarak 22 Haziran 1998'de ANASOL hükümeti döneminde Yakm tzleme Anlaşması imza- landı. Bu anlaşma yeni bir stand- by ile Türkiye'ye rnali destek ge- tirecek bir sürecin başlangıcı ola- rak kabul edildi. Yakm Izleme Anlaşmasrnın süresi geçen hazi- ran ayında sona erdi. vaatler değişmedi Ekonomi Servisi - Türkıye ile ABD arasındaki resmi temaslar sürerken yıllardır ekonomideki çıkış yolunu ABD ve IMF ile ya- pılan görüşmelere bağlayan hü- kümet yine aynı sözleri duydu. ABD Başkanı Bill Clintonın ve IMF"nin Başbakan Bülent Ece- vit'e "çözüm'' olarak sunduğu "telkiııler'' Aralık 1997'de döne- minbaşbakanıMesutYılmaz ile yapılan görüşmeyi anımsattı. Clinton o günlerde de AB ko- nusunda Türkiye'nin haklı oldu- ğunu söylerken, *Türkiye'nin öne- mini her sabah yeniden fark edi- yonım" demişti. İki yıl sonra Ecevit'in ABD'yc yaptığı gezi sırasında Beyaz Sa- Tay'ınkapısındaCHnton'ınağzın- dan >ine benzer sözlerin döküldü- ğü gözlendi. Clinton, Türkiye'nin AB'ye adaylığı konusunun çö- zümlenebileceğini söyledi. Gflndem maddeleri iki yıl önce gündeme gelen an- cak halen çözülemeyen Bakû-Cey- han Boru Hattı, enerji yaünmla- n.Türkiye'deki yüksek enflasyon görüşmelerde önemli gündem maddelerini oluştururken, ABD Kıbns konusundayine Türkiye'nin yanmda yer almadı. Aralık 1997"de büyük umutlar- la ABD'ye giden Mesut Yılmaz'ın aldtğı sözlerin bugünle benzerlik taşıdığı gözlenirken, çözüm yolun- da herhangi biradım aülmadıgı ay- nı nasihatlann yeniden tekrarlan- masından anlaşılıyor. Clinton'ın Yılmaz'ademokra- tfldeşme ve insan haklan konusun- da düzenlemelere ihtiyaç olduğu yolundaki sözleri, IMF Başkanı Michael Camdessus'un. "Türki- ye'ninönündekien acil sorun yük- sekenflasyon" uyansı bugün de ge- çerliliğini koruyor. Greenpeace'ten Clinton'a mektup Nükleer santrala destek vermemesi istendi Ekonomi Servisi- Başbakan Bülent Ecevit'in ABD'deki resmi temaslan sürerken Greenpeace, Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santralla ilgili olarak ABD Başkanı Bill Clinton'a bir uyan mektubu sundu. Akkuyu ihalesinde yer alan ABD'li şirketlere destek verilmemesini isteyen Greenpeace, Clinton'a iletilen mektupta aktif fay hattı üzerinde kurulan Tüpraş ve diğer kimyasal tesislere dikkat çekerek Türk hükümetlerinin bu tür olaylarda doğru kararlar veremedığinı ifade etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersömer'in enerji sektöründe yatınm yapacak işadamlan ve ABD Enerji Bakanlığı yetkilileriyle gizli temaslarda bulunduğu bastna sızarken nükleer santral konusu da yeniden gündeme geldi. ABD'ye uçmadan önce 15 Ekim tanhinde Akkuyu nükleer santral ihalesinin sonuçlandınlacağını açıklayan Ersümer'in bu yaklaşunını endişeyle izleyen ve yıllardır bu konuda yoğun mücadele veren Greenpeace, olayı Beyaz Saray'a taşıdı. A ^T.kkuyu ihalesinde yer alan ABD'li şirketlere destek verilmemesini isteyen Greenpeace, aktif fay hattı üzerinde kurulan Tüpraş ve diğer kimyasal tesislere dikkat çekerek Türk hükümetlerinin bu tür olaylarda doğru kararlar veremediğini ifade etti. 28 Eylül tarihinde ABD Başkanı Clinton'a sunulan mektupta Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğuna işaret edildi. Greenpeace Akdeniz Türkiye Ofisi Enerji Sorumlusu Melda Keskin Akkuyu'da nükleer santral kurulması için 23 yıl önce verilen iznin bilimsel hiçbir çalışmaya dayanmadığını belirterek Clinton'a iletilen mektupta 1991 yıhnda Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yapılan çalışmada Akkuyu'nun aktif durumdaki Ecemiş fay hattına yakın olduğunun belirtildiğini söyledi. Yine Kanada'dan Sismik Jeofizik Şirketi'Başkanı Dr. Arsalan Mohajer'in 1998 yıhnda yaptığı değerlendirmede, Ecemiş hattında muhtemel bir depremin oluşturacağı riskin. deprem konusunda 1990 sonrası bulgularla yeniden belırlenmesi gerektiğirıi kaydettiği vurgulandı. Clinton'dan Akkuyu Nükleer Santral ihalesine teklif veren ve Beyaz Saray tarafından da desteklenen VVestınghouse - Mitsubishi konsorsiyumundan söz konusu desteğin çekılmesi istendi. Telsim'de uygulama alabildiğîne keyfi TUKETİCIKOSESİ Fatma Koşar Cumhuıiyet Gazeteai Türkocağı Cad. 39/41 CağaloğluASTANBUL TBL: (0212) 512 05 05 FAKS- (0 212) 514 07 51 Türkiye'deki iki GSM operatöründen biri olan Telsim keyfi uygulamalanyla gündeme gelmeye başladı. Telsim abo- nesi okurumuz elektronik mühendisi MehmetAktürk'ün şikâyetine göre, söz konusu firma, kendisinden haksız yere 173 milyon lira tahsil etti ve bir türiü ge- ri ödemedi. Aktürk, şikâyetinde ağustos ayının ilk haftasında son ödeme tarihi 17 Ağus- tos 1999 olan, 229 milyon liralık ara öde- me talebi adı altında bir fatura gönde- rildiğini belirtiyor. Aktürk. son ödeme günü 17 Ağustos'ta faturasını ödeme- sine karşın telefonun aramaya kapandı- ğını, verdiği uğraşlar sonucunda iki gün- de açtırabıldiğini anlatıyor. Bu gelişmelerden sonra Telsim Müş- teri Hizmetleri'nden aynntılı bilgi isteyen Aktürk'eyetkililerin yanıtı "Ayrıntılan an- cak ay sonundaki faturada görebilirsi- niz, şu anda itiraz hakkınız yok" olmuş. Aktürk, ikinci şoku da 18 Ağustos'ta depremden sonra telefonunun tama- men kapatılmasıylayaşadığını belirtiyor. Aktürk, üçüncü şoku fatura gelince Promosyon şikâyetlepi artarak süriiyop Gazeteler, "promosyon" adı altında ürün pazarla- mayı sürdürürken konuyla ilgili tüketici şikâyetlerinin arkası gelmiyor. Tüketici demekleri, günde 10'un üze- rinde promosyon şikâyeti aldıklannı söylüyoriar. Yetkililer, tüketicınin özellikle satış sonrası hizmet ve verilen ürünlerin kalitesi konusunda mağdur edildik- lerini ifade ediyorlar. Promosyon mağduru tüketicilerin hakkını araması- nı kolaylaştıran Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Başkanı Mehmet Sevim, her gün 10'un üzerinde promosyon şikâyeti aldıklannı belirtirken, Tüketici Haklan Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar da, ba- sında tekelleşmenin, tüketicinin doğru bilgilenme hak- kını kullanmasına engel olacağını vurguluyor. Yasaları ve yargı kararlarını çiğneyerek ürün pazar- lamayı sürdüren gazetelere Sanayi ve Ticaret Bakan- lığı'ntn her sayı için 1 milyar lira civannda para ceza- sı uygulama yetkisi bulunduğunu anlatan Mehmet Sevim "Basın tekellerininpolitik bağlantılan, hangipar- tiden olursa olsun bakanlann yasadışı uygulamalara duyarsız kalmasına neden oluyor" diyor. Derneğe gelen promosyon şikâyetlerini, gazetele- rin çözmemesi durumunda mahkemeye ilettiklerini kaydeden Sevim, bugüne kadar hiçbir tüketicinin da- vayı kaybetmediğini anlatıyor. Mehmet Sevim, gaze- telerin katmerii kazanç sağladıklan kampanyalanna ya- pılan vergi indirimlerine de dikkat çekiyor. THD Başkanı Turhan Çakar da, yoğun olarak pro- mosyon şikâyetleri aldıklannı belirterek, "Tüketici ti- cari kavgalann aracı haline getiriliyor tekelleşmenin enyoğun yaşandığı sektörierden biri olan basında ticari faaliyetleryoğun" değerlendirmesini yapıyor. yaşamış. Aktürk ge- j lişmeleri şöyle anla- tıyor: "Ge-J \ len fatura/ vj. 55 mil- — ^ yonduve 173 milyon li- ra alacağımız olduğu belirtiliyordu. Bu faturaya erken ödeme indirimi bile uy- gulanmamıştı." Telsim müşteri hizmetlerini yeniden arayan Aktürk'e geçen ay içinde bazı yan- lışlıklar olduğu, istenirse kalan paranın geri ödenebileceğini belirten Telsim yet- kilileri, parayı hâlâ ödemediler. Aktürk'ün şıkâyetini ilettiğimiz Telsim yetkilileri bize de aradan günler geçme- sine karşın yanıt vermediler. "Özellestir- meyurttaşı soydurmaksa biz böyle özel- lestirme istemiyoruz" diyen Aktürk, şikâ- yet mektubunda şu sorulara yanıt anyor- du: • Neye dayanarak 229 milyon ara ödeme talep ettiler? • Neden ayrınti vermediler? • Son ödeme tarihini beklemeden te- lefonumu neden 11 Ağustos'ta görüşme- ye kapattılar? • 17 Ağustos'ta da kapatıldı. Neden? • Bütün bunlara karşın benden özür dilenmedi? Haksız yere alınan 229 mil- yon liranın faizi ne olacak? • Acaba "Teleon" ödemeleri için '0' faizli kaynağa mı ihtiyaçlan vardı? Trabzon Limanı özellestirme progranuna ahndığı için ödenek aynlraayan ve çürümeye terk edilen tesislerin kaderini paylaşıyor. TmbzonLimanı özeüeştirme kurbanı AHMETŞEFİK TRABZDN - Altı yıldır özelleştinme kapsamın- da olan Trabzon Limanı, ödenek aynlmaması ne- deniyle perişanlığı yaşıyor. Özellestirme ldaresi, li- mamn yıl sonuna kadar ihaleye çıkanlacağını açık- larken, Trabzon Limanı'nın yılın ilk 8 ayında zara- nnın 500 milyar lira olduğu öğrenildi. Trabzon Limanı'nda incelemelerde bulunan Dev- let Bakanı Yüksel Yalova, limanın durumuyla ilgi- li olarak yetkililerden brifing aldıktan sonra vinç- lerin onanm ihalesi için Özelleştirme ldaresi'ni aradı ve 120 milyar lira ödenek çıkarttırdı. Ancak limanın yeniden ihale edileceğinin açıklanması üze- rine onanmdan vazgeçildigi, ödeneğın de gelme- yeceği öğrenildi. ÖİB yetkilılerinden alınan bilgi- lere göre Trabzon Limanı ekim-aralık dönemlerin- de ihaleye çıkanlacak. Trabzon Limanı İşletme Müdürü Celal Yılmaz. geçen yıl 110 milyar lira kârda olan linıan için mo- dernizasyon çalışmalanmn bir an önce başlatılma- sının zonınlu olduğunu açıkladı. Transit taşımacılığın "iyice" düştüğü liman için umut görünmüyor. Oysa hrnan, Kafkaslar, Orta As- ya ve Rusya ile Iran açıstndan ülkenin en önemli taşımacıhk istasyonu olarak tasarlanıyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear