25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 1997 PAZAR 12 KULTUR Yaşama sevincini asla kaybetmeyen, enerji dolu 63 yıllık bir çınar: Suna Pekuysal 'Gençler, bizden feyz ahn'• "Söyleyecek bir sürü güzel şey hazırlamıştım. San saçlı halimi. güzel fotoğrafımı perdede görünce kendimi alkışladım, 'ben buymuşum' diye... Belgin bu senin, Suphi, Sadri, Ayhan Ağabey bu sizin demek istiyordum. Ama gözyaşlanna boğuldum. O ara ağzımdan buna benzer bir şeyler dökülmüş galiba. Hatırlamıyorum. Kulise zor götürdüler. Aslında geç kalınan şeyler bunlar. Elli seneni sinemaya vermişsin. Ama bunu bir Eczacıbaşı düşünüyor." ZEYNEP SAYGI "Degişen hiçbir şey yok. Suna aynı Suna" diyor sanat yaşamının ellinci yı- lında dönüp geriye baktığında; "Baş- ladığımdan beri bu işe bayıüyorum." 1947"de tıyatroya 'bulaşmadan' önce konservatm arda tiyatro ve şan eğitimı alıyormuş. Sonrasında rol teklifleri ar- tınca vakit darlığından bırakmak zo- runda kalmış okulu. llk rollerinden bi- ri. 'Gelin'deki bulaşıkçı kız. Tekstte repliğıni bulmak için epeyce zorlan- mış. Umutsuz, herhaide benle dalga geçtiler' diye düşünürken bırden son perdede gözüne ılışıvermış: "Affedersiniz efendim... Geçiyordum da..." Ama bu küçücük rolünü hâlâ çok önemsıyor Pekuysal. Çünkü Tunç Yal- man oyun sonrası gazetede çıkan eleş- tirisınde şöyle diyormuş: "Bayan oyun- cular arasında en inandıncı olanı bula- şıkçı kızdı." Onu, Yeşılçam'ın 'komikkız'ı olarak tanıdık ve sevdik. Sonralan Haldun Sanat yaşamında SO \ ılı geride bırakan Pekuysal, "Değişen hiçbir şey yok- Suna tynı Suna" diyor. (Fotograf: KUBtLAY TÜNTÜL) Dormen'in muhteşem rejisiyle 'Lüküs Hayat'ın tatlı ve şirret Zeynep'ı olarak 50 yılını verdiği ve 'Alay Köşkü" dedi- ği ŞehirTiyatrolan'nın unutulmazlan arasına girdi. Çalıştığı tiyatro yönetmenleri ara- sında Şirin Devrim'in ayn bir yeri var. "Harika bir oyundu" dediği 'Mağa- ra'da Devrim hem yönetmen hem de oyuncuymuş. Oyuncu seçimlerinde Pekuysal'a şöyle birbakmış ve "Dram oynamanı istiyonım" demiş. Çok fark- lı bir çalışma ile Pekuysal 'Mağara'da komık çızgisinin dışına çıkıp dramatik bir hizmetçi rolü çıkarmış. "tşte reji- sörlük bu. F.lindeki hamuru voğurabil- melirejisör.Bir daha Şirin Devrim gi- bisiyle çalışamadım" diyor yıllann sa- natçısı. Genç tıyatroculara çok önem- li bir mesajı var: "Bizi izteyin, bizden feyz ahn. Biz kendimizi bö>le geliştir- dik. Biz bü vüklerimizi kulisten izledik, ne yapıyoıiar diye_ Benim konservatu- vanm tiyatromdur." 1947"den beri keyifle izlenen bir operet 'Lüküs Hayat' kulaklarda yer eden müziklenyse başka güzel. Seyir- ciye. gözlenyle oynuyor Pekuysal; gü- zellikleri. kurduğu bu iletışimle payla- şıyor. "Çehov oynayabüir misiniz hal- kın gözünün içine bakarak? Operet bu. İzleviciyle birlikte oynayabilir, durup onlara laf atabilirsiniz. Cemal ve Ek- 11. Uluslararası İzmir Festivali 10 haziran - 12 temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek Izmir,festival işığtyiaaydmhuuıcak• İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen festival 10 i haziranda Viyana t Filarmoni Orkestrası'nın Efes Büyük Tiyatro'da vereceği konserlerle açılacak. Festival, 12 temmuzda Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda Aziza Mustafa Zadeh'in vereceği konserle sona erecek. Kültür Bakanlığı festivale destek vermiyor. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Uluslararası İzmir Festivali. bu yıl 11. kez tzmirli sanatseverlerle buluşuyor. tzmir Kültür Sanat \ e Eğitim Vakfı (İKSEV) tarafından düzenlenen festival. bir ay boyunca tzmirli sanatseverlere kapsamlı bir program sunuyor. 10 haziranda Viyana Filarmoni Orkestrası'nın Efes Büyük Tiyatro'da vereceği konserler, açılacak olan 11. Uluslararası İzmir Festivali, 12 temmuzda Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda Aziza Mustafa Zadeh'in vereceği konserle sona erecek. Festıvalın bu yıl büyük bir atılım içinde olduğunu dile getiren İKSEV Başkanı Fıliz Eczacıbaşı Sarper, geçen yıllarda olduğu gibı bu yıl da hazırladıklan kapsamlı programa coşkulu bir katılım beklediklerini söyledı. Festivalin bu yıl Kültür Bakanlığı'ndan herhangi bir katkı olmadan düzenlendiğini kaydeden Sarper, "İzmir'i yıl boyu süren festivallere hanrlamak istiyonız. l luslararası İzmir Festivali'ni ülkemizin aydınuk geleceğine İzmir Festivali Aziza Mustafa Zadeh'i 12 temmuzda, Mikhail Banşnikov'u ise 11 temmuzda konuk edecek. ışık olarak görüyonım. Bu nedenle de ışıgı sürekli aydınlık tutmak gerektiğini düşünüyorum" dedi. 11. Uluslararası İzmir Festivali. 10 haziranda Viyana Filarmoni Orkestrası'nın Efes Büyük Tiyatro'da vereceği konserle açılacak. Şef Ola Rudner yönetimindeki orkestraya çiyanist ikili Fertıan ve Ferzan Önder eşlik edecek. Konserde Schubert, Mozart ve Beethoven'in eserleri seslendirilecek. Ankara Devlet Tiyatrosu. 17 haziranda Frank Galati tarafından oyunlaştınlan Steinbeck'in "Gazap Üzümlerr eseriyle tzmirli tiyatroseverlerle buluşacak. Christopher Martin'in yönettiği oyun, Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenecek. Festival kapsamında 19 haziranda Fransız Toulouse Llusal Oda Orkestrası'nın Efes Büyük Tiyatro'da vereceği konser yer alıyor. Şef Ender Sakpınar'ın yöneteceği. piyanist Hüseyin Sermet'in solist olarak eşlik edeceği orkestra. Mozart, Bach, Nielsetı ve Çaykovski'nin eserlenni seslendirecek. Konya Devlet Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun Efes Büyük Tiyatro'da sunacağı sema gösterilerinin ardından 24 haziranda 'Allegri String Dörtiüsü'nün St. Policarp Kilisesi'nde vereceği konser yer altyor. Viyalocı Jonathan Barrit. çellocu Bruno Schrecker, klarnetçi James Campbell ile kemancılar Peter Carter ve David Roth'tan kurulu grup, konserinde Schubert ve Brahms'ın eserlenni izleyenlere sunacak. 26 haziranda "Kurt VVeil ve Brecht Şarkılan" adı altında DEÜ Sabancı Kültür Merkezı'nde sunulacak bir gösteri yer alıyor. Erol— ; Erdinç'in müzik düzeniemeleri ve piyanoyla eşlik edeceği gösteride Zeliha Berksoy şıir ve şarkılar sunacak. Macar "100 Keman Çigan Orkestrası''nın konseri 1 temmuzda Efes Büyük Tiyatro'da gerçekleştirilecek. Lazslo Berki yönetiminde sunulacak konserde Brahms'ın "Macar DanslarT Hint müziğini ve sitan dünyaya tanıtan 'Ravi Shankar ve Gnıbu', 7 temmuzda Efes Büyük Tiyatro'da sanatseverlerle buluşacak. 11 temmuzda ünlü dansçı Mikhail Banşnikov'un u White Oak Dance Project" adıyla kurduğu grubun modem dans göstensi var. Banşnikov'un da dansçılar arasında bulunduğu gösteri, Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. 11. Uluslararası İzmir Festivali, 12 temmuzda Aziza Mustafa Zadeh konsenyle sona erecek. Zadeh'in kapanış konseri Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda yapılacak. Festival kapsarrundaki etkinliklerin tamamı saat 21.30'dabaşlayacak. Festival kapsamında yer alan etkinliklerin bilet fiyatlan 500 bin-3 milyon lira arasında belirlendi. Biletlerin tzmir Devlet Opera ve Balesi, Alsancak Beymen, Vakkorama, Montrö McDonald's, izmir Hilton, Temizocak Sanat Galerisi, Selçuk Efes Müzesi, Kuşadası Tunzm Danışma Bürosu ve Çeşme Altınyunus Oteli'nden sağlanabileceği bildirildi. rem Reşit Rey kardeşler bunu iyi hal- letmişler." 'Lüküs Hayat'ın Zeynep'i. oyunun başansını Haldun Dormen'in başansı olarak yorumluyor. Dormen'in fınal sahnesini çok övüyor. "Yirmi yıl son- ra oynansa yine izlenecek bir oyun" di- yor. Önümüzdeki yıl yaş haddınden emekliliği geliyor. ama Lüküs Hayat'a devam etmek ve bir de yeni oyunda rol almak istiyor. "Ben emeklilik diye bir şey tanımam" diyor Pekuysal. Sağlığı izin verdiği müddetçe sahnelerden in- memeye kararlı. Çünkü çalışırken din- leniyor. Hafta sonlannı ve tatillerini geçirdiği, sahneden elini ayağını çe- kince gidip yerleşmeyi düşündüğü Si- livri içinse şöyle söylüyor: "Oradaki e\ime gidince yoruluyorum. Yemek yap, ortabğı topla. Her seferinde 'keş- ke çalışmam olsa da dönsem' diyo- rum.'' 'Oyunculuk her şeye değer' Amatör ruhunu koruduğu 50 yılda topu topu iki başrolü olmuş sınemada; Yedi Kocalı Hürmüz'ün ilk sinema uyarlamasında ve Suphi Tanır'la birlik- te 'Neşemizı Bulalım'da. Geçen aylarda gerçekleşen sinema festıvalinde ömür boyu başan ödülüne değer görülmüştü. Suna Pekuysal ve ErolTaş. Pekuysal ödülünü alırken son derece duygusal anlar yaşanmış ve sa- natçı dahil salondaki herkes gözyaşla- nnı tutamamıştı. Törenden sonra iki gün hasta yatmış Pekuysal. "Söyleye- cek bir sürü güzel şey hazırlamıştım. San saçlı halimi, güzel fotoğranmı per- dede görünce kendimi alkışladım 'ben buymuşum' diye... Belgin bu senin, Suphi, Sadri. Ayhan Ağabey bu sizin demek istiyordum. Ama gözyaşlanna boğuldum. O ara ağ- ^^^^~^~ zımdan buna benzer bir şevler dökülmüş galiba. Hatırlamıyorum. Kuli- se zor götürdüler. Aslın- da geç kalınan şeyler bunlar. Elli seneni sine- maya vermişsin. Ama bunu bir Eczacıbaşı dü- şünüyor. Senin kendi Yeşilçamın, demeğin bunu düşünemiyor. Kazalargeçirdik, dü- şürüldük, hepsinin acı- sı sonradan çıktı._ Ge- ceyanlan sulara girdik. soğuk havalarda havuz sahneleri çekrik, ağaç- lardan atladık. trabzan- lardan kaydık... Ama hepsine değiyor." 'Herkes Seni Seviyorum Der'KültürServisi-Woody Allen'm 26. filmi 'Herkes Seni Seviyorum Der- Everyone Says I Love You' sinemala- nmızda gösterime girdi. Sanatçı mü- zikallerin ruhunu yakalamayı amaç- ladığı filme 90'lann ruhunu ve ken- dine özgün yönetmenlik denemeleri- ni de katmış. Müzikal komedi niteliğindeki fil- min oyunculanndan hiçbiri gerçek bir müzikalde başrol alabilecek eğitime ve yeteneğe sahip değil. Bu nedenle tutucu bir müzikal izleyicisi 'Ben bu filme iyi müzik dinlemeye geuniştun' diyerek sinema salonunu terk edebi- lir. Ancak Woddy Allen'm amacı iyi bir müzikal çekmek değil eskı müzi- kallenn ruhunu ve inceliğini yakala- mak sadece. Bu konuda da oldukça başanlı. Goldie Hawn ise oyuncu ar- kadaşlanndan farklı olarak usta mü- zisyen oyunculannı aratmayacak bir başan sergiliyor. Sanatçının bu üstün başansı kendisini keşfeden Woody Allen'ı bile şaşırtmış. Dick Hay- man'ın büyük bir ustahkla düzenle- diği bütün parçalarmüzikallerin altın çağı olan otuzlu ve kırklı yıllardan seçilmiş. Mekânlar ise Hollyvvood müzikalleriyle özdeşleşmiş Nevv Y- ork, Paris ve Venedik. Güzel bir ilkbahar günü Manhat- tan'dabaşlayan filmdeolaylaryaz ve sonbahar aylannda gelişiyor ve kar örtüsünün yeryüzünü kapladığı kış günlerinde çözümleniyor. Bütün ka- rakterleri çevresinde toplayan Goldie Hawn zengin bir avukatm eşinı can- landınyor. Goldie Havvn'ın ilk eşi ise Paris'te yaşayan ve yazarlık yapan Woddie Allen. Allen gönlünü güzel sanat tarihçisı Julia Roberts'a kaptı- nyor... 'Everyone Says I Love You'. müzikleri dikkate alınmazsa oldukça başanlı bir komedi kabul edilebilir. Ancak 'My Baby Just Cares For Me', 'If I Had You' ve "Making VVhoopee' gibi parçalar da filme ayırt edici bir özellik katıyor. Oyuncular müzik konusunda çok yetkın olmasalar da amatör ruhun iç- tenliğiyle müzikale dört elle sanlmış- lar. Finali unutulmaz kılan 'Everyo- ne Says I Love You' ise filmi başanlı bir müzikal olarak değerlendirmeye yetecek kadar keyifli. Roberts ve Allen 'Herkes Seni Sevivorum Der' fılminde. 'Esas görevim tiyatro'' Şimdi eskı filmlen oynayınca televizyon başından aynlamıyor yıllann sanatçısı. Bir- kaç akşam önce de ge- ce geç saatlere kadar oturup 'Ayhan'la 'Fi- Bz'in bir filmıni izle- miş. "Aman diyorum, ne güzel işleryapmışız o şartlarda! Şimdi teknik ilerledu her şey ilerledi ama hiç bir şey eskisi gi- bi değü." Sayısız ödülünün ya- nı sıra tsmail Dümbül- lü Ödülü'nü alan tek kadın oyuncu yine Su- na Pekuysal. Hâlâ oy- nayacağı rollerden önce üç gün uyku uyuyamı- yor. Hâlâ oyunculuk konusunda çok duygu- sal ve bu yüzden bu denli başanlı ve siline- mez. Peki oyunculuk dı- şında yaşamı nasıl geçi- yor? "Benim esas göre- vim tiyatrom, oyuncu- luğum. Bunların dışın- da ne yapabilirim ki?" Çarşı pazar dolaşıyor hareket olsun diye. Er- tesi gün çalışacaksa ge- ceden yemeklerini ya- pıyor; telaş olmasın! "Onu da vapmazsam hiçbir şey kalmıvor ya- pacak" diyor, "Bu ka- dar dik ayakta kalmamı oğlum Sait Ali'ye borç- luyum. Oğlanın yeme- ği, kah valnsı olmasa ya- yılıp kalacakmışım kö- şelerde. köşe yasöğı gi- bi... Benim durumum- daki bir insan nasıl böy- le hareketli olur diye herkes şaşıyor. Oysa ke- miklerie ilgili sorunum, hareketle değU." Söyleşi sırasında hayranlan hiç yalnız bı- rakmıyorlar Pekuysal'ı. Hepsiyle teker teker il- gileniyor ve nazikçe te- şekkür ediyor. Eğitım- sizlikten, dinin yozlaş- tınlmasından ve kala- balıktan şıkâyetçi. Ama o bir halk sanatçısı. Ra- hatsızlığı olmasa yine eskisi gibi otobüsle gi- dip gelecek işlerine... KÖŞEBENT ENİS BATUR Gemi Ingiltere'nin ardından Fransa'da da "so/"un ikti- dara yeniden tırmanması, Avnjpa'da biriik arayışı- nın önemli bir evresinde neredeyse genel bir tercih- ten söz edilmesine yol açan bir gelişme oldu: 15 ül- keden 11'inde merkez sola yönetim teslim edildi böylece. Birsiyaset bilimci değilim ben; bu olgunun neden- leri ve sonuçlan üzerinde durmak bana düşmez. Bir toplumbilimci de değilim; buradan geleceğe yöne- lik yorumlar üretmeyi aklımdan geçirmiyorum. Ge- nel tablo, Türkiye açısından iki konuya değinme is- teği uyandırıyor içimde; Son 20 yıl içinde iki büyük kınlma, 12 Eyiül 1980 darbesi ve Perestroyka, Türk "aydın "lannm bir bö- lüğünde, geri dönüşsüz izlenimi uyandıran bir du- ruş değışikliğine yol açmıştı: Sol ölmüştü, toplum- sal hiçbir çözüm yelpazenin o kanadında artık ara- namazdı. Kimi liberal oldu ve kaldı. Kimileri II. Cumhuriyet- çi, liberal, Özal'cı, sonra da Refah yandaşı oldu. Pek çoğu solu rüküş, demode, arkaik bulduklannı hem de ne sert üsluplarla dile getirdiler. Soldan umudu- nu kesmeyenlere, umut kesseler bile, o yakaya bak- mayı sürdürenlere köhne zihniyetlerin temsilcisi ola- rak baktılar. Gelişkın demokrasilerin bünyesinde de sol sük- lüm püklüm olmuştu başlangıçta. Proje tıkanıklığı doruktaydı. Eskimış parametrelerle mesafe alına- mayacağı ortadaydı. iktidarayakınlaşmadan yaşa- yamayan kimi "aydın "lar orada da yeni duruma ayak uydurup yer ve yön değiştirdiler. Gelgelelim, "öfe- kiler" çogunluktaydı, birlikte düşmüşlerdi, birtikte kalkmak için kolları sıvadılar ve çalıştılar. Avrupa'da bugünün solu, dünün solu değil şim- di. Deprem bölgesinde yürütülen hummalı çalışma onlara tazelenmiş ölçüler, yepyeni bir bakış açısı getirdi. Solu, Avrupa'da sağ değiştirdi. Yıllar yılı sa- ğı sol değiştirmişti. Bizım, gemiyi terk etmekle yetinmeyen, bir de onu batırmak için epey enerji sarf eden eski sol ay- dınlanmız şimdi ne yapacaklar? Onlar, Batı'dan ge- len rüzgârla sağa uçmuşlardı, şimdi rüzgânn yönü değişti, yeniden öbür yöne mi yelken açacaklar? Zor. Çünkü, Türkiye'de sol Avrupa'daki toparlan- mayı, değışimi yaşamadı. Yer değıştiren sol aydın- lann desteğinden yoksun kaldı. Yeni bir yapılanma, yeni değer sistemi için kollan sıvayacak ekibi yok- tu artık, gemı olarak kalmakta dıreniyordu gerçi, a- ma batık gemı statüsünü değiştirecek köklü bir atı- lım yapmayı da başaramıyordu. Bugün, önümüzde- ki seçimlerde ülkeyi başkalanna teslim etmeyi ne- redeyse garanti altına alacak bir strateji geliştirdiği herhangi "gerçek" bir dayanışmaya yanaşmadığı gözleniyor. Banamantıklıgörünüyorbu: Iktidarata- lip olmasına yol açacak bir projesi yok "so/"un, Tür- kiye'de: Muhalefette oynamayı ve oyalanmayı yeğ- lediğıni şimdiden ıfade etmekte sakınca görmüyor. Fransa'da sol seçmen neden sol cepheyi iktida- ra taşıdı? Işsizliğe çözüm getireceğine, çalışma sa- atlerini azaltacağına sahiden bel bağladığı, bu so- mut beklentileri yenne geleceği için mi? Hayır: Daha soyut nedenlerle. Fransa'da sol cep- he, Demokrasi'nin gücünün korunması konusunda, "toplumsal devlet" kavramının payandası olduğu için tercih edilmiştir: Liberal ekonomik sistem ile denge kurulsun diye. Solun misyonu Avrupa'da ar- tık yüzde yüz ekonomik düzen değişimi ile sınırlı değildir, kaldı ki projesinın bel kemiği de orada de- ğildir. Türkiye'de solun güç kazanması için seçmenin tek beklentisi, onun gerçek Demokrasi'ye gerçek bir sahiplenme kararlığı göstermesinde biçimlenmek- tedir. Sol seçmen ne "proletarya diktatöriüğü" gibi tedavülden kalkmış bir hedefı, ne devletçi ekonomi kurallannın işletilmesini, ne de benzeri "eski para- metre "leri hedef alıyor. Düşünün ki, adaletsiz gelir dağılımı bile ikincil bir düzlemin sorunu haline gel- di. Önce çağdaş bir yaşama modeli. Aydınları kaybolmuş, lıderleri kesinkes başansız bir solun bunu sağlaması olanaksız. Onun için de, seçimlerde sol seçmeni tek bir şey bekliyor: Umut- suz bir şaşkınlık. Sağını solunu kaybetmiş bir ülke nereye gidebi- lir? Hâmiş: llanda "manzaralı daire" yazıyor. Telefon- da soruyorsunuz, "manzara olayı şimdi şöyle" diy- or emlakçı: "Evin karşısında boş arsa var, daireaçık- lığa bakıyor." BUGUN • 1. ULUSLARARASIÖĞRENCİ TRİENALİ kapsamında 11.00-19.00 saatleri arasında Ayla Algan ve U. Değirmencioğlu'nun katıldıgı Mimar Sinan Üniversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gösterim Sanatlan Topluluğu çalışması konulu seminer ve gösteri yer alıyor. • TARİHfDARPHANE '97 ETKİNLİKLERİ kapsamında saat 13.00'te Saydam Gösterisi ve 'Kuşbakışı Anadolu" başlıklı halk oyunlan konseri, saat 17.00'de Itri Topluluğu'nun vereceği konser izlenebilir. • ELEŞTtRİ KfTABEVTnde saat 15.00'te Tansu Bele "Ah Benim' Bir Başıma tstanbul Kadınlığun' ve Tanseli Polikar 'Deccal'Karanlık Öyküler' adlı kitaplannı tanıtıyor.(373 38 24) 1. BODRUM ULUSLARARASI ÇEVRE FILMLERİ FESTİVALİ BUGUN • SfcNENU BODRUM: 'Silahlann Sessızliği" (21.30).'Soğuk Ateş' (23.30) • KARYA SİNEMASI: 'însan Denen Bitki' (10.00), 'Pierre Hebert'le söyleşi' ( 12.00), 'Kabloonak' (15.00), 'Manisa Tarzanı'(17.00) • İSİS GÖSTERİ SALONU: Kurt Kardeş'.'Harika Hayvanlar', 'Altın'ın S'si", 'Delta Gücü' (10.40) "Bir Zamanlar Avusturya','Topal Martı"v'Doğa Zamanı: Ölüm Tuzaklan ve Yaşam Kaynaklan". 'Tales Not For Adults', 'Çöp tnsanlan' (14.30) ve Özel Gösterim: Jacques Yves Gousteau, 'Sessiz Dünya' (18.00) YARIN • StNEMA BODRLIM : 'Alaska' (21.30), 'îmdat ile Zarife" (23.30) K.4RYA SİNEMASI: 'Silahlann Sessizliği' (10.00). 'Doğa Savaşçısı' (12.00), 'Sinema Günleri' (15.00), 'Manisa Tarzanı' (17.00) İSİS GÖSTERİ SALONU: Fillerin Efendisı' (18.00).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear