24 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3C KASIM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR i Alacakaraıdıktaıı mektup var a- 9 X Gaziantep Diş Hekimleri Odası Baş- kaaı Tuner Taşkan, Tûrkiye'de nüfusun yanızca yiizde onunun ağız ve diş sağ- İığjıa önera verdiğini söylemiş. Memle- ketimizde 6 yaşındakı çocuklann sade- ce yüzde on yedisı sağlıklı dişlere sahip- mı>. Kırsal kesimde 35-40 yaş grubunun yüzde doksan beşinin dişleri çürük. Kent nirusunun yüzde yetmiş dokuzu çürük dişle dolaşıyor. Tûrkiye'de diş firçası ve diş macunu kullanımı da çok düşük. Memleketimizde dört kişiye yılda bir diş firçası düşüyor. Iç karartıcı istatis- tüüer. Kışi başına yıllık diş macunu tü- keümı bızde 45-50 gram. Ingiltere'de 480 grammış. Türkiye'de ailelerin yüz- de otuzunda diş firçası ve macunu hiç kullanılmıyormuş. Bızim memlekette kâğıt peçete, kâğıt havlu, kâğıt mendil ve tuvalet kâğıdı tüketimi de çok azdır. Her şey gibi bu kâğıt tüketiminin azlığını da ekooomik nedenlere bağlayıp işin için- den çıkamayız. Birkaç yıl önce okudu- ğum bır kamu araştınnasını anımsıyo- nım. Ortalama, haftada bir yıkanıyor- muş ülkemizin erkekleri ama on beş günde bir çamaşır değiştircnler çoğun- luktaymış aynı erkeklerin içinde. Gel de çık işin içinden. Bu arada bir başka trajikomik küçük haber daha çarptı gözüme. Ordu'nun Ünye ilçesi Saraycık köyünde birçok hastalığa ıvı geldıği ileri sürülen kaynak suyunun, yapılan tablil sonucunda koli basıli içerdiği ortaya çıkmış. Ünye Kay- makamı AM Cafer Akvûz, "Tetaoy Gö- revde" adlı televizyon programında bu suyun birçok hastalığa iyi geldiğinin be- lirtildiğini, bunun üzerine Türkiye'nin dört bucağından binlerce üısanın yöre- ye akın ettiğini söylemiş. Hiçbir bilim- sel incelemeye dayanmadan şjfandiye i- lan edilip içilen bu suda koli basili ora- •Yirmi birinci yüzyıl kirtıin olacak? Geçmişin karanlığına gömülü kalmak isteyen kızgın, barbar gericilerin mi? Yoksa aydınlık bir geleceğe inanan iyi yürekli ilericilerin mi? Mısr'da Müsföman fanatikler eiU seki/ turisti hunharca öldürdüler ya, bu barbarhk gösteris için seçtikkri yer flginçti. nı çok yüksek çıkmca... Busuyunkapa- nlması için gerekü p»hyıml«r başlanlrnış- ür diyor kaymakam. Geçenlerde Mısır'da Müslüman fana- tikler elli sekiz turisti hunharca öldürdü- ler ya, bu barbarlık gösterisi için seçtik- leri yer ilginçti. Binlerce yıüık Mısır uy- garhğının tslam öncesi, Firavunlar za- manından kalma Luksor bölgesini ge- zen turistleri öldürdüler bu barbarlar. Luksor, Mısır'da tarihi anıtlann en yoğun olduğu bölge. Karnak, Hatşepsut tapı- naklan, Krallar Vadisi, Kraliçeler Vadi- si, Tutankamun'un mezan, Memnon Abidesi, Büyük Rarnses'in dev heykeli hepsi Luksor civannda. Altı-yedi bin yıl öncesinin muhteşem uygarlığından ka- lanlan görmeye gelen insanlann öldürül- düğü yer burası. Eratostratus, Efes'teki Diana tapına- ğını yakıp yerle bir ettiği zaman "tarihe geçeceğmi", unutulmayacağını söylemiş. Afcxander StiDe'nin Nev Yorker dergi- sinde çıkan bir yazısından aktanyorum bu bilgileri. Mısır'daki katiller de, Mı- sır'ı Müslüman olmayan her şeyden te- mizlemek isterken işe o ülkenin tarihini ziyaret eden kâfirlerden başlamışlar gö- ründüğü kadanyla. Seçtikleri yerin laik Batı gözündeki sembolik değerini dü- şünmüş olmahlar. Sanat eserlerine saldın yalnızca Müs- lüman fanatiklere özgü bir rahatsızlık değil elbette. Rembrandt'ın ünlü Gece Devriyesi adlı tablosuna bıçakia iki ke- re saldınldı, yaralandı bu tablo. 1972 yı- lında Roma'nın Saint Peter Meyda- nı'nda yüzyıllardır duran Michelange- lo'nun Pieta adlı heykeline eli çekiçli bi- ri saldırdı, heykelin ayağını kırdı sanıyo- rum. Mafya, Italyan hükümetine gözda- ğı vermek istediği zaman bombaladığı üç yerden ikisi ortaçağdan kalma kilise- ler, sonuncusu da rönesans hazinelerinin durduğu Floransa'daki Uffizi Galeri- si'ydi. Geçen yıl yine Mısır'da aynı çe- te, piramitleri gezen Yunanlı turistleri öldürmüştü. İki ay önce yine Mısır'da aynı çete Kahire'deki Mısır Müzesi'ni gezen dokuz Alman turisti müze çıkışm- da öldürmüş. Batılı fanatikler sanat ese- rinin kendini hedef seçerken, Müslüman fanatikler sanat eserinin yanında ya da çevresinde gezınen insanlan öldürmeyi tercih ediyor. Bunu da dans ederek, şar- kı söyleyerek, dua okuyarak büyük bir keyifle yapıyorlar üstelik. Böylece hem tarihe geçmiş oluyorlar, hem de tarihi "değiştinniş''. Yırmi birinci yüzyıl kimin olacak? Geçmişin karanlığına gömülü kalmak isteyen kızgm, barbar gericilerin mi? Yoksa aydınlık bir geleceğe inanan iyi yürekli ilericilerin mi? Bu tatsız tuzsuz yazıyı iyi Şeyler Yayınlan'ndan çıkan haiku'lardan bir alıntıyla bitiriyorum. Türkçesi Sayın Cevat Çapan'ındır bu güzelim dizelerin. Alacakaranlık "Karanhk iodiğine göre, şahinin gözleri de görmeyecek!" Böyle şakıyor bıldırcın. Aziza Türk müzisyenlerle çalışacak GÜLERÇETİN Her iki cümlenin birinde babası Vagıf Mustafa'yı anmadan edemeyen cazın Azeri prensesi Aziza Mustafa Zadeh, babasınm küçüklüğünde kendisine taktığı lakap olan 'Jaziza' adını verdiği son albümünü tanıtmak üzere Türkiye'yi bir kez daha ziyaret etti. 'Jaziza'da daha önceki albümlerinin aksıne kendi bestelenni değil de caz klasilderini seslendiriyor Aziza. Sadece albümünde değil bürün yaşammda hâlâ çocukluğunun izlerini taşıyor 'prenses'. Tıpkı 'Jaziza' gıbi kendisine takılan bir başka ısim olan 'Doğu'nun Caz Prensesi' lakabuıdan da oldukça hoşnut. Pek çok küçük kız gibi o da pamuk prenses olduğundan emin. 28 yaşındaki sanatçının prenseslik hayalleri ise artık çocukluk fantezileriyle değil. annesi tarafindan besleniyor. Aralannda çok özel bir iletışim olduğunu savunan anne-kız, sadece Aziza sahneye çıktığmda aynlıyorlar. Onun dışında annesi bütün çalışmalan ve görüşmeleri sırasmda kızının yanıbaşında. Ya kızının bulunduğu odada sigara içenleri uyanyor, ya kızının yemeklerini hazırlaüyor ya da her gece ördüğü saçlannı okşuyor. Bugüne dek Bül Evans, Al di Meoia gibi pek çok caz ustasıyla çalışan Aziza, şımdı Türk sanatçılarla bir proje gerçekleştirmek istiyor. Türkiye'de çok sayıda yetenekli müzisyen bulunduğuna değinerek oldukça verimli ve keyifli bir çalışma olacağını söylüyor. Aziza, Türk ve Azeri parçalannın yorumlanacağ» albümde özelliHe 'Ayntık'a yer vermek istiyor, ancak hangi sanatçılarla çalışacağım açıklamak için henüz erken. Cazı, Azeri ezgileriyle hannanlayan Aziza, müziğini değerlendirirken hiçbir sınır tanımadığım, sadece müzik yaptığuıı, tek amacmın da üriinlerine gökkusağının bütün renklerini katmak olduğunu belirtiyor. Peki Batılılann müzığine ilgi göstermesinde, çalışmalanndakı etnik öğelerin etkısi ne? "Çok fazla eddK olduğunu düfünmüyorum" diyor Aziza, "Değişik ögeterin bir araya gehnesi değil sanryorum insanlan etkileyen. Müziğin gücüne ve büyüsüne kapüryoriar." Doğulu izleyiciler ile Batılı izleyiciler arasında bir fark görmediğını belirtiyor Aziza. Her iki kültür de müziğin mesajını eşit derecede kavnyor ve yorumluyor. Öte yandan Türk müzisyenler gibi Türk izleyicilere de özel bir hayranlık duyuyor sanatçı. Türkiye'de konser verdiği zaman kendisini Azerbaycan'da hissediyor. Onu en çok etkileyen şey Türk insanının sıcaklığı, izleyicilenn parçalara sürekli eşlik etmeleri, hiçbir konserinde kendisini yalnız bırakmamalan. Cazın Azerbaycan'da en çok sevilen müzik türlerinden bin olduğunu belirten Aziza, babasınm döneminde Sovyetler Birliğı'nde caza çok da sıcak bakılmadığını hatırlatarak yeni kuşağın oldukça şanslı olduğunu söylüyor. Ancak şimdi de pek çok genç caz sanatçısı çalışmalannı Aziza gibi yurtdışında sürdürüyor. Solo konserleri yeğliyor Aziza. Bunun nedeni ise yalnız çıktığı konserlerde iç dünyasıyla daha kolay iletişim kurabilmesi. Konserler sırasında çıktığı iç yolculuklar onu bambaşka bir insan yapıyor. Mahcup prenses, piyanosuyla buluştuğu anda kendisini tam anlamıyla serbest bırakarak bütün dünyayı unutuyor. Ancak Aziza, Türk müzisyenlerle gerçekleştirecekleri projenin hemen ardında bu sanatçılarla bir de konser vereceğini açıklıyor. Yönetmen Işıl Kasapoğlu, 6 saatlik 'Hamlet'i ülkenin her yerine ve yurtdışına götürmek istiyor 6 WiDiam Shakespeare artık yerli bir yazar' ÖZLEMGCLŞEN Hamlet! Hem de ülkemizde ilk kez tam versiyonuyla sahneleniyor: 6 saat boyun- ca. Oyun ilk kez, geçtiğınuz günlerde Iz- mit'te SEKA eski Sinema Salonu'nda Türkiye'nin dördüncü odeneklı tıyatrosu olan fzmıt Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafindan sergilenmişti. Tiyat- ronun genel sanat yönetmeni ve yönetmen Işıl Kasapoğlu, nyatronun kuruluş aşama- sını ve oyunun hazırlanışını şöyle anlatı- yor "Bana, geçen ekun avında ödeneidi birtiyatronunaçılacağmdan §özedfldL Ben o sırada Ankara'da Gılgamış'ın provasını yaprvordum. Bek-divcnin yetkflikri araya- rak göre\i benim üsdenmemi istediler. Za- man zamanİzmit'egiderek salonla Ugflen- meye başladım. Şubat aymda Türkiye ge- ,! nelmdebirsınavdüzen)edik.Enbaştaher- keste bir tedirginlik >r anta. 'Yenı bir öde- nekli tıyatro kxîrmak doğru mu değil mi?' j eodisesi. Ben. bütün bu tarüşmalan ka- 1 fomda >apüğıma inanıvorum." 1 Kasapoğlu,jünde yer almalan için tüm ! arkadaşlanna haber vermiş. Jüride Başar Sabuocu, Kenan Işık, AhmetLeuendoğiu, Zohal Oka>, Hürya Nutku gibi isimler yer alrruş. 115 kişinin kanldığı, 3 gün sü- reli sınavdan sonra 12 kişilik kadro isten- mesine rağmen 25 kişi seçilmiş. Sanatçı, bu kadar oyuncuyu bir arada görünce şu- nuanlamış:"Paris'tenTürkive'yedöndü- ğümden beri 'Yeterli oyuncu yok' diyor- dum. Çfinkü yeterfi tiyatro yoktu, rekâbet yokru. Tiyatrolann sayısı fazlalaşmalı ki aramızda rekabet obun veiyibir şeyler or- taya çıksın. Çünkü bir süne sonra ilerleve- miyoruz ve küçük göilerde büyük balıklar halinedönüşü>oru/. Çalışacak insanlann. istekli oyıınculann olduğunu gördflk. Tür- ki)«'de baa şc\ ler bir türlü bir araya gete- miyor. Farkh >crlcrde birtakım dinamik- ter var, ama buluşamıyoriar.'' Sanatçı özel- likle yerel yönetimi simgeleyen Sefa Sir- men'in her isteklerini yerine getirdığini, bu davranışın da tüm ülkeye ömek olma- sı gerektiğını söyiüyor. Salt tiyatronun de- ğil her türlü sanatsal faaliyetlerin yerel yö- netimler tarafindan desteklenmesini isti- yor Kasapoğlu. Once kalp krizi sonra Hamlet Izmit'te profesyonel anlamda ihtiyaç- lara cevap verebilecek 700-750 kişilik bir tiyatronun yapımı da sürüyor. Belediye ta- rafindan yaptınlan, daha sonra da sağlık tesısı olarak kullanılan binada provalara başlanrruş. "Ben, bu olavda hiçbir art ni- }Çtgörmüynrum,görmekdeistemiyt)runı. O günden itibaren yerel yönetim yine bi- zim için salon arayışma girdL İlk olarak Sabancı Kültür Merkezi önerfldL Turneye gelen tiyatrolann ve İzmit'in yerei sanatçı- lannın kuDandığı bir salondu. Salonu pa>- onetmen Işıl Kasapoğlu, seyirciyi çok dinamik buluyor. Onlarakısa sürede en iyi olanı ulaştırmaktan yana. Dünyanın her yerinde insanlann Shakespeare oyunlannda kendilerinden bir şeyler bulduklannı söylüyor. laşmanın bizhn için zor olacağnn btüyor- dıik. ama kabul ettik. Baa insanlar tara- findan bizim orada ohnanuz hoş karşdan- madL r Kasapoğlu, bır gece Cûnejt Tû- rel'le sohbet ederken, üç yıldan bu yana hiç kullanılmayan SEKA eski Sinema Sa- lonu'nun kendileri için uygun olabilece- ğini düşünmüş. O kadarheyecanlanmış ki hemen gıdip salonu görmek istemiş. Sa- londa ışık olmadığı için ellerinde mumlar- la dolaşmışlar salonu. Tüm bu hazırhklar boyunca gecesi gündüzüne kanşan sanat- çı, bir süre sonra rahatsızlanarak kalp kri- zi geçirmiş. Ancak bir hafta içinde salona geri dönmüş."Ben byatrodan başka birşey bflmiyonım. Bu mesiekle nefes ahyorum. Pek çokişi bir arada yapmak beni yorsa da verdiği zevk her jeyi unutturuyor." Yönet- menhğinin yanı sıra bir de eğitmenlik gö- revi var, sanatçının. Akademi lstanbul'da- ki atölye çalışmalannı da sürdürüyor. Kon- servatuvarlann yanı sıra özel okullann da açılmasını olumlu bir gelişim olarak gö- rüyor, sanatçı. Yapüan ışler kaliteli oldu- ğu müddetçe bir sorun yok, onun için. Kasapoğlu, ülkemizin pek çok yerinde Doğu insanının, Shakespeare'ın yapıtla- nyla tanışmasuu saglayan yönetmen ola- rak biliniyor. "Anadolu halkı bambaşka. BenceTûrkiye'nin her jerinde ödenekli ti- yatro kurulmah. Çok zor olduğunu bfliyo- rum. Ama nasıl devlete venfiğimiz vergi- lertemdihd>«çJanmızolarak btzegeri dö- nüyorsa küftür olarak da geri dönsün. Kı- sacası şunu LsrJwrum: Verel yönetimler ta- şnnacılığa ayırdıgı miktan kültür için de ayırsın." 'Türktiyatrosu nedununda?' di- ye soruyorlarmış, Kasapoğlu'na. "Türki- ye neredeyse, Türktiyatrosuda orada. Bir ûikenin dununuyla sanatmn durumu iç içe geçmiş halkalar gibi. Ayıniı anumüm- kündeğfl" diyor. 'Bu adam bizi anlaüyor' 'Ülkemizdegerçek anlamda nkantume yapıbmyor?' Aslında, turnelerin de kısa mesafeli bir çözüm olduğunu düşünüyor, sanatçı. Onun amacı tiyatroyu dığer böl- gelere götürmek yerine, oralarda birer ti- yatro açılmasını sağlamak. "Avrupa'dabu kadar dinamik seyircisi olan bir üike gör- medim. Bu seyirdnin değerini bilmeli\e kı- sa sürede onlaraen iyiolanı ulaş&rmahyız. Hep biriikte kotarmalı>ız bu işi Ben haya- ümda böyle birdinamikle karşüaşmadim. 'Hamlet'i de izleyen sejircL oyun iyi obun körii oisunonu tarüşmıyorum, sonuna ka- dar oturup oyıınu iztiyor. En azmdan met- nin tamamını dinliyor, se>ircL Shakespe- are'in mükemmeOiği burada bence. Dün- yanmneresndeohırsaobuninsanlar,onun oyunlannda kendilerinden bir şeyler bulu- yor. 'Bu adam bizi anlatıyor' diyebüiyor- laıf Kasapoğlu, artık Shakespeare'i yerli yazar olarak kabul ediyor. Tiyatrolannın perdelerini de yerli bir yazann yapınyla açmaktan son derece mutlu, sanatçı. Kasapoğlu, bu oyunla da ülkenin pek çok yerine, özellüde Doğu'ya ve yurtdışı- na gideceğıni belirtiyor. "Belki budmami- ğin içinde otzûnti>atromuz bir süre sonra kötü bir yere de gekbilir. ÖnemH olan bu değfl. Ben böyle bir izleyid Idtksine sahip- ken mümkün olduğunca çabuk flerleınek- ten yanay ım. Bugün biz bu olayi Izmit'te başarabflseydik başka yerlerde de başara- bfliriz. Yeter id isteyelim. 0}~unculann ço- ğu turne prognunına kaülarnıyor. Neden? Çünkü tiyatro dışında daha bir sürû iş var, yapmalan gereken. Kimse bundan sonra İş yok' demesin. Her şey ortada. Biz da- ha neistiyoruz bu ülkeden? Destekten baş- ka_" Y A P I Y 0 R L Diana'yı Kristin Scott- Thomas oynayacak • Martln POİI (yapımcı), Galler prensesi Diana'nın Andrew Norton tarafindan ] r % • yazılan ^ ^ H biyografisinin ^ ^ H sinema ^^M haklannı satın ^ ^ H aldı. Filmde ^ H Diana'yı ^ ^ B Kristin Scott-Thomas canlandıracak. Daha önce Lady D.'nin yaşarmm konu alan bir televizyon dizisinde prensesi Scott- Thomas'ın kızkardeşi Serena Scott canlandırmıştı. • Cllnt Eastwood'un yönetmenliğıni yaptığı 20. film 'Midnight in the Garden of Good and Evil' Amerika'da gösterime girdi. John Barendt'in aym adlı best seller'ından sinemaya uyarianan filmde başrolleri Kevin Spacey, John Cusack ve Eastvvood'un kızı Alison paylaşıyorlar. Film, Georgia'da işlenen bir cinayetin öyküsünü anlatıyor. • Claude Lelouch 70. yaşını, 36. fılmi 'Hasards ou coincidences'ın çekimlerini kısa bir süre önce tamamladığı Kanada'da kutladı. Yaşgününde eşi Alessandra Martinez ile biriikte olan yönetmenin alti çocuğu var. • Dervls Zalmin yeni projesüıin senaryosu bitmek üzere 1974 Kıbns savaşıyla ilgili yeni fihni için para arama sürecinde olan Zaim, bu filminde 'Tabutta Rövaşata'dan biraz daha iyi koşullarda çabşacağpnı umuyorr - ' ' * ' * J • Madrid*deM Teatro Real, ilk kez yabancı bır bale topluluğuna, Londra Kraliyet Balesi tarafindan sahnelenen 'Uyuyan Güzel'e ev sahipliği yapacak. Restorasyonu daha yeni tamamlanan Teatro Rea geçen ay açılmıştı. > ~ p • Bernardo BertOİUCCİ nın yeni fîlmi 'Heaven and Hell'in yapımcılığmı büyük olasıhkla Jeremy Thomas üstlenecek. Film, 16. yüzyılda yasamış olan Napolili müzisyen Carlo Gesualdo'nun yaşamını konu alacak. Carlo Borromeo'nun torunu olan Gesualdo, kansı Maria d'Avalos ve âşığı Fabrizio Carafa'yı öldünnüştü. • K i • vvinston J ^ ^ L Churchlll n V^H^Bİ bırtablosu d j j R H geçtıgımiz f ^ P ^ H hafta Christie TJÂL. ^ Müzayede | H İ L I Salonu'nda HfP^^L 240 bin dolara m H satıldı. tngiliz M ^ ^ H eski başbakam L ^ ^ H Churchill'in K ^ ^ ^ M Westminster Dükü'nün Mimizan'daki evi nedeniyle 'Mimizan Landes' olarak adlandırdığı yapıtırun fıyatı müzayede sırasmda iki kat arttı. 1915yılmdaresim yapmaya başlayan Churchill yapıtlanm 1947 yilında Kraliyet Akademisi'nde sergilemişti. • Beethoven, Rossini. schubert gibi bestecılenn de aralannda bulunduğu bir grup sanatçının elyazmalan 180 bin dolara satıldı. 1817 ile 1857 tarihleri arasında yazılan 115 yapıttan oluşan koleksiyon geçen yüzyıl boyunca Avusturyalı Aloys Fuchs tarafindan toplanmıştı. ^ • Salman RÛSdÜ'nün 'Geceyansı Çocuklan' adlı romanını fılme çekecek olan BBC ekibı Sri Lanka'yı terk etmek zorunda kaldı. Sri Lanka hükümeti ^ «ğustos ayında BBC ile yaptıklan bir görüşmede fılmin çekimlerinin ülke topraklannda gerçekleştirilmesine izin verirken Müslümanlann Rüşdü karşıtı gösteriler düzenlemeleri nedeniyle bu karannı geri aldı. • Spice Clrls haklannda çıkan dağılma söylentilerini Pepsi ile bır anlaşma daha imzalayarak yanıtladı. Bugüne kadar gruba 1.6 milyon dolar ödeyen, grubun single'lanndan birinin dağıtımım ve Istanbul'daki • konserierinin organizasyonunu üstlenen Pepsi yeni anlaşmaya göre Spice Girls ile biriikte bir de 'compact disc' dolduracak. Grubun ticari menajeri Robert Dodds grubun artık tükendiği ya da aşın derecede ticarileşerek sıkıcı hale geldiği yönündeki söylentileri yalanlayarak şu anda anlaşmak üzere olduidan daha pek çok şirket olduğunu belirtti. Tarih Vaktı'ndan yılbaşı için Kültür Paketr • Kühür Servisi - Tarih Vakfi bu yılbaşmda müşterilenne, personeline, dostlanna, kültür ürünleriyle zenginleştirilmiş bir armağan vermeyi amaçlayan kişiler için vakıf yayınlanndan oluşan özel bir hediye paketi hazırladı. Istanbul Gezi Rehberi, Kahve ve Kahvehaneler, Anadolu 1913, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Osmanlı Beyliği, Kürt Sorunu, Istanbul-Bir-Kent Tarihi gibi kitap ve albümlerden oluşan kültür paketinin siparişleri için 227 37 33-34 No'lu telefonlar aranabilir. Robep Baruh'un eski Istanbul evteri •Kültür Servisi - Rober Baruh'un eski Istanbul'u anlattığı yağlıboya çalışmalan 1-9 Aralık tarihleri arasında Antik Palace Hünkar Salonu'nda sergilenecek. ilk yağlıboya denemelerine 1954 yılında başlayan Baruh, iş ya^amının yoğunluğu içinde aralıklı olarak sürdürdüğü resim çalışmalannı 1990 yıhndan sonra hızlandırdı. Sanatçı postmodern foto-realist türde yapıtlar üretiyor. 3. AVRUPA FILMLERI FESTİVALİ (ANKARA) BUGUN Kavaklıdere Sinemas • 19.00 Yavaşlayan Rüzgâr (kısa) / Maria Braun'un Evliliği • 21M Kumun Şarkısı (kısa) / tkinci Kez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear